Aöf Dersleri Özetleri - Çıkmış Sorular - Sınav Soruları

AÖF Ders Özetleri Uygulamasına Hoş Geldiniz,Uygulamadan tam anlamıyla faydalanmak için üye olunuz.

Vize Medya Ve İletişim Vize Ders Özeti


#1
Ünite 1 ( iletişim süreci)

1_Bireyin İletişim İhtiyacının Temelinde Yatan Nedenler Nedir? Önemli biri olarak, kendini anlatmak, ifade etmek, karşısındakini anlamak ve diğer bireyleri etkilemek ve ikna etmek arzusunun olduğunu söylemek mümkündür
2_ İletişim Kavramı Neyin Karşılığıdır? Latince’deki Communicatio ve batı dillerindeki Communication kavramının karşılığıdır
3_ İletişim En Geniş Anlamıyla Neyi İfade Etmektedir? Canlılar arasında belirli ortaklaşa unsurlara dayanan süreci ifade etmektedir.
4_ İletişim Kavramının Kaç Anlamda Kullanılır? Kapsamlı ve sınırlı olmak üzere, iki anlamda kullanıldığı görülmektedir.
Sınırlı anlamda iletişim, insanlar arası ilişkilere yönelik kullanılmaktadır.
Kapsamlı anlamda iletişim ise çok çeşitli alanlarda kullanılmaktadır. Örneğin, iletişim kavramı hayvanlar asındaki ilişkileri (animal iletişim), canlı varlıklar arasındaki ilişkileri (bio iletişim), teknik sistemler arasındaki ilişkileri (teknik iletişim) ya da insanlar ile teknik araçlar arasındaki ilişkileri (insan- makine- iletişim) ifade etmek amacıyla kullanılmaktadır
5_İletişim Nasıl Tanımlanabilir? Ancak iletişim, en yalın şekliyle, en az iki kişi arasında duygu, düşünce ve bilginin farklı araç ve yöntemler kullanılarak paylaşılması olarak tanımlanabilir.
6_ Neden İletişim Kuruyoruz? Sorusunun en açık cevabı ise, etkilemek ve ikna etmek olarak verilebilir.
7_ Öyle Ki, Eylemde Bulunmak Ya Da Bulunmamak, konuşmak ya da susmak, bunların hepsinin ileti niteliği vardır ve bunlar karşıdaki kişi/kişileri etkilemektedir
8_ Dairesel Ve Döngüsel İfadeler Nedir? Mesajı gönderen alıcıyı etkilemeye çalışırken, alıcı da geriye verdiği mesajla mesajı üreteni etkilemektedir. Dolayısıyla bu nedenle, iletişim süreci dairesel ya da döngüsel ifadeleriyle açıklanmaktadır.
9_ Genel Anlamıyla İletişim Kavramının, Birbirlerini Etkilemek Amacında Olan En Az İki Öğe Arasında Meydana Gelen Bir Etkileme Olgusunu İfade Ettiğini Belirten Yüksel, Kavrama İlişkin Şu Farklı Tanımlamaları Da Dile Getirmektedir (2008: 10):
İletişim, insanların arasında duygu ve fikirlerin akışıdır.
Bir kimsenin düşüncelerini ve duygularını diğerlerine açık seçik olarak belirtmesi sürecidir.
Bireylerarasında anlamları ortak kılma sürecidir.
Bir kaynağın bir iletiyi bir oluk üzerinden bir alıcıya iletmesi sürecidir.
Seçilmiş bir haberin, bir haber kaynağından belli bir mesafeye iletilmesi sürecidir.
10_ İletişimin En Temel Özelliklerinden Biri Nedir? Anlam yaratma ve anlamları ortak kılmadır
11_ Bu Farklılıkların Varlığı İstenen Düzey Ve Etkililikteki İletişimin Ne Kadar Güç Olduğunu Ortaya Koymaktadır. Bu Güçlülüğün Yenilmesinde Şu Öğelere Dikkat Etmek Gerekir:
Çevresel etmenler,
Bireyler arası ilişkiler,
Özel iletişim biçimleri,
Kullanılan ortam, kanal ya da oluklar.
12_İletişim Süreci Nasıl Başlamaktadır? En az iki kişi arasında gerçekleşen iletişim süreci, kaynak kişi tarafından mesajın oluşturulması ile başlamaktadır.
Duygu ve düşünceleri ifade etmek için oluşturulan iletinin kodlanması,
İletiyi en etkili iletecek oluğun/aracın seçilmesi ve bu yolla hedefe, eş deyişle, alıcıya gönderilmesi;
Alıcının ise iletiyi aldıktan sonra kod açımını yapması ve iletiyi gönderen kişiye bir karşılık olarak (yansıma) yeni bir ileti oluşturması,  Kodlaması ve bir araç kullanarak göndermesi ile iletişim süreci döngüsel bir işleyişte devam etmektedir.
Bu döngü sellikte, süreç devam ettiği sürece kaynak ve hedef sürekli yer değiştirmekte ve yeni iletiler üretilmektedir
13_ İletişim Sürecinin En Temel Öğeleri Nedir? Öğeleri kaynak, ileti (mesaj), araç (kanal/ oluk), hedef (alıcı) ve yansımadır (feedback). 14_ İletişimde Kaynak Nedir? İletişim sürecini başlatan, ilk iletiyi oluşturan ve gönderen kişidir. Kaynak algılama, seçme, düşünme, yorumlama süreçlerinde ürettiği anlamlı iletileri simgeler aracılığı ile gönderen kişi ya da kişilerdir
15_Özetle Kaynak Nedir? iletiyi gönderen, uyaran, çizen, yazan, beden ve yüz anlatımında bulunan, yayımlayan birey, kurum ya da kuruluştur. Televizyon istasyonu, gazete, ajansın hazırladığı reklam, muhabir, editör, yayınevi, film kaynağa iyi birer örnektir
16_ İletişim Becerisi, tutumlar, deneyim ve bilgi düzeyi ile çevresel, toplumsal ve kültürel öğeler iletiyi oluşturacak kaynak kişi/kişilerin kuracakları iletişimi de etkilemektedir
17_ İletişim Sürecinde, Kaynak Kişi İletiyi Hedefe Gönderdiğinde Ve Bunu Sözle (Sözel) Gerçekleştirdiğinde Şu Noktalara Dikkat Etmelidir:  İyi söyleyiş,
Sözcük zenginliği,
İyi tümce kuruluşu,
Uyumlu söz dizimi,
Gerekli ve uygun sözcüklerin seçilişi.
18_ Beş Adet Sözel İletişim Becerisi Söz Konusudur. Bunların
İkisi kodlama becerisi olarak adlandırılabilecek olan konuşma ve yazmadır.
Diğer ikisi ise, kodaçma becerisi olarak nitelendirilen okuma ve dinlemedir.
Beşinci beceri ise hem kodlamada hem de kodaçma da etken olan düşünme ve nedenselliktir .
19_İleti (Mesaj) Nedir? Kaynak tarafından iletişim sürecinin içinde yer aldığı toplumsal ortamca bilinen sembol ya da simgelerle kodlanmış, aktarılmak, paylaşılmak istenen bilgi, duygu ve düşüncelerle yüklü ve alıcıya çeşitli iletişim ortam ve kanalı ile ulaşan şey ya da öğedir. Yazı, söz, mimik, iletiye örnek olarak gösterilebilir
20_ İletişim Sürecinin Önemli Öğelerinden Biri Olan, Kaynaktan Alıcıya Gönderilen Bir Uyarı, Bir Düşünce, Bir Duygu, Kanı Ya Da bilginin kaynak tarafından kodlanmış hali olarak tanımlanan ileti iki bölümde incelenebilir.
