YÖNETİM FONKSİYONU
Yönetim kelimesinin etimolojik kökeninin Fransızca “manage” kelimesinden geldiği öne sürülmektedir. Manage kelimesinin Türkçe karşılığı “at eğitimi, bu eğitimin yapıldığı yer, binicilik” anlamındadır. Bu bağlamda, yönetim kelimesinin kökeninin “at eğitimi, atı gem aracılığıyla yönlendirmek, çekip çevirmek” olduğu düşünülmektedir.Türkçede yönetim kelimesi Arapça kökenlidir ve “yön verme, çekip çevirme,yönlendirme” anlamındadır.
YÖNETİM: Yapılan her tanımda yönetimin bazı özellikleri ön plana çıkarılmakta ve yönetim akademisyenleri, “önemli olduğunu düşündükleri bazı özellikleri daha çok vurgulayarak” kendi yönetim tanımlarını yapmaktadır.Yönetimi; “planlama, örgütleme, yöneltme, koordinasyon ve denetim süreci doğrultusunda eldeki kaynakları verimli, etkili ve iktisadi olarak kullanarak önceden belirlenmiş amaçlara ulaşma” olarak tanımlayabiliriz.
Yönetimin özellikleri
Yönetimin yukarıda sıralanan özellikleri, kurumsal performansın artırılmasını destekleyen özelliklerdir.
Tüm bu özellikler, yöneticilerde önemli bir paradigmayı (bakış açısını) zorunlu kılmaktadır.
Yönetimin paradigması “gelir maksimizasyonu ve gider minimizasyonu” üzerine kurulmuştur ve doğal olarak “kurumsal performans” odaklıdır. Bu bağlamda“akılcılık” yönetimin “temel” özelliğidir.
Yönetimin fonksiyonları;Fonksiyon kavramı, “bir bütünü oluşturan değişkenlerden herhangi birinin bütünün üzerindeki etkisi” olarak tanımlanabilir.
Buna göre, yönetim olarak adlandırılan “bütün”, “planlama-örgütleme-yöneltme koordinasyon-denetim” olarak adlandırılan değişkenlerden oluşmaktadır ve bu değişkenler bütünün işleyişi üzerinde doğrudan etkilidir.
Yönetim, işletmedeki tüm faaliyetleri kapsayan bir fonksiyondur. Başka deyişle pazarlama yönetimi, üretim yönetimi, insan kaynakları yönetimi gibi tüm işletme fonksiyonlarının yönetimi söz konusudur.
Bu bağlamda; yönetim işletmenin genel fonksiyonu” olarak adlandırılmaktadır.
Profesyonel yönetici; işletmenin değişen koşullarına uymasını sürekli dinamik halde olmasını sağlayan,işletmenin risk dışındaki sorumluluklarını üstlenen, işletmenin amaçlarını gerçekleştirmek için girişimciye karşı sorumluluk üstlenen ve işletme çalışanlarının amaçlarıyla işletmenin örgütsel amaçları arasında uyum sağlayan bir işletme çalışanıdır.
Girişimci; “sermayesini kâr elde etmek amacıyla ortaya koyan ve üretim faktörlerini bir araya getirerek belirli bir mal ve/veya hizmeti üretmek ve/veya pazarlamak riskini üstlenen kişi”
Yönetim biliminin gelişimi; Yönetim biliminin gelişimine paralel olarak gelişen yönetim uygulamaları;toplumdaki üretim, iş bölümü ve tüketim biçimlerini etkileyerek sosyal ve iktisadi yapı yı belirleyen en önemli unsurlardan biri olmuştur. Bilimin günlük yaşama yansı-ması “teknoloji” olarak adlandırılmaktadır. Başka deyişle teknoloji bilim değil, bilimin günlük yaşama uygulanmasıdır.
Bilimsel alanda yaşanan eşitlik kavramı, teknoloji alanında geçerliliğini yitirir. Çünkü teknolojide yaşanan ilerlemeler patentle ödüllendirilir ve koruma altına alınır. Patent, teknolojini üretildiği işletmeye ya da ülkeye uzun süreli bir rekabet avantajı sağlar. Bilimsel gelişmenin toplumlar arasında fark yaratması da bu yolla olur.
Endüstri Devrimi öncesinde, Orta Çağ’da kölelerin yeterince verimli çalışmadığının fark edilmesi ve bazı bölgelerde köle ayaklanmalarının yaşanması, toprak sahiplerini mevcut sistemden daha farklı bir çözüm yolu aramaya itmiştir.
Böylece, kendilerine üretmedikleri için verimsiz çalışan kölelerin serbest bırakıldığı ve elde edilen ürünün toprak sahibi ile köylüler (köleler artık köylüler olmuşlardır)arasında paylaşıldığı yeni bir model ortaya konulmuştur.
Tarımsal gelişmeyle ve tarım ürünlerinin çeşitlenmesiyle sistemli bir şekilde artan ticari tarımsal üretim, üretime katılmayan ama üretici ile tüketici arasında köprü oluşturan tüccarlar sınıfının ortaya çıkmasına neden olmuştur.
Tüccarlar, toprak sahipleriyle köylüler arasında aracı konumuna gelmiş ve denizciliği de kullanarak büyük zenginlikler elde ederek diğer iki sınıfa egemen olacak kadar güçlenmiştir.
Zamanla toprak işçilerinin toprak sahipleri için çalıştığı feodal sistem, zanaat işçilerinin ve ustaların sermaye sahipleri için üretim yapmasıyla birlikte kapitalist sisteme dönüşmüştür.
Endüstri Devrimi sonrasında,
Bu üç yaklaşımın “klasik” olarak adlandırılmasının nedeni, “üzerinden çok zaman geçse bile varsayımlarının değerini yitirmemesinden” kaynaklanmaktadır.
1-Bilimsel yönetim, yönetim süreci ve bürokrasi olarak adlandırılan Klasik yönetim düşüncesinin çok sayıda“çağdaşları ve günümüzde izleyicileri” bulunmaktadır.Bu nedenle, Klasik yönetimin başlangıcı ve bitişiyle ilgili tarih vermek anlamsızdır.
2-Neoklasik yönetim, klasik yönetimin eksik olan yönlerini tamamlamaktadır. Elton Mayo (1880-1949) ve ekibi tarafından gerçekleştirilen Hawthorne Araştırmaları verimliliğin ya da başka deyişle kurumsal performansın daha da artırılmasının klasik yönetimin eksik bıraktığı yön olan “insan unsuruna” önem vererek gerçekleştirilebileceğini kanıtlamıştır.
A) Klasik yönetim, “akılcı insan (homo rationalis)”varsayımına dayanmaktadır.Neoklasik yönetim bu varsayımı kabul etmekte,aynı zamanda “duygusal insan (homo sensus)”varsayımını da ekleyerek,eksik gördüğü yönünü tamamlamaktadır.
B) Neoklasik yönetim; örgüt içinde çalışanların nasıl davrandıkları, davranışlarının nedenleri ve örgüt yapısı ile davranışlar arasındaki ilişkiler üzerinde yoğunlaşmıştır. Bu nedenle“davranışsal yönetim” olarak da adlandırılmaktadır.
3-Modern yönetim;
• sistem yaklaşımı
• durumsallık yaklaşımı
olarak adlandırılan iki yaklaşımdan oluşmaktadır.
Sistem yaklaşımı, biyolog Ludwig Von Bertalanffy’nin 1920’lerde öne sürdüğü bir görüştür. Buna göre; her sistem kendi çevresinden bağımsız olarak değil, bütünsellik anlayışlı doğrultusunda çevresiyle ve kendi alt sistemleriyle olan ilişkisi göz önünde bulundurularak incelenmelidir
Durumsallık yaklaşımına göre, tüm ortam ve koşullarda geçerli olabilecek ve “en doğru” ya da “en iyi” olarak önerilebilecek bir yönetim uygulaması ve örgüt yapı-sı yoktur. işletmenin yapacağı içsel ve dışsal analizler sonucunda kendisine en uygun yönetim uygulamaları ve örgüt yapısı belirlenmelidir.
1-Kaynak bağımlılığı, Kaynak temininde yaşanan sorunlar,maliyetler üzerinde doğrudan etkilidir ve işletmelerin kurumsal performansı nı etkilemektedir. Bu sorunların yaratabileceği tehlikeler doğrultusunda alınabilecek yönetim uygulamalarını; konsorsiyumlar, stratejik ortaklıklar, iş birlikleri, yasal anlaşmalar vb. olarak sıralayabiliriz.
2-Örgütsel strateji, Örgütsel strateji yaklaşımına göre, üst düzey yönetimi işletmenin dış çevresindeki değişimler doğrultusunda ortaya çıkan fırsat ve tehditleri, işletmenin iç çevresinde var olan zayışık ve üstünlükleri SWOT analiziyle belirlemekte ve uygulanacak stratejileri oluşturmaktadır
3-Vekâlet yaklaşımı, vekâlet verenle (principal) vekil (agency) arasında gerçekleştirilen sözleşmeyi ele alan ve en etkin sözleşmenin nasıl kurulabileceğini araştıran bir yaklaşımdır.İşlem maliyeti, örgütler ürettikleri mal ve/veya hizmetler için “değişim işlemlerinin (transactions)” maliyetlerini minimize edebilecek bir örgüt yapısına sahip olmalıdırlar.
4-Kurumsallık; Kurumsallık yaklaşımına göre, örgütlerin yaşamlarını sorunsuz sürdürebilmeleri için kurumsal çevreden gelen baskılara duyarlı olmaları gerekmektedir
5-Örgütsel ekoloji; Örgütsel ekoloji (çevrebilim) yaklaşımı; belirli bir toplumda, sanayi dalında veya bölgede yer alan örgütler topluluğunun (popülasyonunun) çevresiyle ilişkisini incelemektedir. Bu yaklaşıma göre, “örgütün içinde yer aldığı çevre, tıpkı doğa gibi örgüt popülasyonu içinde bir seçime (elemeye/seleksiyona) gitmektedir
Güncel yönetim yaklaşımların temel özelliği, “maliyetler üzerinde odaklanarak kurumsal performansı desteklemeleridir”.Bunun nedeni, genellikle bu yaklaşımları önerenlerin “örgütsel ekonomi” olarak adlandırılan bir uzmanlık alanında çalışmalarıdır.
Güncel yönetim yaklaşımlarının hepsi “örgüt yapısı ve maliyetler” üzerinde odaklanmışlardır. Buna göre, yönetim uygulamalarıyla örgüt yapısı arasında doğrusal bir ilişki vardır ve örgüt yapısı yönetim uygulamaları doğrultusunda şekillenmektedir. Yani; örgüt yapısı maliyetler üzerinde ve maliyetler de kurumsal performans üzerinde etkili olmaktadır.
YÖNETİM UYGULAMALARI;
• Toplam kalite yönetimi, -çalışanların Kaliteli mal ve hizmet üretmesine odaklanmak
• Altı sigma,-günlük faaliyetlerin incelenmesi,kaynakların doğru kullanılması-
• Dengeli ölçüm kartı (kurum karnesi),
• Kıyaslama (benchmarking), daha yüksek kurumsal performansa ulaşabilmek amacıyla “en iyi iş süreçlerinin arandığı ve işletmeye kazandırıldığı” bir yönetim uygulaması dır.
• Temel yetenekler, Temel yetenekler (core competence), örgütü diğerlerinden farklı kılan ve rekabet üstünlüğü sağlayan, rakipleri tarafından anlaşılması ve taklit edilmesi zor (hatta olanaksız) bilgi, beceri ve yetenekleri ifade etmektedir
• Dış kaynak kullanımı, Dış kaynaklardan yararlanma (outsourcing), işletme yönetiminin belirlediği temel yetenek alanlarının dışında kalan işlerin, başka işletmelerden edinilmesi olarak tanımlanabilir
• Küçülme-kademe azaltma ve doğru ölçeği bulma, günümüzde işletmelerin rekabet güçlerini artırabilmek için yoğun olarak kullandıkları yönetim uygulamalarıdır
• Personeli güçlendirme, Personeli güçlendirme (empowerment), çalışanların bilgi ve yetkinlikleri doğrultusunda inisiyatif almaya ve sorun çözmeye yetkili kılınmaları ve bu bağlamda; bilgi,beceri ve motivasyon düzeylerinin yükseltilerek yönetim gücünü kullanabilmeleri yolunun açılması olarak tanımlanabilir
• Değişim mühendisliği, Değişim mühendisliği uygulaması, “süreçlerin kurumsal performans doğrultusunda yeniden tasarlanması, gerekiyorsa tamamen değiştirilmesi” anlamına gelmektedir.
• Yalın organizasyonlar, Yalın organizasyon uygulamasında, örgüt yapısını yalınlaştırarak gerçek anlamda bir maliyet minimizasyonu nu gerçekleştirebilmek için iş tanımları, iş akışları, prosedürler, politikalar, davranış standartları gibi tüm eski uygulamaların (ya da alışkanlıkların), “gereksiz olanlarından kurtulabilmek için” ele alınması gerekmektedir
• Öğrenen örgütler, geçmişte yaşadığı olaylardan ve yapılan hatalardan sonuç çıkaran,olayların nedenlerini araştırarak sürekli gelişen ve yenilenen dinamik örgütlerdir.Bu örgütlerin en önemli özelliği, yüksek kurumsal performans düzeyine sahip olmalarıdır. Bu da önemli bir rekabet üstünlüğü anlamına gelmektedir
• Yenilik yönetimi kavramıyla işletmeye rekabet avantajı sağlayabilecek ve kurumsal performansı destekleyebilecek bir buluşun yenilik olarak piyasaya sunulması
• Sanal organizasyon, işletmedeki bazı bölümlerin (pazarlama, satış, satın alma gibi) sanallaştırılmasıyla ortaya çıkmaktadır. şebeke (network) organizasyon, günümüzün karmaşık iş dünyasında sürekli değişen çevre ve rekabet koşullarıyla uyum sağlayabilmek için düşünülmüş bir örgüt yapısı uygulamasıdır
• Stratejik ortaklıklar;iki ya da daha fazla işletmenin, yeni bir ad ve kimlik altında tüzel kişiliğe sahip bir işletme kurmadan, sadece temel yeteneklerini ve belirli varlıklarını birlikte kullanarak, önceden belirledikleri ortak amaçlarını gerçekleştirebilmek için yazılı bir anlaşma (kontrat) doğrultusunda iş birliği yapmaları, stratejik ortaklık (strategic alliance) olarak nitelendirilmektedir.
• Kurumsal sosyal sorumluluk işletmenin toplumsal sorunlarla da ilgili olması ve toplumun beklentilerini üretim/pazarlama yapmadığı alanlarda da gidermesidir
• Sürdürülebilirlik. Kısa dönemli kârlılık yerine “uzun dönemli kârlılık” ve maksimum kârlılık yerine “optimal kârlılık” anlayışları
Bu yönetim uygulamalarının ortak özelliği, maliyet minimizasyonu ve gelir maksimizasyonu doğrultusunda kurumsal performansın yükseltilmesidir.
Bu amaca, yönetim uygulamaları doğrultusunda örgüt yapısında gerçekleştirilen değişikliklerle ulaşılabilecektir.
O zaman örgüt yapısını inceleyelim;
Örgüt yapısı; bir işletmedeki bölümlerin, hiyerarşi zincirinin, karar verme anlayışının, çalışanlar arasındaki ilişkilerin örgüt kültürü doğrultusunda oluşturulduğu dinamik bir yapılandırma sürecidir.
Dinamik olmasının nedeni, gerçekleştirilen her yönetim uygulamasının örgüt yapısını değiştirmesinden kaynaklanır.
