İDARE HUKUKU FİNAL ÜNİTELERİ TANIMLAR
TANIM NOTLARI
Abonman Sözleşmeleri İktisadi, sınai ve ticari kamu hizmetlerinden yararlananların bu hizmetleri yürüten kamu kurumları ile yaptıkları sözleşmelerdir. Bu sözleşmeler, özel hukuk sözleşmeleridir ve bu sözleşmelerden kaynaklanan uyuşmazlıklar adlî yargı yerlerinde çözümlenmektedir.TANIM NOTLARI
İdârenin taraf olduğu yap-işlet-devret sözleşmeleri idârî sözleşme kabul ediliyordu. Ancak mevzuat değişiklikleri sonrasında artık yap-işlet-devret sözleşmeleri özel hukuk kapsamına alınmıştır.
İdârî Sözleşme İdârenin idâre hukuku ilke ve kurallarına tabi olan sözleşmeleridir.
İdârî yargı, idârî makamların idâre hukuku alanındaki faaliyetleri dolayısıyla ortaya çıkan uyuşmazlıkların çözümlenmesini konu alan bir yargı türüdür.
İmtiyaz Usulü Bir özel kişinin idâreyle yaptığı bir sözleşme gereğince, hizmetten faydalananlardan alacağı bir ücret karşılığında kendi kâr ve zararına bir kamu hizmetini kurup işletmesi usulüdür.
İltizam Usulü Bir özel kişinin, idâreyle yaptığı bir sözleşme gereğince, idâreye ödeyeceği belirli bir ücret karşılığında, bir kamu hizmetini kendi kâr ve zararına işletmesi usulüdür
Kamu İstikraz Sözleşmeleri Devlet ve bazı kamu tüzel kişileri tarafından tahvil, bono gibi isimlerle çıkarılan senetler karşılığında halktan borç para alınmasını sağlayan idârî sözleşmelere “kamu istikraz sözleşmeleri” denir.
Elektrik hizmetlerinde görevlendirme sözleşmelerini Anayasa Mahkemesi, 3996 sayılı Kanunu Anayasaya uygunluk açısından denetlerken, imtiyaz sözleşmesi olarak nitelendirmiştir.
İmprevision İlkesi Sözleşmenin taraflarının iradesinden bağımsız olarak ortaya çıkan, sözleşmenin yapıldığı zamanda öngörülemeyen olaylar sebebiyle, sözleşmecinin olağandışı şekilde ağırlaşan yükünün bir kısmının idâre tarafından karşılanmasını ifade eden ilkedir
Hizmet Yararına Fesih İdârenin sözleşmeyi kamu yararına tek yanlı olarak sona erdirmesine “hizmet yararına fesih” denmektedir.
Yaptırım Niteliğinde Fesih Sözleşmenin uygulanmasında karşı tarafın ağır kusurunun söz konusu olduğu durumlarda idâre bir yaptırım olarak sözleşmeyi tek yanlı sona erdirebilir. Buna “yaptırım niteliğinde fesih” denmektedir
Tam Yargı Davaları, idârî eylem veya işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan davalar olarak tanımlanmıştır.
İdârî yargıda iptal davaları, idârî işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlâl edilenler tarafından açılan davalardır.
Tahkim, tarafların aralarındaki mevcut veya muhtemel bir uyuşmazlığın hakemlerce çözümlenmesi için yaptıkları bir anlaşmadır. Devlet tarafından denetlenen, kararları kesin hüküm oluşturan ve tıpkı mahkeme kararları gibi icra edilebilen özel bir yargı faaliyetidir.
Kamu Hizmeti Devlet ya da diğer kamu tüzel kişileri tarafından ya da bunların gözetim ve denetimleri altında, ortak gereksinimleri karşılamak ve kamu yararını sağlamak için topluma sunulmuş bulunan sürekli ve düzenli etkinliklerdir.
Kamu Yararı Toplum için hayati bir değer ve önem taşıyan bazı faaliyetlerin kâr amacı gözetilmeksizin, idârece yürütülmek suretiyle toplumun bu hizmetlerden faydalandırılmasıdır.
