Uluslararası İlişkiler Kuramlar
Bölüm 1
* Realizmin varsayımları
1. Uluslararası politika özünde güç ve çıkar mücadelesidir.
2. Uluslararası ilişkilerin temel aktörü egemen ulus devletlerdir.
3. Devletler yekpare yapılardır.
4. Devletler dış politikada rasyonel kararlar verir.
5. Uluslararası ilişkilerin ana gündem maddesi güvenliktir.
6. Uluslararası yapı anarşiktir.
7. Uluslararası kurumsallaşmanın işbirliğine etkisi marjinal düzeydedir.
8. İç politika ile dış politika ayrıdır.
* Klasik realizmin kurucuları Hans Morgenthau ve Edward Carr,
Neorealizmin kurucusu Kenneth Woltz’dur.
* Rehinold Niebuhr gücü görünmez el olarak düzen sağlayıcı olarak görür.
* Kenneth Woltz’a göre
· Güç dengesi süreklilik göstermekte, denge bozulsa bile tekrar kurulmaktadır.
· İki kutupluluk çok kutupluluğa göre daha istikrarlıdır.
· İç politika ile dış politika farklılık gösterir.
· Uluslararası ilişkileri insan doğasıyla değil sistem olarak açıklar.
· Analiz düzeyi olarak insanı değil, sistem ve yapıyı esas alır.
· Güç araç değil amaçtır.
· Klasik realizm tümevarımcı, neorealizm tümdengelimcidir.
· Neorealizm etkileşen birimlerle uluslararası sonuçlar arasındaki nedensellik ilişkisini kurarken, klasik realizm sadece sonuçlarla ilgilenir.
* Klasik realizm ile Neorealizm arasındaki farklar için Neorealizm
· Yapı olarak tanımlanan sistem devletlerin dış politikasında belirleyici ve sınırlayıcıdır.
· Uluslararası politikada davranışsal düzenlilikler vardır.
· Dış politikalar benzerdir.
· Bilim felsefesinin ilkelerini önemser.
· Tarihsel bir yaklaşım yerine yapısalcı bir yaklaşım benimser
· Anarşi kavramına yüklediği anlam farklıdır.
* Klasik realizm devletlerin dış politikasını bilardo topu varsayımı olarak düşünür.
* Neoralizm devletlerin dış politikasını devletlerin egemenlik altına alınma korkusu olarak düşünür.
* Klasik realizmi idealizmden ayıran en önemli unsur moral unsurunu dikkate almamasıdır.
Bölüm 2
* Klasik liberal düşünce eşitlik, rasyonellik, özgürlük ve mülkiyet kavramı üzerine inşa edilmiştir.
* Liberalizmin temel kuralları
· Fırsat eşitliği
· Birey doğal gereksinimlerini rasyonel yollarla karşılama ve isteme kapasitesine sahiptir.
· Birey temel alınmalı ve özgürleştirilmelidir.
· Özel mülkiyet önemlidir.
* Montesquieu savaş ile yönetim biçimi arasında ilişki kuran ilk kişidir.
* Immanuel Kant Dünya Devleti fikri ile Adam Smith çıkarların uyumu fikri ile Herbert Spencer askeri devlet, endüstriyel devlet ayrımı ile liberalizme katkı sunmuştur.
* Liberalizme göre Liberal devlette birey ne ise uluslararası ilişkilerde de devlet odur. Karşılıklı ekonomik bağımlılık arttıkça savaş olasılığı azalır. Nükleer silahların varlığı savaş olasılığını azaltır. Özgürlüğün gelişmesi barışın gelişmesidir.
* Klasik Liberal düşünceye göre
· Bireyin haklarını garanti altına alan en iyi yönetim biçimi demokrasidir.
· Bir devletin egemenliğinden ödün vermesi çıkarlarından ödün verdiği anlamına gelmez.
· Devletin küçülmesi mümkündür.
· Özgürlüğün gelişmesi için uluslararası işbirliği zorunludur.
· Devlet tarafsız bir hakem rolü oynamaktadır.
* Neoliberalizmin temel özelliği insan unsurunu esas alarak uluslararası ilişkilerde barış ve işbirliğinin analiz edilmesidir.
* Klasik liberal teori birey temel analiz birimi iken neoliberalizm plüralist bir yaklaşım sergileyerek aktör düzeyinde analiz eder.
* Neoliberallere göre.:
· Self determinasyon ilkesi önemlidir
· Demokrasi en temel ilkelerindendir.
· Uluslararası ilişkilerin tek gündemi güvenlik değildir.
· Devlet rasyonel ve yekpare değildir.
· Silahsızlanmanın ortak güvenliği sağlayacağına inanır.
· Ekonomik güç askeri güçten daha önemlidir.
· Uluslararası hukukun geliştirilmesi barışı garanti eden en önemli faktördür.
· Uluslararası sistem anarşiktir, uluslararası işbirliği mümkündür, uluslararası rejim önemlidir, savaş uluslararası ilişkilerin temel özelliklerinden biridir.
Bölüm 3
* Marksizm uluslararası ilişkileri ekonomik verilerle açıklar.
* Lenin’in emperyalizm teorisine göre sermayenin ihracındaki artış, koloniyal ve dış ilişkilerin gelişmesi, büyük tekelcilerin etki alanı oluşturma endişesiyle birleşince uluslararası alanda işbirliği yapılmakta ve oluşturulan uluslararası kartellerle dünya pazarı tekelci kapitalistler arasında paylaşılmaktadır.
* İngiliz Liberal John Hobsen’e göre emperyalizm kapitalizm içindeki yapısal bir sorundur.Ortaya çıkan zenginlik bölüşülmesi yerine yeniden yatırıma dönüştürülmektedir.
* Lenine göre uluslararası çatışmaları ortadan kaldırmanın yolu kapitalizmi ortadan kaldırmaktır.
* Marksizme göre azgelişmiş ekonomilerin sanayileşmiş ekonomilerle birleşmesi iki ülke arasındaki gelişmişlik farkını azaltır. Ancak yeni Marksistlere göre bu durum az gelişmiş ülke için kar değil daha da bağımlılık oluşturarak zarar verir.
* Yeni Marksistlerin sermaye akımı konusundaki görüşleri de marksizlerden farklıdır. Yeni Marksistlere göre sermayenin yönü tek yönlü ve azgelişmişlerden gelişmişlere doğrudur.
* Neo Marksist düşünürler
· Harry Magdoff
· Paul Sweezy
· Paul Baran
· Andre Gunder Frank
* Neo Marksistlere göre
· Azgelişmişliğin arkasında yatan neden sermaye ihracının tersine işlemesidir.
· Bir ülkenin neden gelişmediği iç faktörlere bakılarak açıklanamaz.
· Gelişme, ancak merkezle olan bağların gevşemesi durumunda gerçekleşir.
* Frank emperyalizmi artığın akıtılması olarak tanımlarken, Galtung (yapısalcı emperyalizm teorisinin sahibi) çıkar çatışması kavramı ile açıklamaktadır.
* Hegemonya kavramını ilk kez Gramsci kullanmıştır.
* Wallerstein’in Dünya Sistemi Modeline göre
· Kapitalist üretim biçimi dünyaya hakimdir.
· Kapitalist Dünya Ekonomisi tarihsel bir olgudur ve bir zaman sonra ortadan kalkacaktır.
· Kapitalist Dünya Ekonomisi emek ile sermaye arasındaki uluslararası toplumsal ilişkiyi ifade eder.
· Kapitalist piyasa ne tam serbest ne de kapalı bir piyasadır.
· Modern devlet sistemi kapitalizm ile iç içe geçmiş bir bütündür.
* Gramsci’nin hegemonya yaklaşımını uluslararası ilişkilere taşıyan Cox’a göre hegemonya düzen demektir. Bir hegemonik dönemin yerini bir başka hegemonyanın devralmasından önce herhangi bir hegemonik gücün bulunmadığı bir dönem yaşanmaktadır.
Bölüm 4
* Jeopolitik kuram ile realist kuram arasındaki tek fark gücün niteliğidir. Biri için askeri güç, diğeri için coğrafi güç akla gelmektedir.
* Jeopolitiğin Rudolf Kjellen’e göre tanımı coğrafi oluşum ya da mekan içinde devletin bilimsel olarak tetkik edilmesidir.
* Strausz-Hupe Orta Avrupa, Baltık, Adriyatik ve Ege’yi içine alan bölgeyi ele geçiren devletin Avrupa’ya hakim olacağını ifade etmiştir.
* Jeopolitik kavramını ilk kez Rudolf Kjellen devleti canlı bir organizma olarak görmektedir.
* Jeopolitik okulun temsilcileri:
· Halford Mackinder
· Alfred Thayer Mahan
· Nicholas Spykman
· Rudolf Kjellen
· Friedrich Ratzel
· Karl Haushofer (Hitlerin danışmanı)
· Harold ve Margaret Sprout
* Mackinder günümüzde kara gücün önemli olduğunu belirtmiştir.
* Mackinder Doğu Avrupa ve Sibirya’yı merkezi stratejik bölge yani pivot area (mihver bölge) olarak adlandırmıştır.Pivot area daha sonra heartland olarak adlandırılmıştır. Heartland arkasında iç hilal ve dış hilal bulunur.
* Kenar Kuşak Teorisinin sahibi Nicholas Spykman rimland (kenar) kavramı arasında durmuştur.
* Lebensraum (yaşam alanı) kavramını ilk kez kullanan Ratzel’in doğal genişleme yasasına göre savaşlar gereklidir.
* Halford Mackinder - Global güç dengesi teorisi
* Nicholas Spykman - Kenar kuşak teorisi
* Friedrich Ratzel - Doğal genişleme yasası
* Harold ve Margaret Sprout - Olasılıkçı (Posibilist) düşünce savunucusu
* Karl Haushofer dünyayı dört bölgeye ayırmıştır:
1. Panasya
2. Panamerika
3. Panafro
4. Panavrasya
* Geofrey Parker’in oluşturduğu jeopolitik düşünce okulu sınıfları:
1) İkili düşünce
2) Marjinalistler
3) Üçlü düşünce
4) Bölgeciler
5) Merkezciler
6) Çoğulcular (pluralist)
Bölüm 5
* Sosyal Bilimlerde kullanılan oyun teorisi John Von Neumann ve Oscar Morgenstern ile dikkat çekmeye başlamıştır.
* Genel olarak realizmin varsayımlarını kabul eden oyun teorisine göre
· Devletler rasyonel davranır.
· Devletler arasındaki ilişkiler çıkar maksimizasyonuna dayanır.
· Uluslararası ilişkilerin temel aktörü devlettir.
· İlişkilerde belirsizlik ve güvensizlik vardır.
· Rakibin en olumsuz tutumuna göre strateji belirlenir.
· Optimum denge noktası minimaks veya maksimin noktasıdır.
· Oyunda tarafların stratejisi iki ile sınırlanmakta ya da ikiye indirilmektedir.
· Oyuncular kuralları kabul etmek ve önceden belirlenmiş kurallara göre hareket etmek zorundadır.
* Oyun teorisinin unsurları
· Taraflar
· Stratejiler
· Kurallar
· Sonuçlar’dır.
* Tek kişilik oyunlarda oyun şans faktörü üzerine kurulmuş iken, iki kişilik oyunlarda oyun tarafların bilinçli ve rasyonel davranışlarına dayanmaktadır.
* İletişim ve güven durumu olduğunda 0, 2, 10 ve 13 puanları arasından en uygun olan her ikisi içinde 10 puandır.
* Rekabet ve güvensizlik durumunda -10, 0, 10 ve 11 puanları arasından en uygun olan her ikisi içinde 0 puandır.
* Ortak çıkarlar durumunda 0, 5, 10, 20 puanları arasından en uygun olan her ikisi içinde 20 puandır.
* Zıt çıkarlar durumunda oyun sıfır toplamlı bir sonuca sahiptir.
* Oyunlar; sabit toplamlı ve değişken toplamlı olarak ikiye ayrılır.
* Sıfır toplamlı (sabit toplamlı) oyunlar uzlaşması mümkün olmayan çatışmalara ve gerilimlere sıkça uygulanan yöntemlerdir.
* Maksimum zararın minimuma indirilmesine minimaks; minimum kazancın maksimuma çıkarılmasına maksimin denir.
* Sıfır toplamlı oyunlar için:
· Blöf oldukça işe yarar.
· Rakibin kapasitesine göre strateji belirlenir.(Niyetini tahmin etmek zordur.)
· En kötü duruma göre hareket edilmiştir.
· Karşılıklı kuşkuya dayanır. Yani ödül yöntemine veya ikna etme yöntemine başvurmaz.
· Oyuncular iki kişi veya devletten oluşur.
* Sıfır toplamlı olmayan oyunların en popülerleri korkak tavuk, geyik avı ve mahkûm ikilemi modelidir.
* Korkak tavuk modelinde;
· İşbirliği için birinin kararı yeterli değildir. İşbirliğini ikisinin de aynı derecede arzu etmesi gerekir. Bunun içinde diğerinin niyetinden tam emin olmalıdır.
· Her iki oyuncuda ne yapacakları konusunda önceden tasarladıkları stratejiyi uygular.
· En iyi seçim her iki tarafında rasyonel davranmasıdır.
* Geyik avı modelinde;
· Amaca ulaşılması işbirliğinin tam olarak gerçekleşmesine bağlıdır.
· En rasyonel seçim işbirliğini seçmektir.
· Grevlerde, sömürgeci ülkeye karşı yürütülen bağımsızlık hareketlerinde ve hükümet karşıtı ayaklanmalarında bu model görülür.
* Mahkûm ikilemi oyunu genellikle oyuncuların önceden birbirini tanımadığı, birbirlerinin geçmişleri hakkında bilgi sahibi olmadıkları, aralarında haberleşme ve güvenin olmadığı, oyunun bir defa oynandığı ve bir daha oynanmayacağı varsayımına dayanır.
* Tavuk oyunu ve geyik avı oyununda işbirliği daha rasyonel bir davranış iken, mahkûm ikilemi oyununda işbirliği oldukça risklidir.
* Mahkum ikileminde tarafların birbirlerine güvenmemelerinin temel nedeni haberleşme eksikliğidir.
* Oyun teorisine yapılan eleştiriler:
· Empirik değerinin olmadığı
· Varsayımlarının günlük yaşamla paralellik göstermediği
· Karmaşık oyunları çözmeye yönelik tekniklerin geliştirilememesi
· Toplum bilimcilerle temel mantığının sorgulanmaya başlanması
· Çok fazla matematiksel olması, indirgemeci bir analiz yaklaşımı olması vs.
Bölüm 6
* Uluslararası Sistem Teorisi için
· Başlıca varsayımı uluslararası sistem denilen yapı, devletlerin dış politikasını belirler.
· Farklı karakterlere sahip devletler aynı koşullarda benzer politika izler.
· Uluslararası ilişkilerin tek aktörü devlettir.
· Uluslararası politikayı açıklama amacı taşır.
· Devletlerin içsel yapıları ve bunun dış politikaya etkileri dikkate alınmaz.
* Uluslararası Sistemin sistemleri :
·
Üst Sistem (Uluslararası Sistem)
· Alt Sistem
1. Coğrafi alt sistemler (BM, NATO)
2. Fonksiyonel alt sistemler(Orta Doğu Sistemi, Batı Avrupa Sistemi vs.)
* Sistemin başlıca varsayımları
Karşılıklı bağımlılık
· Sürekli ilişki
· Karşılık etkileşim
· Bütüncül bir yapı
· Ayırt edici özellik
·
* Richard Rosecrans:
· Sistem çözümlemesini (1740-1960 arası) Avrupa tarihini dokuz tarihsel döneme ayırarak yapmaktadır.
· Bu dokuz uluslararası sistemi kendi aralarında istikrarlı ve istikrarsız sistemler olarak ikiye ayırmıştır.
· Uluslararası örgütleri düzenleyici mekanizmalar, güç ve çıkar mücadelesini bozucu girdiler, işgal edilecek toprakların kalmamasını çevresel kısıtlayıcı olarak değerlendirmiştir.
* K.J. Holsti beş uluslararası sistem ortaya koymuştur:
1) Hiyerarşik sistem
2) Güç dengesi sistemi
3) Gevşek iki kutuplu sistem
4) Sıkı iki kutuplu sistem
5) Çok kutuplu sistem
* Morton A. Kaplan
1) Hiyerarşik sistem
2) Güç dengesi sistemi
3) Gevşek iki kutuplu sistem
4) Sıkı iki kutuplu sistem
5) Evrensel sistem
6) Birim veto sistem
* Kaplana göre tarihsel olarak günümüze kadar gerçekleşen sistemler güç dengesi ve gevşek iki kutuplu sistemdir.
* Kaplana göre her sistemi incelemeye yarayan beş değişken dizisi vardır:
1) Temel kurallar
2) Girdilerle ilgili değişim kuralları
3) Aktör sınıflandırıcı değişkenler
4) Güç öğelerine ilişkin kapasite değişkenleri
5) İletişim düzeyiyle ilgili enformasyon değişkenler
* Güç dengesi sistemi
· Güçleri yaklaşık eşit en az beş ulusal devletten oluşmalı
· Sistemde zorunlu olmamakla birlikte dengeleyici devlet bulunabilir.
· İttifaklar kısa sürelidir, geçici amaçlar için yapılır, ideoloji etkili değildir.
· Sistemde ittifak dışında kalan devletlerin çok olması istikrar unsurudur.
* Sistemin temel davranış kuralları:
* Savaş yerine diplomatik görüşmeleri tercih etmek (Avrupa Uyumu)
* Temel aktörlerden birinin ortadan kaldırılması söz konusu ise savaşı durdurmak (18 ve 19. yy
* Sistem içinde başat veya koalisyonlara izin vermemek (Bismark’ın Avusturya’ya karşı takip ettiği diplomasi)
* Uluslarüstü ilkelere bağlanma doğrultusunda hareket eden devletleri sınırlamak(Fransız devrimleri karşısında diğer devletlerin tutumu)
* Yenilmiş veya yıkılmış bir temel aktörün sisteme dönmesine veya aktör sayısının çoğalmasına çalışmak(Napolyon sonrası Fransa)
* Bütün ortaklara karşı kabul edilebilir ortak olarak davranmak
* Gevşek iki kutuplu sistemi
· Sistemde evrensel aktörler ve örgütler bulunur (BM).
· Her blokta blok önderleri ve örgütleri vardır.
· Dengeleyici rolü yerine arabulucu rolü vardır.
· Sistemde İttifaklar uzun sürelidir, ideoloji önemlidir.
· Arabulucu rolünü ya bağlantısızlar ya da evrensel örgütler yerine getirir.
· İkinci vuruş gücü ve nükleer silahların caydırıcı etkisi sistemin istikrarı açısından önemlidir.