Bunlar iletinin dili ve iletinin içeriğidir.
İletinin dili, iletinin ulaştırılmasında yararlanılan herhangi bir koddur.
İletinin içeriğinde ise iki önemli nokta bulunmaktadır: İletişimde işlenecek düşünce, duygu ve bilgilerin seçilmesi ve ikinci olarak da bunların nasıl işleneceği, başka bir deyişle, işlenme yöntemidir
21_Tasarlanmış İletilere Örnek? Gündelik yaşamda yolda yürürken görülen trafik işaretleri, bir hastanede muayene sırası beklerken göze ilişen kurallar listesi de birer tasarlanmış iletidir ve gören alıcıda o an’a, o mekâna ya da o duruma ilişkin bir anlam yaratmaktadır
22_ Kodlama Nedir? Kaynak tarafından iletiye yüklenen anlamdır ve amaç, iletiye kaynak tarafından yüklenen bu anlamın alıcı tarafından aynı anlam çerçevesinde çözümlenmesi ve bu doğrultuda yansıma verilmesidir
23_ Dil, Kodlama İçin Nedir? En önemli basamaktır. Bu bağlamda jestler, mimikler, hareketler gibi önemli ve hatta karmaşık kodlama yolları da aslında dile dayanmaktadır
24_ Kodaçma Nedir? Kaynak tarafından iletiye yüklenen anlam kodlama olarak tanımlanırken, alıcı/hedef tarafından gönderilen iletiye yüklenen anlam ve yorumlama da kodaçma olarak tanımlanmaktadır.
25_İletişim Süreci İçerisinde İletiler Ancak Kodaçma Yoluyla, kağıt üzerindeki anlamsız işaretler ya da birtakım ses ve görüntü sinyalleri olmaktan çıkıp anlam kazanır ve iletişimin başarısını ölçen en önemli sorun iletinin alıcı tarafından kodaçımının yapılmasıdır. Bu durumun en önemli ölçütü ise alıcı ile kaynağın deneyim ve yaşantılarının çakışması ya da en azından kesişmesidir
26_ Oluk (Kanal) Nedir? İletişim sürecinin başarıyla ilerlemesinin önemli bir koşulu da, kaynak tarafından oluşturulan ve kodlanan iletinin fiziksel olarak gönderilebilmesi ve alıcı/alıcılar tarafından alınabilmesidir.
27_ Kitlesel Yığınlara İleti Gönderen Araçlar? gazete, radyo, televizyon ve internet ise uydu, frekans, kablo ses dalgaları, kâğıt ve fotoğraf yoluyla iletileri taşıyan araçlardır.
28_ İletişim Oluklarını Beş Duyu (görme, duyma, dokunma, tatma, koku alma) olarak düşünmek de bir sınıflandırmadır. 29_ Bu Bağlamda, Etkin İletişimin Ölçüsü Kaynak Tarafından Amaçlanan Davranışın Ve Davranış Değişikliğinin Alıcıda Görülmesidir. İletişimin Etkilerini Üç Ana Grupta Toplamak Mümkündür (Yüksel, 2008: 23):
Alıcı kesimin bilgi düzeyindeki değişme
Alıcının tutumunda görülen değişme
Alıcının açık davranışında görülen değişme
30_ Alıcı (Hedef) Nedir? İletişim sürecinde kaynağın oluşturduğu iletinin kodlandıktan ve iletiye uygun bir oluk (araç/kanal) seçildikten sonra iletinin ulaşmasının istendiği kişi/kişilerdir.
31_ Yansıma Nedir? alıcının kaynaktan gelen iletiye verdiği karşılıktır
32_ Gürültü Nedir? Gürültü, iletişim sürecinin aksamasına neden olan her şeydir.
İletişim sürecinde kullanılan oluk radyo, televizyon gibi görsel işitsel kitle iletişim araçları ise, frekanslardaki zayıflama, görüntülerdeki parazitlenme olarak düşünülebilir.
Yüz yüze gerçekleşen iletişim sürecinde ise gürültü, dış etkenlerden kaynaklanan herhangi bir ses ya da kaynak ve alıcı arasında herhangi başka bir kişinin ya da aracın iletilere müdahalesi olarak ifade edilebilir.
Sınıfta ders anlatan öğretmeni dinleyen öğrenciler için sokaktan gelen siren sesi bir gürültü öğesidir. Her iki durumda da, sürece dışarıdan yapılan müdahalede kaynak ile alıcı arasında gidip gelen ileti zarara uğrayacak, hasar görecek ve anlaşılması güçleşecektir.
Kısacası gürültü, iletişim sürecini aksatan ve iletilere zarar veren her şeydir.
33_ İletişim Becerileri Nedir? İletişim sürecinde iletişim becerisi, başkalarını anlamada, onların duygu ve düşüncelerini onlarla özdeşleşerek görme duyarlılığı kazanmaktır. İletişim becerilerinin geliştirilmesinde bilinen en önemli yaklaşımlardan birisi empatidir.
34_ İletişimde Etkinlik Nedir? İletişimde etkin olabilmek, diğer bir deyişle, kurulan iletişimde etkili olabilmek için amaç, etkidir. Kuşkusuz iletişim, amaçlı bir etkinliktir, süreçtir. Ancak burada etki, iletilecek mesajın amaçlanana ulaşması temel ölçüttür. Bu bağlamda iletişimi etkin, başarılı kılan temel şu bilgilere bakmak yerinde olacaktır (Künüçen, 2009: 59):
İletilecek mesajın alıcının/hedefin dikkatini çekmesi,
İletinin kodlanmasında iletiyi gönderen kaynak kadar onu alacak ve açımlayacak alıcı/hedef tarafından da bilinmesi,  İletinin alıcı/hedefin gereksinimlerine seslenebilmesi,
Alıcı/hedefte istenilen tutum değişikliğinin elde edilebilmesi için, alıcı/hedefin tutum ve değerlerinin bilinmesi, beklenti ve davranış kalıplarına ters düşülmemesi,
Alıcı/hedefe ulaşmada en uygun oluğun/kanalın ne olduğunun bilinmesi
İletilecek mesajın içeriği alıcı/hedef için yeni bir bilgi niteliği taşıyorsa, söz konusu mesajın hedefin alışkın olduğu yaşam deneyimlerine uygun tarzda aktarılması,
İletişimde iletilmesi zor konuları, hazırlayıcı iletişim süreci ile alıcı/hedefin bilgi ve algılama düzeyinin yükseltilerek aktarılması
İletişimde hazırlayıcı iletişim sürecine rağmen kırılamayan dirençlerin de olabileceğinin unutulmaması, özellikle temel nitelikteki değerlere dolaysız saldırılmaması gerekmektedir.
35_ İletişim Sürecinin Aksamasına Neden Olan Her Türlü Uyarıcıya Verilen Ad Hangisidir? Gürültü
36_ Alıcının, Kaynaktan Gelen İletiye Verdiği Karşılığa Ne Ad Verilir? Yansıma adı verilir
37_ Alıcı/Hedef Tarafından Gönderilen İletiye Yüklenen Anlam Ve Yorumlamaya Ne Ad Verilir? Kodaçma
38_ Kaynak Tarafından İletiye/Mesaja Yüklenen Anlama Ne Ad Verilir? Kodlama
39_ İletinin/Mesajın Dilini Tanımlamaktadır? İletinin ulaştırılmasında yararlanılan herhangi bir koddur.
40_ İletişim Sürecini Başlatan Öğe Aşağıdakilerden Hangisidir? Kaynak kişi

