Ünite 1 (Estetik Bakış, Sanat Ve Görsel Sanatlar)
1_ Estetik Nereden Gelmektedir? Estetik sözcüğü, Yunanca “aisthanesthai” (duymak, algılamak), “aisthesis” (duygu, duyum) sözcüklerinden gelmektedir.
2_ Felsefe Tarihi Boyunca Bu Soruya, Yani “Güzel Nedir?” sorusuna çeşitli yanıtlar verilmeye çalışılmıştır. Örneğin
Platon (iÖ 427-347)’a göre güzel bir “idea”dır, yani mutlaktır, değişmez ve sonsuzdur. Doğadaki, içinde yaşadığımız bu dünyadaki güzellikler güzel ideasından pay aldıkları ölçüde güzel görünürler.
Aristoteles (i.Ö. 384-322)’e göre güzel olan matematiksel olarak orantılı, ölçülü ve düzenli olandır.
Hegel’e göre güzellik, mutlak ruhun (geist) nesnelerde görünür hâle gelmesidir.
Immanuel Kant (1724 1804)’a göre ise güzellik, hiçbir amaç gütmeden öne sürülen evrensel ve zorunlu hükümler alanıdır.
3_Estetik Sözcüğü Günümüzdeki Anlamıyla İlk Kez Kullanan Kimdir? Alman filozof Alexander Baumgarten (1714-1762)’dir. 4_V Baumgarten Estetiği Nasıl Tanımlar? 1750’de yayımladığı “Aesthetica” adlı kitabında estetiği “duyulardan elde edilen bilginin bilimi ve mantığın kız kardeşi” olarak tanımlar.
5_ Çağdaş Estetiğin Öncülerinden Biri Olan Fransız Kuramcı Etienne Souriau (1892 1929)’Nun Tanımıyla
“Estetik, dönüşlü (reşexive) düşüncenin bir biçimidir. Başka bir deyişle, insan aklının, kendisine bütün tapınakları, katedralleri, sarayları, heykelleri, resimleri, ezgileri, senfonileri ve bütün şiirleri yaratma olanağı veren kendi eylemi üzerinde durup düşünmesidir.” 6_Çağdaş Estetik Neleri İnceler? Çağdaş estetiğin ayırt edici özelliklerinden birisi de estetiği yalnızca “güzel” kavramına bağlamaması, estetiğe ilişkin her türlü değeri ve değer yargısını da araştırma konusu yapmasıdır. Bu nedenledir ki, çağdaş estetik güzeli olduğu kadar, estetik değerlerle ilişkisi bağlamında yüceyi, zarifi, çocuksuyu, trajik olanı, soyluyu, komiği, çekici olanı hatta çirkini de inceler ve araştırır
7_Estetiğe Giriş Demek Nedir? Her şeyden önce, sınırları yalnızca felsefeyle ve sanatla çizilen bir ortamda “güzel”in nefes alamayacağını öğrenmek; estetik bakışın, insan yaşamının her alanını kapsayan, kuşatıcı bir bakış olduğunu anlamak demektir 8_ Estetik Bakış Nedir? Etikle iç içe olan, etik bakıştan ayrı düşünülemeyecek bakıştır 9_ Yaşama Yoksulluğu Nedir? Yaşantılarımızın renksiz, çorak, sığ olması demektir.
10_ Kavram Olarak Güzel, bizde farklı ve yoğun yaşantılar oluşturan, yaşamı daha anlamlı kılan ve bu niteliğiyle yalnızca sanattan, sanat eserlerinden elde edilebilen güzeldir.
11_Estetik Yaşantı Nedir? Yalnızca sanattan ya da sanat eserlerinden kaynaklanan güzele, güzelliğe ilişkin duyguyu gündelik yaşamdaki diğer duygulardan, beğenilerden, hazlardan ayırmak, ayrı tutmak için kullanılan bir kavramdır 12_Yüzeysel Etki Nedir? Heyecan duyma, hoşlanma ve zevk alma şeklinde tanımlanabilir.
13_Zanaat Nedir? İnsanın maddi gereksinimlerini karşılamak için yapılan, öğrenimle birlikte deneyim, beceri ve ustalık gerektiren iş olarak da tanımlanabilir
14_ Genel Anlamda Sanat Ya Da Zanaat Nedir? Bir işi ustası, “ehli” gibi yapma çabası ve bu çaba sonunda da beğeni ile karşılanacak bir ürün verme becerisidir
15_Genel Anlamındaki Sanat Nedir? Durağandır, gelişime açık değildir, klişedir, kolay kolay değişmez, çünkü usta değişmez. Esas ilkesi renkler ve zevkler tartışılmazdır. Eleştiri yoktur. Böylece ağdalı bir durağanlık taşır. Öte yandan bu anlamıyla bile, yani genel anlamıyla bile sanat sıradanlığın, gündelik yaşamın dar kalıplarının ötesine çıkmayı gerektirir çünkü yapılan işin beğeni kazanacak kadar iyi yapılması söz konusudur
16_ Özel Anlamda Sanat Söz Konusu Olduğunda, Sanat Eseri Denildiğinde Anlaşılan Şey Nedir? bir yaratıcıya (sanatçı) bağlı, onun kendine özgü tekniğini, üslubunu, dünyagörüşünü, insan anlayışını imleyen; özgün, tek (biricik) ve yeni bir üründür. Özel anlamda sanatta “usta” diye birisi yoktur, dolayısıyla ustanın yaptığı gibi yapmaya çalışma kaygısı da yoktur.
