Aöf Dersleri Özetleri - Çıkmış Sorular - Sınav Soruları

AÖF Ders Özetleri Uygulamasına Hoş Geldiniz,Uygulamadan tam anlamıyla faydalanmak için üye olunuz.

Vize Sosyal Hizmete Giriş Vize Ders Özeti


#1
SOSYAL HİZMETE GİRİŞ
ÜNİTE 1
BİLİM VE MESLEK OLARAK SOSYAL ÇALIŞMANIN TEMEL KAVRAMLARI
Sosyal çalışma; insanın ve toplumun değişme ve gelişmesinin dinamiği ve yasaları konusunda gelişme düşüncesi ve bilgisi ile insanın toplumsal etkililiğini geliştirme yaklaşımı, yöntemi ve uygulaması konularında bilgi üreten bir bilim dalıdır.
Tanımın içerdiği boyutlar;
1. İnsanın ve toplumun değişme vegelişmesinin dinamiği ve yasalar,
2. Gelişme düşüncesi ve bilgisi,
3. İnsanın toplumsal etkililiğinigeliştirme yaklaşımı, yöntemi ve uygulaması,
4. Bilim dalı olma niteliklerinde örgütlenmektedir.
Amerikan Ulusal Sosyal Çalışmacılar Derneği’nintanımına göre sosyal hizmet (sosyal çalışma); bireylere, gruplara ve topluluklara sosyal işlevselliklerini gerçekleştirebilmeleri için kapasitelerini geliştiren ve bu amacın gerçekleşmesini mümkün kılacaktoplumsal koşulları yaratan mesleki bir faaliyet, olarak kabul edilir.Sosyal hizmet bir meslek ve bütün insanların daha iyi yaşamkoşulları için psikolojik işlevselliğin etkili bir seviyeye ulaşmasını ve etkili sosyal değişimlerigerçekleştirmeleri amacıyla insanlara yardım eden uygulamalı bir bilimdir. Dolayısıyla sosyal hizmet bir yardım temelli meslek ve disiplindir.Sosyal çalışmanın niteliklerinden söz etmek gerekirse şöyle söylenebilir. Sosyal çalışma disiplinininbirinci niteliği bir sosyal bilim dalı olması, ikinci niteliği ise öteki sosyal bilimlerden bağımsızlığınıkazanmış bulunmasıdır.
Sosyal çalışmayı diğerdisiplinlerden üç temel nokta ayırır: Birinci nokta sosyal çalışmanın sorun çözmeye yönelmiş olmasıdır.İkinci nokta, sosyal çalışmanın uygulamalı niteliğidir. Üçüncü nokta, sosyal çalışmanın insanı tüm olarakele almasıdır. Bu nitelik sosyal çalışmaya disiplinlerarası bir özellik kazandırır.
Sosyal hizmetin amaçlarını şu şekilde belirtilmektedir;
 Sosyal hizmet uzmanları insanların sorun çözme, baş etme ve gelişimsel kapasitelerini artırmakkapsamında “çevresi içinde birey” kavramını kullanır. Uygulama düzeyinde sosyal hizmetintemel hedefi bireydir.
 İnsanlara kaynak, hizmet ve fırsat sağlayan sistemler ve insanları bağlantılandırmak kapsamındasosyal hizmet uzmanı yine çevresi içinde birey kavramını kullanır.
 Sosyal hizmet uzmanı sistemlerin etkili ve insancıl olarak işlev görmesini sağlar.
 Sosyal politikanın geliştirilmesi ve ilerlemesini sağlamak adına sistemlerin etkili ve insancılçalışmasını geliştirir.
 Risk altındaki grupları güçlendirir ve sosyal ve ekonomik adaleti sağlar.Sosyal hizmet mesleğinin ilk etik kurallarının

Mary Richmond tarafından hazırlandığı belirtilmektedir.Uluslararası Sosyal Hizmet Uzmanları Derneği tarafından belirlenen mesleki değerlerDeğer: HizmetEtik ilke: sosyal hizmet uzmanlarının birincil amacı muhtaç insanlara yardım etmek ve sosyalsorunlarla uğraşmaktır.Değer: Sosyal adalet Etik ilke: Sosyal hizmet uzmanları sosyal adaletsizlikle mücadele eder.Değer: Bireyin onuru ve değeriEtik ilke: Sosyal hizmet uzmanları bireyin onuru ve değerine saygı gösterir.Değer: İnsan ilişkilerinin önemiEtik İlke: Sosyal hizmet uzmanları insan ilişkilerinin öneminin farkındadır.Değer: Dürüstlük ve güvenilirlik Etik İlke: Sosyal hizmet uzmanları güvenilir bir tarzda davranmalıdır.Değer: YetkinlikEtik İlke: Sosyal hizmet uzmanları yetkin olduğu alanlarda uygulama yapmalı ve mesleki uzmanlığınıgeliştirmek ve güçlendirmek için çalışmalıdır.
Meslek olarak sosyalçalışma, bireylerin toplumda dengeli, mutlu ve düzence istendik bir biçimde yaşayabilmeleriniamaçlayan, bu yüzden bu amaca ulaşmayı önleyen, geciktiren sorunların birey, grup ve toplum boyutundagiderilmesi ya da azaltılması yönünde yapılan, dizgeli, düzenli, yöntemsel kimliği olan meslekselçalışmalara verilen ad ve bu işlev ve içerikle çerçevelenmiş mesleğin adıdır.Sosyal çalışma insanla çalışır, insanın özünden ya da çevresinden doğan sorunlarının çözülmesiniamaçlar. İnsanın ve toplumun, toplum kaynaklarını bulma, geliştirme ve tamca yararlanma gücünü vebecerisini kazanmasını öngörür. Bu yolla da kişi ve toplumun kendi sorunlarını kendi gücüyleçözebilmesi yetkinliğine ulaşmasına çabalar. Sorunlu olan kişi ve toplumun sorununu algılaması,üzerinde düşünmesi, çözüm yollarını araştırıp bulması ve çözüm için girişimlerde bulunması süreci sosyalçalışma mesleğinin uygulama sürecidir. Kuşkusuz bu süreç mesleksel disiplinlere, ilke, yöntem vetekniklere göre oluşturulmaktadır. Sosyal hizmetler, genel bağlamda insanlarınbireysel ve toplumsal mutluluğu için verilen hizmetlerdir. Her meslek o amacı bünyesinde barındırırdiyeceksiniz, ki doğrudur. Ancak, sosyal çalışma, insanla, onun ruhsal ve toplumsal dünyasına

seslenen, ruhsal ve toplumsal dengelerini gözeten ve insanla doğrudan iletişim kurarak yapılan ender mesleklerden biridir.
Sosyal çalışma ile ilgili bilgi üreticilerinin tanımlarına bakmayı sürdürelim.
Cılga’ya göre: Meslekolarak sosyal çalışma; demokratik toplumda insanın ve toplumun gelişmesine, temel hak ve özgürlükleri,sosyal ve ekonomik hakları siyasal ve katılım hakları doğrultusunda yaşam kalitesinin yükseltilmesine,toplumsal etkileşim mekanizmalarını harekete geçirerek bilimsel yaklaşım, yöntem ve tekniklerleyardımcı olan bir meslektir.
Tanımın içerdiği boyutlar:
 Demokratik toplum,
 İnsanın ve toplumungelişmesi,
 Temel hak ve özgürlükler,
 Sosyal ve ekonomik haklar,
 Siyasal ve katılım hakları,
 6.Yaşam kalitesinin yükseltilmesi,
 Toplumsal etkileşim mekanizmalarının harekete geçirilmesi,
 8.Bilimsel yaklaşım, yöntem ve tekniklerle yardımcı olma,
 9. Bir meslek olma nitelikleridir.

III. Milli Sosyal Hizmetler Konferansı (1968)’nda yapılan tanıma göre; sosyal çalışma (sosyalhizmet), “kendi kendine yardım ve işbirliği prensibi uyarınca değişmekte olan toplum yapısı içinde kişi,aile grup ve toplulukların ihtiyaçlarının karşılanması, sorunlarının çözümlenmesine ve çevreleriylekarşılıklı uyumlarına yardım etmek ve insan kaynaklarıyla sosyal ve ekonomik koşulların korunmasını vegeliştirilmesini sağlamak amacıyla kendine özgü bilimsel teknik ve metodlarla insan ilişkilerindekibecerilere dayanan düzenli çalışmaları kapsayan bir meslektir.”
Kut’a göre; sosyal çalışma (sosyal hizmet) bir yandan bireyin çevresi ve içinde bulunduğu yaşamdurumlarıyla sürekli etkileşimleri çerçevesinde toplumsal işlevselliğini ve üyesi olduğu toplumunnormatif ve sosyal değerlerine uyumunu güçleştiren engelleri ortadan kaldırarak ya da baskılarınıhafifleterek, kendini gerçekleştirmesine olanak sağlamayı; öte yandan toplumun olanak ve koşullarınıbireyin gelişmesine katkıda bulunabilecek düzeyde geliştirme ve değiştirmeyi amaçlayan mesleki birfaaliyettir
Kongar’a göre ise: Sosyal çalışma:
 insanın, doğayla ve insanla olan çelişkilerinin çözümüne yardımetmeyi amaçlayan,
 bu yardımı, birey, grup ve toplum düzeyinde değişme yaratma yöntemi ilegerçekleştirmeye çalışan,
 sosyal hizmetler, sosyal refah ve sosyal güvenlik alanlarındaki sorunlarailişkin etkinlik gösteren,
 insan, toplum, sosyal çalışma ve hizmet programları hakkındaki bilgilerledeğişme açısından eğitilmiş ve
 mesleki ahlak kurallarına uyan uygulayıcılar ve bunlarınyardımcılarının meydana getirdiği bir kadroya sahip olan bir meslektir.

