ETKİLİ YAZMA İLKELERİ
Bu bölümün amacı, yazma eylemini mercek altına almak ve etkili yazma ilkelerine açıklık getirmektir. Halkla ilişkilerin en etkili araçlarından biri yazıdır ve yazma becerisi halkla ilişkiler mesleği açısından yaşamsal önem arz eden bir beceridir. Halkla ilişkiler çalışanları, örgütsel amaçlara ulaşmak için örgütün hedef kitleleriyle yazı aracılığıyla iletişim kurmakta ve yazılı iletişim araçlarını kullanmaktadırlar.
YAZILI ANLATIM: ANLAMI VE ÖNEMİ
Yazı, duygu ve düşüncenin belirli işaretlerle ifade edilmesidir. İnsanoğlunun en değerli buluşlarından biri olan yazı, tarihsel anlamda çok önemli bir dönüm noktasıdır. Tarihin; yazının icadıyla başladığı kabul edilmiş ve tarih yazının icadı esas alınarak ikiye ayrılmıştır. Öz itibariyle yazı, insani bir kavramdır. Sosyal bir varlık olarak insan, kendini ifade etme arzusu içindedir. Bu arzu, her insanda bulunan doğal bir eğilimdir. İnsan için kendini ifade etmenin iki ana yolu vardır: Konuşma ve yazma. İnsan; varlığını belirlemek, diğer insanlara duyurmak ve kendini anlatmak için, konuşmaya ve yazmaya başvurmak durumundadır. Konuşmak ve yazmak, insan için bir gereksinimdir. İnsanı bu eylemlere sevk eden etkenler; Kişisel Zorunluluk: İnsan; duygularını, düşüncelerini, tasarımlarını, sezgilerini, görüşlerini dışa vurmak zorundadır. Söz konusu dışa vuruş, var oluşuna ilişkin bir gereklilik ve gerçekliktir. Yazma, kişisel bir zorunluluk, bir gereksinimdir. Her yazar, çevresiyle ve başkalarıyla bağlantı kurmak istemektedir. Bu istek, doğal bir dürtüdür. Toplumsal Zorunluluk: Yazma; kişisel olduğu kadar, toplumsal bir zorunluluktur. Bu zorunluluk, insanın bir toplumun içinde yaşamasından ve toplumun bir üyesi olmasından kaynaklanmaktadır. İnsan çevresinde bulunan diğer insanlarla ilişki içindedir. Onlarla kurduğu ilişkiler, duygu ve düşünce alışverişi için de bir çıkış noktasıdır. İnsan, böylelikle yazı aracılığıyla dünyayı değiştirme ve dönüştürme fırsatı elde etmektedir. Uğraşsal Zorunluluk: Dar anlamıyla yazma, kişinin seçtiği mesleğe ilişkin bir gereksinimdir. Hangi meslek dalı söz konusu olursa olsun; kotarılması gereken işler, yerine getirilmesi gereken görev ve yükümlülükler vardır. Yazı; söze bağlayıcılık ve kalıcılık kazandırmasının yanı sıra insanoğlunun belleğinin yükünü hafifletmiş ve düşünsel enerjisini başka alanlara kanalize edebilmesi için fırsat yaratmıştr. Yazının kullanımı, bilginin niceliksel birikimine ve niteliksel gelişimine katkıda bulunmuştur.
YAZILI ANLATIM ÖGELERİ VE TÜRLERİ
Duygu ile düşüncelerin yazılı olarak dile getirilmesi ve yazı aracılığıyla anlam yaratılması, yazılı anlatım olarak adlandırılmaktadır. Yazılı anlatım, ‘içeriksel’ ve ‘biçimsel’ iki eksen üzerinde temellenmektedir. Bu iki eksen, birbiriyle ilişki ve etkileşim içindedir. Yazılı anlatım, kuramsal açıdan ayrılmaz bir bütün oluşturan karmaşık bir yapıdır ve şu unsurlardan oluşmaktadır: Konu ve tema, ileti ve tez, biçem ve söylem.