* Sistemin temel davranış kuralları:
* Hiyerarşik örgütlenme yapısına sahip olan blok, karşı bloğu ortadan kaldırmaya çalışır, savaş yerine görüşmeleri, büyük savaş yerine küçük savaşı, gerekirse büyük savaşı tercih eder.
* Hiyerarşik örgütlenme yapısına sahip olmayan blok, savaş yerine görüşmeleri, gerekirse küçük savaşı tercih eder. Büyük savaştan kaçınır.
* Tüm blok üyesi devletler karşı blok sistemde üstünlük peşindeyse bunu kabul yerine savaşı tercih eder.
* Bloksuz devletler ve evrensel aktörler blok devletler arasındaki savaşı önlemeye çalışır.
* Tüm blok üyesi devletler evrensel aktörün amaçlarını karşı bloğun amaçlarına üstün tutarlar.
* Sıkı iki kutuplu sistem
· Aktör sayısı azdır, bütün aktörler bloklardan birine üyedir veya taraftır.
· Bloksuz aktörler ve evrensel aktörler yoktur veya önemsizdir.
· Gevşek İki kutulu sistemdeki kurallar aynen geçerlidir.
· Bütünleştirici ve arabulucu rolü yoktur veya önemsizdir.
· İstikrarlı sistemler olarak düşünülmez.
* Evrensel sistem
· Sistem konfederal bir siyasi sitem görünümündedir.
· Gevşek iki kutuplu sistemdeki evrensel aktörün işlevinin genişlemesiyle ortaya çıkar.
· Sistem bütünleşmiş ve istikrarlı bir özellik taşır.
* Hiyerarşik sistem
· Sistem bir dünya devleti veya imparatorluk sistemi görünümündedir.
· Sistemde fonksiyonel örgütlenmeler coğrafi örgütlenmelerden daha güçlüdür.
· Sistem oldukça bütünleşmiş bir yapıya sahip olduğundan istikrarlı bir sistemdir.
· Bütünleşmenin faydaları fazla olduğu için ayrılmanın bir maliyeti vardır.
* Birim veto sistemi
· Sistem çok kutuplu bir görünüm sergiler.
· Bu tür sistemler nükleer güce sahip ancak dayanılmaz ilk vuruş kapasitesine sahip olmayan yirmi kadar devletin bir araya gelmesiyle ortaya çıkar.
· Hegemonik amaçlar güden devletlere rastlanmaz.
· İstikrarlı bie sistem sayılabilir.
* Mortan A. Kaplan bu sınıflamalarının dışında 4 sistem daha geliştirmiştir:
1) Çok gevşek iki kutuplu sistem
2) Detant sistemi
3) İstikrarsız blok sistemi (Macar devrimi)
4) Tamamlanmamış nükleer yayılma sistemi
* Sistem teorisine göre;
· Sistem modelleri anarşik değildir.
· Neo realizme göre daha bilimsel ve davranışsalcıdır.
· Tarihsel deneyimlerden yola çıkılarak geliştirilmiş modellerdir.
· Devlet tek aktördür.
· Devlet politikaları uluslararası sistemin karakteriyle açıklanmaya çalışılmıştır.
* Sistem teori modellerine yapılan eleştiriler:
· 2 model dışındakilerin varsayımsal olması ve sınanma imkanının olmaması
· Modellerin statik soyutlamalar olduğu
· Kuralların yeterince açık olmaması
· Devletler arasında bir ayrıma gidilmemesi
· Devletlerin davranışlarını yapısal nedenlere dayandırması
Bölüm 7
* Karar verme süreci ilk defa siyaset bilimi dışındaki diğer alanlarda olmuştur. Bunlar:
· İktisatçılar
· İş idaresi (işletme) Uzmanları
· Sosyal Bilimlerde
* Uluslararası İlişkilerde karar verme teorisi, kriz çözümlerinde ve mikro analizlerde kullanılmıştır.
* Karar Verme Teorisinin temel varsayımları:
· Analiz birimi devlettir.
· Devlet rasyonel davranan ve bütüncül ögeler değildir.
· Devlet alt birimlerden oluşan plüralist bir yapıdır.
· Uluslararası sistemde cereyan eden tüm olaylar bireye indirgenebilir.
· Kamuoyu, baskı grupları, ideolojik tercihler, seçim sistem vs. dikkate alınır.
* Karar verme teorisyenleri karar vericinin rasyonel veya irrasyonel davranacağı şeklinde ikiye ayrılmışlardır.
* Verba karar vericilerinin kişisel özelliklerinin kararlarındaki etkileri için bazı varsayımlarda bulunmuştur:
· Bireyin konuya ne kadar ilgi duyduğuna ilişkin
· Kişinin uluslararası olay hakkındaki bilgi birikimine ilişkin
· Kişinin uluslararası sorun çözme yeteneğine ilişkin
· Kişi konuyu ne derece rasyonel değerlendirdiğine ilişkin
· Kişinin olayı etkileme gücünü bilmesine ilişkin
· Kişinin kararlarının sonuçlarından sorumlu olması ölçüsüne ilişkin
· Konunun detaylanması
· Grup tarafından karar alınması halinde bireyin etkisinin azalacağı
* Algılama ve Yanlış Algılamaya ilişkin varsayımların sahibi Robert Jervis’dir.
* Karar verme teorisinin modelleri
· Küçük Değişiklikler Modeli : İki Adım İleri, Bir Adım Geri
· Rastgele Adımlar : Sarhoş Yürüyüşü Modeli
· Risk Ve Başarının Hesaplanması : Kumarbazın İflas Modeli
· Küçük Gruplarla Karar Verme
· Standart Uygulama Prosedürleri
· Rasyonel Politika Modeli
· Örgütsel Süreç Modeli
· Bürokratik Politika Modeli
· Şelale Modeli
* Küçük Değişikliler Modeli : İki Adım İleri, Bir Adım Geri
* Süreç açık uçludur ve süreklidir.
* Karar verici, baştan verdiği kararları daha sonra revize ederek genişletir.
* Politikayla atılacak yeni adımlar her aşamada tartışılır.
* Rastgele Adımlar: Sarhoş Yürüyüşü Modeli
* Modelde kaldırımda yürüyen bir sarhoşun bir sonraki adımını nereye atacağı nasıl tahmin edilemezse, bazen karar vericilerin kararları da tahmin edilemez.
* Risk ve Başarının Hesaplanması: Kumarbazın İflas Modeli
* Dış politikada karar verici matematik hesabı yapar.
* Kaynakları bol olan güçlü oyuncu ya da ülke hata yapsa bile oyunda kalmaya devam ederken zayıf oyuncu oyunu sürdüremez.
* Güçlü ülke konvansiyonel savaşlarda avantajlı iken nükleer savaşta dezavantajlıdır.
* Karar vericiler bu sınırlar içinde karar vermek zorundadır.
* Küçük Gruplarla Karar Verme
* Bireysel çıkarlar yerine işbirliği yapma eğilimi öne çıkar.
* Zamanın azlığı ve stres önemli bir unsurdur.
* Stres çok fazla olmadığı zaman verimlilik ve üretkenlik artabilir.
* Zaman baskısı bireyler arasında daha çabuk uzlaşma sağlar.
* Genellikle kriz durumlarında uygulanır.
* Standart Uygulama Prosedürleri
* Çok sayıda bireyin davranışı arasında bir koordinasyon sağlanmaya çalışılır.
* Rutin sorunlarda genellikle standart kurallar uygulanır. Böylece lider boşa zaman harcamamış olur.
* Rasyonel Politika Modeli
* Devlet temel aktördür.
* Karar vericiler devlet adına rasyonel davranır.
/ İkinci vuruş kapasitesi caydırıcıdır.
* Örgütsel Süreç Modeli
* Devlet rasyonel karar verebilecek bütünsel bir yapı olmayıp, birçok yarı feodal gevşek yapılı örgütsel topluluklardan oluşabilir.
* Çok sayıda örgütün üstünde hükümet üstü bir örgüt bulunur. Lider bütün örgütlerin çıkarına uygun kararlar verir.
* Her örgüt dış politikayı etkileyebilir.
* Bürokratik Politika Modeli
* Devletin tepe örgütünün başında bulunan lider bir çok grup oluşturmakta ve bu grupların her birinin kendi doğrusu vardır.
* Rasyonel politika modelinden farklı olarak tek aktör yerine birçok aktörden bahsedilmektedir.
* Hükümetin politikası rasyonel seçimden ziyade mücadele sonucu varılan bir uzlaşı halini alır.
* Örgütsel süreç modelinde hangi örgütün ne iş yapacağı bellidir. Ancak bu modelde sınırlar belli değildir.
* Şelale Modeli
* Karl Deutsch’e göre ülke içindeki kararlar beş ana grup arasında işleyen iletişim ağıyla belirlenmektedir.
1) Sosyo ekonomik seçkinler
2) Siyasal ve hükümetsel seçkinler
3) Kitle haberleşme seçkinleri
4) Yerel kanaat önderleri
5) Siyasal konulara ilgi duyan daha geniş bir halk yığını
Enformasyon akışı ilk dört düzeyden aşağıya doğru olmaktadır.
Bölüm 8
* Pozitivizmin ilk dönemi Comte ve Simon ile başlarken, ikinci dönemi Viyana Çevresi’nin ortaya çıktığı 1920’ler kabul edilir.
* Varlığın temel özelliklerini konu alan kısaca varlığın bilimi anlamana gelen kavrama ontoloji denir.
* Bilimsel araştırmalarda ve bilimsel bilgiye ulaşmada yöntem kullanımı kavramına metodoloji denir.
* A priori bilgi, doğuştan gelen bilgiler; posteriori bilgi ise deneyden türemiş olan bilgidir.
* Pozitivizm, bilimin tekliği üzerinde durmakta, toplumsal olayların doğa bilimlerinin metodojileriyle açıklanabileceğini ileri sürmekte ve olgularla değerlerin kesin olarak ayrılması gerektiğini savunmaktadır
* Emprizm bilimsel bilginin duyu verilerimize yönelik önermelerden oluştuğunu, doğuştan bilginin olmadığını, tüm bilgilerimizin deneyiminin ürünü olduğunu ve bilimsel bilgiye tümevarım yöntemiyle ulaşıldığını kabul eden bilgi teorisidir.
* Bilimsel bilginin gelişmesinde temel alınan epistomolojiler emprizm ve rasyonelizm’dir.
* Toplum biliminde pozitivizm, doğa bilimlerinin metedolojilerinin kullanılması anlamına gelirken, yaklaşımını emprist epistomolojiye dayandıranlara empristler ya da pozitivistler denir.
* Epistomoloji, bilginin kaynağıyla ve bilimsel bilginin gelişimiyle ilgilidir ve kısaca bilgi teorisidir.
* David Hume’de doruk noktasına ulaşan emprizme katkı yapanlar
· Francis Bacon
· Thomas Hobbes
· John Locke
* Hegel ile doruğa ulaşan rasyonelizme katkı yapanlar
· Hugo Grotius
· Rene Descartes
· Immanuel Kant
· Leibniz
· Spinoza
* Emprizm ve pozitivizm ile ortak noktalar:
· Deney ve gözleme dayanma
· Tümevarımı benimseme
· Olgusallık ve nesnellik
* Pragmatizm emprizm ile rasyonelizm arasında bir anlamda orta yolu temsil etmektedir. Pragmatizme göre bir düşünce ya da tezin pratik sonuçlarıyla değerlendirilmesi gerektiğini, düşünce ya da teoriye bağlanmanın pratikte hiçbir yararı yoksa terk edilmesi gerektiğini savunur.
* Pragmatizmin savunucuları
· William James
· Charles Peirce
· John Dewey
· Thomas Kuhn
· Paul Feyerabend
* Pozitivizmin arkasında yatan düşünce sosyal bilimlerin
· Sekülerleştirilmesi
· Metafizikten arındırılması
· Toplum bilimlerini doğa bilimlerinin esaslarına göre yapılandırma çalışması
* Pozitivizmin temsilcileri Saint-Simon, Auguste Comte ve John Stuart Mill’dir.
* Auguste Comte’e göre üç tür bilgi vardır: teolojik, metafizik ve pozitif
* Mantıkçı Pozitivizm (Viyana Çevresi, mantıkçı emprizm)’in Pozitivizm ile ortak ve farklı noktaları:
· Deney ve gözleme önem vermeleri (ortak)
· Doğa biliminin araştırma metotları toplum bilimine de uygulanabilir (ortak)
· Bilimsel bilgi, metafizikten etkilenmeyen, duygu ve değerlerimizden arınmış nesnel bilgidir. (ortak)
· Doğrulamacılık (ortak)
· Doğrulama sürecine mantık ve dil analizi dahil olmalıdır(sadece mantıkçılar)
· Önermeler anlamlı ve anlamsız diye ikiye ayrılır. (sadece mantıkçılar)
* Eleştirel rasyonalistlerin ilkeleri
1) Mantıksallık ilkesine göre bilimsel teorilerin doğrulanması tümden gelimci mantık kurallarına uygun yürütülmelidir.
2) Emprik doğrulama ilkesine göre sadece deneysel olarak doğrulanabilen önermeler bilimseldir.
3) Teori ile gözlem ayrı ayrı ele alınmaktadır.
4) Gözlemlenen olgular arasında sürekli ve değişmeyen neden-sonuç ilişkisi vardır.
* Neopozitivistlerin (eleştirel rasyonalizm) geleneksel ve mantıksal pozitivistler/empristler den farkı:
· Tümevarımcılık yerine tümdengelimciliği benimser
· Katı olgusalcılığa dayanmamaları
· Metafizik önermeleri anlamsız ve boş görmemeleri
· Bilimin birikimci yöntemlerle ilerlediğini savunması
· Doğrulamayı reddederek, yanlışlama ve sınama üzerinde durur.
* Neopozitvistlerin savunucuları
· Karl Popper (bilimsel olabilmek için teorinin yanlışlanabilir olması gerekir)
· Thomas Kuhn (normal bilim ve devrimci bilim ayrımı yapmştır)
· Imre Lakatos (araştırma programı,heuristik ve çetin öz kavramlarının sahibi)
· Paul Feyerabend (inat ve çoğulculuğun bilimi geliştireceğini savunmuştur.)
* Thomas Kuhn için paradigma dört ögeden oluşmaktadır:
1) Simgesel genellemeler
2) Paradigmanın metafizik kısımları
3) Değerler
4) Örneklik
* Post Modernizm anarşi kavramı ile özetlenebilir ve öncüsü Jean-Fronçis Lyotard’dır.
* Post Pozitivistlere göre pozitivistlerin ihmal ettiği alanlar
· Toplum biliminde teorilerin değerden arındırılmış olması gerektiği
· Teorilerin nesnel olması gerektiğidir.
Amerikan Dış Politikası
ÜNİTE -1 ULUSLARARASI SİSTEMDE ABD
Uluslararası ilişkilerin devlet merkezli, ulusal çıkar ve güç mücadelesi olduğunu iddia eden uluslararası ilişkiler ekolü Realist okulu
Realist okul öğretisine göre ayrılan devletler Küçük, büyük, süper ve orta devletler.
Devletler ve devlet dışı aktörler arası ilişkiler topluluğu Uluslararası sistem.
Süper Güç olan devletler Sovyetler Birliği ve ABD
ABD dış politikası Dış kaynaklar ve Dış politika stratejileri.
Devletlerin dış politikalarında başarılı olmak için sahip oldukları soyut ve somut varlıklar bütünü Güç kaynaklar.
Devletlerin dış politikalarında takip ettikleri uzun dönemli planlı ve kapsamlı yol ve yöntemlerin toplamı Dış Politika Stratejileri.
ABD’nin somut güç kaynakları Toprak/ülke bütünlüğü, jeopolitik konumu, ekonomik üretimi ve teknoloji gelişmişliği.
ABD’nin soyut güç kaynakları Toplumsal kültür ve dayanışma, federal devlet modeli, başkanlık sistemi, liberal değerler, sahip olunan değerler ve ilkeler toplamı, dış politika stratejileri.
ABD’nin en önemli soyut güç kaynağı Başkanlık Sistemi.
ABD üretim gücünün en önemli unsuru Donanmasının ve deniz gücünün çok gelişmesi.
ABD’nin dış politika stratejisi Yalnızcılık, Güç Dengesi Angajman’dır.
ABD’nin dünyaya açılması ve yerleşmesi Angajman.
Amerika kıtasını sömürgeleştiren devletler İngiltere, İspanya, Portekiz, Hollanda ve Fransa.
Amerikan kolonilere arasında en gelişmişi İngiliz Kolonileri.
13 İngiliz kolonisinin bağımsızlığını kazanmasında etkili olan gelişme Yedi Yıl Savaşları.
ABD’nin bağımsızlığını kazanmasında etkili olan faktör Fransa-İngiltere Rekabeti.
ABD bağımsızlık savaşında kolonilere destek veren ülke Fransa.
Dünya tarihinde ilk federal anayasa ABD Anayasası.
Çıkar ve güç kriterleri dikkate alınarak oluşan dış politika Reel politik.
ABD’nin ilk büyük anlaşması Joy Anlaşması.
ABD, ekonomik olarak zorluk içinde olan Fransa’dan 15 milyon dolara satın aldığı bölge Lousiana.
Monroe Doktrininin amacı ABD’yi Avrupa’da ki çatışmalara bulaştırmamak.
Deniz ve kara kuvvetleri ile silah gücünü diplomatik baskı aracı kullanarak dış politikada etkili olma taktiği Gunboat Diplomasisi.
Wilson İlkelerinin başarıya ulaşamamasının nedeni ABD kongresinin yalnızcılık stratejisini tercih etmesi.
ABD’nin ikinci dünya savaşında destek verdiği ülke İngiltere.
Büyük İttifak ABD – Sovyetler Birliği – İngiltere.
ABD’nin Çin ile yaşadığı soğuk savaş Vietnam Savaşı.
ABD’nin Dünya Ekonomisindeki hegamonyasını G-7 grubu ülkeleri ile paylaşmak zorunda kaldığı gelişme Bretton Woods Sisteminin çökmesi.
Reagan’ın ekonomi politik alanında izlediği politika Neoliberal.
Başkan Bush Önleyici Savaş Doktrini.
ABD’nin Irak dolayısıyla büyük kan kaybettiği, bunun durdurulması tavsiye edilen rapor Baker – Hamilton Raporu.
ÜNİTE -2 ABD DIŞ POLİTİKASININ TOPLUMSAL KAYNAKLARI
Elit Toplumda değerli olan ve sayıca azınlık olan kimseleri içinde barındıran küçüklüğüne rağmen etkinliği yüksek grup.
ABD’nin geçmişte ve günümüzde ki diğer büyük güçlerden farklı olduğu iddiasına Amerikan İstisnacılığı.
