Aöf Dersleri Özetleri - Çıkmış Sorular - Sınav Soruları

AÖF Ders Özetleri Uygulamasına Hoş Geldiniz,Uygulamadan tam anlamıyla faydalanmak için üye olunuz.

Vize Yeni İletişim Teknolojileri Vize Ders Özeti


admin

Administrator
Yönetici
Admin
#1
YENİ İLETİŞİM TEKNOLOJİLERİ


ÜNITE - 1 İLETİŞİM TEKNOLOJİLERİNDE YENİ ÖZELLİKLER

DİJİTAL DÜNYANIN ORTAYA ÇIKIŞI

1950’li ve 1970’li yılları arasında mekanik ve analog teknolojin yerini dijital teknolojilerin almasıyla, bir dijital devrim yaşanmıştır. Bu değişimin etkileri günümüzde de hala sürmektedir. Örn, 2015’li yıllara gelindiğinde, kuantum bilgisayarlar ve kuantum işletim sistemlerinin daha geniş kitlelerin kullanımına sunulması gündeme gelmiştir. Telefon ve İnternet Kullanımı

• 1990’lı yıllarda dünya nüfusunun yaklaşık olarak

- % 0.25’i olan 12,5 milyon insanın cep telefonu vardı.

- % 0.05’i olan 2,8 milyon internet kullanıcısı bulunmaktaydı.

• 2002’li yıllarda dünya nüfusunun yaklaşık olarak

- % 19’u olan 1,2 milyar insanın cep telefonu vardı.

- % 11’i olan 631 milyon internet kullanıcısı bulunmaktaydı.

• 2010’lu yıllarda dünya nüfusunun yaklaşık olarak

- % 34’ü olan 2 milyar insanın cep telefonu vardı.

- % 26.6’sı olan 1,8 milyar internet kullanıcısı bulunmaktaydı.

• 2016’lı yıllarda dünya nüfusunun yaklaşık olarak

- % 68’i olan 4 milyar insanın cep telefonu vardır.

- % 49.5’i olan 3,6 milyar internet kullanıcısı bulunmaktadır.

İletişim Teknolojilerinde Tarihsel Süreç

1947–1969 dönemi;

• 1947 yılında transistor icat edildi. Transistor, bilgisayarların gelişmesine yol açan en önemli gelişmedir.

• 1950’li ve 1960’lı yıllar gelişmiş ülkelerin ordu, kamu ve gelişmiş şirketlerinde bilgisayar sistemleri vardı.

• 1960’lı yıllar Bütün Dünya (The Whole Earth) hareketi yeni teknolojilerin daha geniş kitleler tarafından kullanımı hareketini başlattı.

• 1969 yılında İnsanlar ilk defa ARPANET tarafından gönderilen bir mesaj aracılığıyla internet ile tanıştılar.

• 1960’lı yılların sonunda Telnet paket anahtarlama yöntemi geliştirildi

• 1970’li yılların başında da farklı protokoller kullanılmaya başlandı. ARPANET, bağımsız ağları birbirine bağlayan ilk ağların ağı protokolünü geliştirdi.

1970’ler dönemi;

• Ev bilgisayarları tanıtıldı.

• Zaman-paylaşımlı bilgisayarlar kullanılmaya başlandı.

• İlk oyun konsolları kullanıma sunuldu.

• Space Invader oyunu ile oyun salonlarının altın çağı başladı.

• Dijital verinin depolanması önem kazanınca, veri girişi için insanlar (ilk kez) istihdam edilmeye başlandı.

1980’ler dönemi;

• Yeni iletişim teknolojileri okul, ev, iş ve endüstrideki hayatı radikal bir biçimde değiştirmeye başladı.

• Bankamatikler, endüstriyel robotlar, görsel medyada özelikle de film ve televizyonda bilgisayarlı grafik efektler (CGI), elektronik müzik, bülten tahtası ve video oyunları yaygın olarak kullanılmaya başlandı.

• Apple, Commodore ve Tandy kişisel bilgisayar üreticileri milyonlarca bilgisayar üretti. “Commodore 64, 1982 ve 1994 yılları arasında 17 milyon adet kişisel bilgisayar sattı. Bu nedenle, Commodore 64 halen en çok satılan bilgisayar olarak da anılmaktadır.”

• ABD Sansür Bürosu, 1984 yılından itibaren bilgisayarlardaki veriler ile internet kullanımına ilişkin verileri toplamaya başladı.

• 1980’lerin sonunda ve gelişmiş ülkelerin çoğunda, pek çok iş yeri bilgisayarlara ve dijital teknolojilere bağımlı hale geldi.

• 1983 yılında Motorola, ilk cep telefonunu icat etti. Öte yandan, bu telefon analog sistemi kullanıyordu. Dijital cep telefonları, 1991 yılına kadar ticari olarak satılmadı.

• Finlandiya’nın 2G ağını hizmete sunmasıyla, cep telefonlarının günlük hayatta kullanımı 1980’lerin sonunda hız kazandı.

• 1988 yılında ilk gerçek dijital kamera icat edildi.

• CD-ROM’lar kişisel bilgisayarlardaki verilerin saklanması açısından önemli bir araç haline geldi.

• Tim Berners-Lee, 1989 yılında World Wide Web’i keşfetti. WWW, Web veya W3 olarak da adlandırılan, World Wide Web, yazı, resim, ses, film, animasyon gibi farklı yapıdaki verilere kompakt ve etkileşimli bir şekilde ulaşılmasını sağlayan çoklu hiper ortam sistemidir.

1990’lar dönemi;

• 1990 World Cup’ta ilk HDTV dijital yayın izleyicilere sunuldu. Bu yayın için İtalya ve İspanya’da 10 ayrı sinemada gösterim yaptı. Bu dönemde, Japonya’nın dışında HDTV yayınlar dünyada yaygın olarak kullanılmadılar.

• 1991 yılında World Wide Web, devlet kurumları ve üniversiteler aracılığıyla halkın kullanımına açıldı.

• 1993 yılında Marc Andreessen ve Eric Bina, ilk internet tarayıcı olan Mosaic’i tanıttılar. Mosaic, Netscape Navigator ve Internet Explorer gibi internet tarayıcıları- nın öncüsü oldu.

• Joseph Jacobson, 1995 yılında MIT Media Laboratuvarında ilk kez elektronik kitabı tanıttı.

• İnternet kullanımı 1996 yılında hızla arttı ve toplu kültürün bir parçası haline geldi. Bu tarihten itibaren firmalar kendi Web sitelerini kurmaya başladılar.

• J.D. Albert, Barrett Comiskey, Joseph Jacobson, Jerome Rubin ve Russ Wilcox 1997 yılında dijital mürekkebi tanıttı.

• 1999 yılında neredeyse her ülkenin internet bağlantısı oldu. Bununla birlikte, bireysel kullanıcılar için yaygın olan çevir sinyalli (dial up) internet bağlantıları idi.

2000’ler dönemi;

• Fiberoptik Internet bağlantısının kullanımı giderek yaygınlaşmaya başladı.

• Cep telefonları, bilgisayarlar gibi yaygınlaşmaya başladı.

• Cep telefonlarında oynanabilen oyunlar yaygınlaşmaya başladı.

• Kısa mesaj sistemi 1990’larda var olmasına karşın, 2000’li yıllara gelindiğinde kültürel bir fenomen oldu.

• 2005’li yılların sonunda internet kullanıcıları ile cep telefonu kullananların sayısı bir milyarı aştı.

• HDTV, dünyadaki pek çok ülkede standart televizyon yayın formatı haline geldi.

• Sosyal medya ortamlarının çeşidi ve sayısı hızla artmaya başladı.

2010’lar dönemi;

• Bulut bilişim (cloud computing) teknolojileri kullanılmaya başlandı.

• Tablet bilgisayarlar ve akıllı telefonların kullanımı hızla yaygınlaştı.

• Kuantum bilgisayarlara ilişkin gelişmeler hız kazandı.

• Büyük veri (big data) kavramından söz edilmeye başlandı. Büyük veri, toplumsal medya paylaşımları, ağ günlükleri, bloglar, fotoğraf, video, log dosyaları gibi değişik kaynaklardan toparlanan tüm verinin, anlamlı ve işlenebilir biçime dönüştürülmüş biçimidir. Özellikle, son kullanıcılara ilişkin bilgilerin kişiselleştirilerek onlara daha kaliteli hizmet sunulması açısından şirketler, eğitim kurumları, hastaneler gibi kurumlar tarafından kullanılmaktadır. Büyük veri platformunun oluşumunda beş önemli bileşen vardır:

- Çeşitlilik (Variety): Üretilen verinin % 80’i yapısal değildir. Her yeni üretilen teknoloji, farklı formatlarda veri üretmektedir. Bu nedenle de verinin bütünleşik olması, birbirlerine dönüşmesi gereklidir.

- Hız (Velocity): Büyük verinin üretilme hızı çok yüksektir ve gittikçe de artmaktadır. Daha hızlı üreyen veri, o veriye muhtaç olan işlem sayısı ve çeşitliliğinin de aynı hızda artması sonucunu beraberinde getirmektedir.

- Veri Büyüklüğü (Volume): Kurumun veri arşivleme, işleme, bütünleştirme, saklama gibi teknolojilerinin, büyük veri hacmi ile başa çıkması gerekmektedir.

- Doğrulama (Verification): Bilgi yoğunluğu içinde verinin akışı sırasında güvenli olması gerekir; çünkü akış sırasında, olması gerektiği güvenlik seviyesinde izlenmesi, doğru kişiler tarafından görülmesi ya da gizli kalması gerekmektedir.

- Değer (Value): Büyük verinin, veri üretim ve işleme katmanlarından sonra, kurum için bir artı değer yaratıyor olması beklenir; çünkü karar veriş süreçlerine anlık olarak etki etmesi ve doğru kararın verilmesinde hemen işe koşulması gerekmektedir.

• Sanal gerçeklik, artırılmış gerçeklik ve karma gerçeklik uygulamaları giderek yaygınlaşmaya başlamıştır.

• Yapay zekâ uygulamaları giderek hız kazanmıştır.

• İnternet bağımlılığı, bir psikolojik rahatsızlık olarak kabul edilmiş ve bazı hastanelerde tedavi merkezleri açılmıştır.

• Nesnelerin interneti (Internet of Things - IoT), insan hayatını kolaylaştırma amaçlı geliştirilmiştir.



DİJİTAL DÜNYA VATANDAŞLIĞI

Dijital vatandaş, iletişim teknolojilerini kullanırken eleştirebilen, çevrimiçi (online) davranışlarının etik sonuçlarını bilen, gerektiğinde ahlaki kararlar alabilen, iletişim teknolojilerini kötüye kullanmayan, dijital dünyada iletişim kurarken ve işbirliği yaparken doğru davranışı teşvik eden kişiyi ifade etmektedir. Dr. Mike Ribble Dijital vatandaşlığı dokuz bileşenle açıklamıştır bunlar.