Kamu Gücü İdârenin kamu yararını gerçekleştirebilmesi için özel kişiler karşısında sahip olduğu üstün yetki ve ayrıcalıklardır.
Yetkide Paralellik İlkesi Kural olarak bir idârî işlemi yapmaya yetkili makamın o işlemi kaldırmaya veya değiştirmeye de yetkili olmasıdır.
Usulde Paralellik İlkesi İdari işlemin yapılması sırasında izlenen şekil ve usul kurallarının o işlemin değiştirilmesi veya kaldırılması sırasında da izlenmesi ilkesidir.
Özelleştirme İktisadî, malî, hukukî, sosyal ve siyasal nedenlerle milli ekonomi içerisinde kamu kesimi faaliyetlerinin sınırlandırılmasına veya tamamen ortadan kaldırılmasına yönelik yapılan uygulamalar bütünüdür
Virtüel Kamu Hizmetleri Ortak gereksinimleri karşılamaya yönelik bir özel girişim faaliyeti kamusal mallar üzerinde yürütülüyorsa, bu faaliyet “virtüel kamu hizmeti” olarak kabul edilebilir ve kamu hizmetlerinin hukuki rejimine tabi olabilir.
Tekelsiz Kamu Hizmetleri; Kamu hizmetinin konusunu oluşturan faaliyet, özel kesime yasaklanmamış ise, bir başka deyişle aynı konuda hem kamu tüzel kişileri hem de özel teşebbüs faaliyette bulunuyorsa, tekelsiz kamu hizmetinden söz edilir. Eğitim, sağlık ve şehir içi ulaşım hizmetleri tekelsiz kamu hizmetlerine örnektir.
Evrensel Kamu Hizmetleri Kamu hizmetinin sunulduğu alan, ülke sınırlarını aşıyorsa, o hizmete evrensel kamu hizmeti denebilir.
Tekelli Kamu Hizmetleri Kamu hizmetinin konusunu oluşturan faaliyet, özel teşebbüse tümüyle yasaklanmışsa veya kamu hizmeti imtiyazı yöntemiyle gördürülüyorsa tekelli kamu hizmetinden söz edilir. Örneğin posta ve telgraf hizmetleri ile iş ve işçi bulma hizmetleri böyledir.
Ulusal (millî) kamu hizmetleri, tüm ülke düzeyinde yürütülen ve bundan dolayı da ülkede yaşayan herkese sunulan kamu hizmetleridir. Örneğin, TCDD’nin sunduğu ulaştırma ve taşıma hizmeti, hastanelerde sunulan sağlık hizmetleri ve üniversitelerde yürütülen yükseköğretim faaliyeti, tüm ülke düzeyinde yürütüldüğü ve ülkede yaşayan her bir kişinin yararlanmasına açık olduğu için ulusal kamu hizmetleri arasında yer almaktadır
Bölgesel Kamu Hizmetleri Ülke sınırlarına ulaşmayan fakat il sınırlarını aşan ve “bölge” olarak adlandırılan coğrafi alanda sunulan kamu hizmetlerine bölgesel kamu hizmetleri denmektedir. Bu tür kamu hizmetleri genellikle, bölgesel kalkınma ajansları, bölgesel yerel yönetim birlikleri ve bölgesel bazda kurulan taşra örgütleri tarafından sunulmaktadır.
Yerel Kamu Hizmetleri Belli bir il, belde veya köy sınırları içinde yaşayan kişilere sunulan kamu hizmetlerine yerel kamu hizmeti denmektedir
Doğrudan Doğruya Bireysel Yararlanma Sağlayan Kamu Hizmetleri Kişiler bazı kamu hizmetlerinden idâre ile ayrı ayrı ilişki kurmak suretiyle ve doğrudan doğruya yararlanırlar. Örneğin, öğretim, sağlık, posta, su, gaz, elektrik gibi kamu hizmetlerinden kişiler ayrı ayrı yararlanırlar. Bireylerin bu tür kamu hizmetlerinden yararlanmalarının hukuki kaynağı bazen bir abonman sözleşmesi, bazen idârenin tek yanlı katılma işlemleri olmaktadır.