Mekanik örgüt yapısı, sürekli değişmeyen ve karmaşık olmayan bir çevrede faaliyette bulunan örgütler için organik örgüt yapısı, sürekli değişen ve karmaşık bir çevrede faaliyette bulunan örgütler için daha uygundur.
Biçimsel örgüt yapısın tasarlayarak kurumsal performansı artırma düşüncesi doğrultusunda gerçekleştirilen yönetim uygulamalarının sayısı, işletmenin biçimselleşme düzeyini belirlemektedir
Tüm bunlar İşletme maliyetini doğrudan etkileyen unsurlardır..
Yönetim biliminin amacı, yönetim alanında karşılaşılan açılımların tümü,gider minimizasyonu ve gelir maksimizasyonu doğrultusunda kurumsal performansın artırılması ve işletmenin yaşamının sürekli kılınması doğrultusundadır.
Yönetimin fonksiyonlarının aksamadan gerçekleştirilebilmesi için hedeflerin önceden belirlenmesi, hedeflere ulaştıracak yönetim uygulamaların saptanması ve bu doğrultuda en uygun örgüt yapısının oluşturulması önemlidir.
Örgütsel davranış, sosyal tarafların (işveren temsilcileri ve işçiler) davranışlarından oluşan örgütün tüm davranışlarını ve bu davranışların kurumsal performans üzerindeki etkisini incelemektedir.
ücretlerini adil olarak gerçekleştirdiği faaliyetler;
• insan kaynakları planlaması ve iş gücü gereksinimini belirleme,
• seçme ve işe yerleştirme,
• işe uyum eğitimi (oryantasyon),
• eğitim ve geliştirme,
• iş değerlemesi,
• performans değerlemesi,
• ücret yönetimi,
• kariyer yönetimi,
• işçi sağlığı ve güvenliği,
• endüstriyel ilişkiler,
• şikâyet ve disiplin yönetimi
olarak sıralanabilir.
PAZARLAMA FONKSİYONU
PAZARLAMA: İşletmelerin müşterileri için değer yarattığı ve bu değerin sonucunda,müşteri tatmini ve bağlılığı sağlayarak kar elde ettiği bir süreçtir.İşletmelerin 2 temel işlevi vardır.Bunlar: Pazarlama ve innivasyon yani yenilik yaratmadır.Kısaca pazarlama:’’kar getirici bir biçimde müşteri ilişkilerini yönetmek’’tir.
Pazarlamanın özellikleri:
• Pazarlama değer yaratır
• Pazarlama,insan istek ve ihtiyaçlarını karşılar.
• Pazarlama,tüketici tatmini yaratmayı amaçlar.
• Pazarlama düşüncesi evrilerek günümüze ulaşmıştır.
• Pazarlama,müşteri ilişkilerini yönetmektir.
• Pazarlama,mal/hizmet dışındaki pek çok unsur üçün kullanılır.
NOT:İşletmeler ,pazarlama faaliyetleriyle,üst düzey tüketici tatmini sağlamayı ve sonucunda ise kar elde
etmeyi beklerler.
İŞLETMELERİN PAZARLAMA ANLAYIŞLARI:
1)Üretime Yönelik Pazarlama Anlayışı: Çok miktarda üreterek,ürünlerin maliyetini düşürmek,işletmelerin önceliği olmuştur.
2)Ürüne Yönelik Pazarlama Anlayışı: Ürün yönlü pazarlama anlayışı ‘pazarlama miyopluğu’denilen duruma yol açar.Bu durum,işletmelerin tüketicilerin gerçek ihtiyaçlarını gözardı edip,ürünleri üzerinde odaklanmaları demektir.
3)Satışa Yönelik Pazarlama Anlayışı: Bu anlayışı benimseyen işletmeler,müşteriyle daha uzun ilişkiler yerine’ ürünlerimizi bir kere satalım da sonra ne olursa olsun’ mantığını taşırlar.
4)Pazara Yönelik Pazarlama Anlayışı: Bu anlayışa sahip işletmelerde pazarlama bir işletme fonksiyonu olmanın ötesine geçer ve tüketici ve Pazar odaklılık kültürü işletmenin tüm birimlerince paylaşılır.Amaç,müşteri memnuniyetidir.
5)Topluma Yönelik Pazarlama Anlayışı: Çevre kirliliği, azalan doğal kaynaklar,küresel ısınma gibi nedenlerle ortaya çıkan pazarlama anlayışıdır.
PAZARLAMA STRATEJİSİ:İşletmenin ürün,hizmetlerini sunacağı hedef pazarların belirlenmesini ve bu hedef pazarların istek ve ihtiyaçlarına yönelik bir pazarlama karması geliştirmesini içerir.Ürün,fiyat,dağıtım ve tutundurma,pazarlama karması unsurlarıdır.
SWOT ANALİZİ: Durum analizi yapmak için kullanılabilecek,işletmenin güçlü ve zayıf yönleri ile pazarlama çevresindeki fırsat ve tehditleri ayrıntılı olarak inceleyen bir yaklaşımdır.
İşletmelerin büyüme stratejileri:
a)Pazara derinlemesine girme:İşletmenin mevcut ürünlerinde değişiklik yapmadan,bu ürünleri mevcut pazarına daha çok satarak büyümesidir.
b)Pazar geliştirme:İşletmenin mevcut ürünleri için yeni pazar bölümleri belirlemesine ve geiştirmesine dayalı olarak büyümesidir.
c)Ürün geliştirme:İşletmenin hali hazırda hizmet verdiği Pazar bölümlerine yeni ya da değiştirilmiş ürünler sunarak büyümesidir.
d)Farklılaşma:İşletmenin mevcut ürünleri ve mevcut pazarları dışında yeni bir işe başlayarak ya da satın alarak büyümesidir.
Pazar bölümleme:İstek ve ihtiyaçlar,satın alma gücü ve satın alma davranışları açısından birbirine benzemeyen bir pazarın,bu özellikler açısından daha türdeş bölümlere ayrılmasına denir.Çeşitli ölçütlere göre yapılır,en yaygını tüketicilerin demografik özellikleridir(nüfusun yaş,cinsiyet,eğitim düzeyi,meslek,din..vb).
Coğrafi bölümleme: ise pazarın benzer özellikler taşıyan ülkelere,iklim özelliklerine,bölgelere vb. göre bölümlenmesidir.Tüketiciler pazarını bölümlemenin diğer yolu ise psikografik bölümlemedir. Yani kişileri yaşam tarzlarına ve kişiliklerine göre benzer bölümlere ayırır.
Hedef pazarı:Bir işletmenin pazarlama faaliyetlerini yöneltmek üzere belirlediği tüketicilerdir.
Bölümlü pazarlama ya da farklılaşmış pazarlama:İşletmeler birden çok pazar bölümü belirleyerek,bu bölümlerin her birine ayrı bir ürün ve pazarlama programıyla ulaşmaya çalışır.
Yoğunlaşmış pazarlama(niş pazarlama):İşletmenin hedef pazar seçiminde tek bir pazar bölümü(nişi) üzerinde yoğunlaşması ve o pazara yönelik ürün ve pazarlama programı geliştirmesidir.
Bireysel Pazarlama:Her bir tüketici ayrı bir pazar olarak görülür.İşletme her bireye özel ürün ve pazarlama programı geliştirir.
FARKLILAŞTIRMA VE KONUMLANDIRMA:
Konumlandırma:Ürünün rakip ürünlere kıyasla tüketicinin zihninde nasıl bir yere sahip olduğunu gösterir.Konumlandırma stratejisi belirlenmeden önce ürün için rakiplerden farklılaştırıcı ve rekabet üstünlüğü sağlayacak özellikler saptanmalıdır.
NOT: Farklılaştırıcı özellikleri bulmak için,bir ürünün tüketici ile kurduğu ilişkilerin tümünü gözönüne almak gerekir.
ÜRÜN:Pazarlama anlayışına göre fiziksel mallar,hizmetler,deneyimler,turistik yerler vb.ürün olarak ele alınır.
Ürün türleri:2’ye ayrılır:Bunlar:
a)Tüketim malları:Tüketiciler tarafından kendi tüketimleri amacıyla satın alınan mal ve hizmetlerdir.Tüketim malları:kolayda mallar,beğenmeli mallar,özellikli mallar ve aranmayan mallar şeklinde 4 ayrı grupta incelenir.Bu sınıflandırmanın nedeni:tüketicilerin bu ürünleri satın alma davranışlarına dayalıdır.
b)Endüstriyel ürünler:Bir işletmenin faaliyetlerini yürütürken ya da üretim süresince kullanılmak amacıyla işletmeler tarafınndan satın alınan mal ve hizmetlerdir.
MARKA:Bir ürünü belirlemek ve onu rakiplerinden ayırabilmek amacıyla kullanılan isim,işaret,sembol tasarım ya da bunların bileşimi marka olarak tanımlanır.Marka değeri,bir ürüne rekabetçi üstünlük kazandırır.
HİZMETLER:Hizmet,bir tarafın diğerine sunduğu,temel olarak dokunulamayan ve herhangi bir şeyin sahipliğiyle sonuçlanamayan bir faaliyet ya da faydadır.
Hizmetlerin ortak özellikleri: Dokunulmazlık,türdeş olmama,eş zamanlı üretim ve tüketim,dayanıksızlık ve sahipliğin olmamamasıdır.
NOT:Bu özellikler hizmetlerin pazarlanmasında insan unsurunu,fiziksel kanıtları ve hizmet ulaştırma süreçlerini çok önemli kılmaktadır.
FİYATLAMA:Fiyatlama amaçları karlılık,satış hacmi,rekabeti karşılama ve prestij(itibar)’dır.
Fiyatlama stratejileri: 3 başlık altında toplanabilir.
Bunlar:
• Tüketicinin algıladığı değere göre fiyatlama
• Maliyete dayalı fiyatlama
• Değere dayalı fiyatlama
Tüketicinin algıladığı değere göre fiyatlama:Bir ürünün ederine,nihayetinde tüketicinin karar vereceği
düşüncesidir.
Maliyete dayalı fiyatlama:Bir ürünü pazara sunmakla ilgili tüm maliyetlerin toplamı hesaplanır.Bu maliyetler ürünün üretimi,taşınması ve pazarlama ile ilgili harcamaları kapsar.
Rekabete dayalı fiyatlama:’’tüketiciler bir ürünün değeri hakkındaki yargılarını,rakiplerin benzer ürünlerinin fiyatına göre oluşturacaktır’’düşüncesine dayalıdır.Kısaca işletmeler fiyatlarını rakiplerinin fiyatlarına göre belirlerler.
Yeni ürünün Fiyatlanması:Bu fiyatlama yönteminde işletmeler pazar ve rekabet düzeylerinin üzerinde fiyat belirlerler.İşletmeler yeni ürünleri için 3 strateji izlerler,bunlar:
a) Pazarın kaymağını toplama: Bu stratejide yeni ürün için piyasa fiyatlarının üzerinde,müşterilerin değer vererek kabul edebileceği yüksek bir fiyat belirlenir.
b) Pazara derinlemesine girme: Yeni bir pazara girmek veya pazardaki talebi canlandırmak için,piyasa fiyatlarının altında bir fiyat uygulamasını temel alır.
c) Rekabetçi fiyatlandırma: İşletmeler yeni ürünün fiyatını,piyasadaki rakiplerin düzeyinde ya da bu düzeye yakın belirlerler.
PAZARLAMA KANALLARI:Yer,zaman,sahiplik ve şekil faydası yaratarak,ürünleri üretim noktasından tüketim noktasına ulaştıran ve çeşitli tesisleri,aracı işletmeleri,araçları ve insanları içine alan bir sistemdir.Temel olarak 4 fayda sunar.Bunlar:
1) Zaman Faydası:Bir ürünün,tüketicinin satın almak istediği zamanda satışa hazır tutabilmesi anlamına gelir.(örnek:gazetelerin sabah dağıtılması gibi)
2) Yer Faydası:Ürünü tüketicilerin istedikleri yerlerde satışa sunmak yer faydasını anlatır.
3) Sahiplik Faydası:Ürünlerin sahipliğinin tüketiciye geçmesini ifade eder.Ürünün toptancı-perakendeci ya da perakendeci-tükedici gibi iki kanal arasında değişimi esnasında oluşur.
4) Şekil Faydası:Şekil faydası genellikle üretim işlevi tarafından yaratılsa da,pazarlama kanallarında yer alan aracılar da şekil faydası sağlarlar.( satın aldığımız pantolonun paçasının kısaltılmasını perakendeci sağlar)
Pazarlama kanalının yapısının belirlenmesi:Pazarlama kanalını tasarlamak isteyen bir işletme,kanal yapısı ile ilgili 3 boyuta karar vermelidir:
1) Pazarlama kanalı kaç aşamalı bir kanal olacaktır?
2) Kanalın her aşamasında yer alacak aracıların türü ne olacaktır?
3) Kanaldaki her aşamada yer alacak aracıların yoğunluğu(sayısı)ne olacaktır?
Dağıtımın yoğunluğuna ilişkin 3 seçenek bulunmaktadır:
• Yoğun dağıtım:Yoğun dağıtımda üretici,ürünlerini tüketicilerin satın almaya hazır oldukları tüm satış
noktalarında satar.(gazete,sabun,konserve,bakliyat..vb)
• Sınırlı dağıtım: Sınırlı dağıtımda bir ürün,marka ya da hizmet,belirli bir coğrafi pazarda,sadece bir aracı tarafından satılır.(markalı giysiler,pahalı arabalar gibi)
• Seçimli dağıtım:Seçimli dağıtım,yoğun ve sınırlı dağıtım arsında bir yerdedir.Üretici ürünlerini birkaç aracı kullanarak dağıtır.(Ev eşyaları,beyaz eşya,kıyafet,ayakkabı gibi)
TUTUNDURMA:Pazarlama içinde müşterilerle iletişim kurmak,bilgilendirmek,hatırlatmak,ikna etmek amacıyla kullanılan faaliyetlerdir.(reklam,halkla ilişkiler,kişisel satış,satış tutundurma ve doğrudan pazarlama araçlarından oluşur).
Reklam:Kimliği belirli bir kaynak tarafından,belirli bir ücret karşılığında gönderilen,bir örgüt,ürün,hizmet ya da fikir hakkındaki kişisel olmayan mesajlardır.
Satış tutundurma:Bu faaliyetler,ürünlerin ve hizmetlerin satışını artırmak amacıyla,tüketicilere sunulan kısa vadeli teşfiklerden oluşur.
Doğrudan pazarlama: Dikkatlice seçilmiş müşterilerle,hem anında bir tepki elde etmek,hem de süregelen müşteri ilişkileri oluşturmak için doğrudan bağlantılar kurmaktır.
Kişisel satış:Satış yapmak ve müşteri ilişkileri oluşturmak amacıyla bir firmanın satış gücü tarafından gerçekleştirilen kişisel sunuşlardır.Etkili olması en önemli üstünlüğüdür.Satış ziyaretlerinin kişisel yapısı,müşteriyle ilişki kurulmasını kolaylaştırır.
Halkla ilişkiler:Haber değeri olan olumlu duyurumlar çıkmasını sağlayarak,iyi bir kurum imajı inşa ederek ve şirket hakkında çıkan olumsuz söylentilerle,olaylarla mücadele ederek,bir işletmenin çeşitli halklarıyla olumlu ilişkiler kurmaktır.
