Aöf Dersleri Özetleri - Çıkmış Sorular - Sınav Soruları

AÖF Ders Özetleri Uygulamasına Hoş Geldiniz,Uygulamadan tam anlamıyla faydalanmak için üye olunuz.

GÜNCEL Sağlık yönetimi halk sağlığı


#1
HALK SAĞLIĞI 3. (üçüncü)
BULAŞICI HASTALIKLARI
Bulaşıcı hastalıklar; sık görülmesi, iş gücükayıpları, sakatlıklar ve ölümlere neden olduğundan dolayı önemli sağlık sorunudur ve yeterli koruma kontrol önlemleri alındığında ise önlenebilir hastalıklardır.
Bulaşıcı hastalıkların topluma olumsuz etkileri şöyle sıralanabilir:
• Toplum yaşamını olumsuz etkiler
• Sağlık hizmetlerine ek yükler getirir
• Toplumda sakatlık ve ölüm sayılarında artışa neden olur
• Ekonomiyi olumsuz etkiler
• Hastalıkların dünya çapında yayılmasına neden olur
BULAŞICI HASTALIKLARIN EPİDEMİYOLOJİSİ
Bulaşıcı hastalıkların epidemiyolojisi hastalığın nasıl oluştuğunu inceler.Sağlam kişi (konakçı), çevre ve hastalık etkenine (kaynak) ait özellikler birlikte değerlendirir. Bu bileşenler ENFEKSİYON ZİNCİRİ’ni oluşturur. enfeksiyon zincirinde kaynak (hastalığa neden olan mikroorganizma), bulaşma yolu ve konakçı (sağlam kişi) arasında ilişkiler mevcuttur. Bu ilişkilerden bir tanesi engellendiği zaman toplumda o bulaşıcı hastalık tehdit oluşturmaz
Enfeksiyon Zincirinin Bileşenleri
Kaynak
Enfeksiyon etkeninin üzerinde yaşadığı, çoğaldığı ve yaşamını sürdürebilmek için gerekli olan canlı ya da cansız varlıkların tümüne enfeksiyon kaynağı denir.Enfeksiyon zincirinde yer alan kaynak (bulaşıcı hastalık etkeninin özellikleri)hastalığın varlığını ve yayılımını etkiler. Hastalık etkeninin özellikleri aşağıda verilmiştir [1].
Hastalık etkenin mikrobiyolojik özellikleri:
• Enfeksiyon etkeninin tipi, alt grubu
• Enfeksiyon etkeninin yaşam döngüsü
• Enfeksiyon etkeninin çeşitli ortamlardaki direnci

Etkenin konağa yayılma ve yerleşme özellikleri:
• İnfektivite: Etkenin sağlam kişiye ulaşıp dokularda üreyebilme özelliğidir.
• Virülans: Etkenin insanda oluşturacağı hastalığın şiddetini tanımlar.
• Patojenite: Etkenin konakçının vücudundaki dokularda oluşturduğu
patolojik etkileşimlerdir.

Mikroorganizma konakçıya girip yerleşirse buna enfeksiyon denir. Konakçıda bulaşıcı hastalığa ait bir belirti yoktur. Sonraki aşamada ise etken çeşitli reaksiyonlara neden olur. Fakat henüz çoğalmamıştır. Bu duruma subklinik enfeksiyon denir. Bir müddet geçince etken çoğalmaya başlar ve hastalığın klinik
belirtileri oluşur. Yani enfeksiyon etkeninin vücuda girip, çoğalıp, hastalıkbelirtilerinin görülmesine enfeksiyon hastalığı denir. Enfeksiyon etkenini hastalık belirtilerini göstermeden yayan kişilere taşıyıcı (portör) denmektedir. Tüm enfekte kişiler (enfeksiyon etkenin konakçının vücuduna girmesinden hastalık belirtilerinin ortaya çıkana kadar) birer potansiyel enfeksiyon kaynağıdır

Bulaşma yolu
Bulaşma yolunu iki başlık altında inceleyebiliriz:
• Doğrudan Bulaşma: Hastalık etkeni herhangi bir taşıyıcı olmadan etkenin kaynaktan konağa geçmesidir. Öpme, cinsel temas doğrudan bulaşmaya örnektir.
• Dolaylı Bulaşma: Araçlar (canlı olmayan cisimler), vektörler (karasinek,sivrisinek, kene), hava ile bulaşma ve kan nakli dolaylı bulaşma olarak tanımlanır.Mikroorganizma konakçıya bulaşmadan önce cansız cisimlerin üzerinde yaşamını sürdürebilir, çoğalabilir.