Sosyal hizmetin amaçları şu şekilde sıralanmaktadır:İnsanların problem çözme ve başetme kapasitelerini geliştirme.İnsanların; kaynak, hizmet ve şans tanıyan sistemlerle bağlantı kurmalarını sağlamak.Bu sistemler ile etkili ve insancıl çalışmalar yapmak.Sosyal politikaların geliştirilmesine katkı vermek.Kısaca, tanımlarda görüldüğü gibi sosyal çalışma, sorun çözer; değişme eksenlidir, değer yüklüdür,bilimseldir, insan ve toplum sorunlarıdır odağı, diyalektik bilgi birleşiminde kuram ve uygulamatemelinde sosyal sorunlara çözüm üretir. Bunu yaparken sosyal refah alanında hizmet üreten diğer sosyalmesleklerle birlikte çalışır.
Sosyal çalışmacı/sosyal hizmet uzmanı (social worker), konusunda belirli süre eğitim görmüş, sosyalçalışma mesleğini yürüten diplomalı meslek elemanıdır.
Peki, bir sosyal çalışmacıda olması gereken özellikler nelerdir?Sosyal çalışmacı, önce kendisi için yaşamı sevmeli, mücadeleden kaçınmayan, duygulu fakatduygularını kontrol altına alabilen, sıcak fakat gerçekçi, peşin hükümlü olmayan, insanları ayırt etmedenkabul edebilen bir kişidir. Yaşamın güzel bir şey olduğunu ve insanların yaşama hakkıolduğunu çok iyi algılamalıdır. Herkesin güzel yaşamasını istemelidir. Pesimist değil, optimist olmalı veher şeyde bir çıkar yol aramalıdır.. İnsan hak ve özgürlükleri ve de bunlar içinyapılacak savaşımda bulunacağı doğru yeri bilmesi bir sosyal çalışmacının içselleştirmesi gerekenkonulardır
Nitelikli bir sosyal çalışmacı (sosyal hizmet uzmanı) olmayı engelleyebilecek bazı kişilik özellikleriise şunlardır: İnsanlara hizmet vermek yerine onlar hakkında bilgi toplamaya ilgi duymak, aşağılıkduygusu, sevilme ihtiyacı gibi kontrol edilemeyen güçlü kişisel ihtiyaçlara sahip olmak ve olaylarıöncelikle ahlaki yönden ve önyargılarla değerlendirmeye yönelmektir.İyi bir sosyal çalışmacı olmak içingerekli olan bazı değerler ise olgunluk, yaratıcılık, kendini tanıma kapasitesi, yardım etmeye istekli olma,cesaret ve duyarlılık olarak sıralanabilir.

Etkili bir sosyal çalışmacı, genellikle kendini, yaşayan, büyüyen,gelişen bir kimse olarak hayatın içinde hisseder. Kendini insanlara ilişkin koşulların dışında tutmaz.Yaşamaktan korkmadığı gibi, bütün güçlüklerine rağmen, yaşamaktan açıkça zevk alır. Değişme vegelişmeyi tehlikeli olarak değil, heyecan verici olarak değerlendirir.Kaygı (anksiyete) ve gerginliği en altdüzeydedir; bu bakımdan yeni deneyimlere açıktır. Bütün bunlar, olgun bir insanın özellikleridir ve etkilibir sosyal çalışmacının sahip olması beklenen diğer niteliklerinin çoğuna da temel teşkil eder. Ayrıca iyibir sosyal çalışmacı yaratıcı olmalıdır. Bunlara benzer birçok kişilik özelliği olgun birsosyal çalışmacı olmak için gereken özellikler arasında sayılabilir.Mesleki yozlaşmanın çeşitli nedenlerivardır. Bu nedenler maddeler halinde sıralanabilir: Aşırı hırs, bencil ve aç gözlü davranma. Yeterlihassasiyetin gösterilmemesi, eksik değerlendirme, plansızlık, iyi niyetle arkadaşlarını koruma güdüsü,yasaların, kuralların ve yöntemlerin bilinmemesi, iş yaşamında teknolojik ve sosyal gelişmelere paralelyasal düzenlemelerin gecikmesi, kendini koruma güdüsü, maddi ve manevi tatminsizlik, servet açlığı,ideolojik ya da siyasal ayrımcılık.
Yardımcı sosyal hizmet personeli olarak Kız Teknik Okulları mezunlarından ve çeşitli konularda çalışan resmi ve gönüllü personelin yaygın eğitim programları ile eğitilmesinden yararlanılacaktır. Kız Teknik Okullarının ders programı ve yukarı seviyede personel yetiştirilmesi için üniversite programları bu amaçla düzenlenecektir. İlginçtir ki Sosyal Hizmet Mensupları Odası’nın kamu kurumu niteliğindeki diğer meslek kuruluşları gibi bir an önce kurulması talep edilmektedir.
Toplumdaki çocuk, yaşlı, kadın, genç, özürlü, tutuklu, hükümlü, hasta,öğrenci, alkolik, bağımlı, göçmen, sığınmacı vb. özel gereksinim gruplarına verilen ve onların sosyalsağlıklarını koruma ya da yeniden kazandırmayı, onların topluma uyumları ile toplumda etkin bir bireyolmalarını amaçlayan bir meslektir.Dört yıl süren lisans öğreniminin arkasından meslek elemanı, sosyal çalışmacı sanını alır. (SosyalHizmetler Akademisi terminolojisinde yanlış bir kavramlaştırma ile önce ‘sosyal hizmet mütehassısı’,sonra ‘sosyal hizmet uzmanı’ kavramları meslek elemanı sanı olarak yerleştirilmiştir. Sosyal ÇalışmaBölümü, Akademi’de özensiz kullanılan Türkçe’ye daha o tarihlerde çekidüzen veriyor, Akademi’deİngilizce’den çalakalem ve özensiz çevrilmiş meslek terminolojisini olması gereken mantığına ve gelişimçizgisine daha o zamandan oturtuyordu. Örneğin, İngilizce’deki meslek adı (social work), hizmet ve alanadı (social service/s) olarak tek bir kavramın, sosyal hizmet kavramının kullanılması anlamsızlığına dahao tarihlerde son veriyor, social work yerine sosyal çalışma, social services yerine sosyal hizmetterimlerini benimsiyordu. Böylelikle mesleğin en temel kavramındaki anlam kargaşasını ortadankaldırıyordu.
Gerçek şu ki; Türkiye’ye bu eğitim, bu meslek gelirken bir yanlış yapılmış, sosyal hizmetler mesleğidenmiş. Oysa adı üstünde, Türkçe’de hizmetler hizmetlerdir, meslekler de meslekler. Yani sağlıkhizmetleri mesleği diye bir meslek olmaz, hizmetler diye bir meslek olmaz. Hizmet hizmettir, meslekmeslektir. Yani meslek sahibi olarak hekim vardır, biyolog vardır, kimyacı vardır, bir de bunların yaptığıhizmetler vardır. Burada da sosyal çalışmacı var, o da sosyal hizmet yapıyor. İngilizce’de ‘social work’denilen meslek Türkçe’ye sosyal hizmetler diye çevrilmiş. Eğitim kurumu akademi olmuş, SosyalHizmetler Akademisi denmiş. Sonra aynı yanlış devlete girmiş Sosyal hizmet uzmanı diye kadro ihdasedilmiş. Bu bir çeviri yanlışı, bilimde yanlış; çünkü uzmanlık yüksek lisans (mastır) unvanına karşılıktır.Devlette yanlış, uzmanlık başka bir kariyer sürecini gerektirir. Bu yanlış, kadro maaşının kaybedilmemesi Sonuç olarak sosyal hizmet eğitimi ile dil (terminoloji) alanında bir tartışma yaşanmaya başlanmıştır.için korunmuştur, böylece yanlış bir gelenek haline gelmiştir.
Bilimin olanaklarıyla yaklaştığımızda sosyal hizmet uzmanı mı, yoksa sosyal çalışmacı mı konusuylailgili yapılan tartışmalar bir yana gerçekliğe olan koşulsuz sadakat bağlamında, düşüncemiz; socialworker’in sosyal çalışmacıya karşılık geldiği yöndedir. Ancak yaygın kullanım olan sosyal hizmetuzmanlığının da meslek camiasında benimsenmiş olduğunun da altını çizmek gerekmektedir.
Sosyal çalışma bilimi kendi içinde:
 Temel sosyal bilimler anabilim dalı,
 Sosyalhizmet kuramı ve uygulaması anabilim dalı,
 İnsan ve toplum sorunları anabilim dalı,
 Sosyal hizmetpolitikaları ve uygulamaları anabilim dalı,
 Sosyal araştırma ve geliştirme anabilim dalı olmak üzere beşanabilim dalında odaklaşan, bilgi üreten ve eğitim gerçekleştiren bir niteliğe sahiptir

Sosyal çalışma (sosyal hizmet) toplumun bütününe yöneldiği için insan bilimlerinin tümüyle ilişkiiçindedir. Davranış bilimleri İkinci Dünya Savaşından sonra ortaya çıkan bir kavram. İnsan davranışlarınıinceleyen disiplinlere, bilim dallarına verilen ortak ad. Kimi bilimcilere göre toplumbilim, ruhbilim,sosyal ruhbilim ve insanbilim davranış bilimlerini oluşturuyor. Sosyal çalışma bir meslektir ve meslekselbir disiplindir.