ABD siyasal sisteminin halkın dış politika meselelerine kafa yormasını gerektirmemesinin nedeni Başkanın geniş yetkilere sahip olması.
Amerikan siyasi kurumlarının birbirlerinin yetki anlanlarına müdahale edememesinin temel nedeni Güçler Ayrılığı Sistemi.
Müşteri Amerikan dış politikasını yapanların Amerikan halkını tanımlaması.
Bir kişinin dış politika ile ilgili tutumunu belirleyen faktörler Eğitim, dini inanç, yaşı, yaşadığı yer ve cinsiyeti.
ABD’nin ikinci dünya savaşına katılmasına neden olan olay Pearl Harbor Baskını.
İdeoloji Siyasal ya da toplumsal bir öğreti, topluma veya siyasete yön verme iddiası ile sistematik olarak oluşturulmuş fikirler bütünüdür.
Yasama, yürütme ve yargı olarak bilinen üç yönetim erkine ilave olarak medyaya verilen isim Dördüncü Kuvvet.
Gazetecilerin Kaynakları Halka açık yapılan demeçler, röportajlar, resmi yetkililerden farklı yollarla edinilmiş bilgiler.
Devlet veya hükümetten bağımsız olarak çalışan, bilgi ve strateji üreten kuruluş Düşünce Kuruluşu.
Liberal okuyuculara hitap eden dergiler New Republic ve Nation.
Dış politika da basının rolü Bilgilendirme, yorumlama ve belirli aktörlerin çıkarlarını temsil etme.
Amerikan tarihine damgasını vuran toplumsal sorun Kölelik.
ABD zencilere karşı ayrımcılık konusunda değişimi en zor hazmeden devlet kurumu Dışişleri Bakanlığı.
Dini veya felsefi inançları nedeniyle askerlik hizmetini yerine getirmeyenlere verilen ad Vicdani Retçi.
Yönetime karşı gelmeyi ifade eden ancak şiddet içermeyen eylemler Sivil itaatsizlik.
Baskı ve çıkar grubunu siyasi partiden ayıran en önemli özellik İkisinin de iktidarı hedeflememesi.
Baskı ve çıkar grubunun ortaya çıkış nedeni Bireylerin tek başına siyasi süreçlere etkisinin sınırlı olacağı düşüncesi.
Partilere para kaynağı sağlayan Siyasi eylem komitesi.
Amerikan çiftçi ve tarım grupları National Grange, Amerikan Çiftçi Bürosu Federasyonu ve Çiftçiler Birliği.
Lobicilik Amerikan hükümeti ve kongre tarafından alınan kararları etkileme amacıyla yürütülen faaliyetler.
ABD Lobilerinin temel fonksiyonu Para karşılığında baskı gruplarını kongrede temsil etmek.
Baskı gruplarının çalışma yöntemleri Basın yolu, protesto yürüyüşleri, oturma eylemleri, ayaklanma ve başkaldırı.
ÜNİTE -3 ABD DIŞ POLİTİKASI KARAR ALMA SİSTEMİ
ABD Dış politikasında karar alma yaklaşımını kullanma gereksinimlerinin bilimsel kaynağı Davranışçı yaklaşım.
ABD devlet sisteminin temelinde ABD Anayasası vardır.
Amerikan vatandaşlarının devlete karşı insan hak ve özgürlüklerini garanti altına almak için anayasaya eklenen metin Halklar Bildirgesi – (1791)
ABD devlet sistemi Federal bir yapıdır. ABD Anayasası devletin hukuksal zeminidir, denetim ve denge sistemi vardır, güçler dengesi vardır ve halklar bildirgesi anayasasına eklenmiştir.
ABD Devlet sistemin en üstünde federal hükümeti oluşturan organlar Yasama, Yürütme ve Yargı.
ABD’de yürütme işlevini yerine getirenler Başkan, başkan yardımcısı, bakanlıklar ve ilgili birimler.
ABD Başkanı 4 yıllığına seçilir ve 15 bakanlık vardır.
ABD’de dış politika yapma, yürütme ve uygulama görevi Dışişleri Bakanlığı.
ABD’de bakanlara verilen genel isim Sekreter.
ABD’de bir yasa teklifi Senato’nun onayından geçmelidir.
Amerikan devlet sistemi içindeki üçüncü güç Yüksek Mahkeme.
ABD devlet yönetimi Güçler ayrılığı.
ABD dış politikasında hakim ve tek erkin başkan ve yürütme organları olduğu model Başkanlık Modeli.
Kongrenin etkin ve belirleyici olması Kongre Modeli.
Yasama ve yürütmenin birlikte olması Anayasal Denge Modeli.
Başkanın dış politika yetkileri Savaşı yürütmek, dış yardımlar almak, büyükelçi atamak ve diplomatlık yapmak.
Kişilerin belli bir konuda ortaya koyduğu etkileyici ve çığır açıcı güce sahip fikir Doktrin.
ABD dış politikasındaki doktrinler Monreo, Truman, Reagan ve Bush doktrini.
ABD savunma ve askeri politikalarının uzmanlık kurumu Pentagon.
ABD’de kongrenin temel işlevi Yasa yapmak.
Cüzdan Gücü ABD bütçesinden yapılacak harcamaların ancak kongrenin onayı ile mümkün olması.
ABD’de savaş ilanı yetkisi Kongre.
Savaş yetkileri yasasının (1973) kabul edilmesinin nedeni Vietnam savaşı mağlubiyeti.
60 Gün Kuralı Kongrenin, başkanın asker gönderme kararını onaylama süresi.
ÜNİTE -4 ABD DIŞ POLİTİKASI YAKLAŞIMLARI
İnşacılık Dış politikanın inşa sürecinden oluştuğunu ve sosyal değerler üzerinde yükseldiğini savunan görüştür.
ABD ve Avrupa’nın sahip olduğu kültürel değerler Demokrasi, piyasa ekonomisi, kapitalizm ve liberalizm.
ABD’nin kültürel açıdan etkisi altında olduğu ülkeler İngiltere – Fransa.
Avrupalı göçmenlerin Amerika kıtasına göç etmelerinin amacı Yeni ve farklı bir dünya ve ülke kurmak.
Amerikan İstisnacılığının temel nedeni Amerikan Özgüveni.
Püritenizm Kilise şekilciliği yerine bireysel özcülüğe önem verilmesini savunan görüştür.
Amerikan liberal değerleri ile Amerikan dini inancını uzlaştıran kavram Amerikan İtikadı.
Kutsal Misyon 13 Koloniden kurulmuş olan ABD’nin sınırlı kalmayıp Amerika kıtasına yayılması.
Ahistorizim ABD’nin düşmanlarının olmaması.
ABD dış politikasına kılavuzluk eden ilkeler Yalnızcılık, moralizm, yayılmacılık ve çıkarcılık.
ABD dış politikasının ikilemleri Özgürlük savunuculuğu – emperyalizm, moralizm – çıkarcılık, çok taraflılık – tek taraflılık, yalnızcılık – yayılmacılık, pragmatizm – tutarlılık.
ABD dış politikasının yalnızcılık ve yayılmacılık arasında gidip gelmesinin sebebi ABD’nin çıkarlarına göre davranması.
İdeal düşünce ile pratik eylemin fayda kriterlerine göre değerlendirilmesi Pragmatizm.
Çok taraflılık – tek taraflılık örnek àIrak Politikası.
Marksistlere göre emperyalizm Bir başka ülkenin yönetimini ekonomik amaçlarla değiştirip kontrol ve sömürü altına almak.
ABD’nin Afganistan ve Irak işgali Demokratik emperyalizm.
ABD Teorileri Realizm, idealizm, liberalizm ve yeni muhafazakârlık.
Önleyici Darbe/Savaş 2003 yılında ABD’nin Irak’ı işgal etmesine dayanan anlayış.
İdealizm-Liberalizm arasında ki fark İnsan hakları konusunda ki hassasiyet.
ABD’nin ilk girişimi Milletler cemiyeti örgütü ve uygulamaları.
BM ve MC Örgütlerinin ve idealist politikaların temel amacı Müşterek Güvenlik Sistemi.
Yeni muhafazakârlar Soğuk savaş sonrasında etkili olmuştur.
BÖLÜM 5
ABD’NİN TRANSATLANTİK POLİTİKASI
+ ABD’ transatlantik ilişkilerinin belirleyicisi olan iki örgüt NATO ve Avrupa Birliğidir.
+ ABD’nin transatlantik ilişkilerin en önemli zemininin NATO olduğu konusundaki ısrarı NATO’nun öncelikle konumunu pekiştirmektedir. Birçok gözlemci Transatlantik ilişkileri hala NATO bünyesinde ABD ile Avrupa kıtasındaki pekiştirmektedir.
+ Amerikan kültürü, Avrupa kültürüne göre daha eşitlikçi ve katılımcı bir yapıya sahiptir. ABD’nin erime kâsesi olduğunu söyleyenler, farklı etnik, dini ve dilsel kinliklere sahip olanların ortak Amerikalılık kimliğini kolayca benimseyebildiklerini iddia etmektedirler.
+ Erime kâsesi/Çanağı: ABD yaşayan farklı etnik. Dini ve dilsel grupların ortak Amerikalılık kimliği altında kolayca kaynaşabilmelerini ifade eden terimdir.
+ Soğuk Savaş boyunca ABD’nin Avrupa kıtasında takip ettiği en temel dış güvenlik politikası, hâkimiyet ve hegemonya kurma politikasıdır. Batı Avrupa’nın siyasi kaderini ABD’nin belirlemesi anlayışına dayanan bu politika zaman zaman ABD ile batı Avrupa’daki müttefiklerini karşı karşıya getirmiştir.
+ ABD komünizm tehlikesine karşı kendi hegemonyası en önemlisi NATO 1949 yılında kurmuş Batı Avrupa’yı garanti altına almıştır.
** Avrupa Savunma Topluluğu**
+ 1952 yılında oluşturulan ama 1954 yılında Fransız meclisinin veto etmesiyle hayata geçirilemeyen bir projedir, gerçekleşmesi halinde Batı Avrupa’daki altı devlet ulusüstü bir savunma topluluğu kuracaklar ve ortak bir orduya sahip olacaklardır. Altı Batı Avrupalı devletin (Batı Almanya, Fransa, İtalya, Belçika, Hollanda ve Lüksemburg dur.
+ Marshall Planı: ABD Batı Avrupalı ülkelere ciddi kaynak aktarımında bulunmuştur. Avrupa Ekonomilerini diriltmek olan geniş kapsamlı ekonomik yardımı planıdır.
+ Bretton Woods Sistemi: İkinci Dünya Savaşı’nın sonunda ABD’nin Bretton Woods şehrinde kabul edilen ekonomik sistemin adıdır, Buna göre serbest ekonomisinin temel değeri ve prensiplerinin dünyanın her yanına yayılması, Uluslararası Para Fonu ve Dünya Bankası gibi örgütler kurulacaktır.
+ Esnek Mukabele Stratejisi: NATO’nun 1960 yıllarında sonunda kabul ettiği stratejik kavramdır, tehditlerde, tehdidin karakteriyle doğru orantılı bir karşılık verilmesi anlamına gelir.
+ Yıldız Savaşları Projesi: 1980’li yılların başında ABD Başkanı Reagan’ın Öne attığı ve amacın ABD topraklarını Sovyetler Birliğinden fırlatılacak nükleer başlık kıtalararası balistik füzelere karşı korumak olan füze savunma sistemi projesidir.
* ABD’nin Transatlantik politikası şu şekilde özetlenebilir**
+ ABD Türkiye’nin Avrupa Birliği Üyeliğini desteklemiştir, ABD Avrupa kıtasındaki müttefiklerini daha çok desteklemiştir, Transatlantik ilişkilerini daha çok NATO merkezli yürütülmesini istemiş ve desteklemiştir, Avrupalı müttefikler kendi aralarındaki ekonomik entegrasyonu çabasını desteklemiştirler.
** NATO, AB ve TÜRKİYE**
+ Türkiye 1952 senesinde NATO üyesi olmuştur. Türkiye’nin üyelik başvurusu başlangıçta olumlu karşılanmamıştır.
+ ABD’nin Türkiye AB üyeliğini desteklemesi Soğuk Savaş sırasında transatlantik gündemi pek işgal etmemişse de durum soğuk savaş sonrasında değişmeye başlamıştır. Sovyetler Birliğinin yokluğunda Türkiye’nin ABD gözündeki değeri azalmamıştır.
+ Bu minvalde atılan ilk önemli adım, Batı Avrupa Birliği’nin (BAB) tekrar canlandırıp bir şekilde AB nın güvenlik ve savunma örgütü haline dönüştürülmesidir. 1948 yılında kurulmuş, 1955 yılında Almanya’nın ve İtalya’nın üyeleriyle birlikte üye sayısı artmıştır olan BAB, soğuk savaş döneminde çoğunlukla etkisiz kalmış bir örgüttür.
+ Buna göre BAB barışı koruma krizlere müdahale, insani yardım ve kurtarma operasyonlarında kullanılacaktır.
+ 2000 yılında Aralık ayında Nice Zirvesi’nde ise BAB resmen lağvedildi ve bütün kurumsal varlığı AB’ye devredildi.
+ BERLİN PLUS: Diye bilinen düzenlemelere göre, NATO üyesi olmayan ve NATO ile Barış için ortaklık programı imzalamayan ülkeler, AB-NATO resmi toplantılarında katılamayacaktır, buna göre Kıbrıs bu düzenlemelerin dışında tutulmuştur.
+ 1990 yıllarında transatlantik ilişkileri etkileyen İkinci faktör Avrupalı müttefiklerin Avrupa birliği çatısı altında entegrasyon sürecini hızlandırmaya başlamaları ve AB’yi mümkünse dış savunma ve güvenlik politikaları alanlarında tek sesli hareket edebilen bir aktöre dönüştürmek istemeleridir
+ Müşterek Savunma Örgütü: Üyelerini ortak dış düşmanlara karşı korumak olan savunma örgütüdür. Bu anlayışa göre güvenlik bölünebilir.
+ Müşterek Güvenlik Örgütü: Güvenliğin bölünmezliği ve tehditlerin önceden tanımlayacağı varsayımıyla kurulan BM gibi uluslararası örgütlerdir.
+ Alan-dışı misyon: NATO’nun üyelerini herhangi bir silahlı dış saldırıya karşı korumak dışındaki görevleridir. Alan –dışı misyon örneğin: insani krizlere müdahaleyi ifade eder.
+ Üçüncü Faktör: Avrupa güvenliğini etkileyen olayların çoğunun hala Avrupa kıtasında yaşanmasıdır. Balkanlardaki iç savaşlar bu çerçevede değerlendirilir.
+ Dördüncü Faktör: ABD’nin 1990 yıllarında küresel düzlemdeki baş aktör rolünü sürdürmesi ve küresel sistemin tek kutuplu bir karakter taşımasıdır.
+ Cumhuriyetçi George W. Bush ABD başkanı olduğu 2001 yılından kendisinin ikinci başkanlık döneminin ortalarına kadar ABD ile Avrupa müttefikleri arasındaki ilişkileri olumsuz seyretmiştir.
+ Yeni muhafazakarlar liberal değerlerin güç kullanılarak yayılmasının liberalizme ters düşmediğine inanılırken liberal uluslararasıcılık liberalizmin özünde kendi kaderini kendi belirleme prensibini içerdiğini ve bundan dolayı hiçbir devletin başka bir devlete zor kullanarak kendi değerini dayatamayacağını düşünmektedir.
+ Demokrat başkan Obama hem seçimi kampanyasını hem de seçildikten sonra Avrupa ülkelerine geziler düzenlenmesi ve çok-taraflı kurumsal mekanizmalara önem vermesi bunun göstergesidir.
+ Başkan Bush Avrupalı müttefiklerine karşı olumsuz tavrı benimsemiş, NATO ‘ya gerekli önemi vermemiştir. Bu durumu tersine çevirmek için ciddi çabalar sarf etmiştir.
BÖLÜM 6
ABD, NİN ORTA DOĞU POLİTİKASI
+ ABD, Soğuk savaş boyunca Sovyetler Birliğinin Orta Doğu’da etkisini sınırlandırmaya çalışmıştır. 1948-1960 arasında ABD askeri ittifaklar ağıyla Sovyet bloğunun etrafında bir duvar oluşturmaya çalıştı. 1960-1966 arasında ABD, Sovyetler Birliğini sınırlandırmak için Arap milliyetçiliği ile yakınlaşmaya çalıştı. 1967’den sonraki eğilim ise Arap ve Müslüman ülkeler ile İsrail dahil muhafazakar güçlerle ilişkileri sıkı tutmaktı. İsrail en güvenilir müttefik olarak görüldü.
+ Arap milliyetçiliğini sınırlandırmada pek fazla sorun yaşamayan ABD, 1979’dan sonra İslamcı radikal aktörleri etkisizleştirmeye temel hedef olarak belirlemek durumunda kaldı.
+ Başkanın temel yaklaşımları, tavsiye alma konusunda kendilerine güvenebileceği kişiler ve içinde değişik aktörlerin yer aldığı karar verme sistemi. Petrol şirketleri, misyonerler, kongre, lobiler, Amerikan dışişleri Bakanlığının Arap ya da İsrail yanlısı görevlileri basın medya, krizler tarihsel önyargılar başkanın davranışını etkilemekte ve sınırlandırmaktadır.
+ Progrom: 19. Ve 20. Yüzyıllarda Yahudilerin şahıslarına, mallarına, mülklerine ve din merkezlerine karşı Avrupa ülkelerinde gerçekleştirilen, büyük çaplı ölüm ve yıkımlara neden olan saldırılardır. Geçmişte bazı ABD yönetimleri, komünist yayılmacılıkla mücadele ve detant politikaları çerçevesinde Arap devletlerini dikkate almışlardır.
+ Detant: 1970’li yıllarda ABD ile Rusya arasındaki ilişkilerin yumuşaması ve normalleştirilmesidir. Nihai olarak, İsrail’e sempati duyan lobilerin etkisi ABD’nin Orta Doğu politikasının oluşturulmasında daha belirleyici olmaktadır
+ Amerikan Başkanı Woodrow Wilson için de Yahudilerin Filistin’e dönmesi, incil’de belirtilen vaatlerin yerine getirilmesinden ibaret normal bir durumdu. Wilson, demokratik Siyonizm’in sözde ‘ Osmanlı despotizminin yerine geçmesi ve Yahudiler için Filistin’de bir yurt yaratılması fikrine oldukça sıcak bakıyordu.
+ Wilson Filistinliler ilgilenmiyor Siyonistlere desteklemek de onun için yüksek öncelikli bir şey değildi. Yine de Ekim 1917’de İngilizlerin yayınladığı Balfour Deklarasyonuna onay vererek Filistin’de yahudi yurdunu destekleyen ilk Amerikan başkanı oldu.