  • Dijital Erişim: Bireyin, dijital toplumun bir parçası olabilmesi demektir. Toplumdaki hiçbir bireyin dijital dışlanmışlık (digital exclusion) yaşamaması gerekir.
  • Dijital Ticaret: Bireyin, e-ticaret ile ilgili risk ve problemlerin farkında olması gerekmektedir. Dijital vatandaşın hem kendi haklarını koruma hem de yasalara uygun davranma konusunda bu kanuni düzenlemeleri bilmesi gerekir
  • Dijital İletişim: Bireylerin, iletişim teknolojileri aracılığıyla eşit ve adaletli bir biçimde bilgi alış verişi yapma fırsatına sahip olmaları gerekir.
  • Dijital Okuryazarlık: Bireylerin iletişim teknolojilerini etkili ve verimli kullanabilmeleri için, konuya ilişkin giriş düzeyinde yeterli bilgi, beceri ve deneyimlerinin olması gerekir. 2016’lı yıllarda bireyin sadece dijital okuryazar olması yetmemekte; aynı zamanda dijital akıcılığının (digital fluency) da olması zorunlu hale gelmiştir.
  • Dijital Etik: Bireyin, dijital toplumda davranış kurallarına uyması anlamına gelmektedir. Bireylerin, iletişim teknolojilerini kullanırken, başkalarının var olduğunu ve onları olumlu veya olumsuz etkileyebileceklerinin farkında olmaları gerekir.
  • Dijital Hukuk: Birey, dijital dünyadaki her bir eyleminden sorumludur. Birey iletişim teknolojilerini kullanırken diğerlerinin haklarının ihlal edilmemesi gerekir.
  • Dijital Haklar ve Sorumluluklar: Birey, dijital dünyada herkesin sahip olduğu özgürlüklere sahiptir. Birey iletişim teknolojilerini kullanırken hak ve sorumluluklarını bilmelidir.
  • Dijital Sağlık: Bireyler, dijital dünyada fiziksel ve psikolojik olarak rahat olmak zorundadırlar. Djital bağımlılıklar fiziksel ve ruhsal problemlere neden olabilirler.
  • Dijital Güvenlik: Bireyin kendini ve kişisel bilgilerini dijital ortamlarda güvenlik altına alması gerekir. Bireylerin, konuya ilişkin bilgi sahibi olmaları zorunludur.
  • • Dijital Yerliler
  • • Dijital Göçmenler
  • Dijital yerli ve dijital göçmen kavramları, ilk defa Marc Prensky tarafından 2001 yılında dile getirilmiştir.


Dijital yerliler teknoloji konusunda kendi tutum ve kapasiteleri açısından kendi içlerinde 5’e ayrılırlar:

  • Kaçınan Yerliler: Akranlarının aksine, mobil teknolojileri yoğun olarak kullanmazlar sosyal medya hesapları yoktur. Bu grup, dijital yerlilerin en küçük grubudur
  • Minimalistler: Teknolojinin, günlük yaşamın bir parçası olduğunun farkındadırlar. Sadece onlara ilginç gelen şeylerle ilgilenirler
  • Hevesli Katılımcılar: Teknolojiyi kullanmaktan zevk alırlar. Bu grup, dijital yerlilerin en büyük grubudur
  • Yenilikçiler: Sadece hevesli değildirler, aynı zamanda iletişim teknolojilerini de geliştirirler. Oyun geliştiricileri, programcılar, mühendisler, teknoloji yazarları, hacker lar bu guruptadır
  • Bağımlılar: İnternetten ayrı kaldıklarında kızgın, üzgün ve kavgacı olurlar. Okul, iş veya ev hayatlarında sorunlar bulunan bu grupta, ayrıca, aşırı sosyal ağ düşkünleri ve porno bağımlıları bu guruptadır.
Dijital göçmenler üç ana kategoride sınıflandırılmaktadır:

1. Kaçınan Göçmenler: Teknoloji içermeyen veya en alt düzeyde teknolojiye sahip bir yaşam tarzını tercih ederler sosyal ağlara değer vermezler cep telefonu veya eposta adresi eğilimleri yoktur. Teknolojiyi şiveli konuşurlar.

2. İsteksiz Benimseyenler: Teknolojinin, 21. yüzyılın bir parçası olduğunun farkındadırlar. Teknolojiyle ilgilenirler; ancak, kendilerini ona ait hissetmezler. Cep telefonları vardır, epostalarını zaman zaman kontrol ederler, Bu grup, dijital göçmenlerin en büyük alt grubudur.

3. Coşkulu Benimseyenler: Dijital yerlilere yetişme kapasitesi olan dijital göçmenlerdir, Daha çok ileri teknoloji yöneticileri, programcılar, iş adamları, teknolojiyi kucaklamak ve internet kültürünü öğrenmek isteyenlerdir. Bu gruptakiler, teknolojinin değerini görür ve ondan faydalanmak için ellerinden geleni yaparlar.

Dijital yerlilerin ve Dijital göçmenlerin birbirlerinden öğrenecekleri noktalar vardır.

• Dijital yerliler dijital göçmenlere;

- Çok farklı kültürden çok farklı insanlarla, sosyo-kültürel sınırları kaldırarak işbirliği yapmayı,

- Değerler için hayatta yer edinmeyi,

- Yatay olarak çözüm yollarını üretmeyi öğretebilirler.

• Dijital göçmenler dijital yerlilere;

- Hedeflere çabucak ulaşmayı,

- Kaynaklara odaklanarak, ölçekli bir şekilde amaçları inşa etmeyi,

- Mevcut kurumları canlandırmayı veya amaçlarını yeniden gözden geçirmeyi öğretebilirler.



DİJİTAL GİZLİLİK

Dijital gizlilik aşağıdaki dört ana başlıkta bilgi sahibi olmayı gerekmektedir

• Dijital Akıcılık: Dijital akıcılık ise dijital, bilişsel ve sosyal becerilerin, dijital alanlara yönelik hedeflere ulaşmak amacıyla, farklı teknolojik araçlar ve bunların sürekli gelişimlerine ve değişen özelliklerine ayak uydurmak amacıyla kullanılmasıdır. Dijital akıcılığa ulaşabilmenin üç temel aşaması vardır:

1. Temel Bilgi (Dijital Yeterlik): Dijital teknolojileri kullanabilecek becerilere sahip olmayı, bilişsel düzeyi, bilgiyi ifade eder.

2. Kavramsal Anlama (Dijital Okuryazarlık): İlk basamaktaki becerileri, dijital olma ve dijital düşünme bağlamında işe koşabilme, uygulama düzeyini, dolayısıyla anlamayı belirtir.

3. Süreçsel Akıcılık (Dijital Akıcılık): Dijital dünya vatandaşı olabilme, analiz ve değerlendirme düzeyini (erdemi) ifade eder.

• Dijital Ayak İzleri: İletişim teknolojilerini kullanırken, tıpkı karın üzerinde bıraktığımız izler gibi, ayak izlerimizi bırakırız. Dijital ayak izinizi oluşturan unsurlar arasında fotoğraflar, ses ve görüntü kayıtları, blog yazıları ve arkadaşlarınızın sosyal medya sayfalarına yazdığınız yazılar gibi unsurlar vardır. Dünyadaki herhangi biri, bilgileriniz takip edebilir. Dijital ayak izleri, pasif ve aktif olmak üzere iki çeşittir

-Pasif ayak izleri, duruma bağlı olarak çok farklı şekillerde toplanabilir. Örn: bilgisayar adresimiz olan IP adreslerimiz üzerinden veya kullandığımız bulut sistemlerden dosyalarımız, o sistemin yöneticileri tarafından bir başka yerde iznimiz olmadan depolanabilir.

-Aktif dijital ayak izlerinde ise kullanıcı iletişim teknolojilerini kullanırken bıraktığı izlerin farkındadır

• Dijital Hırsızlık: Dijital hırsızlıkta dikkat edilmesi gereken bir başka nokta da kimlik hırsızlığı veya kimlik avıdır. Burada bir başkasının, üçüncü şahısları ve bilgi işlem sistemlerini kendisini, söz konusu kişi olduğuna ikna ederek cevaplaması, o şahsın çıkarlarına zarar verip kendisine çıkar sağlaması veya bu dolandırıcılığa imkân verecek bilgilere ulaşması söz konusudur. İnternet ile alışverişte kredi kimlik bilgilerinin çalınması en yaygın kimlik hırsızlığı çeşididir

• Dijital Zorbalık: Dijital hırsızlık bağlamında, iletişim teknolojileri kullanıcılarının maruz kaldığı en kötü durumlardan biri de dijital zorbalıktır. Dijital zorbalık, genellikle, bir çocuğun veya ergenin, başka bir çocuk veya ergen tarafından iletişim teknolojileri kullanılarak tehdit edilmesi, aşağılanması, utandırılması, taciz edilmesi veya işkence edilmesi olarak kabul edilmektedir.

DİJİTAL İLETİŞİMİN ÖZELLİKLERİ

İletişim teknolojilerindeki gelişmeler, ağ toplumlarını da yapılandırmıştır. Castells 2005 yılında, Ağ Toplumu (The Network Society) kavramı 21. yüzyıla ilişkin yaşanmakta olan gelişmeleri toplumsal yapıdaki bir dönüşüm olarak değerlendirir.

Dijital iletişimi, diğer iletişim türlerinden ayıran özellikler.

• Dayanıklılık (Persistence): Yapılan tüm eylemler, gelecek nesiller için kayıt altına alınır.

• Aranabilirlik (Search-ability): Bir tık ile neredeyse dünyanın diğer ucundaki kişi veya kaynaklara ulaşılabilir.

• Tekrarlanabilirlik (Replicability): Herhangi bir içeriği kopyalama ve çoğaltma ve/ veya başka bir yerde saklama ve depolama imkânı vardır.

• Görünmez Kitleler (Invisible Audiences): Sizin kim olduğunuz bilinemeyebilir veya kimlerin sizi izlediğini tam olarak bilemezsiniz.

• Hap Bilgi (Bitesize): Konu uzmanından, bir konu hakkında püf noktalarını, kitaplarda yazmayan bilgileri kısa sürede edinebilirsiniz.

• Göreceli Olan Bilgiyi Yayma (Misinformation): Bilginin doğru olup olmadığını araştırmadan, bilgiyi yayma imkânı vardır

• Göreceli Olan Bilgiyi Yayma (Misinformation): Bilginin doğru olup olmadığını araştırmadan, bilgiyi yayma imkânı vardır



İletişim teknolojileri etkileşimlidir ve bireylerin her zaman her yerden enformasyona ulaşmalarını sağlarlar. Öte yandan, yeni iletişim teknolojileri, herhangi bir konuya veya duruma ilişkin bilgi, duygu ve düşünceyi çok kısa zaman içerisinde, dünya üzerinde istenilen bir veya birden fazla noktaya ulaştırılabilirler. Böylece, iletişim etkinlikleri yerelden küresel boyuta taşınmıştır.



UNITE – 2 AKILLI TELEVİZYONLAR VE IPTV

Dijitalleşmenin etkisi ve internet teknolojisiyle yakınsamanın (yöndeşmenin) sonucu olarak televizyondaki geleneksel izleme anlayışı da değişmiştir. Yakınsama, iletişim ortamlarına (radyo, televizyon ve internet gibi) aynı cihazda ulaşılabilmeyi belirtmektedir.

AKILLI TELEVİZYON NEDİR?

Akıllı televizyon kısaca, televizyon alıcısı üzerinden internete bağlanmaya ve özel geliştirilmiş uygulamaların kullanılmasına fırsat tanıyan televizyon olarak tanımlanabilir. 1994 yılında patent hakkını alan akıllı televizyon sistemlerinin televizyon kullanıcılarına ulaşması bir kaç yılda yaygınlaşmıştır. Akıllı televizyon sisteminin geliştirilmesine yönelik çalışmalar da halen sürmekte, kullanıcıya sunulacak yeni özellikler televizyon alıcılarına eklenmektedir. Akıllı televizyon kullanıcılarına sunulan bu özelliklerin arasında

-USB üzerinden video oynatma

-Uygulamalar ve oyunlar

-PVR (Personal Video Recorder)

-Hareket ve sesli denetim

-Sosyal ağlar gibi özellikler sayılabilir

Akıllı Televizyonlarda Kullanılan İşletim Sistemleri

Günümüzde akıllı televizyon üretim piyasasında egemen olan üretici firmalar tarafından geliştirilen 3 temel işletim sistemi kullanılmaktadır. Bunlar Android, WebOS ve son yıllarda Android’in yerini almaya başlayan Tizen işletim sistemleridir.