Bu bölümün amacı, yazma eylemini mercek altına almak ve etkili yazma ilkelerine açıklık getirmektir. Halkla ilişkilerin en etkili araçlarından biri yazıdır ve yazma becerisi halkla ilişkiler mesleği açısından yaşamsal önem arz eden bir beceridir. Halkla ilişkiler çalışanları, örgütsel amaçlara ulaşmak için örgütün hedef kitleleriyle yazı aracılığıyla iletişim kurmakta ve yazılı iletişim araçlarını kullanmaktadırlar.
YAZILI ANLATIM: ANLAMI VE ÖNEMİ
Yazı, duygu ve düşüncenin belirli işaretlerle ifade edilmesidir. İnsanoğlunun en değerli buluşlarından biri olan yazı, tarihsel anlamda çok önemli bir dönüm noktasıdır. Tarihin; yazının icadıyla başladığı kabul edilmiş ve tarih yazının icadı esas alınarak ikiye ayrılmıştır. Öz itibariyle yazı, insani bir kavramdır. Sosyal bir varlık olarak insan, kendini ifade etme arzusu içindedir. Bu arzu, her insanda bulunan doğal bir eğilimdir. İnsan için kendini ifade etmenin iki ana yolu vardır: Konuşma ve yazma. İnsan; varlığını belirlemek, diğer insanlara duyurmak ve kendini anlatmak için, konuşmaya ve yazmaya başvurmak durumundadır. Konuşmak ve yazmak, insan için bir gereksinimdir. İnsanı bu eylemlere sevk eden etkenler; Kişisel Zorunluluk: İnsan; duygularını, düşüncelerini, tasarımlarını, sezgilerini, görüşlerini dışa vurmak zorundadır. Söz konusu dışa vuruş, var oluşuna ilişkin bir gereklilik ve gerçekliktir. Yazma, kişisel bir zorunluluk, bir gereksinimdir. Her yazar, çevresiyle ve başkalarıyla bağlantı kurmak istemektedir. Bu istek, doğal bir dürtüdür. Toplumsal Zorunluluk: Yazma; kişisel olduğu kadar, toplumsal bir zorunluluktur. Bu zorunluluk, insanın bir toplumun içinde yaşamasından ve toplumun bir üyesi olmasından kaynaklanmaktadır. İnsan çevresinde bulunan diğer insanlarla ilişki içindedir. Onlarla kurduğu ilişkiler, duygu ve düşünce alışverişi için de bir çıkış noktasıdır. İnsan, böylelikle yazı aracılığıyla dünyayı değiştirme ve dönüştürme fırsatı elde etmektedir. Uğraşsal Zorunluluk: Dar anlamıyla yazma, kişinin seçtiği mesleğe ilişkin bir gereksinimdir. Hangi meslek dalı söz konusu olursa olsun; kotarılması gereken işler, yerine getirilmesi gereken görev ve yükümlülükler vardır. Yazı; söze bağlayıcılık ve kalıcılık kazandırmasının yanı sıra insanoğlunun belleğinin yükünü hafifletmiş ve düşünsel enerjisini başka alanlara kanalize edebilmesi için fırsat yaratmıştr. Yazının kullanımı, bilginin niceliksel birikimine ve niteliksel gelişimine katkıda bulunmuştur.
YAZILI ANLATIM ÖGELERİ VE TÜRLERİ
Duygu ile düşüncelerin yazılı olarak dile getirilmesi ve yazı aracılığıyla anlam yaratılması, yazılı anlatım olarak adlandırılmaktadır. Yazılı anlatım, ‘içeriksel’ ve ‘biçimsel’ iki eksen üzerinde temellenmektedir. Bu iki eksen, birbiriyle ilişki ve etkileşim içindedir. Yazılı anlatım, kuramsal açıdan ayrılmaz bir bütün oluşturan karmaşık bir yapıdır ve şu unsurlardan oluşmaktadır: Konu ve tema, ileti ve tez, biçem ve söylem.
Ekli dosyalar
-
1.8 MB Görüntüleme: 663