+ Balfour Deklarasyonu: 2 Kasım 1917’de İngiliz dışişleri bakanı Balfour tarafındından İngiliz Yahudi toplumunun liderleri Rothschild’e gönderilen mektupta İngiliz hükümetinin Filistin’de bir Yahudi yurdu oluşturulmasına olumlu baktığı ve bunu kolaylaştırmak için elinden geleni yapacağı belirtiliyor.
+ King-Crane Komisyonu: Siyonist programın uygulanmasının Wilson’ın temel ilkelerinden olan self-determinasyon ilkesini ciddi şekilde ihlal edeceği sonucuna vardı
+ Başkan Truman, 1946 kongre seçimlerinden bir ay önce yüz bin yahudi’nin göç ettirilmesini desteklediğini ilan ettiği yahudi devletine sıcak baktığını açıkladı.
+ Nixon Doktrini: ABD’nin müttefiklerinin ABD’den alacakları ekonomik ve askeri yardımla kendi savunmalarını kendilerinin üstlenmeleri böylece kendi bölgelerinde ABD çıkarlarının ve bölgesel istikrarın korunmalarını sağlamaları. 1973 Arap-israil savaşında çok büyük bir tehdit alan İsrail, ABD yardımı sayesiyle ayakta kalabilmiştir.
+ 1973 ABD’nin Orta Doğuya karşı tutumu: SSCB’yi orta doğudan uzak tutmak, Avrupa ve Japonları işe karışmasını engellemek, israil’in her bir komşusu ile ayrı ayrı uğraşmasını sağlayacak durum yaratmak
+ Truman Doktrini: Türkiye ve Yunanistan’a yöneltilecek herhangi bir Sovyet etki kurma girişimine ve saldırmasına ABD’nin her türlü imkânını kullanarak karşı koyma kararlılığı temsil etmektedir
+ Bağlantısızlar Politika: 2011 yılı itibariyle sayıları 120 olan herhangi bir blokta ittifak kurmaya yanaşmayan ve herhangi bir bloka karşı olmadıklarını ifade eden devletlerin izlediği politikadır
+ Eisenhower doktrini: olarak adlandırılan Mısır liderliğindeki grubun gözünde Arap devletlerinin içişlerine karışılması anlamına gelmekteydi.
+ 1967 Arap-İsrail savaşında ABD İsrail yanında yer aldı. Bu arada ABD-Türkiye ilişkileri krize girdi. 1964 başkan Johnson başkan İnönü’ye mektup gönderdi Johnson Mektubu Türk yetkilileri. ABD’ ile ittifaklarını sorgulamaya ve diğer bloklarla ilişkilerini normalleştirmeye itti.
+ 1973 savaşında ABD’nin israil’e yaptığı askeri yardıma karşılık Arap ülkeleri petrol silahıyla karşılık verdi.
+ PAX-Amerika’na: ABD’nin üstün gücüyle kendisi için kritik olan kendi çıkarlarını koruyacak şekilde kurduğu istikrar ve barış içeren üzendir.
+ ABD’nin İran’la İlişkileri: İran milliyetçi güçlerin lider olan tam bağımsızlığı hedefleyen Başbakan Musaddık 1951 yılında İngilizlerle İran petrolünü millileştirme konusunda bir mücadeleye girişmişti.
+ Nixon yönetiminin gözünde İran’ İsrail’den sonra ABD’nin Orta Doğuda en iyi dostuydu. İran’ın komünizm karşıtlığı stratejik konumu ve ABD – SSCB İRAN sınırında sofistike elektronik dinleme tesisleri kurmasını izin vermesi Sovyetleri kuşatma politikasına sahiptir.
+ 1986 sonunda Kuveyt tankerlerine İran’ın saldırması karşısında uluslararası yardım çağrısında bulununca ABD bu çağrıya olumlu yanıt verdi Kuveyt gemilerine ABD bayrağı çektirip, ABD koruması altına aldı, ABD’lilere göre onlar olumlu cevap vermeseydi boşluğu SSCB dolduracaktı. ABD ye olan güvenlerini kaybedip ona topraklarını üs bulundurma hakkı tanımaktan vazgeçeceklerdir.
+ ABD’ krizlerden hangisinden itibaren izlediği politikalarla Avrupalıların Orta Doğu’daki etkisini Süveyş krizi ile azaltmıştır.
+ Anlaşmalardan hangisinin imzalanmasından sonra ABD, Mısır ve İsrail’e yaptığı yardımları Camp David anlaşması ile ciddi şekilde artmıştır
BÖLÜM 7
ABD’NİN ASYA – PASİFİK POLİTİKASI
+ Bağımsızlık sonrasında ABD’nin izlediği dış politikası Barışçı ve yalnızcı olarak tanımlanmaktadır. Buradaki barışçılık ve yalnızcılık, Avrupalı büyük güçlerin savaşlarına ve ittifaklarına karışmama şeklinde anlaşılmalıdır
+ Açık Denizlerde Serbestlik: Uluslararası suların tüm ülkelerin ticaret gemilerine hiçbir keyfi sınırlama konmaksızın serbest olması.
+ ABD’nin Pasifik Açılması: Asya’yla ticaret yapan ilk gemi 1784 yılında New York’tan Çin’in Canton limanına sefer düzenlenmiştir. ABD 1820’li yıllarda yıllarından başlayarak Çin’le ticaretine sürekli artırmıştır.
+ 1839-1842 Afyon savaşlarıyla İngiltere Çin’in tamamen dışarıya açılmaya zorlamış ve ABD’de bu sayede benzer ticari haklar elde etmiştir. Başkan tyler, Amerikalı tüccarların aynı ayrıcalıklardan yararlanmasını sağlamıştır.
+ Açık Kapı Politikası: 19 yüzyılın başında konan bu ilkeye Çin hiçbir büyük gücün sömürgesi olmayacak ve Çin’deki ticari haklardan bütün ülkeler eşit bir şekilde yararlacaktı.
+ Japonya’yı dışarı açmaya karar veren ABD Başkanı Franklin Pierce’ın Japon imparatorluğuna gönderdiği mektuba teslim etmesi için 1853’te Commodore Perry’i TOKYO;ya yolladı. İngiltere’ye direnen Çin’in başına gelenleri iyi bilen Japonya, ABD’ye karşı bir direnç göstermemiş ve 1854’te imzalanan Yokohama Antlaşması’yla bu ülkeye En Çok Gözetilen Ulus en ziyade müsaadeye mazhar millet şartı statüsü veriştir.
+ ABD iç Savaş 1861-1865 ABD’nin ulusal yayılma politikasını belli bir süre kesintiye uğratılmıştır. İç Savaş’tan sonraki ilk yayılma girişimi Alaska ile gerçekleşmiştir.
+ Samoa ekonomisi tamamen Alman nüfuzu altına girmişti. İngiltere ise Avusturalya ve Yeni Zelanda’ya yakınlığı dolayısıyla bu adalarla ilgileniyordu, ABD’nin Pago Pago limanında kazanılmış hakları bulunmaktaydı. 1889 yılında imzalanan Berlin Antlaşması’yla Samao adaları Almanya’ İngiltere ve ABD’nin ortak vesayeti altına alınmıştır.
+ Kore 19. Yüzyılda hukuki olarak Çin’in vesayeti altında bir Krallıktı. Japonya, Kore Yarımadasını kendi denetimine almak için 1894’te Çin’in savaş ilan etmiştir. 1895’te imzalanan Shimonoseki antlaşmasıyla Çin’in Kore’nin bağımsızlığını tanımak zorunda kalmıştır.
+ Hawaii’nin kültürel olarak ABD’nin sömürgesi haline gelmiş bulunuyordu. Ayrıca şeker ve ananas üretimi yoluyla da ABD’nin Hawaii’deki Polonez Krallığı üzerinde etkili bir iktisadi nüfuzu oluşmuştur.
+ 1898 Paris Barış Antlaşması’yla İspanya, Karayipler’deki Küba ve Porto Rico ile Pasifik’teki Filipinler ve guam adalarındaki egemenlik hakkını ABD’ye devretmiştir.
+ 1898 İspanyol-Amerikan Savaşı, ABD’yi bir anda dünya gücü konumuna yükseltmiştir. Bu savaş sonrasında ABD’nin dünya politikasındaki ağırlığı büyük ölçüde artmıştır.
+ 1900 yılında Çin’de patlak veren Boxer ayaklanması ise durumun vahametini daha da arttırmıştır. Çin İmparatorunun reform hareketine karşı çıkan ve Eski Buda isimli muhalefet hareketi ülke çapında geniş bir ayaklanma çıkartmış ve batılı ülkelerin hedeflerine saldırılar düzenlenmeye başlamıştır. Amerikan kuvvetleri Japon ve Rusya kuvvetleriyle birlikte bu ayaklanmalar bastırılmıştır.
+ 1904 yılında patlak veren Rus – japon savaşı’ndan Japonya büyük bir zaferle çıkmış ve ABD’nin arabuluculuğuyla bir barış yapılmıştır. 1905 Portsmounth Antlaşması’yla Japonya, Kore’deki ayrımcılığını korumuş Mançurya üzerinde önemli ticari kazanımlar elde etmiş ve Sahalin’in güney yarısı japon eğemenliğine geçmiştir.
+ İngiltere’nin Japonya yerine ABD ile ittifak yapmasını istiyorlardı. ABD 1921’de topladığı Washington Konferansı’nda bu soruna akılcı bir çözüm bulmuştur. Burada imzalanan Deniz Silahlarının Sınırlandırılması Antlaşmasıyla büyük tonajlı gemilerinde 5-5-3 oranı kabul edilmiştir. Burada ABD ve İngiltere’nin oranı 5 iken Japonya’nın oranı 3’te kalmıştır.
**ABD’nin İkinci Dünya Savaşı sırasında Çini müttefik olarak seçmesi**
+ Japonya’nın Çin’i işgal etmesini önlemek, Savaş sonrası Çini güçlü bir ortak haline getirmek, Çin’in bağımsızlığını ve bütünlüğünü korumak, Asya’da güç dengesini sağlamak için Çin destekledi
** ABD’nin 2. Dünya savaşından sonra Asya – Pasifik bölgesinde iki Önceliği**
+ Japonya’nın tekrar ABD’ye rakip olması önlemek, Soğuk savaş’ ta komünist rejimin yayılmasını engellemek
+ ABD: Japonya’yı 1946-1952 arasında militer rejimi tasfiye edecek şekilde sivilleştirme süresine tabi tutmuştur. ABD ve Japonya arasında 1951’de San Francisco Anlaşması ve 1952’de Amerikan- Japonya Güvenlik Antlaşması imzalanmıştır. Bu anlaşmalara göre Japonya Kore ve Vietnam savaşlarında ABD ordusuna lojistik açısından büyük destek vermiştir.
** Sovyetler Birliği ve Çin Halk Cumhuriyeti arasında yaşanan ihtilaf nedenleri şu şekilde sıralanmaktadır**
+ Sosyalist dünyanın liderliği, Sosyalizmin yorumlanması, Sınır ihtilafları, Sovyetlerin Çin üzerinde hâkimiyet kurmaya çalışması.
+ Bunu fırsat olarak gören ABD, ÇHC, ile yakınlaşmıştır, 1972’de Nixon Çin ziyaret etmiştir. Ancak iki ülke arasında diplomatik ilişkilerin kurulması 1979’da olmuştur.
+ ABD’nin komünist yayılmasına karşı Asya-Pasifik bölgesinde kurduğu ittifaklardan biri de SEATO olmuştur, 1954’te Kurulan SEATO, NATO’nun Asya versiyonu olarak oluşturulmuştur. ABD, İngiltere, fransa, Avustralya, Yeni Zellanda, Filipinler, Tayland ve Pakistan SEATO’nun üyeleri olmuştur.
+ Soğuk Savaş Sonrası Pasifik’te ABD: ABD’nin Asya’ya olan ilgisi 1993’te Asya devlet ve hükümet başkanlarının katıldığı toplantıda. Başkan Bill Clinton tarafından gerçekleştirilen Pasifik Topluluğu Teklifi ile yeni bir açılımı sahne olmuştur.
+ Soğuk Savaş sona ermek üzereyken 12 ülkenin bir araya gelmesiyle kurulan APEC’ in amacı pasifik ekonomileri arasında iş birliğini derinleştirmek ve kurumsallaştırmaktı.
Büğün itibariyle 21 üyeli bir GSMH yüzde 50’den fazlasını kapsamaktadır.
+ Endonezya’nın liderliğini yaptığı ASEAN tüm Asya kıtasını kapsayacak bir şemsiye örgüt haline gelme yolunda adımlar atmaktadır. 1999 yılında kurumsallaşan ASEAN Artı üç oluşumu Güneydoğu Asya ülkeleriyle Çin, Japonya ve Güney Kore arasındaki iş birliği derinleştirmektedir.
+ Anlaşma ile katılımcı tüm devletler Çin’in bağımsızlığına, egemenliğine ve toprak bütünlüğüne saygı Dokuz Devlet Antlaşması ile sağlanmıştır
BÖLÜM 8
ABD’NİN LATİN AMERİKA VE AFRİKA POLİTİKASI
+ ABD’nin Dış Politikasında Latin Amerika: Latin Amerika ülkeleri yumuşak dengeleme soft balancing yaklaşımıyla, ABD’nin tercih ve çıkarları ile tam olarak örtüşmeyen dış politikası kararları almaya başlamıştır.
+ Soft Balancing: Uluslararası sistem de özellikle tek kutuplu bir güç dağılımı söz konusu ise diğer devletlerin bu güce karşı askeri bir meydan okuma yerine uluslararası kuruluşlarda, ekonomik ilişkilerde veya diplomatik alanda muhalif tavır alınmasıdır.
+ ABD, Kanada, Meksika arasında imzalanan NAFTA bunu takip eden ikili ticari anlaşmalar bölgenin ABD yatırımları için önemli bir çekim merkezi olduğunu göstermektedir.
+ ABD Gölgesinde Bağımsız Latin Amerika: Latin Amerika’nın bağımsızlık mücadelesindeki önemli kahramanlardan biri General Simon Bolivar dir. Nitekim Bolivya’nın ismi de Simon Bolivar’den gelmektedir. Venezuela, Kolombiya, ve Bolivya’ya bağımsızlık kazandıran Kreole lider kolonilerin bir arada kalmasını savunmaktadır.
** ABD’nin Latin Amerika Politikasını Şekillendiren Doktrinler**
+ 1823 yılında ABD Başkanı James Monroe’nun ismi ile anılan Monroe Doktrini’ Amerikalılarındır şeklinde özetlenebilecek sloganıyla Batı Yarımküredeki Avrupa etkisine son vermeyi amaçlıyordu. Kısmen ABD’nin izolasyonca doktrin er yaklaşımına örnek teşkil eden Monroe Doktrini başlarda Latin Amerika sempati gördü.
+ ABD hegemonyasının en açık örneklerinden bir diğeri, Başkan Theodore Roosevelet’in ortaya attığı İri sopa kavramıdır. ABD gerekirse güç kullanmaktan çekinmeden Batı Yarımküreyi dilediği gibi düzenleyeceğini ve Avrupa güçlere bu bölgede meydan okuduğunu da ifade etmektedir.
+ 1929 Başkan Hoover tarafından ilk defa kullanılan ama daha çok sonrasından gelen Başkan Franlin Roosevelt ile özleştirilen İyi komşuluk Siyasetini doktrini bu duruma örnektir
+ 1934 yılında ABD Hawaii işgal eden askerlerini çekmiştir, ABD kongresi Küba’daki ABD askerlerini meşrulaştıran yasal düzenlemeyi iptal etmiştir.
+ KÜBA: Küba’da 1934-1959 arasındaki General Batista iktidarı en ABD yanlısı dönemdir. Fidel Castro ve silah arkadaşları Küba devriminde hiç şüphesiz ABD’nin adayı bu kadar sömürmesi karşı tepki olarak Batista rejimini devirmiştir.
+ ŞİLİ: 1973 yılında şili General Pinochet tarafından gerçekleştirilen askeri darbe bu durumu örneklerindendir, ABD hükümeti 1973’teki darbede payı olduğu kabul etmiş ve Clinton resmi olarak Şili devletinden özür dilemiştir.
+ ABD, IMF ve Dünya Bankası tarafından benimsenen serbest piyasacı modelin ilk ve en önemli uygulayıcılarından biri Meksika olmuştur. Bunun sonucunda Meksika – ABD – KANADA – arasında NAFTA imzalanmış 1994 yılında yürürlüğe girmiştir.
+ ABD- Meksika İlişkileri: Yaklaşık 3200km uzunluğundaki Meksika-ABD sınırı bu yoğunluktan en fazla etkilenen bölgede olmuştur. Kolombiya dan gelen uyuşturucu maddeler Meksika üzerinden ABD piyasasına dağıtılmaktadır.
Soğuk Savaş Dönemi: Belçika’dan bağımsızlığını kazandıktan sonra kurulan Demokratik Kango Cumhuriyeti ilk seçimlerde başkanı Partice Lumamba oldu. Ancak Lumamba’nın Pan-Afrikansit afirika
Söylemi yanlısı rahatsız etti Sovyetler birliği ile yakınlaşması çevrede ekonomik çıkarları olan ABD ve Belçika’yı oldukça rahatsız etti. ABD ve CIA destekli bir suikastta başkan Lumamba suikast yapıldı 1961’de öldürüldü.
+ Apartheid: Güney Afrika’da Avrupalı beyaz azınlığın yerli siyah çoğunluk üzerinde egemenlik kuruduğu ve siyahların ayrımcılığa yönetim biçimi 1940’ladar itibaren Güney Amerika’nın resmi yönetim biçimidir.
+ ABD’nin dış politikada yer alan İyi komşuluk siyaseti doktrini Roosevelt ABD başkanı ile özdeşleştirilir.
+ Kolonilerin bağımsızlık ilan ederken kendi başlarına birer devlet statüsü kazanmalarına Dekolonizasyon adı verilir.
+ Günümüzde ABD ile en gergin sorunlu ilişkiler yaşayan Latin Amerika ülkeleri Küba- Venezuela dır.
+ ABD’nin kuruluşundaki 13 koloni giderek batıya doğru genişleyerek zengin kıtalara kontrol etme arzusu Kutsal Misyon dur.
+ 1823 yılında ABD Başkanı Jamer Monroe ismi ile anılan Monroe Doktirini sloganı Amerikan Amerikalılarındır.
+ Ticari ve sınır ihtilafı gerekçesi ile askeri müdahale Honduras’a gerçekleşmiştir.