Konakçı

Enfeksiyon zincirinin son bileşeni konakçıdır. Mikroorganizmanın konakçıya
giriş yolları aşağıda verilmiştir:
• Deri: Mikroorganizmalar sağlam (Leptospiroz) ve yaralanmış deriden(Tetanoz) vücuda girebilir.
• Mukozalar: Bazı mikroorganizmalar ise vücuda göz mukozal yapısı (konjonktiva) veya vajinal mukoza yolu ile girer (Cinsel yolla bulaşan hastalıklar).
• Solunum sistemi: Solunum yolu ile vücuda giren enfeksiyon etkeni (Pnömokok), hedef organda hastalık oluşturur.
• Sindirim sistemi: Enfeksiyon etkeni ile temas eden su ve besinler sindirim sistemi yolu ile vücuda alındığında bulaşıcı hastalığa neden olur (Kolera, dizanteri).
• Transpasental: Anneden fötusa plasental yol ile geçen etken hastalıklara neden olur (Toksoplazma).
• Kan ve organ nakli: Kan/organ nakli ile vücuda giren etkenler nedeniyle bulaşıcı hastalık (Sitomegalovirus) oluşur.

Özgül Olmayan Savunma Mekanizmaları
• Deri: Mekanik engel olup mikroorganizmanın vücuda girişini önler. Gözyaşı mikroorganizmaları uzaklaştırır. Burun ve solunum yolu yapısı gereği mikroorganizmalara mekanik engel oluşturur.
• Öksürük: Öksürük ile mikroorganizmalar uzaklaştırılır.• Lokal inflamasyon: Doku ve kan dolaşımı yolu ile antikorlarmikroorganizmanın olduğu bölgeye taşınarak lokal inflamasyon oluşur.
• Genetik: Bazı genetik nedenler hastalıkların oluşumunu azaltır (orak hücreli anemide Plasmodium Falciparum etkenli sıtma görülmemesi).
• Davranış: Kişilerin davranışlarının bağışıklığa etkisi çok önemlidir. Seyahat eden kişinin yiyecek tercihi turist ishalinin ortaya çıkmasını engelleyebilir.
• Yaş: Kişinin aşılanması, geçirdiği bazı hastalıklar o hastalıklara karşı korunmasında önemli bir etmendir.
• Cinsiyet: Bazı hastalıkların görülme sıklığı cinsiyete göre farklılık gösterebilir.Bunun nedeni seyahatler, meslek ve diğer bazı alışkanlıklar olabilir.
• Beslenme: Özgül olmayan savunma mekanizmalarının en önemlilerindendir.Özellikle anne sütü ile beslenmenin bebeklere antikor geçişini sağlaması yeni doğan döneminde hastalıklara karşı koruyucu etkendir. Diğer taraftan mikroorganizma barındıran gıdaların alımı bulaşıcı hastalığın gelişiminde büyük rol oynar

Özgül Savunma Mekanizmaları
Hastalıklara karşı gelişen antikorlar özgül savunma mekanizmalarının başında gelmektedir. Antikorlar aşılanma sonucunda oluştuğu gibi hastalık geçirilerek de oluşur.
Çevre enfeksiyon zincirinde etkili faktörlerdendir. Çevre etken, bulaşma yolu ve konakçının her üçünü birden etkileyerek hastalıkların yayılmasında önemli rol oynar

BULAŞICI HASTALIKLARDA KORUNMA VE KONTROL

*Kişinin henüz hastalık etkeni ile karşılaşmadığı bu dönemde (Duyarlılık evresi) verilen koruyucu hizmetlere Birincil Koruma Hizmeti denir.
*Hastalık etkeni vücuda girdikten sonra belirti vermeden geçebilir, hastalığa ait özel belirtiler dışında genel hastalık belirtileriyle seyredip kendi kendine veya bir müdahale ile düzelir. Bu döneme Presemptomatik Dönem denir. Bu dönemde Çevre etken, bulaşma yolu ve konakçının her üçünü birden etkileyerek hastalıkların yayılmasında önemli rol oynar yürütülen sağlık hizmetleri, ikincil korunma hizmetleridir.
*Klinik Dönemde artık hastalığa ait belirtiler ortaya çıkar. Bu dönemde hastalığın ve sekellerinin tedavisi ve rehabilitasyon hizmetleri yürütülür. Bu hizmetler ise ‘’Üçüncül Korunma’’ için yürütülen sağlık hizmetleridir.
*hastalık iyileşme ilesonuçlanabilir, kronikleşebilir, kalıcı sakatlık oluşabilir veya hastanın ölümü ile
sonuçlanabilir.

