Damga Vergisi Final Konuları
ÜNİTE 5 YARGILAMA HARÇLARI
Kanun’un (1) sayılı tarifesinde harçlar üç ana başlık altında düzenlenmiştir, Bunlar Mahkeme Harçları, İcra ve İflas Harçları ile Ticaret Sicil Harçlarıdır.
Harçlar Kanunu’nun (1) sayılı tarifesinde yer alan mahkeme harçları hukuk davaları ile idari dava işlerinde alınacak harçları düzenlemektedir. Bu harçlar, dava açılması sırasında alınan başvuru harcı, yargılama sırasında koşulları oluştuğunda cezai mahiyette celse harcı, yargılama içerisinde yapılacak keşiflerde keşif harcı, yargılama sona erdiğinde karar ve ilam harcı ile ilk derece mahkemelerince verilecek kararlara karşı takip edilecek kanun yollarında alınacak temyiz, istinaf ve itiraz harçları olarak beş ayrı harç öngörülmüştür.
Diğer taraftan Harçlar Kanunu’nun (3) sayılı tarifesinde yer alan vergi yargısı harçları ise gerek derece başvurusu gerekse kanun yolları başvurusuna karşılık olmak üzere başvurma harcı, karar ve ilam harçlarına karşılık olmak üzere maktu harçlar ve nispi harçlar ile suret harçlarına yer verilmiştir. (3) sayılı tarifede yer alan vergi yargısı ile ilgili başvuru harçları ve kanun yolları ile ilgili harçlar (1) sayılı tarifede yer alan mahkeme harçları metodolojisine uygun olarak birlikte değerlendirilerek, yargılama harçlarının uygulamasında farklar ve benzerliklerin daha kolay anlaşılması öngörülmüştür.
Başvuru Harcında Vergiyi Doğuran Olaylar
Dava Açılması: Asliye Hukuk Mahkemeleri dava konusunun değer ve miktarına bakılmaksızın malvarlığı haklarına ilişkin davalarla, şahıs varlığına ilişkin davalar ile diğer dava ve işler bakımından görevli mahkeme, aksine bir düzenleme bulunmadıkça asliye hukuk mahkemesi olarak belirlenmiştir.
Davaya Müdahale: HMK’da üçüncü kişinin müdahalesi asli ve Fer’i olarak ikiye ayrılmıştır. HMK 65. madde gereğince bir yargılamanın konusu olan hak veya şey üzerinde kısmen ya da tamamen hak iddia eden üçüncü kişi, hüküm verilinceye kadar bu durumu ileri sürerek, yargılamanın taraflarına karşı aynı mahkemede dava açabilecektir. Asli müdahale de 3. Kişi doğrudan taraf olur. Asli müdahale talebinde bulunan kişi müdahale davasının davacısı olarak taraf sıfatına kavuşurken diğer davanın davalı ve davacısı ise bu davanın davalıları haline gelmektedir. Fer’i müdahalede ise üçüncü kişinin doğrudan bir taraf olma hakkı yoktur, ancak taraflardan birisinin davayı kazanmasında hukuki yararı varsa o taraf yanında ve ona yardımcı olmak amacıyla, tahkikat sona erinceye kadar, davada yer almaktır. Mahkemece Fer’i müdahil hakkında herhangi bir karar verilemez. Bu nedenle Fer’i müdahil yargılama giderlerine de mahkûm edilemez. Asli müdahale aslında bir çeşit karşı davadır. Ancak Fer’i müdahalede yeni bir dava yoktur ve müdahilin taraf sıfatı oluşmaz.
Tevdi Yerinin Tayini: Borcundan kurtulmak isteyen borçlunun, tevdi yerini belirlenmesi talebi başvuru harcına tabidir.
İhtiyati Tedbir: Dava açılmadan önce esas hakkında görevli ve yetkili olan mahkemeden ihtiyati tedbir talebinde bulunulması halinde, (1) sayılı tarife gereğince başvurma harcı alınacağı açıktır. Diğer taraftan, dava açıldıktan sonra veya dava dilekçesi ile birlikte ile ihtiyati tedbir talebinde bulunulmuş ise ihtiyatî tedbir talebi için herhangi bir harç alınmayacaktır.
İhtiyati Haciz: İhtiyati haciz talebinde bulunulması halinde (1) sayılı tarife gereği başvurma harcı alınacaktır.
Delil Tespiti: Açılmış olan davada delillerin tespit ve değerlendirilmesi için ayrıca harç alınmaz.
Çekişmesiz Yargı İşleri: Çekişmesiz yargı, hukukun, mahkemelerce,
(1) İlgililer arasında uyuşmazlık olmaması,
(2) İlgililerin, ileri sürülebileceği herhangi bir hakkının bulunmaması,
(3) Hâkimin re ’sen harekete geçmesi hallerinden birine veya birkaçına göre bu yargıya giren işlere uygulanmasıdır.
Çekişmesiz yargı işlerinde görevli mahkeme, aksine bir düzenleme bulunmadığı sürece sulh hukuk mahkemesidir. Başvuru harçları da (1) sayılı tarifeye uygun olarak alınacaktır.
Başvuru Harcı Miktarları: Harçlar başvuru mercileri dikkate alınarak miktar bakımından çeşitlendirilmiş ve dört farklı maktu tutarın uygulandığı bir tarife getirilmiştir.
1. Sulh mahkemeleri ile icra hukuk mahkemeleri
2. Asliye mahkemeleri ile idare mahkemeleri
3. Bölge adliye mahkemeleri, bölge idare mahkemeleri, Yargıtay, Danıştay ile Askeri Yüksek İdare Mahkemesi
4. Anayasa Mahkemesi
Kanun Yollarına Başvurulması:
Yargıtay hukuk dairelerine yapılacak temyiz başvurularında,
Danıştay’a yapılacak temyiz başvurularında,
Yürütmenin durdurulmasına ilişkin itirazlar dâhil olmak üzere bölge idare mahkemelerine itirazen yapılacak başvurularda, Bölge adliye mahkemeleri hukuk dairelerine yapılacak istinaf yolu başvurularında, başvurma harcı alınacağı hükme bağlanmıştır. Fakat Yargıtay ceza dairelerine yapılacak başvurular ve icra mahk kararlarına karşı yapılacak başvurular da harç alınmasını Anayasa Mahk iptal etmiştir. Nedeni ise; ödeme gücü olmayanların adil yargılama hakkına sahip olmasıdır.