17_ Genel Anlamdaki Sanat İle Özel Anlamdaki Sanat Arasındaki Ayrımlar Nedir?
Genel anlamda sanat ustasının koyduğu kuralı izlerken, özel anlamda sanat kendi kuralını kendisi koyar.
Genel anlamdaki sanatta beceri öncelikli ve önemliyken, özel anlamdaki sanatta önce yaratıcılık, ardından teknik beceri sahibi olmak önemlidir.
Genel anlamdaki sanatta önemli olan ustayı en iyi şekilde taklit etmek iken, özel anlamda sanatta önemli olan taklitteki başarı değil, tamamen özgün olmak, yeni ve özgün bir eser ortaya koymaktır.
Genel anlamdaki sanat ile özel anlamdaki sanat arasındaki bir başka önemli ayrım da genel anlamda sanatın hizmet ya da ticaret amacı gütmesidir. Başka bir deyişle genel anlamda sanat belirli bir talebi karşılamak amacıyla üretilir. Özel anlamda sanat ise talep kaygısıyla üretilmez. Bu ise bizi, talebe göre üretilen sanata değil, arz yaratabilen sanata götürür. Yani “nabza göre şerbet veren” sanata değil, toplumun önünü açan, toplumu kültürel açıdan geliştirebilen ve yönlendirebilen sanata giden yolu açar
18_Sanatın Öncelikli İşlevi Nedir? İnsanı anlamak ve anlatmaya çalışmaktır. Sanatın öncelikli işlevi, dünyayı, yaşamı, insanı ve insan yaşamını yeni bir açıdan görme, idrak etme, yorumlama ve değerlendirme biçimi sunmasıdır da denebilir
19_ Sanat Eserinin Belirleyici Nitelik Nedir? Bu nitelikler, o sanat eserinin öncelikle bir estetik yaşantı sunabilmesi, bir iletisinin olması, çokanlamlılığı, kurmaca olması (yapıntı, fiction), biricikliği (unique) ve organik bütünlük taşıması olarak sıralanabilir
20_Çokanlamlılık Nedir? bir gösterenin temel anlamını yitirmeden, çeşitli yollardan, temel anlamıyla mutlaka ilişkisi olan yeni kavramlar anlatır duruma gelmesidir. Bir başka deyişle, birçok gösterilen bir tek gösterene göndermede bulunursa o zaman çokanlamlılık söz konusudur
21_ Organik Bütünlük Nedir? Sanat eserini oluşturan tüm ögelerin kendi arasında bir uyum, denge içinde olmaları demektir 22_ Sanatın Türlerine İlişkin Farklı Sınışandırmalar Yapmak Olanaklıdır. Klasik Olarak Nitelendirebileceğimiz Sınışandırmaya Göre Sanat Türleri Şu Şekilde Sıralanabilir:
1.Müzik 2. Edebiyat 3. Tiyatro 4. Dans 5. Heykel-Resim 6. Mimarlık 7. Sinema
23_ Sanatın türlerine göre sınıflandırılmasında hangi sanat dalının hangi malzemeyi kullandığı kadar, kullandığı malzeme ile kendini ifade edişi, yaratıcılık da belirleyici olmuştur. Bu nedenle sanat, öncelikle genel olarak iki büyük gruba ayrılmıştır:
Pratik Sanatlar (Endüstriyel Sanatlar-Zanaat) ve Güzel Sanatlar. Güzel Sanatlar ise her sanat dalının taşıdığı niteliğine göre kendi içinde gruplandırılmıştır ve şu şekilde sınışandırılabilir:
Yüzey Sanatları: Tüm ikiboyutlu sanat çalışmaları, yani bir eni ve bir boyu olan kâğıt veya tuval üzerine, bir duvar ya da kumaş üzerine uygulanan sanatlardır: Resim ve türleri ( yağlı boya, sulu boya, baskı sanatları, afiş, grafik çizimler ), duvar resmi, minyatür, karikatür, fotoğraf, batik, süsleme vb.
Hacim Sanatları: üçboyutlu sanat çalış heykel, seramik, anıtlar gibi.
Mekân Sanatları: iç ya da dış mekânı içine alan ya da düzenleyen sanat dallarıdır. En başta mimari olmak üzere (bahçe mimarisi, peyzaj mimarisi), çevre düzenlemesi gibi mekâna ilişkin tüm tasarım çalışmalarını içerir.
Dil Sanatları: Edebiyat ve yazı türlerini kapsayan sanatlardır: Roman, hikâye, şiir, deneme, tiyatro metni, film senaryosu gibi.
Ses Sanatları: Müzik ve bütün türlerini kapsayan sanatlardır : Halk müzikleri, klâsik müzikler gibi.
Hareket Sanatları: insanın, bedeniyle anlatım gücü kazandırdığı sanatlardır: Bale, dans türleri, halk dansları, pandomim gibi.
Dramatik Sanatlar: insanın, eyleme dönüşmüş ifadelerle kendini veya bir olayı, bir olguyu anlattığı sanatlardır: Tiyatro, opera, müzikal oyun, kukla gibi sahne sanatları, sinema, gölge oyunu gibi türleri de buna örnek olarak gösterebiliriz.