Sosyal çalışmada, mesleki müdahale müracaatçının ya da ailesinin kendi sorunçözme yolları ile üstesinden gelemedikleri durumlarda yapılan mesleki çalışmayı ifade eder. Müdahale, süregelen bir soruna etkide bulunarak, ona yeni bir yön vermek ve düzeltmek içinmaksatlı, bilinçli, mesleki bir harekete geçiştir. Müdahale damgalama değil, sorunu çözme, ihtiyaca cevapverme olanağını sağlamalıdır. Müdahale hizmet götürme, tedavi, planlama hatta sosyal aksiyonuöngörebilir.
Başarılı bir müdahale,
a) sorunun iyi anlaşılması,
b) bu soruna en iyi çare olacak kaynaklarınve yaklaşımların varlığı,
c) iyi seçilmeleri ile mümkündür. Müdahale noktası dendiğinde ise, koşul ya dasorunun gelişiminde çalışmacının müracaatçı sistemi ve diğer ilgili sistemlerle durumu etkileyeceknoktada doğrudan temasa geldiği zaman anlaşılır
Sosyal inceleme raporu; olgunun, ilgili sosyal çalışmacı tarafından ekonomik,eğitsel, sosyal, ruhsal, kültürel, ailesel tüm boyutlarıyla incelenmesi sonunda toplanan bilgilerleoluşturulan rapordur. Kişinin dosyasına konur. Kimlik bilgilerinin yanı sıra, olguya nasıl ulaşıldığı, kimtarafından getirildiği, ilgili kişiler, geliş/getiriliş nedeni, sosyoekonomik, sosyopsikolojik durumu buraporda yer alır.Sosyalincelemede bilgi toplama mülakatlarının amacı, sosyal işlevsellik yönünden, birey, grup ve toplumhakkında bilgi toplamaktır. Bu mülakatlarda bireyin sosyal işlevleri ile ilgili olarak, yaşam öyküsühakkında bilgi edinilmeye çalışılır. Bu bilgiler kişinin sorununu anlamak ve ona yardımcı olmak içingereklidir. Mülakatlarda her türlü bilgiyi toplamak yerine, ihtiyaç duyulan bilgiler toplanır. Toplananbilgiler, hem objektif gerçekleri hem de sübjektif duygular ve tutumları içerir.
ÜNİTE 2
ÇALIŞMANIN TARİHİ
Acar ve Çamur Duyan ‘ın anlatımı ile mesleğin doğuşu Kongar ’a göre sosyal hizmet mesleği iki temel kaynaktan doğmuştur. Birincisi, kapitalist kalkınma yöntemini kullanarak hızlakalkınan ülkelerin bu kalkınma sonucunda ortaya çıkan toplumsal yaralarını sarma çabalarıdır. İkincisiise, daha soyut ve felsefi planda kalan insancıl amaçlardır ki, derinliğine bir çözümleme sonunda bununda birinci noktaya gittiği görülmektedir.Bu anlayış çerçevesinde sosyal hizmetin amacı; bir veri olarak elealınan sosyo-ekonomik yapı içinde bireylerin sorunlarını çözmektir şeklinde ele alınmaktadır.
Çağdaş sosyal çalışma anlayışı ‘modernitenin’ bir ürünüdür. sosyalhizmetlerin geliştirilmesinde din adamlarının ve gönüllülerin başlattığı hareketi sosyal çalışma mesleğiyavaş yavaş devralmış, bilimsel ve mesleki tabana oturtmuştur. Dolayısıyla dünyada gelişmiş buhizmetlerin günümüzde genel bir temeli ve niteliği vardır. Sosyal çalışma mesleğiBatı’da gelişen bilimlerce çerçevelenmiş; teknolojideki ve sosyal bilimlerdeki muazzam gelişmelerleyönünü inşa etmiştir. Batı toplumlarının ‘eşitlik-özgürlük’ kavramlarının dengeli ve uyumlu dağıtımında üzerinde çalıştıkları sosyal düzenleniş kategorisi sosyal çalışmanın değerlerinde büyük pay sahibiolmuşlardır.
Sosyal çalışma etiği,ontolojisi, epistemolojisi bu analiz yolunu belirliyor. Bu bilimsel yol, sosyal çalışmayı tanımlanabilirkılıyor. Günümüzde toplumsal koşullar içerisinde bireyin değişimine odaklanan sosyal çalışma mesleği,insanın gelişimini hedefler, küresel değişimin insan gereksinimlerini gözönüne alması sosyal çalışmamesleğinin hak mücadelesinde uluslararası alanda ortak bir tavır sergilemesini zorunlu kılmaktadır.Koşar’a göre; sosyal hizmet mesleğinin gelişimine, başlangıçtan beri en önemlimüracaatçı grubu olan yoksulların dertlerine çare aramak için yapılan çalışmaların büyük katkısıolmuştur. Meslek öncülerinin, yardım amacıyla baştan beri ilgilendikleri en önemli grup yoksullarolmuştur. Yoksullar dışında ilgilendikleri hasta, yaşlı, çocuk, sakat gibi gruplar da yoksuldu. Bir başkadeyişle yoksulluk bütün yardıma muhtaç grupların ‘ortak paydası’ idi. Söz konusu gruplarla uğraşılırkenbütün sosyal sorunlarla ilgilenme durumunda kalındı. Yoksulun sağlık, barınma, topluma uyumsuzluk,sosyo-kültürel gerilik, cahillik ve becerisizlik gibi sorunlarıyla uğraşırken neredeyse bütün sosyalsorunların altyapısı hakkında bilgi sahibi olundu. Yoksul bireye yönelik çalışmalarda toplanan verilerindeğerlendirilmesi ile makro düzeyde nedenlere tümevarım yoluyla erişildi; toplum çapında birçok reformhareketinin başlamasında, yapısal değişmelerde, yasal düzenlemelerde meslek öncüleri itici güç oldular.Yoksulluğun nedenleri ve sonuçları hakkında görüşler edinildi, çözüm için denemeler yapıldı, deneyimsahibi olundu. Bu çabalar ile elde edilen bilgi ve beceri daha sonraları bilimsel temele oturtuldu veböylece meslek gelişti. Yapılan çalışmaların zaman içinde sosyal sorun kategorilerine göre ayrışmasıylaher bir sorunun çözümüne yönelik mesleğin hizmet alanı ortaya çıktı. Sosyal çalışmamesleği, insan ilişkilerinde yaşanan sorunları çözmek, sosyal değişim ajanı olmak, sorunları çözerkenmüracaatçılarını güçlendirerek insanların refahını artırmak için çalışır.
sosyal çalışmanın epistemolojik dinamiğini biçimleyen üç temel faktör;
1-meslekleşmenin başladığı ve disiplinin temel bulduğuçağın sosyo-ekonomik yapısıdır.
2-doğa bilimleri ve sosyal bilimlerdeki gelişmeler sosyal çalışma epistemolojisini belirleyen ikinci önemli faktör kümesini oluşturmaktadır.
3-çağın sınıflaşma hareketleri, toplumsal hareketlilik, sosyal mücadeleler gibi sosyoekonomikdeğişkenlerdir.
Her mesleğin ve disiplinin ortaya çıkışını sağlayan, onu gereksinim olarak duyumsatan bir takımdinamikler olagelmiştir. Sosyal meslekler için bu dinamiği belirleyen unsurlar; insan-toplumetkileşimidir. Yaşanan sosyal sorunlardır. Ortak aklın, sorunların çözümünde gösterdiği bilimsel çabadır.İnsan-insan, insan-toplum, insan-çevre arasında yaşanan sorunları profesyonel yollarla çözme sürecimeslekleşmenin zemini olmuştur. Bu açılardan bakıldığında sosyal çalışmanın toplumsal ve insansalanlamda birçok nesnel gereksinime bağlı olarak ortaya çıktığı bilinmektedir.
Bilim ve meslek olarak varlığına gereksinim duyulan sosyal çalışmanın (social work) teknolojikgelişmeyi insancıllaştırma ve toplumları sosyalleştirme amacının yanı sıra bireylerin gelişmelerine vetoplumun değişen koşullarına uyum sağlamalarına yardımcı olmak, kişilerin refahlarını sağlamak vesosyal değişmeyi etkilemek, bireyin sosyal işlevselliğini engelleyen tıkanıklıkları açmak, birey-toplumetkileşimini güçlendirmek, sosyal bilinci geliştirmek, insan haklarını güvence altına almak, toplumsalrefah ve kaynakların dağılımını dengelemek gibi amaçları bu gereksinimlerin yaygınlaşması,yoğunlaşmasına bağlı olarak oturmuştur.
Sosyal Çalışma uygulamalarında bulunan ilk temsilciler kilise temsilcileridir. 1800’lü yıllar henüz başlamadan, Katolik kilisesinin en önemli hayırsever yardım etkinliği aktörlerinden 25birisi Fransa’da bulunan Papaz Vincent de Poul’dür. Aristokrat kadınlar arasında kurmuş olduğu‘Hayırsever Kadınlar’ adlı dernek ile yoksulların evlerine gidilerek giyecek ve yiyecek dağıtılmakta idi.1633 tarihinde hasta ve engellilerin bakımı için hemşirelik mesleğini geliştirmek amacı ile Papaz Vincentdiğer bir dernek kurmuş ve bunun adına ‘Hayırsever Kızlar’ demiştir. Bu derneğin üyeleri köylü kızlarıarasından hayır işlerinde çalışmak isteyenler eğitilerek hemşire olmakta idiler. Böylece eğitim görmüş buhemşireler sosyal çalışma mesleğinin öncüleri olmuşlardır. Papaz Vincent’in fikirleri sadece Fransa’nınKatolik çevrelerinde değil bütün başka memleketlerde de ilgi ile takip edilerek uygulanmıştırGörüyoruz ki, sosyal çalışmanın ilk temsilcileri; sosyal yardım temelli, toplumsal koruma alanındaetkin olan aktörler; hayırseverler/iyilikseverler, din ve toplum önderleri olmuşlardır. Kuşkusuz sağlıktasosyalleştirme yasasıyla kırsalda kurulan sağlık evleri ve sağlık ocaklarında çalışan sağlık personelininmesleki etkinliklerinde de sosyal hizmet uygulamalarına örnek teşkil edecek çalışmalara rastlamakmümkündür. Mesleğin karakteristik özellikleri iki odakta yoğunlaşan çabalarla belirlenmiştir. Bunlardan birincisi sosyal reform, ikincisi ise stres altında olan birey ve ailelere yapılan yardımlardır. Sosyal reform odağı birtakım sosyal olanaklardan yoksun ya da özürlü olanların refahlarını iyileştirme yönünde çeşitli toplumsal çabaların ortaya koyduğu sosyal sorumluluk duygusunun gelişmesini amaçlamıştır. Sosyal çalışmacılar rollerini toplumun vicdanınıuyaran sorunlara dikkat çekmek, bu sorunlardan etkilenenleri savunmak, ihtiyaçlarının niteliğini kanıtlayacak verileri toplamak ve uygun önleyici ve iyileştirici önlemler almaktan sorumlu elemanlarolarak algılanmışlardır.Sosyal çalışmanın bir meslek olarak sosyal tarihini okuduğumuzda, gördüğümüz şu ki; devlet,zamanla hayırsever bireylerin ve gönüllü kuruluşların başa çıkamadığı sorunlarla çok daha düzenli vekapsamlı ilgilenmeye başlamıştır. Bu amaçla özellikle 20. Yüzyıl’da çoğunlukBatı’da olmak üzere, sorun alanlarına hizmet sunan bir teşkilatlanmaya gitmişlerdir. Kurumsallaşmaadına Aile ve Çocuk Bakanlığı, Sosyal Refah ya da Sosyal Yardım Bakanlıkları gibi bakanlıklar örnekverilebilir.
Sosyal çalışma, endüstriyel toplumda bilimsel olarak üretilmiş sosyal refah, sağlık, eğitim, konut vb.alanları üzerindeki insan bilimleri bilgisini içermekteydi daha başlangıçta. Zamanla insan ve toplumbilgisinin genel yasalarını kavrayıp bir görüş tipolojisi geliştirmeye çalışmıştır. Bu, sosyal hizmetlere olantalep ve varolan sosyal olanakların paylaşımının düzenli-dengeli olması ve sosyal refah hizmetlerininorganizasyonu için gerekli olmuştur. Kısaca, endüstrinin yarattığı mesleklerden ve disiplinlerden biridirsosyal çalışma. Süreğenliğinde bir dönem her ne kadar dinsel-flantropik güdülere yer vermiş olsa da…. İşte bu insani süreçleri içerikleştiren olgu, Yirminci Yüzyıl’da ancak meslekleşebilmiştir.Sosyal hizmette vurgu 20. yüzyıldan itibaren bireyin yaşadığı koşullar, yani sosyal çevre üzerindeodaklanmıştır. Hayırseverlik (charity) terimi, sosyal düzensizliğin (disorder) önlenmesi ve insan refahınınsağlanması üzerine daha olumlu bir vurgu yapan hayırseverlik kavramının gelişmesine yol açmıştır.Sosyal hizmet yoksulluk, bağımlılık ve hastalık sorununu çözmek için, bireyin sosyal çevresine doğrukeskin bir dönüş yapmıştır.Sanayileşme ekseninde gelişen sosyal çalışma, daha çok sanayi toplumlarının mesleği olagelmiştir.Bu nedenle her şeyden önce bir toplum ve birey düşüncesine ulaşılması için temel hak ve özgürlükler,halkın egemenliği ve siyasal demokrasi kavramlarının doğup gelişmesi gerekmiştir. Ancak bu türgelişmelerden sonra bireyi koruyucu ve geliştirici önlemler alma görevini yüklenen sosyal politikauygulamalarına ve sosyal devlet düşüncesine gelinmiştir. Aslında sosyal çalışma mesleği, sosyalrefah kurumunun işlevsellik kazanmasının bir gereği olarak ortaya çıkmıştır. Sosyal refaha ilişkin ilk sosyal