Başvurma Harcı Uygulanmayacak Yargı İşleri: Yargılama sırasında yapılan diğer işlemler de keşif haricinde başvuru harcına tabi tutulmayacaktır. Örn; bilirkişi talebinde bulunmak, tanık dinletmek gibi işlemler harca tabi değildir.
Celse Harcı: Yargılama işlemleri sırasında yargılama, tarafların talep ve kabulü üzerine ertelenmiş ise celse harcı taraflardan alınacaktır. Taraflar, daha önce yapılması mümkün olduğu halde yapmamış olması nedeniyle duruşmanın ertelenmesine sebep vermiş ise o zaman celse harcı buna sebep veren taraftan alınacaktır. Bu konuda mükellef hizmetten yararlanan değil; hizmete engel olan taraftır. Bu harç iki celse (duruşma) içerisinde ödenmez ise harç, bir misli fazlasıyla alınacaktır. Eğer bu harç ödenmez ise bu sefer celse harcına karar veren mahkemece Hazine ve Maliye Bakanlığı’na yazı ile cebren alınması gündeme gelecektir. Celse harçları sadece sulh mahkemeleri, asliye mahkemeleri ile idari yargı mercileri için öngörülmüştür. İlk derece mahkemesi olmasına rağmen vergi mahkemeleri için öngörülmemiştir.
Karar ve İlam Harcı: Yargılama giderleri arasında yer alan karar ve ilam harçları, lehine karar verilenden değil aleyhine karar verilenden alınmaktadır. Dava açanın ödemiş olduğu peşin harcı da karşı tarafa rücu etme hakkı olduğu gibi bakiye karar ve ilam harcı, doğrudan aleyhine karar verilene yükletilmektedir.
Yargı harçları (1) sayılı tarifede yazılı işlemlerden değer ölçüsüne göre nispi esas üzerinden, işlemin nev’i ve mahiyetine göre maktu esas üzerinden alınır. (1) sayılı tarifede yer alan yargılama harçlarında ve (3) sayılı tarife yer alan vergi yargısı harçlarında değere bağlı kararlarda nispi harç uygulanıp, diğerlerinde ise işlemin içeriğine göre maktu harç alınmaktadır.
Nispi Karar ve İlam Harcı: 1) sayılı tarifeye göre;
• Konusu belli bir değerle ilgili bulunan davalarda esas hakkında karar verilmesi halinde ve harç yüzde elli oranında uygulanmak üzere tahkim yargılaması sırasında hüküm altına alınan anlaşmazlık konusu değer üzerinden,
• Bir gayrimenkulün hissedarlar arasında satış suretiyle ortaklığın giderilmesine dair olan hükümlerde taşınmazın satış bedeli üzerinden,
• Taşınmazın hissedarlar arasında taksimine dair olan hükümlerde taksim edilen taşınmaz değeri üzerinden,
• Nafaka verilmesine dair hükümlerde bir senelik nafaka bedeli üzerinden, nispi karar ve ilam harcına hükmedilir.
Diğer taraftan konusu belli bir değerle ilgili bulunan davalarda ve 2499 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu’nun 38/A maddesinin birinci fıkrasında tanımlanan konut finansmanından kaynaklanan alacaklar ile Toplu Konut İdaresi Başkanlığı’nın rehinle temin edilmiş alacaklarının takibinde, ihalenin feshi talepleri ile ilgili olarak esas hakkında karar verilmesi halinde hüküm altına alınan anlaşmazlık konusu değer üzerinden de nispi harç uygulanmaktadır.
Vergi yargısı harçlarında nispi karar harcına hükmedilmesi için başvuran lehine karar verilmesine gerek bulunmamaktadır.
Vergi davalarında karşı taraf, harçtan muaf gümrük, vergi idaresi veya belediye olduğundan başvuran lehine dava sonuçlansa bile karar harcına hükmedilmektedir.
Değer ölçüsüne göre harca tabi işlemlerde (1) sayılı tarifede yazılı değerler esas alınırken müdahalenin önlenmesi, tescil ve tapu kayıt iptali gibi taşınmazın kendisi ile ilgili olan davalarda taşınmazın değeri dikkate alınacaktır. Taşınmazın kendisi ile ilgili davalarda haksız kullanım ve tazminat gibi taleplerde de bulunulduğu takdirde harç, taşınmazın değeri ile talep olunan tazminat ve haksız kullanım tutarı üzerinden alınacaktır.
Değer belirlenmesi mümkün olan durumlarda dava dilekçelerinde değerin gösterilmesi zorunludur. Eğer gösterilmemişse davacıdan değerin belirlenmesi istenir. Eğer davacı bu belirlemeyi yapmaz ise dava dilekçesi işleme konulmaz.
Taşınmazın tahliyesi davalarında karar ve ilam harcı, yazılı sözleşme olsun veya olmasın bir yıllık kira bedeli üzerinden alınacaktır. Muhakeme sırasında tespit olunan değerin, dava dilekçesinde bildirilen değerden fazla olduğu anlaşılırsa, yalnız o celse için muhakemeye devam olunur, takip eden celseye kadar eksik değer üzerinden peşin karar ve ilam harcı tamamlanmadıkça davaya devam olunmaz.
Vergi yargısı ile ilgili karar harçlarında peşin harç uygulaması yoktur. Mahkeme harçlarında ise karar ve ilam harcının dörtte biri peşin olarak ödenmek zorundadır. Ölüm ve cismani zarar sebebiyle açılan maddi ve manevi tazminat davalarında peşin alınan harcın oranı yirmide bir olarak uygulanır.