Android: Linux tabanlı işletim sistemidir. 2009 yılında 1.1 sürümü ile kullanıcıya ulaşan bir işletim sistemidir ve günümüze kadar da yeni sürümler ve güncellemeler ile gelişimini sürdürmüştür. Android işletim sistemi 2016 yılında 7.0 sürümü ile kullanıcılarına çoklu görev (multitasking), çoklu dokunuş (multi-touch) ve Flash desteği sunmaya başlamıştır. Androidli akıllı televizyonların sahip olduğu diğer özellikleri kısaca şöyle sıralayabiliriz;

Sesli arama özelliği: Televizyona izlemek istediğimiz bir filmin adını, yönetmenin adını veya her hangi bir anahtar kelimeyi söyleyerek uygun önerileri televizyon ekranında görebilmekteyiz. Sesli arama özelliğini bir arama motoru gibi kullanmanın yanında, televizyona kumanda etme imkânı da kullanıcıya sunulan olanaklar arasında yer almaktadır. Ses ile televizyonu açma, kapama, televizyonun sesini arttırma ve kısma gibi yönlendirme eylemlerini de gerçekleştirmek mümkündür.

Uygulama yükleme: Akıllı televizyonumuzun internet bağlantısı ile uygulama mağazasındaki oyunları ve diğer uygulamaları doğrudan televizyona yükleme olanağı sunulmaktadır.

Çoklu oyun (multi-player): Uygulama mağazasından yüklenen oyunlar sadece bireysel eğlenceyi değil, farklı yerlerdeki oyuncularla birlikte televizyon aracılığıyla oyun oynamaya izin vermektedir

WEbOS: LG tarafından kullanılan işletim sistemidir. 3.0, 4 çekirdek işlemciyle desteklenmektedir. Sihirli zoom, sihirli mobil bağlantı ve sihirli kumanda özellikleriyle televizyon kullanıcısı deneyimlerini daha üst düzeye çıkarmaktadır. Sihirli Kumanda ise setüstü kutuların (set-top boxes - STB) kontrolünü kolaylaştırmak amacıyla geliştirilmiş uzaktan kumanda cihazıdır. Setüstü kutu, kablo ya da uydudan gelen yayınları alıp televizyon ekranına ileten, bunun yanında izleyici isteklerini yerine getiren araç (kayıt yapma, istenildiği zaman paralı film izleme gibi) olarak tanımlanabilir

Tizen: Akıllı saatlerde kullanılan sistemin akıllı televizyonlara uygulanmasıdır. Linux tabanlı bir işletim sistemidir. Tizen, gündelik yaşamda kullandığımız cep telefonu, bilgisayar, telefon, televizyon gibi pek çok akıllı cihazda çalışabilecek çok ileri özelliklere sahiptir. Daha önce akıllı saatlerde kullanılmaya başlayan Tizen işletim sistemi, 2015 yılından itibaren prototip olarak akıllı televizyonlar için kullanılmaya başlanmıştır.

AKILLI TELEVİZYONLAR VE İNTERNET BAĞLANTISI

İnternet ve Etkileşim: Son yıllarda internet hizmetlerinin çeşitlenmesinde ve kullanıcılar arasında daha popüler hale gelmesinin altında yatan temel güç Web 2.0 teknolojisidir. İlk olarak 2004 yılında duyulan Web 2.0, internet hizmetlerinin 2. nesline karşılık gelmektedir. 2. nesil internet hizmetleri sosyal paylaşım ağlarını, wikileri, blogları içeren hizmetleri kapsamaktadır. Bu hizmetler internet kullanıcılarının katkılarıyla, paylaşımlarıyla yeni nesil Web teknolojilerini tanımlamaktadır. Kullanıcıların daha yüksek etkileşim içerisinde bulunduğu ve yayıncı olabildiği paylaşım ağları Web 2.0 teknolojisinin bir sonucudur.

Web 2.0 teknolojisinin kullanıcılarına sağladığı avantajları şöyle sıralayabiliriz:

• İnternet kullanıcısı kaynak konumunda kendi paylaşımlarını gerçekleştirebilmektedir.

• Kullanıcılar birbirleriyle etkileşim ve iletişim içerisinde bulunabilmektedir.

• Ağ bağlantısı olan her yerden içerik erişimi ve paylaşımı mümkündür.

• Her içerik paylaşımcısı iletişim profesyoneli değil, bağımsız birer kullanıcıdır.

Her bireyin birer yayıncı olabildiği yüksek etkileşimli iletişim ortamı sağlayan Web 2.0 teknolojisinin sanal hayata getirdikleri, bireyin gündelik yaşamını da etkilemiştir

Web 2.0 teknolojisinin bireyin yaşamına getirdiklerini ise şöyle sıralamamız mümkündür:

• İnternet kullanıcısı, alıcı, müşteri, tüketici deneyimine sahiptir.

• Kullanıcılar yaratıcı içerik sağlayıcılar olabilmektedir.

• Kullanıcıların internet ortamları ile bağları daha da kuvvetlenmiştir.

• Topluluk içerisinde bireysel organizasyonları desteklemektedir.

• Teknik bir yapı içerisinde sosyal bir yapı oluşturmaktadır

İnternet Üzerinden Televizyon Yayını: r. İnternet üzerinden hareketli görüntü izlemenin iki temel yöntemi vardır. Bu yöntemler “downloading” ve “streaming” olarak tanımlanmaktadır.

Downloading: Görüntüyü kullanılan dijital tabanlı cihaza indirerek izlemektir. Bu yöntem ile video yüklendikten sonra oynatma gerçekleşmektedir. Yükleme işi gerçekleş- tiği için oynatma esnasında kesintiler ya da bağlantı sorunları seyir zevkini etkilemez.

Streaming: İzlenmek istenen videonun ağa bağlanarak izlenmesidir. Bu türden bir izleme deneyiminde seyir zevki internet hızına bağlı olarak değişir. İnternet hızı yavaşladığı anda video oynatımı da kesintiye uğrayacaktır. IPTV ve İnternet TV çoğu zaman birbirine karıştırılmaktadır.

IPTV, Televizyon sinyallerinin geniş bant kullanılarak internet protokolü üzerinden dağıtıldığı ve abonelere ulaştırıldığı etkileşimli yayıncılık sistemidir Abonelik sistemi organizasyon temelli bir yapıyı da içermektedir. Bu doğrultuda güvenli yayın olgusunun da IPTV sisteminde var olduğu belirtilebilir

İnternet TV, Televizyon yayınlarının internet hatları üzerinden alınarak internet hı- zına bağlı olarak izlenebilmesini sağlayan çoğu zaman denetimsiz yayınları içeren sistemi tanımlamaktadır. Bu tanımlama doğrultusunda İnternet TV hizmetlerinde yayın kalitesinin her kullanıcıda eşit olmadığı söylenebilir; çünkü alınacak yayının kalitesi kullanıcının internet hızına bağlı olarak değişmektedir

IPTV’nin İşleyişi

IPTV hizmetinin kullanıcıya sunduğu televizyon izleme deneyiminin niteliği İnternet TV’ye göre daha yüksektir; çünkü IPTV izleyicilerine internet hatları üzerinden ulaşsa da, internet ortamında yer alan video akışlarından daha farklıdır. İzleyiciler IPTV’de güvenilir ve kaliteli görüntü akşını kesintisiz bir şekilde büyük ekran üzerinden alarak izleme deneyimlerini gerçekleştirmektedirler. IPTV’de yayınlar kontrollü bir şekilde ağ üzerinden izleyiciye aktarılmaktadır. İzleyiciler de aktarılan içerik üzerinde kontrole sahiptirler. Etkileşimli hizmetler bu fırsatı IPTV izleyicisine sunmaktadır. IPTV sisteminin mimarisine ve işleyişine bakıldığında 4 Temel yapı öne çıkmaktadır.

İçerik sağlayıcı: Yayınlanacak olan programlar öncelikle içerik sağlayıcıya gelir. Gelen programlar doğrultusunda kullanıcı için önemli bir etkileşimli hizmet olan elektronik program rehberi (EPG) hazırlanır.

Hizmet sağlayıcı: İçerik sağlayıcıdan çıkan içerik, hizmet sağlayıcıya gelir, koordinasyon ve denetim hizmetleri gerçekleştirilir.

Ağ sağlayıcı: Yayınların abone olan kullanıcıya teknik bir sıkıntı yaşanmadan hızlı ve kesintisiz bir şekilde ulaşmasını sağlayan birimdir.

Kullanıcı: IPTV sistemine abone olan, onun hizmetlerinden yararlanan ve sistem abonesi olan kişidir. Gelen yayınları evdeki televizyon alıcısına bağlı set üstü cihazı (STB) desteğiyle alan ve etkileşimli hizmetlerden yararlanan aktif televizyon izleyicisidir.

Etkileşimli televizyon deneyimi, yayınlarını internet üzerinden sunan IPTV hizmetinin genel özellikleri

• Geniş bant ağ gereksinimi vardır.

• Sistem aboneliği söz konusudur.

• Kullanıcının yayınları ve etkileşimli hizmetleri alabilmesi için televizyon alıcısına bağlı (STB) bulunmaktadır.

• Görüntü kalitesi yüksektir (tam ekran HD kalitesinde görüntü alınabilmektedir).

• Sistem içerisinde yüzlerce televizyon ve radyo kanalı yer alabilmektedir.

• 5.1 özelliğinde yüksek kalitede ses yayını gerçekleştirilebilmektedir.

• Telefon hizmeti verilebilmektedir.

• Televizyon kanalları downloading olamadan kesintisiz olarak izlenebilmektedir. Bağlantı hızı yüksektir.

• Hizmet ve deneyim kalitesine sahiptir.

• Güvenlik tam olarak sağlanır.

• VOD (Video on Demand-İsteğe Bağlı Görüntü), PVR gibi isteğe bağlı hizmetler kullanıcıya sunulabilir.

• Yayınlanan programların telifleri gözetilmektedir. Bir başka ifade ile yayın hakları korunmaktadır.

• IPTV 2.0 ile birlikte kablolu veya kablosuz ağ hizmeti kullanıcıya sunulabilmektedir.

• Alışveriş mümkündür.

• Video konferans gerçekleştirilebilir.

• Oyun oynanabilir.

• Sağlık, eğitim gibi alanlara hizmet verebilecek şekilde kullanılabilir.

IPTV‘nin avantajları

• IPTV kullanıcıya özgü yayını gerçekleştirebilmektedir.

• İçerik televizyon alıcısına bağlanan (STB) desteğiyle alınabilmektedir. Bilgisayar gereksinimi yoktur.

• IPTV çift yönlü iletişime olanak tanır.

• IPTV’nin kullanıcıya maliyeti diğer teknolojilere oranla daha düşüktür.

• IPTV yayınlarının görüntü çözünürlüğü yüksektir, ses ise CD kalitesi düzeyindedir.

• IPTV daha sınırlı internet kullanımı nedeniyle zararlı yazılım ve tehditlere karşı korumalı ve güvenlidir.

• Set üstü (STB) cihazlarına uzaktan erişim mümkündür. Böylelikle içerik kayıt altına alınabilmektedir.

• IPTV bağlantısı kablolu veya kablosuz internet bağlantısı ile gerçekleştirilebilmektedir.

• IPTV diğer yayın sistemleri ile birlikte çalışabilir.

• VOD uygulamaları ile içeriği dilediğini izleme, durdurma, ileri alma, oynatma imkânı verilebilmektedir.

• İnternet üzerinden gerçekleştirilen pek çok uygulamayı IPTV yayın teknolojisi de desteklemektedir.

• IPTV, P2P (peer to peer) uygulamaları ile sistem yükünü azaltabilmektedir.