Ünite 2 (İLETİŞİM TÜRLERİ)

41_ İletişim Türleri Genel Olarak Kaça Ayrılır? Sözlü iletişim, sözsüz iletişim ve yazılı iletişim olmak üzere üç gruba ayrılmaktadır.
42_İletişim Sınıflandırmasına Göre İse İletişim Nedir? Toplumsal ilişkiler sistemi olarak, bireyin tek başına kendinden başlayarak sırasıyla; bireyin kendisi ile iletişimi, bireylerarası iletişim, grup iletişimi, örgütsel iletişim ve kitle iletişimdir 43_ Sözlü İletişim Nedir? İnsanlık tarihinin herhangi bir çağında, belli bir topluluğun veya toplulukların içinde, kamunun kullanmasıyla evrim geçirerek değer kazanmış ve tanınabilir duruma gelmiş sistemlere göre düzenlenip seslendirilen, boğumlu seslerden oluşmuş bir anlatım ve anlaşma aracı olarak tanımlanmaktadır 44_ Sağlıklı Bir Sözlü İletişim Aşağıdakileri Kapsamaktadır
Dilsel ögeleri doğru seslemek,
Vurgulamaya ve tonlamaya hâkim olabilmek,
Söz sırası alabilmeyi becermek,
Anlamda uzlaşmayı sağlamak,
Dinlemek ve dinlediğini anlayabilmek,  Sözlü iletişimi ve uzlaşı yollarını bilmek.
45_ Özbay İyi Bir Sözlü İletişimin Ses Özelliklerini De Şöyle Sıralamaktadır  İşitilebilirlik
Akıcılık
Açıklık
Hoşagiderlik  Bükümlülük
46_ Eğitim Kurumlarındaki Sözlü İletişim Becerisi Derslerinin Genel Amacı Nedir? Öğrencilere duygu, düşünce, gözlem, hayal ve isteklerini dil kurallarına uygun, doğru ve etkili biçimde anlatma becerisi kazandırmaktır.
47_Sözlü İletişim, Eğitim Ve Öğretim Etkinliklerinin De Temelinde Yer Alır Örnek? Öğretmen – öğrenci arasındaki bilgi alışverişi, açıklama, anlatma ve değerlendirme en çok sözlü iletişim aracılığıyla yapılan etkinliklerdir
48_ Kurum İçinde Kullanılan Sözlü İletişim Araçlarına Örnek Verelim? Yüz yüze görüşmeler, mülakatlar, toplantılardaki konuşmalar, eğitim programlarındaki dersler, halka hitaplar, sözlü sunumlar, telefonla yapılan görüşmeler, konferanslar, resmi konuşmalar, resmi görüşmeler, komite toplantıları, oryantasyon eğitimleri, bir kurum içinde kullanılan sözlü iletişim araçlarına örnek olarak gösterilebilir.
49_ İyi Bir Konuşmanın Özellikleri Aşağıdaki Şekilde Sınıflandırılabilir
Bilgiye Dayalı Oluşu
Kullanılan Dilin Kurallarının ve Yapısının Doğru Kullanılması
Bir Amacı Oluşu
Konuşmacının Kişiliği ile Bütünleşmesi
Hedef Kitlenin Özelliklerini Dikkate Alması
Güçlü Bir Konuşma Yöntemine Sahip Olması
50_Bir Konuşmada Konuşmayı Ne Güçlendirir? Duygulardan çok somut verilerle ve kanıtlarla konuları açıklamak ve bilimsel verilerden yararlanmak konuşmayı güçlendirir
51_ Hazırlıklı Konuşmalarda Konuşmacının Amacı Nedir? Dinleyicilerle düşünceleri paylaşmak ve karşılıklı bilgi alışverişinde bulunmaktır 52_ Konuşmada Dört Ana Amaç Ve Bu Amaçlara Yönelik Dört Ana Yöntem Vardır. Bunlar Nedir? Tartışma, betimleme, açıklama ve öyküleme. Hazırlıklı konuşmalar, dört yöntemden herhangi biri ya da birkaçının birlikte kullanılması ile yapılmaktadır.
53_ Sözlü İletişimin Çeşitli Üstünlük Ve Sınırlılıkları Bulunmaktadır (Tutar, 2003). Üstünlüklerinden Başlamak Gerekirse;  Sözlü iletişim sayesinde, iletilen mesajın anlaşılma derecesi denetlenebilir,
Verilen yanıtlar kontrol edilebilir ve
Anlaşılmayan bir konu varsa bu konuya açıklık getirilebilir.
Eş zamanlı olarak geribildirimde bulunulur.
54_ Sözlü İletişimin Zayıf Yönü, Mesajın Çok Sayıda İnsandan Geçmesi Gerektiğinde Ortaya Çıkar.
Örneğin; bir örgüt içinde, kararların ve diğer iletilerin otorite hiyerarşisinde aşağıya ya da yukarıya sözlü olarak iletilmesi gerektiğinde, mesajların bozulma ya da değişme tehlikesi ortaya çıkabilir.
Buna benzer olarak kararlar, planlar, politikalar ve stratejiler gibi kalıcı ve uzun süreli iletişimler için sözlü iletişim uygun bir yöntem sayılmaz.
Sözlü iletişimde alınan ileti zamanla ya tamamen ya da kısmen unutulmakta ya da değişikliğe uğramaktadır. İletilerin kalıcılığının sağlanması kurulan iletişimin yazılı iletişimle desteklenmesi ile mümkün olacaktır. 55_ Yazılı İletişimin Kendine Has Özellikleri Söyle Sıralanabilir  Bilginin kalıcı olmasını sağlar.
Bilginin aynen aktarılmasını sağlar.
Gelecekte başvurmak amacıyla iletişimin kalıcı olarak kaydedilmesini sağlar.
Uzun iletilerin aktarılması için en ideal yoldur
İletide izinsiz olarak yapılabilecek değişiklik riskini en aza indirir.  Kesin, açık ve kapsamlı bir şekilde iletişim kurmayı sağlar.  Aynı anda birden çok kişiye iletinin ulaştırılmasını sağlar
56_ Yazılı İletişimin Bazı Dezavantajları Nedir? Bir şirket raporu ya da özel bir mektup, iletilmek istenen alıcının dışındaki diğer insanların eline geçerse gizliliğin ve mahremiyetin ortadan kalkmasına yol açabilir. Yazılı iletişimin zaman alıcı olması, baskı ve dağıtım maliyetlerinin olması, bürokrasiyi arttırması ve birçok formalite içermesi gibi bazı dezavantajları da bulunmaktadır. 57_ Yazmanın Gücünden Yararlanmak Ve Sağlıklı Yazılı İletişim Kurabilmek İçin Uyulması Gereken Çeşitli Kurallar Vardır.
Bunlar Dikkate Alındığında Ortaya Çıkan Sonuç Çok Daha Etkili Olacaktır
Yazıda kullanacağınız sözcüklerin anlamını iyi bilin ve yerinde kullanın.
Her cümlede bir düşünceyi, her paragrafa tek bir konuyu anlatmaya çalışın.
Mümkün olduğunca kısa cümleler yazmaya çalışın.
Olumlu ifadeler kullanın çünkü olumsuz ifadeler daha zor anlaşılmaktadır.
Özne-yüklem uyumuna dikkat edin.
Yazdıklarınızı tekrar okuyarak ifadelerinizin doğruluğundan ve açıklığından emin olun.
Dikkat edilmesini istediğiniz sözcük veya cümleleri belirginleştirin. (altını çizin, italik yazın, vb.)  Fazla abartılı ve gereksiz sözcüklerden kaçının.
Eski, az kullanılan, herkes tarafından bilinmeyen sözcükleri ve deyimleri kullanmayın.
Gereksiz tekrarlardan kaçının.
Okuyucuyu düşünerek yazın
58_ Sözsüz İletişimin Özelliklerini Şu Şekilde Açıklamaktadırlar:
Sözsüz iletişim etkilidir. Bazı anlamlar, özellikle duygular, sözsüz iletişimle daha etkili ve dolaysız biçimde ifade edilebilir. Duygu ve ilişkiyle ilgili en etkili mesajlar sözsüz mesajlardır.
Sözsüz iletişim duyguları belirtir. Düşünceler sözlü iletişimle, duygular ise, sözsüz iletişimle daha iyi ifade edilir: Örneğin; yorgunluğu ve kızgınlığı sözsüz mesajlarla çok daha etkili ifade edebiliriz.
Sözsüz iletişim çift anlamlıdır. Çoğu kez, kişinin sözlü ve sözsüz mesajları, farklı anlamlar vurgular. Sinirli olan kişinin yüz ifadesi, ses tonu ve bedeni, kızgınlık dolu mesajlar gönderdiği halde, sözleri bu kızgınlığı saklamaya çalışabilir.
Sözsüz iletişim belirsizdir. Sözsüz iletişimde belirsizlik derecesi yüksektir. Bireyin gerçek duygularını daha iyi yansıtabilir. Örneğin; espriler yapıp gülüp eğlendiğiniz bir arkadaşınızın birdenbire derin bir sessizliğe gömülmesini nasıl yorumlarsınız? Bu sessizliğin bir tek anlamı mı vardır, yoksa bunu birkaç türlü yorumlamak mümkün müdür? İşte böyle bir durum sözsüz iletişimin belirsizliğini gözler önüne sermektedir
59_Farklı Toplumlardaki Selamlaşma Biçimlerini Ele Almak Gerekirse;
Koper Eskimoları yabancıları kafalarına veya omuzlarına indirdikleri bir yumrukla karşılar, onlara bu şekilde “Hoşgeldiniz” derler.
Kuzeybatı Amazon bölgesinde ise, selamlaşırken kişilerin birbirlerinin sırtlarını tokatlama geleneği vardır.
Polinezya'da selamlaşmak için kucaklaşılır.
İspanyol kökenli Amerikalıların geleneksel selamlaşma tarzları da şöyledir: Baş karşı tarafın sağ omzuna gelecek şekilde kucaklaşılarak sırta üç şaplak vurulur; sonra baş karşısındakinin sol omzuna gelecek şekilde sırta üç şaplak daha vurulur
60_Uzak Doğu Yöreleri Ele Alınırsa, Olumluluk Ve Olumsuzluk Belirten İşaretlerin Kültürden Kültüre Ne Derece Büyük Bir Çeşitlilik Taşıdığı Da Ayrıca Görülebilir.
Japonya'nın kuzey bölgelerinde yaşayan Ainu'lar arasında bu anlamda kafa işaretlerine hiç rastlanmaz.
Ainularda, olumsuzluk işareti için genellikle sağ el kullanılır. Sağ elin sağdan sola sallandıktan sonra göğüs hizasına getirilmesiyle olumsuzluk işareti verilmiş olur. Her iki elin de zarif bir davranımla göğüs hizasına kaldırılarak, avuç içleri yukarı bakacak şekilde aşağı doğru salıverilmeleri ise olumluluk anlatımını taşır.
Malaya'nın iç bölgelerinde yaşayan zenci pigmelerden Semanglar arasında, "evet" anlamında baş sert bir davranımla öne uzatılır; "hayır" anlamında bakışlar yere indirilir.
Habeşler, "hayır" anlamında başlarını sağ omuza doğru sert bir hareketle çevirirler; "evet" demek için, başı geriye atarken kaşlarını da kaldırırlar,
Borneo'lu Dyaklar için kaşların kaldırılması "evet", hafifçe çatılması "hayır" anlamına gelir.
Maoriler kafayı ve çeneyi kaldırmak suretiyle "evet" derler; Sicilya'da ise aynı davranım "hayır" anlamını taşır 61_ Farklı Ülkelerde Farklı Anlamlara Gelebilen Örnek Hareketler (Aöf: 2004) İse Şöyledir:
Çene sıvazlamak: Fransa, İsviçre’nin Fransızca konuşulan bölgesi ve Belçika’da “sıkıldım” demektir.
Burna dokunmak: İngiltere ve İskoçya’da “seninle bir sırrı paylaşıyoruz” demektir. Galler’de “burnun şekilsiz” anlamındadır.
Şakak göstermek: Hollanda hariç tüm batı ülkelerinde delilikle ilgili bir işarettir. Hollanda’da ise “akıllı” anlamındadır.
El sallama: Dünyanın pek çok yerinde selamlaşma veya veda anlamına gelirken, Yunanistan’da “cehennem ol” anlamındadır. 62_ İletişim Biçimleri Nelerdir?
Toplumsal İlişkiler Sistemi Olarak İletişim,
Bireyin Kendisi İle İletişimi,
Bireylerarası İletişim,
Grup İletişimi,
Örgütsel İletişim Ve
Kitle İletişimi olarak da düşünülebilir
63_ İnsanın Kendisiyle İletişimi İçin Ne Kullanılmaktadır? "içsel iletişim" ya da "öz-iletişim" terimleri de kullanılmaktadır 64_ Bir Bireyi Onun Kişiliği Tanımlamaktadır. Bireyin Kişiliği Kendi İçinde Üç Yapıdan Oluşur.
Birinci yapı, düşünsel yapısını oluşturur ve bireyin sahip olduğu bilgileri ifade eder.
İkinci yapı, duygusal yapısıdır ve bireyin tutumları, davranışları, görüşleri ve güdülerini oluşturur.
Üçüncü yapı ise amaç yapısıdır ve bu yapı bireyin gerçek güdülerini sağlayan değerler dizisini oluşturur 65_Bireylerarası İletişim, “iki ya da daha fazla kişi arasında meydana gelen mesaj alışverişi” dir. Genel bir tanımlamayla, kaynağı ve hedefi insanların oluşturduğu iletişime, “kişiler arası iletişim” denir
66_ Karşılıklı İletişimde Bulunan Kişiler, Bilgi/Sembol Üreterek, Bunları Birbirlerine Aktararak Ve Yorumlayarak İletişimi
Sürdürürler. Bir İletişim Etkinliğinin, Bireylerarası İletişim Sayılabilmesi İçin Şu Üç Faktörün Bulunması Gerekir (
Bireylerarası iletişime katılanlar, belli bir yakınlık içinde yüz-yüze ilişki halinde olmalıdırlar,
Katılımcılar arasında tek yönlü değil, karşılıklı mesaj alış-verişi, dolayısıyla çift yönlü iletişim olmalıdır,  Söz konusu mesajlar, sözlü ve sözsüz nitelikte olmalıdır.