düzenlemeler 1601’de İngiltere’de Kraliçe I. Elizabeth zamanında çıkarılan ‘Yoksullar Yasası’ ilegerçekleştirilmiştir
Sosyal çalışma mesleği, sanayi zemini üzerinde üç ayak üzerine oturmuştur. Bu ayaklar, insan hakları,toplumsal değişim ve mesleksel bilgidir. Bu üçayak üzerinde, meslek, becerisini, konuşturur; deneyiminidillendirir. İnsandan alır; insana verir. Kendisini, a) bu –değişken yapıya göre, b) ulaşmak istediği amacagöre sürekli, yeniden biçimlendirir. c) Bunları yaptıkça meslekleşir, dizgeleşir, disiplinleşir. Bunlarıyaptıkça toplumda işlevleşir, vazgeçilmezleşir, yaygınlaşır; aranır olur.Genel olarak sosyal çalışma iki temel kaynaktan doğmuştur. Bunlardanbiri kapitalist kalkınma yöntemini kullanarak hızla kalkınan ülkelerin, bu kalkınma sonucu ortaya çıkantoplumsal yaralarını sarma çabalarıdır. Öteki kaynak ise daha soyut ve felsefi planda kalan insancılamaçlardır ki, derinliğine bir çözümleme sonunda bunun da birinci kaynağa kadar gittiğini göstermektedir. İkinci temel kaynak en belirleyici yönleriyle Doğu toplumlarıyla özdeştir. Batıtoplumları bu benzer süreci büyük sosyal acılara rağmen aşabilmişlerdir. Cılga’ya göre ise; sosyal çalışma düşüncesi, insanlığın ve toplumun tarihsel gelişim sürecinde, sanayi devriminin devingenliği içindeeleştirisel aklın, üretken, yaratıcı insan çabasının ve bilimsel gelişmenin sonucudur. Sosyal çalışmadüşüncesi bireyin ve toplumun mutluluğunu ve özgürlüğünü temel alır. Belirli bir toplumun tarihsel toplumsalkoşulları ile entelektüel koşulları insan ve toplum düşüncesinin oluşumunu ve gelişiminibelirler.18. Yüzyıl’da Osmanlılarda sosyalkurumlaşmalar daha bir kurumsallık kazanıyor. İlkkez 18. Yüzyıl’da sosyal yardım amaçlı vergitoplanmaya başlanıyor. Emiroğlu’na göre, Osmanlılar döneminde sosyal hizmetler 19. Yüzyıl’a kadar vakıf kuruluşları tarafından veriliyordu. Bu konuda hizmet veren kamukuruluşları ve hayır kurumları 19. Yüzyıl’da kurulmaya başlanmıştır. Bu kuruluşlar diğer ihtiyaçgruplarının yanında yaşlılara da hizmet götürüyorlardı. Bunlar arasında 1868 yılında kurulan KızılayDerneği ve 1895 yılında kurulan Darülaceze, Osmanlılar döneminde kurulup günümüze kadar yaşayanKurumlardır.Osmanlı İmparatorluğu döneminde özellikle, II. Abdülhamit dönemi,sosyal hizmet alanında kurumsallaşmanın başlangıç izlerini taşır. Darülaceze, 1899 yılında Hamidiye Etfal Hastane-i Âlisi; toplumsal korumaya muhtaç kadın ve çocuklara sosyal hizmet verirken, Darül hayr-ı Âli de 1902’de korunmaya muhtaç çocuklar için sosyal hizmet vermeye başlamıştır.1923 yılında Cumhuriyetin kurulmasıyla mevcut sosyal hizmetler çağın ve Cumhuriyet düzeninin gerektiği hukuk ve örgütlenme düzeni içinde alınmağa başlanmıştır (Tomanbay, 1991, 209-212). Toplumumuzda, sosyalyardım düşüncesinin devlet görevleri arasına alınması kuşkusuz Cumhuriyet dönemiyle gerçekleşmiştir.Cumhuriyet döneminin sosyal kurumlarından söz ederken 23 Nisan 1920 tarihinin üzerinde önemledurulması gerekir. Gazi Mustafa Kemal’in Başkanlığında Türkiye Büyük Millet Meclisinin kurulduğu butarihi, yepyeni bir devlet ve yepyeni bir sosyal politika anlayışının gerçek başlangıcı olarak kaydetmekzorundayız. Atatürk’ün laik devlet ve çağdaş uygarlık felsefesine uygun olarak, Cumhuriyet dönemininekonomik ve sosyal politikasına altyapı oluşturan yasal reformlar 1926’dan itibaren Medeni Kanun veTicaret Kanunu, Türk Ceza Kanunu gibi yasaların kabulünde de görüldüğü gibi Türkiye Cumhuriyeti’ninsosyal politikada geleneksel İslam kurumları yerine, Batı uygarlığının çağdaş düşünce tarzınıbenimsemesini ve uygulamasını kolaylaştırmıştır.
Daha sonraki yıllarda ülkemizde sosyal hizmetlerin bilimsel yaklaşımlarla ele alınması 1959 yılındayayımlanan 7355 Sayılı Sosyal Hizmetler Enstitüsü kurulmasına dair kanun ile söz konusu olmuştur.1960’da çıkarılan bir yasa ile Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığı bünyesinde kurulan Sosyal HizmetlerGenel Müdürlüğü ve bu genel müdürlüğün il düzeyindeki sağlık ve sosyal yardım müdürlükleribünyesinde yer alan sosyal hizmet birimleri uzun yıllar ülkede sosyal hizmetlerin uygulanmasındansorumlu kuruluş olarak görevini yerine getirmiştir. Bu yapı içinde yer alan hizmetlerde 1965 yılındanitibaren sosyal çalışmacılar görev almaya başlamışlardır. 1982 yılında 2828 sayılı yasaylaSosyal Hizmet ve Çocuk Esirgeme Kurumu’nun kurulmasıyla sosyal hizmetler daha çağdaş biryaklaşımla ele alınmıştır. Sosyal yardımlar baştanberi Türk toplumsal yaşamında önemli bir yer tutuyor. Cengiz Han’ın koyduğu yasanın 31.maddesi yoksulları ve yaşlıları korumayı buyuruyor, aykırı eylemleri ölümle cezalandırıyor (12. Yy.).Aynı yüzyılda Halep ve Şam Atabeki Mahmut Zengi’nin çıkardığı bir emirname de çocukların korumasıüzerine… Türk tarihinde çocukların korunmasıyla ilgili alınan ilk resmi ve düzenli önlemlere ilkMüslüman Şii kavimlerden İlhanlılar’da, Gazan Mahmut Han zamanında (1271-1304) rastlanıyor.Korunmaya muhtaç çocukların korunması ve bakımı için kurumlar açılıyor. Anadolu’nun Türkleşmesi ve İslamlaşması ile başlayan çağla birlikte insanı korumaya yönelik yasal ve kurumsal önlemler Anadolu’ya taşınıyor. Selçuklularda sosyal hizmetler daha yaygın bir örgütlülük kazanıyor. Dinsel vakıflar örgütlenmeye başlıyor. 4. Yüzyıl’dan başlayarak Anadolu’da düşkünlere, yaşlılara, hastalara, yolculara, öksüz ve yetimlere, öğrencilere yapılan dinsel, geleneksel temelli sosyal yardımların sürekliliği bu işlerle ilgili kimi kurumların geliştirilmesiyle sağlanmağa başlandı. Çeşitli hayır vakıflarının gelirleriyle halk mutfakları, şifahaneler, hanlar, kervansaraylar, imarethaneler, yetimevleri kuruldu, finanse edildi. Sosyal çalışma eğitiminin gelişimi için tek örgütolan ve dünyanın her yerindSosyal Çalışma Bölümünün tarihsel gelişimini anımsayalım: Siyasal Bilgiler Fakültesi çıkışlıEmre Kongar sosyoloji eğitimi görmek için gittiği ABD’de yeni bir meslekle ve onun eğitim modeliyletanışmıştır. Bu meslek
İngilizce adıyla ‘Social Work’, eğitimi ‘Social Work Education’dır. 1966 yılındaAmerika Michigan Üniversitesinde ülkesi için yepyeni olan bu mesleğin yüksek lisans eğitimini alarakTürkiye’ye dönmüştür. Türkiye’ye döndüğü yıl akademik yaşama başladığı yer HacettepeÜniversitesi’dir. Bu sırada Hacettepe Tıp Fakültesi’ni Hacettepe Üniversitesine dönüştürmek isteyen vebu amaçla Sosyal Bilimleri kurmaya çalışan Prof. Dr. İhsan Doğramacı ile Prof. Dr. Nusret Fişekaracılığıyla tanışmış ve Doğramacı tarafından Sosyal Çalışma Yüksekokulunu kurmaklagörevlendirilmiştir. Bu görevle, Rektörlüğe bağlı olarak ‘Sosyal Çalışma Yüksekokulu’nu kurmuştur.1967-1968 öğrenim döneminde kurduğu bu yüksekokulun ilk müdürü olarak göreve başladığı zaman 27yaşındaydı. Bu yüksek öğrenim kurumu, yukarıda anılan ‘Sosyal Hizmetler Akademisi’nden sonraTürkiye’nin ikinci, üniversite çatısı altında kurulan Türkiye’nin ilk sosyal çalışmacı yetiştiren yükseköğrenim kurumudur. 1971-1972’de Sosyal Çalışma Bölümü Sosyoloji Bölümü ile bütünleştirildi; altprogram oldu. 1974-1975 öğretim döneminde Bölüm Hacettepe Üniversitesinin o tarihlerde yenioluşturulan Beytepe yerleşkesine taşındı. Daha bağımsız bir konum kazandı ve Kongar bu bölümeyeniden öğretim görevlisi olarak atandı. 1971’de 12 Mart asker müdahalesinin ardından bölümbaşkanlığından uzaklaştı. Sonraki yıllarda istihdam sıkıntılarının önünü almak için Bölümün adı SosyalÇalışma ve Sosyal Hizmetler (department for social work and social services) olarak genişletildi. 12 Eylülsonrasında kurulan YÖK (Yüksek Öğretim Kurumu) kararıyla bu bölüm kapatıldı ve öğretim elemanlarıve öğrencileri Sosyal Hizmetler Akademisine aktarıldılar.Kongar’ın Bölüm’ü üniversite çatısı altında disipliner ve mesleksel biçem olarak Akademi’denfarklıydı. Toplum ve toplumbilim ağırlıklıydı. Sosyal Hizmetler Akademisi birey ağırlıklıydıe sosyal çalışma eğitimininbaş sözcüsü olarak kabul edilen Uluslar arası Sosyal Hizmet Okulları Birliği ise (IASSW; Inernational Association of Schools of Work) 1928 yılında kurulmuştur. 90’dan fazla ülkede 1800'ü aşkın sosyal çalışma okuluna ulaşmaktadır. Türkiye de bu örgütün üyeleri arasındadır.
ÜNİTE 3
SOSYAL ÇALIŞMA MESLEĞİNİN KURAMI
Sosyal hizmet yaklaşımlarının odağı, özünde, toplumsal yapıyla ilgili sorunların tanımlanması-sorunların çözümü ve çözüme ilişkin bilimsel bilgi üretimiyle ilgilidir. Kuramsal bütünlüğün birinci gövdesi, sosyalçalışmanın mesleksel bilgisidir. Diğer bir deyişle, sosyal çalışmanın genel kuramıdır. Kuramın ikincigövdesi ise, sosyal çalışmanın insan ve toplum üzerine odaklaşması nedeniyle, disiplinlerarası düzeydedeğerlendirilen, toplumsal bilimlere ilişkin kuramlardır. Sosyal çalışmayı meslek yapan yaklaşımlar nelerdir?
1. Genel Yaklaşımlar:
a. Psiko-sosyal yaklaşım (psycho-social approach),
b. İşlevsel yaklaşım (functional approach),
c. Sorun çözme yaklaşımı (problem solving approach),
d. Davranışsal yaklaşım (behavioral approach).
2. Ara Yaklaşımlar:
a. Aile tedavisi yaklaşımı (family therapy approach),
b. Kriz yaklaşımı (crisis intervention approach),
c. Toplumsallaşma yaklaşımı (socialization approach),
d. Görev merkezli yaklaşım (task-centered approach),
e. Ekolojik-çevreci yaklaşım (ecological approach) sayılabilir.
Sistem kuramının de apayrı biryeri vardır. (Turan, 1999, 247).Rol, sosyal tabakalaşma, toplumsal değişme gibi kuramlar da sosyolojik anlamda sosyal çalışmanınyararlandığı kuramlardır.Sosyal hizmettekullanılan diğer psikodinamik modeller arasında fonksiyonel kuram, sorun çözme yaklaşımı, egopsikolojisi, etkileşim çözümlemesi ve terapötik çevre uygulamaları yer almaktadır.Günümüzde sosyal çalışmada üzerinde hem sıklıkla durulan hem de yeni yeni etkisinden sözü edilenyaklaşımları hatırlamakta yarar var. Onlardan kısaca söz edelim.Yapısal bütüncü yaklaşım: Ekonomik-politik yapının toplumsal yapıda ve sosyal ilişkilerde belirleyiciolduğunu, insan ve toplum etkileşiminin toplumsal bütün içinde değerlendirilmesi gerektiğini önesürer.
Disiplinlerarası yaklaşım: Genelci yaklaşımı ön planda tutarak farklı disiplinlerin bilgisindenyararlanır; yaptığı araştırmalarda da diğer disiplinlere bilgi aktarır.
Sorun alanlarına yönelik yaklaşım: Genelci yaklaşımı kuramsal çatı olarak tutarak sosyal hizmet sorunalanlarına yönelir.
Bütüncül (generalist) yaklaşım; hem eğitim hem de uygulama açısından son derece kavranması veönemsenmesi gereken bir konudur. Çünkü, sosyal çalışma için birey, sistem içinde değerlendirilen biröznedir (Cılga, 2001, 30-39)