24_Güzel Sanatların geleneksel sınıflandırılmasında ölçüt genellikle hitap edilen duyu organıdır. Buna göre
fonetik sanatlar müzik türleri ile edebiyatı;
ritmik sanatlar ise hem görme hem de hareketle ilgili olan sinema, opera gibi sanatları kapsamaktadır.
Geleneksel sınıflandırmada görsel sanatlar resim, heykel, mimari gibi göze ve görmeye dayanan tüm sanat türlerini kapsar. Görsel sanatlar plastik sanatlar olarak adlandırılan sanat dallarının tümünü içerir.
Plastik sanatlar, kalıplanabilen veya şekil verilebilen (plastik niteliğe sahip) boya, kil, alçı gibi malzemelerin uygulanmasıyla oluşturulan, resim, heykel, özgün baskı, seramik, çizim vb. sanatların tümüne verilen genel addır 25_Plastik Sanatlar nedir? Kalıplanabilen veya şekil verilebilen (plastik niteliğe sahip) boya, kil, alçı gibi malzemelerin uygulanmasıyla oluşturulan, resim, heykel, özgün baskı, seramik, çizim vb. sanatların tümüne verilen genel addır. Plastik sanatlar maddeye biçim verilerek yapılan sanatlardır ve görsel olarak algılandıkları için görsel sanatlar olarak da tanımlanırlar 26_ Sanat Ne Zaman Yayılmaya Başlamıştır? 19. yüzyıla kadar “Güzel Sanatlar” kavramı altında toplanmış ve ağırlıklı olarak resim, heykel, mimariyle ilgili olarak tanımlanmıştır. Görsel sanatlar kavramı ise ancak 19. yüzyılın ikinci yarısından sonra yaşanan hızlı toplumsal değişimle birlikte sanatın alanına girmeye başlamıştır.
27_Geleneksel Estetikten Farklı Olarak Görsel Sanatları Belirleyen Modern Estetiğin Ayırt Edici Özellikleri İse Özet Olarak Şöyle Sıralanabilir:
Belirli, değişmez bir sıra izleyen (geçmiş-şimdi-gelecek) nesnel zaman kavramı ve bu nesnel zaman kavramı içinde yer alan metafizik değerler yerini sürekli değişen, öznel, bir anlık zamansal süreçlere bırakmıştır.
Kutsal ya da mutlak kavramlar göreceli kavramlara dönüşmüş ve toplumsal gerçekçiliğin yanı sıra bireyin gerçeği, öznel gerçekçilik öne çıkmıştır.
Sanatın ve sanatçının doğaya sadakat kaygısı, doğayı taklit etme çabası yerini sanat aracılığıyla özgün bir dünya kurma arayışına ve yaratıcılığa bırakmıştır.
Mutlak, soyut, değişmez, ideal estetik anlayışı yerini içinde yaşanılan zamanın ve toplumun değişimine bağlı bir estetiğe bırakmıştır. Özellikle 20. yüzyılın ilk çeyreğinde dinamizmi, makineleşmeyi, değişimi, hızı vurgulayan bir estetik söz konusudur.
Kurgu, çoğu zaman gözden kaçan, önemsiz ya da ayrıntı gibi görünen olgular arasındaki bağlantıları arama ve yakalama olanağı getirdiği, gerçeğe farklı bakış açıları sunduğu için önem kazanmıştır.
Bilinç kadar bilinçdış da, somut gerçeklik kadar düş de sanatın dünyasında çok önemli bir yeri olduğu anlaşılmış kurmaca kavramı öne çıkmış
Toplumun geleneksel değerleri, değer yargıları sanat aracılığıyla yeniden sorgulanmış; özgürlük, yabancılaşma, yalnızlık, iletişimsizlik gibi kavramlar tartışmaya açılmıştır.
Sanat ve sanatçı toplumun değerlerini olduğu kadar kendisini de söz konusu sorgulamanın içine çekerek “Karşı Sanat” (antisanat) estetiğini ortaya koymuş; sanatın, sanat eserinin işlevi, anlamı yeniden tanımlanmıştır.
Modern estetikle birlikte, sanat eserinin alımlayıcısı edilgin bir izleyici olmaktan çıkmış, alımlama sanat eserinin bir parçası olarak değerlendirilmeye başlanmıştır. Başka bir deyişle, alımlayıcı edilgin olmaktan çıkmış ve bir sanat yapıtını en az o yapıtın yaratıcısı, sanatçısı kadar yapıtı okuyan, izleyen, dinleyen vb. de yaratır düşüncesi önem kazanmıştır
Ünite 2 ( Sanat Ve Teknoloji) 28_ Geleneksel Resmetme Teknikleri Nelerdir?
Çizerek Resmetmek, yüzey üzerine çizgi çizerek resmetmek için, kalem ve benzeri araçlar kullanılır. Resim sanatı çizgilendirme isteğiyle başlamıştır. Çizgi bir konuyu en özlü ve soyut gösterebilmenin yoludur. Çizgi gereğince düzenlendiğinde tema kendiliğinden ortaya çıkar
Boyayarak Resmetmek, boya ve boyayı yüzey üzerine sürebilmek için fırça ya da benzeri araçlar gerekir. Yüzeyi püskürtme araçlarıyla da boyamak mümkündür. Boyayarak resmetmek denildiğinde, renk olgusu ortaya çıkar. Rengin fiziksel, psikolojik ve kültürel özellikleri boyayarak resmetme tekniğiyle ilgili konulardır
Kazıyarak Resmetmek, günümüzün baskı resmidir. Resmedilecek konunun yüzey üzerine kalıbı alınır (bu kalıp kazıyarak, çıkıntı olarak ya da düz yüzey olarak oluşturulabilir) ve bu kalıp resmetmek için kullanılır. Bu teknik aynı zamanda bir çoğaltma tekniğidir. Kalıp alma ve baskı aşamasında makine teknolojisi kullanılır
29_İnsan Kendi Amacına Yönelik Olarak Maddeleri Yeni Süreçlerde Kullanmaya Yönelmiş İnsanlık Tarihine, Teknolojinin Geliş Olarak Bakarsak Belli Teknik Sistemlerin Egemen Olduğu Dönemlerle Karşılaşırız.
insanın taşı, kas ve rüzgâr enerjisini kullandığı dönem.