67_ Bireylerarası İletişimde Kullanılan Farklı Ortamların Bilgi Taşıma Ve Veri İşleme Kapasitesi
Ortam
Bilgi Zenginliği
Veri Kapasitesi
Yüz yüze görüşme
En yüksek
En düşük
Telefon
Yüksek
Düşük
Elektronik posta
Orta
Orta
Özel mektuplar
Orta
Orta
Kişisel notlar
Orta
Orta
Resmi raporlar
Düşük
Yüksek
El ilanı veya bülten
Düşük
Yüksek
Resmi sayısal raporlar
En düşük
En Yüksek


68_ Grup İletişimi Nedir? Grubun değişik açılardan çok sayıda tanımı yapılmıştır. Basit ama kapsamlı bir tanımlama ile "grup, birbiriyle etkileşimde bulunan iki veya daha fazla kişidir" diye tanımlanabilir
69_ Grup İletişiminin Sınırı Nerede Başlar? Bireylerarası iletişimin bittiği yerde başlar
70_Örgütsel İletişim Nedir? İnsanlar; okullar, dernekler, kulüpler, şirketler, çeşitli kamu kurumları, siyasi partiler, hastaneler gibi farklı örgütlerle iç içe yaşarlar. Genel olarak örgüt denildiğinde, iki veya daha fazla insanın, ortak bir amaca ulaşabilmek için, davranışlarını biçimsel kurallara göre düzenlediği yapı anlaşılmaktadır
71_ Örgütsel İletişimin Önemli İşlevleri Vardır. Bunlar örgüt için yaşamsal önem taşımaktadır. Örgütsel iletişimin işlevleri; bilgi sağlama, ikna etme ve etkileme, emredici ve öğretici iletişim kurma ve birleştirme olmak üzere dört grupta toplanmaktadır 72_Örgütsel İletişimi Bir Kavram Olarak Ele Almak Gerekirse Ne Olur? ‘bir örgütün çeşitli birimleri ve çalışanları arasında bilgi, duygu, anlayış ve yaklaşım paylaşımını, bu paylaşım sürecindeki her türlü araç-gereç ve yöntemi, söz konusu paylaşımla ilgili çeşitli kanalları ve mesaj şekillerini içeren süreç’ (Gürgen, 1997: 33) olarak tanımlanmaktadır
73_ Örgütsel İletişim Kaça Ayrılır? Örgütsel yapı içerisinde biçimsel iletişim ve biçimsel olmayan iletişim olarak ikiye ayrılır.
Örgütsel yapı içerisinde biçimsel iletişim ve biçimsel olmayan iletişim birbirini tamamlayan niteliktedir.
74_Biçimsel İletişim Sistemi Nedir? Biçimsel örgüt yapısına bağlı olarak ortaya çıkan iletişim ilişkilerini ve kanallarını içerir. Bu kanallar, örgüt içindeki ve örgütle çevresi arasındaki bilgi ve mesaj alışverişini sağlamak üzere, örgütlenme sürecinde belirlenmiştir. Örgütteki hiyerarşik yetki yapısı ile ilgili olan biçimsel iletişim sistemi, örgüt içindeki ve örgütle çevre arasındaki bilgi akımını sağlayan kanalları gösterir. Biçimsel iletişim, örgütte bütünlüğü sağlaması, sorumlulukların belirlenmesi ve görevlerin yerine getirilmesinde önemli rol oynar
75_Biçimsel Olmayan İletişim Nedir? Biçimsel iletişim gibi bir örgütün olmazsa olmaz süreçlerindendir. Biçimsel olmayan iletişim, bir örgütün görünen tüm biçimsel süreçlerini tamamlayıp desteklediği kadar, görünmeyen ancak çalışanlarca bilinen değerler, tutumlar, algılar, sözel ve sözel olmayan iletişim süreçleri gibi birçok öğeyi içinde barındırmaktadır. Biçimsel olmayan iletişim
76_ Biçimsel Olmayan (Doğal) İletişim İle Biçimsel İletişim Karşılaştırıldığında Doğal İletişimin Belli Başlı Olarak Şu Özelliklere Sahip Olduğu Görülebilir (Koçel, 2011: 533):
Mesajların akış hızı yüksektir.
Yöneticilere önemli ipuçları verir.
Biçimsel sistemin taşımadığı mesajları taşır.
Güvensizlik ve belirsizlik içinde olan kişiler bu kanallardan gelen mesajlara daha fazla inanır.
Örgüt kültürünü kuvvetlendirici rol oynayabilir.
Mesajların akış yönü kestirilemez.
Dedikodu türü mesajları yayabileceği gibi organizasyon hakkındaki doğru bilgileri de yayabilir.
Yönetim tarafından kontrol edilemez ancak etkilenebilir.
Grup dayanışmasını güçlendirebilir.
Bir yönetim aracı olarak kullanılabilir.

