ÜNİTE - 9 : A WIDE WORLD (VAHŞİ YAŞAM)
CAN (-ebilmek)
“Can” olası işler hakkında konuşmak için kullanılır. Her özne için aynı şekildedir, yani değişime uğramaz. Aynı zamanda da yetenek ve kabiliyet anlatmaya da yarar. “Can” kelimesinden sonra mutlaka bir fiil gelir ve bu fiil ise her zaman yalın haldedir. Hiçbir zaman çekimlenmez.
(+) Olumlu Cümle Yapısı
I
You
We
They + can + fiil + nesne
He
She
It
You can visit millions of places in Istanbul.(İstanbul’da milyonlarca yeri ziyaret edebilirsin.)
He can wait us there. (Bizi orada bekleyebilir.)
We can take a ferry to the island. (Adaya giden feribota binebiliriz.)
take fiili ile ilgili not :
take : almak
take + vasıta adı : binmek à take a bus : otobüse binmek
à take a taxi : taksiye binmek, vs.
(-) Olumsuz Cümle Yapısı
I
You
We
They + can’t + fiil + nesne
He
She
It
You can’t do anything at this time. (Bu saatte hiçbir şey yapamazsın.)
We can’t take a bus. It’s too late. (Otobüse binemezsin. Çok geç oldu.)
He can’t take a picture in the museum. (Müzede fotoğraf çekemez.)
(?) Yes / No Soruları
I
You
We
Can + They + fiil + nesne ?
He
She
It
A : Can we visit the island? (Adayı ziyaret edebilir miyiz?)
B : Yes, we can. / No, we can’t. (Evet. / Hayır.)
A : Can I buy an umbrella? (Bir şemsiye satın alabilir miyim?)
B : Yes, you can. / No, you can’t. (Evet. / Hayır.)
(?) Soru Kelimeleri
I
You
We
Soru kelimesi + can + They + fiil + nesne ?
He
She
It
Where can we visit in Istanbul? (İstanbul’da nereyi ziyaret edebiliriz?)
What can I do for you? (Senin için ne yapabilirim?)
Which languages can you speak? (Hangi dili konuşabilirsin?)
A : What can I do in New York? (New York’ta ne yapabilirim?)
B : You can do a million things. (Milyonlarca şey yapabilirsin.)
Yeteneklerimizden, yapabildiklerimizden bahsederken -ebilmek eki olan “can” ifadesini kullanabiliriz.
I’m Turkish. I speak Turkish, and I can speak a little English, but I can’t speak Korean.
(Ben Türküm. Türkçe konuşurum, ve biraz İngilizce konuşabilirim, ama Kore dilini konuşamam.)
ÖNEMLİ NOT : İngilizce’de Milliyet ve Dil adları çoğunlukla aynıdır. Ülke adları farklıdır.
Turkish : Türk à Turkish : Türkçe à Turkey : Türkiye
Italian : İtalyan à Italian : İtalyanca à Italy : İtalya
SIGHTSEEING (TURİSTİK YERLERİ GEZİP GÖRME)
island : ada pyramid : piramit
ferry : feribot bridge : köprü
castle : kale tower : kule
statue : heykel bus tour : otobüs turu
beach : sahil, plaj
BİR KELİMEYİ AÇIKLAMA (a kind of / kind of like)
a kind of : bir tür, bir çeşit (hangi türden olduğu belirtilir.)
kind of like : gibi bir şey (benzetme yapılır.)
What are sprinkles? (“Sprinkles” nedir?
à They’re a kind of candy. (Onlar bir tür şekerlemedir.)
à They’re kind of like sugar. (Şeker gibi bir şeydir.)
What is “lassi”? (“Lassi” nedir?)
à It’s a kind of drink. (Bir tür içecektir.)
à It’s kind of like a milk shake. (Milk shake gibi bir şeydir.)
What is “a bouzouki”? (“Buzuki” nedir?)
à It’s a kind of musical instrument. (Bir tür müzik aletidir.)
à It’s kind of like a guitar. (Gitar gibi bir şeydir.)
What is “a hanbok”? (“Hanbok” nedir?)
à It’a kind of dress. (Bir tür elbisedir.)
What is “a tortilla”? (“Tortilla” nedir?)
à It’s a kind of bread. (Bir tür ekmektir.)
à It’s kind of like a pancake. (Krep gibi bir şeydir.)
What is “yosenabe”? (“Yosenabe” nedir?)
à It’s a kind of soup. (Bir tür çorbadır.)
LIKE : GİBİ
Örnek vermek için kullanılır.