Dolaylı ve Birlikte Yararlanma Sağlayan Kamu Hizmetleri Kişiler bazı kamu hizmetlerinden idâre ile herhangi bir hukuksal ilişki kurmadan ve dolaylı olarak yararlanırlar. Örneğin, yolların ve köprülerin yapım, bakım, onarım, aydınlatma hizmetleri, bu nitelikte kamu hizmetleridir.
İdârî kamu hizmetleri, idârenin eskiden beri gördüğü geleneksel kamu hizmetleridir. Bayındırlık işleri, kamu mallarının bakımı ve korunması, eğitim ve öğretim, sağlık, tapu-kadastro hizmetleri, nüfus işleri gibi idârenin klasik faaliyetleri idârî kamu hizmetlerindendir.
İktisâdî kamu hizmetleri19. yüzyılın ikinci yarısından itibaren ortaya çıkmaya başlayan demiryolları, gaz, elektrik, telefon gibi sınaî ve ticari nitelikte olup daha çok imtiyaz usulü ile gördürülen hizmetlerdi. Fakat, 20. Yüzyılın başından itibaren özellikle 1. Dünya Savaşından sonra devletin sanayi, ticaret, tarım ve maliye alanlarında, özel teşebbüslerle birlikte doğrudan doğruya yaptığı faaliyetler de iktisâdî kamu hizmetleri hâline getirilmiştir.
Sosyal kamu hizmetleri, devlet ve öteki kamu tüzel kişileri tarafından öteden beri yürütülen emeklilik ve fakirlere yardım gibi faaliyetlerin yanı sıra, öncelikle 2. Dünya Savaşından sonra gelişmeye başlayan çalışma düzenine ve sosyal güvenliğe ilişkin faaliyetlerdir
Bilimsel, Teknik ve Kültürel Kamu Hizmetleri Genellikle özel faaliyetlere konu olan çeşitli yayınlar, tiyatro, müzik, resim ve sinema gibi kültür hareketleri, günümüzde idârenin doğrudan uğraş alanına girmektedir.
Emanet Usulü Hizmetin devlet idâresi dışından diğer kamu tüzel kişileri tarafından görülmesine emanet usulü denilmektedir. Bir kamu hizmetinin bir kamu tüzel kişisi tarafından doğrudan doğruya işletilmesi usulüdür.
Müşterek Emanet Usûlü Bir kamu hizmetinin hasar ve zararı idâreye ait olmak ve onu üstlenen özel hukuk kişisine gelir üzerinden bir pay verilmek suretiyle yürütülmesine, müşterek emanet usulü denir
Ruhsat ya da izin usulünde, özel hukuk kişisi ile idâre arasında bir sözleşme bulunmamakta, “ruhsat”, “izin” gibi isimler taşıyan ve tek yanlı bir irâdenin sonucu olan idârî işlemler bu ilişkinin temelini oluşturmaktadır. Ancak özel hukuk kişileri birer mükellef olmadıklarından, ruhsata konu olan kamu hizmetinin yürütülmesi yükümlülükleri, özel kişilerin kendi istekleriyle idâreye başvurup gerekli izni aldıktan sonra başlamaktadır
Anonim Şirket Sermayesi paylara bölünmüş, ortaklarının sorumluluğu taahhüt ettikleri sermaye ile sınırlı, bir ticari ada sahip ortaklıktır
Rachat İdârenin imtiyaz sahibinin hiçbir kusuru olmasa dahi, hizmet ve kamu yararının gerektirmesi nedeniyle, sözleşmeyi tek yanlı feshettiğinde, imtiyaz sahibinin zararını tamamen gidermek zorunda olmasıdır
Takdir Yetkisi Hukuk kurallarının idâreye belli bir yönde hareket etmesi konusunda emir, yetki ve görev vermediği durumlarda, idârenin takdir yetkisinin olduğu kabul edilmektedir
Kamu Düzeni Bozulduğunda kamu yararını olumsuz yönde etkileyen ve bozulmasının önlenmesiyle kamu yararı gerçekleşen düzendir.