77_Kitle İletişimi, İletinin, Bir Veya Daha Çok Kitle İletişim Araçları (Gazete, Dergi, Kitap, Radyo, Televizyon, İnternet, Sinema Vb.) Aracılığıyla Geniş Ve Bilinmeyen Bir Kitleye (Okuyucu, Dinleyici, İzleyici Kitlesi) İletilmesidir. Kitle İletişiminde  Kitle iletişiminin hedef kitlesi görece geniştir.
Hedef kitle çeşitli toplumsal kümelerden oluşur.
Hedef kitleyi oluşturan bireyler birbirlerini tanımazlar.
İletişimci de hedef kitleyi oluşturan bireyleri tanımaz.
Kitle iletişim araçları aracılığıyla kaynaktan uzakta, birbirinden ayrı mekânlarda bulunan çok sayıda insanla aynı anda iletişim kurulabilir.
İletişim tek yönlüdür. Hedef kitlenin anında yanıt verme olanağı yoktur.
Kitle iletişim araçlarının ürünlerinin bireye maliyetinin düşük olması nedeniyle halkın çoğunluğu için kolay elde edilebilir.
Kitle iletişimi, iletişimin örgütlü ve kurumsal bir yapıya dönüşmüş şeklidir
78_Kitle İletişim Araçlarının İşlevleri Aşağıda Kısaca Listelenmektedir (Medyaokuryazarligi.Org):
Bilgilendirme, haber verme,
Etkileme, kamuoyu oluşturma,
Kişileri yaşadıkları toplumun bir parçası hâline getirme (toplumsallaştırma),
Kültürün nesilden nesile geçişine ve gelişmesine katkı sağlama,
Eğitme,
Eğlendirme, hoşça vakit geçirtme,
Dış dünyayı görmemizi sağlama,
Eşya ve hizmetlerin tanıtılmasına, satılmasına yardımcı olma

Ünite 3 ( iletişim modelleri)
79_ Hepimiz Günlük Yaşamımızda Çeşitli Modeller Kullanırız. Bu Modellerden Bazıları Şunlardır?
Erkek çocukları oyuncak otomobille, kız çocuklar bebeklerle oynarlar.
Uçak mühendisi yeni bir kanat modeli oluşturur.
Kent planlama uzman bir kent modeli geliştirir.
Muhasebeci para akış için bir model kurar.
İşadamı/yönetici örgüt içi otorite dağılımı için bir model çizer.
Fizikçi olayların matematiksel modellerini yaratır.
Psikanalist, düş dünyamızı kendince yorumlayıcı, açıklayıcı modeller kurabilir.
İletişim bilimci, iletişim sürecini çözümlemek amacı ile model oluşturur.
Okul yöneticisi, okuldaki düzeni sağlamak için, öğretmen ise sınıf içi etkili iletişimi sağlamak için iletişim modellerinden yararlanır.
80_ Modellerle Uğraşanlar İki Sürece Dikkat Çekerler. Bunlar; “Kodlama” (Modelin Gönderen Ucunda) Ve “Açımlama”Dır (Modelin Alıcı Ucunda).
Kodlama; gönderenin hedeflenen alıcılara ya da iletinin yüklendiği araca uygun olarak bir dile ya da koda çevrilmesi,  Açımlama ise; gönderenin anlam çıkartmak üzere tekrar çevrilmesi demektir.

81_ Modelleme Süreci İle İlişkili Olarak Geri Besleme Genelde Nedir? iletişimcinin hedeflenen alıcının iletiyi gerçekten istenilen gibi alıp alınmadığı hakkında bilgi edinilen herhangi bir sürece ilişkindir
82_Genelde İletişim Modelleri Nedir Kaç Tanedir? Doğrusal ve doğrusal olmayan modeller olarak ikiye ayrılır. 83_ Doğrusal Olarak Bilinen Modeller Nedir? Aristo, Lasswell, Shannon ve Weaver Berlo modelleridir 84_ Doğrusal Modeller Neyi Dikkate Almaz? Geri besleme kavramını dikkate almayan modellerdir.
86_Aristo Modeli Nedir? Milattan önce 4. yüzyıla dayanan bir görüş olarak Aristo’nun düşüncesi ilk iletişim modeli olarak bilinmektedir. Bu modelde aslı olan konuşmacı ve dinleyici arasındaki basit iletişim sürecidir
87_ Aristo’nun İletişim Modeli Neyi Temel Alır? Yüz yüze iletişimi temel olarak anlatmaktadır.
88_ Lasswell Modeli Nedir? Amerikalı siyaset bilimci Harrold D. Lasswell 1948 yılındaki bir çalışmasında, “kim, neyi, hangi kanalla, kime, hangi etkiyle” söylediği konusunda “tek yönlü” iletişim sürecini vurgulayarak doğrusal bir model ileri sürmüştür. Lasswell’in 1948 ABD başkanlık seçimlerinde propaganda amaçlı ileri sürdüğü ve savunduğu bu modelinde, geri besleme olmakla birlikte şekilsel anlatımda görülmemektedir.
Lasswell’in modelinde örneğin; sınıf öğrenme ve öğretim ortamlarında zaman zaman bu modelin işlevsel olduğu görülmektedir
89_Shannon Ve Weaver Modeli Nedir? Claude Shannon ve Warner Weaver, Bell telefon şirketi laboratuvarlarında görevli oldukları sırada bu iletişim modelini geliştirmişlerdir.1949 yılında geliştirilen bu model, ileti gönderimi ile ortaya çıkan sorunlar üzerinde durmaktadır. Model ağırlıklı olarak “hangi kanal” en çok sinyal iletir, iletilen bu sinyallerin ne kadarı gürültü ögesi tarafından zarar görür, sorularını kapsar
90_Heinich, Molenda Ve Russell Bu Örneklerinde gürültüyü bu biçimde tanımlarken, Shannon ve Weaver modelinin gerçek gürültü öğesini teknik anlamdaki sinyal parazitleri oluşturmakta idi. Böylelikle gürültü öğesi biraz daha farklılaşmış ve daha da olarak açıklanmıştır
91_Berlo Modeli Nedir? David Berlo tarafından geliştirilen bu model, iletişim sürecinin kaynak, ileti, kanal ve alıcı olarak temel öğelere dayanmaktadır. Geri besleme öğesi bu modelde çok açık bir şekilde yer almamaktadır
92_İletişimde Doğrusal Olmayan Modeller Nedir? Osgood ve Schramm, Dance, Gerbner, Newcomb ABS, Westley- MacLean ve Riley-Riley modelleridir.
93_ Osgood Ve Schramm Modeli Nedir? E. Osgood ve Wilbur Schramm tarafından 1954 yılında geliştirilen bu modelde kaynak ve alıcılar eşit sorumluluk ve işlev yüklenmektedir. Kaynaktan alıcıya gönderilen ileti alıcıya ulaştıktan sonra bir kodaçımı sürecine, oradan da yorumlanma süreci geçirdikten sonra yeniden kodlanarak kaynağa geri besleme olarak gönderilir.
94_Dance’in Spiral (Helical) Modeli Nedir? Osgood ve Schramm modelinin gelişmiş bir sürümü olarak bilinen ve 1967 yılında gündeme getirilmiş bu model, doğrusal modeller ile doğrusal olmayan modellerin karşı karşıya getirildiği en net ve temel bir modeldir
95_ Dance, İletişim Sürecinin Nasıl Olduğunu Sürmüş? Devingen bir yapıya sahip olduğunun altını çizmektedir
96_Spiral model nedir? Bu sürecin zamanla nasıl değiştiğini, boyutların nasıl farklılaştığını tanımlar. Örneğin; karşılıklı bir
konuşmada tarafların konu ve gerçek hakkında giderek bilgilenmesi ile konunun genişlemesi gibi
97_ Gerbner Modeli Nedir? Amerikalı iletişimci George Gerbner, 1956 yılında kendi iletişim modelini ileri sürmüştür. Modelin temeli iletiyi gerçeklik ile ilişkilendirmeye yöneliktir. İletinin ne hakkında olduğunu göstermeyi amaçlar ve bizim algı ve anlam ile ilgili sorular üzerinde durmamızı sağlar.
98_Newcomb Abx Modeli Nedir? 1953 yılında Newcomb tarafından, Heiderin 1946’da geliştirdiği iki insanın ya da obje ile olan ilişkilerindeki uyum ya da uyumsuzluk çalışmaları üzerine formüle edilmiştir. Model temelde, iki kişi arasındaki iletişim ilişkilerindeki dinamiği sunmaktadır. Daha geniş ölçekte ise bu dinamik iletişim ilişkisi sonucunda tutum değiştirme, düşünce oluşturma ve propagandist bir işlev sergilemektedir
99_Westley Ve Maclean Modeli Nedir? 1957 tarihine dayanan bu model, varolan araştırma modellerini düzenlemek ve kitle iletişim araştırmaları için yararlı olabilecek sistematik bir işleyiş biçimi bulmak üzere geliştirilmiştir. Modelin kökenleri; sosyal psikoloji, Newcomb ABX modelindeki denge ve yeniden uyum düşüncesine uzanır. Westley ve MacLean, iki kişinin dış objelere karşı olan yeniden uyumlarındaki sistematik ve birbirleri ile ilişkili özelliğini de dikkate alarak, kitle iletişiminin son derece karmaşık konumlarını yansıtan bir model oluşturmaya çalışmışlardır
100_ Westley Ve Maclean Düşüncelerini, Newcomb’un Modeline Uyarlarken Temelde İki Aşama Önerirler. Bu iki aşama kitle iletişimi ve bireyler arası iletişimdeki temel farklılığı dikkate almaktadırlar
101_ Riley-Riley Modeli Nedir? John W. Riley ve Mathilde W. Riley iletişim sürecinin açıklanmasında sosyolojik ağrlıklı açıklamalarda bulundular. İleti gönderen kaynak ya da iletiye maruz kalan alıcıların toplumdan izole olmuş yaratıklar olmadığını ve bu bireylerin birinci dereceden kan bağı olan yakınları ile geleneksel, kalıtsal ve toplumsal bir bağ olduğunu belirterek birincil gruplar olduğunu vurguladılar
102_ İletişim Modellerinin Bir Yararı Nedir? Mesleğinin odağında iletişim hatta etkili iletişim konusu bulunanların amaçlarına ulaşmada onlara yardımcı olur, çözümleme ve açılımlarda bulunmasını kolaylaştırır. Daha da ötesi iletişim süreçlerini anlama, anlatma, çözümleme ve en önemlisi iletilerini desenlemelerinde eleştirel düşünme alışkanlığı yaratır.






