İDARİ YARGI ÜNİTE 5-6-7-8. ÜNİTELER DERS ÖZETLERİ
İdari yargıda davalar iptal ve tam yargı davaları olmak üzere iki başlık altında incelenmektedir. İYUK’da iptal davası, tam yargı davası ve sözleşme davaları olmak üzere üç tür dava öngörülmüşse de idari sözleşmelerden doğan uyuşmazlıklar iptal veya tam yargı davası olarak şekillendiğinden sözleşmeden doğan davalar ayrı bir dava türünü oluşturmamaktadır.
İptal davası, idari işlemlerin hukuka aykırılıkları sebebiyle, yapıldıkları andan itibaren hükümsüz
kılınmalarını sağlayan idari bir dava türüdür. Bu tanımdan hareketle iptal davasının ilk özelliği, mahkemelerce verilen iptal kararının, dava konusu işlemi ilk yapıldığı andan itibaren ortadan kaldıracak şekilde sonuç doğurmasıdır
iptal edilen işlem kendiliğinden ortadan kalkmaz işlemin ortadan kalkması için idarenin yargı kararı doğrultusunda işlem yapması gerekmektedir. Bu ise idari yargının etkinliğini azaltmaktadır
Bir diger özellik ise kişisel menfaatleri korumak için değil idarenin kalite ve güvenini korumak için işlem yapılmasıdır.
İDARİ DAVA TÜRLERİ
a.İdari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılan iptal davaları,
b. İdari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam
yargı davaları,
c. Tahkim yolu öngörülen imtiyaz şartlaşma ve sözleşmelerinden doğan uyuşmazlıklar hariç, kamu
hizmetlerinden birinin yürütülmesi için yapılan her türlü sözleşmelerden dolayı taraflar arasında
çıkan uyuşmazlıklara ilişkin davalar.
___ idari yargıdaki dava türleri iptal davası, tam yargı davası ve sözleşme davalarıdır. İdari işlemlerden kaynaklanan uyuşmazlıklarda, iki davanın birden açılması ya da önce iptal sonra tam yargı davası açılması mümkün olmaktadır.
idari cezalara karşı idari yargıya itiraz edilmesi öngörülmektedir.Para cevzalarına 7 gün içinde itiraz edilir.
İtiraz yolunun yasada düzenlenmiş bir dava türü olmaması sebebiyle, dava süresi kısıtlı bir iptal davası olarak nitelendirilmesi gerekmektedir. İdare mahkemeleri, itirazları iptal davaları için öngörülen usul
doğrultusunda çözümlemeli; karar süresini ve başvuru süresini kısaltan; üst yargı yolunu kapatan hükümlerin ise Anayasa’ya aykırılığı sebebiyle iptali için Anayasa Mahkemesi’ne başvurmalıdırlar.
İPTAL DAVLARIN ÖZELLİKLERİ
èİptal davaları, kişilerin kendi yararlarına sonuç almalarını amaçlamakla birlikte genelde hukuka uygunluğu sağlayarak kamu yararını gerçekleştirir
èİdare, özel hukuk kişilerinin sahip olduğu yetkilerin dışında ve üstünde birçok yetkilere sahiptir.
èidarî işlemler yasallık karinesinden yararlanır ve bu karine gereği, idarî işlemlerin yerindeliği ve hukuka uygun olduğu varsayılır.
èİdarî davalar, idarenin işlem ve eylemlerinin hukuka uygunluğunun yargısal yolla denetlenmesi, kamu hizmetlerinin hukuk kurallarına ve hizmetin gereklerine uygun biçimde yapılmasının sağlanması, kamu hizmetlerinin getirdiği yarar ve zararların bireyler üzerindeki etkilerinin adaletli bir surette dengelenmesi için vatandaşlara tanınmış bir haktır
èidarî işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlâl edilenler tarafından açılan davalar
èİptal davalarının bir diğer özelliği, mahkemenin verdiği iptal kararının, dava konusu işlemi, ilk yapıldığı andan itibaren ortadan kaldıracak şekilde sonuç doğurmasıdır
DAVA KONUSU İŞLEM
İdari işlemlerin hukuka aykırı olduklarından dolayı, iptalleri için dava açılabilmesinin ilk koşulu, ortada
dava konusu edilebilir bir işlem bulunmasıdır. İptal davası, kesin ve yürütülmesi zorunlu bir işleme karşı açılabilir. “Bir idari işlemin kesin ve yürütülmesi zorunlu sayılabilmesi, hukuk düzeninde varlık kazanabilmesi için gerekli prosedürün son aşamasını geçirmiş bulunmasına, başka bir idari makamın onayına ihtiyaç göstermeksizin hukuk düzeninde değişikliler meydana getirmesine, diğer bir ifadeyle, idare edilenlerin hukukunu herhangi bir şekilde etkilemesine bağlıdır.”
İdarenin birtakım işlemleri, ilgililerin hukuki durumlarında değişiklik yaratmazlar. Etkisiz işlemler
olarak da adlandırılan bu işlemler, niyet açıklama, görüş bildirme, tavsiyede bulunma, danışma işlemleridir. Çoğu kez idarenin iç işleyişine yönelik olan hazırlık işlemleri de hukuk âleminde değişiklik yaratmazlar.
DAVACI
İdari işlemlere karşı iptal davası açılabilmesi için davacının, fiil ehliyetine sahip olması gereklidir. Fiil ehliyetine sahip olmayanlar kanuni temsilcileri aracılığıyla dava açabilirler. İdari yargı uygulamasında menfaat, dava konusu edilen işlem ile dava açmak isteyen arasında kurulabilen güncel, meşru, ciddi ve makul ilişki olarak yorumlanmaktadır.
Dava açma süresi, özel kanunlarında ayrı süre gösterilmeyen hallerde Danıştay’da ve idare mahkemelerinde altmış; vergi mahkemelerinde otuz gündür. İşlemin düzenlendiği yasada
farklı bir süre öngörülmüşse, dava bu süre içinde açılmalıdır. Örneğin Kamulaştırma Kanunu’na göre dava açma süresi otuz gündür.
Maddelerinde düzenlenen dava açma süresi, idari işlemin yazılı bildirimden itibaren başlar. Vergi resim ve harçlar ile benzeri mali yükümler ve bunların zam ve cezalarından doğan uyuşmazlıklarda: Tahakkuku tahsile bağlı olan vergilerde tahsilatın; ise ilgili merci veya komisyon kararının idareye geldiği tarihi izleyen günde itibaren başlar.
Adresi belli olmayan durumlarda ise on beş gündür.
Tatil günleri sürelere dâhildir.Son günü tatil gününe rastlarsa, süre, tatil gününü izleyen çalışma gününün bitimine kadar uzar.
İlgililere dava açmazdan önce, idari dava açma süresi içinde işlemi yapan makamın üstüne, üst makam yoksa işlemi yapmış olan makama başvurarak, işlemin kaldırılması, geri alınması, değiştirilmesi veya yeni bir işlem yapılmasını isteme imkânı tanınmıştır
Yasa, yapılan başvurunun altmış gün içinde cevaplanmaması halinde isteğin reddedilmiş ayılacağını
hükme bağlamıştır.
ÖZEL DÜZENLEMELER
Eğer “edilebilir”, “yapılabilir”…vs. gibi ilgililerin takdirine bırakan ifadeler var ise idari başvuru zorunlu değildir. Buna karşın, “edilir”, “etmek zorundadırlar” …gibi zorunluluk gösteren kavramların kullanılması.
İlgililer, haklarında idari davaya konu olabilecek bir işlem veya eylemin yapılması için idari makamlara başvurabilirler. Altmış gün içinde bir cevap verilmezse istek reddedilmiş sayılır.
Altmış günlük süre içinde idarece verilen cevap kesin değilse ilgili bu cevabı istemin reddi sayarak dava açabileceği gibi, kesin cevabı da bekleyebilir. Bu takdirde dava açma süresi işlemez. Ancak, bekleme süresi başvuru tarihinden itibaren altı ayı geçemez.
Danıştay’da Görülen Davalar
Bakanlar Kurulu kararlarına; Başbakanlık, bakanlıklar ve diğer kamu kurum ve kuruluşlarının
müsteşarlarıyla ilgili müşterek kararnamelere; Bakanlıklar ile kamu kuruluşları veya kamu
kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarınca çıkarılan ve ülke çapında uygulanacak düzenleyici
işlemlere; Danıştay İdari Dairesince veya İdari İşler Kurulunca verilen kararlar üzerine
uygulanan eylem ve işlemlere; Danıştay Yüksek Disiplin Kurulu kararları ile bu Kurulun görev
alanı ile ilgili Danıştay Başkanlığı işlemlerine işlemlerine karşı açılacak iptal ve tam yargı davaları.
b. Birden çok idare veya vergi mahkemesinin yetki alanına giren işlere,
c. Tahkim yolu öngörülmeyen kamu hizmetleri ile ilgili imtiyaz şartlaşma ve sözleşmelerinden
doğan idari davaları karara bağlar.
d. Ayrıca çeşitli yasalarla da Danıştay’ın ilk derece mahkemesi olarak çözümleyeceği uyuşmazlıklar düzenlenebilir.
Bu genel yetki kuralının istisnaları ise şunlardır:
a. Kamu görevlilerinin atanması ve nakilleri ile ilgili davalarda yetkili mahkeme, kamu görevlilerinin yeni ve eski görev yeri idare mahkemesidir.
b. Kamu görevlilerinin görevlerine son verilmesi, emekli edilmeleri veya görevden uzaklaştırılmaları ile ilgili davalarda yetkili mahkeme, kamu görevlisinin son görev yaptığı yer idare mahkemesidir.
c. Kamu görevlilerinin görevle ilişkisinin kesilmesi sonucunu doğurmayan disiplin cezaları ile ilerleme, yükselme, sicil, intibak ve diğer özlük ve parasal hakları ve mahalli idarelerin organları ile
bu organların üyelerinin geçici bir tedbir olarak görevden uzaklaştırılmalarıyla ilgili davalarda
yetkili mahkeme, ilgilinin görevli bulunduğu yer idare mahkemesidir
İmar, kamulaştırma, yıkım, işgal, tahsis, ruhsat ve iskân gibi taşınmaz mallarla ilgili mevzuatın
uygulanmasında veya bunlara bağlı her türlü haklara veya kamu mallarına ilişkin idari davalarda
yetkili mahkeme, taşınmaz malların bulunduğu yer idare mahkemesidir.
e. Köy, belediye ve özel idareleri ilgilendiren mevzuatın uygulanmasına ilişkin davalarla sınır
uyuşmazlıklarında yetkili mahkeme, mülki idari birimin, köy, belediye veya mahallenin bulunduğu yahut yeni bağlandığı yer idare mahkemesidir.
f. Taşınır mallara ilişkin davalarda yetkili mahkeme, taşınır malın bulunduğu yer idare mahkemesidir.
İDARİ YARGIDA GÖREV UYUŞMAZLIĞI
İdare ve vergi mahkemeleri, idari yargının görev alanına giren bir davada görevsizlik veya yetkisizlik sebebiyle davanın reddine karar verirlerse dosyayı Danıştay’a veya görevli ve yetkili idare veya vergi mahkemesine gönderirler.
-Görevsizlik sebebiyle gönderilen dosyalarda Danıştay, davayı görevi içinde görmezse dosyanın yetkili ve görevli mahkemeye gönderilmesine karar verir.
-Görevsizlik veya yetkisizlik sebebiyle dosyanın gönderildiği mahkeme kendisini görevsiz veya yetkisiz gördüğü takdirde, söz konusu mahkeme ile ilk görevsizlik veya yetkisizlik kararını veren mahkeme aynı bölge idare mahkemesinin yargı çevresinde ise, uyuşmazlık bölge idare mahkemesince, aksi halde Danıştay’ca çözümlenir
-Görev ve yetki uyuşmazlıklarında Danıştay ve bölge idare mahkemesince verilen kararlar ilgili mahkemelere bildirilir ve bu husus taraflara tebliğ olunur
-Yukarıdaki kurallara göre, Danıştay ile idare ve vergi mahkemeleri arasında görev konusunda uyuşmazlık çıktığında Danıştay tarafından dosyanın gönderildiği mahkeme davayı görmek zorundadır.
Dava dosyaları, tarafların veya mahkemelerin istemi üzerine merci tayini için:
a) Uyuşmazlığın aynı yargı çevresindeki mahkeme veya mahkemeler arasında çıkması
halinde, o yargı çevresindeki bölge idare mahkemesine,
b) Diğer hallerde Danıştay’a gönderilmesini hükme bağlamıştır. Dosyanın gönderildiği bölge idare mahkemesi veya Danıştay, görevli ve yetkili mahkemeyi kararlaştıracaktır. Danıştay ve bölge idare mahkemesinin bu konuda vereceği kararlar kesindir.
YÜRÜTMENİN DURDURULMASI
İdari işlemlerin hukuka uygunluk karinesinden yararlanmalarının önemli bir sonucu, işlemlere karşı dava açılmasının, işlemin uygulanmasını durdurmamasıdır. Dava konusu işlemin uygulanmaması için, idari yargı mercii tarafından, yürütmenin durdurulması kararı verilmesi gereklidir.
==yürütmenin durdurulması kararı verilebilmesi için: a) İdari işlemin uygulanması halinde telafisi güç veya imkânsız zararların doğması, b) İdari işlemin açıkça hukuka aykırı olması şartlarının birlikte gerçekleşmesi gerekmektedir. Danıştay ve idare mahkemeleri, davalı idarenin
savunmasını aldıktan veya savunma süresi geçtikten sonra gerekçe göstererek yürütmenin durdurulması
karar verebilirler. Uygulanmakla etkisi tükenecek olan idari işlemlerin yürütülmesi, savunma alındıktan
sonra yeniden karar verilmek üzere, idarenin savunması alınmaksızın da durdurulabiliryürütmenin durdurulması kararı verilebilmesi için:
a) İdari işlemin uygulanması halinde telafisi güç veya imkânsız zararların doğması, b) İdari işlemin açıkça hukuka aykırı olması şartlarının birlikte gerçekleşmesi gerekmektedir. Danıştay ve idare mahkemeleri, davalı idarenin savunmasını aldıktan veya savunma süresi geçtikten sonra gerekçe göstererek yürütmenin durdurulması karar verebilirler. Uygulanmakla etkisi tükenecek olan idari işlemlerin yürütülmesi, savunma alındıktan sonra yeniden karar verilmek üzere, idarenin savunması alınmaksızın da durdurulabilir
Yürütmenin durdurulmasına dair verilen kararlar onbeş gün içinde yazılır ve imzalanır. Yürütmenin durdurulması istemleri hakkında verilen kararlara karşı itiraz yolu da kanunda düzenlemiştir.