Demirin, su çarklarını kullandığı dönem.
Demir-çelik imalatının yapıldığı ve kömürün ortaya çıktığı dönem.
Sanayi devrimi dönemi; makinelerin, seri üretimin, rayların, telgrafın, elektriğin ortaya çıktığı yıllar. ikinci Dünya Savaş sonrası elektronik, otomatikleş genetik uyarlamalar ve bilgisayarların ortaya çıktığı dönem
30_ Çizmek, Boyamak Ve Kazımak Mağara Duvarındaki Resimlerden Beri Bilinmektedir. Bunlara Geleneksel Resmetme
Teknikleri Diyebiliriz.İnsanoğlu, Resmetme İhtiyacını Karşılamak İçin Teknolojiyi Kullanmaya Başlamıştır Kulanılan Teknolojiler Şunlardır? Çizmek için kullanılan odun kömürü, kalemler; boyamak için kullanılan her türlü boyalar; kazımak için gerekli olan uçlar, bıçaklar, baskı araç ve gereçlerinin hepsi resmetme sürecinde kullanılan teknolojilerdir.
31_Ortam Nedir? Sanatçının iletmek istediği düşünce ve duygularını görsel (gerektiğinde işitsel) olarak algılanabilir bir yapıya dönüştüren teknik ve fiziksel ortamdır. Örneğin, tuval ve fotoğraf sadece görsel, sinema ise görsel ve işitsel uyaranlara yönelik ortamdır
32_Yüzey Üzerine Resmetmeyi Sağlayan Teknolojiler Açısından İnsanlık Tarihi İçin Bir Zaman Dizini Oluşturmak Gerekirse Şöyle Bir Sıra İzlemek Gerekir: El-kol gücü dönemi,
Makinelerin dönemi,
Elektronik dönemi,
Karma ortam dönemi
33_Mağara Duvarındaki Resimlerden Başlayarak İnsanoğlunun Resmetmek İçin İlk Kullandığı Teknolojiler Nedir? el-kol gücüyle yönlendirilen araçlar ve aletler olmuştur. El kol gücü dönemi insanoğlunun ateşi bulması, taşları sivrilterek kullanmasıyla başlar
34_ Sanayi Devrimi Nedir? Tarıma, zanaatlara yani insana dayalı bir ekonomiden, sanayinin ve makinelerin üretiminin egemen olduğu bir ekonomiye geçiş süreci
35_Karanlık Kutu Nedir? Dört tarafı kapatılarak içi karartılmış bir kutu. Kutunun bir yüzünde açılan delik yoluyla, dışarıdaki nesnelerin görüntüsü, kutunun içinde deliğin karşısındaki yüzeyde elde edilir. Sağ-sol ve altüst olarak ters görüntü sağlayan bu aygıt, fotoğraf makinesinin atası olarak kabul edilir
36_1760-1840 Yılları Arasında İngiltere’de Yaşanan Ekonomik Dönüşüm Sanayi Devrimi Olarak Adlandırılır. 1800’lü yıllarda bütün Avrupa’yı ve dünyayı etkileyen bu dönemin belirleyici özelliği, insan gücünün yerini makinelerin ve seri üretimin almış olmasıdır
37_Fotoğrafı Kim Ne Zaman Buldu? Yüzey üzerine resmetme açısından Sanayi Devrimi dönemi buluşu fotoğraf (1827) olmuştur. J. Nicéphore Niépce (1765-1833), ışığa karşı duyarlı yüzey üzerinde karanlık kutu (camera obscura) aracılığıyla elde ettiği görüntüyü kaydederek onun kalıcı olmasını sağlamıştır
38_ Görüntü Nedir? Üçboyutlu nesnelerin, ışık kullanılarak, yüzey üzerinde elde edilen ikiboyutlu suretidir
39_ Bakış Açısı Nedir? Objektifin bir konuyu gördüğü açı. Objektifin odak uzaklığına göre sınırları kesin olarak belli bir açıdır
40_ Görüş Açısı Nedir? insanın, çevresinde net olarak görebildiği açı. Bu sınırları kesin olarak belirmemiş bir açıdır
41_ Fotoğraşa Birlikte Sanatçıların Resmedecekleri Konuya Optik Yoluyla Bakmaları Söz Konusu Olmuştur. Optik bakış diye yeni bir görsel durum ortaya çıkmıştır
42_Fotoğraf Makinesi Nesneleri Durağan Olarak Yüzey Üzerine Kaydeden Bir Aygıttır. 1895 yılında ise Auguste L. Lumiére (1862-1954) ve Louis J. Lumiére (1864-1948) kardeş tarafından sinematograf (cinématography) adlı bir aygıt geliştirildi. Sinematograf, fotoğrafın durağan görüntülerini hareketli olarak yüzey üzerine kaydeden bir aygıttır 43_Video Üç Farklı Konuyu İfade Etmek İçin Kullanılmaktadır.
ilki elektronik görüntü anlamında kullanılmasıdır.
ikincisi, video sinyali denildiğinde görüntü anlaşılmasıdır.