+ ABD’nin 1910 yılında Nikaragu’ayı işgal nedeni İktidarı destek amacıdır
Bölüm 1
* Realizmin varsayımları
1. Uluslararası politika özünde güç ve çıkar mücadelesidir.
2. Uluslararası ilişkilerin temel aktörü egemen ulus devletlerdir.
3. Devletler yekpare yapılardır.
4. Devletler dış politikada rasyonel kararlar verir.
5. Uluslararası ilişkilerin ana gündem maddesi güvenliktir.
6. Uluslararası yapı anarşiktir.
7. Uluslararası kurumsallaşmanın işbirliğine etkisi marjinal düzeydedir.
8. İç politika ile dış politika ayrıdır.
* Klasik realizmin kurucuları Hans Morgenthau ve Edward Carr,
Neorealizmin kurucusu Kenneth Woltz’dur.
* Rehinold Niebuhr gücü görünmez el olarak düzen sağlayıcı olarak görür.
* Kenneth Woltz’a göre
· Güç dengesi süreklilik göstermekte, denge bozulsa bile tekrar kurulmaktadır.
· İki kutupluluk çok kutupluluğa göre daha istikrarlıdır.
· İç politika ile dış politika farklılık gösterir.
· Uluslararası ilişkileri insan doğasıyla değil sistem olarak açıklar.
· Analiz düzeyi olarak insanı değil, sistem ve yapıyı esas alır.
· Güç araç değil amaçtır.
· Klasik realizm tümevarımcı, neorealizm tümdengelimcidir.
· Neorealizm etkileşen birimlerle uluslararası sonuçlar arasındaki nedensellik ilişkisini kurarken, klasik realizm sadece sonuçlarla ilgilenir.
* Klasik realizm ile Neorealizm arasındaki farklar için Neorealizm
· Yapı olarak tanımlanan sistem devletlerin dış politikasında belirleyici ve sınırlayıcıdır.
· Uluslararası politikada davranışsal düzenlilikler vardır.
· Dış politikalar benzerdir.
· Bilim felsefesinin ilkelerini önemser.
· Tarihsel bir yaklaşım yerine yapısalcı bir yaklaşım benimser
· Anarşi kavramına yüklediği anlam farklıdır.
* Klasik realizm devletlerin dış politikasını bilardo topu varsayımı olarak düşünür.
* Neoralizm devletlerin dış politikasını devletlerin egemenlik altına alınma korkusu olarak düşünür.
* Klasik realizmi idealizmden ayıran en önemli unsur moral unsurunu dikkate almamasıdır.
Bölüm 2
* Klasik liberal düşünce eşitlik, rasyonellik, özgürlük ve mülkiyet kavramı üzerine inşa edilmiştir.
* Liberalizmin temel kuralları
· Fırsat eşitliği
· Birey doğal gereksinimlerini rasyonel yollarla karşılama ve isteme kapasitesine sahiptir.
· Birey temel alınmalı ve özgürleştirilmelidir.
· Özel mülkiyet önemlidir.
* Montesquieu savaş ile yönetim biçimi arasında ilişki kuran ilk kişidir.
* Immanuel Kant Dünya Devleti fikri ile Adam Smith çıkarların uyumu fikri ile Herbert Spencer askeri devlet, endüstriyel devlet ayrımı ile liberalizme katkı sunmuştur.
* Liberalizme göre Liberal devlette birey ne ise uluslararası ilişkilerde de devlet odur. Karşılıklı ekonomik bağımlılık arttıkça savaş olasılığı azalır. Nükleer silahların varlığı savaş olasılığını azaltır. Özgürlüğün gelişmesi barışın gelişmesidir.
* Klasik Liberal düşünceye göre
· Bireyin haklarını garanti altına alan en iyi yönetim biçimi demokrasidir.
· Bir devletin egemenliğinden ödün vermesi çıkarlarından ödün verdiği anlamına gelmez.
· Devletin küçülmesi mümkündür.
· Özgürlüğün gelişmesi için uluslararası işbirliği zorunludur.
· Devlet tarafsız bir hakem rolü oynamaktadır.
* Neoliberalizmin temel özelliği insan unsurunu esas alarak uluslararası ilişkilerde barış ve işbirliğinin analiz edilmesidir.
* Klasik liberal teori birey temel analiz birimi iken neoliberalizm plüralist bir yaklaşım sergileyerek aktör düzeyinde analiz eder.
* Neoliberallere göre.:
· Self determinasyon ilkesi önemlidir
· Demokrasi en temel ilkelerindendir.
· Uluslararası ilişkilerin tek gündemi güvenlik değildir.
· Devlet rasyonel ve yekpare değildir.
· Silahsızlanmanın ortak güvenliği sağlayacağına inanır.
· Ekonomik güç askeri güçten daha önemlidir.
· Uluslararası hukukun geliştirilmesi barışı garanti eden en önemli faktördür.
· Uluslararası sistem anarşiktir, uluslararası işbirliği mümkündür, uluslararası rejim önemlidir, savaş uluslararası ilişkilerin temel özelliklerinden biridir.
Bölüm 3
* Marksizm uluslararası ilişkileri ekonomik verilerle açıklar.
* Lenin’in emperyalizm teorisine göre sermayenin ihracındaki artış, koloniyal ve dış ilişkilerin gelişmesi, büyük tekelcilerin etki alanı oluşturma endişesiyle birleşince uluslararası alanda işbirliği yapılmakta ve oluşturulan uluslararası kartellerle dünya pazarı tekelci kapitalistler arasında paylaşılmaktadır.
* İngiliz Liberal John Hobsen’e göre emperyalizm kapitalizm içindeki yapısal bir sorundur.Ortaya çıkan zenginlik bölüşülmesi yerine yeniden yatırıma dönüştürülmektedir.
* Lenine göre uluslararası çatışmaları ortadan kaldırmanın yolu kapitalizmi ortadan kaldırmaktır.
* Marksizme göre azgelişmiş ekonomilerin sanayileşmiş ekonomilerle birleşmesi iki ülke arasındaki gelişmişlik farkını azaltır. Ancak yeni Marksistlere göre bu durum az gelişmiş ülke için kar değil daha da bağımlılık oluşturarak zarar verir.
* Yeni Marksistlerin sermaye akımı konusundaki görüşleri de marksizlerden farklıdır. Yeni Marksistlere göre sermayenin yönü tek yönlü ve azgelişmişlerden gelişmişlere doğrudur.
* Neo Marksist düşünürler
· Harry Magdoff
· Paul Sweezy
· Paul Baran
· Andre Gunder Frank
* Neo Marksistlere göre
· Azgelişmişliğin arkasında yatan neden sermaye ihracının tersine işlemesidir.
· Bir ülkenin neden gelişmediği iç faktörlere bakılarak açıklanamaz.
· Gelişme, ancak merkezle olan bağların gevşemesi durumunda gerçekleşir.
* Frank emperyalizmi artığın akıtılması olarak tanımlarken, Galtung (yapısalcı emperyalizm teorisinin sahibi) çıkar çatışması kavramı ile açıklamaktadır.
* Hegemonya kavramını ilk kez Gramsci kullanmıştır.
* Wallerstein’in Dünya Sistemi Modeline göre
· Kapitalist üretim biçimi dünyaya hakimdir.
· Kapitalist Dünya Ekonomisi tarihsel bir olgudur ve bir zaman sonra ortadan kalkacaktır.
· Kapitalist Dünya Ekonomisi emek ile sermaye arasındaki uluslararası toplumsal ilişkiyi ifade eder.
· Kapitalist piyasa ne tam serbest ne de kapalı bir piyasadır.
· Modern devlet sistemi kapitalizm ile iç içe geçmiş bir bütündür.
* Gramsci’nin hegemonya yaklaşımını uluslararası ilişkilere taşıyan Cox’a göre hegemonya düzen demektir. Bir hegemonik dönemin yerini bir başka hegemonyanın devralmasından önce herhangi bir hegemonik gücün bulunmadığı bir dönem yaşanmaktadır.
Bölüm 4
* Jeopolitik kuram ile realist kuram arasındaki tek fark gücün niteliğidir. Biri için askeri güç, diğeri için coğrafi güç akla gelmektedir.
* Jeopolitiğin Rudolf Kjellen’e göre tanımı coğrafi oluşum ya da mekan içinde devletin bilimsel olarak tetkik edilmesidir.
* Strausz-Hupe Orta Avrupa, Baltık, Adriyatik ve Ege’yi içine alan bölgeyi ele geçiren devletin Avrupa’ya hakim olacağını ifade etmiştir.
* Jeopolitik kavramını ilk kez Rudolf Kjellen devleti canlı bir organizma olarak görmektedir.
* Jeopolitik okulun temsilcileri:
· Halford Mackinder
· Alfred Thayer Mahan
· Nicholas Spykman
· Rudolf Kjellen
· Friedrich Ratzel
· Karl Haushofer (Hitlerin danışmanı)
· Harold ve Margaret Sprout
* Mackinder günümüzde kara gücün önemli olduğunu belirtmiştir.
* Mackinder Doğu Avrupa ve Sibirya’yı merkezi stratejik bölge yani pivot area (mihver bölge) olarak adlandırmıştır.Pivot area daha sonra heartland olarak adlandırılmıştır. Heartland arkasında iç hilal ve dış hilal bulunur.
* Kenar Kuşak Teorisinin sahibi Nicholas Spykman rimland (kenar) kavramı arasında durmuştur.
* Lebensraum (yaşam alanı) kavramını ilk kez kullanan Ratzel’in doğal genişleme yasasına göre savaşlar gereklidir.
* Halford Mackinder - Global güç dengesi teorisi
* Nicholas Spykman - Kenar kuşak teorisi
* Friedrich Ratzel - Doğal genişleme yasası
* Harold ve Margaret Sprout - Olasılıkçı (Posibilist) düşünce savunucusu
* Karl Haushofer dünyayı dört bölgeye ayırmıştır:
1. Panasya
2. Panamerika
3. Panafro
4. Panavrasya
* Geofrey Parker’in oluşturduğu jeopolitik düşünce okulu sınıfları:
1) İkili düşünce
2) Marjinalistler
3) Üçlü düşünce
4) Bölgeciler
5) Merkezciler
6) Çoğulcular (pluralist)
Bölüm 5
* Sosyal Bilimlerde kullanılan oyun teorisi John Von Neumann ve Oscar Morgenstern ile dikkat çekmeye başlamıştır.
* Genel olarak realizmin varsayımlarını kabul eden oyun teorisine göre
· Devletler rasyonel davranır.
· Devletler arasındaki ilişkiler çıkar maksimizasyonuna dayanır.
· Uluslararası ilişkilerin temel aktörü devlettir.
· İlişkilerde belirsizlik ve güvensizlik vardır.
· Rakibin en olumsuz tutumuna göre strateji belirlenir.
· Optimum denge noktası minimaks veya maksimin noktasıdır.
· Oyunda tarafların stratejisi iki ile sınırlanmakta ya da ikiye indirilmektedir.
· Oyuncular kuralları kabul etmek ve önceden belirlenmiş kurallara göre hareket etmek zorundadır.
* Oyun teorisinin unsurları
· Taraflar
· Stratejiler
· Kurallar
· Sonuçlar’dır.
* Tek kişilik oyunlarda oyun şans faktörü üzerine kurulmuş iken, iki kişilik oyunlarda oyun tarafların bilinçli ve rasyonel davranışlarına dayanmaktadır.
* İletişim ve güven durumu olduğunda 0, 2, 10 ve 13 puanları arasından en uygun olan her ikisi içinde 10 puandır.
* Rekabet ve güvensizlik durumunda -10, 0, 10 ve 11 puanları arasından en uygun olan her ikisi içinde 0 puandır.
* Ortak çıkarlar durumunda 0, 5, 10, 20 puanları arasından en uygun olan her ikisi içinde 20 puandır.
* Zıt çıkarlar durumunda oyun sıfır toplamlı bir sonuca sahiptir.
* Oyunlar; sabit toplamlı ve değişken toplamlı olarak ikiye ayrılır.
* Sıfır toplamlı (sabit toplamlı) oyunlar uzlaşması mümkün olmayan çatışmalara ve gerilimlere sıkça uygulanan yöntemlerdir.
* Maksimum zararın minimuma indirilmesine minimaks; minimum kazancın maksimuma çıkarılmasına maksimin denir.
* Sıfır toplamlı oyunlar için:
· Blöf oldukça işe yarar.
· Rakibin kapasitesine göre strateji belirlenir.(Niyetini tahmin etmek zordur.)
· En kötü duruma göre hareket edilmiştir.
· Karşılıklı kuşkuya dayanır. Yani ödül yöntemine veya ikna etme yöntemine başvurmaz.
· Oyuncular iki kişi veya devletten oluşur.
* Sıfır toplamlı olmayan oyunların en popülerleri korkak tavuk, geyik avı ve mahkûm ikilemi modelidir.
* Korkak tavuk modelinde;
· İşbirliği için birinin kararı yeterli değildir. İşbirliğini ikisinin de aynı derecede arzu etmesi gerekir. Bunun içinde diğerinin niyetinden tam emin olmalıdır.
· Her iki oyuncuda ne yapacakları konusunda önceden tasarladıkları stratejiyi uygular.
· En iyi seçim her iki tarafında rasyonel davranmasıdır.
* Geyik avı modelinde;
· Amaca ulaşılması işbirliğinin tam olarak gerçekleşmesine bağlıdır.
· En rasyonel seçim işbirliğini seçmektir.
· Grevlerde, sömürgeci ülkeye karşı yürütülen bağımsızlık hareketlerinde ve hükümet karşıtı ayaklanmalarında bu model görülür.
* Mahkûm ikilemi oyunu genellikle oyuncuların önceden birbirini tanımadığı, birbirlerinin geçmişleri hakkında bilgi sahibi olmadıkları, aralarında haberleşme ve güvenin olmadığı, oyunun bir defa oynandığı ve bir daha oynanmayacağı varsayımına dayanır.
* Tavuk oyunu ve geyik avı oyununda işbirliği daha rasyonel bir davranış iken, mahkûm ikilemi oyununda işbirliği oldukça risklidir.
* Mahkum ikileminde tarafların birbirlerine güvenmemelerinin temel nedeni haberleşme eksikliğidir.
* Oyun teorisine yapılan eleştiriler:
· Empirik değerinin olmadığı
· Varsayımlarının günlük yaşamla paralellik göstermediği
· Karmaşık oyunları çözmeye yönelik tekniklerin geliştirilememesi
· Toplum bilimcilerle temel mantığının sorgulanmaya başlanması
· Çok fazla matematiksel olması, indirgemeci bir analiz yaklaşımı olması vs.
Bölüm 6
* Uluslararası Sistem Teorisi için
· Başlıca varsayımı uluslararası sistem denilen yapı, devletlerin dış politikasını belirler.
· Farklı karakterlere sahip devletler aynı koşullarda benzer politika izler.
· Uluslararası ilişkilerin tek aktörü devlettir.
· Uluslararası politikayı açıklama amacı taşır.
· Devletlerin içsel yapıları ve bunun dış politikaya etkileri dikkate alınmaz.
* Uluslararası Sistemin sistemleri :
·
Üst Sistem (Uluslararası Sistem)
· Alt Sistem
1. Coğrafi alt sistemler (BM, NATO)
2. Fonksiyonel alt sistemler(Orta Doğu Sistemi, Batı Avrupa Sistemi vs.)
* Sistemin başlıca varsayımları
Karşılıklı bağımlılık
· Sürekli ilişki
· Karşılık etkileşim
· Bütüncül bir yapı
· Ayırt edici özellik
·
* Richard Rosecrans:
· Sistem çözümlemesini (1740-1960 arası) Avrupa tarihini dokuz tarihsel döneme ayırarak yapmaktadır.
· Bu dokuz uluslararası sistemi kendi aralarında istikrarlı ve istikrarsız sistemler olarak ikiye ayırmıştır.
· Uluslararası örgütleri düzenleyici mekanizmalar, güç ve çıkar mücadelesini bozucu girdiler, işgal edilecek toprakların kalmamasını çevresel kısıtlayıcı olarak değerlendirmiştir.
* K.J. Holsti beş uluslararası sistem ortaya koymuştur:
1) Hiyerarşik sistem
2) Güç dengesi sistemi
3) Gevşek iki kutuplu sistem
4) Sıkı iki kutuplu sistem
5) Çok kutuplu sistem
* Morton A. Kaplan
1) Hiyerarşik sistem
2) Güç dengesi sistemi
3) Gevşek iki kutuplu sistem
4) Sıkı iki kutuplu sistem
5) Evrensel sistem
6) Birim veto sistem
* Kaplana göre tarihsel olarak günümüze kadar gerçekleşen sistemler güç dengesi ve gevşek iki kutuplu sistemdir.
* Kaplana göre her sistemi incelemeye yarayan beş değişken dizisi vardır:
1) Temel kurallar
2) Girdilerle ilgili değişim kuralları
3) Aktör sınıflandırıcı değişkenler
4) Güç öğelerine ilişkin kapasite değişkenleri
5) İletişim düzeyiyle ilgili enformasyon değişkenler
* Güç dengesi sistemi
· Güçleri yaklaşık eşit en az beş ulusal devletten oluşmalı
· Sistemde zorunlu olmamakla birlikte dengeleyici devlet bulunabilir.
· İttifaklar kısa sürelidir, geçici amaçlar için yapılır, ideoloji etkili değildir.
· Sistemde ittifak dışında kalan devletlerin çok olması istikrar unsurudur.
* Sistemin temel davranış kuralları:
* Savaş yerine diplomatik görüşmeleri tercih etmek (Avrupa Uyumu)
* Temel aktörlerden birinin ortadan kaldırılması söz konusu ise savaşı durdurmak (18 ve 19. yy
* Sistem içinde başat veya koalisyonlara izin vermemek (Bismark’ın Avusturya’ya karşı takip ettiği diplomasi)
* Uluslarüstü ilkelere bağlanma doğrultusunda hareket eden devletleri sınırlamak(Fransız devrimleri karşısında diğer devletlerin tutumu)
* Yenilmiş veya yıkılmış bir temel aktörün sisteme dönmesine veya aktör sayısının çoğalmasına çalışmak(Napolyon sonrası Fransa)
* Bütün ortaklara karşı kabul edilebilir ortak olarak davranmak
* Gevşek iki kutuplu sistemi
· Sistemde evrensel aktörler ve örgütler bulunur (BM).
· Her blokta blok önderleri ve örgütleri vardır.
· Dengeleyici rolü yerine arabulucu rolü vardır.
· Sistemde İttifaklar uzun sürelidir, ideoloji önemlidir.
· Arabulucu rolünü ya bağlantısızlar ya da evrensel örgütler yerine getirir.
· İkinci vuruş gücü ve nükleer silahların caydırıcı etkisi sistemin istikrarı açısından önemlidir.