Maktu Karar ve İlam Harcı: Nispi harç uygulanmayacak davalarla, taraf teşkiline imkan bulunmayan davalarda verilen esas hakkındaki kararlarla, davanın reddi kararı ve icra hukuk mahkemelerinin yine nispi harca tabi olmayan kararlarında, bu davalarda esasa etki eden veya karar düzeltme taleplerinin reddine dair Yargıtay, Danıştay ve Askeri Yüksek İdare Mahkemesi kararları, bölge adliye mahkemeleri, idare mahkemeleri, bölge idare mahkemeleri, Yargıtay, Danıştay ve Askeri Yüksek İdare Mahkemesinin icranın geri bırakılması kararları, delil tespiti, ihtiyati haciz ve ihtiyati tedbir kararları maktu harca tabi tutulmuştur.
Özellikli Yargı İşleri
Tahkim: Tahkime başvurma harca tabi değildir. Tahkimi, kanunla getirilen tahkim ve sözleşme ile getirilen tahkim olarak da ikiye ayrılabilir. Kanunla getirilen ve sorunlarının çözümüne dair tahkim kararları çoğunlukla kesin hüküm niteliğindedir. Öte yandan sözleşme ile getirilen tahkim şartı çerçevesinde verilen kararlara karşı iptal davası açılabilir. Ancak yargılamayı yapacak hakemlere ücret ödenecektir. Tahkim masraflarının nasıl karşılanacağı taraflar arasındaki sözleşme hükümlerine göre belirlenmektedir.4686 sayılı Milletlerarası Tahkim Kanunu (MTK) ise yabancılık unsuru taşıyan ve tahkim yerinin Türkiye olarak belirlendiği veya bu Kanun hükümlerinin taraflar ya da hakem veya hakem kurulunca seçildiği uyuşmazlıklar hakkında uygulanır. Milletlerarası tahkim-de de hakem bazı konularda asliye hukuk mahkemesinden yardım isteyebilir.
Milletlerarası Tahkim Kanunu kapsamında verilecek kararlar yabancı hakem kararları değildir. Yabancı hakem kararların tanıma ve tenfiz için mahkemelere başvurulması da harca tabidir.
Yabancı Mahk İlamları:
Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanununun 54. Maddesi gereği yabancı bir ülke mahkemesinin verdiği kararın Türkiye’de uygulanabilmesi için;
Karşılık Davalar;
HMK 132. maddesi gereğince kendileri aleyhine dava açılan kişiler, eğer bu dava ile bağlantılı olarak talep ileri sürebileceği bir hakkının bulunması veya asıl davada ileri sürülen talep ile karşı davada ileri sürülecek talep arasında takas veya mahsup ilişkisinin bulunması hallerinde karşı dava açabilir. Davaya müdahale eden kimse, kanun yollarına müracaat ederse yanında yer aldığı taraftan alınan harca eşit harcı ödemek zorundadır.
İşlemden Kaldırılan Dosyanın Yenilenmesi:
Dosyanın işlemden kaldırıldığı tarihten başlayarak bir ay geçtikten sonra yenileme talebinde bulunulursa, yeniden harç alınacağı düzenlenmiştir. Üç aylık süre içerisinde dava yenilenirse yenilenen dava eski davanın devamı sayılır. Kanun koyucu harçsız yenileme süresini bir ay olarak öngörmüştür.
Kararın Bozulması: Bir hükmün bozulmasından sonra verilecek hükümlerden yeni bir hüküm gibi karar ve ilam harcı alınır ve bozulan hükümden daha önce alınmış olan karar ve ilam harcı, sonraki hükme ait harçtan mahsup edilir.
Kararın Düzeltilmesi: Harçlar Kanunu’nun 9. maddesinde karar düzeltme talebinin kabulü üzerine temyiz olunan hüküm tasdik edilirse, temyiz olunan hükümden alınmış olunan harç kadar yeniden harç alınmaktadır.
Yargılamanın Yenilenmesi: Harçlar Kanunu’nun 10. maddesi gereğince yeniden yargı-lamanın kabulü üzerine görülecek davalar, yeni davalar gibi harca tabidir. Eğer yeniden yargılama sonrasında talepte bulunan sonuç olarak haklı çıkarsa daha önce alınan harç mahsup edilir.
Terditli Davalar:
Aynı davalıya karşı birden fazla talebini, aralarında aslilik-ferilik ilişkisi kurmak suretiyle, aynı dava dilekçesinde ileri sürebilir. Bunun için, talepler arasında hukuki veya ekonomik bir bağlantının bulunması şarttır. Davacı ilk önce istediği sonucu açıkça belli edecek, eğer bu sonuç mahkemece uygun görülmez ise ikincil olarak isteyeceği sonucu talep edecektir. Ancak bu talepler birbirinden bağımsız olmayacaktır.
Mahkemece eğer ilk talep kabul edilirse ikincil talep konusunda bir inceleme ve karar verilmeyecektir. O halde harç ilk talep dikkate alınarak alınmalıdır. Eğer ilk talep kabul edilmemiş ise ikincil talebin değerlendirilmesi için ikinci talebin daha fazla bir harç gerektirip gerektirmediğini dikkate almak gerekmektedir. Eğer ikincil talep için daha fazla peşin harç ödenmesi gerekiyor ise Harçlar Kanunu’nun 30. maddesi gereğince eksik harç tamamlattırılarak yargılamaya devam edilmesi gerekmektedir.
Göreviz ve Yetkisiz Mahk Başvurma: Mahkemenin yetkisizlik veya görevsizlik kararı vermesi sebebiyle yetkili veya görevli mahkemeye yeniden başvurulması halinde başvuru harcı alınmaz. Ancak süresinde gönderme talebinde bulunulmaması halinde ise dava açılmamış sayılacağından, yeniden açılacak dava başka bir dava olarak karşımıza çıkacaktır.