Üçüncüsü ise video sektörü kavramıyla iş alanın ifade edilmesidir
44_ Elektronik Görüntü Nedir? adından da anlaşılacağı gibi, yüzey üzerinde elektronik teknoloji yoluyla resmetmeyi sağlar.
Elektronik görüntü, video kavramıyla da anılır
45_Karma Ortam Dönemi Nedir? bilgisayar becerisiyle resmetmenin dönemidir. Bilgisayar; insan elinin, gözünün hatta hafızasının bir uzantısı gibi çalışan teknolojisiyle insana yüzey üzerinde yeni bir resmetme olanağı sunmuştur
46_ Karma Ortam, Çoklu Ortam Nedir? Birden çok görsel-işitsel ortamın kullanıldığı ortam. Genellikle izleyenle etkileşimli bir ortamdır
47_ Geleneksel Resmetme Tekniğinde İnsan elinin fotoğrafını resmetme tekniğinde ise makinelerin ve optiğin belirleyici olduğunu söylemiştik
48_ Çoğaltmak Demek Nedir? yüzey üzerine yapılan bir resmin, çizimin vb. düzenlemenin aynısından birden çok üretmek demektir. Çoğaltmak yüzey üzerindeki resmin yeniden üretimi anlamına da gelir
49_Bir Sonraki Kuşak Da Aynı Teknolojiyi Sanatın Ortamında Kullanıyor Yani Sanatın Ortamı İçinde Yeniden Buluyor. Bu Anlamda Resmetme Tekniklerinin Üç Kez Bulunuşu Söz Konusudur:
Resmetme tekniği,
Çoğaltım aracı,
Sanat eseri üretimi için bulunuşu
50_ Fotoğrafın Sunduğu Teknoloji, Mekanik Olarak Çoğaltan Bir Teknolojidir. Sinema, elektronik görüntü ve bilgisayar teknolojileri de aynıdır. Yani bu teknolojileri kullanan kişi aynı zamanda yeniden-üreterek çoğaltan kişidir. Fotoğraf bir resmetme tekniği olarak 1827’de bulunmuştur. 1839 yılında Fox Talbot’un negatif görüntüyü buluşuyla çoğaltım teknoloji durumuna gelmiştir.
51_ Negatif Görüntü Nedir? Ters tonları olan fotoğrafik görüntü. Pozitif fotoğraf ya da film elde etmek için kullanılır 52_ Eknolojinin Ortaya Çıkardığı Tuzakları Sınışayabilmek. “iki tanesi daha çalılıkta, ama elindeki bir tane kuş değerini bil.” Bunun anlamış çalılıktaki teknoloji ya da kuş yeni ve ileri teknolojilerdir. Bunlar toplum ve sanatçı için hayalî oluş olabilir, önemli olan elinde tuttuğundur
Tuzaklardan sakın.” Teknolojiyle uğraşanlar genellikle pazarlama ve başka nedenlerle fare kapanları üretme eğilimindedirler. Teknoloji kullananlara sorulmadan bu fare kapanları üretilir.
“Hızını iyi ayarla.” Teknolojik değişmenin hızını iyi belirlemek gerekir. Yeni teknolojilerin çevresinde fazlasıyla dikkat çekici hareketler, tanıtımlar oluşur, bunlardan boş yere etkilenmemek gerekir.
Ava giden avlanır.” Bunun anlamı uygun teknolojiyi seçmektir. Yanlış teknolojiyi seçen sanatçı kendini teknolojiye av hâline getirir. Bilmediği, tanımadığı teknoloji onu ve yaratıcılığını yutar. Teknolojinin bu düzeyi sanat dünyası için iki tarafı keskin bıçaktır
Ünite 3 ( Fotoğraf, Gerçeklik Ve Gerçeğin Temsili)
53_ Mutlak An Kavramını Kim Bulmuştur? Bresson fotoğraf çekme deneyimi için Mutlak An” kavramını tanımlamıştır
54_Mutlak An Nedir? mutlak an”, saniyeden çok kısa bir süre içerisindeki, en doğru çerçeve, kompozisyon ile ulaşabileceğimiz, bize fotoğraşanan olayın ya da insanın özünü anlatan zamandır
55_ Gerçeklik Nedir? düşünceden ve bilinçten bağımsız olan bir durum, olgu ya da nesne olarak, doğruluğu sağlayan varlığın bir özelliğidir. Bir şeyin varlık olma özelliğinden dolayı o şeye gerçek denir
56_Doğruluk Nedir? Bilgiyle ilgili bir değerdir. Bilgiyi meydana getiren tek tek ögelerin doğruluğundan ya da yanlışlığından söz edilemez.