Ünite 4 ( iletişim kuramları)
103_ İletişim Araştırmaları Ne Zaman Neyle İlgili Yapıldı? 20. yüzyılın başlarında ilk kez Amerika’da sosyoloji, sosyal psikoloji ve psikoloji gibi temel sosyal bilim disiplinleri içerisinden yapılmıştır
104_ Üniversitelerde İletişime Özgü Bölümlerin Veya Araştırma Merkezlerinin Açılması Ne Zamandır? II. Dünya Savaşı sonrasıdır
105_ Dewey İletişimi Nasıl Tanımlar? 1925 yılında kaleme aldığı çalışmasında iletişimi “emsalsiz olarak araçsal ve emsalsiz olarak sonuldur” şeklinde tanımladı
106_ Çoğulcu Demokrasi İle Kitle İletişim Araçları Arasında Doğrudan Bir İlişki Olduğu Görüldü Ve Kitle İletişim Araçları, özellikle basın kuruluşları haber verme işlevi ve eleştiri yapma hakkı ile çoğulcu demokrasinin işleyişi ve korunmasında “zorunlu” bir kurum olarak kabul gördü. Böylesi iyimser bir yaklaşımdan hareketle de basın yasama, yargı ve yürütmenin yanısıra, ama bu üç gücün dışından bu üç gücü denetleyen bir güç olarak tanımlanır; çoğulcu demokrasinin garantörü olarak “4. Güç” metaforu kullanılarak basın kuruluşlarına, ideal bir yerden bakarak ve iktidar ilişkileri sorunsallaştırılmaksızın önemli bir toplumsal misyon atfedildi.
107_ Amerika Ve Kanadalı Bilim İnsanlarının Öncülüğünde Geliştirilen İletişim Araştırmaları Bugünden Bakılarak Üç Ana Gruba Ayrılarak Ele Alınmaktadır:
İlk dönem (1890-1930): Güçlü Etkiler Dönemi
Orta dönem (1930-1960): Sınırlı Etkiler Dönemi
Geç Dönem (1960’tan günümüze uzanan süreç): Yeniden Etkiler Dönemi
108_ İşlevselci Yaklaşımın İletişimden Ve Kitle İletişiminden Beklentisi Nedir? Toplumda uyumu yükseltme, devamlılık/süreğenlik ve toplumun normalleştirilmesidir.
109_ Güçlü Etkiler Dönemi Nedir? Yüz yılın sonu ile II. Dünya Savaşı’nın başlamasına kadar ki süreçte yapılan iletişim araştırmaları “Güçlü Etkiler Dönemi” olarak adlandırılmaktadır
Bu nedenle de bu zaman diliminde geliştirilen kuramlara “Hipodermik Şırınga”, “Gümüş İğne” ve “Sihirli Mermi” gibi isimler verilmiştir
110_1940’lı Yıllara Kadar Bilim İnsanlarının Medyanın Hayli Güçlü Ve İnsanları İstenildiği Şekilde Etkileme Gücüne Sahip Olduğu İnancı Dört Temel Nedene Dayanmaktadır
Radyo ve sinema geniş kalabalıklara seslenme kapasitesine sahip yeni iletişim teknolojileri sayesinde, iletişim alanında da seri üretimin yapılması ve bunun bir sonucu olarak da kitle izleyicisinin yaratılması.
Sanayi Devrimi sonrasında kentleşmenin artması ve kırsal alanlardan insanların kalabalıklar halinde kentlere göç etmesi. Dolayısıyla kentlerde değişken, katılımsız, cemaat bağlarından ve geleneksel değerlerinden koparak köksüzleşmiş, kendisine yabancılaşmış; doğal olarak da manipülasyona açık toplumların oluştuğuna olan inanç.
Böylesi bir toplumda yaşayan insanların hayli savunmasız duruma düşerek medyanın etkilerine daha açık hale geldiğine inanılması.
II. Dünya Savaşı öncesinde Nazi propagandasında radyonun etkin kullanımı sonucu medyanın, I. Dünya Savaşı’nda halkın beynini yıkadığı ve Avrupa’da faşizmin iktidara gelmesine yol açtığı düşüncesi
111_Lazarsfeld Ve Ekibi Medya Etkileri Konusunda Aktifleme, Güçlendirme Ve Değiştirme Olmak Üzere Üç Farklı Ve Önemli Etki Tespiti Yapar:
Aktifleme: Siyasal kampayalar insanların var olan yönelimlerini aktifler. Çünkü insanlar zaten medyadan kendi yönelimlerine uygun içerikleri seçerek takip ederler. Medya insanların toplumsal konumlarından kaynaklanan tercihlerini gerçekleştirmeleri için teşvik eder.
Güçlendirme: Kararlı seçmenler için siyasal kampanyaların anlamı farklıdır. Medya, insanların sahip oldukları tutum ve fikirlerin daha güçlenmesini veya kuvvetlenmesini sağlar
Değiştirme: Medya bireylerin var olan tutum, görüş veya davranışlarını tümüyle değiştirmede başarılı olamamaktadır. Örneğin, bireyler, kendi görüşleri ve yaşam tarzlarına uygun olmayan bir siyasal partinin seçim kampanyasından etkilenmemekte ve o partiye oy vermemektedir
112_ Doğrudan Etkilerden Çok Bireylerin İçinde Bulunduğu Toplumsal Koşullara Dikkat Çeken Lozars Feld Dolaylı Yani Bireylerarası Etkileşime Vurgu Yapar. Grup dinamiği ve liderlik vasfına sahip insanların etkileme kapasitesine işaret eden İki Aşamalı Akış adlı yeni bir kuram geliştirir.
113_ Kamuoyu Lideri Veya Kanı Önderi Denilen Kişiler Kimlerdir? Ortalama insanlara göre medyayı ve siyasal gelişmeleri daha çok takip eden; halk arasında eğitimi, yaşam deneyimi veya kuvvetli öngörüye sahip olması gibi nedenlerle saygınlığı olan kişilerdir. ,
Köy muhtarları, öğretmenler, ailenin büyükleri, toplumun aydınları birer kamuoyu lideri olarak kabul edilebilir.