ÜRETİM FONKSİYONU
ÜRETİM KAVRAMI VE ÜRETİM SİSTEMLERİ:
Üretim Kavramı:Günümüzde üretim faktörlerinin tedarikinden,mal ve hizmetlerin pazara sunulmasına kadar olan tüm faaliyetleri kapsayacak şekilde genişlemiştir.
Üretim Sistemleri:Girdileri mal ve hizmetlere dönüştüren sisteme üretim sistemi denir.
NOT:işletme,yapay bir sistem olarak,belirli amaçları olan,elemanları arasında girdi-çıktı ilişkisi olan ve geri bildirime sahip alt sistemler bütünüdür.
Sinerji:Sistemden ortaya çıkan çıktı,sistem elemanlarının ayrı ayrı yaratabilecekleri çıktıların toplamından çok daha büyüktür.Buna sinerji denir.(2+2’nin 4’ten fazla etmesine sinerji adı verilir)
Sistem yaklaşımı:Probleme ilişkin tüm elemanların göz önüne alınıp incelenerek problemin anlaşılması ve tanımlanması için bir bakış açısıdır.Temel amacı:İşletmenin bütününde gelişme sağlarken,diğer taraftan işletme içindeki tüm faaliyetlerin birbiriyle uyumlu ve etkin işleyişini garanti altına almaktır.
Üretim sisteminin girdileri: Hammadde,malzeme,makine,işçilik,yönetim,sermaye,bi lgi,girişimcilik,enerji.
Girdi ve çıktı arasındaki dönüşüm süreci:Fiziksel,yersel,fizyolojik,psikolojik,kimya sal.
Çıktı:Mal ve hizmet.
Üretim sürecini farklılaştıran elemanlar:
4 tanesi önemlidir.
1)Verimlilik: Çıktı miktarının girdi miktarına oranıdır.
2)Etkinlik:Üretim sisteminin amaçlarını gerçekleştirme derecesidir.
3)Kapasite: Üretim sisteminin gerçekleştirebileceği en yüksek üretim miktarına denir.
4)Esneklik:İşletmelerin değişen talebe cevap verebilme yeteneğine ya da yeni ürün üretimini hızla
gerçekleştirebilme yeteneğine denir.
NOT: Girdilerin çıktıya dönüşümünde 4 değişik değer yaratılır.Bunlar:
a) Şekil değeri: Girdilerin gerçek biçimlerinin değiştirilerek,tüketiciye daha yararlı bir şekle dönüştürülerek yaratılmasıdır.
b) Yer değeri: Ürün sisteminin,ürünü ya da müşteriyi istenilen yere getirmesiyle yaratılır.
c) Zaman değeri: Ürünün müşterinin istediği uygun zamanda müşteriye sunulmasıyla ortaya çıkar.
d) Sahiplik değeri: İki yolla yaratılabilir.Birincisi: Tanıtım ya da reklam yolu ile müşteriye sahip olacağı ürün hakkında bilgi verir. İkincisi: Müşterinin ürüne sahip olmak için dağıtım kanalları aracılığı ile gerekli araçları sağlayarak yaratılmaktır.
ÜRETİM SİSTEMİ TÜRLERİ:
ÜRETİM SİSTEMİ: Buffa tarafından ‘’ekonomik değeri olan bir mal ya da hizmetin üretilmesi için kurulan
insan-makine-malzeme sistemi’’olarak tanımlanır.
Üretim sistemi türleri 10 çeşittir.
Bunlar:El işçiliği sistemi,ev işçiliği sistemi,imalathane sistemi,fabrikasyon sistemi,stoğa üretim,siparişe göre üretim,siparişe göre montaj,kesikli üretim,sürekli üretim ve proje tipi üretimdir.
EL İŞÇİLİĞİ SİSTEMİ:Gelişmiş teknik araç ve gereçler kullanılmadan,el becerisine dayanarak yapılan üretime denir.Bu üretim sistemi,endüstri öncesi dönemde üretilen ürünler için geçerli olan tekniktir.
EV İŞÇİLİĞİ SİSTEMİ: Halı,tekstil,oyuncak,süs eşyası gibi belirli alanlarda uzmanlaşmış ve el becerisine sahip kişilerin kendi yerlerinde,çoğu zaman evlerinde gerçekleştirdiği sistemdir.
İMALATHANE SİSTEMİ:El işçiliğiyle yapılan üretim,evler yerine imalathanelerde daha çok miktarda gerçekleşir.
FABRİKASYON SİSTEMİ: Fabrikasyon sisteminde,imalathane sisteminin aksine,büyük çaplı üretim,geniş kitlelerin talebini karşılamak üzere kurulan bir üretim sisteminde gerçekleşir.
!!NOT: Üretim sistemi,’’üretim yöntemine göre’’ 4 sınıfa ayrılır.Bunlar:
1) Birincil ya da primer üretim: Her türlü ürünün üretiminde kullanılan demir,bakır,bor gibi doğal kaynakların çıkartılması şeklindeki üretimdir.(maden,orman ve petrol işletmelerinin yönetimleri)
2) Analitik ve sentetik üretim: Temel hammaddelerin ayırıcı yöntemlerle işlenerek,birçok ürün üretilmesine analitik üretim denir.(Ham petrolden benzin,şeker pancarından şeker üretimi gibi).Sentetik üretim ise, doğal maddelerin çeşitli birleştirici yöntemlerle farklı ürünlere dönüştürülmesidir.(çelik,bronz,cam gibi ürünler)
3) Fabrikasyon üretim: Doğal hammaddelerden ve diğer maddelerden şekil verme yolu ile yeni ürünler üretilmesidir.(döküm,pres,kesme ve torna gibi)
4) Montaj üretimi: Çeşitli hammadde,yarı mamul ve parçaların sistemli bir şekilde bir araya getirilip yeni ürünler meydana getirilmesidir.(bilgisayar,otomobil,buzdolabı gibi)
Üretim sistemi ‘’talebe göre’’3 sınıfa ayrılır:Bunlar:
1) STOĞA ÜRETİM: Ürünler herhangi bir sipariş olmadan stokta bulundurulacak şekilde üretilmektedir (araba,televizyon gibi uzun ömürlü ürünler)
2) SİPARİŞE GÖRE ÜRETİM: Hangi üründen,ne miktarda ve ne zaman üretileceği müşteriden gelen siparişe göre belirlenen üretimdir.(örneğin eve yaptıracağınız vestiyerin ölçüleri koridora uygun olmalıdır.)
3) SİPARİŞE GÖRE MONTAJ: Bu üretim türünde,müşterilerin istediği ürünü hızlı bir şekilde sunabilmek için siparişe göre üretimle stoğa göre üretim birlikte kullanılır.(toplama bilgisayarlar gibi)
Üretim sistemi ‘’üretim miktarına ve akışına göre’’3 sınıfta toplanır.(kesikli üretim,sürekli üretim ve proje tipi üretim)
1) KESİKLİ ÜRETİM: Farklı ürünlerden az miktarda üretim yapılmasıdır.(mobilya atölyeleri…)Kesikli üretim kendi içinde ‘’parti tipi üretim ve atölye tipi üretim olarak 2’ye ayrılır.
a)parti tipi üretim:Bir ürünün belirlenmiş miktarda,partiler halinde üretilmesidir.
b)atölye tipi üretim:Müşterinin istediği özellikte ürünün,istediği zaman ve miktarda üretilmesidir.Atölye tipi üretim,imalatın yapıldığı sürelerin düzeni bakımından 3 sınıfa ayrılır:
Az sayıda ürünün yalnız bir defa üretilmesi
Az sayıda ürünün talep gelince belirsiz aralıklarla üretilmesi
Az sayıda ürünün belirli aralıklarla dönemsel olarak üretilmesi
Örnek:Makineler,özel elektronik cihazlar,büyük takım tezgahları üretimi atölye tipi üretimdir.
2) SÜREKLİ ÜRETİM:Bu üretimde işletme içindeki makine ve donanım yalnız belirli bir ürünün üretimi için,çok yüksek miktarlarda yapılmaktadır.Kendi içinde ‘’kütle üretimi ve akış üretimi’’ olarak 2’ye ayrılır.
a)Kütle üretimi (montaj hatları): Ürün parçalarının bir iş istasyonundan diğerine sabit bir hızda hareket ettirilmesine denir.(Beyaz eşya,otomobil,deterjan üretimi)
b)Akış üretimi: Makine ve donanım,yalnız bir cins ürünü üretmek için tasarlanmıştır.Başka bir cins ürünün üretimi ya çok maliyetli ya da imkansızdır.(Petrol rafinerileri,çimento,kağıt,şeker endüstrileri)
3)PROJE TİPİ ÜRETİM:Bu üretimde eşsiz tek bir ürün,belirli bir sürede tamamlanmaktadır.Bu ürünün üretiminden sonra aynı ürün bir daha üretilemez,ürünün özelliklerini müşteri belirler,maliyeti çok yüksektir.(köprü inşaası,yük gemisi yapılması gibi)
Proje tipi üretimin özellikleri:
• Tek seferlik büyük ölçekli üretimdir.
• Talep,üretimi şekillendirir.
• Ürün genelde hareketsiz,sabit konumdadır.
• İş gücü kullanım düzeyi değişkenlik gösterir.
• Kullanılan makine,teçhizat ve işçiler ürünün etrafınfa çalışırlar.
• Tek ürünün tamamlanmasıyla üretim sona erer.
İLERİ ÜRETİM SİSTEMLERİ:
Bilgisayar ve robot teknolojilerin üretime girmesiyle oluşmuştur.
Çeşitleri:Esnek üretim,tam zamanında üretim,yalın üretim,bilgisayarla bütünleşik üretim ve grup teknolojisi/hücresel üretimdir.
ESNEK ÜRETİM SİSTEMLERİ:Robotlar,bilgisayarlar ve sayısal kontrollü makineler gibi elemanlardan oluşan,esnek ve değişken müşteri talebine cevap verebilen ,belli bir ürün grubunu düşük maliyetle ve değişik miktarlarda üretebilen ve gelişmeye açık sisteme denir.Bu sistemde tüm kontrol bilgisayar tarafından sağlanır.
TAM ZAMANINDA ÜRETİM: Üretim için gerekli olan malzemenin,gerektiği anda ihtiyaç noktasında bulunmasını sağlar.Sıfır envanteri hedef alır.Japon Toyota firması tarafından uygulanmış ve tüm dünyaya yayılmıştır.Tekrarlı üretim süreçlerine uygulanır.En önemli özelliği stoksuz çalışmasıdır.Temel stratejisi:Üretim hızını artırırken akış süresini azaltmak,performansı iyileştirmektir.
YALIN ÜRETİM:Yalınlık ile müşteriye en çok değer yaratırken,en az kaynak kullanımını amaçlar.Sorumluluğu tüm çalışanlar paylaşır.Kesin olarak ‘kusursuzluğu’ hedef almıştır.
BİLGİSAYARLA BÜTÜNLEŞİK ÜRETİM:Tamamen bilgisayar kontrolünde ürün süreç tasarımı,üretim planlama ve kontrol ve üretim sürecinde kullanılan bireysel ileri üretim teknolojlerinin bir araya getirilmesiyle gerçekleşir.
GRUP TEKNOLOJİSİ/HÜCRESEL ÜRETİM:Hem üretim faaliyetlerinde önemli parti üretimini verimli duruma getirmek,hem de tasarım ve üretim faaliyetlerinin bütünleştirilmesini sağlamaya çalışan bir sistemdir.Hücresel üretimde,her üretim hücresi bağımsız çalışabildiği gibi,tek bir işi de yapmazlar ve farklı görevler de üstlenebilirler.Ürünlerden çalışanlar sorumludur.
Hücresel üretimin faydaları:
• Makine hazırlık süreleri kısalır,üretim kapasitesi artar
• Taşıma maliyetleri ve sipariş bekleme süreleri azalır
• Çalışan tatmini ve çalışanlar arasındaki iş birliği artar
• Kalite yükselir,kontrol kolaylaşır,üretim basitleşir
• Yarı mamul stokları azalır,üretim rotası kısalır
• Otomasyona geçiş kolaylaşır.
ÜRETİM YÖNETİMİ VE KAPSAMI:
Üretim Yönetimi: İşletmenin elinde bulunan malzeme,makine,insan gücü kaynaklarının belirli miktarlardaki ürünün,istenilen niteliklerde(kalitede),istenilen zamanda ve en düşük maliyetle üretimini sağlayacak şekilde bir araya getirilmesidir.Ürün yönetiminde kullanılan planlama ve yöntemler şunlardır:Ürün tasarımı,Üretim planlaması,Malzeme gereksinim planlaması,Kapasite planlaması,Stok kontrol,Kalite kontrol ve Tedarik zinciri yönetimi.
ÜRÜN TASARIMI:Nesneleri,süreçleri,hizmetleri ve bunların sistemlerinin çok yönlü niteliklerini bütün yaşam döngüleri içerisine yerleştirmeyi hedefleyen,yaratıcı bir faaliyettir.
Ürün tasarım sürecinin genel evreleri:
a)Planlama evresi:İlk fikir geliştirme,potansiyel teknik ve pazar konularının analizi,fizibilite değerlendirmesi,tasarım birifinin hazırlanması.
b)Geliştirme evresi:Ayrıntılı pazar ve teknik özellikler,kavram tasarımı,detaylı tasarım,üretim mühendisliği.
c)Üretim ve satış evresi:Üretim ve pazarlama planlaması,el aletleri,test üretimi,pazar denemesi,tam ölçekli üretim,pazara sürülmesi,izlenmesi.
ÜRETİM PLANLAMASI:Gelecek dönemlerdeki üretim faaliyetlerinin ya da üretim miktarlarının düzeylerini ve limitlerini belirleyen bir fonksiyondur.Üretim planlamasının önemli girdileri:talep tahminleri ve müşteri siparişleridir.
Üretim planlamasının 3 temel özelliği ön plana çıkar,bunlar:
1-Geleceğe yönelik olması
2-Planlamanın amacının üretimin gerçekleştirilmesi olması,
3-Rasyonellik ile de üretimin nasıl yapılacağı konusudur.
Üretim Planlaması stratejileri:
a) Talebi izleme stratejisi:Bu stratejide çalışanların işe alınması,işten çıkarılması,fazla mesai ve fason üretim yapılması mümkündür.Avantajı:Stok düzeyinin düşük tutulmasıdır.Dezavantajı:Üretimin düzenli olmamasıdır.Ayrıca iş güvencesi olmadığı için,çalışanların motivasyonu olumsuz etkilenir.
b) Sabit üretim hızı stratejisi:Bu stratejide,planlama dönemimde üretim hızı sabit tutularak,gerektiğinde stoklar kullanılır.Avantajı:Planlamanın kolay olması ve hazırlık maliyetlerinin düşük olmasıdır.Dezavantajı:Elde fazla stok tutulmasıdır.
c) Karma strateji:Bu stratejide de talebi izleme ve sabit üretim hızı stratejilerinin dezavantajları dengelenir.
NOT:Üretim planlaması faaliyetleri 2 ana ve 7 alt grupta toplanır.Ana gruplar:
1. Ön planlama:Üretim geliştirme ve tasarımı,satış tahminleri,iş yeri düzeni,araç politikası ve üretimin ön planlaması çalışması bu aşamada yapılır.
2. Planlama:Bu aşamada planlama kaynakları ile işin hazırlanması ve iş verme faaliyetleri vardır.
Bunlar(alt gruplar):Malzemeler,Yöntemler,iş gücü-makine ve araçlar,iş sırasının belirlenmesi,iş sürelerinin belirlenmesi,yükleme ve çizelgeleme ve iş akışıdır.