Davaya Son Veren Taraf İşlemleri:
Tarafların kabul veya feragati diğer tarafın veya mahkemenin kabulüne bağlı değildir. Feragat ve kabul kesin hüküm gibi sonuç doğurur yani feragat veya kabul nedeniyle sona eren davalarda verilen kararlara karşı veya kısmen feragat veya kabule bağlı ise bu kısımlara karşı kanun yolu kapalıdır. Feragat veya kabul beyanında bulunan taraf, davada aleyhine hüküm verilmiş gibi yargılama giderlerini ödemeye mahkûm edilecektir. Diğer taraftan davalı, davanın açılmasına kendi hal ve davranışıyla sebebiyet vermemiş ve yargılamanın ilk duruşmasında da davacının talep sonucunu kabul etmiş ise yargılama giderlerini ödemeye mahkûm edilmeyecektir.
Sulh, görülmekte olan bir davada, tarafların aralarındaki uyuşmazlığı kısmen veya tamamen sona erdirmek amacıyla, mahkeme huzurunda yapmış oldukları bir sözleşme olarak tanımlanmıştır. Sulh de feragat ve kabulde olduğu gibi ilgili bulunduğu davayı sona erdirir ve kesin hüküm gibi hukuki sonuç doğurur. Taraflar, kabulde olduğu gibi ancak üzerinde serbestçe tasarruf edebilecekleri uyuşmazlıkları konu alan davalarda sulh olabilirler. Sulhta yargılama giderleri sulh sözleşmesine göre tarafların iradesine göre belirlenecektir. Bu yargı harçlarının yükümlüsünün sözleşme ile değiştirilebileceğine bir örnek olarak ortaya çıkmaktadır.
Dava, davadan feragat veya davayı kabul veya sulh nedeniyle yargılamanın ilk celsesinde sona ererse, karar ve ilam harcının üçte biri, daha sonra olursa üçte ikisi alınacaktır.
Davaların Birleşmesi: Davalar birleştirildiğinde de iki ayrı dava olup, her ikisi hakkında ayrı ayrı hüküm kurulmalıdır. Bu durumda birleştirilen davalar için karar ve ilam harçları ayrı ayrı hesaplanarak sonucuna göre ilgili tarafa yükletilmelidir.
Davaların Ayrılması: Ayrılan davanın dosyası ilk dosyada bu kısımlara ait yazıların tamamının onaylı suretleri konularak yeniden oluşturulur. Ayrılan davalar bakımından daha önce tek karar ve ilam harcı alınmış ise her biri için ayrıca harç alınır, daha önce alınan harç ayrılmış davaları da kapsıyorsa yeniden harç alınmaz. Ayrılıp yeni esas numarası alan her dava için başvuru harcı alınır.
Dilekçe Ret Kararı: Aralarında bağlılık bulunmaması nedeniyle tek dilekçe ile dava açılamayacak olmasına rağmen birden fazla işleme karşı tek dilekçe ile dava açılmış ise mahkemece yapılacak ilk inceleme sonucunda yeniden düzenlenmek veya noksanları tamamlanmak üzere dilekçelerin reddine karar verilir. Bu işlem sonucunda davacı dava açma hakkını kaybetmez ancak açacağı davalar önceki davadan ayrı her biri için yeniden başvuru harcı ödenmesi gerekmektedir.
Adli Yardım: Adli yardımdan yararlanan kişiden yargılama giderleri arasında yer alan dava açılırken alınması gereken peşin karar ve ilâm harcı ile başvurma harcı ertelenerek alınmayacaktır. Adli yardım kararından dolayı ertelenen tüm yargılama giderleri ile Devletçe ödenen avanslar dava veya takip sonunda haksız çıkan kişiden tahsil olunur. Adli yardımdan yararlanan kişinin haksız çıkması halinde, uygun görülürse yargılama giderlerinin en çok bir yıl içinde aylık eşit taksitler halinde ödenmesine karar verilebilir.
Dava Konusunun Devri: Davanın açılmasından sonra, davalı taraf, dava konusunu üçüncü bir kişiye devrederse, davacı isterse, devreden tarafla olan davasından vazgeçerek, dava konusunu devralmış olan kişiye karşı davaya devam edebileceği gibi, davasını devreden taraf hakkında tazminat davasına dönüştürebilecektir. Harçlar Kanunu’nun 16. maddesi gereğince değer tayini mümkün olan hallerde dava dilekçelerinde değer gösterilmesi zorunludur.
Diğer taraftan davanın açılmasından sonra, dava konusu davacı tarafından devredilecek olursa, devralmış olan kişi, görülmekte olan davada davacı yerine geçer ve dava kaldığı yerden devam eder. Yargılama giderleri bakımından yeni davacı, eski davacının külli hale-fi olarak verilecek karar ile karar ve ilam harcından sorumlu olacaktır.
İhtiyari Dava Arkadaşlığı: İhtiyari dava arkadaşlığında, davalar birbirinden bağımsız olduğu gibi, dava arkadaşlarından her biri, diğerinden bağımsız olarak hareket eder. Tek dava olmakla birlikte aynı dava içerisinde birden fazla bağımsız dava olması, her biri için ayrı karar verilecek olması nedeniyle her davacıdan ayrı başvurma ve peşin karar ve ilam harcı alınması gerekmektedir.
ÜNİTE 6 İCRA VE İFLAS HARÇLARI
İhkak-ı hak olarak tanımlanan kendi hakkını zorla alma eski (765 sayılı) Türk Ceza Kanunu’nun 308. maddesi kapsamında ayrıca suç sayılmıştır. Bir kimse hükümete (devletin yetkili organlarına) başvurma olanağı varken bir hakkı elde etmek suretiyle eşya üzerinde zor kullanarak kendiliğinden hakkını alması veya bu hakka ulaşmak için şahıslara tehdit veya şiddet uygulaması yasaklanmıştır. Yeni (5237 sayılı) Türk Ceza Kanunu’nda kendiliğinden hak almaya yönelik fiilleri ayrı ve bağımsız bir suç olarak yer almamıştır, Ancak kendiliğinden hak arama amacı ile işlenen hırsızlık, yağma, dolandırıcılık, belgede sahtecilik suçlarında bu amaç hukuka uygunluk sebebi olarak değil, sadece hafifletici neden olarak dikkate alınmıştır. Kendiliğinden hak arama amacı ile işlenen güveni kötüye kullanma, Konut dokunulmazlığının ihlali, tehdit ve mala zarar verme gibi suçlarda ise hafifletici neden olarak bile sayılmamıştır.