Adlî Kolluk İşlenmiş bir suçun takibine, delillerin elde edilmesine, faillerin kovuşturulmasına, yakalanmasına yönelmiş faaliyetlerdir.
Suç ve Cezalarda Kanunilik ilkesi
1-Suç ve cezanın kanunla konulması gerektiğini ifade eder.
2-Kanunun açıkça suç saymadığı bir fiil için kimseye ceza verilemez ve güvenlik tedbiri uygulanamaz.
3-İdârenin düzenleyici işlemleriyle suç ve ceza konulamaz.
Siyâsî Polis Devletin milli güvenliğin korunması için giriştiği gizli polis faaliyetleridir.
Kamu Gücü İdârenin kamu yararını gerçekleştirebilmesi için özel kişiler karşısında sahip olduğu üstün yetki ve ayrıcalıklardır.
İdârî Kolluk Bir idârî makama tanınmış, kamu düzeninin sağlanması amacıyla icrai kararlar alma ve bunların uygulanması için gerekli maddi işlemleri yapma ayrıcalığı olarak tanımlanmaktadır.
Genel İdârî Kolluk Tüm ülke düzeyinde kamu düzenini sağlamakla görevli kolluktur.
Jandarma Emniyet ve asayiş ile kamu düzeninin korunmasını sağlayan ve diğer kanun ve nizamların verdiği görevleri yerine getiren silahlı, askeri bir güvenlik ve kolluk kuvvetidir.
Özel İdârî Kolluk Genel idârî kolluk dışında kalan ve özel yasalarına göre kurulan ve belirli görevleri olan kolluk kuvvetleri olarak tanımlanmaktadır.
Orantılılık İlkesi Kolluk önlemleriyle amaçlanan hedef ile bu hedefe ulaşmak için kullanılan araçlar arasında bir oran olmasını ifade eden ilkeye orantılılık ilkesi denir. Bu ilkeye göre, uygulanacak yaptırım ihlâlin ağırlığı ile orantılı olmalıdır.
Olağanüstü Hâl Belli sebeplerin ortaya çıkması halinde, temel hak ve özgürlüklerin geçici olarak, kısmen ya da tamamen durdurulmasına, vatandaşlar için para, mal ve çalışma yükümlülükleri getirilmesine olanak sağlayan olağanüstü yönetim usulüdür.
Kolluk Makamları Kolluk alanında düzenleyici işlemler yapma yetkisine sahip olanlar için kullanılan bir kavramdır.
Re’sen İcra İdârenin bazı durumlarda uygulayabildiği, kendiliğinden davranarak kamu düzenini tehdit eden eylemleri önlemek ve bozulanı geri getirmek yetkisidir.
İdârî Yaptırım Anayasa Mahkemesine göre, idârenin, bir yargı kararına gerek olmaksızın yasaların açıkça verdiği bir yetkiye dayanarak idâre hukukuna özgü yöntemlerle, doğrudan doğruya bir işlemi ile uyguladığı yaptırımlarla, verdiği cezalara “idârî yaptırım” denilmektedir.
İdârî İşlem İdâre hukuku alanında idârenin tek yanlı irâde açıklaması ile hukuksal sonuç doğuran, hukuk düzeninde değişiklik yapan kamu hukuku işlemlerine idârî işlem denir
Hiyerarşi Aynı tüzel kişilik içerisindeki birimler ile merkezi İdârenin başkent ve taşra örgütleri arasında kurulan hukukî bağdır.
Organik İdâri Denetim Her kamu tüzel kişiliğinin içerisinde bulunan denetleme organlarının yaptığı denetime, organik idârî denetim denmektedir
Vesayet Denetimi Yerinden yönetim kuruluşlarının, kendilerinin dışındaki bir başka idârî birim tarafından, yasaların gösterdiği sınırlar içinde denetlenmesidir
İdari Vesayet İdârenin Bütünlüğünü sağlamak amacıyla, merkezi İdârenin yerinden yönetim kuruluşları üzerinde sahip olduğu denetim yetkisidir.