Danıştay dava dairelerinin kararlarına karşı İdari veya Vergi Dava Daireleri Kurullarına; bölge idare mahkemeleri kararlarına ise en yakın bölge idare mahkemesine; idare ve vergi mahkemeleri ile tek hâkim tarafından verilen kararlara karşı bölge idare mahkemesine; çalışmaya ara verme süresi içinde ise idare ve vergi mahkemeleri tarafından verilen kararlara en yakın nöbetçi mahkemeye veya kararı veren hâkimin katılmadığı nöbetçi mahkemeye bir defaya mahsus olmak üzere itiraz edilebilir. İtiraz süresi kararın tebli-ğini izleyen günden itibaren yedi gündür. İtiraz edilen merciler dosyanın kendisine gelişinden itibaren yedi gün içinde karar vermek zorundadır. İtiraz üzerine verilen kararlar kesindir.
TAM YARGI DAVALARI
“İdari eylem veya işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan davalar” olarak tanımlanmıştır.
Doktrinde, özel hukuktaki edim davasına benzetilen ve hakkın tazmin ve telafisine karar verileceği
belirtilen tam yargı davaları, uygulamada, idari işlem ve eylemlerden kaynaklanan maddi ve manevi zararların tazmin edildiği tazminat davaları olarak görülmektedir
*tam yargı davası, idari eylem veya işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılabilecektir.
*Hak, geniş anlamda, fertlere, hukuk kuralları tarafından, diğer kişilerin davranışları veya mallar üzerinde tanınan yetkilerdir. Hak kavramı, hukuk kurallarının tanıdığı menfaatler olarak da tanımlanmaktadır.
NOT; tebliğini izleyen günden itibaren altmış günlük dava açma süresinde dava açabilirler. İlgilinin önce iptal davası açarak, iptal davasının karara bağlanmasından sonra tam yargı davası açmayı tercih etmesi halinde, iptal davasıyla ilgili kararın tebliğinden itibaren, 60 günlük sürede idareye başvurma hakkı saklıdır. İptal davasının neticesinin tebliğinden itibaren ilgililer zararlarının tazmini için idareye başvurabilirler.
iptal davasının reddedilmiş olması, idarenin sorumluluğunu kaldırmaz. Eğer, somut olayda, idarenin kusurlu veya kusursuz sorumluluğu söz konusu edilebiliyorsa, tam yargı davası açılabilir.
İdare ruhsat vermemesi gereken yere ruhsat verdiği için kusurludur veya
halkın rahat geçişinin sağlanması için yapılan işlemde, kamu külfetlerinde eşitlik esası gereğince kusursuz sorumluluk söz konusu edilebilecektir.
idari eylemin öğrenilmesinden itibaren bir yıl içinde ve her halde eylem tarihinden itibaren beş yıl içinde idareye başvurarak zararın tazminini istemek gerekmektedir. İdarenin talebi kısmen veya tamamen reddetmesi üzerine, ret işleminin tebliğini izleyen günden itibaren dava süresi olan altmış gün içinde dava açılmalıdır
İdari sözleşmelerden doğanlar dışında kalan tam yargı davalarında yetkili mahkeme:
a. Zararı doğuran idari uyuşmazlığı çözümlemeye yetkili,
b. Zarar bayındırlık ve ulaştırma gibi bir hizmetten veya idarenin herhangi bir eyleminden doğmuş ise hizmetin görüldüğü veya eylemin yapıldığı yer,
c. Diğer hallerde davacının ikametgâhının bulunduğu yer, idare mahkemesidir
İDARİ YARGI ÜNİTE 6
İdari davalar dilekçe ile açılır. İdari yargıda yazılı yargılama usulü uygulanır ve inceleme evrak üzerinde yapılır.Eger davanın görülmesi sırasında eksiklik yada noksanlık var ise farklı karar verilir.
Dilekçe aşaması tamamlandıktan sonra dosyaların incelenmesine geçilir. İdari yargıda mahkemeler
dosyaların incelenmesi aşamasında sahip oldukları resen araştırma yetkisi gereğince hertürlü bilgi ve
belgeye taraflar ileri sürmeseler bile başvurabilirler.
DAVA DİLEKÇESİ
Dilekçelerde Yer Alacak Hususlar ve Verileceği Merciiler
Danıştay, bölge idare mahkemeleri, idare mahkemeleri ve vergi mahkemelerinde yazılı yargılama usulü uygulanır ve inceleme evrak üzerinde yapılır. İdari davalar, Danıştay, idare mahkemesi ve vergi mahkemesi başkanlıklarına hitaben yazılmış imzalı dilekçelerle açılır.Dilekçelerde:
Tarafların ve varsa vekillerinin veya temsilcilerinin ad ve soyadları veya ünvanları ile adresleri ile gerçek kişilere ait Türkiye Cumhuriyeti kimlik numarası; davanın konusu ve sebepleri ile dayandığı deliller; davaya konu olan idari işlemin yazılı bildirim tarihi ve uyuşmazlık konusu miktar gösterilmeli dir.
Dava dilekçeleri ve davaya ilişkin her türlü evrak, ilgili mahkemeye ya da bu mahkemelere gönderilmek üzere idare ve vergi mahkemesi başkanlıklarına verilmelidir. İdare ve vergi mahkemesi bulunmayan yerlerde asliye hukuk hâkimliklerine veya yabancı ülkelerdeki Türk konsolosluklarına verilebilir.
Birden Fazla İşleme Karşı Tek Dilekçeyle Dava Açılması
Esas olarak her idari işlem aleyhine ayrı ayrı dava açılması gereklidir. aralarında maddi veya hukuki yönden bağlılık ya da sebep-sonuç ilişkisi bulunan birden fazla işleme karşı bir dilekçe ile de dava açmak mümkündür.Olaylar arasında sebep sonuç ilişkisi olması kafidir .
Maddi yönden bağlılık, dava konusu edilecek işlemlerin aynı maddi sebeplere dayanılarak tesis edilmesi halinde söz konusudur. Örneğin aynı eylem sebebiyle kamu görevlisine hem disiplin cezası verilmesi hem de görev yerinin değiştirilmesi işlemleri arasında maddi yönden bağlılık vardır.
Hukuki yönden bağlılık ise işlemlerin hukuki dayanaklarının aynı olmasıdır. Ayrıca “idari işlemlerden
biri ile ilgili hukuki sorunun çözümünün diğeri ni de etkilerse bağlılıktan söz edilmektedir.işlemlerin yargısal denetiminin aynı yargı yerinin görev alanına girmesini de gerektirmektedir
Bazı işlemlerin birden fazla kişinin ortak menfaatini de etkilemesi söz konusu olmaktadır. Örneğin
düzenleyici işlemlere karşı, bu işlemlerden etkilenenlerin de birlikte dava açmaları mümkündür. Çevreyle ilgili işlemlerde, kültür ve tabiat varlıklarının korunmasında birden fazla kişi ortak dilekçeyle dava açabilmektedirler.
Birden fazla işleme karşı tek dilekçeyle dava açılması ve birden fazla kişinin ortak dilekçeyle dava
açması, aynı maddi olayın veya hukuk kuralının farklı mahkemeler tarafından farklı yorumlanmasını
önleyeceği gibi, yargılama sürecini çabuklaştırması bakımından da önemlidir.
Mahkemeler, önlerine gelen uyuşmazlıklarda takdir yetkilerini kullanarak karar vermektedirler. Temyiz yolu kapalıdır.
DİLEKÇELERİN MAHKEME TARAFINDAN ALINMASI USULÜ
Danıştay, idare mahkemesi ve vergi mahkemesi başkanlıklarına veya buralara gönderilmek üzere ilgili
mercilere verilen dilekçelerin harç ve posta ücretleri alındıktan sonra deftere derhal kayıtları yapılarak kayıt tarih ve sayısı dilekçenin üzerine yazılır. Dava bu kaydın yapıldığı tarihte açılmış sayılır.
Davacılara, kayıt tarih ve sayısını gösteren imzalı ve mühürlü, pulsuz bir alındı kâğıdı verilir.
Mahkemelere gönderilmek üzere diğer yerlere verilen dilekçeler, en geç üç gün içinde Danıştay veya
ait olduğu mahkeme başkanlığına taahhütlü olarak gönderilir.Harç pulları bulunmadığı takdirde bun lara karşılık alınan paraların miktarı ve alındı kâğıdının tarih ve sayısı dilekçelere yazılır
Harcı veya posta ücreti verilmeden veya eksik harç veya posta ücreti ile dava açılmış olması halinde, otuz gün içinde harcın ve posta ücretinin verilmesi ve tamamlanması hususu daire başkanı veya görevlendireceği tetkik hâkimi, mahkeme başkanı veya hâkim tarafından ilgiliye tebliğ olunur.
Dava açıldıktan sonra posta ücretinde tebliğ işlemlerinin yapılmasını engelleyecek şekilde azalma olursa, otuz gün içinde posta ücretinin tamamlanması daire başkanı veya görevlendireceği tetkik
hâkimi, mahkeme başkanı veya hâkim tarafından ilgiliye tebliğ olunur. Tebligata rağmen gereği yerine
getirilmediği takdirde bildirim aynı şekilde bir daha tekrarlanır. Posta ücreti süresi içinde tamamlanmazsa dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verilir. Bu kararın tebliği tarihinden başlayarak üç ay içinde, noksanı tamamlanmak suretiyle yeniden işleme konulması istenmediği takdirde davanın açılmamış sayılmasına karar verilir ve davacıya tebliğ olunur.
DİLEKÇELER ÜZERİNDE İLK İNCELEME
Danıştay, idare mahkemesi veya vergi mahkemelerine sunulan dava dilekçeleri, Danıştay’da daire
başkanının görevlendireceği bir tetkik hâkimi, idare ve vergi mahkemelerinde ise mahkeme başkanı veya görevlendireceği bir üye tarafından ilk incelemeye tabi tutulur.
Tek hâkimle çözümlenecek dava dilekçeleri için rapor düzenlenmez ve ilgili hâkim gerekli işlemleri yapar. Kanun ilk inceleme işlemlerinin dilekçenin alındığı tarihten itibaren en geç on beş gün içinde sonuçlandırılmasını hükme bağlamıştır. Ancak davanın görülmesi aşamasında bu hususlardan biri tespit edildiğinde de ilk inceleme sonrasında verilmesi gereken kararlar verilmektedir.
èİnceleme sırası ve ilk inceleme neticesinde verilecek kararlar şöyledir:
Görev ve Yetki
İdari yargı mercilerine sunulan dilekçeler öncelikle açılan davanın idari yargı düzeninde açılması gereken bir dava olup olmadığı ve idari yargı düzeni içinde davayı çözümlemekle görevli ve yetkili bir mahkemede açılıp açılmadığı yönünden incelenmektedir.
kanundaki ifadeyle; askeri ve adli yargının görevli olduğu konularda açılan davalarda, mahkeme tarafından görevsizlik sebebiyle davanın reddine karar verilir.
İdari Merci Tecavüzü
Dava açılmazdan önce idareye başvurmak zorunluluğu olan hallerde, bu başvuru yapılmaksızın dava
açılması durumunda idari merci tecavüzünden söz edilir. Dava açmadan önce idareye başvurulması zorunlu ise mahkeme, dilekçenin başvurulması gereken idari birime iletilmesine karar verir.
Ehliyet
İptal davalarında davacının ihlal edilen bir menfaatinin, tam yargı davalarında ise ihlal edilen bir hakkının olup olmadığı bu aşamada incelenir. Ayrıca, davacının medeni hakları kullanma ehliyetine sahip olup olmadığına da bakılır. Eğer davacının dava açma ehliyeti olmadığı tespit edilirse dava reddedilir.Ehliyeti olmayan kişi vekili aracılığıyla dava açması halinde, 30 gün içinde bizzat ya
da avukat aracılığıyla dava açması için dilekçenin reddine karar verilmektedir.
İdari Davaya Konu Olacak Kesin ve Yürütülmesi Gereken Bir İşlem Olup
Olmadığı
Kesin olmayan bir işleme karşı açılacak dava, işlemin kesinleşmemesi halinde konusuz kalacaktır. Yürütülmesi zorunlu olmayan işlemler ise ilgililerin hak ve menfaatlerini ihlal edemeyeceği için, dava açılması anlamsızdır.
Süre Aşımı
İlk inceleme sırasında davanın süresinde açılmadığı, dava açmak için gereken sürenin geçirilmiş oldu ğu tespit edilmişse, dava bu aşamada reddedilir.
Husumet
Açılan davada, hangi idari makamın hasım olarak gösterildiği, incelenen bir başka husustur. Eğer mahkeme, davanın yanlış hasma açıldığı, yani davalı idarenin yanlış gösterildiği kanaatine ulaşırsa, dava dilekçesini belirlediği mercie tebliğine karar verir.
Dilekçede Eksiklik Olup Olmadığı
Dava dilekçesinde bulunması gereken hususlar, İYUK’un 3.maddesinde düzenlenmiştir. Bu hususlar
dan bazılarının eksikliği halinde, 30 gün içinde eksikliklerin giderilmesi için dilekçenin reddine karar verilir.
Tek Dilekçeyle Birden Fazla İşleme Karşı Dava Açılıp Açılamayacağı
Birden Fazla Kişinin Ortak Dilekçeyle Dava Açıp Açamayacağı
ilk incelemede son olarak aynı dilekçeyle birden fazla işleme dava açılmışsa,birden fazla kişinin ortak dilekçeyle dava açması durumunda da ortak dilekçeyle dava açılabilecek bir işlemin söz konusu olup olmadığına bakılır. Dilekçenin bu yönlerden kanuna aykırı olduğu sonucuna varılırsa, 30 gün içinde kanuna uygun şekilde dava açılması için dilekçe reddedilir.