Her asliye mahkemesinin yargı çevresinde yeteri kadar ayrı ayrı veya birlikte icra ve iflas dairelerinin bulunması gerekmektedir.
Devlet tarafından sunulan icra ve iflas işleri Harçlar Kanunu kapsamında harca tabi tutulmuş işlemlerdir. Harçlar Kanunu’na göre kural olarak harca tabi işlemi başvuran ödemek zorunda olsa da borçlunun kusurlu davranışı nedeniyle alacaklının masraflara katlanmak ve alacağına kavuşmak zorunda kalması alacak haklarını azaltıcı bir etki yaratacağından adil de olmayacaktır. Türk Borçlar Kanunu’nun (TBK) 49. maddesi gereğince kusurlu ve hukuka aykırı bir fiille başkasına zarar veren, bu zararı gidermekle yükümlüdür.
İCRA HARÇLARI
İcraya Başvurma Harcı: İcra takibi, alacaklının alacağına devlet zoruyla kavuşması için yapılan işlemleri tanımlar. Alacağına kavuşmak isteyen alacaklı ilamlı ve ilamsız takip olmak üzere iki farklı takip yolundan birini seçebilir. İcra takipleri takip talebi ile başlar. Takip talebinde takip konusu alacağın kaynağı olan senet, senet yok ise borcun kaynağının gösterilmesi gerekmektedir. Mahkeme huzurunda yapılan sulhlar, kabuller ve para borcu ikrarını içeren re ‘sen tanzim edilen noter senetleri, istinaf ve temyiz kefaletnameleri ile icra dairesindeki kefaletler, ilam gibi dikkate alınırlar. İcra kefaletleri müteselsil kefalet hükmündedir.
İlamsız takiplerde borçluya gönderilen ödeme emrine karşı borçlu süresi içerisinde itirazda bulunur ise icra takibi duracaktır. İtiraz süresinde değilse alacaklının talebi üzerine icra memuru takip işlemlerine alacağın tamamı için devam edecektir. Eğer borçlu, borcun yalnız bir kısmına itirazda bulunmuşsa, takibe kabul ettiği miktar için devam edilecektir.
Alacaklının İtiraz nedeniyle duran takibe karşı 2 hakkı bulunur:
İpotek Alacaklısına Ulaşılamaması veya Temerrüdü: Halen mevcut olan veya henüz doğmamış olmakla beraber doğması kesin veya olası bulunan herhangi bir alacak, ipotekle güvence altına alınabilecektir. Alacak sona erince ipotekli taşınmazın maliki, alacaklıdan ipoteği terkin ettirmesini isteyebilir. İpotekle temin edilmiş ve vadesi gelmiş bir alacağın borçlusu, borcunu ödeyerek ipotek altında bulunan taşınmazını ipotek altından kurtarmak istediğinde borcunu ödemek için alacaklıya ulaşamadığı veya alacaklı haklı bir sebep olmak-sızın alacağı almıyor (alacaklının temerrüdü) ise icra dairesine müracaatla alacaklısına ulaşamadığını ve ikametgâhının bilinmediğini veya borcu almaktan ve ipoteği çözmekten kaçındığını beyan ederse icra dairesi on beş gün içinde daireye gelerek parayı almasını ve ipoteği çözmesini alacaklıya usulüne göre tebliğ eder. Alacaklı on beş gün içinde gelmediği veya gelip de kanunen geçerli bir sebep ileri sürmeksizin parayı almaktan ve ipoteği çözmekten kaçınırsa borçlu borcunun tamamını icra dairesine yatırdığında İcra Mahkemesi verilen paranın alacaklı adına alınmasına ve ipotek kaydının terkinine (kaldırılmasın) karar verir. Vadesi gelmemiş ipotek ile teminat verdiği borçları işlemiş ve işleyecek faizleri ile birlikte ödeyebilir. Alacaklının, ödemeyi kabul etmesi halinde icra dairesinde işlem tamamlanacaktır. İcra dairesi borçlu açısından ipoteğin kaldırılması için tevdi yeri görevini yürütmektedir. İcra dairesi borçlunun ödeme borcunun icrasını sağlayarak borçlunun borcundan kurtulmasına da yardım etmektedir. Borçlunun icra dairesine yapmış olduğu bu başvuru da icraya başvurma harcının konusuna girecektir.
Alacaklıya alacağı herhangi bir takip talebi bulunmadan ödenmektedir. Alacaklının ta-kip talebi olmadan alacaklıya yapılan ödemelerden tarifeye göre İİK 125/3 gereğince tahsil harcı kesilebilmesi için ödemenin ipotekli taşınmazın diğer alacaklılar tarafından ipoteğin paraya çevrilmesi suretiyle satışından dolayı yapılması gerekmektedir. Bu durumda borçlunun borcunu ödeyerek ipoteği kaldırması nedeniyle tahsil harcı ödenmeyecektir.
İcraya Başvurma Harcına Tabi Olmayan İşlemler
Ödeme Emrine İtiraz: İtiraz etmek isteyen borçlu, itirazını, ödeme emrinin tebliği tarihinden itibaren yedi gün içinde dilekçeyle veya sözlü olarak icra dairesine bildirmek zorundadır. Ödeme emrine itiraz, icraya yapılacak sözlü veya yazılı başvuru ile yapılacaktır.
Kanun koyucu, borca haksız ve kötü niyetle itirazı engellemek için İİK 67. ve İİK 68. maddelerinde mahkemelerce karar verilmek üzere itirazın haksız çıkması halinde yüzde yirmiden az olmamak üzere tazminat öngörülmüştür.