Doğrudan siyasî denetim denince anlaşılması gereken, parlamentonun bir başka kuruma veya devlet organına gerek duymadan kendi genel kurulunu veya komisyonlarını kullanarak idâreyi denetlemesi anlaşılır
Dolaylı Siyasî Denetim Türkiye Büyük Millet Meclisinin kendisine bağlı veya kendisi adına denetim yapan kamusal kuruluş veya makamlar aracılığıyla idâre üzerinde yaptığı denetime dolaylı siyasî denetim denmektedir. Bu tür siyasî denetim ya Sayıştay aracılığıyla yapılmakta ya da Kamu Denetçiliği Kurumu aracılığıyla yapılacaktır.
Sayıştay Aracılığıyla Yapılan Denetim: Anayasanın 160. maddesine göre Sayıştay, merkezi yönetim bütçesi kapsamındaki kamu idâreleri ile sosyal güvenlik kurumlarının bütün gelir ve giderleri ile mallarını Türkiye Büyük Millet Meclisi adına denetlemek ve sorumluların hesap ve işlemlerini kesin hükme bağlamak ve kanunlarla verilen inceleme, denetleme ve hükme bağlama işlerini yapmakla görevlidir.
Kamuoyu Denetimi İdârenin her çeşit toplum kümesi tarafından örneğin sivil toplum örgütleri, medya, kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları, sendikalar vb. tarafından denetlenmesidir. Bu denetim yolunun etkili olabilmesi için serbest ve demokratik bir atmosferin bulunması şarttır. Hukuk devleti için aranmakta olan en önemli unsur, çoğulculuğun ve muhalefetin temel hak ve özgürlüklerinin teminat altında olmasıdır.
Özel Hukukta Kusura Dayanan Sorumluluk Kasıt, ihmâl ve kayıtsızlık ya da tedbirsizlik gibi nedenlerle zararlı bir eylemde bulunan kimse, bu davranışından dolayı sorumludur. Buna kusura dayanan sorumluluk denir.
Haksız Fiil Bir kimsenin hukuka aykırı biçimde zarara uğratılmasıdır
İdârenin Kusura Dayanan Haksız Fiil Sorumluluğu İdâre tarafından gerçekleştirilen haksız fiillere fiilî yol denir. Fiilî yol uygulamaları, idârenin re’sen icra yetkisini hukuka aykırı biçimde kullanması sonucu ortaya çıkarlar. Fiilî yol, genellikle idârenin mülkiyet hakkına veya kamu özgürlüklerine ağır biçimde ve hukuk dışı bir tutumla müdahalesi durumunda ortaya çıkar.
İdârenin Kusura Dayanmayan Özel Hukuk Sorumluluğu Diğer özel hukuk öznelerinde olduğu gibi, idâre de kendisine atfedilen, fakat haksız fiil (fiilî yol) olarak nitelendirilemeyen eylemleri nedeniyle kişilere verdiği zararlardan sorumlu olacaktır. Bu tür sorumluluğa idârenin özel hukuka ilişkin objektif sorumluluğu (kusursuz sorumluluk veya sebep sorumluluğu) denir
İdârenin Sorumluluğu İdârenin bir kişiye verdiği zararın, idârenin malvarlığından bazı değerlerin zarar gören kişinin malvarlığına aktarılmasıyla tazmin edilmesi demektir.
Fait Du Prince İdârî sözleşmenin koşullarının, idârenin sözleşme yapma yetkisi dışındaki başka bir yetkisine dayanarak aldığı karar veya yaptığı işlemleriyle ağırlaşmasıdır. Özel şirketin bu zararının karşılanması için kullanılan ilkeye “fait du prince” ilkesi denir.
Öngörülmezlik (İmprevision) Kuramı Sözleşmenin taraflarının iradesinden bağımsız olarak ortaya çıkan, sözleşmenin yapıldığı zamanda öngörülemeyen olaylar sebebiyle, sözleşmecinin olağandışı şekilde ağırlaşan yükünün bir kısmının idâre tarafından karşılanmasını ifâde eder.