Buna göre doğruluk tek tek kavramların değil, bu kavramlardan meydana gelen yargıların ya da önermelerin özelliğidir
57_ Nesnellik Ya Da Objektişik Burada Nedir? herkesin algılamasına açık olmayı ve öznellikten daha doğrusu kişisel, duygu, düşünce, inanç, kanaat ve değerlerden bağımsız bir biçimde var olmayı ifade eder
58_ Realizm (Gerçekçilik) Nedir? Varlığın, insan bilincinden bağımsız ve nesnel bir biçimde var olduğunu savunan görüştür 59_Septisizm (Kuşkuculuk) Nedir? Bilgi kuramında gerçekçi anlayışa karşıt olarak, doğru, kesin, mutlak anlamda bir bilginin mümkün olmadığını savunan görüştür. Felsefe tarihinde gezgin şlozoşar olarak bilinen Soşst düşünürler de, doğru bilginin göreliliğini ve imkânsızlığını savunduklarından bu görüş içerisinde yer alırlar
60_“Doğruluk” Ve “Gerçeklik” Nedir? Günelik dilde çoğu kez birbirine karıştırılan, birbiriyle ilişkili olmakla birlikte birbirlerinden de farklı olan kavramlardır
61_ Descartes’ın Önemi Nedir? Gerçeklik üzerine kuşkucu bir görüş açısından, kesin ve doğru bir bilgiye ulaşabilmesidir 62_Duyum Nedir? İç ve dış çevreden gelen uyarıcıların duyu organlarındaki alıcı hücreler tarafından alınması, sinirler yoluyla beyne iletilmesidir.
63_ Algılama Nedir? Beyne iletilen söz konusu uyarıcı enerjilerinin ya da etkilerinin, beyinde işlenmesi, anlamlandırılması ve yorumlanması biçimindeki nöroşzyolojik süreçtir
64_ Sofist Filozof Protagoras Kimdir? “Rüzgar üşüyen için soğuk, üşümeyen içinse soğuk değildir.” derken, algıların duyumlayanın içinde bulunduğu koşullara göre değiştiğini göstermek istemiştir
65_ Gerçekliğin Farklı Tanımları Nedir? Öncelikle gerçeklik, insanlar tarafından yapıldığı, kurumsallaştırıldığı ve sürdürüldüğü için toplumsal; bireysel bakış açısından bağımsız olduğu için de nesneldir. Başka bir ifadeyle söylendiğinde, gerçeklik hem nesnel hem öznel hem de sosyal yani toplumsaldır. Bu üç durum aslında birbirinden ayrılamaz bir bütünlük gösterse de, biz gerçekliğin farklı yönlerini ayrı ayrı değerlendirebiliriz.
her bireyin kendine özgü bir yaşama dünyası, görüş açısı, değerleri ve deneyimleri bulunmaktadır. işte nesnel gerçeklik, bu anlamda kişisel görüş açılarından bağımsız olmayı ifade etmektedir
Öznel gerçeklik, nesnel gerçekliğin bir yansımasıdır ve tüm insanlar, bir toplumda ya da en azından bir grupta iken, gerçekliğin aynı belirlenimini paylaşırlar
Günümüzde teknolojinin gelişimine bağlı olarak, farklı bir gerçeklik türü daha ortaya çıkmıştır. Özellikle bilgisayar teknolojisiyle gelişen bu gerçeklik türü, sanal gerçeklik olarak adlandırılmaktadır
66_ Algısal İnanç Kim Bulmuştur? Marleau-Ponty, bunu algısal inanç olarak açıklar
67_ Öznelerarasılık Nedir? Diğerleriyle birlikte yaşayan ve etkileşimde bulunan bireylerin bulunduğu, oldukça gerçek bir çevre içerisindeki yaşam dünyasıdır
68_ Günümüz Teknolojisine Yönelik Eleştirileriyle Ünlü Kuramcılardan Sanalılığı Ne Olarak Tarif Etmiştir? Jean Baudrillard, sanallığı bir âcizlik olarak nitelendirmektedir. Ona göre, sanal ortamda zamanın boyutları gerçek zaman içinde birbirine karışır. Yani, her şey bir makinedir artık; bedenler de birer görüntü ve makinenin işlemcisi hâline gelmişlerdir.