DİLEKÇELERİN KARŞI TARAFA TEBLİĞİ
dava dilekçelerinin ve eklerinin birer örneği davalıya tebliğ edilir. Davalı idarenin dava dilekçesine karşı vereceği savunma da davacıya tebliğ olunur. Dava konusu işleme ilişkin işlem dosyalarının aslı veya onaylı örneği de idarenin savunması ile birlikte, Danıştay veya ilgili mahkeme başkanlığına gönderilir.
tarafların yapılacak tebliğlere karşı cevap süresini, tebliğ tarihinden itibaren otuz gün olarak
düzenlemiştir. Bu süre, ancak haklı sebeplerin bulunması halinde, taraflardan birinin isteği üzerine görevli mahkeme kararı ile otuz günü geçmemek ve bir defaya mahsus olmak üzere uzatılabilir. Sürenin geçmesinden sonra yapılan uzatma talepleri kabul edilmemektedir.
DURUŞMA
Danıştay ile idare ve vergi mahkemelerinde açılan iptal ve bir milyar lirayı aşan tam yargı davaları ile tarh edilen vergi, resim ve harçlarla benzeri mali yükümler ve bunların zam ve cezaları toplamı bir milyar lirayı aşan vergi davalarında, taraflardan birinin isteği üzerine duruşma yapılır. : duruşmaları Daire veya mahkeme başkanı yönetmektedir. Duruşmalar açık olarak yapılır.
Kanun, ilk yargılamada duruşma yapılmasını tarafların istemine bağlı tutmuş, mahkemeye
takdir yetkisi tanımamıştır. Ancak temyiz ve itirazlarda duruşma yapılması tarafların istemine ve
Danıştay veya ilgili bölge idare mahkemesi kararına bağlıdır. Temyiz ve itiraz aşamasında duruşma isteminin kabul edilmemesi mümkündür.
DOSYALARIN İNCELENMESİ
Resen Araştırma İlkesi
İdari yargılama usulünde, görülmekte olan davanın çözümlenmesi için gereken bilgi ve belgeler, idari
yargı mercileri tarafından doğrudan araştırılır ve incelenir. Davanın taraflarının sunmasına veya talebine bağlı olmaksızın her çeşit incelemenin mahkeme tarafından yapılması, resen araştırma ilkesi olarak adlandırılmıştır.
Resen araştırma ilkesi, bir taraftan yargılamada, göz önüne alınması gereken kamu
düzenine ilişkin hususlarda mahkemenin sağlıklı bir sonuca ulaşabilmesi, bir taraftan da idari yargı denetiminin bir hukuka uygunluk denetimi olması ve herhangi bir işlem veya eylemin hukuka uygun olup olmadığının araştırılmasıdır.
Mahkemeler belirlenen süre içinde lüzum gördükleri evrakın gönderilmesini ve her türlü bilgilerin verilmesini taraflardan ve ilgili diğer yerlerden isteyebilirler. Bu husustaki kararların, ilgililerce, süresi içinde yerine getirilmesi mecburidir. Haklı sebeplerin bulunması halinde bu süre, bir defaya mahsus olmak üzere uzatılabilir.
Dava görülürken ölüm veya herhangi bir sebeple tarafların kişilik veya niteliğinde değişiklik olursa, hakkı kendisine geçenin başvurmasına kadar; gerçek kişilerden olan tarafın ölümü halinde, idarenin mirasçılar aleyhine takibi yenilemesine kadar dosyanın işlemden kaldırılmasına ilgili mahkemece karar verilir. Dört ay içinde yenileme dilekçesi verilmemiş ise, varsa yürütmenin durdurulması kararı kendiliğinden hükümsüz kalır. Yalnız öleni ilgilendiren davalara ait dilekçeler iptal edilmektedir.
Davacının gösterdiği adrese tebligat yapılamaması halinde, yeni adresin bildirilmesine kadar dava
dosyası işlemden kaldırılır ve varsa yürütmenin durdurulması kararı kendiliğinden hükümsüz kalır.
DAVALARIN SONUÇLANDIRILMASI
“Danıştay, bölge idare, idare ve vergi mahkemelerinde dosyalar, bu Kanun ve diğer kanunlarda belirtilen öncelik veya ivedilik durumları ile Danıştay için Başkanlar Kurulunca, diğer mahkemeler için Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunca konu itibariyle tespit edilip Resmi Gazete’de ilan edilecek öncelikli işler gözönünde bulundurulmak suretiyle geliş tarihlerine göre incelenir ve tekemmül ettikleri sıra dahilinde bir karara bağlanır. Bunların dışında kalan dosyalar ise tekemmül ettikleri sıraya göre ve tekemmül tarihinden itibaren en geç altı ay içinde sonuçlandırılır.
Davada tutulan tutanaklar;
• Tarafların ve varsa vekillerinin veya temsilcilerinin ad ve soyadları yahut unvanları ve adresleri,
• Davacının ileri sürdüğü olayların ve dayandığı hukuki sebeplerin özeti, istem sonucu ile davalının savunmasının özeti,
• Danıştayda görülen davalarda tetkik hâkimi ve savcının ad ve soyadları ile düşünceleri,
• Duruşmalı davalarda duruşma yapılıp yapılmadığı, yapılmış ise hazır bulunan taraflar ve vekil
veya temsilcilerinin ad ve soyadları,
• Kararın dayandığı hukuki sebepler ile gerekçesi ve hüküm; tazminat davalarında hükmedilen
tazminatın miktarı,
• Yargılama giderleri ve hangi tarafa yükletildiği,
• Kararın tarihi ve oybirliği ile mi, oyçokluğu ile mi verildiği,
Kararı veren mahkeme başkan ve üyelerinin veya hâkiminin ad ve soyadları ve imzaları ve varsa
karşı oyları,
• Kararı veren dairenin veya mahkemenin adı ve dosyanın esas ve karar numarası, belirtilir
İDARİ YARGI ÜNİTE 7
İlk derece mahkemelerince verilen kararların üst mahkemelerde denetimi kanun yolu olarak adlandırılmaktadır. İdari Yargılama Usulü Kanunu, mahkeme kararlarına karşı, itiraz ve temyiz yollarını düzenlemiştir. Ayrıca temyiz ve itiraz aşamasında kararın düzeltilmesi ile bazı koşulların gerçekleşmesi halinde yargılamanın yenilenmesi kanun yolları da mevcuttur.
Danıştay, bölge idare mahkemeleri, idare ve vergi mahkemelerince verilen kararlar yeterince açık değilse yahut birbirine aykırı hüküm fıkralarını taşıyorsa, taraflardan her biri kararın açıklanmasını veya aykırılığın giderilmesini isteyebilir.
!!!!Açıklama dilekçeleri, kararı veren mahkemeye ve karşı taraf sayısından bir nüsha fazla verilmelidir.
Kararı vermiş olan mahkeme, başvuru dilekçesindeki iddiayı inceler ve dilekçenin bir örneğini, belirleyeceği süre içinde cevap vermek üzere, karşı tarafa tebliğ eder.Verdiği cevap, açıklama veya aykırılığın kaldırılmasını isteyen tarafa gönderilmektedir, ancak iddia sahibinin bu cevaba karşı bir cevap vermesi söz konusu değildir
Yanlışlıkların Düzeltilmesi
Kararı veren mahkemeye yapılabilecek bir diğer başvuru ise karardaki yanlışlıkların düzeltilmesi
baş vuru sudur. Mahkeme yanlışlıkların düzeltilmesine karar verirse, düzeltme mahkeme kararının (ilamın) altına yazılmaktadır.
MAHKEME KARARLARININ ÜST MAHKEMEDE DENETİMİ
Bir davada mahkemenin verdiği kararın haksız, hukuka aykırı olduğunu düşünen tarafa, kararın bir üst derece mahkemesinde incelenmesi imkânını veren hukuki yol, kanun yolu olarak adlandırılmaktadır. Çünkü genellikle aleyhine karar verilen taraf hukukun isabetli uygulanmadığını düşünmektedir.
hâkimlerin önlerine gelen uyuşmazlığı çözerken yanılmaları, hata yapmaları ihtimali de
mevcuttur. İnsanların hukuk kurallarını, maddi olayları anlamak, yorumlamak ve uygulamak konusunda yanılma ihtimalleri olduğuna göre, uyuşmazlığın bir üst mahkeme süzgecinden geçmesi, yargılama faaliyetinde hata yapılması ihtimalini azaltacaktır.
Üst mahkeme denetimi, uygulamada birliği sağlayan önemli bir araçtır. Anayasa Mahkemesi’ne göre: “ Sosyal açıdan adaletin en önemli gereklerinden birisi, belli olaylara belli hükümlerin tek anlamda olmak üzere uygulanmasıdır. aynı nitelikteki olaylara başka başka hükümlerin ya da aynı hükmün başka başka biçimlerde uygulanması,
doğrudan doğruya adalet duygusunu incitici ve yurttaşların devlete karşı güvenini azaltıcı ve yerine göre
temelden sarsıcı bir etki doğurmaktadır.” Bu sakıncayı önlemek için Anayasa, üst mahkemelere hukuk
alanında birliği sağlama görevini vermiştir.
İTİRAZ
İdari Yargılama Usulü Kanunu, mahkeme kararlarına karşı, itiraz ve temyiz yollarını düzenlemiştir.
Ayrıca temyiz ve itiraz aşamasında kararın düzeltilmesi ile bazı koşulların gerçekleşmesi halinde Yargı lamanın yenilenmesi adlı kanun yolları da mevcuttur. kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren otuz gün içinde bölge idare mahkemesine itiraz edilebilir.
İtiraz yoluna başvurulabilecek kararlar şunlardır:
İdare ve vergi mahkemelerinin;
•İlk ve orta öğretim öğrencilerinin sınıf geçme, not tespiti, kayıt, nakil, ilişik kesme ve disiplin
cezalarına ilişkin işlemler ile yükseköğretim öğrencilerinin sınıf geçme ve notlarının tespitine
ilişkin işlemlerden,
• Valilik, kaymakamlık ve yerel yönetimler ile bakanlıkların ve diğer kamu kurum ve kuruluşlarının taşra teşkilâtındaki yetkili organları tarafından kamu görevlileri hakkında tesis
edilen geçici görevlendirme, ikinci görev, vekaleten atama, görev ve unvan değişikliği içermeyen il içi naklen atama, görevden uzaklaştırma, yolluk, lojman ve izinlerine ilişkin idari işlemlerden,
• Kamu görevlilerine uyarma ve kınama cezası verilmesine ilişkin işlemlerden,
• Kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarının üyeleri hakkında verdiği mesleki faaliyeti sona erdirmeyen her türlü disiplin ve sınav işlemlerinden, Asker ailelerine yardım ile ilgili işlemlerden
•Çiftçi Mallarının Korunması Hakkında Kanunun uygulanmasından, ı 65 Yaşını Doldurmuş Muhtaç, •Güçsüz ve Kimsesiz Türk Vatandaşlarına Aylık Bağlanması Hakkında Kanun
•Tek hakimle verilen kararlar,Bilgi edinme kanunu hakkındaki işlemler
èİtiraz yoluna başvurulmuş olması, hâkim, mahkeme kararlarının yürütülmesini durdurmaz. Danıştay tarafından dava konusu işlem hakkında yürütmenin durdurulması kararı verilebilmesi Düzenlenmiştir.
èBölge idare mahkemeleri, yürütmeyi durdurma istemine ilişkin kararları da itiraz mercii olarak incelediği için, nihai karara yapılan itiraz sırasında aynı konuyu tekrar görüşmesine gerek olmadığı düşünülmüş olabilir.
İtiraz konusunda ;Adli yargıda Yargıtay’ın ağır iş yükü nedeniyle, temyiz yoluyla sağlanmak istenen kontrol fonksiyonunun gereği gibi yerine getirememesi, bölge adliye mahkemelerinin kurulmasını gerektirmiştir.
TEMYİZ
Danıştay dava daireleri ile idare ve vergi mahkemelerinin nihai kararlarına karşı tebliğ tarihini izleyen otuz gün içinde Danıştay’da temyiz yoluna başvurulabilir. İdare ve vergi mahkemelerinin kararları Danıştay dava daireleri; Danıştay dava dairelerinin ilk derece mahkemesi olarak verdikleri kararlar ise konusuna göre Danıştay İdari veya Vergi Dava Daireleri Kurulu’nca incelenmektedir. Temyiz dilek çesinde eksiklik olduğu takdirde, eksikliklerin onbeş gün içinde tamamlatılması hususu, kararı veren Danıştay dairesi veya mahkemece ilgiliye tebliğ olunur. Bu sürede eksiklikler tamamlanmazsa temyiz isteminde bulunulmamış sayılmasına karar verilmektedir.
ètemyiz dilekçesi verilirken gerekli harç ve giderlerin tamamının ödenmemiş olması halinde kararı veren; mahkeme veya Danıştay daire başkanı tarafından verilecek onbeş günlük süre içerisinde tamamlanması, aksi halde temyizden vazgeçilmiş sayılacağı hususu temyiz edene yazılı olarak bildirilir.
Temyizin kanuni süre geçtikten sonra yapılması halinde de kararı veren mahkeme, ilk derece mahke mesi olarak davaya bakan Danıştay dairesi, temyiz isteminin reddine karar vermektedir. Mahkemenin veya Danıştay dairesinin bu kararlarına karşı, tebliğ tarihini izleyen günden itibaren yedi gün içinde temyiz yoluna başvurulabilir.
Temyiz dilekçeleri mahkeme veya Danıştay dairesince karşı tarafa tebliğ edilir. Karşı taraf tebliğ tarihini izleyen otuz gün içinde cevap verebilir.
Danıştay’da görevli daire veya kurul tarafından yürütmenin durdurulması istemi hakkında karar verildikten sonra tebligat bu daire veya kurulca yapılarak dosya tekemmül ettirilir.
temyiz incelemesinde şu hususlara bakılmaktadır:
a. Görev ve yetki dışında bir işe bakılıp bakılmadığı,
b. Mahkeme kararının hukuka uygun olup olmadığı,
c. Usul hükümlerine uyulup uyulmadığı
İlk derece mahkemesi kararı, temyiz mercii tarafından onandığı takdirde, uyuşmazlık kesin olarak
Çözümlenmiş olmaktadır.Kararın bozulması halinde dosya, Danıştay’ca kararı veren mahkemeye gönderilidir.