Bulaşıcı Hastalıkların Kontrolünde Kaynağa, Bulaşma Yoluna ve Duyarlı Kişiye
Yönelik Yapılması Gerekenler
Kaynağa yönelik yapılması gerekenler:
*Hastalığa bağlı olarak olguların erken tanı ve tedavisi (sağaltımı)
*Olguların izolasyonu, bildirimi
*İlk kaynağın (Filyasyon), taşıyıcıların (Portör) aranması ve temaslıların bulunması
*Hayvan kaynakların kontrolü
Bulaş yoluna yönelik yapılması gerekenler:
*Kişisel hijyen konusunda sağlık eğitimi (Tüm BH için).
*Besin hijyeni (su – besinlerle bulaşan hastalıklar)
*Sağlıklı içme suyu sağlanması (su – besinlerle bulaşan hastalıklar)
*Vektör kontrolü (Sıtma, Tifo, Şark Çıbanı, KKKA)
*Dezenfeksiyon ve sterilizasyon (Hepatit B ve Ebola’da)
Duyarlı kişilere yönelik yapılması gerekenler:
*Bağışıklama
*İyi beslenme
*Sağlık eğitimi
*İlaçla koruma
*Güvenli kan ve kan ürünlerinin sağlanması.
*Cinsel yolla bulaşan hastalıklar ve HIV için kondom dağıtılması vb.

HAVA YOLU İLE BULAŞAN HASTALIKLARIN KONTROLÜ
Birçok enfeksiyon hastalığı etkeni havada partikül veya damlacık çekirdeği şeklinde bulunmaktadır. Bu nedenle bulaşmanın önlenmesi konusunda etkili bir müdahale çok güçtür. Bazı hastalıklar dışında, hastalığın şiddeti azaltılabilir ya da bulgu vermeden seyredebilir. Ancak bazı enfeksiyon hastalıklarında (Betahemolitik Streptokoklar, Meningokoksik Menenjit gibi)spesifik primer korunma sağlanabilmektedir