• IPTV, triple play uygulaması ile ses, görüntü ve veri aktarımını aynı anda tüm kullanıcılarına iletebilir.

• VoIP (Voice Over IP-IP Üzerinden Ses) uygulaması ile telefon görüşmeleri gerçekleştirilebilmektedir

• IPTV bölünmüş ekran uygulamalarına izin vermektedir. Kullanıcı televizyon izlerken bir taraftan da internette gezebilmektedir.

IPTV sisteminin dezavantajları:

• IPTV günümüzün televizyon yayıncılığı anlayışı içerisinde gelişmiş bir teknolojidir. Ancak, maliyetlerin yüksekliği nedeniyle yaygınlaşma süreci yavaş ilerlemektedir.

• İnternet üzerinde görüntü izlemeye göre daha avantajlı bir sistem de olsa zaman zaman internet hızından olumsuz olarak etkilenebilmektedir. Bu durum, az da olsa yayınlarda donma ve bozulmalar olmasına neden olmaktadır.

IGMPv2 protokolü Kanal değiştirme sırasındaki gecikmeyi en aza indirgeme için geliştirilmiştir. IGMP (Internet Group Management Protocol), internet üzerinde kullanılan bir iletişim protokolüdür. Bu protokol v1, v2 ve v3 olarak gruplandırılmıştır

ETKİLEŞİMLİ MEDYA

Geleneksel medya kategorisinde yer alan radyo, televizyon, gazete gibi tek yönlü iletişimin olduğu, bir başka ifade ile ileti akışının sadece kaynaktan alıcıya gerçekleştirildiği bir iletişim etkinliğini içermektedir. Geleneksel kitle iletişiminde kitleler geri bildirimde dolaylı olarak bulunabilirler. Geleneksel kitle iletişiminde gerçekleşen geribildirim toplum içerisindeki yansımalar, izlenme, dinlenme, satış oranları; reklam gelirleri gibi dolaylı yollarla verilebilir. Ancak, iletişim teknolojilerindeki gelişim ve etkileşimli teknolojilerin yaygınlaşmasıyla kitle olarak tanımlanan homojen olmayan insan yığını yerine, günümüzde bireye kadar indirgenebilen bir boyut kazanılmıştır.

Etkileşimli olabilme: Kullanıcıların aktif bir yapıya dönüştüğü, dilediği içeriği seçebildiği ve kendi gereksinimleri doğrultusunda yönlendirebildiği çift yönlü ileti akışına izin verebilme özelliği olarak tanımlayabiliriz

Eşzamanlı (senkron) ya da eşzamansız (asenkron) olabilme: Bireyin belirli bir zaman ve hatta belirli bir mekânda bulunma zorunluluğu ortadan kalkmıştır. Kullanıcılar yeni medya ile gereksinim duyduğu anda gereksinim duyduğu içeriğe erişimi sağlayabilmektedir. Bu içerikler, sunum anında eşzamanlı olarak alınabildiği gibi, istenildiği zaman erişilebilecek şekilde de (eşzamansız) olabilir.

Kitlesizleştirme: Yeni medya kavramı ile birlikte, birbirinden farklı özellikleri sergileyen insan topluluklarının aynı içeriğe maruz bırakılmaları da ortadan kalkmıştır. Sunulan etkileşim olanakları ile bireyler kendi ihtiyaçları doğrultusunda dilediği içeriği seçerek iletileri tüketmektedirler. Böylelikle, gereksinim duymadıkları iletilere de maruz kalmamaktadırlar. Dolayısıyla, kitle kavramı yerine biraz daha bireyselleş- menin olduğu bir ileti tüketimi söz konusu olmaktadır.

Akıllı televizyon kullanıcısına sunulan bu üç farklı etkileşim olanağı ile etkileşim deneyimin de farklı boyutlarda gerçekleşmesine izin vermektedir.

Akıllı televizyon kullanıcısı – sistem etkileşimi: Akıllı televizyon aracılığıyla ekran başındaki kullanıcının yayın ve hizmet sunum merkeziyle etkileşimini içeren uygulamadır. Etkileşim düzeyi yarı etkileşim olarak tanımlanmaktadır. Kullanıcıya sunulan seçenekler arasında tercihlerin yapılıp sonucun merkeze iletilmesini içermektedir. Etkileşimin sınırları bu tür içerisinde belirlidir. Sınırsız bir etkileşim söz konusu değildir. Seçenekler arasından yapılan seçimlerle etkileşim sınırlı olduğu için yarı-etkileşim olarak tanımlanmaktadır.

Akıllı televizyon kullanıcısı - arayüz etkileşimi: Akıllı televizyonlarda en önemli unsur kullanıcıya hizmetlerin sunulduğu arayüzlerdir. Tüm akıllı televizyonlarda uygulamalara erişimin sağlandığı arayüzler mevcuttur. Kullanıcılar erişimi sağlamak istedikleri içeriğe, arayüz aracılığıyla ulaşabilmektedirler. Sosyal medya uygulamasına girmek isteyen bir kullanıcı, arayüz içerisinde yer alan ilgili bağlantıyı kumanda aygıtı veya komutla seçerek etkileşimi gerçekleştirmektedir. Bu işlemde sistem merkeziyle bir etkileşim söz konusu değildir. Sadece arayüz üzerindeki menülerin kullanıcı tarafından aktif hale getirilmesi ile sınırlıdır. Bu türden bir uygulamada da seçenekler arasından yapılan seçimler ve sınırlı bir etkileşimden bahsedebiliriz. Bu nedenle bu da yarı etkileşim olarak tanımlanmaktadır

Akıllı televizyon kullanıcısı - kullanıcı etkileşimi: akıllı televizyon kullanıcılarının gö- rüntülü konferans, oyunlar esnasında gerçekleştirdiği iletişim sürecini içeren etkileşim türüdür. Bu türde etkileşim sonucunda iletişimin yönleneceği boyut, gidebileceği nokta belirsizdir. Sınırsız bir iletişim etkinliğinden bahsedebiliriz.



UNITE - 3 İNTERNET RADYOCULUĞU

DÜNYA’DA VE TÜRKİYE’DE RADYONUN GELİŞİMİ

Rradyonun babası, 1894 yılında elektromanyetik dalgalar (radyo dalgaları) aracılığı ile sesi bir yerden bir yere taşıyan İtalyan Guillermo Marconi olarak kabul edilir. Marconi’nin ilk başarısı, radyo dalgalarını kullanarak alt kapının zilini çaldırmayı başarmaktı. Daha sonra buluşunu geliştiren ve bir telsiz sistemi üreten Marconi, İtalyan Posta ve Telgraf Bakanlığı’ndan gerekli izinleri alamayınca, 1899’da Amerika Birleşik Devletleri’ne gitti. Burada kurduğu şirketinde, gemiler için telsiz üretmeye başladı. Günümüzün bilinen radyolarının patenti ise karasal yayıncılık anlayışı ve teknolojisini ilk defa kullanan Nikola Tesla tarafından alınmıştır. Amerika Birleşik Devletleri’nde ilk radyo, 1920 yılında Westinghouse şirketi tarafından kuruldu. Bundan sonra İngiltere’de 1922’de, Fransa’da 1925’te, Japonya’da 1926’da, Latin Amerika’da 1930’larda ilk radyolar yayın hayatına atıldı. İnternet yayını Radyolar içim ilk ABD’nin Seattle kentinde yapılmıştır. Kapsamlı ilk ses yayını Norveç Rad.Tel.Kur. tarafından 1 Haziran 1995’te gerçekleştirildi. İngiliz BBC, 1995 Eylül ayında ilk dijital yayınlarını 5 ulusal radyo istasyonu ile başlatmıştır. Dijital radyo yayını yapan ülkeler; Avustralya, Avusturya, İtalya, İsveç, Finlandiya, İsviçre, İspanya, Portekiz, Hollanda, Yunanistan, İngiltere, Güney Afrika, Çin ve Japonya yer almaktadır. Tüm bu ülkeler arasından bütün FM radyo yayınını kesip tamamen dijital yayın yapma planını 2017 için açıklayan tek ülke ise Norveç’tir. Birleşik Devletler (USA) HD Radio ismini tercih ederken, Avrupa (Europe)DAB (Digital Audio Broadcast) kısaltmasını tercih etmiştir.

Ülkemizde İlk radyo yayını Telsiz Telefon Türk A.Ş. tarafından İstanbul ve Ankara’da 1927 yılında yapılmıştır. 1936 yılında çıkarılan KHK ile radyo yayınları devlet eliyle yürütülmeye başlamıştır. Türkiye ilk güçlü verici Etimesgut ta kurularak, 1938 yılında Ankara Radyosu bugünkü binasında yayına geçmiştir. 1949 yılına İstanbul Radyosunun hizmete girmiştir. İzmir Radyosu, 1951 yılında çalışmaya başlar. Türkiye radyoları o yıllardan 1964’e kadar Basın ve Yayın Genel Müdürlüğü’ne 2 Ocak 1964 tarihinde, 359 sayılı yasayla, Türkiye Radyo Televizyon Kurumu (TRT)’nin kurulmasıyla tüm gün yayın başlamıştır.

1992 yılında ilk özel radyo yayınları FM bandında başlamış, Metro FM ve Süper FM adında ili özel radyo yayına başlamıştır.

ANALOG YAYINDAN DİJİTAL YAYINCILIĞA GEÇİŞ

Analog radyo yayıncılığında ses ya da müzik parçası öncelikle mix masasına gönderilmektedir. Mix masasında (mixer) toplanan bütün ses öğeleri vericiye ulaşır. Verici, ses öğelerini elektromanyetik dalgalara dönüştürür. Elektromanyetik dalgalar verici vasıtasıyla hava boşluğuna aktarılır. Uzun, orta ya da kısa yayın alanına sahip olabilen vericiler, elektromanyetik dalgaların, yayın frekansı ve yeryüzü şekillerine göre boşlukta yayılımını sağlar. Boşlukta yayılan dalgalar alıcı anten vasıtasıyla toplanır. Radyo alıcısı içerisinde yer alan elektronik parçalar radyo dalgalarını tekrardan ses sinyaline çevirir. Ses sinyalleri hoparlör aracılığıyla havada ses dalgaları haline dönüşmektedir.

Yeni medya iletişim alanında kökten değişimler getirerek analog medyayı dijital temsile çevirmiştir. İnternet, istenilen her veriye eşit hızda ulaşılmasını mümkün kılmakta, dijital olarak kodlanan veriler sayısız kere çoğaltılabilmekte, farklı medya türleri bilgisayarda gösterilebilmektedir. Manovich’e (2001) göre yeni medyanın ayırt edici 5 prensibi şunlardır:

• Sayısal temsil,

• Modülerlik,

• Otomasyon,

• Değişkenlik ve

• Kültürel kod çevrimi.

-Sayısal temsil tüm yeni medya ürünlerinin sayısal kodlardan oluşması anlamına gelmektedir. Bu belli algoritmalarla görüntüden sesin çıkarılabilmesi, kontrastın değiştirilmesi gibi imkânlara olanak sağlamaktadır. Dolayısıyla medya artık programlanabilir hale gelmiştir.

-Modülerlik özelliği bağımsız parçalardan oluşması anlamına gelmektedir.

-Otomasyon özelliği yeni medyada pek çok işlemin otomatik olarak gerçekleşmesine gönderme yapmaktadır. Fotoğraf makinesi, kamera, kayıt cihazı gibi medya yaratımını otomatikleştiren teknolojilerle birlikte büyük miktarda materyal birikmiştir. Bunların saklanıp, düzenlenmesini sağlayacak bilgisayar temelli yeni teknolojilerin geliştirilmesi ihtiyacı ortaya çıkmıştır.