İlk derece mahkemesi bozma kararı karşısında iki türlü karar verebilmektedir: Uyma veya ısrar
Kanun’un 51.maddesine göre: Bölge idare mahkemesi kararları ile idare ve vergi mahkemelerince ve Danıştay’ca ilk derece mahkemesi olarak verilip temyiz incelemesinden geçmeden kesinleşmiş bulunan kararlardan niteliği bakımından yürürlükteki hukuka aykırı bir sonucu ifade edenler, ilgili bakanlıkların göstereceği lüzum üzerine veya kendiliğinden Başsavcı tarafından kanun yararına temyiz olunabilir.
YARGILAMANIN YENİLENMESİ
Yargılamanın yenilenmesi, kesinleşmiş mahkeme kararlarına karşı, yargılamanın yeniden yapılmasını
sağlamak amacıyla düzenlenmiş bir hukuki yoldur.
Danıştay ile bölge idare, idare ve vergi mahkemelerinden verilen kararlar hakkında, aşağıda yazılı sebepler dolayısıyla yargılamanın yenilenmesi istenebilir:
Zorlayıcı sebepler dolayısıyla veya lehine karar verilen tarafın eyleminden doğan bir sebeple
elde edilemeyen bir belgenin kararın verilmesinden sonra ele geçirilmiş olması,
• Karara esas olarak alınan belgenin sahteliğine hükmedilmiş veya sahte olduğu mahkeme veya
resmi bir makam huzurunda ikrar olunmuş veya sahtelik hakkındaki hüküm karardan evvel verilmiş olup da, yargılamanın yenilenmesini isteyen kimsenin karar zamanında bundan haberi
bulunmamış olması,
• Karara esas olarak alınan bir ilam hükmünün, kesinleşen bir mahkeme kararıyla bozularak ortadan kalkması,
• Bilirkişinin kasıtla gerçeğe aykırı beyanda bulunduğunun mahkeme kararıyla belirlenmesi,
• Lehine karar verilen tarafın, karara etkisi olan bir hile kullanmış olması,
• Vekil veya kanuni temsilci olmayan kimseler ile davanın görülüp karara bağlanmış bulunması,
• Çekinmeye mecbur olan başkan, üye veya hâkimin katılmasıyla karar verilmiş olması
Tarafları, konusu ve sebebi aynı olan bir dava hakkında verilen karara aykırı yeni bir kararın
verilmesine neden olabilecek kanuni bir dayanak yokken, aynı mahkeme yahut başka bir mahkeme tarafından önceki ilamın hükmüne aykırı bir karar verilmiş bulunması.
• Hükmün, İnsan Haklarını ve Ana Hürriyetleri Korumaya Dair Sözleşmenin veya eki protokollerin ihlali suretiyle verildiğinin, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin kesinleşmiş kararıyla
tespit edilmiş olması
Yargılamanın yenilenmesi isteğinde bulunma süresi, yukarıdaki 8 numaralı sebepler için on yıl;
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararı gerekçe gösterilecekse, kararın kesinleştiği tarihten itibaren bir yıl; diğer sebepler için altmış gündür. Bu süreler, dayanılan sebebin istemde bulunan yönünden
gerçekleştiği tarihi izleyen günden başlatılarak hesaplanmaktadır.
KARARIN DÜZELTİLMESİ
Danıştay dava daireleri ve İdari veya Vergi Dava Daireleri Genel Kurullarının temyiz üzerine Verdikleri kararlar ile bölge idare mahkemelerinin itiraz üzerine verdikleri kararlar hakkında, bir defaya mahsus olmak üzere kararın tebliğ tarihini izleyen onbeş gün içinde taraflarca;
• Kararın esasına etkisi olan iddia ve itirazların, kararda karşılanmamış olması,
• Bir kararda birbirine aykırı hükümler bulunması,
• Kararda usul ve kanuna aykırı hükümler bulunması,
• Hükmün esasını etkileyen belgelerde hile ve sahtekârlığın ortaya çıkmış olması hallerinde
kararın düzeltilmesi istenebilir.
Danıştay dava daireleri ve İdari veya Vergi Daireleri Genel Kurulları ile bölge idare mahkemeleri,
kararın düzeltilmesi isteminde ileri sürülen sebeplerle bağlıdırlar.
Karar düzeltme istemi yerinde bulunduğu takdirde, ilk karar kaldırılarak, yeniden karar Verilmek tedir. Temyiz incelemesi sırasında verilen ilk kararın isabetli olmadığının kabul edilerek, yeniden karar verilmesi, yargıda istikrarsızlık gibi görülebilir.
İDARİ YARGI ÜNİTE 8
İdari yargı yerlerinin verdikleri iptal kararları kendiliğinden sonuç doğurmamaktadır. İptal kararları geçmişe etkili olduğundan yani yapıldığı andan itibaren hükümsüzdür gerçekleştirilmek için birtakım işlemler yapması veya eylemlerde bulunması gerekmektedir.
Tam yargı davalarında ise hükmedilen tazminat miktarlarının tahsili için genel hükümlere başvurul maktadır.
Danıştay, bölge idare mahkemeleri, idare ve vergi mahkemeleri kararlarına göre işlem tesis edilme yen veya eylemde bulunulmayan hallerde idare aleyhine Danıştay ve ilgili idare mahkemesinde maddi ve manevi tazminat davası açılabilir.
Mahkeme kararlarını otuz gün içinde kasten yerine getirmeyen kamu görevlileri aleyhine tazminat davası açılabilemesi de mümkündür.
YASAL DÜZENLEME
è“Danıştay, bölge idare mahkemeleri, idare ve vergi mahkemelerinin esasa ve yürütmenin durdurul masına ilişkin kararlarının icaplarına göre idare, gecikmeksizin işlem tesis etmeye veya eylemde bulun maya mecburdur. Bu süre hiçbir şekilde kararın idareye tebliğinden başlayarak otuz günü geçemez
èKonusu belli bir miktar paranın ödenmesini gerektiren davalarda hükmedilen miktar ile her türlü
davalarda hükmedilen vekalet ücreti ve yargılama giderleri, davacının veya vekilinin davalı idareye yazılışekilde bildireceği banka hesap numarasına belirlenen esaslarca yatırılır.
èDanıştay, bölge idare mahkemeleri, idare ve vergi mahkemeleri kararlarına göre işlem tesis edilmeyen veya eylemde bulunulmayan hallerde idare aleyhine Danıştay ve ilgili idari mahkemede
maddi ve manevi tazminat davası açılabilir.
èMahkeme kararlarının otuz gün içinde kamu görevlilerince kasten yerine getirilmemesi halinde
ilgili, idare aleyhine dava açabileceği gibi, kararı yerine getirmeyen kamu görevlisi aleyhine de tazminat davası açılabilir.
è Vergi uyuşmazlıklarına ilişkin mahkeme kararlarının tebliğden sonra bu kararlara göre tespit edilecek vergi, resim, harçlar ve benzeri mali yükümler ile zam ve cezaların miktarı ilgili idarece mükellefe bildirilir.
èmahkeme kararının tebliğ tarihi ile ödeme tarihi arasındaki süreye tecil faizi olarak hesaplanır.
Ancak mahkeme kararının davacıya tebliği ile banka hesap numarasının idareye bildirildiği tarih
arasında geçecek süre için faiz işlemez.
!! Tam yargı davalarında hükmedilen miktarların tahsili için ise genel hükümlere başvurulmaktadır.
NOT; Kanun’a göre, Danıştay, bölge idare mahkemeleri, idare ve vergi mahkemeleri kararlarına göre işlem tesis edilmeyen veya eylemde bulunulmayan hallerde idare aleyhine Danıştay ve ilgili idare mahkemesinde maddi ve manevi tazminat davası açılabilir.Ayrıca, mahkeme kararlarını otuz gün içinde kasten yerine getirmeyen kamu görevlileri aleyhine de tazminat davası açılabilecektir.
İptal işlemi ilk yapıldııg anda hükümsüzdür ve geçmişe etkili sonuç doğurmaktadır.
Kararları kendiliğinden geçmişe etkili sonuç doğuramamaktadır. İdari Yargılama Usulü Kanunu, iptal kararlarının uygulanmasını sağlama görevini idareye bırakmıştır.
Örneğin, kamu görevlilerinin görevden ayrılması sonucunu doğuran işlemlerin iptali halinde, idare geçmişe yönelik olarak tüm mali ve özlük hakları iade etmekle yükümlüdür.
Esas olarak iptal kararları geçmişe yönelik olarak sonuç doğurur; fakat bu kural, somut olayın özelliğine göre değerlendirilerek farklı uygulanabilir.
=====İptal kararı sonrasında,-varsa-önceki düzenleme kendiliğinden yürürlüğe girecek midir? Özellikle imar planlarının iptaliyle önceki planların tekrar yürürlüğe girip giremeyeceği, yargı kararlarında tartışılmıştır.İptal edilen imar planlarına karşılık yeni bir imar planı yapılması gerekmektedir.
İptal kararlarının geçmişe etkili olması konusunda da düzenleyici işlemler bakımından farklılık bulunmaktadır. Bireysel işlemin iptali durumunda idare, iptal kararının gereklerini yerine getirmek için geçmişe etkili işlem yapabilir.
Fakat düzenleyici işlemlerin iptali halinde, bu işlemin tüm sonuçlarıyla hukuk âleminden kaldırılması için, uygulama işlemlerinin de geçmişe yönelik olarak geri alması gerekmektedir.
Örneğin bir imar planının iptali üzerine bu plana göre verilen tüm ruhsatların da geri alınması.
TAZMİNAT KARARLARININ UYGULANMASI
Kanun, tam yargı davalarında belli bir miktarı içeren kararların genel hükümlere göre infaz ve icra olunacağını, ifade etmektedir. Genel hükümlere göre takip ve tahsil icra ve iflas hukuku kurallarına göre ve icra daireleri aracılığıyla yapılmaktadır.
èèè İcra ve İflas Kanunu’nun 82/1. maddesine göre Devlet malları ile özel kanunlarında haczi caiz olmadığı gösterilen mallar haczedilemezler….
èYönetim, yargı kararlarını yerine getirmek zorundadır.
èYönetimin yargı kararlarını yerine getirmekte gecikmesi ya da yerine getirmemesi yönetimin tazmi nata mahkûm edilmesini gerektiren bir hizmet kusuru olduğu gibi görevi savsaklama ya da görevi kötüye kullanma suçunu oluşturur.
èDevlet mallarının hacz olunmazlığı kuralı kamu hizmeti görevini yerine getirmenin gereğidir. Bu yolla hem devletin ve kamunun hem de ilgili öbür yasa kurallarıyla kişilerin zararları önlenmiş olur.
Özel malları haczedilebilen kamu tüzelkişileri, özellikle belediyeler, borçlarını ödememek, mallarını
kaçırmak için kamu hizmetine tahsis kararları almaktadırlar. Tam yargı kararlarının uygulanmasını engellemeye yönelik bu çabalar, idari yargı tarafından etkisizleştirilmektedir. Fakat alacağın tahsili süresi uzamaktaydı
MAHKEME KARARININ UYGULANMASI
iptal veya yürütmeyi durdurma kararlarının gereklerinin en geç otuz gün içinde yerine getirileceği belirtilmektedir. Kanun’da sözü edilen süre, yargı kararına uygun işlem yapılması için tanınan azami süredir.Daha erken olması gereken işlemlerde idari işlemi iptal edemez.
YARGI KARARLARI UYGULANMASI İHLALİ
Danıştay, bölge idare mahkemeleri, idare ve vergi mahkemeleri kararlarına göre işlem tesis edilmeyen veya eylemde bulunulmayan hallerde idare aleyhine Danıştay ve ilgili idari mahkemede maddi ve manevi tazminat davası açılabilir.
Maddi veya hukuki imkânsızlık durumunda, iptal edilen işlemi tüm sonuçlarıyla ortadan kaldırmak mümkün olmayabilir. Örneğin uygulanan yıkım kararının iptali sonrasında, idarenin geçmişe yönelik işlem yapması maddi olarak imkânsızdır. Hukuki imkânsızlık ise yargı kararı doğrultusunda işlem yapmanın hukuken mümkün olamamasıdır. Örneğin yaş haddini doldurmuş bir görevli, yargı kararına rağmen göreve atanamaz.
idarenin olaydaki ağır hizmet kusuru dikkate alınarak manevi tazminatın manevi tatmin aracı olma niteliği de göz önünde bulundurulmak suretiyle, davacının duyduğu acı ve üzüntünün kısmen de
olsa giderilmesi amacıyla takdiren ( otuz bin TL ) manevi tazminatın davalı idare tarafından yasal faiziyle birlikte davacıya ödenmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.
èKamu görevlilerinin kişisel sorumluluğu bir başka önemli bir çözüm olmakla birlikte, personele
ilişkin işlemlerde, bakan, müsteşar, vali gibi üst düzey yöneticilere karşı başvurulması kolay görünmemektedir. Üst düzey yöneticiye karşı dava açmanın kendisi bakımından olumsuz sonuçları
olacağını düşünen memur, şahsi davayı tercih etmeyebilir.
*kamu görevlisinin kastı, uygulama isteğinin kendisine ulaştırılması ile belirginliğe kavuşacaktır. Halbuki yargı kararının idareye tebliği ile uygulama süreci başlar. Ayrıca ilgilinin uygulama talebinde bulunması gerekmez.
***İdareye karşı açılan davada ilgili kamu görevlisinin belirlenmesi ve sorumluluk payının saptanması,
aslında daha önce de kullanılan etkili bir çözümdür. Yargı kararında rücudan söz edilmesi; yargı kararının uygulanmaması halinde, kamu görevlisini hem kendisine karşı açılacak davada hem de idare aleyhine açılan davada hükmolunan meblağları ödemek zorunda bırakacağı için daha etkili ve caydırıcıdır.
yargı kararının gereklerinin yerine getirilmemesinin, bir suç olarak düzenlenmesidir. Bu suç, kamu görevine atanma ve seçilme yeterliliğini kaybettirecek nitelikte olmalıdır.Ayrıca bu suçun kovuşturulması, doğrudan cumhuriyet savcılarına bırakılmalı, bakanlar bakımından ise
Yüce Divan’a gönderme yetkisi, Cumhuriyet Başsavcısı’na tanınmalıdır.