Takip Yolunun Değiştirilmesi: İcra takiplerinde üç yol bulunmaktadır. Bunların ilki haciz yolu ile takip, diğeri iflas yolu ile takip ve rehinin paraya çevrilmesi yolu ile takiptir.
İflas yolu ile takip ancak Ticaret Kanunu gereğince tacir sayılan veya tacirler hakkındaki hükümlere tabi bulunanlar ile özel kanunlarına göre tacir olmadıkları halde iflasa tabi bulundukları bildirilen hakiki veya hükmi şahıslar hakkında yapılır. Eğer alacak rehin ile temin edilmemiş ise alacaklı iflas yolu ile takip yapılabilecek kişilere karşı haciz yolu ile de takipte bulunabilecektir.
Alacaklı her iki yolu birden kullanamaz ya iflas yolunu ya da haciz yolunu seçmek zorundadır. Bu yollardan birini seçen alacaklı bir defaya mahsus olmak üzere harç ödemeksizin takip yolunu değiştirmek üzere yeni baştan müracaat edebilir. Kanun koyucu takip yolu değişikliğini bir defa harçtan istisna tutmuştur. Ancak alacaklı değiştirdiği yoldan vazgeçip yeniden ilk yolu seçerse bu değişiklik ikinci defa yapılmış olacağından harca tabi olacaktır.
İhtiyati Haciz Kararının Uygulanması: ihtiyati haciz kararının verildiği tarihten itibaren on gün içinde kararı veren mahkemenin yargı çevresindeki icra dairesinden kararın infazının istemesi gerekmektedir. Dava açılmadan veya icra takibine başlanmadan evvel ihtiyati haciz yaptırmış olan alacaklı; haczin tatbikinden, haciz gıyabında yapılmışsa haciz zabıt varakasının kendisine tebliğinden itibaren yedi gün içinde ya takip talebinde (Haciz veya iflas) bulunmaya veya dava açmaya mecburdur. Aksi halde ihtiyati haciz kararı kendiliğinden ortadan kalkacaktır. Alacaklı açacağı icra takibinde icraya başvurma harcını ödeyecektir.
İcra Aracılığı ile Satılan Taşınmazın Tahliyesi ve Teslimi: bir taşınmazı paraya çeviren icra dairesi o taşınmaz üzerindeki irtifak haklarına, gayrimenkul mükellefiyetlerine ve gayrimenkul rehin haklarına dair kayıtların tapu sicilinden terkin ve nakillerini de yaptıracaktır. Diğer taraftan eğer satılan taşınmaz borçlu ya da başkaları tarafından işgal edilmekte ise onbeş gün içinde tahliyesi için borçluya veya işgal edene bir tahliye emri tebliğ edilerek tahliyesi istenecek, eğer tahliye gerçekleşmezse, tahliye cebri olarak tamamlanacaktır, tahliye edilen taşınmaz alıcıya boş olarak teslim edilecektir.
Satış, tahliye ve teslim işlemleri ilgili icra dosyası kapsamında alınan/alınacak harçlar karşılığında icra dairesinin yapacağı işlemlerdir. Bu işlemler için alıcının ayrıca bir talepte bulunmasına da gerek bulunmamaktadır. Kesinleşen satış işleminin tamamlanması taşın-mazın alıcısına teslimini de içermektedir. Harçlar Kanunu’na ekli (1) sayılı yargı harçları tarifesinde yer alan gayrimenkullerin ve gemilerin tahliye ve tesliminde ödenecek tahsil harcı Harçlar Kanunu’nun 18. maddesi ile birlikte değerlendirildiğinde kira işlemleri ne-deniyle kiraya verilmesi sonrasında kiracının tahliyesi ile ilgilidir.
İİK 135. maddede icra aracılığı ile yapılmış olan satış sonrasında taşınmazı kullananlar ile ilgili olarak “işgal” tanımını kullanmıştır. Gerek icra dairesinin harcı alınmış/alınacak bir işlem kapsamında yapmış olduğu işlemlerin ayrı bir harca tabi olmaması, gerekse Harçlar Kanunu’nda bu konuya ilişkin olarak açıkça bir harç alınmasının öngörülmemiş olması nedeniyle icra vasıtasıyla satılan taşınmazların satışı sonrasında alıcıya teslimi için yapılacak tahliye işleminden herhangi bir harç alınmayacaktır. İcra yolu ile yapılan satış sonrasında taşınmaz hacizden önceki bir tarihte yapıldığı resmi bir belge ile belgelenmiş bir sözleşemeye dayalı olarak üçüncü bir şahıs tarafından kullanılıyor ise, o zaman icra dairesince bir tahliye gerçekleşmeyecektir. Alcı koşulları var ise TBK hükümleri dairesinde açacağı tahliye davası veya sonradan edileceği bir taahhüde dayalı tahliye istemi ise artık bağımsız bir talep olacağından kanunlarda öngörülen şekilde harca tabi olacaklardır.
Peşin Harç;
İlama dayanmayan takip isteklerinden alacak miktarının binde beşi peşin alınacaktır. Peşin harç;
• Belli bir parayı almaya yönelik takip taleplerinde,
• Taşınmazların ve gemilerin tahliye ve teslimi taleplerinde,
• Menkul teslimi taleplerinde, ortaya çıkacaktır. Belli bir paranın talep edildiği takiplerde matrah, talep edilen alacak olacaktır. Bu alacak hem asıl alacağı hem de takip tarihine kadar hesaplanmış olan faiz alacağını kapsayacaktır. İcra takibinden sonra işlemiş olan faizler için sonradan peşin harç da istenemeyecektir.
Mahkeme huzurunda yapılan sulhlar, kabuller ve para borcu ikrarını havi re ‘sen tanzim edilen noter senetleri, istinaf ve temyiz kefaletnameleri ile icra dairesindeki kefaletler, ilamların icrası hakkındaki hükümlere tabi olacaktır. Harçlar Kanunu’nda, ilamlı takipler için peşin harç istisnası öngörüldüğünden ve ilam hükmün-de olan belgelerin de ilamlı icra prosedürüne tabi olacağından bunlar için de peşin harç alınmayacaktır.