-Değişkenlik özelliği yeni medya objelerinin sayısal kodlara dayanması ve modüler olması sonucunda farklı versiyonlarda var olabilmesi anlamına gelmektedir.

Kültürel kod çevrimidir. Yeni medya kültürel ürünlerin dijitalleşme sürecini başlatmış ve bu süreçte kültürel ürünlerin yeniden üretimini mümkün kılarak bunların yeniden kitleselleşmesine neden olmuştur. Kültürel hareketliliği sağlayan bu aktarım aynı zamanda birçok ürünün kendine has atmosferinde kayıplara aynı zamanda yapısal ve işlevsel değişime neden olmuştur.

Yeni medyanın muhtemelen en önemli özelliği sesin, verinin, metnin ve görüntünün tek bir alt yapı üzerinden aktarılabilmesine, saklanabilmesine, toplanabilmesine ve işleme tabi tutulabilmesine imkân tanıyan sayısallaşma gerçeğidir. Sayısallaşma, enformasyonun içerisinde bulunduğu doğal yani analog halinden bilgisayarlar tarafından okunabilir bir formata dönüştürülmesidir. Stüdyoda sesin, sayısal olarak kodlanmadan önce analogdan sayısala dönüştürülmesi gerekir. Analogdan sayısala dönüştürme işlemi, sesin belli zaman aralıklarında örneklenmesi ve bu örneklenmiş değerlerin belli sayı değerlerinde kuantize edilmesiyle yapılır.

Kuantize etme: Ses sinyali sayısala dönüştürülürken değer bir tam sayıya denk gelmiyorsa, dönüştürücünün bu değeri en yakın üst veya alt değere yuvarlamasıdır.

İNTERNET RADYOCULUĞU

İnternet radyosuna basit anlamda yüksek çözünürlüklü radyo denilebilir. AM ve FM radyo yayın sistemlerine alternatif olarak çıkan ve yerini almaya başlayan internet radyoları yani DAB sistemi 1990 yılında Eureka 147/DAB tarafından geliştirilmiştir. DAB (Digital Audio Broadcasting) kısaltmasıyla kullanılan kavramın açılımı Dijital Ses Yayını demektir. Dijital ses yayınında analog ses, dijital sinyale dönüştürülür ve atanmış olan AM ya da FM frekans ses aralığından iletilir. AM ve FM frekanslarından CD kalitesinde yayın dinlemek mümkündür. İnternet radyoculuğunda sadece ses iletilmez. Bununla birlikte çalan şarkının adı, istasyonun adı, konumu, sanatçı bilgileri, telefon numaraları ve çok daha fazlası dinleyiciye ulaşır. DAB yayın teknolojisi aşağıda belirtilen ses kodlama sistemlerini desteklenir:

• Mono (tek kanal) modu: Bir kanal ses demektir. Sesin tek kanallı olarak tekrar üretilmesidir. Ses alanı içinde merkezlenmiş tek bir kanal bulunur. Birden fazla hoparlör olsa bile ses dalgaları birbiriyle aynıdır ses tüm hoparlörlere tek kanaldan gelir.

• Stereo (iki kanal) modu: İnsan işitme duyusunun doğasına uygun, hoş bir izlenim vermek amacıyla sesin, farklı yönlerde ve simetrik olarak yerleştirilerek iki veya daha fazla bağımsız ses kanalına bağlanmış monitörler yardımıyla tekrar üretilmesidir.

• Çift (dual) kanal modu: Bu modda, iki ses kanalı bulunmakta olup, iki dil arasından tercih yapmak da mümkündür. Aynı zamanda iki mono kanal sadece bir başlık altında toplanabilmekte ve dekoder aracılığıyla seçim yapılabilmektedir.

• Ortak stereo modu: Sağ ve sol kanalın ayrı birşekilde kodlanması esasına dayanmaktadır. Böylelikle ayrı kodlanan iki kanalın stereo olarak iletimi gerçekleşmektedir.

• Düşük örnekleme frekansı fS ¼ 24 kHz ile kodlama

• Eureka 147 DAB standart hükümlerine göre yapılan MPEG-2 Audio Layer II 5.1 geriye dönük uyumlu surround ses kodlama

İnternet Radyolarının Özellikleri

• CD kalitesinde ses

• Geniş kapsama alanı

• Var olan AM ve FM frekanslarına uyum

• Parazitlenmelere karşı koruma

• İletim maliyetlerinin düşüklüğü

• Ek veri kapasitesi

İNTERNET RADYOSU VE GELENEKSEL RADYO ARASINDAKİ FARKLAR

Tıpkı karasal yayında olduğu gibi dijital yayında da havadan gönderilen sinyalleri yakalayan alıcı, hoparlör aracılığı ile sinyali dinleyiciye iletir. Bu anlamda iki yayın türü arasındaki en temel fark dijital yayının bütün bilgileri bir seferde değil, sesi sıkıştırarak parçalar halinde antene iletmesi olarak gösterilebilir. Alıcı bu paketleri yakalayarak onları çalmak yerine, kodlanmış sesi çözerek paketleri birleştirir ve hoparlörler aracılığı ile sesi iletir. Geleneksel radyo yayın sisteminde bant genişliğinin sınırlı olması, belirli bir sayıda radyo istasyonunun belirtilen frekans aralığında yayın yapabilmesine olanak tanır. Ancak DAB sisteminde bu sınırlılık aşılmıştır. Sıkıştırma yöntemlerinin kullanılması ile tek bir frekanstan birden fazla radyo yayını yapılabilmesi mümkündür. İnternet radyolarında bir kanaldan 10 kat daha fazla işitsel veri yayını yapılabilmektedir. Dijital bir radyo ile İngiltere’deki büyük şehirlerin çoğunda 30-50 arası radyo istasyonu dinlenebilir. Bu analog yayın yapan radyoların en az 2 katı kadar istasyon demektir. İnternet radyolarını analog sistemden ayıran bir diğer farklılık enterferans oluşumudur. FM yayınında sinyaller binalara ve tepelere çarparak alıcılara ulaştığında enterferanslar oluşurken, DAB alıcıları otomatik olarak en güçlü yayını seçtiği için enterferans olmaz ve temiz bir yayın dinlenir.

İNTERNET RADYOCULUĞUNUN OLUMLU VE OLUMSUZ YANLARI

Olumlu Yanlar:

• Dijital ortamlar ve internet radyolarıyla beraber ses kalitesi 20 kat iyiye ulaşmıştır. Özellikle internet bağlantı hızlarındaki ilerlemeler sonucunda daha az veri ile ses bozulmalarının önüne geçen, CD kalitesinde daha net yayınlara erişim mümkün olmuştur.

• Parçalara ayrılarak sinyal iletimini gerçekleştiren internet radyoları dijital sinyalleri yedekli gönderdiği için yeniden çalınma sürecinde sinyallere ait parçalarda bozulma yaşanmaz. Bu nedenle hışırtı, tıslama ya da parazit gibi problemler elimine olur.

• İnternet radyolarının kullanımında esneklik vardır. Bant genişliği, alıcı cihaz esnekliği ve içerik güncelleme esnekliği konularında avantajlar söz konusudur.

• İnternet radyoları, dinleyicilere istenilen seçkide program ve müzik türlerine göre alternatif sunabilen sayı ve çeşitlilik özelliğine sahiptir.

• Gelişmiş metin bilgileri, elektronik program rehberi gibi multimedya hizmetlerini kullanabilme özelliğiyle yayıncılığın içeriğini zenginleştirir. Araç ve mobil radyolarda daha aktif kullanılmaya başlayan internet radyoları navigasyon teknolojileriyle de entegre çalışıp, trafik ve seyahat bilgilerini (TPEG-The Transport Protocol Experts Group) içerebilmektedir.

• İnternet Radyoları, yol, köprü, viyadük, tünel ve bildirim yapılması gereken hallerde yayınların kesilmediği ve radyo yayınlarına daha etkin ulaşılan bir platformdur.

• İnternet radyolarıyla birlikte korsan müzik indirmeler azalmış, müzik severlere daha yeni platformlarda müzik dinleme alışkanlığı kazandırılmıştır.

• Radyo ve radyo programcısı olmak bazıları için hayalken, kişiye özel kurulabilen internet radyoları ile bu hayali gerçeğe dönüştürme imkânı ortaya çıkmıştır.

• Normalde bir radyo kurmak teknik araç gereç alımı, frekans tahsis ücretleri, yasal izin ve ruhsat edinimi gibi nedenlerden dolayı maliyetli bir süreçken, internet radyolarının kurulumu daha az maliyetli bir süreç sağlamaktadır.

• İnternet radyolarının bir diğer avantajı kaçırılan programları yayınlandıkları zamandan bağımsız olarak dinleme olanağı sunan podcast (arşiv) özelliğidir. Podcast internet üzerinden RSS (Real Simple Syndication Web Sayfası Bildirimcisi) adı verilen ve XML protokolü kullanılarak kullanıcılara iletilen bölümler halindeki yayınlardır. Bu bölümler ses dosyaları, video dosyaları, belgeler ya da bu üçünün birleşimi şeklinde olabilmektedir. Podcast dosyaları taşınabilir cihazlarda (Ipod, Iphone, Mp3 Player vb) oynatılabilmek amacıyla dizayn edilen bir teknolojidir.

• Kullanılacak cihazların farklılığı, yasal boyutu, örgütlenme ve yönetim yapısındaki farklılıklarla birlikte internet radyoları medya sektörü için yeni pazarlar da oluşturmaktadır.

• İnternet radyolarında frekans tayfı verimli şekilde kullanılır. Aynı frekansta çalışan vericiler kullanılabildiği için, aynı frekanstan aynı programları tüm ülkede dinlemek mümkündür. FM’e göre daha az verici gücü gerektirdiği için enerji tasarrufu sağlanır.

Olumsuz Yanlar:

• Dijital platformlarla birlikte hızla değişen yayıncılık anlayışına, pek çok ev ve araç radyosunun adapte olabilmesi mümkün değildir. Bu nedenle hurdaya çıkan birçok analog radyonun değiştirilmesi ve yerine yeni cihazların alınması gerekmektedir. Günümüzde artık eski radyoları dijital sistemle uyumlu hale getiren ek parçalar da vardır. Ancak, her iki durumda da dinleyiciler için bir maliyet söz konusudur.

• İnternet radyoları, savaş durumunda haberleşmenin sağlanabilmesi için dijital bir kaynağı zorunlu görmeyen ve her ortamda iletişim için kullanılabilen geleneksel radyoların etkinliğini (kısmen/tamamen) yitirmesine neden olmaktadır.

• Analog radyolar için bir sorun oluşturmayan dağlar, ovalar, vadilerin internet ile buluşması yıllar alabilir. Alt yapı eksikliği bu anlamda önemli bir sorundur. Gerekli hazırlıklar tamamlanıncaya kadar geçen zaman aralığında ise hedeflenen netlik ve devamlılıkta radyo dinlemek sorun olabilir.

• Sinyal anlamında analog cihazlar kadar uzun mesafe kat edemeyen internet radyoları, alıcıya ulaşan yayını paketler halinde gönderip, sonradan cihaz üzerinde birleştirme yaptığı için yayında bazen küçük kesilmeler yaşanabilmektedir.

• Dijital platform üzerinde çok fazla radyonun kurulması bir aşamadan sonra yayın kirliliğine, kaliteli işlerin çıkmamasına neden olmuştur. Aynı zamanda isteyen herkesin radyocu olabilmesi yapılan mesleğe dair algıyı da zayıflatmaktadır.

• İnternet bağlantısıyla ilgili sürekli alt yapı yatırımlarının yapıldığı ve iyileştirmelerin planlandığı bir ülkede yaşasak da zaman zaman internet bağlantı problemleri yaşanabilir. Bağlantı kopmaları ve yayının her yerden aynı kalitede çekmediği durumlarda bu konuda bir standarda ulaşana kadar internet radyolarının yayın kalitesiyle ilgili sıkıntılar ortaya çıkabilmektedir.