İdari yargıda davalar iptal ve tam yargı davaları olmak üzere iki başlık altında incelenmektedir. İYUK’da iptal davası, tam yargı davası ve sözleşme davaları olmak üzere üç tür dava öngörülmüşse de idari sözleşmelerden doğan uyuşmazlıklar iptal veya tam yargı davası olarak şekillendiğinden sözleşmeden doğan davalar ayrı bir dava türünü oluşturmamaktadır.
İptal davası, idari işlemlerin hukuka aykırılıkları sebebiyle, yapıldıkları andan itibaren hükümsüz
kılınmalarını sağlayan idari bir dava türüdür. Bu tanımdan hareketle iptal davasının ilk özelliği, mahkemelerce verilen iptal kararının, dava konusu işlemi ilk yapıldığı andan itibaren ortadan kaldıracak şekilde sonuç doğurmasıdır
iptal edilen işlem kendiliğinden ortadan kalkmaz işlemin ortadan kalkması için idarenin yargı kararı doğrultusunda işlem yapması gerekmektedir. Bu ise idari yargının etkinliğini azaltmaktadır
Bir diger özellik ise kişisel menfaatleri korumak için değil idarenin kalite ve güvenini korumak için işlem yapılmasıdır.
İDARİ DAVA TÜRLERİ
a.İdari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılan iptal davaları,
b. İdari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam
yargı davaları,
c. Tahkim yolu öngörülen imtiyaz şartlaşma ve sözleşmelerinden doğan uyuşmazlıklar hariç, kamu
hizmetlerinden birinin yürütülmesi için yapılan her türlü sözleşmelerden dolayı taraflar arasında
çıkan uyuşmazlıklara ilişkin davalar.
___ idari yargıdaki dava türleri iptal davası, tam yargı davası ve sözleşme davalarıdır. İdari işlemlerden kaynaklanan uyuşmazlıklarda, iki davanın birden açılması ya da önce iptal sonra tam yargı davası açılması mümkün olmaktadır.
idari cezalara karşı idari yargıya itiraz edilmesi öngörülmektedir.Para cevzalarına 7 gün içinde itiraz edilir.
İtiraz yolunun yasada düzenlenmiş bir dava türü olmaması sebebiyle, dava süresi kısıtlı bir iptal davası olarak nitelendirilmesi gerekmektedir. İdare mahkemeleri, itirazları iptal davaları için öngörülen usul
doğrultusunda çözümlemeli; karar süresini ve başvuru süresini kısaltan; üst yargı yolunu kapatan hükümlerin ise Anayasa’ya aykırılığı sebebiyle iptali için Anayasa Mahkemesi’ne başvurmalıdırlar.
İPTAL DAVLARIN ÖZELLİKLERİ
èİptal davaları, kişilerin kendi yararlarına sonuç almalarını amaçlamakla birlikte genelde hukuka uygunluğu sağlayarak kamu yararını gerçekleştirir
èİdare, özel hukuk kişilerinin sahip olduğu yetkilerin dışında ve üstünde birçok yetkilere sahiptir.
èidarî işlemler yasallık karinesinden yararlanır ve bu karine gereği, idarî işlemlerin yerindeliği ve hukuka uygun olduğu varsayılır.
èİdarî davalar, idarenin işlem ve eylemlerinin hukuka uygunluğunun yargısal yolla denetlenmesi, kamu hizmetlerinin hukuk kurallarına ve hizmetin gereklerine uygun biçimde yapılmasının sağlanması, kamu hizmetlerinin getirdiği yarar ve zararların bireyler üzerindeki etkilerinin adaletli bir surette dengelenmesi için vatandaşlara tanınmış bir haktır
èidarî işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlâl edilenler tarafından açılan davalar
èİptal davalarının bir diğer özelliği, mahkemenin verdiği iptal kararının, dava konusu işlemi, ilk yapıldığı andan itibaren ortadan kaldıracak şekilde sonuç doğurmasıdır
DAVA KONUSU İŞLEM
İdari işlemlerin hukuka aykırı olduklarından dolayı, iptalleri için dava açılabilmesinin ilk koşulu, ortada
dava konusu edilebilir bir işlem bulunmasıdır. İptal davası, kesin ve yürütülmesi zorunlu bir işleme karşı açılabilir. “Bir idari işlemin kesin ve yürütülmesi zorunlu sayılabilmesi, hukuk düzeninde varlık kazanabilmesi için gerekli prosedürün son aşamasını geçirmiş bulunmasına, başka bir idari makamın onayına ihtiyaç göstermeksizin hukuk düzeninde değişikliler meydana getirmesine, diğer bir ifadeyle, idare edilenlerin hukukunu herhangi bir şekilde etkilemesine bağlıdır.”
İdarenin birtakım işlemleri, ilgililerin hukuki durumlarında değişiklik yaratmazlar. Etkisiz işlemler
olarak da adlandırılan bu işlemler, niyet açıklama, görüş bildirme, tavsiyede bulunma, danışma işlemleridir. Çoğu kez idarenin iç işleyişine yönelik olan hazırlık işlemleri de hukuk âleminde değişiklik yaratmazlar.
DAVACI
İdari işlemlere karşı iptal davası açılabilmesi için davacının, fiil ehliyetine sahip olması gereklidir. Fiil ehliyetine sahip olmayanlar kanuni temsilcileri aracılığıyla dava açabilirler. İdari yargı uygulamasında menfaat, dava konusu edilen işlem ile dava açmak isteyen arasında kurulabilen güncel, meşru, ciddi ve makul ilişki olarak yorumlanmaktadır.
Dava açma süresi, özel kanunlarında ayrı süre gösterilmeyen hallerde Danıştay’da ve idare mahkemelerinde altmış; vergi mahkemelerinde otuz gündür. İşlemin düzenlendiği yasada
farklı bir süre öngörülmüşse, dava bu süre içinde açılmalıdır. Örneğin Kamulaştırma Kanunu’na göre dava açma süresi otuz gündür.
Maddelerinde düzenlenen dava açma süresi, idari işlemin yazılı bildirimden itibaren başlar. Vergi resim ve harçlar ile benzeri mali yükümler ve bunların zam ve cezalarından doğan uyuşmazlıklarda: Tahakkuku tahsile bağlı olan vergilerde tahsilatın; ise ilgili merci veya komisyon kararının idareye geldiği tarihi izleyen günde itibaren başlar.
Adresi belli olmayan durumlarda ise on beş gündür.
Tatil günleri sürelere dâhildir.Son günü tatil gününe rastlarsa, süre, tatil gününü izleyen çalışma gününün bitimine kadar uzar.
İlgililere dava açmazdan önce, idari dava açma süresi içinde işlemi yapan makamın üstüne, üst makam yoksa işlemi yapmış olan makama başvurarak, işlemin kaldırılması, geri alınması, değiştirilmesi veya yeni bir işlem yapılmasını isteme imkânı tanınmıştır
Yasa, yapılan başvurunun altmış gün içinde cevaplanmaması halinde isteğin reddedilmiş ayılacağını
hükme bağlamıştır.
ÖZEL DÜZENLEMELER
Eğer “edilebilir”, “yapılabilir”…vs. gibi ilgililerin takdirine bırakan ifadeler var ise idari başvuru zorunlu değildir. Buna karşın, “edilir”, “etmek zorundadırlar” …gibi zorunluluk gösteren kavramların kullanılması.
İlgililer, haklarında idari davaya konu olabilecek bir işlem veya eylemin yapılması için idari makamlara başvurabilirler. Altmış gün içinde bir cevap verilmezse istek reddedilmiş sayılır.
Altmış günlük süre içinde idarece verilen cevap kesin değilse ilgili bu cevabı istemin reddi sayarak dava açabileceği gibi, kesin cevabı da bekleyebilir. Bu takdirde dava açma süresi işlemez. Ancak, bekleme süresi başvuru tarihinden itibaren altı ayı geçemez.
Danıştay’da Görülen Davalar
Bakanlar Kurulu kararlarına; Başbakanlık, bakanlıklar ve diğer kamu kurum ve kuruluşlarının
müsteşarlarıyla ilgili müşterek kararnamelere; Bakanlıklar ile kamu kuruluşları veya kamu
kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarınca çıkarılan ve ülke çapında uygulanacak düzenleyici
işlemlere; Danıştay İdari Dairesince veya İdari İşler Kurulunca verilen kararlar üzerine
uygulanan eylem ve işlemlere; Danıştay Yüksek Disiplin Kurulu kararları ile bu Kurulun görev
alanı ile ilgili Danıştay Başkanlığı işlemlerine işlemlerine karşı açılacak iptal ve tam yargı davaları.
b. Birden çok idare veya vergi mahkemesinin yetki alanına giren işlere,
c. Tahkim yolu öngörülmeyen kamu hizmetleri ile ilgili imtiyaz şartlaşma ve sözleşmelerinden
doğan idari davaları karara bağlar.
d. Ayrıca çeşitli yasalarla da Danıştay’ın ilk derece mahkemesi olarak çözümleyeceği uyuşmazlıklar düzenlenebilir.
Bu genel yetki kuralının istisnaları ise şunlardır:
a. Kamu görevlilerinin atanması ve nakilleri ile ilgili davalarda yetkili mahkeme, kamu görevlilerinin yeni ve eski görev yeri idare mahkemesidir.
b. Kamu görevlilerinin görevlerine son verilmesi, emekli edilmeleri veya görevden uzaklaştırılmaları ile ilgili davalarda yetkili mahkeme, kamu görevlisinin son görev yaptığı yer idare mahkemesidir.
c. Kamu görevlilerinin görevle ilişkisinin kesilmesi sonucunu doğurmayan disiplin cezaları ile ilerleme, yükselme, sicil, intibak ve diğer özlük ve parasal hakları ve mahalli idarelerin organları ile
bu organların üyelerinin geçici bir tedbir olarak görevden uzaklaştırılmalarıyla ilgili davalarda
yetkili mahkeme, ilgilinin görevli bulunduğu yer idare mahkemesidir
İmar, kamulaştırma, yıkım, işgal, tahsis, ruhsat ve iskân gibi taşınmaz mallarla ilgili mevzuatın
uygulanmasında veya bunlara bağlı her türlü haklara veya kamu mallarına ilişkin idari davalarda
yetkili mahkeme, taşınmaz malların bulunduğu yer idare mahkemesidir.
e. Köy, belediye ve özel idareleri ilgilendiren mevzuatın uygulanmasına ilişkin davalarla sınır
uyuşmazlıklarında yetkili mahkeme, mülki idari birimin, köy, belediye veya mahallenin bulunduğu yahut yeni bağlandığı yer idare mahkemesidir.
f. Taşınır mallara ilişkin davalarda yetkili mahkeme, taşınır malın bulunduğu yer idare mahkemesidir.
İDARİ YARGIDA GÖREV UYUŞMAZLIĞI
İdare ve vergi mahkemeleri, idari yargının görev alanına giren bir davada görevsizlik veya yetkisizlik sebebiyle davanın reddine karar verirlerse dosyayı Danıştay’a veya görevli ve yetkili idare veya vergi mahkemesine gönderirler.
-Görevsizlik sebebiyle gönderilen dosyalarda Danıştay, davayı görevi içinde görmezse dosyanın yetkili ve görevli mahkemeye gönderilmesine karar verir.
-Görevsizlik veya yetkisizlik sebebiyle dosyanın gönderildiği mahkeme kendisini görevsiz veya yetkisiz gördüğü takdirde, söz konusu mahkeme ile ilk görevsizlik veya yetkisizlik kararını veren mahkeme aynı bölge idare mahkemesinin yargı çevresinde ise, uyuşmazlık bölge idare mahkemesince, aksi halde Danıştay’ca çözümlenir
-Görev ve yetki uyuşmazlıklarında Danıştay ve bölge idare mahkemesince verilen kararlar ilgili mahkemelere bildirilir ve bu husus taraflara tebliğ olunur
-Yukarıdaki kurallara göre, Danıştay ile idare ve vergi mahkemeleri arasında görev konusunda uyuşmazlık çıktığında Danıştay tarafından dosyanın gönderildiği mahkeme davayı görmek zorundadır.
Dava dosyaları, tarafların veya mahkemelerin istemi üzerine merci tayini için:
a) Uyuşmazlığın aynı yargı çevresindeki mahkeme veya mahkemeler arasında çıkması
halinde, o yargı çevresindeki bölge idare mahkemesine,
b) Diğer hallerde Danıştay’a gönderilmesini hükme bağlamıştır. Dosyanın gönderildiği bölge idare mahkemesi veya Danıştay, görevli ve yetkili mahkemeyi kararlaştıracaktır. Danıştay ve bölge idare mahkemesinin bu konuda vereceği kararlar kesindir.
YÜRÜTMENİN DURDURULMASI
İdari işlemlerin hukuka uygunluk karinesinden yararlanmalarının önemli bir sonucu, işlemlere karşı dava açılmasının, işlemin uygulanmasını durdurmamasıdır. Dava konusu işlemin uygulanmaması için, idari yargı mercii tarafından, yürütmenin durdurulması kararı verilmesi gereklidir.
==yürütmenin durdurulması kararı verilebilmesi için: a) İdari işlemin uygulanması halinde telafisi güç veya imkânsız zararların doğması, b) İdari işlemin açıkça hukuka aykırı olması şartlarının birlikte gerçekleşmesi gerekmektedir. Danıştay ve idare mahkemeleri, davalı idarenin
savunmasını aldıktan veya savunma süresi geçtikten sonra gerekçe göstererek yürütmenin durdurulması
karar verebilirler. Uygulanmakla etkisi tükenecek olan idari işlemlerin yürütülmesi, savunma alındıktan
sonra yeniden karar verilmek üzere, idarenin savunması alınmaksızın da durdurulabiliryürütmenin durdurulması kararı verilebilmesi için:
a) İdari işlemin uygulanması halinde telafisi güç veya imkânsız zararların doğması, b) İdari işlemin açıkça hukuka aykırı olması şartlarının birlikte gerçekleşmesi gerekmektedir. Danıştay ve idare mahkemeleri, davalı idarenin savunmasını aldıktan veya savunma süresi geçtikten sonra gerekçe göstererek yürütmenin durdurulması karar verebilirler. Uygulanmakla etkisi tükenecek olan idari işlemlerin yürütülmesi, savunma alındıktan sonra yeniden karar verilmek üzere, idarenin savunması alınmaksızın da durdurulabilir
Yürütmenin durdurulmasına dair verilen kararlar onbeş gün içinde yazılır ve imzalanır. Yürütmenin durdurulması istemleri hakkında verilen kararlara karşı itiraz yolu da kanunda düzenlemiştir.