114_ Kanı Önderleri Kimlerden Oluşur? Din adamları, öğretmenler, muhtarlar, köyün en yaşlısı gibi eğitim, bilgi veya yaşam deneyimine sahip insanlar olmaktadır.

İki Aşamalı Akış Kuramı veya kanı önderleri, eğitim seviyesinin yüksek olduğu ve birey kimliğinin gelişkin kılındığı modern kent ortamlarında etkin olarak görülmeyebilir. Daha çok kırsal alanlarda, dışarıya kapalı olarak yaşanan cemaat veya grup içi ortamlarda daha etkili olmaktadır

115_ Yeniden Etkiler Dönemi Nedir? 1960’lı yıllar yeni bir kitle iletişim aracı olarak televizyonun baş döndürücü bir hızla insanların yaşamına girdiği dönemdir. Televizyon önce Amerika Birleşik Devletleri ve Avrupa ülkelerinde kısa süre sonra da Türkiye’de ve dünyanın geniş bir coğrafyasında geniş kitleler tarafından çok çabuk benimsenir.

116_ Yeniden Etkiler Olarak Adlandırılan Üçüncü İletişim Araştırmaları Döneminde Günümüzde De Geçerliliğini Koruyan Şu Temel Kuramlar Geliştirilmiştir:

Kullanımlar ve Doyumlar

Gündem Belirleme

Suskunluk Sarmalı

Yetiştirme/Ekme Kuramı

117_ Reklâm Nedir? medya kuruluşlarının en temel gelir kaynağıdır

118_ Reyting Oranları Günümüzde Nedir? Reklâm verenlerin en temel ölçütüdür ve her zaman en fazla izlenen, okunan veya dinlenen programlar tercih edilir

119_ Gündem Belirleme Kuramı’nın Temeli, medyanın haber üretme ve sunuş tarzıyla halk veya kamu gündemini belirlediği düşüncesine dayanmaktadır. Kamu gündemi ise doğrudan halkla görüşerek, “Bugünlerde sizi en çok ilgilendiren problem nedir?” şeklinde onlara yöneltilen soruya alınan yanıtlardan oluşan, kamuoyunun en çok ilgilendiği sorun ya da konuların sıralamasıdır.

120_Gündem Belirleme Kuramın Kurucu İsimleri Kimdir? Amerikalı iletişim bilimciler Maxwell McCombs ve Donald L. Shaw’dır. McCombs ve Shaw seçim döneminde medya gündeminin, kararsız seçmenlerin kararlarını nasıl etkilediğini araştırmışlardır.

121_ Suskunluk Sarmalı Kuramı Neye Dayanmaktadır? Yalnızca üyelerinin birbirlerini tanıdıkları grupların değil, toplumun da genel uzlaşıdan sapan bireyleri tehdit ettiği varsayımına dayanmaktadır 122_ Kuram Şu Varsayımları Kabul Ederek Araştırmalar Yapmaktadır:

Toplum, genel kabul görmüş değerler ve düşüncelerin dışında davrananları tehdit eder.

Bireyler sürekli olarak dışlanma korkusu duyarlar.

Bu korku nedeniyle bireyler, sürekli çevrelerindeki tutum ve düşünceleri gözlemleyip, öğrenmeye çalışırlar.

Bu gözlemleri sonucunda edindiği izlenimler doğrultusunda fikirlerini açıkça dile getirir veya suskun kalmayı tercih eder.

Bu dört varsayım birbiriyle etkileşim halinde kamuoyunun oluşması, sürdürülmesi ve değişmesinde etki etmektedir 121_Günümüzün Modern Toplumlarında İse Bireylerin Kendi Yaşam Ve Kişisel Deneyimiyle İlgisi Olmayan Tüm Konularda Fikir İklimine İlişkin Bilgilenmeler Önemli Oranda Medya Aracılığıyla Olmaktadır.

Toplumdaki çoğunluğu oluşturan taraf yaygın medya tarafından desteklendiği taktirde, bu grubun üyeleri düşüncelerini dile getirmekte daha istekli olurlar.

Eğer medya karşıt tarafı, yani azınlığı oluşturan tarafı desteklerse çoğunluğu oluşturan taraf suskun kalmayı yeğler ve sessiz çoğunluk haline gelir.

Azınlık, medyanın düşmanca tutumuyla karşılaşırsa kamusal alanda düşüncelerini dile getirmeye çekinir ve sessizliğe bürünür

122_Yetiştirme/Ekme Kuramı Nedir? 1950’li yıllarda Amerika Birleşik Devletleri ve Avrupa’da televizyonun yaygın kullanımı başlamıştır. Ülkemizde ise 1968-69 yıllarında deneme yayınları yapılmış; 1970’li yıllarda da tüm ülkeyi kapsayan devlet tekelinde, Türkiye Radyo Televizyon Kurumu aracılığıyla televizyon yayınları gerçekleştirilmiştir

123_ Yetiştirme/Ekme Kuramı’nın Kurucu İsmi Kimdir? G. Gerbner, medyanın bir kültürde var olan egemen değer ve tutumları ektiğini öne sürmektedir

124_ Eleştirel Araştırma Geleneği, Nedir? Amerika ve Kanadalı araştırmacıların öncülüğünde gelişen anadamar iletişim araştırmasının davranışçı yöneliminin aksine medyayı iletişim ve toplumsal iktidar arasındaki ilişkiyi irdelemeye odaklanır. 125_ Anadamar Çalışmalarda Ne İrdelenir? liberal toplum modeline yaslanarak göndermede bulunulan iktidar, siyasetçiler, hükümet veya iktidardaki siyasal parti temsilcileri ile ilişkili olarak irdelenir.

126_Medyanın İdeolojik Bir İşleyişe Sahip Olduğu, iktidara sahip kişi/kurum/gruplar ve var olan toplumsal bütünün devamlılığı lehine üretim yapan kültürel bir kurum olduğu öne sürülür. Bu bağlamda, toplumsal denetim ve medyanın iktidar ile ilişkisi eleştirel medya çalışmalarında düşünsel emek sarf edilen bir mesele olarak karşımıza çıkar

127_Stuart Hall (1994: 69-70) Medyayı Nasıl Tarif Etmiş? Eleştirel medya çalışmalarının “ideolojik boyutun yeniden keşfi” ile yeniden şekillendiğini; iki noktanın gündemde kalarak daha fazla tartışıldığını belirtir.

128_ Eleştirel Medya Çalışmaları Da Kendi İçinde Farklılıklara Sahip Olsa Da Başlıcaları Nedir? Frankfurt okulu, ekonomipolitik yaklaşımı, yapısalcılık ve kültürel çalışmalardır.