İNTERNET RADYOLARI NASIL ÇALIŞIR

Bir internet radyosu için temelde ihtiyaç duyulan temel unsurlar; hızlı bir internet bağlantısı, internet üzerinden kendi özel kanalını oluşturup sesli yayın yapmaya olanak tanıyan bir ‘radio stream’ (radoyo akış) altyapısı ve şarkıların yer aldığı bir çalma listesidir. Müzik listelerinin bilgisayar üzerinde oynatılabilmesi için belirli programlara (Winamp, Windows Media Player vb.) ihtiyaç vardır. Ayrıca donanımsal anlamda mikrofon ve kulaklıkta yayını tamamlayan boyutlar arasındadır. Gerekli unsurlar tamamlandığında yayın yapılacak server (sunucu) üzerinden internet radyoculuğunun kapıları aralanabilir.

İNTERNET RADYOCULUĞUNUN YASAL BOYUTU

Türkiye’de yayın kuruluşları üzerindeki kapsamlı denetim 13 Nisan 1994 tarihinde çıkarılan 3984 sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayınları Hakkındaki Kanun ve bu kanun ile Radyo Televizyon Üst Kurulu’nun (RTÜK) kontrolündedir. 3984 sayılı kanunda, elektromanyetik dalga ve diğer yollarla yurt içine ve dışına yapılan radyo ve televizyon yayınları ile ilgili hususlar yer almaktadır. 4756 Sayılı Kanun ile 2002 yılında yapılan bir değişiklikle internet ve benzeri ağlar üzerinden yapılan yayınlar RTÜK’ün denetimi kapsamına alınmıştır

Telekomünikasyon sektörünü düzenleme ve denetlemenin bağımsız bir idari otorite tarafından yürütülmesi amacıyla 2813 sayılı Telsiz Kanununda değişiklik yapan 4502 sayılı Kanunla kurulan Telekomünikasyon Kurumu, 5809 sayılı Elektronik Haberleşme Kanunu ile yeni düzenlemeye tabi olmuştur. Sonrasında ismi Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu (BTK) olarak değiştirilmiştir. 2813 sayılı Telsiz Kanununda yeni bir düzenleme ile Kanunun adı Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumunun Kuruluşuna İlişkin Kanun halini almıştır.



UNITE - 4 E- GAZETECİLİK

Avrupa’da hareketli harflerle basılan ilk kitaptan itibaren insanlık bilgiye erişim ve bilginin dağılımı konusunda akıl almaz bir biçimde yol almıştır. Sabit olmayan harflerle Johannes Gutenberg tarafından 1456 yılında Almanya’nın Maintz kentinde Latince basılan ilk kitap, “42 Satırlık İncil” ya da “Gutenberg İncili”dir. 18. yüzyılda gazetenin ve gazeteciliğin gelişmesinde iki önemli olay rol oynamıştır. Birincisi Amerikan Bağımsızlık Savaşı, ikincisi ise Fransız İhtilali’dir. Bu iki olay basının bağımsız olma anlayışının yerleşmesini sağlamıştır. Piyasa ekonomisi içinde toplumun önemli bir parçası olarak yer alan gazete giderek kurumsallık kazanmış endüstri devrimi ile bağlantılı olarak gelişen enformasyon devrimi ile gazetecilik daha fazla özgürlük kazanmış ve bir meslek şekline dönüşmüştür.

GELENEKSEL GAZETEDEN E-GAZETEYE GEÇİŞ

Geleneksel gazete 16. Yüzyıldan 20. Yüzyılın başlarına kadar toplumda önemli bir dönüştürücü olarak devam etmiştir. Radyo ve televizyonun icadı ile kitle iletişim aracı olarak gazeteye olan ilgi azalsa da gazete her zaman toplumun önemli bir haber kaynağı olmuştur. ABD’de ilk kez Mayıs 1992 yılında Chicago Tribune gazetesinin online versiyonu Chicago Online yayın hayatına başlamıştır. 1994 yılında yayına başlayan Telegraph, İngiltere’deki ilk E-gazete sitesidir. 1995 yılında The Washington Post, Times, Mirror, sayfalarını online olarak hem de basılı olarak sunmuşlardır. 1995’den itibaren Der Spiegel, USA Today, BBC Online, China Business Journal, The Hindu gibi dünyadaki önemli gazete ve kuruluşlar da internet ortamında sanal gazeteler yayınlamaya başlamışlardır. Türkiye’de internet ortamını kullanarak geleneksel basından online yayıncılığa ilk kez geçen, Temmuz 1995 yılında Aktüel Dergisi olmuştur. 1996 yılında yayın hayatına başlayan Xn (Eksen) internette habercilik yapan ilk haber sitesi olmuştur. 1999 yılında kapanana kadar Xn, günlük gazeteleri tarayarak önemli haber ve köşe yazılarını takipçilerine aktarmıştır. 1997 yılından itibaren Hürriyet, Milliyet ve Sabah gibi ana akım gazeteler internet ortamında da yayın yapmaya başlamışlardır.

E- Gazete

E-gazete elektronik ortamda yayın yapan gazetelere verilen isimdir. E-gazete adından da anlaşılacağı üzere gazete olmakla beraber tüm kitle iletişim araçlarında yapılan habercilik faaliyetlerini kapsamaktadır. İçerik olarak geleneksel (basılı) gazetede olan bütün konu ve bölümler olmakla beraber diğer kitle iletişim araçlarının özelliklerini bir araya getirdiği için bir gazeteden daha fazlasını ifade etmektedir. E-gazetenin en önemli özelliği ses, veri, metin ve sabit ya da hareketli görüntüleri bünyesinde toplayarak tek bir alt yapı üzerinden aktarabilmesi, arşivlemesi, bütün bu verilerin toplanabilmesi ve yeniden işleme tabi tutulabilmesine olanak vermesidir. Televizyon, radyo ve gazete gibi her biri ayrı ayrı kitle iletişim aracı olan geleneksel araçlar, yapıları gereği mesajları (iletileri) hem homojen hem de edilgen kabul edilen izler kitleye tek yönlü olarak, geri bildirime olanak vermeyen şekilde ulaştırmaktadırlar. Geleneksel televizyon ve radyo yapıları gereği geleneksel gazeteye göre daha hızlı bir aktarım sağlamakla beraber, dijital yayıncılığın hayata geçmesiyle iletişimin kalitesinde ve yapısında önemli değişiklikler ve gelişmeler sağlanmıştır. Bu gelişmeler şu şekilde sıralanabilir:

Etkileşim (İnteraktivite): İletişimde bulunanların karşılıklı olarak iletilerinin birbiriyle ilişkili olması, paylaşması ve birbirlerinin müdahalesine imkân vermesidir. Bununla birlikte alıcı ve verici tarafların eş zamanlı iletişimidir.

Eşzamansızlık (Asekronizasyon): İletişimde bulunan için uygun bir zamanda (iste-diği anda) bir mesaj gönderme veya alma olanağıdır. İletişimin aynı anda gerçekleşmesi zorunlu değildir. Zamanda sınırlılıklar ortadan kalkmıştır.

Kitlesizleştirme: Geleneksel medya okur-izler kitlesiyle hatta o kitle içindeki tek bir bireyle bile aynı şekilde iletişim kurmakta, aralarında ayırım yapmamakta, kişiye özel iletişim kurmamaktadır.

Mobil İletişim: Mobil iletişim teknolojisi ile habere ulaşma, yorum yapma veya haber yapma konusunda mekân kavramı ortadan kalkmıştır. Haberin istenilen yerden paylaşılabilmesiyle yeni medya teknolojileri hareketliliği (mobililiteyi) ön plana çıkarmış ve haberciliğin son derece hızlanmasını sağlamıştır.

Etkin Kullanıcı: Geleneksel medyada olduğu gibi ne verilirse ona tabii olan, edilgen izler kitle artık yoktur. Dijital ortamda geleneksel medyadakinin tam tersine ne istediğinden emin ve zaman, mekân gibi bağlayıcı unsurlardan etkilenmeyen bir kullanıcı söz konusudur. Alıcı artık etkin bir kullanıcı haline dönüşmüş, enformasyonun üreticisi, dönüştürücüsü haline gelmiştir. Bu durum enformasyonun daha demokratikleşmesini sağlamıştır. E-gazeteciliğin bir başka avantajı, okur-gazeteci-yazar arasındaki dengenin okur lehine değişmesidir. Okur, tepkisini aracısız bir şekilde anında verme imkânına sahiptir. Bu da okurun haber oluşumuna doğrudan etki etmesine neden olmaktadır.

Hipermetinsellik: E-gazetede bir konuyla ilgili çıkmış haber, başka bilgilerin olduğu Web sayfalarına bağlantılar (linkler) ile geliştirilebilir, Web’in hipermetinsel (hypertext) özelliği ile haber geniş bir platformda sunulabilir.

Sahiplik ve Kontrol: Geleneksel kitle iletişim araçları hem sahiplik yapısı hem de içe-riğin hazırlanması ve belirlenmesinde daha merkeziyetçi olabilmektedirler.

Veri aktarım hızı: Haberciler internetin getirdiği olanaklar kapsamında arşiv ve kütüphaneye gitmeden ya da basılı onlarca kitabı saatlerce taramasına gerek kalmadan e-kitap (e-book) ve veri tabanları aracılığıyla bilgiye anında ve hızlı bir biçimde erişebilmektedir. Ayrıca, yine bu hızlı iletişim ve etkileşim sayesinde haber kaynaklarına ulaşma ya da haber kaynağından doğrudan gelen bilgilerin e-gazeteye girmesiyle gazetecilerin işleri çok kolaylaşmıştır. İnternetin kendisi zaten bir haber kaynağı durumuna gelmiştir. On milyonlarca bilgiye anında ulaşma kolaylığı bir bakıma zamanı hızlandırmıştır. Haberlere hızlı erişim aynı zamanda hızlı güncelleme söz konusudur.

Veri aktarım miktarı: 2000 yılından önce veri miktarları KB (kilobyte) ile ifade edilirken artık MB (MegaByte), GB (GigaByte), TB (TeraByte) ile ifade edilmektedir. Şimdi internet sitesini açıp görüntülediğimizde sitede bulunan metin, resim, video, fotoğraf ve ses dosyaları anında izlenebilir, dinlenebilir, görüntülenebilir ve indirilebilir hale gelmiştir.

Maliyet: Web sitesi kurma maliyeti, geleneksel gazete, televizyon ve radyo yayıncılığının maliyeti düşünüldüğünde çok düşüktür.

Pazarlama aracı olması: İnternet gazetesinde okuyucu profilini tespit etmek ve kamuoyu araştırması yapmak çok kolaydır. Siteye yerleştirilen mesaj panosu sayesinde okurların eleştirileri, istekleri, düşünceleri ve benzeri konular öğrenilebilir. Yine aynı şekilde herhangi bir konuda kamuoyu araştırması yapmak için anket düzenlemek, politika ya da sosyal içerikli forum düzenlemek mümkün olmaktadır.

Özgürleştirici olması: Yeni iletişim teknolojileri geleneksel kitle iletişim araçlarıyla karşılaştırıldığında nispeten düşük maliyet, sansür ve denetim zorluğu gibi avantajlara sahiptir. Eşitsiz de olsa hızla yaygınlaşmaları ve etkileşim özelliği sayesinde tüm dünyada örgütlenmiş dev holdinglerinin kontrolü altındaki geleneksel kitle iletişim araçları karşısında, alternatif özgürleştirici bir iletişim sürecinin mecrası olarak görülmektedir. Bununla birlikte internette giderek artan bir mülkiyet yoğunlaşması, sermayeleşme, merkezileşme ve metalaşma da görülmektedir. Microsoft’un 2007’de bir reklam firması olan aQuantive’i 6.3 milyar dolara, Skype’ı 2011 yılında 8.5 milyar dolara alması, Facebook’un 2014 Şubat ayında WhatsApp’ı 19 milyar dolara devralması internet endüstrisindeki sermayeleşme ve mülkiyet yoğunlaşmasının örneklerinden bazılarıdır.