Danıştay dava dairelerinin kararlarına karşı İdari veya Vergi Dava Daireleri Kurullarına; bölge idare mahkemeleri kararlarına ise en yakın bölge idare mahkemesine; idare ve vergi mahkemeleri ile tek hâkim tarafından verilen kararlara karşı bölge idare mahkemesine; çalışmaya ara verme süresi içinde ise idare ve vergi mahkemeleri tarafından verilen kararlara en yakın nöbetçi mahkemeye veya kararı veren hâkimin katılmadığı nöbetçi mahkemeye bir defaya mahsus olmak üzere itiraz edilebilir. İtiraz süresi kararın tebli-ğini izleyen günden itibaren yedi gündür. İtiraz edilen merciler dosyanın kendisine gelişinden itibaren yedi gün içinde karar vermek zorundadır. İtiraz üzerine verilen kararlar kesindir.
TAM YARGI DAVALARI
“İdari eylem veya işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan davalar” olarak tanımlanmıştır.
Doktrinde, özel hukuktaki edim davasına benzetilen ve hakkın tazmin ve telafisine karar verileceği
belirtilen tam yargı davaları, uygulamada, idari işlem ve eylemlerden kaynaklanan maddi ve manevi zararların tazmin edildiği tazminat davaları olarak görülmektedir
*tam yargı davası, idari eylem veya işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılabilecektir.
*Hak, geniş anlamda, fertlere, hukuk kuralları tarafından, diğer kişilerin davranışları veya mallar üzerinde tanınan yetkilerdir. Hak kavramı, hukuk kurallarının tanıdığı menfaatler olarak da tanımlanmaktadır.
NOT; tebliğini izleyen günden itibaren altmış günlük dava açma süresinde dava açabilirler. İlgilinin önce iptal davası açarak, iptal davasının karara bağlanmasından sonra tam yargı davası açmayı tercih etmesi halinde, iptal davasıyla ilgili kararın tebliğinden itibaren, 60 günlük sürede idareye başvurma hakkı saklıdır. İptal davasının neticesinin tebliğinden itibaren ilgililer zararlarının tazmini için idareye başvurabilirler.
iptal davasının reddedilmiş olması, idarenin sorumluluğunu kaldırmaz. Eğer, somut olayda, idarenin kusurlu veya kusursuz sorumluluğu söz konusu edilebiliyorsa, tam yargı davası açılabilir.
İdare ruhsat vermemesi gereken yere ruhsat verdiği için kusurludur veya
halkın rahat geçişinin sağlanması için yapılan işlemde, kamu külfetlerinde eşitlik esası gereğince kusursuz sorumluluk söz konusu edilebilecektir.
idari eylemin öğrenilmesinden itibaren bir yıl içinde ve her halde eylem tarihinden itibaren beş yıl içinde idareye başvurarak zararın tazminini istemek gerekmektedir. İdarenin talebi kısmen veya tamamen reddetmesi üzerine, ret işleminin tebliğini izleyen günden itibaren dava süresi olan altmış gün içinde dava açılmalıdır
İdari sözleşmelerden doğanlar dışında kalan tam yargı davalarında yetkili mahkeme:
a. Zararı doğuran idari uyuşmazlığı çözümlemeye yetkili,
b. Zarar bayındırlık ve ulaştırma gibi bir hizmetten veya idarenin herhangi bir eyleminden doğmuş ise hizmetin görüldüğü veya eylemin yapıldığı yer,
c. Diğer hallerde davacının ikametgâhının bulunduğu yer, idare mahkemesidir
İDARİ YARGI ÜNİTE 6
İdari davalar dilekçe ile açılır. İdari yargıda yazılı yargılama usulü uygulanır ve inceleme evrak üzerinde yapılır.Eger davanın görülmesi sırasında eksiklik yada noksanlık var ise farklı karar verilir.
Dilekçe aşaması tamamlandıktan sonra dosyaların incelenmesine geçilir. İdari yargıda mahkemeler
dosyaların incelenmesi aşamasında sahip oldukları resen araştırma yetkisi gereğince hertürlü bilgi ve
belgeye taraflar ileri sürmeseler bile başvurabilirler.
DAVA DİLEKÇESİ
Dilekçelerde Yer Alacak Hususlar ve Verileceği Merciiler
Danıştay, bölge idare mahkemeleri, idare mahkemeleri ve vergi mahkemelerinde yazılı yargılama usulü uygulanır ve inceleme evrak üzerinde yapılır. İdari davalar, Danıştay, idare mahkemesi ve vergi mahkemesi başkanlıklarına hitaben yazılmış imzalı dilekçelerle açılır.Dilekçelerde:
Tarafların ve varsa vekillerinin veya temsilcilerinin ad ve soyadları veya ünvanları ile adresleri ile gerçek kişilere ait Türkiye Cumhuriyeti kimlik numarası; davanın konusu ve sebepleri ile dayandığı deliller; davaya konu olan idari işlemin yazılı bildirim tarihi ve uyuşmazlık konusu miktar gösterilmeli dir.
Dava dilekçeleri ve davaya ilişkin her türlü evrak, ilgili mahkemeye ya da bu mahkemelere gönderilmek üzere idare ve vergi mahkemesi başkanlıklarına verilmelidir. İdare ve vergi mahkemesi bulunmayan yerlerde asliye hukuk hâkimliklerine veya yabancı ülkelerdeki Türk konsolosluklarına verilebilir.
Birden Fazla İşleme Karşı Tek Dilekçeyle Dava Açılması
Esas olarak her idari işlem aleyhine ayrı ayrı dava açılması gereklidir. aralarında maddi veya hukuki yönden bağlılık ya da sebep-sonuç ilişkisi bulunan birden fazla işleme karşı bir dilekçe ile de dava açmak mümkündür.Olaylar arasında sebep sonuç ilişkisi olması kafidir .
Maddi yönden bağlılık, dava konusu edilecek işlemlerin aynı maddi sebeplere dayanılarak tesis edilmesi halinde söz konusudur. Örneğin aynı eylem sebebiyle kamu görevlisine hem disiplin cezası verilmesi hem de görev yerinin değiştirilmesi işlemleri arasında maddi yönden bağlılık vardır.
Hukuki yönden bağlılık ise işlemlerin hukuki dayanaklarının aynı olmasıdır. Ayrıca “idari işlemlerden
biri ile ilgili hukuki sorunun çözümünün diğeri ni de etkilerse bağlılıktan söz edilmektedir.işlemlerin yargısal denetiminin aynı yargı yerinin görev alanına girmesini de gerektirmektedir
Bazı işlemlerin birden fazla kişinin ortak menfaatini de etkilemesi söz konusu olmaktadır. Örneğin
düzenleyici işlemlere karşı, bu işlemlerden etkilenenlerin de birlikte dava açmaları mümkündür. Çevreyle ilgili işlemlerde, kültür ve tabiat varlıklarının korunmasında birden fazla kişi ortak dilekçeyle dava açabilmektedirler.
Birden fazla işleme karşı tek dilekçeyle dava açılması ve birden fazla kişinin ortak dilekçeyle dava
açması, aynı maddi olayın veya hukuk kuralının farklı mahkemeler tarafından farklı yorumlanmasını
önleyeceği gibi, yargılama sürecini çabuklaştırması bakımından da önemlidir.
Mahkemeler, önlerine gelen uyuşmazlıklarda takdir yetkilerini kullanarak karar vermektedirler. Temyiz yolu kapalıdır.
DİLEKÇELERİN MAHKEME TARAFINDAN ALINMASI USULÜ
Danıştay, idare mahkemesi ve vergi mahkemesi başkanlıklarına veya buralara gönderilmek üzere ilgili
mercilere verilen dilekçelerin harç ve posta ücretleri alındıktan sonra deftere derhal kayıtları yapılarak kayıt tarih ve sayısı dilekçenin üzerine yazılır. Dava bu kaydın yapıldığı tarihte açılmış sayılır.
Davacılara, kayıt tarih ve sayısını gösteren imzalı ve mühürlü, pulsuz bir alındı kâğıdı verilir.
Mahkemelere gönderilmek üzere diğer yerlere verilen dilekçeler, en geç üç gün içinde Danıştay veya
ait olduğu mahkeme başkanlığına taahhütlü olarak gönderilir.Harç pulları bulunmadığı takdirde bun lara karşılık alınan paraların miktarı ve alındı kâğıdının tarih ve sayısı dilekçelere yazılır
Harcı veya posta ücreti verilmeden veya eksik harç veya posta ücreti ile dava açılmış olması halinde, otuz gün içinde harcın ve posta ücretinin verilmesi ve tamamlanması hususu daire başkanı veya görevlendireceği tetkik hâkimi, mahkeme başkanı veya hâkim tarafından ilgiliye tebliğ olunur.
Dava açıldıktan sonra posta ücretinde tebliğ işlemlerinin yapılmasını engelleyecek şekilde azalma olursa, otuz gün içinde posta ücretinin tamamlanması daire başkanı veya görevlendireceği tetkik
hâkimi, mahkeme başkanı veya hâkim tarafından ilgiliye tebliğ olunur. Tebligata rağmen gereği yerine
getirilmediği takdirde bildirim aynı şekilde bir daha tekrarlanır. Posta ücreti süresi içinde tamamlanmazsa dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verilir. Bu kararın tebliği tarihinden başlayarak üç ay içinde, noksanı tamamlanmak suretiyle yeniden işleme konulması istenmediği takdirde davanın açılmamış sayılmasına karar verilir ve davacıya tebliğ olunur.
DİLEKÇELER ÜZERİNDE İLK İNCELEME
Danıştay, idare mahkemesi veya vergi mahkemelerine sunulan dava dilekçeleri, Danıştay’da daire
başkanının görevlendireceği bir tetkik hâkimi, idare ve vergi mahkemelerinde ise mahkeme başkanı veya görevlendireceği bir üye tarafından ilk incelemeye tabi tutulur.
Tek hâkimle çözümlenecek dava dilekçeleri için rapor düzenlenmez ve ilgili hâkim gerekli işlemleri yapar. Kanun ilk inceleme işlemlerinin dilekçenin alındığı tarihten itibaren en geç on beş gün içinde sonuçlandırılmasını hükme bağlamıştır. Ancak davanın görülmesi aşamasında bu hususlardan biri tespit edildiğinde de ilk inceleme sonrasında verilmesi gereken kararlar verilmektedir.
èİnceleme sırası ve ilk inceleme neticesinde verilecek kararlar şöyledir:
Görev ve Yetki
İdari yargı mercilerine sunulan dilekçeler öncelikle açılan davanın idari yargı düzeninde açılması gereken bir dava olup olmadığı ve idari yargı düzeni içinde davayı çözümlemekle görevli ve yetkili bir mahkemede açılıp açılmadığı yönünden incelenmektedir.
kanundaki ifadeyle; askeri ve adli yargının görevli olduğu konularda açılan davalarda, mahkeme tarafından görevsizlik sebebiyle davanın reddine karar verilir.
İdari Merci Tecavüzü
Dava açılmazdan önce idareye başvurmak zorunluluğu olan hallerde, bu başvuru yapılmaksızın dava
açılması durumunda idari merci tecavüzünden söz edilir. Dava açmadan önce idareye başvurulması zorunlu ise mahkeme, dilekçenin başvurulması gereken idari birime iletilmesine karar verir.
Ehliyet
İptal davalarında davacının ihlal edilen bir menfaatinin, tam yargı davalarında ise ihlal edilen bir hakkının olup olmadığı bu aşamada incelenir. Ayrıca, davacının medeni hakları kullanma ehliyetine sahip olup olmadığına da bakılır. Eğer davacının dava açma ehliyeti olmadığı tespit edilirse dava reddedilir.Ehliyeti olmayan kişi vekili aracılığıyla dava açması halinde, 30 gün içinde bizzat ya
da avukat aracılığıyla dava açması için dilekçenin reddine karar verilmektedir.
İdari Davaya Konu Olacak Kesin ve Yürütülmesi Gereken Bir İşlem Olup
Olmadığı
Kesin olmayan bir işleme karşı açılacak dava, işlemin kesinleşmemesi halinde konusuz kalacaktır. Yürütülmesi zorunlu olmayan işlemler ise ilgililerin hak ve menfaatlerini ihlal edemeyeceği için, dava açılması anlamsızdır.
Süre Aşımı
İlk inceleme sırasında davanın süresinde açılmadığı, dava açmak için gereken sürenin geçirilmiş oldu ğu tespit edilmişse, dava bu aşamada reddedilir.
Husumet
Açılan davada, hangi idari makamın hasım olarak gösterildiği, incelenen bir başka husustur. Eğer mahkeme, davanın yanlış hasma açıldığı, yani davalı idarenin yanlış gösterildiği kanaatine ulaşırsa, dava dilekçesini belirlediği mercie tebliğine karar verir.
Dilekçede Eksiklik Olup Olmadığı
Dava dilekçesinde bulunması gereken hususlar, İYUK’un 3.maddesinde düzenlenmiştir. Bu hususlar
dan bazılarının eksikliği halinde, 30 gün içinde eksikliklerin giderilmesi için dilekçenin reddine karar verilir.
Tek Dilekçeyle Birden Fazla İşleme Karşı Dava Açılıp Açılamayacağı
Birden Fazla Kişinin Ortak Dilekçeyle Dava Açıp Açamayacağı
ilk incelemede son olarak aynı dilekçeyle birden fazla işleme dava açılmışsa,birden fazla kişinin ortak dilekçeyle dava açması durumunda da ortak dilekçeyle dava açılabilecek bir işlemin söz konusu olup olmadığına bakılır. Dilekçenin bu yönlerden kanuna aykırı olduğu sonucuna varılırsa, 30 gün içinde kanuna uygun şekilde dava açılması için dilekçe reddedilir.