Ana üretim planlaması:Müşteri taleplerini karşılamak için üretim,stok ve işgücü düzeylerini,toplam maliyeti en düşük tutacak şekilde belirlemeyi amaçlar.
MALZEME GEREKSİNİM PLANLAMASI (MGP): Bilgisayar destekli bir bilgi sistemidir ve ürün isteklerini zamana bağlı alt montaj,parça,hammadde vb.isteklerine göre dönüştürür.MGP,3 soruyu yanıtlamak için tasarlanmıştır,bu sorular:
• Ne gereklidir?
• Ne kadar gereklidir?
• Ne zaman gereklidir?
MGP’nin 3 temel girdisi: Ana üretim çizelgesi,malzeme listesi ve stok durum dosyasıdır.
KAPASİTE PLANLAMASI: İstenilen miktarda ürünün,istenilen zamanda üretilmesini sağlayacak olan programların duyarlılığı,kapasite değerlerinin gerçeğe yakın olmasıyla sağlanır.
Teorik kapasite: İdeal şartlar altında,belirli bir sürede elde edilen maksimum üretim miktarına denir.
STOK KONTROL:
Stok:İşletmelerin,gelecekteki gereksinimlerini karşılamak için depolanan malzeme anlamına gelmektedir.
Stok kontrolü:İşletme açısından en ekonomik olan stok miktarının işletmenin üretim,satış ve finansal koşullarını da dikkate alarak belirlenmesini ve bu stok düzeylerinin sürdürülmesini gerektirir.
NOT:işletmelerin,stok kontrolünde çeşitli yöntemleri vardır,işletmelerin büyüklüklerine,üretim tiplerine,işletme içi ve dışı diğer faktörlere bağlı olarak kendileri için en uygununu seçerler.
Stok kontrolünde kullanılan yöntemler(önemli):
a) Maksimum-minimum yöntemi:Talebin en yüksek olduğu dönem önemlidir.Siparişte aksamalar olmasın diye gerekli stok miktarına emniyet stoğu da eklenip en düşük stok düzeyi de belirlenir.Stok bu düzeye düşünce sipariş verilir.
b) Yol gösterici sipariş yöntemi:Siparişler belirli dönemlerde periyodik olarak verilir.Sipariş verileceği zaman stok miktarına bakılır.Bu yöntemde sipariş süreleri değişmez ama sipariş miktarları değişir.
c) İhtiyaca göre sipariş yöntemi:İşletmenin üretimde kullanacağı her girdi için eldeki stoğa göre ayrı ayrı sipariş verilir.Önemli olan,ihtiyaç durumuna göre sipariş verilmesidir.
d) Grup halinde sipariş yöntemi:Birçok malzeme grup halinde sipariş edilir,malzemeler grup halinde,değişik zamanlarda ve sabit miktarlarda sipariş edilir.
e) Göz kararı sipariş yöntemi:Stoktaki malzemeler göz kararıyla,kişinin bilgi ve tecrübesine göre belirli bir düzeyin altına düşünce sipariş verilir.
f) Çift kutu kontrol yöntemi:Stoktaki malzemeler kabaca iki bölüme(kutuya)ayrılır.Bir kutudaki mallardan bir kısmı bitince sipariş verilir ve sipariş gelene kadar diğer kutudaki stoklar kullanılır.
g) ABC yöntemi:İşletme,stoklarını önem derecelerine göre 3 kümede sınıflandırır ve her biri için ayrı sipariş politikası uygular.
h) Ekonomik sipariş miktarı:Amaç,en uygun sipariş miktarını bulmaktır.Toplam stok maliyetlerini en düşük düzeyde tutar.
KALİTE KONTROL:Ürünün müşteriler tarafından istenmesii sağlayacak özelliklerde üretilip üretilmediğini kontrol eder ve yasaya uygun olup olmadığını da belirler.Kalite kontrol yapılırken çeşitli yöntemler kullanılır,bu yöntemleri seçerken ürün özelliği,üretim tipi,üretim büyüklüğü gibi faktörler etkili olur.
Kalite kontrol yöntemi 2 ‘ye ayrılır:
a) Yüzde yüz muayene yöntemi: Ürünler teker teker elden geçirilerek kontrol edilir.Bu sayede kesin hatalar ortaya çıkar ama maliyeti yüksek bir yöntemdir.Uzmanlar tarafından yapılır.
b) İstatistiki kalite kontrol: Kabul örneklemesi ve kontrol şemaları olarak 2’ye ayrılır:
• Kabul örneklemesi:Tüm ürünlerin kontrol edilmesi yerine,ana kitleden istatistiksel örnekleme yöntemiyle seçilmiş bir örnek kitle belirlenir ve kontrol edilerek ana kitle hakkında tahminlerde bulunulur.ÖRN:1000 tane vida üretilecekse,bi kısmı alınır kontrol edilir,ona göre karar alınır.
• Kontrol şemaları:Sürecin kontrolü için geliştirilmiş grafiksel yöntemlerdir.Özellikler için ‘’P’’şemaları,değişkenler için ise ‘’X ve R’’şemaları kullanılır.
TEDARİK ZİNCİRİ YÖNTEMİ: Tedarikçiler,üreticiler,dağıtıcılar,toptancılar,pe rakendeciler ve müşterilerden oluşan şebekede,bilgi,malzeme ve finansal akışın yönetimidir.
FİNANS FONKSİYONU
İşletmelerde Finans Fonksiyonu
İşletmelerin daha büyük ölçekte ve farklı pazarlarda faaliyet göstermeleri, işlemelere arası yaşanan rekabetin yerel boyuttan uluslararası boyuta taşınması, uluslararası birleşmelere ve satın almaların artması, bilgi ve iletişim teknolojilerindeki ilerlemer, uluslarası finansal piyasalarda yaşanan gelişmeler ve ortaya çıkan finansal krizlerin tek bir ülke yada bölgeyle sınırlı kalmaması gibi faktörler finans fonksiyonunun işletme içerisindeki önemini artırmıştır
Finans yöneticisi, İşletmenin piyasa değerinin en yükseğe çıkarılmasında üst yönetime karşı sorumlu olan ve işletme içerisinde bir takım kararlar alarak bunları üst yönetime aktaran konumdaki kişidir.
Bu Kararlar; Yatırım Kararları, Finansman Kararları ve Kar dağıtım kararlarıdır.
Piyasa Değeri: İşletmenin piyasadaki arz ve talebe bağlı olarak belirlenen değeridir.
Maddi Varlıklar; Makine, bina, araç, ve gereçler gibi mal ve hizmet üretiminde kullanılan varlıklardır.
Maddi Olmayan Varlıklar; Herhangi bir fiziksel varlığı bulunmayan ve işletmenin belli bir şekilde yararlandığı teknik uzmanlık, markalar ve patentler gibi varlıklardır.
Dikkat: Yapılabilirlik çalışması: duran varlıklara yatırım yapmadan önce yapılacak yatırımın pazar, teknik ve finansal açıdan yaşam kabiliyetinin olup olmadığına ilişkin yapılan çalışma ve analizlerdir.
Dikkat: Öz Sermaye: İşletme sahiplerinin işletme üzerindeki haklarını gösterir. Toplam kaynaklardan toplam borçlar düşüldüğüde kalan paydır.
Çalışma Sermayesi Yönetimi
Çalışma sermayesi yönetimi işletmenin tam kapasite ile çalışabilmesi iş hacmini genişletebilmesi, üretimin kesintisiz olarak devam edebilmesi ,yükümlerini karşılayamama riskinin azaltılması,kredi değerliliğini arttırması, olaganüstü durumlarda mali yönden zor durumlara düşmemesi, faaliyetlerini karlı ve verimli bir şekilde yürütebilmesi için gerekli olan sermayedir.
İşletmelerde Çalışma Sermayesi Düzeyi çok sayıda faktöre bağlı olarak değişmektedir.
Bu Faktörler Şu Şekilde Sıralanabilir:
İşletmenin faaliyet konusu
işletmenin büyüklüğü
satışlarda artış yada azalış oranı
satışlardaki düzenlilik
Stokta Geçen Süre: Stoklara ilk yatırımla satış tarihi arasında geçen süreye denir
Satış Tarihi ile işletmeye yapılan ödemelerin tarhi arasında geçen süreyede Ticari Alacakların Tahsil Süresi
denir.
İlk Hammadelerin alımıyla son ödemeler arasındaki süre Toplam Süre dir
Alacakların Ortalama Tahsil Süresi: Alacak devir hızını tamamlayıcı bir oran olup işletmenin fonlarını ortalama
ne kadarlık bir süre için alacaklara bağladığını gösterir.
Ort Tahsil Süresi= 360/Alacak Devir Hızı
Stokların Ortalama Tüketilme Süresi: Bu oran işletmelerdeki stokların ne kadar sürede tüketildiğini ortaya koymaktadır.
Üretim Miktarı
Değişken giderler ise bir dönem içindeki iş hacmine bağlı olarak değişim gösteren giderlerdir.
Sermaye Harcaması: İşletmelerin bir yıldan uzun süreli olarak gelecekte fayda yaratmak amacıyla üretim faaliterlerine yönelik bugünden yapmış oldukları harcamalardır.
Yatırımın Ekonomik Ömrü : Söz konusu yatırımın faydalı üretimde bulunabileceği süredir.
Teknik Ömür : Teknik İş ve faaliyetlerin yerine getirilecek fiilen üretim yapılabilecek süredir.
Yatırım Kavramı
Üretim miktarının korunması ve/veya arttırılması amacıyla bugünden yapılan harcamalara yatırımadı verilir.
Yenileme yatırımları, üretimin devamlılığı açısından, tamir bakım ve her türlü onarıma rağmen eskimiş ve çalışamaz hale gelmiş bir varlık yada tesisin yerine, niteliği aynı olan ve üretim faaliyetinde kullanılacak yeni bir varlığın yada tesisin satın alınması için yapılan harcamadır.
Genişleme yatırımları, mevcut üretimin ve/veya kapasitenin artırılması amacıyla yapılan harcamalardır.
Modernizasyon yatırımları, işletmelerin daha çok maliyet tasarrıufu sağlamak üretim kalitesini arttırmak amacıyla yapılan harcamalardır.
Stratejik Yatırımlar, uzun dönemde işletmenin piyasa değerini arttırmak ve riskini azaltmak amacıyla yapılan harcamalardır.
Bir yatırım kararı verilirken aşağıda yer alan bilgilerin üst yönetime sunulması gerekir.Bu bilgiler;
Yatırım tutarı
Yatırımın işletmeye sağlayacağı net nakit girişleri
Yatırımın ekonomik ömrü
Yatırımın ekonomik ömrü sonundaki hurda değeri
Yatırımcının beklenen verim oranı
Sermaye Maliyeti
Yatırımcılar tarafından arzu edilen ortalama getiri, işletme açısından da ortalama fon maliyetini oluşturur ve bu maliyet sermaye maliyeti olarak adlandırılır.
Sermaye Yapısı Kararları
Sermaye Yapısı en basit şekilde işletme faaliyetlerinin finansmanında kullanılan borç ve öz sermayenin bileşimine verilen addır.
İşletmelerde sermaye yapısı kararını etkileyen dört temel faktörlerden bahsedilebilir.
Bu Faktörler aşağıda sıralanmıştır:
İşletmenin risk düzeyi
Vergi ve Çeşitli maliyetler
Finansal esneklik
İşletmenin saldırgan yada tutucu yapısı
İşletme Riski : İşletmenin faaliyetlerinden dolayı karşılaşacağı riski anlatmak için kullanılmaktadır.
İşletme Riskini Etkileyen Birçok faktörden söz edilebilir. Bu Faktörler aşağıda açıklanmıştır.
Talepteki Değişmeler: Diğer faktörler sabit iken işletmenin üretmiş olduğu ürünlerin satışlarında meydana gelen artışlar işletme riskini düşürür. Buna karşılık talepteki azalışlar işletmenind aha yüksek bir risk düzeyi ile karşılaşmasına neden olur.
Satış fiyatlarındaki değişmeler: Fiyat değişkenliğinin yüksek olduğu pazarlara ürün sunan işletmelerin fiyatı tam olarak ayarlamaları sonucu işletme riskleri yükselebilir.
Girdi fiyatlarındaki değişmeler: işçilik enerji ve diğer üretim maliyetlerindeki değişmelerin yüksek olduğu yada girdi fiyatlarındaki belirsizliğin yüksek olduğu işletmelerde işletme riskinin dereceside yüksek olabilecektir.
Faaliyet Kaldıracının Yüksek Olması: Faaliyet kaldıracı yüksek olan diğer bir anlatımla sabit maliyetleri yüksek olan işletmelerde talepteki en ufak bir azalma işletmenin işletme riskinin artırılmasına neden olabilecektir.
Finansan Risk: İşletmenin Finansal kaldıraçtan yararlanmak amacıyla sermaye yapısının oluşumunda borç kullanan işletmelerde ortaya çıkan ve hisse senedi sahipleri açısından faaliyet riskine eklenen ilave bir risk türüdür.
Vergi ve Çeşitli Maliyetler
Verginin tasarruf etkisi nedeniyle, işletmelerin sermaye yapısında daha çok borçlu kullanılmak yoluyla faiz giderleri arttırılarak finansal kaldıraçtan olumlu ölçüde yararlanabilir
Dikkat İşletmelerin sermaye yapısını değiştirmek yoluyla sermaye maliyetini ve dolayısıyla piyasa değerini etkileyip etkilemeyecekleri konusunda birbirinden farklı görüşlere sahip teorik yaklaşımlar bulunmaktadır.
Yönetim kelimesinin etimolojik kökeninin Fransızca “manage” kelimesinden geldiği öne sürülmektedir. Manage kelimesinin Türkçe karşılığı “at eğitimi, bu eğitimin yapıldığı yer, binicilik” anlamındadır. Bu bağlamda, yönetim kelimesinin kökeninin “at eğitimi, atı gem aracılığıyla yönlendirmek, çekip çevirmek” olduğu düşünülmektedir.Türkçede yönetim kelimesi Arapça kökenlidir ve “yön verme, çekip çevirme,yönlendirme” anlamındadır.
YÖNETİM: Yapılan her tanımda yönetimin bazı özellikleri ön plana çıkarılmakta ve yönetim akademisyenleri, “önemli olduğunu düşündükleri bazı özellikleri daha çok vurgulayarak” kendi yönetim tanımlarını yapmaktadır.Yönetimi; “planlama, örgütleme, yöneltme, koordinasyon ve denetim süreci doğrultusunda eldeki kaynakları verimli, etkili ve iktisadi olarak kullanarak önceden belirlenmiş amaçlara ulaşma” olarak tanımlayabiliriz.
Yönetimin özellikleri
- Yönetimin temel özellikleri şunlardır:
• Yalnızca insanlar için geçerlidir.
• En az iki insan olmalı ve biri yöneten diğeri yönetilen rolünü üstlenmelidir.
• Amaçlar önceden belirlenmeli ve çalışanların iş birliği sağlanmalıdır.
• Yönetim basamakları ve bu basamaklara ait yetki/sorumluluk düzeyleri belirlenmelidir.
• Yönetsel faaliyetlerde verimlilik, etkinlik ve iktisadilik göz önünde bulundurulmalıdır.
• Hem bilim hem de sanattır.
Yönetimin yukarıda sıralanan özellikleri, kurumsal performansın artırılmasını destekleyen özelliklerdir.
Tüm bu özellikler, yöneticilerde önemli bir paradigmayı (bakış açısını) zorunlu kılmaktadır.
Yönetimin paradigması “gelir maksimizasyonu ve gider minimizasyonu” üzerine kurulmuştur ve doğal olarak “kurumsal performans” odaklıdır. Bu bağlamda“akılcılık” yönetimin “temel” özelliğidir.