Çokluortam (multimedya): Metin, ses, görüntü (fotoğraf, resim, grafik vb. gibi), hareketli görüntünün (video) bir arada olmasına çoklu ortam denmektedir. Gazete, radyo ve televizyona ait özelliklerin bir araya toplanması etkileşimli bir ortamda olan e-gazeteyi çok avantajlı bir hale getirmektedir. Aynı zamanda e-gazetenin internet ortamının sağladığı avantajla bütün haberlere anında veya istendiği anda ulaşma olanağı e-gazeteyi arşivleme konusunda da üstün hale getirmektedir. Geleneksel gazetelerde haber yazma yöntemlerinde belirleyici olan sınırlı alan ortadan kalktığı için bütünlüklü bir anlatımı gerektiren 5N-1K’ya bağlı ters piramit kuralı, dörtgen kuralı gibi haber yazma yöntemlerine bağlı kalmak yerine haberi hikayeleştiren anlatı yöntemleri yaygınlık kazanmaya başlamıştır.

5N-1K: haberin kim tarafından, ne olduğu, nerede, nasıl, ne zaman, neden olduğunu anlatan açıklamadır. İnternet, etkileşim, üretim, saklama, değiştirme, yeniden üretme ve yayma gibi farklı faaliyetlerin bir arada olduğu bir ortamdır. Farklı kitle iletişim araçlarının, ağlarla bir araya geldiği bu ortamda yakınsama ya da yöndeşme kavramını da açıklamak gerekmektedir. Yakınsama kavramı, radyo, televizyon, gazete, telefon ve posta gibi iletişim faaliyetlerinin dijital ortamda bir araya gelerek bilgisayarların ve akıllı mobil telefonların işlevsel bir parçası haline gelmesidir.

E-GAZETECİLİK

Gazetecilik ilke ve kurallarına bağlı olarak gazetecilik mesleğinin dijital ortamda icra edilmesi e-gazetecilik olarak tanımlanmaktadır. E-gazetecilik ifadesi dışında dijital ortamda yapılan gazetecilik faaliyetleri internet gazeteciliği, online gazetecilik, çevrimiçi gazetecilik, elektronik gazetecilik, sanal gazetecilik ve dijital gazetecilik gibi isimlerle de tarif edilmektedir. 1990’lı yıllardan itibaren internet gazeteciliği farklı aşamalardan geçerek günümüze kadar gelmiştir. Bu süreç içinde habere erişimde farklı kategorilerle izleyici/takipçisi ile buluşmuştur. Ağ ortamında habere erişim için kullanılabilecek kaynakların çeşitliliği ile ilgili sıklıkla yararlanılan sınıflandırma Deuze’un çalışmasıdır. Deuze, internet üzerinde, “ana akım haber siteleri”, “dizin ve kategori siteleri”, “eleştiri ve yorum siteleri” ve “paylaşım ve tartışma siteleri” olmak üzere haber içerikli dört farklı sınıflanma yapmaktadır.

İnternetin getirdiği bu yeni durum birçok kaynakta kamusal gazetecilik, katılımcı gazetecilik, vatandaş ya da yurttaş gazeteciliği olarak ifade edilmektedir (İngilizce citizen journalism, civic journalism ya da public journalism olarak kullanılmaktadır)

Yurttaş Gazeteciliği

Geleneksel medyada edilgen kalmış yurttaşların yakınsama ile birlikte daha aktif hale gelerek medyaya bilgi ve içerik akışı sağlamaları, yeni bir habercilik türünün doğmasını sağlamıştır. Yurttaş gazeteciliği ana akım medyada yapılan gazetecilikten farklı olarak özellikle demokrasi yönündeki kaygılar, apolitikleşme, medyada tekelleşme/yoğunlaşma, ticarileşme, medyadaki taraflı haberciliğin etkisinde ortaya çıkmıştır.

Yurttaş gazeteciliğinin temel nitelikleri

• Mevcut egemen ana akım medyayı devre dışı bırakarak, kitle iletişim araçlarını halkın sorunlarının tartışıldığı kamusal alanlara dönüştürmek.

• Bölgesel, yerel, ırk, din, dil, etnik, cinsel vs. ayrımcılığın önüne geçmek.

• Ana akım medyada hâkim olan resmi ya da akredite haber kaynaklarından bağımsız olarak halkın içindeki haber kaynaklarına erişmek, dolayısıyla halkı haberin içine katmak. Yerinden haber yaparak yerel ve bölgesel kaynakları güçlendirmek.

• Halk adına habercilik değil, doğrudan doğruya halkın kendi sesinin duyurmasını sağlamak.

• Demokratik anlamda doğrudan halka erişmek.

• Halkı halkın dilinden anlatmak ve kalıplaşmış habercilik rutinlerinin dışına çıkmak. • Yurttaş olma bilinci ve sorumluluğuyla hareket ederek halkta geniş tabanı olan yeni bir okur kitlesi oluşturmak ve gazeteciler ile halk arasındaki mesafeyi kaldırmak.

1990’lı yılların sonundan itibaren tüm dünyada yaygınlaşan ağ günlükleri ya da Web günlükleri (Weblog) yurttaş gazeteciliğine önemli katkılar sağlamıştır. Bu tarihten itibaren internetin sağladığı denetimsiz ve özgür ortamında blog yazarları bilgi ve haber aktarımına başlamıştır.

Ana Akım Medyada Yurttaş Gazeteciliği

ABD’de tartışılmaya başlanan yurttaş gazeteciliğinin ortaya çıkmasında etki eden nedenlerden biri olarak ABD demokrasisinin içinde bulunduğu durum gösterilmiştir. ABD’de gazeteler, olayları hükümetin istediği şekilde yansıtmakla suçlanmış ve basının demokratik toplum içindeki durumu tartışmalı hale gelmiştir. Toplumda güven sorunu yaşayan haber medyasının okuyucu/izleyici kaybetmesiyle bağlantılı olarak ekonomik sorunlarla başa çıkmak için geliştirilen, toplumda demokrasi ve basın özgürlüğü konusunda ilerleme sağlanacak bir yöntem olarak ifade edilmektedir. Ana akım medyada yurttaş gazeteciliğinin ortaya çıkışı liberal çoğulcu yaklaşım içinde tarif edilmektedir. Yurttaşa haber kaynağı ya da muhabir rolünün verilmesinin bağımsız habercilik yolunda bir adım olsa da haber seçimi ve denetimin ana akım medyanın profesyonellerinde olması uygulamadaki gazetecilik pratiklerinin yurttaş gazeteciliği olamayacağı fikrini ortaya koy-muştur. Bu uygulamaların yurttaş gazeteciliği yerine katılımcı ya da etkileşimli gazetecilik olarak açıklanabileceği ifade edilmektedir. Katılımcı ya da etkileşimli gazetecilik anlayışında medya aktörlerine ve bunların alternatif medyayı yaratma yollarına odaklanılmaktadır. Bu sayede medyanın, sıradan insanların sesini duyurmak amacıyla medya üretim sürecine erişimin demokratikleşmesine katkı yapması durumunda özgürleştirici toplum-sal etkileri olabileceği iddia edilmektedir.

Ana akım medyada yapılan yurttaş gazeteciliğinin (katılımcı veya etkileşimli gazetecilik) eleştirilmesine neden olan faktörler şu şekilde sıralanmaktadır:

• Habercilik açısından yeni açılımlar sunan bir fırsat olarak değerlendirilmesine karşın, tekelleşmiş - yoğunlaşmış egemen medya yapısının kendi yarattığı güvensizlik ve tiraj kaybı gibi sorunlarına çözüm olarak yine aynı medya yapısı tarafından başlatılan bir girişim olmasıdır.

• Hükümetlerin, teknoloji üreten ve mobil iletişim ağlarına sahip şirketlerin yeni iletişim teknolojileri üzerindeki denetim mücadeleleri, bu alanlardaki hâkimiyet biçimleri ve kar amaçlı yönlendirmeleri nedeniyle geleneksel medya yapısı içinde yaşanan kısıtlanma, engellenme ve denetim gibi sorunların benzerlerinin internet ortamında da yaşanmasıdır.

• Yurttaş gazeteciliği yapanlar ile profesyonel gazetecilerin yasalar karşısında farklı konumda olmaları yurttaş gazetecilerini olumsuz durumlara sokabilmektedir. Profesyonel gazetecilerin bağlı olduğu yasalar ve sarı basın kartına sahip olmaları nedeniyle akredite olmaları, haber toplama ve bunları yayınlamada onlara avantajlar sağlayabilmektedir.

• Ana akım medyada yurttaş gazeteciliği yapanların profesyonel gazetecilerin sahip olduğu bilgi ve deneyimden yoksun olmaları güvenilirlik sorunu yaşamalarına ne-den olabilmektedir.

• Ana akım medyada yurttaş gazeteciliği yapanların profesyonel gazeteciler kadar güvenilir olup olamayacakları tartışma konusudur; çünkü medyanın yapısal sorunları olmasına rağmen güven veren gazetecilik mesleki değerleri, ilkeleri ve normları halen devam etmektedir.

• Ana akım medyada yapılan yurttaş gazeteciliğinin geçmişten gelen medyanın sahiplik yapısı ve maddi kaynakları gibi sorunları ortadan kaldırmadığı eleştirilmektedir.

• Ana akım medyanın diğer endüstriyel ve ticari kuruluşlarla işbirliği ve güç ilişkileri içinde olması, katılımcı gazeteciliğin bir alternatif olmadığı, ana akım medyanın uygulamalarını tekrar etmekten öteye gitmediği vurgulanmaktadır.

• Gazeteci yurttaşların profesyonel gazetecilere karışı alternatif olarak görülme-si medya ortamındaki artan güvencesiz ve esnek çalışma saatlerini körüklediği dolayısıyla gazetecilerin mesleki kazanımlarını erittiği ifade edilmektedir. Ayrıca kullanıcının ürettiği içerikle birlikte haber merkezinde çalışan personel sayısında azaltmaya gidebilmektedirler.

• Büyük medya şirketleri, Web 2.0 dünyasında yaşanıldığını ve kullanıcının ürettiği içerikten (user-generated) para kazanılacağını anlamalarından dolayı kullanıcıya daha çok önem vermeleri profesyonelleri dezavantajlı hale getirmektedir.

Veri Gazeteciliği

Veri gazeteciliği, araştırmacı gazeteciliğin dijitalleşen günümüz koşullarına uyumunu sağlamak ve bilgiyi/veriyi yeni araçlar, yeni teknikler ile daha etkili bir inceleme sürecinden geçirmektir. Bu tür gazetecilik anlayışı, veriyi daha etkin kullanmak üzere daha fazla araştırma yapmayı, istatistik bilgisini, programlama dilini, yazılım bilgisini ve tasarımı ortaya koyan mesleki yaklaşımda bilinç değişikliği yaratan bir habercilik türüdür.