* Sistemin temel davranış kuralları:
* Hiyerarşik örgütlenme yapısına sahip olan blok, karşı bloğu ortadan kaldırmaya çalışır, savaş yerine görüşmeleri, büyük savaş yerine küçük savaşı, gerekirse büyük savaşı tercih eder.
* Hiyerarşik örgütlenme yapısına sahip olmayan blok, savaş yerine görüşmeleri, gerekirse küçük savaşı tercih eder. Büyük savaştan kaçınır.
* Tüm blok üyesi devletler karşı blok sistemde üstünlük peşindeyse bunu kabul yerine savaşı tercih eder.
* Bloksuz devletler ve evrensel aktörler blok devletler arasındaki savaşı önlemeye çalışır.
* Tüm blok üyesi devletler evrensel aktörün amaçlarını karşı bloğun amaçlarına üstün tutarlar.
* Sıkı iki kutuplu sistem
· Aktör sayısı azdır, bütün aktörler bloklardan birine üyedir veya taraftır.
· Bloksuz aktörler ve evrensel aktörler yoktur veya önemsizdir.
· Gevşek İki kutulu sistemdeki kurallar aynen geçerlidir.
· Bütünleştirici ve arabulucu rolü yoktur veya önemsizdir.
· İstikrarlı sistemler olarak düşünülmez.
* Evrensel sistem
· Sistem konfederal bir siyasi sitem görünümündedir.
· Gevşek iki kutuplu sistemdeki evrensel aktörün işlevinin genişlemesiyle ortaya çıkar.
· Sistem bütünleşmiş ve istikrarlı bir özellik taşır.
* Hiyerarşik sistem
· Sistem bir dünya devleti veya imparatorluk sistemi görünümündedir.
· Sistemde fonksiyonel örgütlenmeler coğrafi örgütlenmelerden daha güçlüdür.
· Sistem oldukça bütünleşmiş bir yapıya sahip olduğundan istikrarlı bir sistemdir.
· Bütünleşmenin faydaları fazla olduğu için ayrılmanın bir maliyeti vardır.
* Birim veto sistemi
· Sistem çok kutuplu bir görünüm sergiler.
· Bu tür sistemler nükleer güce sahip ancak dayanılmaz ilk vuruş kapasitesine sahip olmayan yirmi kadar devletin bir araya gelmesiyle ortaya çıkar.
· Hegemonik amaçlar güden devletlere rastlanmaz.
· İstikrarlı bie sistem sayılabilir.
* Mortan A. Kaplan bu sınıflamalarının dışında 4 sistem daha geliştirmiştir:
1) Çok gevşek iki kutuplu sistem
2) Detant sistemi
3) İstikrarsız blok sistemi (Macar devrimi)
4) Tamamlanmamış nükleer yayılma sistemi
* Sistem teorisine göre;
· Sistem modelleri anarşik değildir.
· Neo realizme göre daha bilimsel ve davranışsalcıdır.
· Tarihsel deneyimlerden yola çıkılarak geliştirilmiş modellerdir.
· Devlet tek aktördür.
· Devlet politikaları uluslararası sistemin karakteriyle açıklanmaya çalışılmıştır.
* Sistem teori modellerine yapılan eleştiriler:
· 2 model dışındakilerin varsayımsal olması ve sınanma imkanının olmaması
· Modellerin statik soyutlamalar olduğu
· Kuralların yeterince açık olmaması
· Devletler arasında bir ayrıma gidilmemesi
· Devletlerin davranışlarını yapısal nedenlere dayandırması
Bölüm 7
* Karar verme süreci ilk defa siyaset bilimi dışındaki diğer alanlarda olmuştur. Bunlar:
· İktisatçılar
· İş idaresi (işletme) Uzmanları
· Sosyal Bilimlerde
* Uluslararası İlişkilerde karar verme teorisi, kriz çözümlerinde ve mikro analizlerde kullanılmıştır.
* Karar Verme Teorisinin temel varsayımları:
· Analiz birimi devlettir.
· Devlet rasyonel davranan ve bütüncül ögeler değildir.
· Devlet alt birimlerden oluşan plüralist bir yapıdır.
· Uluslararası sistemde cereyan eden tüm olaylar bireye indirgenebilir.
· Kamuoyu, baskı grupları, ideolojik tercihler, seçim sistem vs. dikkate alınır.
* Karar verme teorisyenleri karar vericinin rasyonel veya irrasyonel davranacağı şeklinde ikiye ayrılmışlardır.
* Verba karar vericilerinin kişisel özelliklerinin kararlarındaki etkileri için bazı varsayımlarda bulunmuştur:
· Bireyin konuya ne kadar ilgi duyduğuna ilişkin
· Kişinin uluslararası olay hakkındaki bilgi birikimine ilişkin
· Kişinin uluslararası sorun çözme yeteneğine ilişkin
· Kişi konuyu ne derece rasyonel değerlendirdiğine ilişkin
· Kişinin olayı etkileme gücünü bilmesine ilişkin
· Kişinin kararlarının sonuçlarından sorumlu olması ölçüsüne ilişkin
· Konunun detaylanması
· Grup tarafından karar alınması halinde bireyin etkisinin azalacağı
* Algılama ve Yanlış Algılamaya ilişkin varsayımların sahibi Robert Jervis’dir.
* Karar verme teorisinin modelleri
· Küçük Değişiklikler Modeli : İki Adım İleri, Bir Adım Geri
· Rastgele Adımlar : Sarhoş Yürüyüşü Modeli
· Risk Ve Başarının Hesaplanması : Kumarbazın İflas Modeli
· Küçük Gruplarla Karar Verme
· Standart Uygulama Prosedürleri
· Rasyonel Politika Modeli
· Örgütsel Süreç Modeli
· Bürokratik Politika Modeli
· Şelale Modeli
* Küçük Değişikliler Modeli : İki Adım İleri, Bir Adım Geri
* Süreç açık uçludur ve süreklidir.
* Karar verici, baştan verdiği kararları daha sonra revize ederek genişletir.
* Politikayla atılacak yeni adımlar her aşamada tartışılır.
* Rastgele Adımlar: Sarhoş Yürüyüşü Modeli
* Modelde kaldırımda yürüyen bir sarhoşun bir sonraki adımını nereye atacağı nasıl tahmin edilemezse, bazen karar vericilerin kararları da tahmin edilemez.
* Risk ve Başarının Hesaplanması: Kumarbazın İflas Modeli
* Dış politikada karar verici matematik hesabı yapar.
* Kaynakları bol olan güçlü oyuncu ya da ülke hata yapsa bile oyunda kalmaya devam ederken zayıf oyuncu oyunu sürdüremez.
* Güçlü ülke konvansiyonel savaşlarda avantajlı iken nükleer savaşta dezavantajlıdır.
* Karar vericiler bu sınırlar içinde karar vermek zorundadır.
* Küçük Gruplarla Karar Verme
* Bireysel çıkarlar yerine işbirliği yapma eğilimi öne çıkar.
* Zamanın azlığı ve stres önemli bir unsurdur.
* Stres çok fazla olmadığı zaman verimlilik ve üretkenlik artabilir.
* Zaman baskısı bireyler arasında daha çabuk uzlaşma sağlar.
* Genellikle kriz durumlarında uygulanır.
* Standart Uygulama Prosedürleri
* Çok sayıda bireyin davranışı arasında bir koordinasyon sağlanmaya çalışılır.
* Rutin sorunlarda genellikle standart kurallar uygulanır. Böylece lider boşa zaman harcamamış olur.
* Rasyonel Politika Modeli
* Devlet temel aktördür.
* Karar vericiler devlet adına rasyonel davranır.
/ İkinci vuruş kapasitesi caydırıcıdır.
* Örgütsel Süreç Modeli
* Devlet rasyonel karar verebilecek bütünsel bir yapı olmayıp, birçok yarı feodal gevşek yapılı örgütsel topluluklardan oluşabilir.
* Çok sayıda örgütün üstünde hükümet üstü bir örgüt bulunur. Lider bütün örgütlerin çıkarına uygun kararlar verir.
* Her örgüt dış politikayı etkileyebilir.
* Bürokratik Politika Modeli
* Devletin tepe örgütünün başında bulunan lider bir çok grup oluşturmakta ve bu grupların her birinin kendi doğrusu vardır.
* Rasyonel politika modelinden farklı olarak tek aktör yerine birçok aktörden bahsedilmektedir.
* Hükümetin politikası rasyonel seçimden ziyade mücadele sonucu varılan bir uzlaşı halini alır.
* Örgütsel süreç modelinde hangi örgütün ne iş yapacağı bellidir. Ancak bu modelde sınırlar belli değildir.
* Şelale Modeli
* Karl Deutsch’e göre ülke içindeki kararlar beş ana grup arasında işleyen iletişim ağıyla belirlenmektedir.
1) Sosyo ekonomik seçkinler
2) Siyasal ve hükümetsel seçkinler
3) Kitle haberleşme seçkinleri
4) Yerel kanaat önderleri
5) Siyasal konulara ilgi duyan daha geniş bir halk yığını
Enformasyon akışı ilk dört düzeyden aşağıya doğru olmaktadır.
Bölüm 8
* Pozitivizmin ilk dönemi Comte ve Simon ile başlarken, ikinci dönemi Viyana Çevresi’nin ortaya çıktığı 1920’ler kabul edilir.
* Varlığın temel özelliklerini konu alan kısaca varlığın bilimi anlamana gelen kavrama ontoloji denir.
* Bilimsel araştırmalarda ve bilimsel bilgiye ulaşmada yöntem kullanımı kavramına metodoloji denir.
* A priori bilgi, doğuştan gelen bilgiler; posteriori bilgi ise deneyden türemiş olan bilgidir.
* Pozitivizm, bilimin tekliği üzerinde durmakta, toplumsal olayların doğa bilimlerinin metodojileriyle açıklanabileceğini ileri sürmekte ve olgularla değerlerin kesin olarak ayrılması gerektiğini savunmaktadır
* Emprizm bilimsel bilginin duyu verilerimize yönelik önermelerden oluştuğunu, doğuştan bilginin olmadığını, tüm bilgilerimizin deneyiminin ürünü olduğunu ve bilimsel bilgiye tümevarım yöntemiyle ulaşıldığını kabul eden bilgi teorisidir.
* Bilimsel bilginin gelişmesinde temel alınan epistomolojiler emprizm ve rasyonelizm’dir.
* Toplum biliminde pozitivizm, doğa bilimlerinin metedolojilerinin kullanılması anlamına gelirken, yaklaşımını emprist epistomolojiye dayandıranlara empristler ya da pozitivistler denir.
* Epistomoloji, bilginin kaynağıyla ve bilimsel bilginin gelişimiyle ilgilidir ve kısaca bilgi teorisidir.
* David Hume’de doruk noktasına ulaşan emprizme katkı yapanlar
· Francis Bacon
· Thomas Hobbes
· John Locke
* Hegel ile doruğa ulaşan rasyonelizme katkı yapanlar
· Hugo Grotius
· Rene Descartes
· Immanuel Kant
· Leibniz
· Spinoza
* Emprizm ve pozitivizm ile ortak noktalar:
· Deney ve gözleme dayanma
· Tümevarımı benimseme
· Olgusallık ve nesnellik
* Pragmatizm emprizm ile rasyonelizm arasında bir anlamda orta yolu temsil etmektedir. Pragmatizme göre bir düşünce ya da tezin pratik sonuçlarıyla değerlendirilmesi gerektiğini, düşünce ya da teoriye bağlanmanın pratikte hiçbir yararı yoksa terk edilmesi gerektiğini savunur.
* Pragmatizmin savunucuları
· William James
· Charles Peirce
· John Dewey
· Thomas Kuhn
· Paul Feyerabend
* Pozitivizmin arkasında yatan düşünce sosyal bilimlerin
· Sekülerleştirilmesi
· Metafizikten arındırılması
· Toplum bilimlerini doğa bilimlerinin esaslarına göre yapılandırma çalışması
* Pozitivizmin temsilcileri Saint-Simon, Auguste Comte ve John Stuart Mill’dir.
* Auguste Comte’e göre üç tür bilgi vardır: teolojik, metafizik ve pozitif
* Mantıkçı Pozitivizm (Viyana Çevresi, mantıkçı emprizm)’in Pozitivizm ile ortak ve farklı noktaları:
· Deney ve gözleme önem vermeleri (ortak)
· Doğa biliminin araştırma metotları toplum bilimine de uygulanabilir (ortak)
· Bilimsel bilgi, metafizikten etkilenmeyen, duygu ve değerlerimizden arınmış nesnel bilgidir. (ortak)
· Doğrulamacılık (ortak)
· Doğrulama sürecine mantık ve dil analizi dahil olmalıdır(sadece mantıkçılar)
· Önermeler anlamlı ve anlamsız diye ikiye ayrılır. (sadece mantıkçılar)
* Eleştirel rasyonalistlerin ilkeleri
1) Mantıksallık ilkesine göre bilimsel teorilerin doğrulanması tümden gelimci mantık kurallarına uygun yürütülmelidir.
2) Emprik doğrulama ilkesine göre sadece deneysel olarak doğrulanabilen önermeler bilimseldir.
3) Teori ile gözlem ayrı ayrı ele alınmaktadır.
4) Gözlemlenen olgular arasında sürekli ve değişmeyen neden-sonuç ilişkisi vardır.
* Neopozitivistlerin (eleştirel rasyonalizm) geleneksel ve mantıksal pozitivistler/empristler den farkı:
· Tümevarımcılık yerine tümdengelimciliği benimser
· Katı olgusalcılığa dayanmamaları
· Metafizik önermeleri anlamsız ve boş görmemeleri
· Bilimin birikimci yöntemlerle ilerlediğini savunması
· Doğrulamayı reddederek, yanlışlama ve sınama üzerinde durur.
* Neopozitvistlerin savunucuları
· Karl Popper (bilimsel olabilmek için teorinin yanlışlanabilir olması gerekir)
· Thomas Kuhn (normal bilim ve devrimci bilim ayrımı yapmştır)
· Imre Lakatos (araştırma programı,heuristik ve çetin öz kavramlarının sahibi)
· Paul Feyerabend (inat ve çoğulculuğun bilimi geliştireceğini savunmuştur.)
* Thomas Kuhn için paradigma dört ögeden oluşmaktadır:
1) Simgesel genellemeler
2) Paradigmanın metafizik kısımları
3) Değerler
4) Örneklik
* Post Modernizm anarşi kavramı ile özetlenebilir ve öncüsü Jean-Fronçis Lyotard’dır.
* Post Pozitivistlere göre pozitivistlerin ihmal ettiği alanlar
· Toplum biliminde teorilerin değerden arındırılmış olması gerektiği
· Teorilerin nesnel olması gerektiğidir.
Amerikan Dış Politikası
ÜNİTE -1 ULUSLARARASI SİSTEMDE ABD
Uluslararası ilişkilerin devlet merkezli, ulusal çıkar ve güç mücadelesi olduğunu iddia eden uluslararası ilişkiler ekolü Realist okulu
Realist okul öğretisine göre ayrılan devletler Küçük, büyük, süper ve orta devletler.
Devletler ve devlet dışı aktörler arası ilişkiler topluluğu Uluslararası sistem.
Süper Güç olan devletler Sovyetler Birliği ve ABD
ABD dış politikası Dış kaynaklar ve Dış politika stratejileri.
Devletlerin dış politikalarında başarılı olmak için sahip oldukları soyut ve somut varlıklar bütünü Güç kaynaklar.
Devletlerin dış politikalarında takip ettikleri uzun dönemli planlı ve kapsamlı yol ve yöntemlerin toplamı Dış Politika Stratejileri.
ABD’nin somut güç kaynakları Toprak/ülke bütünlüğü, jeopolitik konumu, ekonomik üretimi ve teknoloji gelişmişliği.
ABD’nin soyut güç kaynakları Toplumsal kültür ve dayanışma, federal devlet modeli, başkanlık sistemi, liberal değerler, sahip olunan değerler ve ilkeler toplamı, dış politika stratejileri.
ABD’nin en önemli soyut güç kaynağı Başkanlık Sistemi.
ABD üretim gücünün en önemli unsuru Donanmasının ve deniz gücünün çok gelişmesi.
ABD’nin dış politika stratejisi Yalnızcılık, Güç Dengesi Angajman’dır.
ABD’nin dünyaya açılması ve yerleşmesi Angajman.
Amerika kıtasını sömürgeleştiren devletler İngiltere, İspanya, Portekiz, Hollanda ve Fransa.
Amerikan kolonilere arasında en gelişmişi İngiliz Kolonileri.
13 İngiliz kolonisinin bağımsızlığını kazanmasında etkili olan gelişme Yedi Yıl Savaşları.
ABD’nin bağımsızlığını kazanmasında etkili olan faktör Fransa-İngiltere Rekabeti.
ABD bağımsızlık savaşında kolonilere destek veren ülke Fransa.
Dünya tarihinde ilk federal anayasa ABD Anayasası.
Çıkar ve güç kriterleri dikkate alınarak oluşan dış politika Reel politik.
ABD’nin ilk büyük anlaşması Joy Anlaşması.
ABD, ekonomik olarak zorluk içinde olan Fransa’dan 15 milyon dolara satın aldığı bölge Lousiana.
Monroe Doktrininin amacı ABD’yi Avrupa’da ki çatışmalara bulaştırmamak.
Deniz ve kara kuvvetleri ile silah gücünü diplomatik baskı aracı kullanarak dış politikada etkili olma taktiği Gunboat Diplomasisi.
Wilson İlkelerinin başarıya ulaşamamasının nedeni ABD kongresinin yalnızcılık stratejisini tercih etmesi.
ABD’nin ikinci dünya savaşında destek verdiği ülke İngiltere.
Büyük İttifak ABD – Sovyetler Birliği – İngiltere.
ABD’nin Çin ile yaşadığı soğuk savaş Vietnam Savaşı.
ABD’nin Dünya Ekonomisindeki hegamonyasını G-7 grubu ülkeleri ile paylaşmak zorunda kaldığı gelişme Bretton Woods Sisteminin çökmesi.
Reagan’ın ekonomi politik alanında izlediği politika Neoliberal.
Başkan Bush Önleyici Savaş Doktrini.
ABD’nin Irak dolayısıyla büyük kan kaybettiği, bunun durdurulması tavsiye edilen rapor Baker – Hamilton Raporu.
ÜNİTE -2 ABD DIŞ POLİTİKASININ TOPLUMSAL KAYNAKLARI
Elit Toplumda değerli olan ve sayıca azınlık olan kimseleri içinde barındıran küçüklüğüne rağmen etkinliği yüksek grup.
ABD’nin geçmişte ve günümüzde ki diğer büyük güçlerden farklı olduğu iddiasına Amerikan İstisnacılığı.