Güçlendirme yaklaşımı: Başvuru sahiplerinin özellikleri ve güç koşullara karşı gelebilme konusundasosyal çalışma uygulamasının etkililiği açısından üzerinde durulan bir yaklaşımdır.Kısaca sosyal çalışmanın yöntemleri (methods of social work) yada müdahale yöntemleri (intervention methods) sosyal çalışmada her başvurana yardım etmek içinsoruna, yapısına ve ortama bağlı olarak uygulanacak yöntemlerdir).
Bireyleçalışma, uzman personelin, kendi çalışma alanlarına giren konularda, sosyal, ruhsal, eğitsel takıntılısorunları olan bireylerle yaptıkları, bireyin sorunlarını aşabilmesi amacına yönelik olan teketek, yüzyüze,düzenli, sürekli, kayıda dayalı görüşmelerdir.
Aile refahında bireyle çalışma yönteminde;
1. Odak noktası, çevresiyle çeşitli ilişkileri olan aile bireyleridir. Birey ve aile kendine özgü ihtiyaçve güçlükleri nedeniyle sorumluluklarını tam anlamıyla yerine getiremediği için sorunlarlakarşılaşır. Bunların bir kısmı birey ve ailenin içyapısından, diğer kısmı toplumsal yapıdankaynaklanırlar.
2. Sorunların çözümlenmesi bireyin kendi yetenek ve becerileri yanında çevresindeki olanak vekaynakların kullanılmasını gerektirir.
3. Sosyal çalışmacı mesleki bilgi ve deneyimini kullanarak sorunlarını çözebilecek düzeye gelmesiiçin birey ve aileye yardım eder. Buna göre sosyal çalışmacı ve başvuran sorun çözmesorumluluğunu birlikte paylaşır (Turan, 1999: 21).
Bireyle çalışmanın uygulama ilkeleri: Kabul etme, mesleki ilişki, bireyleşme, katılma, gizlilik,kendine bilinçli olma şeklinde sıralanabilir. .
Grupla çalışmanın ana hedefi demokratik anlayışı geliştirmektir. .
Grupla sosyal çalışma
[Yazar sosyal grup çalışması kavramını kullanmaktadır. Yazarın notu] üzerinde sistem kuramı baştaolmak üzere psikoanalitik kuram, öğrenme kuramı, alan kuramı, sosyal alışveriş kuramı ve rol gibikuramların büyük etkisi vardır (Bulut, 1994, 24, 25, 26).). Grupla (sosyal) çalışma,amacı, liderlik, fırsatlar, sosyal baskı gibi grup yapı ve sürecini kullanarak, bireyin kişiliğini geliştirmekve ona başkalarıyla başarılı şekilde yaşaması için yardım etmektir
Sosyal çalışma uygulaması üç tür grup bilgisine dayanır:
 Kişinin içinde doğduğugruplar (aile, çevre, toplum);
 Serbest seçilen arkadaş grupları;
 Önemli ilgi grupları (Kut, 1988, 53Sosyal çalışma yöntemlerinden birisi olan sosyal hizmet yönetiminden sosyal çalışma mesleğinin uygulama alanlarında hizmet veren sosyal hizmet kuruluşlarının organizasyonu, etkili ve verimlikullanımı, sosyal hizmetlerin planlanması gibi konularda yararlanılır