Hizmet Kusuru İdârenin yürüttüğü bir hizmetin kurulmasında, düzenlenmesinde ya da işleyişindeki bozukluk veya aksaklıktır.
Görevsel Kusur Kamu görevlisinin Anayasa ve kanunî düzenlemeler gereği idâreye yöneltilen kusurunun, idârenin hizmet kusuru olarak ortaya çıkan sorumluluğu ile kaynaşmış olması durumunda ortaya çıkan kusura görevsel kusur denilmektedir.
Rücû Hakkı Bir kimsenin, asıl borçlunun yerine alacaklısına ödediği şeyi asıl borçludan istemeye hakkı olmasıdır.
Ağır Kusur Yasanın bütün açıklığına rağmen kasıtlı biçimde yasayı yanlış uygulama veya hiç uygulamama, bazı durumlarda kamu görevlileri için ağır kusur oluşturur.
İdârenin Kusursuz Sorumluluğu İdârenin hukuka uygun işlem veya eylemlerinden doğan zararları, hiçbir kusuru olmasa dahi, bazı durumlarda tazmin etmesi yükümlülüğüdür.
Risk Sorumluluğu İdârenin, hiçbir kusuru olmasa dahi, yürüttüğü riskli faaliyetler veya kullandığı tehlikeli araçlar nedeniyle ortaya çıkan zararlardan sorumlu olmasını öngören bir kusursuz sorumluluk türüdür.
Fedakârlığın Denkleştirilmesi İlkesi Kamu külfetleri karşısında herkesin aynı oranda fedakârlıkta bulunması gerektiği düşüncesinden hareketle, idârenin işlem veya eylemleri nedeniyle bazı kişilerin diğer kişilere göre daha fazla fedakârlıkta bulunması durumunda, daha fazla fedakârlıkta bulunan kişilerin uğradıkları zararların idâre tarafından tazmin edilmesini yani fedakârlıkların denkleştirilmesini belirten kusursuz sorumluluk ilkesidir.
Kamu Külfetleri Karşısında Eşitlik İlkesi: İdârenin kamu yararı ve düzeni düşüncesiyle yaptığı etkinlikler, idâreye yükletilecek herhangi bir kusur olmadan ya da söz konusu etkinlik bir tehlike taşımadan, kimilerinin özel bir zarara uğramasına neden olabilir. Bu tür zararların karşılanması, kamu külfetlerinde eşitlik ilkesine dayandırılmaktadır. Böylece, oluşan bir zararın belli kişiler tarafından çekilmesi, bu ilkeye aykırı olabileceği gibi, hakkaniyete de uygun düşmez. Bu tür zararlar kusursuz sorumluluk ilkesi çerçevesinde idâre tarafından karşılanmalıdır.
Maddî Zarar Bir kimsenin iradesi dışında malvarlığında uğradığı kayıptır. Bir kimsenin malvarlığının çoğalmasına engel olan mahrum kalınan kazanç da maddî zarardır.
Manevi Zarar Kişinin haysiyetine, vücut tamlığına veya yakınlarına yapılan saldırılar nedeniyle duyduğu bedensel ve ruhsal acı ve üzüntülerdir.
Nedensellik (İlliyet) Bağı İdârenin zararı tazmin borcunun doğabilmesi için zarar ile idârenin işlem veya eylemi arasında doğrudan doğruya bir neden sonuç ilişkisinin bulunması gerekliliğini ifâde eden kavramdır.
Müteselsil Sorumluluk Birden çok kişinin aynı borçtan dolayı borçlu oldukları zincirleme borç ilişkisinde her borçlunun söz konusu o borcun kendine düşen payı kadar değil, borcun tamamından sorumlu olması hâlidir
Mücbir Sebep İdârenin iradesi dışında oluşan, öngörülmesi ve en büyük bir dikkat ve özenle dahi önlenmesi mümkün olmayan ve de bir kamu hizmetinin yürütülmesini imkânsızlaştıran olaylardır.
Beklenmeyen Durum İdârenin iradesi dışında oluşan, öngörülmesi ve önlenmesi mümkün olmayan olaylardır.