129_Frankfurt Okulu Nedir? 1923 yılında Frankfurt’ta kurulan Toplumsal Araştırmalar Enstitüsü’ndeki düşünürlerin kapitalizm, kitle iletişim araçları ve modern toplumlarda kültürel/sanatsal üretim konularındaki eleştirel görüşlerini anlatmada kullanılır

130_ Toplumda Patolojik Bir Sapmaya Dikkat Çekmeye Çalışan Kitle Toplumu Yaklaşımı, Frankfurt okuluna özgü şekilde Marksist düşünceyle birleşir ve okulunun çalışmalarında ekonomik yapı, yoksulluk, işsizlik ve emek sömürüsü gibi Marksizm’in bilimsel açıklamaları değil yabancılaşma, fetişizm ve sahte bilinç gibi eleştirel kavramlarını kullanırlar

131_ Hannah Arendt, Eleştirel Okulla Benzer Görüşleri Benimseyerek Nasıl Açıklar? Mutlak despotizm olarak nazizmin

yükselişini sınıfsal analizle değil toplumsal köksüzlük ve topluluk kurallarının yokluğuyla açıklar

132_Ekonomi Politik Yaklaşım Nasıl Çalışır? Medya kuruluşlarının ve medya ekonomilerinin politikaları eksenli çalışır. İktidar, zenginlik, mülkiyet ve denetim meseleleri ekonomi-politik çalışmaların temel odağıdır. Ekonomi politik yaklaşım doğrudan klasik Marksizm ile bağlantılıdır. Klasik Marksizm toplumlardaki ham madde ve üretim araçlarının mülkiyeti üzerine yürütülen mücadeleyi kapitalist toplumlardaki dengesiz servet dağılımının temel kaynağı olarak kabul eder

133_Medya Çalışmalarında Ekonomi-Politik Yaklaşım Dar Ve Geniş Olmak Üzere İki Farklı Şekilde Tanımlanır.

Dar anlamıyla ekonomi politik karşılıklı olarak kaynakların üretim, dağıtım ve tüketimini meydana getiren toplumsal ilişkilerin, özellikle iktidarın nasıl işlediği sorunsalı doğrultusunda irdelenmesidir

134_ Yapısalcılık Ve Göstergebilim Nedir? Yapısalcılık toplumu çözümlemeye çalışan bir yaklaşımdır. Diğer kuramlardan farklılığı ise toplumun işleyiş yasalarının, dilin işleyiş yasalarıyla aynı olduğunu kabul etmesidir.

135_ Medya Metinleri Nelerden Oluşur? İşaretler ve mitlerden oluşur;

136_ Göstergebilimin Temeli Göstergeye değinen çalışmalarıyla Pierce, göstergelerin toplumsal işlevi ve dilbilim çalışmalarıyla R. D. Saussure ve antropolojik çalışmalarıyla C.L Strauss atmıştır

137_ Barthes’in En Popülerleşen Medya Mit-Üretim Analizi, Paris-Match adlı derginin ön kapağının göstergebilimsel okumasıdır 138_ Kültürel Çalışmalar Neyle İlgilenir? Kültür ve iktidar kavramlarıyla ilgilenir. Asıl ortaya çıkarılmaya çalışılan ise toplumsal/kültürel yapıdaki eşitsizliktir.

139_ Kültürel Çalışmalar Nerede Ortaya Çıktı? İngiltere’de ortaya çıkmakla birlikte kısa sürede kıta Avrupa’sı dışında da benimsenmiş; 140_ Çağdaş Kültürel Çalışmalar Merkezi’nin, Özellikle Yapısalcı Marksist Bakış Açısıyla, dilbilimsel gelişmelerin ışığında ideoloji, dil ve özne sorunsalına, dinamik ve bütüncül bir yaklaşım geliştirir.

141_. Kültür Sosyoloğu Raymond Williams’ın Görüşlerinden, dil felsefesi yapan Bakhtin’in metinler arası lık kavramından,

Volosinov ve Kristeva’nun dilbilime kazandırdıkları yeni yaklaşımlardan, Barthes’in yapısalcılık sonrası tartışmalarından, Gramsci’nin hegemonya konusundaki görüşlerinden, Althusser’in ideoloji teorisinden ve psikanaliz içinden Lacan’ın Freud’u yeniden okumalarının tümünden yararlanarak bütüncül bir medya analizi geliştirmeye çalışır.

142_ Kültürel Çalışmalar Merkezi’nde Kültüre Elitist Bakışı Kırarak, sosyal bilim disiplinleri içerisinde üzerinde çalışmaya değer görülmeyen popüler kültür, etnik kimlik, göçmenler gibi pek çok yeni konularda araştırmalar yaptılar. Kültür sosyoloğu Williams, geleneksel kültür tanımını daha da genişleterek “belirli bir halkın ya da sosyal grubun genel hayat tarzı” olarak tanımlamaktadır.

143_ Kültürel Çalışmalar Yaklaşımına Göre Anlamlandırma Pratiği Nedir? hegemonya ve ideoloji birbiriyle ilgili üç tahakküm kavramıdır 144_. Medyaya İdeolojik Gücünü Veren Şey Nedir? Durum Tanımı Yapma Yeteneğidir. Medyanın kurduğu durum tanımları önemlidir; çünkü insanlar bu durum tanımlarına göre bilgilendirilmiş olur ve eyleme geçmede bu tanımlar üzerinden yapılır. Örneğin Orta Doğu’da 2011’de yaşanan gelişmeleri Arap Baharı veya Arap Devrimi olarak nitelendirme, bir durum tanımı yapmadır.

145_Feminist Kuram sosyoloji, felsefe, ekonomi ve siyaset bilimi gibi disiplinler içerisinde getirmiş olduğu yeni sorgulama düzeyi, sosyal bilimsel yöntem ve kuramların yeniden değerlendirilmesinin önünü açmıştır. Feminist kuram, bilimin erkek odaklı bakışı ve kadınların tarihsel süreçlerde görünmezliğine tepki duyarak yola çıkmış, sosyal bilimler alanında da yeni çalışmalar ve kavramlar sağlamıştır

146_ Cam Tavan Nedir? Toplumsal yaşamın farklı sektörlerinde olduğu gibi kadınların üst düzey yöneticilik pozisyonunda yer alamayışı “cam tavan” ile açıklanmaktadır







147_Türkiye’deki Medyada Yapılan Bir Araştırmada Medyada Kadınların Sunumunda Dört Temel Kategori Tespit Edilmiştir

Anne ve eş olarak kadın: Reklamlar, diziler, filmler, magazin programları ve haberler gibi pek çok medya program türünde kadınlar, erkek egemen bakışla kadına yüklenen rollerle medyada sunulmaktadır. Medyada kadının anne ve eş olarak sunumu temizlik, yemek ve çocuk bakımı odaklıdır. Kadınlar temizlik yapmakla, çocukların ve eşlerinin sağlıklı beslenmesi ile mutlu olurlar. Kadının evdeki karşılıksız emeği sorgulanmaz ve eşitsiz işbölümü görünmez kılınır.

Cinsel nesne olarak kadın: Özellikle reklamlarda kadının cinsel amaçlı kullanımı kadınların medyada sunumunda bir başka sorunlu noktadır. Kadın tümüyle bedeniyle temsil edilmekte, cinsel bir nesneye indirgenmektedir.

Şiddete eyleminin hedefi olarak kadınlar: Türkiye’deki medya program türlerinde psikolojik, sosyal, fiziksel ve cinsel şiddet yoğun olarak görülmektedir. Kadının şiddete maruz kaldığı durumlarda ise failden çok kurban olan kadın habere konu olmaktadır. Dahası şiddeti meşrulaştıran ve haklılaştıran bir haber dili kullanılmaktadır.

Farklı kadınlık durumlarının “dişilik temelinde” toplanması ve kadınlara öğütler: Medyada ideal kadın imgesi yeniden üretilir. “Vücudun formda ve saçların dolgun olmalı”, “başarı için çok çalışmalısın”, “erkeğin desteğini arkana almalısın”, “erkeği mmenun etmelisin” gibi öğütler farklı şekillerde sıklıkla verilen mesajlardır. Bu öğütlerde de benzer şekilde kadın bedeni öncelikli konudur ve teşvik edilen ise daha fazla tüketimdir

148_ Kadınların Medyada Temsiliyle Hangi Kuram İlgilenir? Feminist Kuram

149_ Toplumdaki İktidar İlişkileri İle Medya İlgisini İrdeleyen Çalışmalara Ne Ad Verilir? Eleştirel Medya Çalışmaları

150_ İletişim Kuramlarında İlk Döneme Ait Araştırmalar Aşağıdakilerden Hangisi İle Adlandırılır? Güçlü etkiler