69_ İmge Nedir? Zihinde beliren olay, kişi ya da nesnelerin görüntüleridir
70_ Temsi Nedir? Belirgin özellikleri ile yansıtma, sembolü olma, simgeleme anlamlarına gelir
71_Simge Nedir? Herhangi bir nesnenin işareti, sembolüdür. Belirli bir insan topluluğunun uzlaşımı sonucu özel bir anlam kazanmış işarettir. Bu açıdan bakıldığında, bizim için bir anlamı olan tüm işaretler birer simgedir
72_ İmge, Simgeden Ya Da Sembolden Farklı Olarak Nedir? hayal, imaj anlamına gelir
73_İdea Nedir? bir olan, değişmeyen, duyusal olmayan, yalnızca düşünme yoluyla elde edilebilen, zihin dünyamızdaki kavramlar, şkirlerdir. içinde yaşadığımız dünya yani gerçeklik içerisindeki nesneler, duyusal, gelip geçici varlıklar olarak ideaların birer yansıması yani temsilidir
74_ Antik Yunan Düşünür Platon “İdea” Kavramıyla, gerçek ve onun temsili arasında temelli bir ayrım yapmıştır
75_ En Genel Anlamda Sanat Nedir? bilinçli bir varlık tarafından meydana getirilen simgesel anlamda “güzel” üretimi olarak tanımlanabilir
76_Tinsel Nedir? Ruhsal, zihinsel. Tin, ruh, zihin anlamındadır. Bu kavram, insanın ruhsal yanını, kişisel tarihini, kültürünü, düşünce ve düş dünyasını, istek ve arzularını ifade etmekle birlikte, insanlığın toplumsal, kültürel ve tarihsel yanını, yani ortak insanlık durumunu da ifade etmektedir
77_ Frankfurt Okulu Kuramcılarından Benjamin, “mekanik yeniden üretim” ya da “çoğaltım” ifadesiyle, tekil bir varlığın kopyalama yoluyla çoğaltımını kastetmiştir
78_ Sanat Nedir?” sorusuna verilen ilk yanıt da, sanatın doğayı, yaşamı ve insanı yansıtan ya da “taklit” eden (mimesis) bir etkinlik olduğu biçimindedir
79_Metafor Nedir? Mecaz, eğretileme. Bir kavramı yaygın anlamının dışında kullanma. Güncel ve duyusal gerçekliğin dışındaki bilinçaltı alanların keşşyle sanat için farklı gerçeklik alanlarının önemi artmıştır. Diğer yandan sanatçılar, bütün bu değişmelere karşın, doğal güzelliği ön plana çıkartarak, canlı ve gerçekçi betimlemeler gerçekleştirmeye de devam etmiştir 80_ Deneycilik (Empirizm) Nedir? Bilgi kuramında, doğru bilginin kaynağının duyularla elde edilen veriler ya da sonradan elde edilen deneyimler olduğunu ileri süren felsefe akımı
81_ A Priori Nedir? Önsel, deney öncesi. insan zihninde doğuştan bulunan, deneyimle elde edilmemiş olan kavram ve ilkeler. Buna göre biz, doğuştan birtakım bilgilere sahibiz
82_Reşeksiyon Nedir? Düşünme, yansıtma. Felsefe etkinliğini nitelemek için kullanılan bu terim, kendi üzerine dönme, kendi üzerine düşünme anlamına gelir. Zihin kendi üzerine dönerek sahip olduğu bilgiler üzerinde düşünür ve kendini sorgular 83_Farklı Türden İdeleri Ayırt Eden Locke, Deneyi İç Ve Dış Deney Olmak Üzere İkiye Ayırır.
Duyu organlarıyla dış dünyanın tecrübe edilmesi dış deney, bunlar üzerine aklın kendi kendine yaptığı işlem ise iç deneyin konusunu oluşturmaktadır Bu işlem bir refleksiyondur, başka bir deyişle aklın kendisine dönük bir düşünme eylemidir. işbu nokta resmetme ve fotoğraf açısından önemli bir noktadır
84_Fotoğrafta Optik Yoluyla Elde Edilen Bir Görüntü Söz Konusudur. Ve bu görüntüler gözle görülen gerçekten farklılık gösterirler. Bunun en önemli nedeni ise yanılsamadır. Yanılsama(illüzyon), nesnenin, fziksel koşulları, uyarıcıların içinde bulundukları koşullar ve psikolojik etkenler nedeniyle gerçekte olduğundan farklı olarak algılanmasıdır
85_ Bilim Nedir? Evren, doğa, insan ve yaşam üzerinde sistemli, yöntemli, kanıtlanabilir, denenebilir, tutarlı ve geçerli bilgi üreten bir çalışma alanıdır
86_ Nesnellik Aynı Zamanda Neyi İfade Eder? Bilimsel araştırmaların, kişisel duygu, düşünce, inanç ve kanılardan arınmış olması koşulunu da ifade etmektedir.
87_ Teknik Nedir? Yunanca techne sözcüğünden gelen teknik ise, beceri, alet ve gereç yapma bilgisi anlamına gelir.
Ünite 4 ( Görsel Algı Ve Görsel Estetik Öğeler)
88_Görülebilir Işık Tayfı Da Renklerden Oluşur. CIE (Commission Internationale de l’Eclairage), 380 nm ile 780 nm arasındaki dalga boylarını “görülebilir” olarak belirlemiştir. Bu görülen ışığın 380 nm’den (mavi) 780 nm’ye (kırmızı) değişen birleşimleridir
89_ Kornea Nedir? Gözün en üst katmanında bulunan ve yaklaşık yarım milimetre kalındığında olan parlak yüzeydir
90_ Pupil Nedir? Göz bebeği olarak da adlandırılan, irisin açılıp kapanmasıyla oluşan ve siyah bir daire gibi gözüken deliktir 91_ Retina Nedir? Üzerine düşen ışınları elektrik enerjisine dönüştüren ve göz küresinin arka kısmının içini kaplayan kırmızıkavuniçi renkte damarlı tabakadır
92_ Rod Ve Koni Olmak Üzere İki Farklı Fotoreseptör Bulunur. Rodların sayısı yaklaşık 110-125 milyon, konilerin sayısı ise
6,3-6,6 milyon kadardır
93_ Rod Hücreleri Nedir? Alacakaranlıkta görmemizi sağlayan ince uzun hücrelerdir ve renklere karşı duyarlı değildir renkleri grinin tonları olarak görmemizi sağlarlar
94_ Koni Hücreleri Nedir? Bu hücreler, gün ışığında renkli görmemizi sağlayan hücrelerdir. Mavi, kırmızı ve sarı olarak üç ana grupta bulunan koni hücreleri birlikte hareket ederek, retinada milyonlarca rengin oluşmasında en önemli rolü oynarlar.