Yönetimin fonksiyonları;Fonksiyon kavramı, “bir bütünü oluşturan değişkenlerden herhangi birinin bütünün üzerindeki etkisi” olarak tanımlanabilir.
Buna göre, yönetim olarak adlandırılan “bütün”, “planlama-örgütleme-yöneltme koordinasyon-denetim” olarak adlandırılan değişkenlerden oluşmaktadır ve bu değişkenler bütünün işleyişi üzerinde doğrudan etkilidir.
Yönetim, işletmedeki tüm faaliyetleri kapsayan bir fonksiyondur. Başka deyişle pazarlama yönetimi, üretim yönetimi, insan kaynakları yönetimi gibi tüm işletme fonksiyonlarının yönetimi söz konusudur.
Bu bağlamda; yönetim işletmenin genel fonksiyonu” olarak adlandırılmaktadır.
- Yönetimin işletmenin genel fonksiyonu olması doğrultusunda, yönetimin alt fonksiyonları olan
• planlama,
• örgütleme,
• yöneltme,
• koordinasyon ve
• denetim
diğer işletme fonksiyonlarının hepsinde yer alır. şöyle ki üretim planlaması, satış planlaması, finansal planlama, iş gücü planlaması vb. gibi. Ayrıca satın alma da “tedarik” anlamında diğer işletme fonksiyonları içinde yer alabilmektedir. Örneğin; iş gücünün tedariki ya da finansal fonların tedariki gibi.
Profesyonel yönetici; işletmenin değişen koşullarına uymasını sürekli dinamik halde olmasını sağlayan,işletmenin risk dışındaki sorumluluklarını üstlenen, işletmenin amaçlarını gerçekleştirmek için girişimciye karşı sorumluluk üstlenen ve işletme çalışanlarının amaçlarıyla işletmenin örgütsel amaçları arasında uyum sağlayan bir işletme çalışanıdır.
Girişimci; “sermayesini kâr elde etmek amacıyla ortaya koyan ve üretim faktörlerini bir araya getirerek belirli bir mal ve/veya hizmeti üretmek ve/veya pazarlamak riskini üstlenen kişi”
- Girişimcinin en önemli özelliği “girişimcilik ruhuna” sahip olmasıdır.
• doğa (yani üretimin gerçekleştirileceği yer),
• sermaye (yani para,arazi, bina, makine, ham madde),
• iş gören (ücret karşılığında çalışanlar) ve
• teknoloji (patent, lisans, know how, imtiyaz) gibi üretim faktörlerini girişimcilik ruhu bir araya getirir.
Yönetim biliminin gelişimi; Yönetim biliminin gelişimine paralel olarak gelişen yönetim uygulamaları;toplumdaki üretim, iş bölümü ve tüketim biçimlerini etkileyerek sosyal ve iktisadi yapı yı belirleyen en önemli unsurlardan biri olmuştur. Bilimin günlük yaşama yansı-ması “teknoloji” olarak adlandırılmaktadır. Başka deyişle teknoloji bilim değil, bilimin günlük yaşama uygulanmasıdır.
Bilimsel alanda yaşanan eşitlik kavramı, teknoloji alanında geçerliliğini yitirir. Çünkü teknolojide yaşanan ilerlemeler patentle ödüllendirilir ve koruma altına alınır. Patent, teknolojini üretildiği işletmeye ya da ülkeye uzun süreli bir rekabet avantajı sağlar. Bilimsel gelişmenin toplumlar arasında fark yaratması da bu yolla olur.
Endüstri Devrimi öncesinde, Orta Çağ’da kölelerin yeterince verimli çalışmadığının fark edilmesi ve bazı bölgelerde köle ayaklanmalarının yaşanması, toprak sahiplerini mevcut sistemden daha farklı bir çözüm yolu aramaya itmiştir.
Böylece, kendilerine üretmedikleri için verimsiz çalışan kölelerin serbest bırakıldığı ve elde edilen ürünün toprak sahibi ile köylüler (köleler artık köylüler olmuşlardır)arasında paylaşıldığı yeni bir model ortaya konulmuştur.
Tarımsal gelişmeyle ve tarım ürünlerinin çeşitlenmesiyle sistemli bir şekilde artan ticari tarımsal üretim, üretime katılmayan ama üretici ile tüketici arasında köprü oluşturan tüccarlar sınıfının ortaya çıkmasına neden olmuştur.
Tüccarlar, toprak sahipleriyle köylüler arasında aracı konumuna gelmiş ve denizciliği de kullanarak büyük zenginlikler elde ederek diğer iki sınıfa egemen olacak kadar güçlenmiştir.
Zamanla toprak işçilerinin toprak sahipleri için çalıştığı feodal sistem, zanaat işçilerinin ve ustaların sermaye sahipleri için üretim yapmasıyla birlikte kapitalist sisteme dönüşmüştür.
Endüstri Devrimi sonrasında,
- Öncülüğünü Frederick W. Taylor’un (1856-1917) yaptığı“bilimsel yönetim yaklaşımı”,
- Öncülüğünü Henry Fayol’un (1841-1925) yaptığı “yönetim süreci yaklaşımı”
- Öncülüğünü Max Weber’in (1864-1920)yaptığı “bürokrasi yaklaşımı”
Bu üç yaklaşımın “klasik” olarak adlandırılmasının nedeni, “üzerinden çok zaman geçse bile varsayımlarının değerini yitirmemesinden” kaynaklanmaktadır.
1-Bilimsel yönetim, yönetim süreci ve bürokrasi olarak adlandırılan Klasik yönetim düşüncesinin çok sayıda“çağdaşları ve günümüzde izleyicileri” bulunmaktadır.Bu nedenle, Klasik yönetimin başlangıcı ve bitişiyle ilgili tarih vermek anlamsızdır.
2-Neoklasik yönetim, klasik yönetimin eksik olan yönlerini tamamlamaktadır. Elton Mayo (1880-1949) ve ekibi tarafından gerçekleştirilen Hawthorne Araştırmaları verimliliğin ya da başka deyişle kurumsal performansın daha da artırılmasının klasik yönetimin eksik bıraktığı yön olan “insan unsuruna” önem vererek gerçekleştirilebileceğini kanıtlamıştır.
A) Klasik yönetim, “akılcı insan (homo rationalis)”varsayımına dayanmaktadır.Neoklasik yönetim bu varsayımı kabul etmekte,aynı zamanda “duygusal insan (homo sensus)”varsayımını da ekleyerek,eksik gördüğü yönünü tamamlamaktadır.
B) Neoklasik yönetim; örgüt içinde çalışanların nasıl davrandıkları, davranışlarının nedenleri ve örgüt yapısı ile davranışlar arasındaki ilişkiler üzerinde yoğunlaşmıştır. Bu nedenle“davranışsal yönetim” olarak da adlandırılmaktadır.
3-Modern yönetim;
• sistem yaklaşımı
• durumsallık yaklaşımı
olarak adlandırılan iki yaklaşımdan oluşmaktadır.
Sistem yaklaşımı, biyolog Ludwig Von Bertalanffy’nin 1920’lerde öne sürdüğü bir görüştür. Buna göre; her sistem kendi çevresinden bağımsız olarak değil, bütünsellik anlayışlı doğrultusunda çevresiyle ve kendi alt sistemleriyle olan ilişkisi göz önünde bulundurularak incelenmelidir
Durumsallık yaklaşımına göre, tüm ortam ve koşullarda geçerli olabilecek ve “en doğru” ya da “en iyi” olarak önerilebilecek bir yönetim uygulaması ve örgüt yapı-sı yoktur. işletmenin yapacağı içsel ve dışsal analizler sonucunda kendisine en uygun yönetim uygulamaları ve örgüt yapısı belirlenmelidir.
- Bu yaklaşımların temelinde; işletme olarak adlandırılan bütünün,
• Kendisini meydana getiren unsurlarına analiz yoluyla ayrılması,
• Bu unsurların teker teker ele alınıp ayrıntılı olarak incelenmesi,
• Sentezle bütünün (işletmenin) yeniden oluşturulması bulunmaktadır. - Her üç yaklaşımın ortak özellikleri aşağıda sıralandığı gibidir:
• Üretilen katma değerin (kârlılığın) artırılması ve kurumsal performansın yükseltilmesi üzerinde odaklanmışlardır.
• Davranış standartları (normlar, kurallar) doğrultusunda işçilerin verimlilik artışı için zorlanabileceği düşünülmektedir.
• Yöneticilerin performansları kârlılık düzeyine göre değerlendirilmektedir.
• Merkeziyetçi bir örgüt yapısına ve iletişimin yukarıdan aşağıya doğru olması gerektiğine inanılmaktadır.
• Biçimsel örgüt yapısı üzerinde durulmakta, biçimsel olmayan örgüt yapısı önemsenmemektedir.
• İşçiler için çalışma güvencesinin; karar vermekten, inisiyatif kullanmaktan ve sorumluluk almaktan daha önemli olduğuna inanılmaktadır.
• İşçilerin genelde rasyonel davrandıkları ve ücretle motive edilebilecekleri öngörülmektedir.
• İşçilerin kişisel sorunlarının iş yerindeki performanslarını etkilemediği varsayılmaktadır.
• Örgüt ve çevresi arasında önemli bir etkileşimin olmadığı düşünülmektedir.
1-Kaynak bağımlılığı, Kaynak temininde yaşanan sorunlar,maliyetler üzerinde doğrudan etkilidir ve işletmelerin kurumsal performansı nı etkilemektedir. Bu sorunların yaratabileceği tehlikeler doğrultusunda alınabilecek yönetim uygulamalarını; konsorsiyumlar, stratejik ortaklıklar, iş birlikleri, yasal anlaşmalar vb. olarak sıralayabiliriz.
2-Örgütsel strateji, Örgütsel strateji yaklaşımına göre, üst düzey yönetimi işletmenin dış çevresindeki değişimler doğrultusunda ortaya çıkan fırsat ve tehditleri, işletmenin iç çevresinde var olan zayışık ve üstünlükleri SWOT analiziyle belirlemekte ve uygulanacak stratejileri oluşturmaktadır
3-Vekâlet yaklaşımı, vekâlet verenle (principal) vekil (agency) arasında gerçekleştirilen sözleşmeyi ele alan ve en etkin sözleşmenin nasıl kurulabileceğini araştıran bir yaklaşımdır.İşlem maliyeti, örgütler ürettikleri mal ve/veya hizmetler için “değişim işlemlerinin (transactions)” maliyetlerini minimize edebilecek bir örgüt yapısına sahip olmalıdırlar.
4-Kurumsallık; Kurumsallık yaklaşımına göre, örgütlerin yaşamlarını sorunsuz sürdürebilmeleri için kurumsal çevreden gelen baskılara duyarlı olmaları gerekmektedir
5-Örgütsel ekoloji; Örgütsel ekoloji (çevrebilim) yaklaşımı; belirli bir toplumda, sanayi dalında veya bölgede yer alan örgütler topluluğunun (popülasyonunun) çevresiyle ilişkisini incelemektedir. Bu yaklaşıma göre, “örgütün içinde yer aldığı çevre, tıpkı doğa gibi örgüt popülasyonu içinde bir seçime (elemeye/seleksiyona) gitmektedir
Güncel yönetim yaklaşımların temel özelliği, “maliyetler üzerinde odaklanarak kurumsal performansı desteklemeleridir”.Bunun nedeni, genellikle bu yaklaşımları önerenlerin “örgütsel ekonomi” olarak adlandırılan bir uzmanlık alanında çalışmalarıdır.
Güncel yönetim yaklaşımlarının hepsi “örgüt yapısı ve maliyetler” üzerinde odaklanmışlardır. Buna göre, yönetim uygulamalarıyla örgüt yapısı arasında doğrusal bir ilişki vardır ve örgüt yapısı yönetim uygulamaları doğrultusunda şekillenmektedir. Yani; örgüt yapısı maliyetler üzerinde ve maliyetler de kurumsal performans üzerinde etkili olmaktadır.
YÖNETİM UYGULAMALARI;
• Toplam kalite yönetimi, -çalışanların Kaliteli mal ve hizmet üretmesine odaklanmak
• Altı sigma,-günlük faaliyetlerin incelenmesi,kaynakların doğru kullanılması-
• Dengeli ölçüm kartı (kurum karnesi),
• Kıyaslama (benchmarking), daha yüksek kurumsal performansa ulaşabilmek amacıyla “en iyi iş süreçlerinin arandığı ve işletmeye kazandırıldığı” bir yönetim uygulaması dır.
• Temel yetenekler, Temel yetenekler (core competence), örgütü diğerlerinden farklı kılan ve rekabet üstünlüğü sağlayan, rakipleri tarafından anlaşılması ve taklit edilmesi zor (hatta olanaksız) bilgi, beceri ve yetenekleri ifade etmektedir
• Dış kaynak kullanımı, Dış kaynaklardan yararlanma (outsourcing), işletme yönetiminin belirlediği temel yetenek alanlarının dışında kalan işlerin, başka işletmelerden edinilmesi olarak tanımlanabilir
• Küçülme-kademe azaltma ve doğru ölçeği bulma, günümüzde işletmelerin rekabet güçlerini artırabilmek için yoğun olarak kullandıkları yönetim uygulamalarıdır
• Personeli güçlendirme, Personeli güçlendirme (empowerment), çalışanların bilgi ve yetkinlikleri doğrultusunda inisiyatif almaya ve sorun çözmeye yetkili kılınmaları ve bu bağlamda; bilgi,beceri ve motivasyon düzeylerinin yükseltilerek yönetim gücünü kullanabilmeleri yolunun açılması olarak tanımlanabilir
• Değişim mühendisliği, Değişim mühendisliği uygulaması, “süreçlerin kurumsal performans doğrultusunda yeniden tasarlanması, gerekiyorsa tamamen değiştirilmesi” anlamına gelmektedir.
• Yalın organizasyonlar, Yalın organizasyon uygulamasında, örgüt yapısını yalınlaştırarak gerçek anlamda bir maliyet minimizasyonu nu gerçekleştirebilmek için iş tanımları, iş akışları, prosedürler, politikalar, davranış standartları gibi tüm eski uygulamaların (ya da alışkanlıkların), “gereksiz olanlarından kurtulabilmek için” ele alınması gerekmektedir
• Öğrenen örgütler, geçmişte yaşadığı olaylardan ve yapılan hatalardan sonuç çıkaran,olayların nedenlerini araştırarak sürekli gelişen ve yenilenen dinamik örgütlerdir.Bu örgütlerin en önemli özelliği, yüksek kurumsal performans düzeyine sahip olmalarıdır. Bu da önemli bir rekabet üstünlüğü anlamına gelmektedir
• Yenilik yönetimi kavramıyla işletmeye rekabet avantajı sağlayabilecek ve kurumsal performansı destekleyebilecek bir buluşun yenilik olarak piyasaya sunulması
• Sanal organizasyon, işletmedeki bazı bölümlerin (pazarlama, satış, satın alma gibi) sanallaştırılmasıyla ortaya çıkmaktadır. şebeke (network) organizasyon, günümüzün karmaşık iş dünyasında sürekli değişen çevre ve rekabet koşullarıyla uyum sağlayabilmek için düşünülmüş bir örgüt yapısı uygulamasıdır
• Stratejik ortaklıklar;iki ya da daha fazla işletmenin, yeni bir ad ve kimlik altında tüzel kişiliğe sahip bir işletme kurmadan, sadece temel yeteneklerini ve belirli varlıklarını birlikte kullanarak, önceden belirledikleri ortak amaçlarını gerçekleştirebilmek için yazılı bir anlaşma (kontrat) doğrultusunda iş birliği yapmaları, stratejik ortaklık (strategic alliance) olarak nitelendirilmektedir.