ABD siyasal sisteminin halkın dış politika meselelerine kafa yormasını gerektirmemesinin nedeni Başkanın geniş yetkilere sahip olması.
Amerikan siyasi kurumlarının birbirlerinin yetki anlanlarına müdahale edememesinin temel nedeni Güçler Ayrılığı Sistemi.
Müşteri Amerikan dış politikasını yapanların Amerikan halkını tanımlaması.
Bir kişinin dış politika ile ilgili tutumunu belirleyen faktörler Eğitim, dini inanç, yaşı, yaşadığı yer ve cinsiyeti.
ABD’nin ikinci dünya savaşına katılmasına neden olan olay Pearl Harbor Baskını.
İdeoloji Siyasal ya da toplumsal bir öğreti, topluma veya siyasete yön verme iddiası ile sistematik olarak oluşturulmuş fikirler bütünüdür.
Yasama, yürütme ve yargı olarak bilinen üç yönetim erkine ilave olarak medyaya verilen isim Dördüncü Kuvvet.
Gazetecilerin Kaynakları Halka açık yapılan demeçler, röportajlar, resmi yetkililerden farklı yollarla edinilmiş bilgiler.
Devlet veya hükümetten bağımsız olarak çalışan, bilgi ve strateji üreten kuruluş Düşünce Kuruluşu.
Liberal okuyuculara hitap eden dergiler New Republic ve Nation.
Dış politika da basının rolü Bilgilendirme, yorumlama ve belirli aktörlerin çıkarlarını temsil etme.
Amerikan tarihine damgasını vuran toplumsal sorun Kölelik.
ABD zencilere karşı ayrımcılık konusunda değişimi en zor hazmeden devlet kurumu Dışişleri Bakanlığı.
Dini veya felsefi inançları nedeniyle askerlik hizmetini yerine getirmeyenlere verilen ad Vicdani Retçi.
Yönetime karşı gelmeyi ifade eden ancak şiddet içermeyen eylemler Sivil itaatsizlik.
Baskı ve çıkar grubunu siyasi partiden ayıran en önemli özellik İkisinin de iktidarı hedeflememesi.
Baskı ve çıkar grubunun ortaya çıkış nedeni Bireylerin tek başına siyasi süreçlere etkisinin sınırlı olacağı düşüncesi.
Partilere para kaynağı sağlayan Siyasi eylem komitesi.
Amerikan çiftçi ve tarım grupları National Grange, Amerikan Çiftçi Bürosu Federasyonu ve Çiftçiler Birliği.
Lobicilik Amerikan hükümeti ve kongre tarafından alınan kararları etkileme amacıyla yürütülen faaliyetler.
ABD Lobilerinin temel fonksiyonu Para karşılığında baskı gruplarını kongrede temsil etmek.
Baskı gruplarının çalışma yöntemleri Basın yolu, protesto yürüyüşleri, oturma eylemleri, ayaklanma ve başkaldırı.
ÜNİTE -3 ABD DIŞ POLİTİKASI KARAR ALMA SİSTEMİ
ABD Dış politikasında karar alma yaklaşımını kullanma gereksinimlerinin bilimsel kaynağı Davranışçı yaklaşım.
ABD devlet sisteminin temelinde ABD Anayasası vardır.
Amerikan vatandaşlarının devlete karşı insan hak ve özgürlüklerini garanti altına almak için anayasaya eklenen metin Halklar Bildirgesi – (1791)
ABD devlet sistemi Federal bir yapıdır. ABD Anayasası devletin hukuksal zeminidir, denetim ve denge sistemi vardır, güçler dengesi vardır ve halklar bildirgesi anayasasına eklenmiştir.
ABD Devlet sistemin en üstünde federal hükümeti oluşturan organlar Yasama, Yürütme ve Yargı.
ABD’de yürütme işlevini yerine getirenler Başkan, başkan yardımcısı, bakanlıklar ve ilgili birimler.
ABD Başkanı 4 yıllığına seçilir ve 15 bakanlık vardır.
ABD’de dış politika yapma, yürütme ve uygulama görevi Dışişleri Bakanlığı.
ABD’de bakanlara verilen genel isim Sekreter.
ABD’de bir yasa teklifi Senato’nun onayından geçmelidir.
Amerikan devlet sistemi içindeki üçüncü güç Yüksek Mahkeme.
ABD devlet yönetimi Güçler ayrılığı.
ABD dış politikasında hakim ve tek erkin başkan ve yürütme organları olduğu model Başkanlık Modeli.
Kongrenin etkin ve belirleyici olması Kongre Modeli.
Yasama ve yürütmenin birlikte olması Anayasal Denge Modeli.
Başkanın dış politika yetkileri Savaşı yürütmek, dış yardımlar almak, büyükelçi atamak ve diplomatlık yapmak.
Kişilerin belli bir konuda ortaya koyduğu etkileyici ve çığır açıcı güce sahip fikir Doktrin.
ABD dış politikasındaki doktrinler Monreo, Truman, Reagan ve Bush doktrini.
ABD savunma ve askeri politikalarının uzmanlık kurumu Pentagon.
ABD’de kongrenin temel işlevi Yasa yapmak.
Cüzdan Gücü ABD bütçesinden yapılacak harcamaların ancak kongrenin onayı ile mümkün olması.
ABD’de savaş ilanı yetkisi Kongre.
Savaş yetkileri yasasının (1973) kabul edilmesinin nedeni Vietnam savaşı mağlubiyeti.
60 Gün Kuralı Kongrenin, başkanın asker gönderme kararını onaylama süresi.
ÜNİTE -4 ABD DIŞ POLİTİKASI YAKLAŞIMLARI
İnşacılık Dış politikanın inşa sürecinden oluştuğunu ve sosyal değerler üzerinde yükseldiğini savunan görüştür.
ABD ve Avrupa’nın sahip olduğu kültürel değerler Demokrasi, piyasa ekonomisi, kapitalizm ve liberalizm.
ABD’nin kültürel açıdan etkisi altında olduğu ülkeler İngiltere – Fransa.
Avrupalı göçmenlerin Amerika kıtasına göç etmelerinin amacı Yeni ve farklı bir dünya ve ülke kurmak.
Amerikan İstisnacılığının temel nedeni Amerikan Özgüveni.
Püritenizm Kilise şekilciliği yerine bireysel özcülüğe önem verilmesini savunan görüştür.
Amerikan liberal değerleri ile Amerikan dini inancını uzlaştıran kavram Amerikan İtikadı.
Kutsal Misyon 13 Koloniden kurulmuş olan ABD’nin sınırlı kalmayıp Amerika kıtasına yayılması.
Ahistorizim ABD’nin düşmanlarının olmaması.
ABD dış politikasına kılavuzluk eden ilkeler Yalnızcılık, moralizm, yayılmacılık ve çıkarcılık.
ABD dış politikasının ikilemleri Özgürlük savunuculuğu – emperyalizm, moralizm – çıkarcılık, çok taraflılık – tek taraflılık, yalnızcılık – yayılmacılık, pragmatizm – tutarlılık.
ABD dış politikasının yalnızcılık ve yayılmacılık arasında gidip gelmesinin sebebi ABD’nin çıkarlarına göre davranması.
İdeal düşünce ile pratik eylemin fayda kriterlerine göre değerlendirilmesi Pragmatizm.
Çok taraflılık – tek taraflılık örnek àIrak Politikası.
Marksistlere göre emperyalizm Bir başka ülkenin yönetimini ekonomik amaçlarla değiştirip kontrol ve sömürü altına almak.
ABD’nin Afganistan ve Irak işgali Demokratik emperyalizm.
ABD Teorileri Realizm, idealizm, liberalizm ve yeni muhafazakârlık.
Önleyici Darbe/Savaş 2003 yılında ABD’nin Irak’ı işgal etmesine dayanan anlayış.
İdealizm-Liberalizm arasında ki fark İnsan hakları konusunda ki hassasiyet.
ABD’nin ilk girişimi Milletler cemiyeti örgütü ve uygulamaları.
BM ve MC Örgütlerinin ve idealist politikaların temel amacı Müşterek Güvenlik Sistemi.
Yeni muhafazakârlar Soğuk savaş sonrasında etkili olmuştur.
BÖLÜM 5
ABD’NİN TRANSATLANTİK POLİTİKASI
+ ABD’ transatlantik ilişkilerinin belirleyicisi olan iki örgüt NATO ve Avrupa Birliğidir.
+ ABD’nin transatlantik ilişkilerin en önemli zemininin NATO olduğu konusundaki ısrarı NATO’nun öncelikle konumunu pekiştirmektedir. Birçok gözlemci Transatlantik ilişkileri hala NATO bünyesinde ABD ile Avrupa kıtasındaki pekiştirmektedir.
+ Amerikan kültürü, Avrupa kültürüne göre daha eşitlikçi ve katılımcı bir yapıya sahiptir. ABD’nin erime kâsesi olduğunu söyleyenler, farklı etnik, dini ve dilsel kinliklere sahip olanların ortak Amerikalılık kimliğini kolayca benimseyebildiklerini iddia etmektedirler.
+ Erime kâsesi/Çanağı: ABD yaşayan farklı etnik. Dini ve dilsel grupların ortak Amerikalılık kimliği altında kolayca kaynaşabilmelerini ifade eden terimdir.
+ Soğuk Savaş boyunca ABD’nin Avrupa kıtasında takip ettiği en temel dış güvenlik politikası, hâkimiyet ve hegemonya kurma politikasıdır. Batı Avrupa’nın siyasi kaderini ABD’nin belirlemesi anlayışına dayanan bu politika zaman zaman ABD ile batı Avrupa’daki müttefiklerini karşı karşıya getirmiştir.
+ ABD komünizm tehlikesine karşı kendi hegemonyası en önemlisi NATO 1949 yılında kurmuş Batı Avrupa’yı garanti altına almıştır.
** Avrupa Savunma Topluluğu**
+ 1952 yılında oluşturulan ama 1954 yılında Fransız meclisinin veto etmesiyle hayata geçirilemeyen bir projedir, gerçekleşmesi halinde Batı Avrupa’daki altı devlet ulusüstü bir savunma topluluğu kuracaklar ve ortak bir orduya sahip olacaklardır. Altı Batı Avrupalı devletin (Batı Almanya, Fransa, İtalya, Belçika, Hollanda ve Lüksemburg dur.
+ Marshall Planı: ABD Batı Avrupalı ülkelere ciddi kaynak aktarımında bulunmuştur. Avrupa Ekonomilerini diriltmek olan geniş kapsamlı ekonomik yardımı planıdır.
+ Bretton Woods Sistemi: İkinci Dünya Savaşı’nın sonunda ABD’nin Bretton Woods şehrinde kabul edilen ekonomik sistemin adıdır, Buna göre serbest ekonomisinin temel değeri ve prensiplerinin dünyanın her yanına yayılması, Uluslararası Para Fonu ve Dünya Bankası gibi örgütler kurulacaktır.
+ Esnek Mukabele Stratejisi: NATO’nun 1960 yıllarında sonunda kabul ettiği stratejik kavramdır, tehditlerde, tehdidin karakteriyle doğru orantılı bir karşılık verilmesi anlamına gelir.
+ Yıldız Savaşları Projesi: 1980’li yılların başında ABD Başkanı Reagan’ın Öne attığı ve amacın ABD topraklarını Sovyetler Birliğinden fırlatılacak nükleer başlık kıtalararası balistik füzelere karşı korumak olan füze savunma sistemi projesidir.
* ABD’nin Transatlantik politikası şu şekilde özetlenebilir**
+ ABD Türkiye’nin Avrupa Birliği Üyeliğini desteklemiştir, ABD Avrupa kıtasındaki müttefiklerini daha çok desteklemiştir, Transatlantik ilişkilerini daha çok NATO merkezli yürütülmesini istemiş ve desteklemiştir, Avrupalı müttefikler kendi aralarındaki ekonomik entegrasyonu çabasını desteklemiştirler.
** NATO, AB ve TÜRKİYE**
+ Türkiye 1952 senesinde NATO üyesi olmuştur. Türkiye’nin üyelik başvurusu başlangıçta olumlu karşılanmamıştır.
+ ABD’nin Türkiye AB üyeliğini desteklemesi Soğuk Savaş sırasında transatlantik gündemi pek işgal etmemişse de durum soğuk savaş sonrasında değişmeye başlamıştır. Sovyetler Birliğinin yokluğunda Türkiye’nin ABD gözündeki değeri azalmamıştır.
+ Bu minvalde atılan ilk önemli adım, Batı Avrupa Birliği’nin (BAB) tekrar canlandırıp bir şekilde AB nın güvenlik ve savunma örgütü haline dönüştürülmesidir. 1948 yılında kurulmuş, 1955 yılında Almanya’nın ve İtalya’nın üyeleriyle birlikte üye sayısı artmıştır olan BAB, soğuk savaş döneminde çoğunlukla etkisiz kalmış bir örgüttür.
+ Buna göre BAB barışı koruma krizlere müdahale, insani yardım ve kurtarma operasyonlarında kullanılacaktır.
+ 2000 yılında Aralık ayında Nice Zirvesi’nde ise BAB resmen lağvedildi ve bütün kurumsal varlığı AB’ye devredildi.
+ BERLİN PLUS: Diye bilinen düzenlemelere göre, NATO üyesi olmayan ve NATO ile Barış için ortaklık programı imzalamayan ülkeler, AB-NATO resmi toplantılarında katılamayacaktır, buna göre Kıbrıs bu düzenlemelerin dışında tutulmuştur.
+ 1990 yıllarında transatlantik ilişkileri etkileyen İkinci faktör Avrupalı müttefiklerin Avrupa birliği çatısı altında entegrasyon sürecini hızlandırmaya başlamaları ve AB’yi mümkünse dış savunma ve güvenlik politikaları alanlarında tek sesli hareket edebilen bir aktöre dönüştürmek istemeleridir
+ Müşterek Savunma Örgütü: Üyelerini ortak dış düşmanlara karşı korumak olan savunma örgütüdür. Bu anlayışa göre güvenlik bölünebilir.
+ Müşterek Güvenlik Örgütü: Güvenliğin bölünmezliği ve tehditlerin önceden tanımlayacağı varsayımıyla kurulan BM gibi uluslararası örgütlerdir.
+ Alan-dışı misyon: NATO’nun üyelerini herhangi bir silahlı dış saldırıya karşı korumak dışındaki görevleridir. Alan –dışı misyon örneğin: insani krizlere müdahaleyi ifade eder.
+ Üçüncü Faktör: Avrupa güvenliğini etkileyen olayların çoğunun hala Avrupa kıtasında yaşanmasıdır. Balkanlardaki iç savaşlar bu çerçevede değerlendirilir.
+ Dördüncü Faktör: ABD’nin 1990 yıllarında küresel düzlemdeki baş aktör rolünü sürdürmesi ve küresel sistemin tek kutuplu bir karakter taşımasıdır.
+ Cumhuriyetçi George W. Bush ABD başkanı olduğu 2001 yılından kendisinin ikinci başkanlık döneminin ortalarına kadar ABD ile Avrupa müttefikleri arasındaki ilişkileri olumsuz seyretmiştir.
+ Yeni muhafazakarlar liberal değerlerin güç kullanılarak yayılmasının liberalizme ters düşmediğine inanılırken liberal uluslararasıcılık liberalizmin özünde kendi kaderini kendi belirleme prensibini içerdiğini ve bundan dolayı hiçbir devletin başka bir devlete zor kullanarak kendi değerini dayatamayacağını düşünmektedir.
+ Demokrat başkan Obama hem seçimi kampanyasını hem de seçildikten sonra Avrupa ülkelerine geziler düzenlenmesi ve çok-taraflı kurumsal mekanizmalara önem vermesi bunun göstergesidir.
+ Başkan Bush Avrupalı müttefiklerine karşı olumsuz tavrı benimsemiş, NATO ‘ya gerekli önemi vermemiştir. Bu durumu tersine çevirmek için ciddi çabalar sarf etmiştir.
BÖLÜM 6
ABD, NİN ORTA DOĞU POLİTİKASI
+ ABD, Soğuk savaş boyunca Sovyetler Birliğinin Orta Doğu’da etkisini sınırlandırmaya çalışmıştır. 1948-1960 arasında ABD askeri ittifaklar ağıyla Sovyet bloğunun etrafında bir duvar oluşturmaya çalıştı. 1960-1966 arasında ABD, Sovyetler Birliğini sınırlandırmak için Arap milliyetçiliği ile yakınlaşmaya çalıştı. 1967’den sonraki eğilim ise Arap ve Müslüman ülkeler ile İsrail dahil muhafazakar güçlerle ilişkileri sıkı tutmaktı. İsrail en güvenilir müttefik olarak görüldü.
+ Arap milliyetçiliğini sınırlandırmada pek fazla sorun yaşamayan ABD, 1979’dan sonra İslamcı radikal aktörleri etkisizleştirmeye temel hedef olarak belirlemek durumunda kaldı.
+ Başkanın temel yaklaşımları, tavsiye alma konusunda kendilerine güvenebileceği kişiler ve içinde değişik aktörlerin yer aldığı karar verme sistemi. Petrol şirketleri, misyonerler, kongre, lobiler, Amerikan dışişleri Bakanlığının Arap ya da İsrail yanlısı görevlileri basın medya, krizler tarihsel önyargılar başkanın davranışını etkilemekte ve sınırlandırmaktadır.
+ Progrom: 19. Ve 20. Yüzyıllarda Yahudilerin şahıslarına, mallarına, mülklerine ve din merkezlerine karşı Avrupa ülkelerinde gerçekleştirilen, büyük çaplı ölüm ve yıkımlara neden olan saldırılardır. Geçmişte bazı ABD yönetimleri, komünist yayılmacılıkla mücadele ve detant politikaları çerçevesinde Arap devletlerini dikkate almışlardır.
+ Detant: 1970’li yıllarda ABD ile Rusya arasındaki ilişkilerin yumuşaması ve normalleştirilmesidir. Nihai olarak, İsrail’e sempati duyan lobilerin etkisi ABD’nin Orta Doğu politikasının oluşturulmasında daha belirleyici olmaktadır
+ Amerikan Başkanı Woodrow Wilson için de Yahudilerin Filistin’e dönmesi, incil’de belirtilen vaatlerin yerine getirilmesinden ibaret normal bir durumdu. Wilson, demokratik Siyonizm’in sözde ‘ Osmanlı despotizminin yerine geçmesi ve Yahudiler için Filistin’de bir yurt yaratılması fikrine oldukça sıcak bakıyordu.
+ Wilson Filistinliler ilgilenmiyor Siyonistlere desteklemek de onun için yüksek öncelikli bir şey değildi. Yine de Ekim 1917’de İngilizlerin yayınladığı Balfour Deklarasyonuna onay vererek Filistin’de yahudi yurdunu destekleyen ilk Amerikan başkanı oldu.