Harçlar Kanunu’nun 123. maddesinde özel kanunlarla harçtan muaf tutulan kişilerle, istisna edilen işlemlerden harç alınmayacağı belirtilmiştir. Aynı maddede Esnaf ve Sanat-karlar Kredi ve Kefalet Kooperatifleri (Bu kooperatifler ile Kredi Garanti Fonu İşletme ve Araştırma Anonim Şirketi tarafından bankalardan kullandırılacak krediler için verilecek kefaletler dahil) bankalar, yurt dışı kredi kuruluşları ve uluslararası kurumlarca kullandırılacak kredilere, bunların teminatlarına ve geri ödenmelerine ilişkin işlemler (yargı harçları hariç) bu Kanunda yazılı harçlardan istisna edilmiştir.
İcranın Yerine Getirilmesi Harcı; İK’nın 24. maddesinde yer alan Menkul teslimi ile İİK 26 ve 27. maddeleri gereğince Gayrimenkullerin tahliye ve teslimi ile İİK 31/A maddesi gereğince gemilerin tahliye ve teslimleri Harçlar Kanunu’na yargı harçlarını düzenleyen (1) sayılı tarifeye göre tahsil harcına tabi tutulacağından icrayı yerine getirme harcı uygulanmayacaktır. İİK 25. maddesi gereğince çocuk teslimine dair olan ilamın erine getirilmesi, İİK 25/A maddesi gereğince çocukla şahsi münasebetlerin düzenlenmesine dair ilamın yerine getirilmesi maktu olarak belirlenmiş olan icranın yerine getirilmesi harcının konusunu oluşturmaktadır.
Tahsil Harcı; Tahsil harcı, talebin kısmen veya tamamen başarılı olması sonucunda alacaklıya bir fayda sağlandığında ortaya çıkmaktadır. Örneğin icra takibi sonrasında alacağı karşılayacak haciz yapılmış olmasına karşın satış istem hakkının düşmesi nedeniyle haczin kalkması ve borçlunun bu malını başkasına satması veya başka alacaklıların haciz sırasında öne geçerek haczi düşen alacaklıya bir ödeme yapılamaması halinde tahsil harcı gündeme gelmeyecektir. Tahsil harcının doğması için alacağa kavuşmak üzere borçlunun mal veya hakları üzerinde haciz uygulamak yeterli olmadığı gibi borçlunun haciz yapılmadan ödemesinde olduğu gibi gerekli de değildir.
Bir gayrimenkulün veya bir geminin tahliye ve teslimine dair olan icra takiplerinde tahsil harcı, bir yıllık kira bedeli, yoksa bu süreye göre takdir edilecek bir bedel üzerinden hesapla-nacakken, menkul teslimlerde menkulün değeri dikkate alınacaktır. İcra takibinden sonra işleyecek faizler ise harcın hesabında dikkate alınmayacaktır. Alacaklının alacağını artıran faizin tahsil harcına tabi tutulmamasının sebebi, alacağın geciktikçe artmasına karşın devletin gücüne rağmen alacağı zamanında tahsil etmemiş olması nedeniyle bu faiz harca tabi tutulmaz. Faiz hizmetin sunulmasının değil hizmetin etkili bir şekilde sunulamamasının bir sonucu olarak ortaya çıkmaktadır.
Değer ölçüsüne göre nispi harca tabi tutulan tahsil harcına ilişkin oranlar aşağıdaki gibidir: • Ödeme veya icra emrinin tebliği üzerine hacizden evvel ödenen paralardan (Yüz-de 4,55)
• Hacizden sonra ve satıştan önce ödenen paralardan (Yüzde 9,10)
• Haczedilen veya rehinli malların satılıp paraya çevrilmesi suretiyle tahsil olunan paralardan (Yüzde 11,38)
• Resmi ve özel müesseseler memur ve hizmetlilerinin maaş, ücret, gündelik ve sair hizmet gelirlerinin haczi suretiyle tahsil olunan paralardan (Yüzde 4,55)
• Takip talebi bulunmayan alacaklılara İcra ve İflas Kanunu’nun 125 inci maddesinin 3 üncü fıkrası gereğince ödenen paralardan (Yüzde 2,27)
• Gayrimenkullerin ve gemilerin tahliye ve tesliminde;
• İcra emrinin tebliği üzerine tahliye olunduğu takdirde (Yüzde 2,27)
• Tahliye ve teslim icra marifetiyle olduğu takdirde (Yüzde 4,55)
• Menkul tesliminde; • İcra emrinin tebliği üzerine teslim halinde (Yüzde 2,27)
• İcra marifetiyle teslim halinde (Yüzde 4,55). Tahsil harcının doğumu için ödeme emri veya icra emrinin tebliği yeterli görülmüştür. Oranlar dikkate alındığında haciz işlemi gerçekleştikten sonra ödeme yapılmasını iki kat daha fazla harca tabi tutmuştur. Rehinli malın paraya çevrilmesi gibi daha meşakkatli olan işlerde ise harcın daha fazla alındığı görülmektedir. Bir alacağın takibi veya bir malın teslimi veya tahsili için ödeme emri düzenlenmesine rağmen borçlu borcunu ödeme veya icra emrinin kendisine tesliminden önce yerine getirmiş ise tebliğden önce yapılmış olan ödemeler veya yerine getirmeler için herhangi bir harç alınmayacaktır. Borçlu takibe konu olan borçlarından ancak icra da-iresine yaptığında veya haricen yapmış ise tevsik edici belgeleri ile dosyaya bildirdiğinde borcundan kurtulacaktır. Gerek alacaklı gerekse borçlunun, icra haricinde alınan paraları veya yerine getirilen ifaları icra dairesine bildirmeleri gerekmektedir.
İcra Takibinden Vazgeçme(Feragat) Harcı; Mal haczedilip paraya çevrilmeden veya ifa yerine getirilmeden önce alacaklı icra takibinden vazgeçer ise tahsil harcının yarısı tahsil edilir. Ancak haczedilen mal satılıp paraya çevrildikten sonra vazgeçilirse tahsil harcı tam olarak alınır.