Akut Alt Solunum Yolu Enfeksiyonlarının Kontrolü
Akut alt solunum yollarında birçok enfeksiyon hastalığı oluşmaktadır(Örneğin: Larenjit, bronşit ve pnömoni). Bu hastalıklardan tüm dünyada en sık görüleni ve en fazla öldüreni pnömonilerdir.
Hastalık tanısı
Pnömoni akciğer dokusunun hastalığıdır. Pnömoni hastalığı gelişince vücuda yeterli oksijenin alınabilmesi için solunum sayısı artmaktadır. Hastalığın ileri evrelerinde solunum hızı artmasına rağmen vücudun oksijen ihtiyacı karşılanamamaktadır. Pnömoni çocuklarda (2 ay-5 yaş grubu) hastalığın seyrine bağlı olarak pnömoni, ağır pnömoni ve çok ağır pnömoni olarak gruplandırılır ve tedavi buna göre planlanır.
Hastalık etkeni
Pnömoniye birçok viral ve bakteriyel etmenler yol açmaktadır. En çok neden olan bakteriyel etmen S. pnömonia ve H. influenza, viral etkenler ise Adenovirus,İnfluenza ve Respiratuar Sinsityal Virüs’dür.
Epidemiyolojik özellikler
Hastalığın görülme sıklığını artıran özellikler şunlardır:
• Havaların soğuduğu yılın soğuk dönemleri
• Kentsel alanlar
• Hava kirliliği olan yerler
• 0-2 yaş grubu
• Yaşlılar
• Sigara içilmesi
• Kötü beslenme
• Düşük doğum ağırlığı
• Aşılamanın yapılmadığı çocuklar
• Kızamık ve boğmaca aşısının yapılmamış/eksik yapılmış olması
Çevresel risk faktörleri
• Dış ortam hava kirliliği (partiküller madde, sülfür dioksit, nitrojen dioksit ve ozonun havadaki miktarları) ve kapalı ortam hava kirliliği (en önemlisi sigara dumanı ve nitrojen dioksit) hastalık riskini artırmaktadır.
• Ev Dışı Hava Kirliliği: Havada solunum yoluna girebilen partiküller, sülfürdioksid, nitrojen dioksit, ozon ve havada asılı sülfatlar hastalık riskini arttırmaktadır.
• Ev içi Hava Kirliliği: Ev içi hava kirliliği yaratan en önemli nedenlerden biri sigara dumanıdır. Buna ek olarak nitrojen dioksit de risk faktörü olarak çıkmaktadır
Bulaşma yolu: Direk damlacık veya temas yoluyla bulaşmaktadır. Ayrıca damlacık çekirdekleri de bulaştırıcıdır. Pnömokoklar üst solunum yollarının florasında bulunabilmektedir. Ancak alt solunum yolu enfeksiyonlarında çeşitli virüslerin ve bakterilerin bulunması hastalığın hava yolu ve kontamine olmuş yatak örtüleri ve oyuncaklarla bulaşmasını kolaylaştırmaktadır.
Bulaşıcılık süresi: Her etken için değişmektedir.
Hastalığın korunma ve kontrol
Pnömonilerde nedene yönelik korunma yöntemleri uygulanmaktadır.
• Aşılama: Pnömoni (Pnömokok ve H. İnfluenza) için geliştirilmiş aşılar mevcuttur. Pnömokok aşısının özellikle immün yetmezliği olanlar, splenektomililer(dalağı olmayanlar) , oral hücreli anemi hastalığı olanlar veya kronik sistemik hastalığı olanlarla 65 yaşın üzerindekilere yapılması önerilmektedir. Ayrıca boğmaca ve tüberküloza karşı yürütülen aşılama programı 0-4 yaş grubunda pnömoni görülme sıklığında önemli bir azalmaya yol açmıştır. Yaşlılara yapılan grip aşısı da bu grupta grip sonrası pnömoni gelişmesini önemli derecede azaltmıştır.
• Beslenme: Özellikle anne sütü ile beslenme bebeklerde hastalık gelişimini azaltmaktadır.
• Ana Sağlığı ve Gebe Bakımı: Üreme çağındaki kadınlara verilen anne sağlığı ve gebe takibi ile düşük doğum ağırlıklı çocuk sahibi olmalarının önüne geçilmektedir.
• Kapalı Ortam Hava Kirliliği: Çocukların bulunduğu ortamda sigara içilmemesi ve evde bulunan ısınma araçlarının usulüne uygun yakılması ile kapalı ortam hava kirliliği önlenebilir.
• Çocukların Büyüme ve Gelişmelerinin İzlenmesi: Çocuklarda meydana gelen sistemik hastalıklar saptanarak büyüme ve gelişmeleri üzerindeki olumsuz etkileri giderilebilir. Ayrıca kötü beslenen çocukların beslenmesine müdahale edilerek risk grubuna geçmeleri önlenebilir.
• Temizlik: Kişisel hijyen kurallarına dikkat edilerek hastalıkların sıklığı ve şiddeti azaltılabilir. Özellikle çocukların ağızlarına aldıkları eşyalar, oyuncaklar düzenli olarak temizlenmelidir
Hastaların ve temaslıların kontrolü
• Kişinin hastalık ile ilgili verileri kişisel dosyasına işlenmelidir.
• Hastanın solunum yollarına ait atıklar uygun şekilde uzaklaştırılmalıdır. Ayrıca kirlenen kişisel eşyalar (mendil, yatak örtüleri, yastık kılıfları vb.)kaynatılarak veya kızgın ütü gibi yöntemlerle temizlenmelidir.
• Hastaların tedavileri izlenmeli ve gerekirse yeniden değerlendirilmelidir.
• Özellikle hasta çocukların beslenmeleri bozularak malnütrisyona girmelerini önlemek için hastalık sonrasında beslenmesine ek öğünler ilave edilmelidir