DİLEKÇELERİN KARŞI TARAFA TEBLİĞİ
dava dilekçelerinin ve eklerinin birer örneği davalıya tebliğ edilir. Davalı idarenin dava dilekçesine karşı vereceği savunma da davacıya tebliğ olunur. Dava konusu işleme ilişkin işlem dosyalarının aslı veya onaylı örneği de idarenin savunması ile birlikte, Danıştay veya ilgili mahkeme başkanlığına gönderilir.
tarafların yapılacak tebliğlere karşı cevap süresini, tebliğ tarihinden itibaren otuz gün olarak
düzenlemiştir. Bu süre, ancak haklı sebeplerin bulunması halinde, taraflardan birinin isteği üzerine görevli mahkeme kararı ile otuz günü geçmemek ve bir defaya mahsus olmak üzere uzatılabilir. Sürenin geçmesinden sonra yapılan uzatma talepleri kabul edilmemektedir.
DURUŞMA
Danıştay ile idare ve vergi mahkemelerinde açılan iptal ve bir milyar lirayı aşan tam yargı davaları ile tarh edilen vergi, resim ve harçlarla benzeri mali yükümler ve bunların zam ve cezaları toplamı bir milyar lirayı aşan vergi davalarında, taraflardan birinin isteği üzerine duruşma yapılır. : duruşmaları Daire veya mahkeme başkanı yönetmektedir. Duruşmalar açık olarak yapılır.
Kanun, ilk yargılamada duruşma yapılmasını tarafların istemine bağlı tutmuş, mahkemeye
takdir yetkisi tanımamıştır. Ancak temyiz ve itirazlarda duruşma yapılması tarafların istemine ve
Danıştay veya ilgili bölge idare mahkemesi kararına bağlıdır. Temyiz ve itiraz aşamasında duruşma isteminin kabul edilmemesi mümkündür.
DOSYALARIN İNCELENMESİ
Resen Araştırma İlkesi
İdari yargılama usulünde, görülmekte olan davanın çözümlenmesi için gereken bilgi ve belgeler, idari
yargı mercileri tarafından doğrudan araştırılır ve incelenir. Davanın taraflarının sunmasına veya talebine bağlı olmaksızın her çeşit incelemenin mahkeme tarafından yapılması, resen araştırma ilkesi olarak adlandırılmıştır.
Resen araştırma ilkesi, bir taraftan yargılamada, göz önüne alınması gereken kamu
düzenine ilişkin hususlarda mahkemenin sağlıklı bir sonuca ulaşabilmesi, bir taraftan da idari yargı denetiminin bir hukuka uygunluk denetimi olması ve herhangi bir işlem veya eylemin hukuka uygun olup olmadığının araştırılmasıdır.
Mahkemeler belirlenen süre içinde lüzum gördükleri evrakın gönderilmesini ve her türlü bilgilerin verilmesini taraflardan ve ilgili diğer yerlerden isteyebilirler. Bu husustaki kararların, ilgililerce, süresi içinde yerine getirilmesi mecburidir. Haklı sebeplerin bulunması halinde bu süre, bir defaya mahsus olmak üzere uzatılabilir.
Dava görülürken ölüm veya herhangi bir sebeple tarafların kişilik veya niteliğinde değişiklik olursa, hakkı kendisine geçenin başvurmasına kadar; gerçek kişilerden olan tarafın ölümü halinde, idarenin mirasçılar aleyhine takibi yenilemesine kadar dosyanın işlemden kaldırılmasına ilgili mahkemece karar verilir. Dört ay içinde yenileme dilekçesi verilmemiş ise, varsa yürütmenin durdurulması kararı kendiliğinden hükümsüz kalır. Yalnız öleni ilgilendiren davalara ait dilekçeler iptal edilmektedir.
Davacının gösterdiği adrese tebligat yapılamaması halinde, yeni adresin bildirilmesine kadar dava
dosyası işlemden kaldırılır ve varsa yürütmenin durdurulması kararı kendiliğinden hükümsüz kalır.
DAVALARIN SONUÇLANDIRILMASI
“Danıştay, bölge idare, idare ve vergi mahkemelerinde dosyalar, bu Kanun ve diğer kanunlarda belirtilen öncelik veya ivedilik durumları ile Danıştay için Başkanlar Kurulunca, diğer mahkemeler için Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunca konu itibariyle tespit edilip Resmi Gazete’de ilan edilecek öncelikli işler gözönünde bulundurulmak suretiyle geliş tarihlerine göre incelenir ve tekemmül ettikleri sıra dahilinde bir karara bağlanır. Bunların dışında kalan dosyalar ise tekemmül ettikleri sıraya göre ve tekemmül tarihinden itibaren en geç altı ay içinde sonuçlandırılır.
Davada tutulan tutanaklar;
• Tarafların ve varsa vekillerinin veya temsilcilerinin ad ve soyadları yahut unvanları ve adresleri,
• Davacının ileri sürdüğü olayların ve dayandığı hukuki sebeplerin özeti, istem sonucu ile davalının savunmasının özeti,
• Danıştayda görülen davalarda tetkik hâkimi ve savcının ad ve soyadları ile düşünceleri,
• Duruşmalı davalarda duruşma yapılıp yapılmadığı, yapılmış ise hazır bulunan taraflar ve vekil
veya temsilcilerinin ad ve soyadları,
• Kararın dayandığı hukuki sebepler ile gerekçesi ve hüküm; tazminat davalarında hükmedilen
tazminatın miktarı,
• Yargılama giderleri ve hangi tarafa yükletildiği,
• Kararın tarihi ve oybirliği ile mi, oyçokluğu ile mi verildiği,
Kararı veren mahkeme başkan ve üyelerinin veya hâkiminin ad ve soyadları ve imzaları ve varsa
karşı oyları,
• Kararı veren dairenin veya mahkemenin adı ve dosyanın esas ve karar numarası, belirtilir
İDARİ YARGI ÜNİTE 7
İlk derece mahkemelerince verilen kararların üst mahkemelerde denetimi kanun yolu olarak adlandırılmaktadır. İdari Yargılama Usulü Kanunu, mahkeme kararlarına karşı, itiraz ve temyiz yollarını düzenlemiştir. Ayrıca temyiz ve itiraz aşamasında kararın düzeltilmesi ile bazı koşulların gerçekleşmesi halinde yargılamanın yenilenmesi kanun yolları da mevcuttur.
Danıştay, bölge idare mahkemeleri, idare ve vergi mahkemelerince verilen kararlar yeterince açık değilse yahut birbirine aykırı hüküm fıkralarını taşıyorsa, taraflardan her biri kararın açıklanmasını veya aykırılığın giderilmesini isteyebilir.
!!!!Açıklama dilekçeleri, kararı veren mahkemeye ve karşı taraf sayısından bir nüsha fazla verilmelidir.
Kararı vermiş olan mahkeme, başvuru dilekçesindeki iddiayı inceler ve dilekçenin bir örneğini, belirleyeceği süre içinde cevap vermek üzere, karşı tarafa tebliğ eder.Verdiği cevap, açıklama veya aykırılığın kaldırılmasını isteyen tarafa gönderilmektedir, ancak iddia sahibinin bu cevaba karşı bir cevap vermesi söz konusu değildir
Yanlışlıkların Düzeltilmesi
Kararı veren mahkemeye yapılabilecek bir diğer başvuru ise karardaki yanlışlıkların düzeltilmesi
baş vuru sudur. Mahkeme yanlışlıkların düzeltilmesine karar verirse, düzeltme mahkeme kararının (ilamın) altına yazılmaktadır.
MAHKEME KARARLARININ ÜST MAHKEMEDE DENETİMİ
Bir davada mahkemenin verdiği kararın haksız, hukuka aykırı olduğunu düşünen tarafa, kararın bir üst derece mahkemesinde incelenmesi imkânını veren hukuki yol, kanun yolu olarak adlandırılmaktadır. Çünkü genellikle aleyhine karar verilen taraf hukukun isabetli uygulanmadığını düşünmektedir.
hâkimlerin önlerine gelen uyuşmazlığı çözerken yanılmaları, hata yapmaları ihtimali de
mevcuttur. İnsanların hukuk kurallarını, maddi olayları anlamak, yorumlamak ve uygulamak konusunda yanılma ihtimalleri olduğuna göre, uyuşmazlığın bir üst mahkeme süzgecinden geçmesi, yargılama faaliyetinde hata yapılması ihtimalini azaltacaktır.
Üst mahkeme denetimi, uygulamada birliği sağlayan önemli bir araçtır. Anayasa Mahkemesi’ne göre: “ Sosyal açıdan adaletin en önemli gereklerinden birisi, belli olaylara belli hükümlerin tek anlamda olmak üzere uygulanmasıdır. aynı nitelikteki olaylara başka başka hükümlerin ya da aynı hükmün başka başka biçimlerde uygulanması,
doğrudan doğruya adalet duygusunu incitici ve yurttaşların devlete karşı güvenini azaltıcı ve yerine göre
temelden sarsıcı bir etki doğurmaktadır.” Bu sakıncayı önlemek için Anayasa, üst mahkemelere hukuk
alanında birliği sağlama görevini vermiştir.
İTİRAZ
İdari Yargılama Usulü Kanunu, mahkeme kararlarına karşı, itiraz ve temyiz yollarını düzenlemiştir.
Ayrıca temyiz ve itiraz aşamasında kararın düzeltilmesi ile bazı koşulların gerçekleşmesi halinde Yargı lamanın yenilenmesi adlı kanun yolları da mevcuttur. kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren otuz gün içinde bölge idare mahkemesine itiraz edilebilir.
İtiraz yoluna başvurulabilecek kararlar şunlardır:
İdare ve vergi mahkemelerinin;
•İlk ve orta öğretim öğrencilerinin sınıf geçme, not tespiti, kayıt, nakil, ilişik kesme ve disiplin
cezalarına ilişkin işlemler ile yükseköğretim öğrencilerinin sınıf geçme ve notlarının tespitine
ilişkin işlemlerden,
• Valilik, kaymakamlık ve yerel yönetimler ile bakanlıkların ve diğer kamu kurum ve kuruluşlarının taşra teşkilâtındaki yetkili organları tarafından kamu görevlileri hakkında tesis
edilen geçici görevlendirme, ikinci görev, vekaleten atama, görev ve unvan değişikliği içermeyen il içi naklen atama, görevden uzaklaştırma, yolluk, lojman ve izinlerine ilişkin idari işlemlerden,
• Kamu görevlilerine uyarma ve kınama cezası verilmesine ilişkin işlemlerden,
• Kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarının üyeleri hakkında verdiği mesleki faaliyeti sona erdirmeyen her türlü disiplin ve sınav işlemlerinden, Asker ailelerine yardım ile ilgili işlemlerden
•Çiftçi Mallarının Korunması Hakkında Kanunun uygulanmasından, ı 65 Yaşını Doldurmuş Muhtaç, •Güçsüz ve Kimsesiz Türk Vatandaşlarına Aylık Bağlanması Hakkında Kanun
•Tek hakimle verilen kararlar,Bilgi edinme kanunu hakkındaki işlemler
èİtiraz yoluna başvurulmuş olması, hâkim, mahkeme kararlarının yürütülmesini durdurmaz. Danıştay tarafından dava konusu işlem hakkında yürütmenin durdurulması kararı verilebilmesi Düzenlenmiştir.
èBölge idare mahkemeleri, yürütmeyi durdurma istemine ilişkin kararları da itiraz mercii olarak incelediği için, nihai karara yapılan itiraz sırasında aynı konuyu tekrar görüşmesine gerek olmadığı düşünülmüş olabilir.
İtiraz konusunda ;Adli yargıda Yargıtay’ın ağır iş yükü nedeniyle, temyiz yoluyla sağlanmak istenen kontrol fonksiyonunun gereği gibi yerine getirememesi, bölge adliye mahkemelerinin kurulmasını gerektirmiştir.
TEMYİZ
Danıştay dava daireleri ile idare ve vergi mahkemelerinin nihai kararlarına karşı tebliğ tarihini izleyen otuz gün içinde Danıştay’da temyiz yoluna başvurulabilir. İdare ve vergi mahkemelerinin kararları Danıştay dava daireleri; Danıştay dava dairelerinin ilk derece mahkemesi olarak verdikleri kararlar ise konusuna göre Danıştay İdari veya Vergi Dava Daireleri Kurulu’nca incelenmektedir. Temyiz dilek çesinde eksiklik olduğu takdirde, eksikliklerin onbeş gün içinde tamamlatılması hususu, kararı veren Danıştay dairesi veya mahkemece ilgiliye tebliğ olunur. Bu sürede eksiklikler tamamlanmazsa temyiz isteminde bulunulmamış sayılmasına karar verilmektedir.
ètemyiz dilekçesi verilirken gerekli harç ve giderlerin tamamının ödenmemiş olması halinde kararı veren; mahkeme veya Danıştay daire başkanı tarafından verilecek onbeş günlük süre içerisinde tamamlanması, aksi halde temyizden vazgeçilmiş sayılacağı hususu temyiz edene yazılı olarak bildirilir.
Temyizin kanuni süre geçtikten sonra yapılması halinde de kararı veren mahkeme, ilk derece mahke mesi olarak davaya bakan Danıştay dairesi, temyiz isteminin reddine karar vermektedir. Mahkemenin veya Danıştay dairesinin bu kararlarına karşı, tebliğ tarihini izleyen günden itibaren yedi gün içinde temyiz yoluna başvurulabilir.
Temyiz dilekçeleri mahkeme veya Danıştay dairesince karşı tarafa tebliğ edilir. Karşı taraf tebliğ tarihini izleyen otuz gün içinde cevap verebilir.
Danıştay’da görevli daire veya kurul tarafından yürütmenin durdurulması istemi hakkında karar verildikten sonra tebligat bu daire veya kurulca yapılarak dosya tekemmül ettirilir.
temyiz incelemesinde şu hususlara bakılmaktadır:
a. Görev ve yetki dışında bir işe bakılıp bakılmadığı,
b. Mahkeme kararının hukuka uygun olup olmadığı,
c. Usul hükümlerine uyulup uyulmadığı
İlk derece mahkemesi kararı, temyiz mercii tarafından onandığı takdirde, uyuşmazlık kesin olarak
Çözümlenmiş olmaktadır.Kararın bozulması halinde dosya, Danıştay’ca kararı veren mahkemeye gönderilidir.