• Kurumsal sosyal sorumluluk işletmenin toplumsal sorunlarla da ilgili olması ve toplumun beklentilerini üretim/pazarlama yapmadığı alanlarda da gidermesidir
• Sürdürülebilirlik. Kısa dönemli kârlılık yerine “uzun dönemli kârlılık” ve maksimum kârlılık yerine “optimal kârlılık” anlayışları
Bu yönetim uygulamalarının ortak özelliği, maliyet minimizasyonu ve gelir maksimizasyonu doğrultusunda kurumsal performansın yükseltilmesidir.
Bu amaca, yönetim uygulamaları doğrultusunda örgüt yapısında gerçekleştirilen değişikliklerle ulaşılabilecektir.
O zaman örgüt yapısını inceleyelim;
Örgüt yapısı; bir işletmedeki bölümlerin, hiyerarşi zincirinin, karar verme anlayışının, çalışanlar arasındaki ilişkilerin örgüt kültürü doğrultusunda oluşturulduğu dinamik bir yapılandırma sürecidir.
Dinamik olmasının nedeni, gerçekleştirilen her yönetim uygulamasının örgüt yapısını değiştirmesinden kaynaklanır.
Mekanik örgüt yapısı, sürekli değişmeyen ve karmaşık olmayan bir çevrede faaliyette bulunan örgütler için organik örgüt yapısı, sürekli değişen ve karmaşık bir çevrede faaliyette bulunan örgütler için daha uygundur.
- Örgüt yapısının temel unsurları; şöyle sıralanabilir:
• Yatay farklılaşma,
• Dikey farklılaşma,
• Merkezileşme ve merkezileşmeme,
• Biçimselleşme ve biçimselleşmeme,
• Örgüt kültürü.
Biçimsel örgüt yapısın tasarlayarak kurumsal performansı artırma düşüncesi doğrultusunda gerçekleştirilen yönetim uygulamalarının sayısı, işletmenin biçimselleşme düzeyini belirlemektedir
Tüm bunlar İşletme maliyetini doğrudan etkileyen unsurlardır..
Yönetim biliminin amacı, yönetim alanında karşılaşılan açılımların tümü,gider minimizasyonu ve gelir maksimizasyonu doğrultusunda kurumsal performansın artırılması ve işletmenin yaşamının sürekli kılınması doğrultusundadır.
Yönetimin fonksiyonlarının aksamadan gerçekleştirilebilmesi için hedeflerin önceden belirlenmesi, hedeflere ulaştıracak yönetim uygulamaların saptanması ve bu doğrultuda en uygun örgüt yapısının oluşturulması önemlidir.
- Yönetim biliminin temel açılımları;
• Stratejik yönetim,
• Örgütsel davranış,
• insan kaynakları yönetimi.
Örgütsel davranış, sosyal tarafların (işveren temsilcileri ve işçiler) davranışlarından oluşan örgütün tüm davranışlarını ve bu davranışların kurumsal performans üzerindeki etkisini incelemektedir.
- İnsan kaynakları yönetiminin amacı;
• nitelikli, yetenekli çalışanları işletmeye çekebilmek ve uygun görevlerde istihdam edebilmek, yaptıkları işte verimli olabilmeleri için eğitmek,
• kariyer planlaması doğrultusunda daha sonraki görevlerine hazırlanabilmeleri için geliştirmek,
• performanslarını değerlendirmek,
ücretlerini adil olarak gerçekleştirdiği faaliyetler;
• insan kaynakları planlaması ve iş gücü gereksinimini belirleme,
• seçme ve işe yerleştirme,
• işe uyum eğitimi (oryantasyon),
• eğitim ve geliştirme,
• iş değerlemesi,
• performans değerlemesi,
• ücret yönetimi,
• kariyer yönetimi,
• işçi sağlığı ve güvenliği,
• endüstriyel ilişkiler,
• şikâyet ve disiplin yönetimi
olarak sıralanabilir.
PAZARLAMA FONKSİYONU
PAZARLAMA: İşletmelerin müşterileri için değer yarattığı ve bu değerin sonucunda,müşteri tatmini ve bağlılığı sağlayarak kar elde ettiği bir süreçtir.İşletmelerin 2 temel işlevi vardır.Bunlar: Pazarlama ve innivasyon yani yenilik yaratmadır.Kısaca pazarlama:’’kar getirici bir biçimde müşteri ilişkilerini yönetmek’’tir.
Pazarlamanın özellikleri:
• Pazarlama değer yaratır
• Pazarlama,insan istek ve ihtiyaçlarını karşılar.
• Pazarlama,tüketici tatmini yaratmayı amaçlar.
• Pazarlama düşüncesi evrilerek günümüze ulaşmıştır.
• Pazarlama,müşteri ilişkilerini yönetmektir.
• Pazarlama,mal/hizmet dışındaki pek çok unsur üçün kullanılır.
NOT:İşletmeler ,pazarlama faaliyetleriyle,üst düzey tüketici tatmini sağlamayı ve sonucunda ise kar elde
etmeyi beklerler.
İŞLETMELERİN PAZARLAMA ANLAYIŞLARI:
1)Üretime Yönelik Pazarlama Anlayışı: Çok miktarda üreterek,ürünlerin maliyetini düşürmek,işletmelerin önceliği olmuştur.
2)Ürüne Yönelik Pazarlama Anlayışı: Ürün yönlü pazarlama anlayışı ‘pazarlama miyopluğu’denilen duruma yol açar.Bu durum,işletmelerin tüketicilerin gerçek ihtiyaçlarını gözardı edip,ürünleri üzerinde odaklanmaları demektir.
3)Satışa Yönelik Pazarlama Anlayışı: Bu anlayışı benimseyen işletmeler,müşteriyle daha uzun ilişkiler yerine’ ürünlerimizi bir kere satalım da sonra ne olursa olsun’ mantığını taşırlar.
4)Pazara Yönelik Pazarlama Anlayışı: Bu anlayışa sahip işletmelerde pazarlama bir işletme fonksiyonu olmanın ötesine geçer ve tüketici ve Pazar odaklılık kültürü işletmenin tüm birimlerince paylaşılır.Amaç,müşteri memnuniyetidir.
5)Topluma Yönelik Pazarlama Anlayışı: Çevre kirliliği, azalan doğal kaynaklar,küresel ısınma gibi nedenlerle ortaya çıkan pazarlama anlayışıdır.
PAZARLAMA STRATEJİSİ:İşletmenin ürün,hizmetlerini sunacağı hedef pazarların belirlenmesini ve bu hedef pazarların istek ve ihtiyaçlarına yönelik bir pazarlama karması geliştirmesini içerir.Ürün,fiyat,dağıtım ve tutundurma,pazarlama karması unsurlarıdır.
SWOT ANALİZİ: Durum analizi yapmak için kullanılabilecek,işletmenin güçlü ve zayıf yönleri ile pazarlama çevresindeki fırsat ve tehditleri ayrıntılı olarak inceleyen bir yaklaşımdır.
İşletmelerin büyüme stratejileri:
a)Pazara derinlemesine girme:İşletmenin mevcut ürünlerinde değişiklik yapmadan,bu ürünleri mevcut pazarına daha çok satarak büyümesidir.
b)Pazar geliştirme:İşletmenin mevcut ürünleri için yeni pazar bölümleri belirlemesine ve geiştirmesine dayalı olarak büyümesidir.
c)Ürün geliştirme:İşletmenin hali hazırda hizmet verdiği Pazar bölümlerine yeni ya da değiştirilmiş ürünler sunarak büyümesidir.
d)Farklılaşma:İşletmenin mevcut ürünleri ve mevcut pazarları dışında yeni bir işe başlayarak ya da satın alarak büyümesidir.
Pazar bölümleme:İstek ve ihtiyaçlar,satın alma gücü ve satın alma davranışları açısından birbirine benzemeyen bir pazarın,bu özellikler açısından daha türdeş bölümlere ayrılmasına denir.Çeşitli ölçütlere göre yapılır,en yaygını tüketicilerin demografik özellikleridir(nüfusun yaş,cinsiyet,eğitim düzeyi,meslek,din..vb).
Coğrafi bölümleme: ise pazarın benzer özellikler taşıyan ülkelere,iklim özelliklerine,bölgelere vb. göre bölümlenmesidir.Tüketiciler pazarını bölümlemenin diğer yolu ise psikografik bölümlemedir. Yani kişileri yaşam tarzlarına ve kişiliklerine göre benzer bölümlere ayırır.
Hedef pazarı:Bir işletmenin pazarlama faaliyetlerini yöneltmek üzere belirlediği tüketicilerdir.
Bölümlü pazarlama ya da farklılaşmış pazarlama:İşletmeler birden çok pazar bölümü belirleyerek,bu bölümlerin her birine ayrı bir ürün ve pazarlama programıyla ulaşmaya çalışır.
Yoğunlaşmış pazarlama(niş pazarlama):İşletmenin hedef pazar seçiminde tek bir pazar bölümü(nişi) üzerinde yoğunlaşması ve o pazara yönelik ürün ve pazarlama programı geliştirmesidir.
Bireysel Pazarlama:Her bir tüketici ayrı bir pazar olarak görülür.İşletme her bireye özel ürün ve pazarlama programı geliştirir.
FARKLILAŞTIRMA VE KONUMLANDIRMA:
Konumlandırma:Ürünün rakip ürünlere kıyasla tüketicinin zihninde nasıl bir yere sahip olduğunu gösterir.Konumlandırma stratejisi belirlenmeden önce ürün için rakiplerden farklılaştırıcı ve rekabet üstünlüğü sağlayacak özellikler saptanmalıdır.
NOT: Farklılaştırıcı özellikleri bulmak için,bir ürünün tüketici ile kurduğu ilişkilerin tümünü gözönüne almak gerekir.
ÜRÜN:Pazarlama anlayışına göre fiziksel mallar,hizmetler,deneyimler,turistik yerler vb.ürün olarak ele alınır.
Ürün türleri:2’ye ayrılır:Bunlar:
a)Tüketim malları:Tüketiciler tarafından kendi tüketimleri amacıyla satın alınan mal ve hizmetlerdir.Tüketim malları:kolayda mallar,beğenmeli mallar,özellikli mallar ve aranmayan mallar şeklinde 4 ayrı grupta incelenir.Bu sınıflandırmanın nedeni:tüketicilerin bu ürünleri satın alma davranışlarına dayalıdır.
b)Endüstriyel ürünler:Bir işletmenin faaliyetlerini yürütürken ya da üretim süresince kullanılmak amacıyla işletmeler tarafınndan satın alınan mal ve hizmetlerdir.
MARKA:Bir ürünü belirlemek ve onu rakiplerinden ayırabilmek amacıyla kullanılan isim,işaret,sembol tasarım ya da bunların bileşimi marka olarak tanımlanır.Marka değeri,bir ürüne rekabetçi üstünlük kazandırır.
HİZMETLER:Hizmet,bir tarafın diğerine sunduğu,temel olarak dokunulamayan ve herhangi bir şeyin sahipliğiyle sonuçlanamayan bir faaliyet ya da faydadır.
Hizmetlerin ortak özellikleri: Dokunulmazlık,türdeş olmama,eş zamanlı üretim ve tüketim,dayanıksızlık ve sahipliğin olmamamasıdır.
NOT:Bu özellikler hizmetlerin pazarlanmasında insan unsurunu,fiziksel kanıtları ve hizmet ulaştırma süreçlerini çok önemli kılmaktadır.
FİYATLAMA:Fiyatlama amaçları karlılık,satış hacmi,rekabeti karşılama ve prestij(itibar)’dır.
Fiyatlama stratejileri: 3 başlık altında toplanabilir.
Bunlar:
• Tüketicinin algıladığı değere göre fiyatlama
• Maliyete dayalı fiyatlama
• Değere dayalı fiyatlama
Tüketicinin algıladığı değere göre fiyatlama:Bir ürünün ederine,nihayetinde tüketicinin karar vereceği
düşüncesidir.
Maliyete dayalı fiyatlama:Bir ürünü pazara sunmakla ilgili tüm maliyetlerin toplamı hesaplanır.Bu maliyetler ürünün üretimi,taşınması ve pazarlama ile ilgili harcamaları kapsar.
Rekabete dayalı fiyatlama:’’tüketiciler bir ürünün değeri hakkındaki yargılarını,rakiplerin benzer ürünlerinin fiyatına göre oluşturacaktır’’düşüncesine dayalıdır.Kısaca işletmeler fiyatlarını rakiplerinin fiyatlarına göre belirlerler.
Yeni ürünün Fiyatlanması:Bu fiyatlama yönteminde işletmeler pazar ve rekabet düzeylerinin üzerinde fiyat belirlerler.İşletmeler yeni ürünleri için 3 strateji izlerler,bunlar:
a) Pazarın kaymağını toplama: Bu stratejide yeni ürün için piyasa fiyatlarının üzerinde,müşterilerin değer vererek kabul edebileceği yüksek bir fiyat belirlenir.
b) Pazara derinlemesine girme: Yeni bir pazara girmek veya pazardaki talebi canlandırmak için,piyasa fiyatlarının altında bir fiyat uygulamasını temel alır.
c) Rekabetçi fiyatlandırma: İşletmeler yeni ürünün fiyatını,piyasadaki rakiplerin düzeyinde ya da bu düzeye yakın belirlerler.
PAZARLAMA KANALLARI:Yer,zaman,sahiplik ve şekil faydası yaratarak,ürünleri üretim noktasından tüketim noktasına ulaştıran ve çeşitli tesisleri,aracı işletmeleri,araçları ve insanları içine alan bir sistemdir.Temel olarak 4 fayda sunar.Bunlar:
1) Zaman Faydası:Bir ürünün,tüketicinin satın almak istediği zamanda satışa hazır tutabilmesi anlamına gelir.(örnek:gazetelerin sabah dağıtılması gibi)
2) Yer Faydası:Ürünü tüketicilerin istedikleri yerlerde satışa sunmak yer faydasını anlatır.
3) Sahiplik Faydası:Ürünlerin sahipliğinin tüketiciye geçmesini ifade eder.Ürünün toptancı-perakendeci ya da perakendeci-tükedici gibi iki kanal arasında değişimi esnasında oluşur.
4) Şekil Faydası:Şekil faydası genellikle üretim işlevi tarafından yaratılsa da,pazarlama kanallarında yer alan aracılar da şekil faydası sağlarlar.( satın aldığımız pantolonun paçasının kısaltılmasını perakendeci sağlar)
Pazarlama kanalının yapısının belirlenmesi:Pazarlama kanalını tasarlamak isteyen bir işletme,kanal yapısı ile ilgili 3 boyuta karar vermelidir:
1) Pazarlama kanalı kaç aşamalı bir kanal olacaktır?
2) Kanalın her aşamasında yer alacak aracıların türü ne olacaktır?
3) Kanaldaki her aşamada yer alacak aracıların yoğunluğu(sayısı)ne olacaktır?