SU VE BESİNLERLE BULAŞAN HASTALIKLARIN KONTROLÜ
Su ve besinlerle bulaşan hastalıklarda etken genellikle ağız yoluyla alınır. Ağız yoluyla alınan etken sindirim sisteminde uygun reseptörlerin bulunduğu yere yerleşerek enfeksiyona yol açar. En sık gözlenen belirtiler karın ağrısı, ishal ve kusmadır. Ancak vücuda alınan etkene göre çeşitli sistemlere ait belirtiler de görülebilir (sarılık, baş ağrısı, böbrek yetmezliği gibi)
• Kişiden Kişiye bulaşma: Hastalık etkeni kişiden kişiye etkenle kirlenen eşyaya da besinlerle bulaşır. Kaynak bazen insan bazen de eşyalardır. Bu tip bulaşmada sadece kaynağa yakın çevre etkilenir. Bu nedenle hastalığın yayılımı yavaştır.
• Ortak Kaynaktan Bulaşma: Burada etken toplumun ortak kullandığı bir kaynakla yayılır. Nokta kaynaklı salgın ya da patlama tarzda salgın da denilmektedir. Bu kaynak genellikle sudur.

İshalli Hastalıkların Kontrolü
İshal, az gelişmiş ülke çocuklarında sık görülen bir hastalık ve ölüm nedenidir.
Hastalık tanısı
İshal sulu ve fazla sayıda dışkı yapılması olarak tanımlanmaktadır. Bazen etkene göre dışkıda kan görülebilir. Günde üçten çok dışkılama ishal olarak kabul edilir. Bununla beraber çocuğun dışkılama düzenini en iyi anneler bildiği için kolayca anlarlar. İshalli hastalığı olan çocuğu değerlendirirken DSÖ tarafından geliştirilen ve ülkemizde de bulunan dehidratasyon değerlendirme tablosu kullanılır. Bu tabloda ishalli çocuğun göz, gözyaşı, ağız, dil ve cildinin elle kontrol edilerek dehidratasyonunun derecesine karar verilir. Karar verme aşamasında hastalık bulguları hafif dehidratasyon bulguları ile uyumlu ise uygulanacak tedavi planı ishalin evde tedavisini içermektedir.
İshalin evde tedavisinde 3 temel kural vardır:
• Çocuğa her zaman verildiğinden daha fazla sıvı verilmesi
• Çocuğa sık sık ve her zamankinden daha fazla yiyecek verilmesi
• Tekrarlayan kusma, ishal sıklığının artması, yetersiz yemek yeme ve sıvı içme, ateş, dışkıda kan, aşırı susuzluk durumunda ise hastanın tekrar doktora gitmesi önerilir.
İshal Etkenleri: İshale neden olan birçok mikroorganizma vardır. Çocukluk çağındaki ishallerin % 50-60 kadarı viral etkenlere bağlanmaktadır. Kış aylarında bakteriyel etkenlerin azalması nedeniyle ishalli hastalıkların % 70'i viral nedenlidir. Ülkelerin gelişmişlik düzeyi arttıkça ishal etkenleri arasında virüslerin payı artmaktadır.
Bulaşma yolu: İshale yol açan etkenler genellikle kirli besin ve suyla vücuda alınır.Ayrıca ishal etkenleri oyuncaklar, eşyalar, kirli eller ile de yayılırlar.
Epidemiyolojik özellikler
Zamana Ait Özellikler: Yılın her mevsiminde görülebilmektedir. Fakat hava sıcaklığının artışıyla ishalli hastalıkların görülme sıklığı artar. Temmuz ve ağustos aylarında en yüksek düzeye ulaşır. Eylül ve ekimde az da olsa görülme sıklığı artar. Bunun nedeni okulların açılması ile havaların soğumaya başlaması ile virüslerin aktif hâle gelmesidir. Soğuk havalarda en sık görülen ishal etkeni rota virüslerdir.
Kişiye ait özellikler :Düşük doğum ağırlığı ile doğan bebeklerin bulaşıcı hastalıklara karşı duyarlılığı artmıştır.
İshalli Hastalıkların Sıklığını Artıran Çevreye Ait Özellikler
• İçme ve kullanma suyunun sağlıklı olmaması
• İnsan ve hayvan dışkılarının uygun uzaklaştırılmaması
• Kişisel hijyen kurallarına uyulmaması
• Gıda hazırlama ve saklama koşullarının kötü olması
• Hayvancılıkla uğraşanların ve evcil hayvan bakanların veterinerlik hizmeti almamaları ve bu hayvanların kişilerin yaşam alanlarında olmaları
• Çevrede sinek ve diğer haşerelerin üremelerini kolaylaştıran yerlerin olması.
Korunma ve kontrol
İshalli hastalıklardan korunma ve kontrol için kişisel direnci artıracak ve bulaşmayı önleyecek önlemler alınmalıdır.
Kişisel direnci artıracak önlemler:
Bebeklerin anne sütü ile beslenmesi teşvik edilmeli ve zamanında ek gıdaya geçilmelidir. Bebeklere ek gıda verilmeye başlandığında kişisel hijyen kurallarına uyulmalı. Bunlara ek olarak çocukların rota virüse karşı aşılanması ve diğer çocukluk çağı aşılamasının zamanında ve eksiksiz yapılması ile hastalıklara karşı direnci artırılacak, çocuğun bulaşıcı hastalık geçirme riski azalacaktır