İlk derece mahkemesi bozma kararı karşısında iki türlü karar verebilmektedir: Uyma veya ısrar
Kanun’un 51.maddesine göre: Bölge idare mahkemesi kararları ile idare ve vergi mahkemelerince ve Danıştay’ca ilk derece mahkemesi olarak verilip temyiz incelemesinden geçmeden kesinleşmiş bulunan kararlardan niteliği bakımından yürürlükteki hukuka aykırı bir sonucu ifade edenler, ilgili bakanlıkların göstereceği lüzum üzerine veya kendiliğinden Başsavcı tarafından kanun yararına temyiz olunabilir.
YARGILAMANIN YENİLENMESİ
Yargılamanın yenilenmesi, kesinleşmiş mahkeme kararlarına karşı, yargılamanın yeniden yapılmasını
sağlamak amacıyla düzenlenmiş bir hukuki yoldur.
Danıştay ile bölge idare, idare ve vergi mahkemelerinden verilen kararlar hakkında, aşağıda yazılı sebepler dolayısıyla yargılamanın yenilenmesi istenebilir:
Zorlayıcı sebepler dolayısıyla veya lehine karar verilen tarafın eyleminden doğan bir sebeple
elde edilemeyen bir belgenin kararın verilmesinden sonra ele geçirilmiş olması,
• Karara esas olarak alınan belgenin sahteliğine hükmedilmiş veya sahte olduğu mahkeme veya
resmi bir makam huzurunda ikrar olunmuş veya sahtelik hakkındaki hüküm karardan evvel verilmiş olup da, yargılamanın yenilenmesini isteyen kimsenin karar zamanında bundan haberi
bulunmamış olması,
• Karara esas olarak alınan bir ilam hükmünün, kesinleşen bir mahkeme kararıyla bozularak ortadan kalkması,
• Bilirkişinin kasıtla gerçeğe aykırı beyanda bulunduğunun mahkeme kararıyla belirlenmesi,
• Lehine karar verilen tarafın, karara etkisi olan bir hile kullanmış olması,
• Vekil veya kanuni temsilci olmayan kimseler ile davanın görülüp karara bağlanmış bulunması,
• Çekinmeye mecbur olan başkan, üye veya hâkimin katılmasıyla karar verilmiş olması
Tarafları, konusu ve sebebi aynı olan bir dava hakkında verilen karara aykırı yeni bir kararın
verilmesine neden olabilecek kanuni bir dayanak yokken, aynı mahkeme yahut başka bir mahkeme tarafından önceki ilamın hükmüne aykırı bir karar verilmiş bulunması.
• Hükmün, İnsan Haklarını ve Ana Hürriyetleri Korumaya Dair Sözleşmenin veya eki protokollerin ihlali suretiyle verildiğinin, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin kesinleşmiş kararıyla
tespit edilmiş olması
Yargılamanın yenilenmesi isteğinde bulunma süresi, yukarıdaki 8 numaralı sebepler için on yıl;
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararı gerekçe gösterilecekse, kararın kesinleştiği tarihten itibaren bir yıl; diğer sebepler için altmış gündür. Bu süreler, dayanılan sebebin istemde bulunan yönünden
gerçekleştiği tarihi izleyen günden başlatılarak hesaplanmaktadır.
KARARIN DÜZELTİLMESİ
Danıştay dava daireleri ve İdari veya Vergi Dava Daireleri Genel Kurullarının temyiz üzerine Verdikleri kararlar ile bölge idare mahkemelerinin itiraz üzerine verdikleri kararlar hakkında, bir defaya mahsus olmak üzere kararın tebliğ tarihini izleyen onbeş gün içinde taraflarca;
• Kararın esasına etkisi olan iddia ve itirazların, kararda karşılanmamış olması,
• Bir kararda birbirine aykırı hükümler bulunması,
• Kararda usul ve kanuna aykırı hükümler bulunması,
• Hükmün esasını etkileyen belgelerde hile ve sahtekârlığın ortaya çıkmış olması hallerinde
kararın düzeltilmesi istenebilir.
Danıştay dava daireleri ve İdari veya Vergi Daireleri Genel Kurulları ile bölge idare mahkemeleri,
kararın düzeltilmesi isteminde ileri sürülen sebeplerle bağlıdırlar.
Karar düzeltme istemi yerinde bulunduğu takdirde, ilk karar kaldırılarak, yeniden karar Verilmek tedir. Temyiz incelemesi sırasında verilen ilk kararın isabetli olmadığının kabul edilerek, yeniden karar verilmesi, yargıda istikrarsızlık gibi görülebilir.
İDARİ YARGI ÜNİTE 8
İdari yargı yerlerinin verdikleri iptal kararları kendiliğinden sonuç doğurmamaktadır. İptal kararları geçmişe etkili olduğundan yani yapıldığı andan itibaren hükümsüzdür gerçekleştirilmek için birtakım işlemler yapması veya eylemlerde bulunması gerekmektedir.
Tam yargı davalarında ise hükmedilen tazminat miktarlarının tahsili için genel hükümlere başvurul maktadır.
Danıştay, bölge idare mahkemeleri, idare ve vergi mahkemeleri kararlarına göre işlem tesis edilme yen veya eylemde bulunulmayan hallerde idare aleyhine Danıştay ve ilgili idare mahkemesinde maddi ve manevi tazminat davası açılabilir.
Mahkeme kararlarını otuz gün içinde kasten yerine getirmeyen kamu görevlileri aleyhine tazminat davası açılabilemesi de mümkündür.
YASAL DÜZENLEME
è“Danıştay, bölge idare mahkemeleri, idare ve vergi mahkemelerinin esasa ve yürütmenin durdurul masına ilişkin kararlarının icaplarına göre idare, gecikmeksizin işlem tesis etmeye veya eylemde bulun maya mecburdur. Bu süre hiçbir şekilde kararın idareye tebliğinden başlayarak otuz günü geçemez
èKonusu belli bir miktar paranın ödenmesini gerektiren davalarda hükmedilen miktar ile her türlü
davalarda hükmedilen vekalet ücreti ve yargılama giderleri, davacının veya vekilinin davalı idareye yazılışekilde bildireceği banka hesap numarasına belirlenen esaslarca yatırılır.
èDanıştay, bölge idare mahkemeleri, idare ve vergi mahkemeleri kararlarına göre işlem tesis edilmeyen veya eylemde bulunulmayan hallerde idare aleyhine Danıştay ve ilgili idari mahkemede
maddi ve manevi tazminat davası açılabilir.
èMahkeme kararlarının otuz gün içinde kamu görevlilerince kasten yerine getirilmemesi halinde
ilgili, idare aleyhine dava açabileceği gibi, kararı yerine getirmeyen kamu görevlisi aleyhine de tazminat davası açılabilir.
è Vergi uyuşmazlıklarına ilişkin mahkeme kararlarının tebliğden sonra bu kararlara göre tespit edilecek vergi, resim, harçlar ve benzeri mali yükümler ile zam ve cezaların miktarı ilgili idarece mükellefe bildirilir.
èmahkeme kararının tebliğ tarihi ile ödeme tarihi arasındaki süreye tecil faizi olarak hesaplanır.
Ancak mahkeme kararının davacıya tebliği ile banka hesap numarasının idareye bildirildiği tarih
arasında geçecek süre için faiz işlemez.
!! Tam yargı davalarında hükmedilen miktarların tahsili için ise genel hükümlere başvurulmaktadır.
NOT; Kanun’a göre, Danıştay, bölge idare mahkemeleri, idare ve vergi mahkemeleri kararlarına göre işlem tesis edilmeyen veya eylemde bulunulmayan hallerde idare aleyhine Danıştay ve ilgili idare mahkemesinde maddi ve manevi tazminat davası açılabilir.Ayrıca, mahkeme kararlarını otuz gün içinde kasten yerine getirmeyen kamu görevlileri aleyhine de tazminat davası açılabilecektir.
İptal işlemi ilk yapıldııg anda hükümsüzdür ve geçmişe etkili sonuç doğurmaktadır.
Kararları kendiliğinden geçmişe etkili sonuç doğuramamaktadır. İdari Yargılama Usulü Kanunu, iptal kararlarının uygulanmasını sağlama görevini idareye bırakmıştır.
Örneğin, kamu görevlilerinin görevden ayrılması sonucunu doğuran işlemlerin iptali halinde, idare geçmişe yönelik olarak tüm mali ve özlük hakları iade etmekle yükümlüdür.
Esas olarak iptal kararları geçmişe yönelik olarak sonuç doğurur; fakat bu kural, somut olayın özelliğine göre değerlendirilerek farklı uygulanabilir.
=====İptal kararı sonrasında,-varsa-önceki düzenleme kendiliğinden yürürlüğe girecek midir? Özellikle imar planlarının iptaliyle önceki planların tekrar yürürlüğe girip giremeyeceği, yargı kararlarında tartışılmıştır.İptal edilen imar planlarına karşılık yeni bir imar planı yapılması gerekmektedir.
İptal kararlarının geçmişe etkili olması konusunda da düzenleyici işlemler bakımından farklılık bulunmaktadır. Bireysel işlemin iptali durumunda idare, iptal kararının gereklerini yerine getirmek için geçmişe etkili işlem yapabilir.
Fakat düzenleyici işlemlerin iptali halinde, bu işlemin tüm sonuçlarıyla hukuk âleminden kaldırılması için, uygulama işlemlerinin de geçmişe yönelik olarak geri alması gerekmektedir.
Örneğin bir imar planının iptali üzerine bu plana göre verilen tüm ruhsatların da geri alınması.
TAZMİNAT KARARLARININ UYGULANMASI
Kanun, tam yargı davalarında belli bir miktarı içeren kararların genel hükümlere göre infaz ve icra olunacağını, ifade etmektedir. Genel hükümlere göre takip ve tahsil icra ve iflas hukuku kurallarına göre ve icra daireleri aracılığıyla yapılmaktadır.
èèè İcra ve İflas Kanunu’nun 82/1. maddesine göre Devlet malları ile özel kanunlarında haczi caiz olmadığı gösterilen mallar haczedilemezler….
èYönetim, yargı kararlarını yerine getirmek zorundadır.
èYönetimin yargı kararlarını yerine getirmekte gecikmesi ya da yerine getirmemesi yönetimin tazmi nata mahkûm edilmesini gerektiren bir hizmet kusuru olduğu gibi görevi savsaklama ya da görevi kötüye kullanma suçunu oluşturur.
èDevlet mallarının hacz olunmazlığı kuralı kamu hizmeti görevini yerine getirmenin gereğidir. Bu yolla hem devletin ve kamunun hem de ilgili öbür yasa kurallarıyla kişilerin zararları önlenmiş olur.
Özel malları haczedilebilen kamu tüzelkişileri, özellikle belediyeler, borçlarını ödememek, mallarını
kaçırmak için kamu hizmetine tahsis kararları almaktadırlar. Tam yargı kararlarının uygulanmasını engellemeye yönelik bu çabalar, idari yargı tarafından etkisizleştirilmektedir. Fakat alacağın tahsili süresi uzamaktaydı
MAHKEME KARARININ UYGULANMASI
iptal veya yürütmeyi durdurma kararlarının gereklerinin en geç otuz gün içinde yerine getirileceği belirtilmektedir. Kanun’da sözü edilen süre, yargı kararına uygun işlem yapılması için tanınan azami süredir.Daha erken olması gereken işlemlerde idari işlemi iptal edemez.
YARGI KARARLARI UYGULANMASI İHLALİ
Danıştay, bölge idare mahkemeleri, idare ve vergi mahkemeleri kararlarına göre işlem tesis edilmeyen veya eylemde bulunulmayan hallerde idare aleyhine Danıştay ve ilgili idari mahkemede maddi ve manevi tazminat davası açılabilir.
Maddi veya hukuki imkânsızlık durumunda, iptal edilen işlemi tüm sonuçlarıyla ortadan kaldırmak mümkün olmayabilir. Örneğin uygulanan yıkım kararının iptali sonrasında, idarenin geçmişe yönelik işlem yapması maddi olarak imkânsızdır. Hukuki imkânsızlık ise yargı kararı doğrultusunda işlem yapmanın hukuken mümkün olamamasıdır. Örneğin yaş haddini doldurmuş bir görevli, yargı kararına rağmen göreve atanamaz.
idarenin olaydaki ağır hizmet kusuru dikkate alınarak manevi tazminatın manevi tatmin aracı olma niteliği de göz önünde bulundurulmak suretiyle, davacının duyduğu acı ve üzüntünün kısmen de
olsa giderilmesi amacıyla takdiren ( otuz bin TL ) manevi tazminatın davalı idare tarafından yasal faiziyle birlikte davacıya ödenmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.
èKamu görevlilerinin kişisel sorumluluğu bir başka önemli bir çözüm olmakla birlikte, personele
ilişkin işlemlerde, bakan, müsteşar, vali gibi üst düzey yöneticilere karşı başvurulması kolay görünmemektedir. Üst düzey yöneticiye karşı dava açmanın kendisi bakımından olumsuz sonuçları
olacağını düşünen memur, şahsi davayı tercih etmeyebilir.
*kamu görevlisinin kastı, uygulama isteğinin kendisine ulaştırılması ile belirginliğe kavuşacaktır. Halbuki yargı kararının idareye tebliği ile uygulama süreci başlar. Ayrıca ilgilinin uygulama talebinde bulunması gerekmez.
***İdareye karşı açılan davada ilgili kamu görevlisinin belirlenmesi ve sorumluluk payının saptanması,
aslında daha önce de kullanılan etkili bir çözümdür. Yargı kararında rücudan söz edilmesi; yargı kararının uygulanmaması halinde, kamu görevlisini hem kendisine karşı açılacak davada hem de idare aleyhine açılan davada hükmolunan meblağları ödemek zorunda bırakacağı için daha etkili ve caydırıcıdır.
yargı kararının gereklerinin yerine getirilmemesinin, bir suç olarak düzenlenmesidir. Bu suç, kamu görevine atanma ve seçilme yeterliliğini kaybettirecek nitelikte olmalıdır.Ayrıca bu suçun kovuşturulması, doğrudan cumhuriyet savcılarına bırakılmalı, bakanlar bakımından ise
Yüce Divan’a gönderme yetkisi, Cumhuriyet Başsavcısı’na tanınmalıdır.