Bir sosyal hizmet kuruluşunda sosyal hizmet yönetiminin (social service administration) esas görevi,kurum işlemleri için tespit edilen sosyal politikayı yürürlüğe koymaktır
Toplum örgütlenmesi sosyal çalışmacının küçük toplum düzeyindeki uygulama tekniğidir.Diğer yöntemlerin çoğunun çıkış yeri gibi, toplum örgütlenmesi de 1843’de, Amerika’da yoksullarınkoşullarını iyileştirmek üzere ortaya çıkmış bir kavramdır. 1939 yılında ise bir sosyal çalışma yöntemiolarak kabul edilmiştir; toplumörgütlenmesi sosyal çalışmanın ilgilendiği, çeşitli nedenlerle yoksunluk içine düşmüş kişi, grup vetoplumların psiko-sosyal ve ekonomik uyumsuzluk sorunlarıyla ilgilidir. Toplum kalkınması ise köy vegecekondu bölgeleri gibi gelişmemiş toplumların sosyal hizmetler de dâhil olmak üzere tarım, sağlık,eğitim, bayındırlık vb temel sosyal refah sorunlarıyla ilgilidir.Toplumla çalışma kavramı bu iki kavramların herikisini de kapsar.
*Toplumla çalışma, (community work), (toplumla çalışmacı: community worker) sosyal refah amaçlarıiçin toplumda değişiklik yapmayı hedef alan ve bu yöndeki çalışmaların en etkin biçimde toplumundemokratik katılımı ile gerçekleşeceğine inanan bir sosyal çalışma yöntemidir
Sosyal hizmetlerin amaçlarına ulaşabilmesi için önce toplum tarafından tanınmasıve sonra da insanların sosyal refah faaliyetlerine katılımlarının sağlanması gerekir. Bu konu toplumlaçalışmanın temel görevlerinden birisidir (Koçyıldırım, 56-57).Sosyal çalışmacı, topluluğun yapısı,kaynakların niteliği, ekipman, var olan ya da geliştirilecek olan sosyal faaliyetler ve programlar,kullanılabilecek sosyal çevre ve kaynakları, toplumsal deneyim, özel ve kamu kuruluşlarınınkoordinasyonu gibi unsurları bir bütün olarak değerlendirmesi gerekir.Topluluğu/mahalleyi/yerel toplumu ilgilendiren konularda sakinlerin varmak istedikleri ortak amaca varabilmeleri için gerekli olan ve sosyal çalışmacı tarafından yürütülen her türlü çalışmalar sosyal eylemkapsamına girer.
Sosyal eylemin amaçları şunlardır:
Sosyal ilerlemeninsağlanması, sosyal politikanın değiştirilmesi, sosyal kanunların geliştirilmesi, sağlık ve sosyal yardımhizmetlerinin sağlanmasıdır (Friedlander, A. W, 1966, 241).Sosyal hizmetlerin görülmesinde vatandaşın katılması önemli bir konudur. Türkiye Cumhuriyetivatandaşı sosyal karakteri gereği yalnız toplumsal olay ve afet anlarında bir araya gelmealışkanlığındadır. Bunun dışında kendi yalnızlığı içinde yaşamayı tercih eder., sosyal hizmetlerden gereği gibi yararlanılabilmesi için ve devletin insani temelhakları ve ana özgürlükleri üstünde bir değer olabileceği kanısının silinmesi için vatandaşı sosyal hizmete ortak kılmak en yerinde hareket olacaktır (Çalışma Grupları Raporları, 1968, 125-140).Sosyal hizmet araştırması (research for social service), sosyal hizmet uygulamalarını kolaylaştırmakve etkinliklerini arttırmak amacıyla bu alanda yapılan araştırma olarak açımlanırken, sosyal refaharaştırması (social welfare research) ise sosyal çalışma mesleğinin uygulama yöntemlerinden biri olarakkabul edilmektedir. Sosyal refah alanında, sosyal çalışmanın belirlenen sorun alanında konuyu tanıması,bunun için halkın soruna bakışının, gereksemelerinin ve boyutlarının saptanması, buna göre kendi hareketbiçimini, çalışma yöntemini, çözüm yollarını netleştirmesi amaçlarıyla belirli bir bölgede ve sorun alanında yapılan tanımsal ağırlıklı araştırmadır
Araştırmanın konuları, sosyal hizmet sisteminin tarihçesi, yapısı, uygulanan sosyalhizmetlerde değişen ilkeler, sosyal hizmetin faaliyet ve maliyetini belirten istatistik etüdleri, sosyalçalışma eğitiminin yöntemleri ve sosyal çalışmanın profesyonel özelliği olabilir
Araştırmanın konuları, sosyal hizmet sisteminin tarihçesi, yapısı, uygulanan sosyalhizmetlerde değişen ilkeler, sosyal hizmetin faaliyet ve maliyetini belirten istatistik etüdleri, sosyalçalışma eğitiminin yöntemleri ve sosyal çalışmanın profesyonel özelliği olabilir . Sosyal çalışma görüşmeleri bilgi toplama ve sosyal inceleme, bilgi verme, teşhis ya dakarar verme tedavi görüşmeleri gibi adlar alabilir. Sosyal çalışmacının başvuru sahibinin sorununu çözmek için yapacağı plandaki başarısı görüşmeyapma becerisine, iletişim bilgisine ve görüşme tekniklerine bağlıdır.
Çözüm yollarınındeğerlendirilmesinde şu noktalara dikkat edilmesi gerektiği unutulmamalıdır:
 Sorun sahibi sorunu nasılgörmektedir?
 Çevre sorunu nasıl görmektedir?
 Bireyin ve çevrenin soruna karşı tutumu sorunu nasıletkilemektedir?
 4.Sosyal çalışmacı ile bireyin ve çevrenin sorunu ele alışlarında fark var mıdır?

Görüşmedeki ögeler ya da teknikler:
1. Gözlem
2.Dinleme
3. Bireyin bulunduğu yerden görüşmeye başlama
4. Soru sorma, olarak özetlenebilir .
sosyal meslek elemanının iletişim becerisi gelişmiş, empati yeteneğine sahip olması ve iletişimde terapötik koşulları oluşturmasıgerekir. Görüşmenin başarısı olumlu ilişki kurulmasına bağlıdır. . Mesleki görüşme kayıt altına alınmak zorundadır. Bireyle çalışma, toplumlaçalışma, grupla çalışma gibi yöntemler kullanılarak yapılan mesleki çalışmalarda rapor tutulması hemolgunun ya da başvuru sahiplerinin bilgilerini, gereksinimlerini, gelişim çizgisini, sunulan sosyalhizmetleri bir süreç dahilinde kaydetmek önemsenmesi gereken bir konudur. Kayıt tutma genelde pratik, idari, öğretim ve araştırma olmaküzere dört amaca hizmet eder.
Rapor türleri görüşme, süreç, özet, değerlendirme raporları olarak değerlendirilebilir.
Grupla sosyal çalışmada:Grup üyeleri tanıtma raporları, süreç raporları, grubu ve üyeleri değerlendirme raporları tutulur.
ÜNİTE 4
Sosyal Çalışmanın Amaç,İşlev, Değer, Konu ve Felsefesi
Kongar, mesleğin nitelikleri konusunda bir mesleğin belirlenmesi için beş ögenin açıklığa kavuşmasından söz eder. Bunlar sırası ile
 Amaç.
 Yöntem.
 Bilgi haznesi.
 Uygulama alanı ve uygulayıcılar kadrosu.
 Eğitim ve mesleki değerler olarak sayılabilir.

Mesleki roller yerine getirilirken meslek elemanı üzerinde bir yaptırım ögesi olarak ahlakın/etiğin önemli bir yeri vardı. Meslek ahlakı belli bir mesleğin üyelerinin uyması gereken ahlaki ilkelerdir. Bu ilkeler genellikletoplumsal kültür ve değerlerden bağımsızdırSosyal çalışma insan hakları felsefesinin bir uygulama mesleğidir. İnsan hak ve özgürlüklerine saygı,toplumsal gelişme ve sosyal adalet, sosyal-ekonomik koşulların iyileştirilmesi, sosyal sorun yaşayaninsan gruplarının sorunlarının çözümünde bilimsel yöntem uygulanması sosyal çalışma mesleğininfelsefesi hakkında az çok bir bilgi vermektedir.Bilimsel sosyal çalışmanın Türkiye’deki ilk akademisyenleri içinde kabul ettiğimiz Muslih Fer, sosyal hizmetler kavramını daha genel kullanarak insan haklarının gelişimiyle özdeş tutmuştur.Kısaca ifade etmek gerekirse,toplumların maddi koşullarında, kurallarında ve kurumlarındaki değişikliklerle beraber iktisadi ve sosyalkalkınma dediğimiz insanı doğa karşısında daha güçlü yapan değişiklikler meydana gelmiştir.Sosyal hizmetlerin, bir taraftan insan haklarını ayakta tutan toplum huzurunun bir aracı, diğer taraftan, ekonomik kalkınma da dahil, birçok gelişmelerin ayrılmaz bir parçası olduğunu kabul etmek gerekir
DEĞER VE SOSYAL ÇALIŞMA MESLEĞİNİN DEĞERLERİ
Belli bazı felsefi kavramlar sosyal çalışma uygulamasının temelini meydana getirirler.
Bunlar şöyle sıralanabilir:
 Birey, bu toplumun ana sorunudur.
 Bu toplum içindeki bireyler arasında karşılıklıbağımlılık vardır.
 Bireyler birbirlerine karşı toplumsal sorumluluklar taşırlar.
 Her bireyin ortakihtiyaçları olmakla beraber, her birey esas olarak öteki bireylerden değişiktir.
 Demokratik bir toplumuntemel özelliği her bireyin tam anlamıyla gelişebilmesi ve toplumsal sorumluluğunun, toplumetkinliklerine katılması yoluyla gerçekleşmesidir.
 6. Toplum, bu gelişmeyi önleyecek engellerin (yani kişiile çevresi arasındaki dengesizliğin) ortadan kaldırılması ya da önlenmesi için olanaklar hazırlamakla sorumludur. Bu kavramlar sosyal çalışma uygulamasının felsefi temelini meydana getirirler

Sosyal çalışma mesleği, insancıl ve demokratik idealler ile demokratik görüşleri benimsemiş birmeslektir. İnsanın değer, onur ve haysiyeti temel değerlerdir (Kut, 1988, 11-41).
Sosyal çalışma; toplumolmaksızın olmayan bir meslektir. İnsanların yaşadıkları sorunların çözümünde toplumsal sorumlulukgerekmektedir. Sorunların çözümünde topluma ait görevi yerine getirirken sosyal çalışma işlevseldir.Sosyal çalışmada değer, hizmet ettiği hedef kitlenin refahını sağlamak onu gerçekleştirmekle mücadele etmekle eştir. Sosyal çalışma mesleğinin temel değerlerinin kavramsallaştırılması şu şekilde yapılmaktadır. Kişinindeğeri, insanın temel olan onuru (haysiyeti), kişi refahı için toplumun sorumluluğu ve kişinin genel refahakatkıda bulunmak sorumluluğu gibi, demokratik toplumun geniş olarak kabul edilen değerlerini dahabelirli bir şekilde ifade etmektedir
Sosyal çalışmanın mesleki değerleri kısaca şöyle özetlenebilir:
1. Toplumsal hizmet ve olanaklardaneşit yararlanma sağlanmalıdır.
2. İnsanoğlunun refahı için toplumsal ve ekonomik koşullariyileştirilmelidir
3. Birey, grup ve toplum düzeyindeki değişmelerle, yukarıdaki amaçlarıngerçekleştirilmesine çalışılırken
a) mesleki bilgi ve beceriye dayanmalı,
b) mesleki amaç, kişiselçıkarların üstünde tutulmalı,
c) gizliliğe uyulmalı ve d) yapılan işin sorumluluğu yüklenilmelidir
SOSYAL ÇALIŞMANIN KONULARI
Sosyal hizmetler kişi, grup ve toplulukların yapısından, koşullarından doğan ya da kendi kontrolleridışında olan yoksulluk ve eşitsizlikleri gidermek, toplumun değişen koşullarından ortaya çıkan sorunlarıönlemek, insan kaynaklarını geliştirmek, kişi, aile ve toplum refahını sağlamak amacı ile düzenlenenhizmet programlarını kapsayan bir çalışma alanıdır. Bu alan örneğin, sosyal yardım hizmetleri, çocuk veaile refahı hizmetleri, fiziksel ve ruhsal sakatlar için yapılan hizmetler, ıslah hizmetleri, sosyal sigortalar,aile planlaması, konut sorunları ve toplum kalkınması gibi hizmet ve programları kapsar (SosyalHizmetlere Halkın Katılımı Raporu, 1968, 305). Sosyal çalışmanın mesleki etkinliğinin odağı, bireyintoplumsal işlevselliği ve çevresi ile olan etkileşimidirSosyal çalışma politikasının hedeflediği gruplar, toplumla bütünleşmesi engellenen, bu nedenle topluma üretken bir unsur olarakkatılamayan, başka bir deyişle, toplumsal işlevselliğini yerine getiremeyen ya da yerine getirebilmek içinzorlanan nüfus gruplarıdır. Özel gereksinim grupları da (vulnerable groups) dâhildir buna… Bu gruplar ekonomik, sosyolojik ve etnik boyuttaki uyumsuzluk nedenlerine dayalı olarak toplumun dışladığı nüfusgruplarıdır ve ancak toplumun tortusal, ekonomik ve sosyal rollerini üstlenebilirler. Bu gruplar toplumsalsorunlar sistemini oluşturur (Kut, 2001, 9-15). Sosyal çalışma için başvuru sahibi, kendinden ya da içindebulunduğu koşullardan kaynaklanan herhangi bir nedenle normal hizmetlerle gereksinimlerikarşılanamayanlardır.