BULAŞICI HASTALIKLARDA SÜRVEYANS

Bulaşıcı hastalıklardan korunma ve bunların kontrolü için düzenli ve sürekli veri toplanması, verilerin analizi, yorumlanması ve sonuçların ilgili birimlere dağıtılması işlemlerine SÜRVEYANS denir. Bulaşıcı hastalıklarda sürveyansta hedef,hastalıkların kontrolü ve korunma sağlanarak görülme sıklığının (morbidite) ve ölümlerin (mortalite) azaltılmasıdır. Sürveyansın diğer katkıları şöyle sıralanabilir:
• Hastalığın meydana gelmesinde ve dağılımında oluşan değişikliklerin fark edilmesi
• Bulaşıcı hastalık etkeni ve konakçıdaki değişikliklerin fark edilmesi
• Sağlık bakım hizmetlerinin değerlendirilmesi
• Bulaşıcı hastalığın seyrinin takibi
Sürveyansın halk sağlığı hizmetlerine katlıları aşağıda sıralanmıştır:
• Sağlık sorunları ortaya konur ve tanımlanır
• Sağlık sorunlarının öncelikleri belirlenir
• Belirlenen sorunlara yönelik amaçlar geliştirilir
• Stratejiler saptanabilir
• Koruma ve kontrol önlemeleri yeniden gözden geçirilir
• Araştırma ihtiyacı saptanır
Dünya Sağlık Örgütü tarafından sürveyans için önerilen veri kaynakları şunlardır:
• Ölüm istatistikleri • Hastalık istatistikleri
• Demografik veriler • Salgın bildirimleri
• Hastane istatistikler • Özel hekim kayıtları
• Halk Sağlığı Laboratuvar kayıtları • İlaç tüketimleri
• İşe/okula devamsızlık • Laboratuvar kayıtları
• Bireysel vaka bildirimi • Hayvan rezervuarları
• Medya • Çevre verileri