Dünya üzerinde veri gazeteciliğinin bilinirliği 2000’li yılların başında Wikileaks ile başlamıştır. Dünyadaki önemli ülkeler ve kuruluşlar ile ilgili verilerin dünya kamuoyuna Wikileaks ile sızdırılması açıklık konusunda yeni bir dönemi başlatmıştır. Çok büyük miktarlardaki verinin/bilginin ne ile ilgili olduğunu anlamak ancak veri gazetecilerinin bunları analiz etmesi ile mümkün olabilmiştir. Örneğin, 2010 yılında Wikileaks, Afganistan Savaşı ile ilgili ABD ordusunun 2004–2009 yıllarını kapsayan belgelerini açıklamıştır. Bu bilgilerin haberlerini The Guardian, The New York Times ve Der Spiegel’in gazetecileri birlikte çalışıp, analiz edilerek dünya kamuoyuna açıklamıştır.

Ülkemizde bilgi edinme hakkı, açık devlet politikaları gelişmiş ülkelerde ve nispeten Türkiye’de de yaygınlaşmış, internet üzerinden veri tabanı altyapının geliştirilmesi hızlanmıştır. Devlet verilerine yapılandırılmış ya da yapılandırılmamış formatlarda ulaşmak artık günümüz koşullarında kolaylaşmıştır. Türkiye’de devlet kurumlarında veriler belli kalitede ve ulaşılabilir düzeyde depolanabilmektedir Geleneksel gazetecilik becerileri artık günümüz koşullarında yeterlilik sorunu yaşamaktadır. Dijital ortam dijital kaynakları arama, anlama ve görselleştirme gibi yepyeni becerileri gerektirmektedir. En fazla kullanılan araçların (program ve uygulamalar) başında elektronik tablolar (Excel, Spreadsheet) gelmektedir. Veri gazeteciliğinde eldeki veriler ile uğraşmak da zaman geçtikçe daha çok zorlaşmaktadır; çünkü hangi konuda çalışırsanız çalışın veriler bir yerden sonra tek başınıza uğraşamayacağınız boyutlara ulaşmaktadır. Eldeki veriyi düzenlemek, temizlemek ve analiz etmek için, SQL kullanılabilmektedir Diğer bir araç ise Google Refine’dır.

Sosyal Medya Haberciliği

Sosyal medyadaki haberler ile ilgili temel sorunlardan birisi haberin doğruluğu ve haber verenin güvenilirliğidir. Sosyal medya bilgi kirliliğinin en çok yaşandığı manipülasyon ve dezenformasyonun en çok görüldüğü alanlardan birisidir. Güvenilirlik konusunda yapılacakların başında ilk önce kaynak güvenilirliği gelmektedir. Kaynak profilinin açık olup olmaması, tanınıp tanınmadığı, reklam ya da siyasi amaç taşıyıp taşımadığı, aynı şekilde üstü örtük biçimde reklam verenler ya da siyasetçiler ile bir bağlantıları olup olmadığı kontrol edilmelidir. Üretilen içeriklerin yaygın haberler haline gelmesi nedeniyle gazeteciler bu paylaşımları kaynak olarak kullanmadan önce doğruluğunu teyit etmeleri için uyarılmaktadır. Böyle durumlarda gazetecilere yardımcı olmak üzere bazı projeler hayata geçirilmiştir. Bunlar arasında, gazetecilere ve insan hakları savunucularına kullanıcı kaynaklı içeriğin doğrulanması için gerekli ekipmanı sağlayan Uluslararası Af Örgütü’ nün gündeme getirdiği Sivil Kanıt Laboratuvarı (Citizen Evidence Lab), Doğrulama Kitapçığı (Verification Handbook), BBC’nin Doğrulama Üssü (Verification Hub), internet üzerinden ücretsiz elde edilebilen Kontrol Masası (Checkdesk) gibi girişimler sayılabilir.

Video Haberciliği

İlk taşınabilir video kameranın 1960’lı yıllarda icadıyla video haberciliğinin başlamıştır. Dünyada video haber ve haberci odaklı ilk haber merkezi New York ve çevresine yayın yapan New York 1 adlı haber kanalıdır. FreeWheel’in 2015 yılında yaptığı araştırmanın sonuçlarına göre internet ortamında videoların izlenme oranı bir önceki yıla göre %40 düzeyinde artmıştır.

Robot Habercilik

2014 yılında Los Angeles Times gazetesi yayınladığı deprem haberi ile yayıncılık hayatında aktif olarak boy göstermeye başlayan robot gazetecilerin gelecekte rutin haberlerin tamamını yazabileceği öngörülmektedir. Los Angeles depreminden 3 dakika sonra depremle ilgili verileri bir araya getirerek yayına verilen haber, gelecekteki gazetecilik anlayışı için bir dönüm noktası olarak görülmektedir. Kandilli rasatanesi Deprem Haber merkezi.

E-Gazetecilikte Etik Sorunlar

İnternet haberciliğle beraber teknolojinin yoğun biçimde kullanımıyla birlikte bazı etik ihlalleri de beraberinde getirmiştir bunlar:

• Özel hayatın gizliliğinin ihlali,

• Haber ve ticari enformasyonda sınırların belirsizleşmesi,

• İnternet ortamında kullanıcının yoğun reklama maruz bırakılması,

• Tık almaya yönelik habercilik ve kullanıcının yeni medya ortamında tüketici olarak konumlandırılması,

• Profesyonel olmayan kullanıcı kaynaklı içeriğin üretimi ve paylaşımı sonucu ortaya çıkan ve güvenilir olmayan ya da doğruluğu kesinleştirilmeyen bilginin yayılması, fotoğraf ve videolarla yapılan çeşitli yanıltıcı eylemler, görüntülerde çarpıtma ya da tahribat din, dil, ırk, etnik ve cinsiyet ayrımcılığı yapılması, tüm bu ayrımcılıkların internetteki kolay erişim sayesinde daha fazla yaygınlaşması ve bütün bunların yeniden üretimi, nefret söylemi, dilin özensiz kullanımı,

• İçeriklerin yanıltıcı bir biçimde etiketlenmesi, paylaşılması ya da içeriğin asıl kaynağının gösterilmemesi.

E-Gazetecilikte Gazeteci Sorunları

Türkiye’de internet gazetecilerinin hakları kısıtlıdır. Bu konudaki en önemli sorunların başında internet gazetecilerinin akreditasyonu gelmektedir. Akreditasyon ise basın kartı ile başlamaktadır. Basın kartı gazetecinin güvenilirliği ve tanınırlığı ile ilgili olarak vatandaş, özel ve kamu kuruluşları nezdinde gazeteciye itibar sağlayan önemli bir unsurdur. Basın İş Kanunu’na bağlı gazeteci sayılmak için basın kartı sahibi olmak gerekmese de, uygulamada gazetecilik mesleğini yapabilmek için Başbakanlığa bağlı Basın Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğü tarafından verilen basın kartına sahip olmak önem taşımaktadır. Basın kartı, her şeyden önce, kişinin gazeteci kimliğinin ispatı olarak algılanmaktadır. Basın kartı, öncelikle kanunen gizli olmayan veya idarece gizli yapılmasına gerek görülmeyen toplantı yerlerine serbestçe girebilmek, resmi törenlere görev yapmayı kolaylaştıracak bir konumda katılabilmek, yabancı devlet adamlarının resmi ziyaretlerini takip edebilmek gibi haklar vermektedir.

Türkiye’de internet haber siteleri 5187 sayılı Basın Kanunu kapsamında değerlendirilmemekte, dolayısıyla işçi statüsünde olmayan internet haber sitelerindeki çalışanlar (habercilik yapanlar) 5953 sayılı Basın İş Kanunu kapsamında olmadıkları için gazeteci olarak kabul edilmemektedirler. 5187 sayılı Basın Kanunu’nun Madde 2/b’deki tanımında süreli yayınlar, belli aralıklarla yayımlanan gazete, dergi gibi basılmış eserler ile haber ajansları yayınlarını kapsamaktadır. Dolayısıyla internet haber siteleri çalışanları 5953 (212) sayılı Basın mesleğinde çalışanlarla çalıştıranlar arasındaki münasebetlerin tanzimi hak-kında kanun kapsamında sigortalı olma hakkına da sahip değillerdir.

E-GAZETEDE HABER YAZIMI VE TASARIM

İnternetin getirdiği olanaklar basılı gazetelerin internet versiyonları ile haber sitelerinin haber sunumlarını geleneksel medyadaki haber yazım ve sunumundan farklılaştırmıştır. Bu farklılıklar:

Yazı dili değişmiştir: İnternetteki hızlı habercilik geleneksel gazetecilikteki haber di-linin zamanını (haber kipini) değiştirmiştir. Eylemin kesin olarak yapıldığını bildiren -dı, -di, -du, gibi eklerle yazılan haberler artık şimdiki zaman kipi ile anlatılmaktadır. Gele-neksel gazeteler haberi bir gün sonra verebildikleri için geçmiş zaman dilinde bir haber anlatımı söz konusuyken, anında ve zaman zaman da canlı anlatım halinde haber aktarımı yapıldığı için şimdiki zamanda (-yor) yapılan anlatım yoğun olarak kullanılmaktadır.

Haber anlatımı değişmiştir: Geleneksel gazetelerde bir fotoğraf ve metinden oluşan içerik artık başta videolar olmak üzere çok sayıda fotoğraf, haritalar, grafikler gibi birçok unsurdan oluşmaktadır. Okur ya da takipçilerin olaylara tanık olmasının sağlayan anındalık ve canlı haber sunumları habere olan güveni daha arttırıcı hale getirmiştir.

Sunum değişmiştir: Geleneksel gazeteden olduğu gibi haberler tek bir vitrin sayfa-sında (birinci sayfa) sergilenmemekte, tüm haberlerin görülebilmesini sağlayan ekranda kayan ve bir sarmal halinde güncellenmiş baştan aşağıya doğru kayan son haberden eski haberlere doğru gitme imkânı veren Web sayfası tasarımları ortaya çıkmıştır.

Haberin kapsamı değişmiştir: Hipermetinsellik farklı haber ayrıntılarının anlatımına olanak verdiği için alan ve zaman kısıtlılığı önemini yitirmiştir. Haberin, başka kaynak ve bilgilerle donanmasını sağlamış ve başka sayfalara bağlantı vererek bir konunun tüm ayrıntılarıyla görülmesi olanağı vermiştir.

E-Gazetecilikte Sayfa Tasarımı

Hiyerarşik Tasarım: Haberlerin hiyerarşik bir yapıda önem sırasına göre yukarıdan aşağıya doğru sıralandığı tasarımdır. Haberlerin önem sırasını e-gazetenin editörü belirler. Hem haberin kendinden kaynaklanan haber değerlerine hem de e-gazetenin yayın politika-sına göre haberler okuyucuya sunulur. Dolayısıyla, geleneksel gazetelerde olduğu gibi hiyerarşik düzen içinde hangi haberin daha önemli olduğunu gösteren bir tasarımla okuyucu bu haberleri okur. Okuyucu yukarıdan aşağıya kaydırma çubuğunu hareket ettirerek gazetenin ana sayfasında yer alan tüm haberleri tarayarak tercih ettiği haberi okuyabilmektedir.

Hareketli Galeri/Kayan başlıklar: İngilizcesi Carousel (atlıkarınca) olarak ifade edilmektedir. Tasarımda bir atlıkarınca eğlencesinde insanın önünden dairesel döngü içinde geçen oyuncaklardan esinlenilmiştir. Görsel ve metinden oluşan birden fazla içeriği, aynı çerçeve içerisinde, belirli bir sıralama ile gösteren galeri türüdür. Genelde haber sitelerinin üst kısımlarında, yatay dikdörtgen biçiminde konumlanırlar. Sayfayı gezmeye yukarıdan başlayan okurun sayfanın en kıymetli alanında ve sabit bir yerde birden fazla haberi görmesi sağlanır.

 
#2
Sayın Admin
Halkla ilişkiler ve tanıtım 2 yıllık AÖF okuyacam nasip olursa diğer derslerin özetlerini nereden bulabilirim yardımcı olabilirseniz minnettar kalırım