Geleneksel yaklaşımın hedef grupları: yoksullar, marjinaller ve özel gereksinimgrupları olarak sıralanmaktadır (Kut, 1988, 80).Sosyal çalışma mesleğinin konusu insan; odağı insan; amacı, insan mutluluğudur.Sosyal çalışmanın varlık nedeni; insanın sürekliliğidir, tarihselliğidir; insanın toplumla etkileşimindeyaşadığı rol kaybıdır; çözmekte zorlandığı çelişkileridir. İnsanın toplumsal sorunlarıdır. Çözmede yetersizkaldığı, çözümü kollektif bir çaba gerektiren sorunlarıdır. İnsanın iyileşebilme olanağına olan güvenidir.
SOSYAL ÇALIŞMA MESLEĞİNİN AMACI
Genel olarak sosyal çalışma uygulamasının amaçları şunlardır:
 Kişiler ve gruplara, kendileri ileçevreleri arasındaki dengesizlikten doğan sorunların belirlenmesi, çözülmesi ya da etkisiz hale getirilmesiiçin yardım etmek.
 Dengesizliğin meydana gelmesini önlemek için kişiler ya da gruplarla çevreleriarasındaki potansiyel dengesizlik alanlarını belirlemek.
 Tedavi edici ve önleyici önlemlere ek olarak,kişilerin, grupların ve toplumların en yüksek gelişme güçlerini aramak, belirlemek ve ortaya çıkartmak.Kısaca, insanların, öteki insanlarla ve doğa ile olan ilişkilerini, mevcut çelişkileri ortadan kaldıracakşekilde düzenlemelerine yardım etmektir

Sosyal çalışmanın temel amacı; adaletli bir toplumsal yapı inşasıdır. Sosyal çalışmanın sosyal adaleti geliştirme hedefi, sağlıklı toplumun tüm yurttaşları için refahgöstergelerini yükselttiği, sosyo-ekonomik amaç birlikteliğinin insani gelişme standartlarını yükselttiğibir toplumsal yapıdır.Mesleğin amacı, işlevleri, ahlaki değerleri ve yöntemleri müdahale odağının belirleyicileridir. Müdahale odağı ise insanın işlevselliğidir.
Sosyal çalışmacı, gelişim dönemlerine ilişkin değişiklikler ve aile ile diğer gruplar içindeki rol vestatü değişikliklerinden kaynaklanan stresin ortaya çıkardığı sorunlarla uğraşırken, üç rolü yerine getirir.Bunlar güçlendiricilik, öğreticilik ve kolaylaştırıcılık rolleridir
Sosyal çalışmayı diğer disiplinlerden ayıran nokta da burası; insan varlığını ele alıştaki özgünlüğü… Bireyi özgüllüğü ve çevresiyle / sistemlerle etkileri çerçevesinde ele alır. Toplumsal koşulları göz ardı etmediği gibi sosyal uyuma yönelik olarak çalışır.Sonuç olarak, sosyal çalışma amaç bağlamında değerlere çok önem veren bir meslektir. Sosyalçalışma elemanları çalışmaların her aşamasında, kişinin önemi, değeri, karar verme hakkı ve kişininkendini gerçekleştirmesi, topluma katkıda bulunma sorumluluğu gibi temel değerlerin etkisi altındadır.Bu temel değerlerden ikinci değerler türer; örneğin toplumun kişilerin kendilerini gerçekleştirmelerineolanak sağlama sorumluluğu gibi.
Sosyal çalışmanın amacı bu değerleri uygulanabilir, kullanılabilir hale getirmektir ve şu biçimde belirtilebilir: Kişilerin kendilerini gerçekleştirmelerine ve diğer kişilere katkıdabulunmalarına engel olan toplumsal ve ruhsal koşulları değiştirmek; kişinin kendini gerçekleştirmesini vekatkısını kolaylaştıran koşulları yaratmak
ETİK VE SOSYAL ÇALIŞMA ETİĞİ
Etik (ethic) İngilizce bir sözcüktür. Türkçe karşılığı ahlaktır. Ancak günümüz Türkçesinde, özanlamından biraz kayarak meslek ahlakı anlamında kullanılmaktadır. Meslek elemanlarının insanlarla vetoplumla ilişkilerinde mesleklerinin gerekli kıldığı ahlaksal yaklaşımların neler olduğu ve neler olmasıgerektiğini anlatırSosyal çalışmanın uygulama alanlarında etik yaklaşım (ethic approach) bilim ve meslek kavramları ileilişkilidir. Etik alanı; ‘bilim etiği’ ve ‘meslek etiği’ kavramlaştırmalarıyla çok boyutlu, birbirini geliştirenbir bütünlüğü oluşturur. Sosyal çalışmada bilim etiği; bilimsel eylemlerle ilgili bilgileri veren, bilimselüretim sürecinde yapılacak değerlendirmelerin ve bilimsel önermelerin oluşturulmasında gerekli olandeğerleri açıklar (Cılga, 2004, 69). Sosyal çalışma etiği (ethics of social work); sosyal çalışma mesleğininevrensel mesleksel temelini oluşturan etik, yani meslekle ilgili ahlaksal kuralları kapsar. Sosyal çalışmaetiği, uluslararası boyutta, Uluslararası Sosyal Çalışmacılar Derneği tarafından yazılı metin olarakhazırlanmıştırSosyal çalışmacı başvuru sahipleriyle mesleki ilişki kurarken etik konusunda çok duyarlı olmalıdır Sosyal çalışmauygulamalarında tüm sosyal çalışmacılar aynı etik kurallara, ilkelere ve standartlara bağlı kalırlar. Bubağlılık, sosyal çalışma mesleğinin kendine özgü nitelikleri olan bir meslek olmasına, mesleki kimliğin vekültürün oluşmasına, mesleki işlevlerin gerçekleşmesine temel oluşturur. Etik kurallar, sosyalçalışmacının mesleki rolü, mesleki ilişki ve etkileşimleri, mesleğin genel amaç ve hedeflerine uygunluğuaçılarından etkili ve yönlendirici olursosyal çalışma mesleğinin felsefesinin odağı; insan ve toplumdur.
SOSYAL ÇALIŞMA MESLEĞİNİN BİLGİ TEMELİ
Sosyal çalışma bütün öteki meslekler gibi, çeşitli kaynaklardan bilgi alır ve uygulamada kendisüreçlerinden elde ettiği öteki bilgileri de kullanır.
Süreç örgüsü şu şekilde sıralanabilir:
 İnsangelişmesi ve davranışı. Bu bilgi insanı bir bütün olarak alır ve kişi ile tüm çevresinin -beşeri, toplumsal,ekonomik ve kültürel- karşılıklı etkileşimine önem verir.
 Bireyin kendi dışındaki bir kişi ya dakaynaktan yardım alması ve vermesinin psikolojisi.
 Kişilerin iç duygularını sözcükler, hareketler veetkinlikler halinde dış ifadelere dönüştürme ve insanların birbirleriyle haberleşme yolları.
 Kişiyietkileyen grup güçleri ve süreçleri ile kişinin grup üzerindeki etkisi.
 Dinsel inançları, manevi değerleri,hukuk ve öteki toplumsal kurumları da kapsayan kültürün anlamı ve kişi, grup ve toplumlar üzerindekietkisi.
 Kişinin kişiyle, kişinin gruplarla ve grupların gruplarla olan ilişkileri yani etkileşim süreçleri.
 7.Toplumdaki iç süreçler, gelişme ve değişme biçimleri, sosyal hizmetler ve kaynakları.
 Sosyalhizmetlerin bünyeleri, örgütleri ve yöntemler.
 Uygulayıcı olarak kişinin kendisi, mesleki işlevlerinietkilemesi bakımından kendi hislerinin ve tutumlarının sorumluluğunu taşıması ve bunlardan haberdarolması