Sürveyansta veri üç şekilde toplanır:
• Vakaya Dayalı: Laboratuvar ve zorunlu vaka bildirimleri sonucunda insidans (yeni vaka/risk altındaki toplum) takibi yapılır.
• Topluma Dayalı: Sağlık sistemini kullanma, davranış, koruyucu ve klinik uygulamaları tespit edilerek müdahale programları geliştirmek için risk altındaki topluma araştırmalar uygulanır.
• Sentinel Gruplar: Sentinel noktalarda (örneğe çıkan) özel gruplar test edilerek prevalans (eski+yeni vaka/risk altındaki toplum) takibi yapılır.
Kullanılan sürveyans yöntemleri üç başlık altında incelenebilir:
• Pasif Sürveyans: Bilginin toplandığı merkez veri toplanmasında pasiftir. Bu sistem toplumsal cevabın oluşmasında, koruyucu hizmetlerde yol göstermede ve ulusal çalışmaların başarısını izlemede olumlu katkılar sağlar.
• Aktif Sürveyans: Mevcut durumun ve zaman değişkeninin önemli olduğu durumlarda ve bazı bulaşıcı hastalık kontrol programlarında kullanılır. Telefon ya da kurum ziyaretleri ile bilgi toplanır.
• Sentinel Sürveyans: Seçilen örnek bir grupta çalışılır (Örneğin, hastalık trendini izlemek). Pasif sürveyansa göre veri kalitesi yüksek, aktif sürveyansa göre daha ucuzdur. Hastalık yükü belirlenmesi, bulaşıcı hastalığa zemin hazırlayan ya da yayılmasını etkileyen koşulların bilinmesi, davranış özelliklerinin izlenmesi en önemli yararlarıdır.
Sürveyansın Aşamaları
Sürveyansta birinci aşama - veri toplanması: Sürveyans veri toplanmasıyla başlar.
Verilerin toplanması ve bildiriminde bazı konular belirlenmelidir Bu konular:
• Hangi hastalıkların bildirileceği,
• Bildirimi hangi kurumlar ve kimler tarafından yapılacağı,
• Toplanan verilerin kime, nasıl ve hangi sıklıkla bildiriminin yapılacağı,
• Bildirimi yapılacak hastalıkların vaka tanımlarının yapılması,
• Bildirimi yapılacak hastalıklarla ilgili alınması gereken korunma ve kontrol önlemlerinin neler olacağı açıklanmalıdır.
Ülkemizde bulaşıcı hastalıkların bildirilmesi ilk kez 1593 Sayılı Umumi Hıfzıssıhha Kanunu (1930) ile getirilmiştir. Umumi Hıfzıssıhha Kanunu ile 39 hastalığın bildirimi zorunlu iken bu konuda 2004 yılında düzenleme yapılarak 2015/18 sayılı genelge ile ülkemizde 73 hastalığın bildirimi zorunludur.
Bildirimi yapılacak hastalıklar dört gruba ayrılmıştır
• A Grubu Hastalıklar: Ülke genelinde hizmet veren resmi ve özel tüm sağlık kuruluşlarından bildirimi yapılacak hastalıklardır.
• B Grubu Hastalıklar: Ülke genelindeki resmi ve özel tüm sağlık kuruluşlarından tespit edildiği anda gerekirse makam atlanarak bildirilmesi gereken hastalıklardır. B grubu hastalıkların DSÖ’ye kadar bildirimi yapılır.
• C Grubu Hastalıklar: Ülke genelindeki yataklı tedavi kurumlarından bildirimiyapılacak hastalıklardır.
• D Grubu Hastalıklar: Ülke genelindeki yataklı tedavi kurumlarının laboratuvarlardan bildirimi yapılacak olan hastalık etkenlerinden oluşmaktadır.
Ülkemizde bulaşıcı hastalıkların bildiriminde Pasif Bildirim Sistemi kullanılmaktadır

Sürveyans ikinci aşama - verilerin analizi:Toplanan veriler kişi, yer, zaman özelliklerine göre analiz edilir. Böylece elde edilen veriler değerlendirilerek yorumlanabilecek aşamaya gelir. Verilerin analizi sonrasında mevcut durum, önceki yılların verileri ile veya bölgesel verilerle karşılaştırılarak, hastalıklara ait risk faktörleri belirlenebilir.
Sürveyans üçüncü aşama - verilerin yorumlanması:Bu aşamada verilerin yorumlanması sonucunda bulaşıcı hastalık için ileri analizlere ihtiyaç olup olmadığına karar verilir.
Hastalık sayılarındaki artışın nedenleri her zaman olumsuz bir gelişme olarak değerlendirilmemelidir. Bu artışın nedenleri şöyle sıralanabilir:
• Sağlık hizmeti veren kurumlarda personel ve malzeme ihtiyacı giderilmiştir,
• Hastalığa tanı koyma olanakları artmıştır,
• Hastalığa özel bir araştırma yapılmıştır,
• Çalışan kişilerin konuya özel ilgileri olabilir,
• Hatalı veya yanlış bildirim yapılmıştır,
• Etkili bir izlem - denetim hizmeti yapılmıştır.
Sürveyans dördüncü aşama: verilerin ilgili birimlere dağıtılması Sürveyans sisteminin en önemli ve kritik aşamalarından biridir. Bu bilgiler öncelikle sağlık hizmeti veren birinci asamak kurumlara, laboratuvarlara, hastanelere, sağlık yöneticilerine ve ilin diğer yöneticilerine, program planlamacılarına ve karar vericilere ulaştırılmalıdır