95_ Algı Nedir? Psikoloji ve bilişsel bilimlerde duyusal bilginin alınması, yorumlanması, seçilmesi ve düzenlenmesi anlamına gelir
96_ Fakat, Görsel Kodların Algılayan Kişiye Bağlı Olarak Gösterdiği Değişimleri İse;
Kişiye ait beklentiler,
Kişinin ilgi alanları,
Kişiye ait gereksinimler,
Kişinin sahip olduğu inançlar ve
Kişinin daha önce yaşadığı deneyimlerden öğrendikleri olarak sıralayabiliriz.
97_ Beklentiler Nedir? Algı sürecinde önce çıkan en önemli etkenlerden biridir. Bu duruma farklı olaylar karşısında şaşırmamız ya da ürkmemizi örnek verebiliriz
98_ İlgi Alanları Nedir? Algıyı tetikleyen ve duyu reseptörlerimizden gelen iletileri, algısal etkinliklere dönüştüren bir başka durum da ilgi alanlarıdır
99_Algılayan Kişiye Ait İnançlar Ve Değerler De, algısal etkinlikler için önemli bir değişkendir. Örneğin, bir otomobil kullanırken karşınıza çıkan bir inek sürüsü, Türkiye’de bir trafik sorunu olarak algılanabilecekken, aynı durumun
Hindistan’daki algısı çok daha farklı olacaktır. Belirli nesnelere, durumlara atfettiğimiz önem, verdiğimiz değer bizim algımızı yönlendiren temel etkenler arasındadır
100_Algıda Seçiçilik Nedir? Çevremizi saran nesne, kişi ya da olgulardan duyu organlarımıza sürekli olarak uyaranlar ulaşır. Bu uyaranlardan bazılarının elenerek, bazılarının ise seçerek algılanması süreci algıda seçicilik olarak tanımlanır
101_ Duygusal Duyum Kavramı Nedir? Duyu organlarımız yavaş yavaş bu uyarana göre alışır ve bu uyarana karşı körleşmeye başlar. işte bu durum duyusal uyum kavramıyla açıklanır.
102_Alt Eşik Nedir? Bir insanın duyu organlarının belli belirsiz uyarılmaya başlandığı en düşük şiddeti tanımlar.
103_ Üst Eşik Nedir? Duyu organlarının bir uyarıyı duyumsamasının kaybolduğu en yüksek şiddeti ifade eder
104_ Farklılaşma Eşiği Nedir? Kimi durumlarda ise, alt ve üst eşik arasında belli belirsiz değişimler olduğunda bile, duyu organlarımız bu küçük değişimler karşısında uyarılır. işte, bir uyarıcıda fark edilebilen en küçük şiddet değişmesine farklılaşma eşiği adı verilir.
105_ Psikoloji Kuramcıları, Alıgısal Etkinliklerin Temel Konusunu Oluşturan Duyu Organlarını İkiye Ayırırlar. Bu Ayrım, Birincil Duyu Organları Ve İkincil Duyu Organları Adları Altında Gerçekleştirilir.
Birincil duyu organları, insan yaşamı için diğerlerinden daha önemli yer tutan ve eksiklikleri diğerlerinden daha fazla önem arz eden görme ve işitme duyularıdır. Anlaşılacağı üzere, hem görme hem de işitme duyuları, diğer duyulara göre çok daha işlevsel olduklarından, birincil duyu organları olarak tanımlanır.
Görme ve işitme duyularının dışında kalan duyu organları ise ikincil duyu organları olarak adlandırılır. Bu ayrımın temel vurgusu, belirtildiği gibi, görme ve işitme duyularının insan yaşamında diğer duyulara göre daha önemli bir yere sahip olmasında yatar.
106_ Algıyı Yönlendiren Uyaranlara ait özelliklerden birisi de zıtlıklardır.
107_Buradan Da Anlaşılacağı Üzere, Uyarana Ait İlk Önemli Değişken Nedir? Uyaranın şiddeti olarak tanımlanabilir. Uyaranın şiddetine göre algısal etkinlik de değişimler gösterebilir. Bir diğer değişken ise uyaranın frekansıdır 108_Yanılsama Türleri Nedelerdir?
Muller-Lyler yanılsaması, eşit uzunluktaki iki çizginin uçlarında bulunan iç ve dış oklar birbirlerinden farklı uzunlukta algılanmalarına neden olmaktadır. Oysa her iki çizgi de eşit uzunluktadır. Yine de birçok kişi, üstte bulunan çizgiyi, alttakine oranla daha uzun algılayacaktır
Poggendorff yanılsaması ise birbirlerine paralel olarak duran iki dikey çizgiyi kesen çapraz çizginin sanki kırılıyormuş izlenimi vermesi durumudur
Zollner yanılsaması, yine birbirine paralel olan çizgilerin farklı yönlere kesilmesiyle, paralel değilmiş gibi algılanmasını göstermektedir
Titchener yanılsaması, nesnelerin gruplar hâlinde algılandıklarında birbirlerinden bağımsız olarak nasıl farklı algılanabildiklerini göstermektedir
Wundt yanılsaması, birbirine paralel iki yatay çizginin, ortadan birbirlerine doğru eğimliymiş gibi algılanmasını içermektedir.
109_ Hareketli Film Görüntüsü. Kaç Kareden Oluşur? Bir saniye içinde ardarda gösterilen 24 dura¤an kareden oluflur 110_ Algıda Uyarana İlişkin Değişkenleri;
Uyaranın şiddeti,
Uyaranın frekansı,
Hareket,
Zıtlıklar ve
Norm dış durumlar olarak sıralamak mümkündür