Dağıtımın yoğunluğuna ilişkin 3 seçenek bulunmaktadır:
• Yoğun dağıtım:Yoğun dağıtımda üretici,ürünlerini tüketicilerin satın almaya hazır oldukları tüm satış
noktalarında satar.(gazete,sabun,konserve,bakliyat..vb)
• Sınırlı dağıtım: Sınırlı dağıtımda bir ürün,marka ya da hizmet,belirli bir coğrafi pazarda,sadece bir aracı tarafından satılır.(markalı giysiler,pahalı arabalar gibi)
• Seçimli dağıtım:Seçimli dağıtım,yoğun ve sınırlı dağıtım arsında bir yerdedir.Üretici ürünlerini birkaç aracı kullanarak dağıtır.(Ev eşyaları,beyaz eşya,kıyafet,ayakkabı gibi)
TUTUNDURMA:Pazarlama içinde müşterilerle iletişim kurmak,bilgilendirmek,hatırlatmak,ikna etmek amacıyla kullanılan faaliyetlerdir.(reklam,halkla ilişkiler,kişisel satış,satış tutundurma ve doğrudan pazarlama araçlarından oluşur).
Reklam:Kimliği belirli bir kaynak tarafından,belirli bir ücret karşılığında gönderilen,bir örgüt,ürün,hizmet ya da fikir hakkındaki kişisel olmayan mesajlardır.
Satış tutundurma:Bu faaliyetler,ürünlerin ve hizmetlerin satışını artırmak amacıyla,tüketicilere sunulan kısa vadeli teşfiklerden oluşur.
Doğrudan pazarlama: Dikkatlice seçilmiş müşterilerle,hem anında bir tepki elde etmek,hem de süregelen müşteri ilişkileri oluşturmak için doğrudan bağlantılar kurmaktır.
Kişisel satış:Satış yapmak ve müşteri ilişkileri oluşturmak amacıyla bir firmanın satış gücü tarafından gerçekleştirilen kişisel sunuşlardır.Etkili olması en önemli üstünlüğüdür.Satış ziyaretlerinin kişisel yapısı,müşteriyle ilişki kurulmasını kolaylaştırır.
Halkla ilişkiler:Haber değeri olan olumlu duyurumlar çıkmasını sağlayarak,iyi bir kurum imajı inşa ederek ve şirket hakkında çıkan olumsuz söylentilerle,olaylarla mücadele ederek,bir işletmenin çeşitli halklarıyla olumlu ilişkiler kurmaktır.
ÜRETİM FONKSİYONU
ÜRETİM KAVRAMI VE ÜRETİM SİSTEMLERİ:
Üretim Kavramı:Günümüzde üretim faktörlerinin tedarikinden,mal ve hizmetlerin pazara sunulmasına kadar olan tüm faaliyetleri kapsayacak şekilde genişlemiştir.
Üretim Sistemleri:Girdileri mal ve hizmetlere dönüştüren sisteme üretim sistemi denir.
NOT:işletme,yapay bir sistem olarak,belirli amaçları olan,elemanları arasında girdi-çıktı ilişkisi olan ve geri bildirime sahip alt sistemler bütünüdür.
Sinerji:Sistemden ortaya çıkan çıktı,sistem elemanlarının ayrı ayrı yaratabilecekleri çıktıların toplamından çok daha büyüktür.Buna sinerji denir.(2+2’nin 4’ten fazla etmesine sinerji adı verilir)
Sistem yaklaşımı:Probleme ilişkin tüm elemanların göz önüne alınıp incelenerek problemin anlaşılması ve tanımlanması için bir bakış açısıdır.Temel amacı:İşletmenin bütününde gelişme sağlarken,diğer taraftan işletme içindeki tüm faaliyetlerin birbiriyle uyumlu ve etkin işleyişini garanti altına almaktır.
Üretim sisteminin girdileri: Hammadde,malzeme,makine,işçilik,yönetim,sermaye,bi lgi,girişimcilik,enerji.
Girdi ve çıktı arasındaki dönüşüm süreci:Fiziksel,yersel,fizyolojik,psikolojik,kimya sal.
Çıktı:Mal ve hizmet.
Üretim sürecini farklılaştıran elemanlar:
4 tanesi önemlidir.
1)Verimlilik: Çıktı miktarının girdi miktarına oranıdır.
2)Etkinlik:Üretim sisteminin amaçlarını gerçekleştirme derecesidir.
3)Kapasite: Üretim sisteminin gerçekleştirebileceği en yüksek üretim miktarına denir.
4)Esneklik:İşletmelerin değişen talebe cevap verebilme yeteneğine ya da yeni ürün üretimini hızla
gerçekleştirebilme yeteneğine denir.
NOT: Girdilerin çıktıya dönüşümünde 4 değişik değer yaratılır.Bunlar:
a) Şekil değeri: Girdilerin gerçek biçimlerinin değiştirilerek,tüketiciye daha yararlı bir şekle dönüştürülerek yaratılmasıdır.
b) Yer değeri: Ürün sisteminin,ürünü ya da müşteriyi istenilen yere getirmesiyle yaratılır.
c) Zaman değeri: Ürünün müşterinin istediği uygun zamanda müşteriye sunulmasıyla ortaya çıkar.
d) Sahiplik değeri: İki yolla yaratılabilir.Birincisi: Tanıtım ya da reklam yolu ile müşteriye sahip olacağı ürün hakkında bilgi verir. İkincisi: Müşterinin ürüne sahip olmak için dağıtım kanalları aracılığı ile gerekli araçları sağlayarak yaratılmaktır.
ÜRETİM SİSTEMİ TÜRLERİ:
ÜRETİM SİSTEMİ: Buffa tarafından ‘’ekonomik değeri olan bir mal ya da hizmetin üretilmesi için kurulan
insan-makine-malzeme sistemi’’olarak tanımlanır.
Üretim sistemi türleri 10 çeşittir.
Bunlar:El işçiliği sistemi,ev işçiliği sistemi,imalathane sistemi,fabrikasyon sistemi,stoğa üretim,siparişe göre üretim,siparişe göre montaj,kesikli üretim,sürekli üretim ve proje tipi üretimdir.
EL İŞÇİLİĞİ SİSTEMİ:Gelişmiş teknik araç ve gereçler kullanılmadan,el becerisine dayanarak yapılan üretime denir.Bu üretim sistemi,endüstri öncesi dönemde üretilen ürünler için geçerli olan tekniktir.
EV İŞÇİLİĞİ SİSTEMİ: Halı,tekstil,oyuncak,süs eşyası gibi belirli alanlarda uzmanlaşmış ve el becerisine sahip kişilerin kendi yerlerinde,çoğu zaman evlerinde gerçekleştirdiği sistemdir.
İMALATHANE SİSTEMİ:El işçiliğiyle yapılan üretim,evler yerine imalathanelerde daha çok miktarda gerçekleşir.
FABRİKASYON SİSTEMİ: Fabrikasyon sisteminde,imalathane sisteminin aksine,büyük çaplı üretim,geniş kitlelerin talebini karşılamak üzere kurulan bir üretim sisteminde gerçekleşir.
!!NOT: Üretim sistemi,’’üretim yöntemine göre’’ 4 sınıfa ayrılır.Bunlar:
1) Birincil ya da primer üretim: Her türlü ürünün üretiminde kullanılan demir,bakır,bor gibi doğal kaynakların çıkartılması şeklindeki üretimdir.(maden,orman ve petrol işletmelerinin yönetimleri)
2) Analitik ve sentetik üretim: Temel hammaddelerin ayırıcı yöntemlerle işlenerek,birçok ürün üretilmesine analitik üretim denir.(Ham petrolden benzin,şeker pancarından şeker üretimi gibi).Sentetik üretim ise, doğal maddelerin çeşitli birleştirici yöntemlerle farklı ürünlere dönüştürülmesidir.(çelik,bronz,cam gibi ürünler)
3) Fabrikasyon üretim: Doğal hammaddelerden ve diğer maddelerden şekil verme yolu ile yeni ürünler üretilmesidir.(döküm,pres,kesme ve torna gibi)
4) Montaj üretimi: Çeşitli hammadde,yarı mamul ve parçaların sistemli bir şekilde bir araya getirilip yeni ürünler meydana getirilmesidir.(bilgisayar,otomobil,buzdolabı gibi)
Üretim sistemi ‘’talebe göre’’3 sınıfa ayrılır:Bunlar:
1) STOĞA ÜRETİM: Ürünler herhangi bir sipariş olmadan stokta bulundurulacak şekilde üretilmektedir (araba,televizyon gibi uzun ömürlü ürünler)
2) SİPARİŞE GÖRE ÜRETİM: Hangi üründen,ne miktarda ve ne zaman üretileceği müşteriden gelen siparişe göre belirlenen üretimdir.(örneğin eve yaptıracağınız vestiyerin ölçüleri koridora uygun olmalıdır.)
3) SİPARİŞE GÖRE MONTAJ: Bu üretim türünde,müşterilerin istediği ürünü hızlı bir şekilde sunabilmek için siparişe göre üretimle stoğa göre üretim birlikte kullanılır.(toplama bilgisayarlar gibi)
Üretim sistemi ‘’üretim miktarına ve akışına göre’’3 sınıfta toplanır.(kesikli üretim,sürekli üretim ve proje tipi üretim)
1) KESİKLİ ÜRETİM: Farklı ürünlerden az miktarda üretim yapılmasıdır.(mobilya atölyeleri…)Kesikli üretim kendi içinde ‘’parti tipi üretim ve atölye tipi üretim olarak 2’ye ayrılır.
a)parti tipi üretim:Bir ürünün belirlenmiş miktarda,partiler halinde üretilmesidir.
b)atölye tipi üretim:Müşterinin istediği özellikte ürünün,istediği zaman ve miktarda üretilmesidir.Atölye tipi üretim,imalatın yapıldığı sürelerin düzeni bakımından 3 sınıfa ayrılır:
Az sayıda ürünün yalnız bir defa üretilmesi
Az sayıda ürünün talep gelince belirsiz aralıklarla üretilmesi
Az sayıda ürünün belirli aralıklarla dönemsel olarak üretilmesi
Örnek:Makineler,özel elektronik cihazlar,büyük takım tezgahları üretimi atölye tipi üretimdir.
2) SÜREKLİ ÜRETİM:Bu üretimde işletme içindeki makine ve donanım yalnız belirli bir ürünün üretimi için,çok yüksek miktarlarda yapılmaktadır.Kendi içinde ‘’kütle üretimi ve akış üretimi’’ olarak 2’ye ayrılır.
a)Kütle üretimi (montaj hatları): Ürün parçalarının bir iş istasyonundan diğerine sabit bir hızda hareket ettirilmesine denir.(Beyaz eşya,otomobil,deterjan üretimi)
b)Akış üretimi: Makine ve donanım,yalnız bir cins ürünü üretmek için tasarlanmıştır.Başka bir cins ürünün üretimi ya çok maliyetli ya da imkansızdır.(Petrol rafinerileri,çimento,kağıt,şeker endüstrileri)
3)PROJE TİPİ ÜRETİM:Bu üretimde eşsiz tek bir ürün,belirli bir sürede tamamlanmaktadır.Bu ürünün üretiminden sonra aynı ürün bir daha üretilemez,ürünün özelliklerini müşteri belirler,maliyeti çok yüksektir.(köprü inşaası,yük gemisi yapılması gibi)
Proje tipi üretimin özellikleri:
• Tek seferlik büyük ölçekli üretimdir.
• Talep,üretimi şekillendirir.
• Ürün genelde hareketsiz,sabit konumdadır.
• İş gücü kullanım düzeyi değişkenlik gösterir.
• Kullanılan makine,teçhizat ve işçiler ürünün etrafınfa çalışırlar.
• Tek ürünün tamamlanmasıyla üretim sona erer.
İLERİ ÜRETİM SİSTEMLERİ:
Bilgisayar ve robot teknolojilerin üretime girmesiyle oluşmuştur.
Çeşitleri:Esnek üretim,tam zamanında üretim,yalın üretim,bilgisayarla bütünleşik üretim ve grup teknolojisi/hücresel üretimdir.
ESNEK ÜRETİM SİSTEMLERİ:Robotlar,bilgisayarlar ve sayısal kontrollü makineler gibi elemanlardan oluşan,esnek ve değişken müşteri talebine cevap verebilen ,belli bir ürün grubunu düşük maliyetle ve değişik miktarlarda üretebilen ve gelişmeye açık sisteme denir.Bu sistemde tüm kontrol bilgisayar tarafından sağlanır.
TAM ZAMANINDA ÜRETİM: Üretim için gerekli olan malzemenin,gerektiği anda ihtiyaç noktasında bulunmasını sağlar.Sıfır envanteri hedef alır.Japon Toyota firması tarafından uygulanmış ve tüm dünyaya yayılmıştır.Tekrarlı üretim süreçlerine uygulanır.En önemli özelliği stoksuz çalışmasıdır.Temel stratejisi:Üretim hızını artırırken akış süresini azaltmak,performansı iyileştirmektir.
YALIN ÜRETİM:Yalınlık ile müşteriye en çok değer yaratırken,en az kaynak kullanımını amaçlar.Sorumluluğu tüm çalışanlar paylaşır.Kesin olarak ‘kusursuzluğu’ hedef almıştır.
BİLGİSAYARLA BÜTÜNLEŞİK ÜRETİM:Tamamen bilgisayar kontrolünde ürün süreç tasarımı,üretim planlama ve kontrol ve üretim sürecinde kullanılan bireysel ileri üretim teknolojlerinin bir araya getirilmesiyle gerçekleşir.
GRUP TEKNOLOJİSİ/HÜCRESEL ÜRETİM:Hem üretim faaliyetlerinde önemli parti üretimini verimli duruma getirmek,hem de tasarım ve üretim faaliyetlerinin bütünleştirilmesini sağlamaya çalışan bir sistemdir.Hücresel üretimde,her üretim hücresi bağımsız çalışabildiği gibi,tek bir işi de yapmazlar ve farklı görevler de üstlenebilirler.Ürünlerden çalışanlar sorumludur.
Hücresel üretimin faydaları:
• Makine hazırlık süreleri kısalır,üretim kapasitesi artar
• Taşıma maliyetleri ve sipariş bekleme süreleri azalır
• Çalışan tatmini ve çalışanlar arasındaki iş birliği artar
• Kalite yükselir,kontrol kolaylaşır,üretim basitleşir
• Yarı mamul stokları azalır,üretim rotası kısalır
• Otomasyona geçiş kolaylaşır.
ÜRETİM YÖNETİMİ VE KAPSAMI:
Üretim Yönetimi: İşletmenin elinde bulunan malzeme,makine,insan gücü kaynaklarının belirli miktarlardaki ürünün,istenilen niteliklerde(kalitede),istenilen zamanda ve en düşük maliyetle üretimini sağlayacak şekilde bir araya getirilmesidir.Ürün yönetiminde kullanılan planlama ve yöntemler şunlardır:Ürün tasarımı,Üretim planlaması,Malzeme gereksinim planlaması,Kapasite planlaması,Stok kontrol,Kalite kontrol ve Tedarik zinciri yönetimi.
ÜRÜN TASARIMI:Nesneleri,süreçleri,hizmetleri ve bunların sistemlerinin çok yönlü niteliklerini bütün yaşam döngüleri içerisine yerleştirmeyi hedefleyen,yaratıcı bir faaliyettir.
Ürün tasarım sürecinin genel evreleri:
a)Planlama evresi:İlk fikir geliştirme,potansiyel teknik ve pazar konularının analizi,fizibilite değerlendirmesi,tasarım birifinin hazırlanması.
b)Geliştirme evresi:Ayrıntılı pazar ve teknik özellikler,kavram tasarımı,detaylı tasarım,üretim mühendisliği.
c)Üretim ve satış evresi:Üretim ve pazarlama planlaması,el aletleri,test üretimi,pazar denemesi,tam ölçekli üretim,pazara sürülmesi,izlenmesi.