Sosyal çalışma bilgisi gelişen-değişen bilgilerdir.
Sosyal çalışma mesleğinin temel ögeleri:
1) Bilgi temeli ve değer sistemi, 2) Toplum, 3) Hizmet Kurumu, 4) Başvurusahibi, 5) Sosyal çalışmacıdır.
Sosyal çalışma mesleğinin bilgi temeli denildiğinde kastedilen kısmendeneysel (ampirik) olarak denenmiş, kısmen henüz denenmemiş, fakat araştırmaya açık farazi bilgidenoluşan sosyal çalışma kuramıdır (Kut, 1988, 31-34).Ayrıca insan ve toplumu konu alan yaklaşımlar, politik ekonomi, sosyal çalışma bilgisinin yapısını örgüler.
TÜRKİYE’DE SOSYAL ÇALIŞMA LİTERATÜRÜ (ALANYAZIN)
Türkiye’de sosyal çalışma eğitiminin başladığı, 1960-1963’lü yıllar; Amerika’dan temel kaynaklarınçevrildiği, Amerika, Kanada ve Hollanda’dan gelen yabancı öğretim elemanlarınca eğitimdeaktarmacılığın gerçekleştirildiği yıllar olmuştur.Sosyal Hizmetler Akademisinin ilk dönem eğitim kadrosunun büyük çoğunluğunu yabancılar oluşturmuştur.1961 yılında sosyal çalışma anlayışının Türkiye’ye öğretim kurumuyla başlamasından bugüne değinsosyal çalışma alanında dört kaynaktan çeşitli yayınlar üretilmeye başlanmıştır. Bu dört kaynağın birincisibüyük ağırlıkla ABD’li kaynaklardır. Diğer üçü çok daha büyük ağırlıkla yerli kaynaklardır.
Bukaynaklar şunlardır;
1960-1970 arasında çıkarılan Sosyal Hizmetler Genel Müdürlüğü yayın dizisi. (ABD odaklı çeviri kitaplar.)Sosyal Hizmetler Akademisi ve daha sonraki Hacettepe Üniversitesi SosyalHizmetler Yüksekokulu öğretim elemanları tarafından üretilen yayınlar.Bu açıklamalara SABEV’i de kaynak kitap konusunda bir kategori olarak koymak gerekmektedir.Emre Kongar. “Sosyal Çalışmaya Giriş” (1972). İlk baskısı 1972 yılında Sosyal Çalışmaya Girişadıyla Türkiye Sosyal Bilimler Derneği tarafında yayınlanan kitap Hacettepe Üniversitesi bünyesindekendisi tarafından kurulan Sosyal Çalışma Bölümünde ders kitabı olarak okutulmak için hazırlanmıştır.Türkiye’de sosyal çalışmacı olarak yetişecek üniversite gençleri için yazılmış ilk ders ve giriş kitabıdır.Sema Kut: “Sosyal Hizmet Mesleği Nitelikleri Temel Unsurları Müdahale Yöntemleri”Nesrin Güran Koşar: “Sosyal Hizmetlerde Aile ve Çocuk Refahı Alanı” (1992), “Sosyal HizmetlerdeYaşlı Refahı Alanı” (1996), “Sosyal Hizmetlerde Sosyal Yardım Alanı” (2000),İlhan Tomanbay: “Sosyal Çalışmayı Yapılandırmak” (1999). Sosyal çalışma mesleği ve disiplini ileilgili yazılmış denemelere ilk örnektir. Bu kitabın bir diğer özelliği de ilk defa meslek anlamında meslektartışmalarını da başlatmış olmasıdır. Döneminin temel sorunlarını irdeler. Konuya kavramsal eğilmeninilk örnekleri olarak, yazarın, Türkiye’de meslek terminolojisi ile ilgili çıkarılmış ilk sözlük, “SosyalÇalışma Sözlüğü” (1999) ile sosyal olmayı tartışan “Sosyal Olmak” (2007) adlı kitapları dabulunmaktadır.İbrahim Cılga: “Bilim ve Meslek Olarak Türkiye’de Sosyal Hizmet” (2004), “Sosyal Bilimler veSosyal Hizmet” (2012) (Burcu Hatiboğlu ile birlikte) gibi sosyal çalışmanın meslek ve bilimselliğinivurgulayan ve tartışan kitapları vardır.Aziz Şeker: Sosyal Çalışma Mesleği. (2008) Sosyal çalışmayı Dünya ve Türkiye’den yola çıkarak elealıp bilim ve meslek olarak sosyal çalışmanın niteliklerine eleştirel açıdan eğilen yazarın bunun gibi daha“101 Soruda Sosyal Hizmetler ve Sosyal Çalışma” (2009), “Sosyal Hizmetlerde Etik” (2011) gibi temelkonulara değinen başka kitapları da vardır.Belirtilen kitapların hepsinin ortak özellikleri herhangi bir alan araştırması sonuçlarının yayınlandığıkitaplar olmaması, sosyal çalışma mesleğine bütünsel olarak yönelen, bir mesleğin meslekleşmesiniirdeleyen kitaplar olmalarıdır.
SOSYAL ÇALIŞMA BİLGİSİNE ULAŞMA KONUSUNDA YAŞANAN SORUNLAR

Bilgiyi üretmek, bilgiye ulaşmak, bilgiyi yenilemek bir yana bilgiyi yaşam gerçekliğine aktarmak, asıl zorolanı.Sosyal çalışma mesleğinin diğer sosyal meslekler içinde ve toplum boyutunda tam olarak belli biryere oturmadığı gün gibi ortadadır.Bunun için farklı gerekçeler ileri sürülebilir. Öyle ki, lise bitimindesosyal hizmet/ler bölümünün tercih aşamasında; özellikle meslek seçimi sınavı sürecinde öğrencilereyeterli bilgi verilmemesi, yönlendirme yetersizliği ise üniversite öncesi eğitim kuruluşlarının üzerindedurması gereken konuların içinde yer almaktadır. Günümüzde mesleki işsizliğin yoğun olduğubilinmektedir. Bundan dolayı sosyal hizmet/ler birçok bölüm düşünüldüğünde istihdam olanaklarıüzerinde durularak tercih edilmektedir. İşsizlik kaygısı belki de ileride sevilmeden yapılacak bir mesleğintercih edilmesini beraberinde getirmiş olmaktadır.Sosyal hizmet/ler bölümünün içerik özelliklerini, öğrenci üniversiteyi okumaya başladıktan sonraöğrenmektedir.Meslekler sosyolojisi içinde olsun, toplumsal boyutta olsun, mesleğin bir yere oturmamış olması, yine tercih aşamasında sorun olduğu gibi, öğrenci bölümde okumaya başladıktan sonra da yerini farklı sorunlarabırakmaktadır. Eksik olan noktaların başında mesleki kaynakların yetersiz olması ve onlara ulaşmanınzorlukları gelmektedir.Çoğalan sosyal hizmet/ler bölümlerinin birçoğunda öğretimelemanlarının çoğunun sosyal çalışma kökenli olmaması da bir diğer sorun olarak görülmelidir. Sosyalçalışma bilgisine hâkim olmadıkları için verdikleri bilgiler tatmin edici olamamaktadır. Konferansların,panellerin yapılmaması ya da azlığı sosyal çalışma bilgisinin paylaşımı konusunda sıkıntılara nedenolmaktadır.
SOSYAL ÇALIŞMA MESLEĞİNİN DÜNÜ BUGÜNÜ YARINI
Atatürk’ün Batılılaşmaya ilişkin olarak gerçekleştirdiği eylemin en etkili yönü; toplumun güçdağılımını, dinsel-geleneksel nitelikten, çağdaş-demokratik (ve doğal olarak ‘laik’) niteliğe aktarmasıylailgilidir (Kongar, 1999, 111). Çağdaşlaşma ve demokratik yapı Batı’dan doğal olarak laik kurumların,mesleklerin aktarımını kolaylaştırmıştır. Sosyal çalışma bunlardan biridir.demokrasi yeterincegelişemediği için gerek bireysel özgürlüklerin gerekse bireysel hizmetlerin önemi Türkiye’de hiçbirzaman tam olarak anlaşılmadı.21. Yüzyıl’ınbaşlarında; sosyal çalışma mesleğinin gerek insan ve kadın hakları bağlamında, gerekse bireysel ve aileselhizmetler açısından yapabileceği pek çok işlev ortaya çıkmaktadır. Tabii bu arada toplumla çalışmayöntemi çerçevesinde gerek kırsal alanlarda, gerekse kentsel gecekondu alanlarında yapılacak çok işvardır.Sadece genel olarak, ‘sosyal çalışma mesleğinin’ ya da ‘sosyal hizmetlerin’ Türkiye’nin bu tarihselgelişmesi bağlamında önce ‘laik ve demokratik sosyal hukuk devleti’ kavramının gelişmesine destekolmasının, ondan sonra da bireysel, ailesel ve toplumsal sorunların somut çözümlerinde çaba sarfetmesinin, tarihin ve toplumun gerçeklerine olduğu kadar, mesleki ahlak ilkelerine de uygun olandırİnsan davranışlarının derin bilgisini gerektiren bir meslektir sosyal çalışma (Fromm, 1998, 61). Aynızamanda temelinde insan sevgisi olan, insanın değer, haysiyet ve kendini geliştirme hakkına saygılıolmayı mesleki değer olarak benimseyen sosyal çalışmacıların mesleklerini hakkıyla icra edebilmeleriiçin çağdaş bilgi ve beceriyle donanımla kılınmalarına olduğu kadar, sosyal hizmet kuruluşlarınıngeliştirilmesi ve ülke çapında yaygınlaştırılmasına da ihtiyaç vardır
SOSYAL ÇALIŞMA EĞİTİMİ VE ÖNERİLER
Sosyal çalışma eğitiminin içeriği konusunda iki açıdan yaklaşım gerekir. Bu yaklaşımlardan birincisiböyle bir eğitimin bilimsel içeriği, ikincisi ise toplumsal içeriğidir. Sosyal çalışmanın bilimsel içeriği birtakım insan davranışı ve toplum bilimleri temeline dayalı olarak geliştirdiği kendi kuram veyöntemleridir. Bu kuram ve yöntemlerin diğer disiplin ve bilim dallarında olduğu gibi evrenselliği iletoplum koşulları arasında etki ve tepki ilişkisinden kaynaklanmaktadır. Bu içeriğin özelliği, esnekliği,diğer bir deyişle sosyal çalışmanın uygulandığı toplumun yapısal özellikleri ve normatif öğelerine uyumsağlamadaki yeteneğidir. O halde değişmez öğelerin yanı sıra mesleğin uygulanacağı toplumunözelliklerine göre değişen öğeleri de vardır. Sosyal çalışma eğitiminin üç temel alanı insan, toplum vesosyal çalışma yöntem, kuram ve uygulamasıdırYaşamın dayattıklarıyla başa çıkabilmek, başvuru sahipleriyle çalışabilmek, sosyal politikageliştirmek, mesleki gelişime hizmet etmek, insanlaşmak ve daha birçok yaşamsal ve mesleksel önemesahip konularda onurlu bir duruş sergilemek, bir amaçta bir vicdan örgüsüne sahip olmak için öğrencilerve sosyal çalışmacılar, hem aldıkları örgün eğitimi içselleştirmeli, bu yolla kişisel değişimi deyakalamalıdırlar. Ek olarak ise, 19. Yüzyıl’ı çözümleyebilecek politik iktisat, 20. Yüzyıl’ı anlayacaksiyasal sistemleri ve düşünce tarihi üzerine kitaplara yönelmelidirler.