+ Balfour Deklarasyonu: 2 Kasım 1917’de İngiliz dışişleri bakanı Balfour tarafındından İngiliz Yahudi toplumunun liderleri Rothschild’e gönderilen mektupta İngiliz hükümetinin Filistin’de bir Yahudi yurdu oluşturulmasına olumlu baktığı ve bunu kolaylaştırmak için elinden geleni yapacağı belirtiliyor.
+ King-Crane Komisyonu: Siyonist programın uygulanmasının Wilson’ın temel ilkelerinden olan self-determinasyon ilkesini ciddi şekilde ihlal edeceği sonucuna vardı
+ Başkan Truman, 1946 kongre seçimlerinden bir ay önce yüz bin yahudi’nin göç ettirilmesini desteklediğini ilan ettiği yahudi devletine sıcak baktığını açıkladı.
+ Nixon Doktrini: ABD’nin müttefiklerinin ABD’den alacakları ekonomik ve askeri yardımla kendi savunmalarını kendilerinin üstlenmeleri böylece kendi bölgelerinde ABD çıkarlarının ve bölgesel istikrarın korunmalarını sağlamaları. 1973 Arap-israil savaşında çok büyük bir tehdit alan İsrail, ABD yardımı sayesiyle ayakta kalabilmiştir.
+ 1973 ABD’nin Orta Doğuya karşı tutumu: SSCB’yi orta doğudan uzak tutmak, Avrupa ve Japonları işe karışmasını engellemek, israil’in her bir komşusu ile ayrı ayrı uğraşmasını sağlayacak durum yaratmak
+ Truman Doktrini: Türkiye ve Yunanistan’a yöneltilecek herhangi bir Sovyet etki kurma girişimine ve saldırmasına ABD’nin her türlü imkânını kullanarak karşı koyma kararlılığı temsil etmektedir
+ Bağlantısızlar Politika: 2011 yılı itibariyle sayıları 120 olan herhangi bir blokta ittifak kurmaya yanaşmayan ve herhangi bir bloka karşı olmadıklarını ifade eden devletlerin izlediği politikadır
+ Eisenhower doktrini: olarak adlandırılan Mısır liderliğindeki grubun gözünde Arap devletlerinin içişlerine karışılması anlamına gelmekteydi.
+ 1967 Arap-İsrail savaşında ABD İsrail yanında yer aldı. Bu arada ABD-Türkiye ilişkileri krize girdi. 1964 başkan Johnson başkan İnönü’ye mektup gönderdi Johnson Mektubu Türk yetkilileri. ABD’ ile ittifaklarını sorgulamaya ve diğer bloklarla ilişkilerini normalleştirmeye itti.
+ 1973 savaşında ABD’nin israil’e yaptığı askeri yardıma karşılık Arap ülkeleri petrol silahıyla karşılık verdi.
+ PAX-Amerika’na: ABD’nin üstün gücüyle kendisi için kritik olan kendi çıkarlarını koruyacak şekilde kurduğu istikrar ve barış içeren üzendir.
+ ABD’nin İran’la İlişkileri: İran milliyetçi güçlerin lider olan tam bağımsızlığı hedefleyen Başbakan Musaddık 1951 yılında İngilizlerle İran petrolünü millileştirme konusunda bir mücadeleye girişmişti.
+ Nixon yönetiminin gözünde İran’ İsrail’den sonra ABD’nin Orta Doğuda en iyi dostuydu. İran’ın komünizm karşıtlığı stratejik konumu ve ABD – SSCB İRAN sınırında sofistike elektronik dinleme tesisleri kurmasını izin vermesi Sovyetleri kuşatma politikasına sahiptir.
+ 1986 sonunda Kuveyt tankerlerine İran’ın saldırması karşısında uluslararası yardım çağrısında bulununca ABD bu çağrıya olumlu yanıt verdi Kuveyt gemilerine ABD bayrağı çektirip, ABD koruması altına aldı, ABD’lilere göre onlar olumlu cevap vermeseydi boşluğu SSCB dolduracaktı. ABD ye olan güvenlerini kaybedip ona topraklarını üs bulundurma hakkı tanımaktan vazgeçeceklerdir.
+ ABD’ krizlerden hangisinden itibaren izlediği politikalarla Avrupalıların Orta Doğu’daki etkisini Süveyş krizi ile azaltmıştır.
+ Anlaşmalardan hangisinin imzalanmasından sonra ABD, Mısır ve İsrail’e yaptığı yardımları Camp David anlaşması ile ciddi şekilde artmıştır
BÖLÜM 7
ABD’NİN ASYA – PASİFİK POLİTİKASI
+ Bağımsızlık sonrasında ABD’nin izlediği dış politikası Barışçı ve yalnızcı olarak tanımlanmaktadır. Buradaki barışçılık ve yalnızcılık, Avrupalı büyük güçlerin savaşlarına ve ittifaklarına karışmama şeklinde anlaşılmalıdır
+ Açık Denizlerde Serbestlik: Uluslararası suların tüm ülkelerin ticaret gemilerine hiçbir keyfi sınırlama konmaksızın serbest olması.
+ ABD’nin Pasifik Açılması: Asya’yla ticaret yapan ilk gemi 1784 yılında New York’tan Çin’in Canton limanına sefer düzenlenmiştir. ABD 1820’li yıllarda yıllarından başlayarak Çin’le ticaretine sürekli artırmıştır.
+ 1839-1842 Afyon savaşlarıyla İngiltere Çin’in tamamen dışarıya açılmaya zorlamış ve ABD’de bu sayede benzer ticari haklar elde etmiştir. Başkan tyler, Amerikalı tüccarların aynı ayrıcalıklardan yararlanmasını sağlamıştır.
+ Açık Kapı Politikası: 19 yüzyılın başında konan bu ilkeye Çin hiçbir büyük gücün sömürgesi olmayacak ve Çin’deki ticari haklardan bütün ülkeler eşit bir şekilde yararlacaktı.
+ Japonya’yı dışarı açmaya karar veren ABD Başkanı Franklin Pierce’ın Japon imparatorluğuna gönderdiği mektuba teslim etmesi için 1853’te Commodore Perry’i TOKYO;ya yolladı. İngiltere’ye direnen Çin’in başına gelenleri iyi bilen Japonya, ABD’ye karşı bir direnç göstermemiş ve 1854’te imzalanan Yokohama Antlaşması’yla bu ülkeye En Çok Gözetilen Ulus en ziyade müsaadeye mazhar millet şartı statüsü veriştir.
+ ABD iç Savaş 1861-1865 ABD’nin ulusal yayılma politikasını belli bir süre kesintiye uğratılmıştır. İç Savaş’tan sonraki ilk yayılma girişimi Alaska ile gerçekleşmiştir.
+ Samoa ekonomisi tamamen Alman nüfuzu altına girmişti. İngiltere ise Avusturalya ve Yeni Zelanda’ya yakınlığı dolayısıyla bu adalarla ilgileniyordu, ABD’nin Pago Pago limanında kazanılmış hakları bulunmaktaydı. 1889 yılında imzalanan Berlin Antlaşması’yla Samao adaları Almanya’ İngiltere ve ABD’nin ortak vesayeti altına alınmıştır.
+ Kore 19. Yüzyılda hukuki olarak Çin’in vesayeti altında bir Krallıktı. Japonya, Kore Yarımadasını kendi denetimine almak için 1894’te Çin’in savaş ilan etmiştir. 1895’te imzalanan Shimonoseki antlaşmasıyla Çin’in Kore’nin bağımsızlığını tanımak zorunda kalmıştır.
+ Hawaii’nin kültürel olarak ABD’nin sömürgesi haline gelmiş bulunuyordu. Ayrıca şeker ve ananas üretimi yoluyla da ABD’nin Hawaii’deki Polonez Krallığı üzerinde etkili bir iktisadi nüfuzu oluşmuştur.
+ 1898 Paris Barış Antlaşması’yla İspanya, Karayipler’deki Küba ve Porto Rico ile Pasifik’teki Filipinler ve guam adalarındaki egemenlik hakkını ABD’ye devretmiştir.
+ 1898 İspanyol-Amerikan Savaşı, ABD’yi bir anda dünya gücü konumuna yükseltmiştir. Bu savaş sonrasında ABD’nin dünya politikasındaki ağırlığı büyük ölçüde artmıştır.
+ 1900 yılında Çin’de patlak veren Boxer ayaklanması ise durumun vahametini daha da arttırmıştır. Çin İmparatorunun reform hareketine karşı çıkan ve Eski Buda isimli muhalefet hareketi ülke çapında geniş bir ayaklanma çıkartmış ve batılı ülkelerin hedeflerine saldırılar düzenlenmeye başlamıştır. Amerikan kuvvetleri Japon ve Rusya kuvvetleriyle birlikte bu ayaklanmalar bastırılmıştır.
+ 1904 yılında patlak veren Rus – japon savaşı’ndan Japonya büyük bir zaferle çıkmış ve ABD’nin arabuluculuğuyla bir barış yapılmıştır. 1905 Portsmounth Antlaşması’yla Japonya, Kore’deki ayrımcılığını korumuş Mançurya üzerinde önemli ticari kazanımlar elde etmiş ve Sahalin’in güney yarısı japon eğemenliğine geçmiştir.
+ İngiltere’nin Japonya yerine ABD ile ittifak yapmasını istiyorlardı. ABD 1921’de topladığı Washington Konferansı’nda bu soruna akılcı bir çözüm bulmuştur. Burada imzalanan Deniz Silahlarının Sınırlandırılması Antlaşmasıyla büyük tonajlı gemilerinde 5-5-3 oranı kabul edilmiştir. Burada ABD ve İngiltere’nin oranı 5 iken Japonya’nın oranı 3’te kalmıştır.
**ABD’nin İkinci Dünya Savaşı sırasında Çini müttefik olarak seçmesi**
+ Japonya’nın Çin’i işgal etmesini önlemek, Savaş sonrası Çini güçlü bir ortak haline getirmek, Çin’in bağımsızlığını ve bütünlüğünü korumak, Asya’da güç dengesini sağlamak için Çin destekledi
** ABD’nin 2. Dünya savaşından sonra Asya – Pasifik bölgesinde iki Önceliği**
+ Japonya’nın tekrar ABD’ye rakip olması önlemek, Soğuk savaş’ ta komünist rejimin yayılmasını engellemek
+ ABD: Japonya’yı 1946-1952 arasında militer rejimi tasfiye edecek şekilde sivilleştirme süresine tabi tutmuştur. ABD ve Japonya arasında 1951’de San Francisco Anlaşması ve 1952’de Amerikan- Japonya Güvenlik Antlaşması imzalanmıştır. Bu anlaşmalara göre Japonya Kore ve Vietnam savaşlarında ABD ordusuna lojistik açısından büyük destek vermiştir.
** Sovyetler Birliği ve Çin Halk Cumhuriyeti arasında yaşanan ihtilaf nedenleri şu şekilde sıralanmaktadır**
+ Sosyalist dünyanın liderliği, Sosyalizmin yorumlanması, Sınır ihtilafları, Sovyetlerin Çin üzerinde hâkimiyet kurmaya çalışması.
+ Bunu fırsat olarak gören ABD, ÇHC, ile yakınlaşmıştır, 1972’de Nixon Çin ziyaret etmiştir. Ancak iki ülke arasında diplomatik ilişkilerin kurulması 1979’da olmuştur.
+ ABD’nin komünist yayılmasına karşı Asya-Pasifik bölgesinde kurduğu ittifaklardan biri de SEATO olmuştur, 1954’te Kurulan SEATO, NATO’nun Asya versiyonu olarak oluşturulmuştur. ABD, İngiltere, fransa, Avustralya, Yeni Zellanda, Filipinler, Tayland ve Pakistan SEATO’nun üyeleri olmuştur.
+ Soğuk Savaş Sonrası Pasifik’te ABD: ABD’nin Asya’ya olan ilgisi 1993’te Asya devlet ve hükümet başkanlarının katıldığı toplantıda. Başkan Bill Clinton tarafından gerçekleştirilen Pasifik Topluluğu Teklifi ile yeni bir açılımı sahne olmuştur.
+ Soğuk Savaş sona ermek üzereyken 12 ülkenin bir araya gelmesiyle kurulan APEC’ in amacı pasifik ekonomileri arasında iş birliğini derinleştirmek ve kurumsallaştırmaktı.
Büğün itibariyle 21 üyeli bir GSMH yüzde 50’den fazlasını kapsamaktadır.
+ Endonezya’nın liderliğini yaptığı ASEAN tüm Asya kıtasını kapsayacak bir şemsiye örgüt haline gelme yolunda adımlar atmaktadır. 1999 yılında kurumsallaşan ASEAN Artı üç oluşumu Güneydoğu Asya ülkeleriyle Çin, Japonya ve Güney Kore arasındaki iş birliği derinleştirmektedir.
+ Anlaşma ile katılımcı tüm devletler Çin’in bağımsızlığına, egemenliğine ve toprak bütünlüğüne saygı Dokuz Devlet Antlaşması ile sağlanmıştır
BÖLÜM 8
ABD’NİN LATİN AMERİKA VE AFRİKA POLİTİKASI
+ ABD’nin Dış Politikasında Latin Amerika: Latin Amerika ülkeleri yumuşak dengeleme soft balancing yaklaşımıyla, ABD’nin tercih ve çıkarları ile tam olarak örtüşmeyen dış politikası kararları almaya başlamıştır.
+ Soft Balancing: Uluslararası sistem de özellikle tek kutuplu bir güç dağılımı söz konusu ise diğer devletlerin bu güce karşı askeri bir meydan okuma yerine uluslararası kuruluşlarda, ekonomik ilişkilerde veya diplomatik alanda muhalif tavır alınmasıdır.
+ ABD, Kanada, Meksika arasında imzalanan NAFTA bunu takip eden ikili ticari anlaşmalar bölgenin ABD yatırımları için önemli bir çekim merkezi olduğunu göstermektedir.
+ ABD Gölgesinde Bağımsız Latin Amerika: Latin Amerika’nın bağımsızlık mücadelesindeki önemli kahramanlardan biri General Simon Bolivar dir. Nitekim Bolivya’nın ismi de Simon Bolivar’den gelmektedir. Venezuela, Kolombiya, ve Bolivya’ya bağımsızlık kazandıran Kreole lider kolonilerin bir arada kalmasını savunmaktadır.
** ABD’nin Latin Amerika Politikasını Şekillendiren Doktrinler**
+ 1823 yılında ABD Başkanı James Monroe’nun ismi ile anılan Monroe Doktrini’ Amerikalılarındır şeklinde özetlenebilecek sloganıyla Batı Yarımküredeki Avrupa etkisine son vermeyi amaçlıyordu. Kısmen ABD’nin izolasyonca doktrin er yaklaşımına örnek teşkil eden Monroe Doktrini başlarda Latin Amerika sempati gördü.
+ ABD hegemonyasının en açık örneklerinden bir diğeri, Başkan Theodore Roosevelet’in ortaya attığı İri sopa kavramıdır. ABD gerekirse güç kullanmaktan çekinmeden Batı Yarımküreyi dilediği gibi düzenleyeceğini ve Avrupa güçlere bu bölgede meydan okuduğunu da ifade etmektedir.
+ 1929 Başkan Hoover tarafından ilk defa kullanılan ama daha çok sonrasından gelen Başkan Franlin Roosevelt ile özleştirilen İyi komşuluk Siyasetini doktrini bu duruma örnektir
+ 1934 yılında ABD Hawaii işgal eden askerlerini çekmiştir, ABD kongresi Küba’daki ABD askerlerini meşrulaştıran yasal düzenlemeyi iptal etmiştir.
+ KÜBA: Küba’da 1934-1959 arasındaki General Batista iktidarı en ABD yanlısı dönemdir. Fidel Castro ve silah arkadaşları Küba devriminde hiç şüphesiz ABD’nin adayı bu kadar sömürmesi karşı tepki olarak Batista rejimini devirmiştir.
+ ŞİLİ: 1973 yılında şili General Pinochet tarafından gerçekleştirilen askeri darbe bu durumu örneklerindendir, ABD hükümeti 1973’teki darbede payı olduğu kabul etmiş ve Clinton resmi olarak Şili devletinden özür dilemiştir.
+ ABD, IMF ve Dünya Bankası tarafından benimsenen serbest piyasacı modelin ilk ve en önemli uygulayıcılarından biri Meksika olmuştur. Bunun sonucunda Meksika – ABD – KANADA – arasında NAFTA imzalanmış 1994 yılında yürürlüğe girmiştir.
+ ABD- Meksika İlişkileri: Yaklaşık 3200km uzunluğundaki Meksika-ABD sınırı bu yoğunluktan en fazla etkilenen bölgede olmuştur. Kolombiya dan gelen uyuşturucu maddeler Meksika üzerinden ABD piyasasına dağıtılmaktadır.
Soğuk Savaş Dönemi: Belçika’dan bağımsızlığını kazandıktan sonra kurulan Demokratik Kango Cumhuriyeti ilk seçimlerde başkanı Partice Lumamba oldu. Ancak Lumamba’nın Pan-Afrikansit afirika
Söylemi yanlısı rahatsız etti Sovyetler birliği ile yakınlaşması çevrede ekonomik çıkarları olan ABD ve Belçika’yı oldukça rahatsız etti. ABD ve CIA destekli bir suikastta başkan Lumamba suikast yapıldı 1961’de öldürüldü.
+ Apartheid: Güney Afrika’da Avrupalı beyaz azınlığın yerli siyah çoğunluk üzerinde egemenlik kuruduğu ve siyahların ayrımcılığa yönetim biçimi 1940’ladar itibaren Güney Amerika’nın resmi yönetim biçimidir.
+ ABD’nin dış politikada yer alan İyi komşuluk siyaseti doktrini Roosevelt ABD başkanı ile özdeşleştirilir.
+ Kolonilerin bağımsızlık ilan ederken kendi başlarına birer devlet statüsü kazanmalarına Dekolonizasyon adı verilir.
+ Günümüzde ABD ile en gergin sorunlu ilişkiler yaşayan Latin Amerika ülkeleri Küba- Venezuela dır.
+ ABD’nin kuruluşundaki 13 koloni giderek batıya doğru genişleyerek zengin kıtalara kontrol etme arzusu Kutsal Misyon dur.
+ 1823 yılında ABD Başkanı Jamer Monroe ismi ile anılan Monroe Doktirini sloganı Amerikan Amerikalılarındır.
+ Ticari ve sınır ihtilafı gerekçesi ile askeri müdahale Honduras’a gerçekleşmiştir.
+ ABD’nin 1910 yılında Nikaragu’ayı işgal nedeni İktidarı destek amacıdır