ÜRETİM PLANLAMASI:Gelecek dönemlerdeki üretim faaliyetlerinin ya da üretim miktarlarının düzeylerini ve limitlerini belirleyen bir fonksiyondur.Üretim planlamasının önemli girdileri:talep tahminleri ve müşteri siparişleridir.
Üretim planlamasının 3 temel özelliği ön plana çıkar,bunlar:
1-Geleceğe yönelik olması
2-Planlamanın amacının üretimin gerçekleştirilmesi olması,
3-Rasyonellik ile de üretimin nasıl yapılacağı konusudur.
Üretim Planlaması stratejileri:
a) Talebi izleme stratejisi:Bu stratejide çalışanların işe alınması,işten çıkarılması,fazla mesai ve fason üretim yapılması mümkündür.Avantajı:Stok düzeyinin düşük tutulmasıdır.Dezavantajı:Üretimin düzenli olmamasıdır.Ayrıca iş güvencesi olmadığı için,çalışanların motivasyonu olumsuz etkilenir.
b) Sabit üretim hızı stratejisi:Bu stratejide,planlama dönemimde üretim hızı sabit tutularak,gerektiğinde stoklar kullanılır.Avantajı:Planlamanın kolay olması ve hazırlık maliyetlerinin düşük olmasıdır.Dezavantajı:Elde fazla stok tutulmasıdır.
c) Karma strateji:Bu stratejide de talebi izleme ve sabit üretim hızı stratejilerinin dezavantajları dengelenir.
NOT:Üretim planlaması faaliyetleri 2 ana ve 7 alt grupta toplanır.Ana gruplar:
1. Ön planlama:Üretim geliştirme ve tasarımı,satış tahminleri,iş yeri düzeni,araç politikası ve üretimin ön planlaması çalışması bu aşamada yapılır.
2. Planlama:Bu aşamada planlama kaynakları ile işin hazırlanması ve iş verme faaliyetleri vardır.
Bunlar(alt gruplar):Malzemeler,Yöntemler,iş gücü-makine ve araçlar,iş sırasının belirlenmesi,iş sürelerinin belirlenmesi,yükleme ve çizelgeleme ve iş akışıdır.
Ana üretim planlaması:Müşteri taleplerini karşılamak için üretim,stok ve işgücü düzeylerini,toplam maliyeti en düşük tutacak şekilde belirlemeyi amaçlar.
MALZEME GEREKSİNİM PLANLAMASI (MGP): Bilgisayar destekli bir bilgi sistemidir ve ürün isteklerini zamana bağlı alt montaj,parça,hammadde vb.isteklerine göre dönüştürür.MGP,3 soruyu yanıtlamak için tasarlanmıştır,bu sorular:
• Ne gereklidir?
• Ne kadar gereklidir?
• Ne zaman gereklidir?
MGP’nin 3 temel girdisi: Ana üretim çizelgesi,malzeme listesi ve stok durum dosyasıdır.
KAPASİTE PLANLAMASI: İstenilen miktarda ürünün,istenilen zamanda üretilmesini sağlayacak olan programların duyarlılığı,kapasite değerlerinin gerçeğe yakın olmasıyla sağlanır.
Teorik kapasite: İdeal şartlar altında,belirli bir sürede elde edilen maksimum üretim miktarına denir.
STOK KONTROL:
Stok:İşletmelerin,gelecekteki gereksinimlerini karşılamak için depolanan malzeme anlamına gelmektedir.
Stok kontrolü:İşletme açısından en ekonomik olan stok miktarının işletmenin üretim,satış ve finansal koşullarını da dikkate alarak belirlenmesini ve bu stok düzeylerinin sürdürülmesini gerektirir.
NOT:işletmelerin,stok kontrolünde çeşitli yöntemleri vardır,işletmelerin büyüklüklerine,üretim tiplerine,işletme içi ve dışı diğer faktörlere bağlı olarak kendileri için en uygununu seçerler.
Stok kontrolünde kullanılan yöntemler(önemli):
a) Maksimum-minimum yöntemi:Talebin en yüksek olduğu dönem önemlidir.Siparişte aksamalar olmasın diye gerekli stok miktarına emniyet stoğu da eklenip en düşük stok düzeyi de belirlenir.Stok bu düzeye düşünce sipariş verilir.
b) Yol gösterici sipariş yöntemi:Siparişler belirli dönemlerde periyodik olarak verilir.Sipariş verileceği zaman stok miktarına bakılır.Bu yöntemde sipariş süreleri değişmez ama sipariş miktarları değişir.
c) İhtiyaca göre sipariş yöntemi:İşletmenin üretimde kullanacağı her girdi için eldeki stoğa göre ayrı ayrı sipariş verilir.Önemli olan,ihtiyaç durumuna göre sipariş verilmesidir.
d) Grup halinde sipariş yöntemi:Birçok malzeme grup halinde sipariş edilir,malzemeler grup halinde,değişik zamanlarda ve sabit miktarlarda sipariş edilir.
e) Göz kararı sipariş yöntemi:Stoktaki malzemeler göz kararıyla,kişinin bilgi ve tecrübesine göre belirli bir düzeyin altına düşünce sipariş verilir.
f) Çift kutu kontrol yöntemi:Stoktaki malzemeler kabaca iki bölüme(kutuya)ayrılır.Bir kutudaki mallardan bir kısmı bitince sipariş verilir ve sipariş gelene kadar diğer kutudaki stoklar kullanılır.
g) ABC yöntemi:İşletme,stoklarını önem derecelerine göre 3 kümede sınıflandırır ve her biri için ayrı sipariş politikası uygular.
h) Ekonomik sipariş miktarı:Amaç,en uygun sipariş miktarını bulmaktır.Toplam stok maliyetlerini en düşük düzeyde tutar.
KALİTE KONTROL:Ürünün müşteriler tarafından istenmesii sağlayacak özelliklerde üretilip üretilmediğini kontrol eder ve yasaya uygun olup olmadığını da belirler.Kalite kontrol yapılırken çeşitli yöntemler kullanılır,bu yöntemleri seçerken ürün özelliği,üretim tipi,üretim büyüklüğü gibi faktörler etkili olur.
Kalite kontrol yöntemi 2 ‘ye ayrılır:
a) Yüzde yüz muayene yöntemi: Ürünler teker teker elden geçirilerek kontrol edilir.Bu sayede kesin hatalar ortaya çıkar ama maliyeti yüksek bir yöntemdir.Uzmanlar tarafından yapılır.
b) İstatistiki kalite kontrol: Kabul örneklemesi ve kontrol şemaları olarak 2’ye ayrılır:
• Kabul örneklemesi:Tüm ürünlerin kontrol edilmesi yerine,ana kitleden istatistiksel örnekleme yöntemiyle seçilmiş bir örnek kitle belirlenir ve kontrol edilerek ana kitle hakkında tahminlerde bulunulur.ÖRN:1000 tane vida üretilecekse,bi kısmı alınır kontrol edilir,ona göre karar alınır.
• Kontrol şemaları:Sürecin kontrolü için geliştirilmiş grafiksel yöntemlerdir.Özellikler için ‘’P’’şemaları,değişkenler için ise ‘’X ve R’’şemaları kullanılır.
TEDARİK ZİNCİRİ YÖNTEMİ: Tedarikçiler,üreticiler,dağıtıcılar,toptancılar,pe rakendeciler ve müşterilerden oluşan şebekede,bilgi,malzeme ve finansal akışın yönetimidir.
FİNANS FONKSİYONU
İşletmelerde Finans Fonksiyonu
İşletmelerin daha büyük ölçekte ve farklı pazarlarda faaliyet göstermeleri, işlemelere arası yaşanan rekabetin yerel boyuttan uluslararası boyuta taşınması, uluslararası birleşmelere ve satın almaların artması, bilgi ve iletişim teknolojilerindeki ilerlemer, uluslarası finansal piyasalarda yaşanan gelişmeler ve ortaya çıkan finansal krizlerin tek bir ülke yada bölgeyle sınırlı kalmaması gibi faktörler finans fonksiyonunun işletme içerisindeki önemini artırmıştır
Finans yöneticisi, İşletmenin piyasa değerinin en yükseğe çıkarılmasında üst yönetime karşı sorumlu olan ve işletme içerisinde bir takım kararlar alarak bunları üst yönetime aktaran konumdaki kişidir.
Bu Kararlar; Yatırım Kararları, Finansman Kararları ve Kar dağıtım kararlarıdır.
Piyasa Değeri: İşletmenin piyasadaki arz ve talebe bağlı olarak belirlenen değeridir.
Maddi Varlıklar; Makine, bina, araç, ve gereçler gibi mal ve hizmet üretiminde kullanılan varlıklardır.
Maddi Olmayan Varlıklar; Herhangi bir fiziksel varlığı bulunmayan ve işletmenin belli bir şekilde yararlandığı teknik uzmanlık, markalar ve patentler gibi varlıklardır.
Dikkat: Yapılabilirlik çalışması: duran varlıklara yatırım yapmadan önce yapılacak yatırımın pazar, teknik ve finansal açıdan yaşam kabiliyetinin olup olmadığına ilişkin yapılan çalışma ve analizlerdir.
Dikkat: Öz Sermaye: İşletme sahiplerinin işletme üzerindeki haklarını gösterir. Toplam kaynaklardan toplam borçlar düşüldüğüde kalan paydır.
Çalışma Sermayesi Yönetimi
Çalışma sermayesi yönetimi işletmenin tam kapasite ile çalışabilmesi iş hacmini genişletebilmesi, üretimin kesintisiz olarak devam edebilmesi ,yükümlerini karşılayamama riskinin azaltılması,kredi değerliliğini arttırması, olaganüstü durumlarda mali yönden zor durumlara düşmemesi, faaliyetlerini karlı ve verimli bir şekilde yürütebilmesi için gerekli olan sermayedir.
İşletmelerde Çalışma Sermayesi Düzeyi çok sayıda faktöre bağlı olarak değişmektedir.
Bu Faktörler Şu Şekilde Sıralanabilir:
İşletmenin faaliyet konusu
işletmenin büyüklüğü
satışlarda artış yada azalış oranı
satışlardaki düzenlilik
Stokta Geçen Süre: Stoklara ilk yatırımla satış tarihi arasında geçen süreye denir
Satış Tarihi ile işletmeye yapılan ödemelerin tarhi arasında geçen süreyede Ticari Alacakların Tahsil Süresi
denir.
İlk Hammadelerin alımıyla son ödemeler arasındaki süre Toplam Süre dir
Alacakların Ortalama Tahsil Süresi: Alacak devir hızını tamamlayıcı bir oran olup işletmenin fonlarını ortalama
ne kadarlık bir süre için alacaklara bağladığını gösterir.
Ort Tahsil Süresi= 360/Alacak Devir Hızı
Stokların Ortalama Tüketilme Süresi: Bu oran işletmelerdeki stokların ne kadar sürede tüketildiğini ortaya koymaktadır.
Üretim Miktarı
Değişken giderler ise bir dönem içindeki iş hacmine bağlı olarak değişim gösteren giderlerdir.
Sermaye Harcaması: İşletmelerin bir yıldan uzun süreli olarak gelecekte fayda yaratmak amacıyla üretim faaliterlerine yönelik bugünden yapmış oldukları harcamalardır.
Yatırımın Ekonomik Ömrü : Söz konusu yatırımın faydalı üretimde bulunabileceği süredir.
Teknik Ömür : Teknik İş ve faaliyetlerin yerine getirilecek fiilen üretim yapılabilecek süredir.
Yatırım Kavramı
Üretim miktarının korunması ve/veya arttırılması amacıyla bugünden yapılan harcamalara yatırımadı verilir.
Yenileme yatırımları, üretimin devamlılığı açısından, tamir bakım ve her türlü onarıma rağmen eskimiş ve çalışamaz hale gelmiş bir varlık yada tesisin yerine, niteliği aynı olan ve üretim faaliyetinde kullanılacak yeni bir varlığın yada tesisin satın alınması için yapılan harcamadır.
Genişleme yatırımları, mevcut üretimin ve/veya kapasitenin artırılması amacıyla yapılan harcamalardır.
Modernizasyon yatırımları, işletmelerin daha çok maliyet tasarrıufu sağlamak üretim kalitesini arttırmak amacıyla yapılan harcamalardır.
Stratejik Yatırımlar, uzun dönemde işletmenin piyasa değerini arttırmak ve riskini azaltmak amacıyla yapılan harcamalardır.
Bir yatırım kararı verilirken aşağıda yer alan bilgilerin üst yönetime sunulması gerekir.Bu bilgiler;
Yatırım tutarı
Yatırımın işletmeye sağlayacağı net nakit girişleri
Yatırımın ekonomik ömrü
Yatırımın ekonomik ömrü sonundaki hurda değeri
Yatırımcının beklenen verim oranı
Sermaye Maliyeti
Yatırımcılar tarafından arzu edilen ortalama getiri, işletme açısından da ortalama fon maliyetini oluşturur ve bu maliyet sermaye maliyeti olarak adlandırılır.
Sermaye Yapısı Kararları
Sermaye Yapısı en basit şekilde işletme faaliyetlerinin finansmanında kullanılan borç ve öz sermayenin bileşimine verilen addır.
İşletmelerde sermaye yapısı kararını etkileyen dört temel faktörlerden bahsedilebilir.
Bu Faktörler aşağıda sıralanmıştır:
İşletmenin risk düzeyi
Vergi ve Çeşitli maliyetler
Finansal esneklik
İşletmenin saldırgan yada tutucu yapısı
İşletme Riski : İşletmenin faaliyetlerinden dolayı karşılaşacağı riski anlatmak için kullanılmaktadır.
İşletme Riskini Etkileyen Birçok faktörden söz edilebilir. Bu Faktörler aşağıda açıklanmıştır.
Talepteki Değişmeler: Diğer faktörler sabit iken işletmenin üretmiş olduğu ürünlerin satışlarında meydana gelen artışlar işletme riskini düşürür. Buna karşılık talepteki azalışlar işletmenind aha yüksek bir risk düzeyi ile karşılaşmasına neden olur.
Satış fiyatlarındaki değişmeler: Fiyat değişkenliğinin yüksek olduğu pazarlara ürün sunan işletmelerin fiyatı tam olarak ayarlamaları sonucu işletme riskleri yükselebilir.
Girdi fiyatlarındaki değişmeler: işçilik enerji ve diğer üretim maliyetlerindeki değişmelerin yüksek olduğu yada girdi fiyatlarındaki belirsizliğin yüksek olduğu işletmelerde işletme riskinin dereceside yüksek olabilecektir.
Faaliyet Kaldıracının Yüksek Olması: Faaliyet kaldıracı yüksek olan diğer bir anlatımla sabit maliyetleri yüksek olan işletmelerde talepteki en ufak bir azalma işletmenin işletme riskinin artırılmasına neden olabilecektir.
Finansan Risk: İşletmenin Finansal kaldıraçtan yararlanmak amacıyla sermaye yapısının oluşumunda borç kullanan işletmelerde ortaya çıkan ve hisse senedi sahipleri açısından faaliyet riskine eklenen ilave bir risk türüdür.
Vergi ve Çeşitli Maliyetler
Verginin tasarruf etkisi nedeniyle, işletmelerin sermaye yapısında daha çok borçlu kullanılmak yoluyla faiz giderleri arttırılarak finansal kaldıraçtan olumlu ölçüde yararlanabilir
Dikkat İşletmelerin sermaye yapısını değiştirmek yoluyla sermaye maliyetini ve dolayısıyla piyasa değerini etkileyip etkilemeyecekleri konusunda birbirinden farklı görüşlere sahip teorik yaklaşımlar bulunmaktadır.