I like countries like Italy, France. (İtalya, Fransa gibi ülkeleri severim.)
CAN (-ebilmek)
“Can” olası işler hakkında konuşmak için kullanılır. Her özne için aynı şekildedir, yani değişime uğramaz. Aynı zamanda da yetenek ve kabiliyet anlatmaya da yarar. “Can” kelimesinden sonra mutlaka bir fiil gelir ve bu fiil ise her zaman yalın haldedir. Hiçbir zaman çekimlenmez.
(+) Olumlu Cümle Yapısı
I
You
We
They + can + fiil + nesne
He
She
It
You can visit millions of places in Istanbul.(İstanbul’da milyonlarca yeri ziyaret edebilirsin.)
He can wait us there. (Bizi orada bekleyebilir.)
We can take a ferry to the island. (Adaya giden feribota binebiliriz.)
take fiili ile ilgili not :
take : almak
take + vasıta adı : binmek à take a bus : otobüse binmek
à take a taxi : taksiye binmek, vs.
(-) Olumsuz Cümle Yapısı
I
You
We
They + can’t + fiil + nesne
He
She
It
You can’t do anything at this time. (Bu saatte hiçbir şey yapamazsın.)
We can’t take a bus. It’s too late. (Otobüse binemezsin. Çok geç oldu.)
He can’t take a picture in the museum. (Müzede fotoğraf çekemez.)
(?) Yes / No Soruları
I
You
We
Can + They + fiil + nesne ?
He
She
It
A : Can we visit the island? (Adayı ziyaret edebilir miyiz?)
B : Yes, we can. / No, we can’t. (Evet. / Hayır.)
A : Can I buy an umbrella? (Bir şemsiye satın alabilir miyim?)
B : Yes, you can. / No, you can’t. (Evet. / Hayır.)
(?) Soru Kelimeleri
I
You
We
Soru kelimesi + can + They + fiil + nesne ?
He
She
It
Where can we visit in Istanbul? (İstanbul’da nereyi ziyaret edebiliriz?)
What can I do for you? (Senin için ne yapabilirim?)
Which languages can you speak? (Hangi dili konuşabilirsin?)
A : What can I do in New York? (New York’ta ne yapabilirim?)
B : You can do a million things. (Milyonlarca şey yapabilirsin.)
Yeteneklerimizden, yapabildiklerimizden bahsederken -ebilmek eki olan “can” ifadesini kullanabiliriz.
I’m Turkish. I speak Turkish, and I can speak a little English, but I can’t speak Korean.
(Ben Türküm. Türkçe konuşurum, ve biraz İngilizce konuşabilirim, ama Kore dilini konuşamam.)
ÖNEMLİ NOT : İngilizce’de Milliyet ve Dil adları çoğunlukla aynıdır. Ülke adları farklıdır.
Turkish : Türk à Turkish : Türkçe à Turkey : Türkiye
Italian : İtalyan à Italian : İtalyanca à Italy : İtalya
SIGHTSEEING (TURİSTİK YERLERİ GEZİP GÖRME)
island : ada pyramid : piramit
ferry : feribot bridge : köprü
castle : kale tower : kule
statue : heykel bus tour : otobüs turu
beach : sahil, plaj
BİR KELİMEYİ AÇIKLAMA (a kind of / kind of like)
a kind of : bir tür, bir çeşit (hangi türden olduğu belirtilir.)
kind of like : gibi bir şey (benzetme yapılır.)
What are sprinkles? (“Sprinkles” nedir?
à They’re a kind of candy. (Onlar bir tür şekerlemedir.)
à They’re kind of like sugar. (Şeker gibi bir şeydir.)
What is “lassi”? (“Lassi” nedir?)
à It’s a kind of drink. (Bir tür içecektir.)
à It’s kind of like a milk shake. (Milk shake gibi bir şeydir.)
What is “a bouzouki”? (“Buzuki” nedir?)
à It’s a kind of musical instrument. (Bir tür müzik aletidir.)
à It’s kind of like a guitar. (Gitar gibi bir şeydir.)
What is “a hanbok”? (“Hanbok” nedir?)
à It’a kind of dress. (Bir tür elbisedir.)
What is “a tortilla”? (“Tortilla” nedir?)
à It’s a kind of bread. (Bir tür ekmektir.)
à It’s kind of like a pancake. (Krep gibi bir şeydir.)
What is “yosenabe”? (“Yosenabe” nedir?)
à It’s a kind of soup. (Bir tür çorbadır.)
LIKE : GİBİ
Örnek vermek için kullanılır.
I like countries like Italy, France. (İtalya, Fransa gibi ülkeleri severim.)