Cezaevi(Yapı) Harcı; 2548 sayılı Ceza Evleriyle Mahkeme Binaları İnşası Karşılığı Olarak Alınacak Harçlar ve Mahkûmlara Ödettirilecek Yiyecek Bedelleri Hakkında Kanun’un 1nci maddesi ile icra dairelerince miktar ve kıymeti muayyen olan ilamlı ve ilamsız alacaklardan tahsil olunan paranın % 2 si ve kıymeti muayyen olmayan ilamların icrasından tahsil harcının yarısı nispetinde harç alınacağı, maktu harçların ilamın icraya konulduğu zaman peşin olarak alınacağına yer verilmiştir. Cezaevi yapı harcının en önemli özelliği Harçlar Kanunu’nun 15. maddesindeki harç ve masrafların borçluya ait olduğu kuralının dışında bulunmasıdır. Kanunda da cezaevi yapı harcının borçluya yükletilemeyeceği ayrıca belirtilmiştir. Harçlar Kanunu’nda yer alan istisna ve muafiyetler de aynı şekilde yapı harcı bakımından uygulanmayacaktır.
İİK 125/3 maddesi gereğince ipotekli bir taşınmazın başka bir alacaklı tarafından haczettirilip sattırılması halinde ipoteğin de muaccel hale gelmesi durumunda başka bir ifadeyle, bir takip sonucu olmayarak alacağın tercihen ödenmesi halinde tahsil harcına tabi tutulacağından bu tür ödemelerden cezaevi harcının da alınması gerekmektedir. Takip sonrası işlemiş faizlerden cezaevi harcı alınmayacaktır.
İFLAS HARÇLARI
İflas, alacaklıların alacağının tahsili için borçlunun tüm malvarlığı üzerinde gerçekleşti-rilen cebri tahsil ve tasfiye yöntemidir. İflas yolu ile takip sadece iflas yoluyla takibe tabi şahıslara karşı yapılabilecektir. Bunlar İİK 43. maddesinde
• Ticaret Kanunu gereğince tacir sayılan veya
• Tacirler hakkındaki hükümlere tabi bulunanlar ile
• Özel kanunlarına göre tacir olmadıkları halde iflasa tabi bulundukları bildirilen hakiki veya hükmi şahıslar olarak sayılmıştır.
İflasın açılmasında maktu harç alınır. Alacaklıların alacaklarını almaları için masaya katılma istemleri de maktu masaya katılma harcına tabidir. Paraya çevrilen iflas masası malları İİK 241-246. maddeleri gereğince masa alacaklıları arasında paylaştırılır. İflasta paylaşılan para üzerinden Yüzde 4,55 iflas harcı alınır.
Konkordato Harçları; Konkordato ile borçlu borcunun tamamını ödeyemeyeceğini ancak belli kısmını ödeyebileceğine dair alacaklılar-la yapılan bir anlaşmadır. Bu anlaşma İİK 297. madde gereğince kaydedilmiş olan alacaklıların yarısını ve alacakların üçte ikisini aşan bir çoğunluk tarafından imza edilmiş ise kabul edilmiş sayılır. Konkordato ile kararlaştırılan tutarlar alacaklılara ödenir. Konkordatoda alacaklılara verilmesi kararlaştırılan para üzerinden binde 11,38 konkordato harcı alınır.
ÜNİTE 7 YARGILAMA HARÇLARINDA YÜKÜMLÜLÜK
Noter harçları
Konsolosluk harçları
Pasaport, Vize, İkamet Tezkeresi ve Dışişleri Bakanlığı Tasdik Harçları ve Yabancılara Verilecek Çalışma İzin Belgesi Harçları
İmtiyazname, Ruhsatname ve Diploma Harçları ile Trafik Harçları mükellefi harca tabi işlemi talep edenlerdir.
Yargı Harçları
Vergi Yargısı Harçları
Tapu ve Kadastro Harçları ile
Gemi ve Liman Harçları da kendi içerisinde harca tabi hizmet ile anlaşmalı etkilenen haklar ve hük-mi (istek olmaksızın) etkilenen haklar olarak ikiye ayırabiliriz.
Anlaşmalı etkilenen haklar ile ilgili harçlar;
Tapu ve Kadastro Harçları ile
Gemi ve Liman Harçları Bu harçlara tabi bir hakkın başkasına geçmesi için gerekli olan kamu hizmeti tarafların rızası ile gerçekleşmektedir.
Taşınmaz mülkiyetinin devri, taşınmaz üzerinde tesis edilecek haklar için işleme taraf olan kişilerin birlikte hareket etmesi gerekmektedir. Gemilerin mülkiyetinin devri veya sicil kayıtları üzerinde hak doğurucu şerhlerin verilmesi de işle-me taraf olan kişilerin ortak rıza ve istemlerine bağlıdır. Bu harçların konusuna giren tek taraflı bir işlem talep edenler diğerlerinde olduğu gibi bu harçları ödeme yükümlüsü olacaklardır.
Bu iki harcın en önemli özelliği kanun ile harç yükümlülüğünü bir tarafa yükleme sözleşmesi yapabilme hakkıdır. İşleme taraf olanlardan birisi yapacakları sözleşme ile harç yükümlülüğünden kurtulabilecektir. Yapılacak bu sözleşmelerdeki mükellefiyet değişiklikleri, harcı alacak olan idareyi de bağlayacaktır. Bu işlemler tamamlandığında harcın eksik alınmış olduğu tespit edilmiş olduğunda VUK hükümleri dâhilinde idarece, ikmalen veya resen yapılacak tarhiyatlarda taraflar arasındaki sözleşme vergi idaresini de bağlayacaktır.
Bazı harca tabi işlemler ise rızası olmaksızın başkasının hukukunu etkileyecek niteliktedir. Diğer bir ifade ile bu harçlara tabi hizmetlerin amacı başkasının hukukunu zorla etkileme amacına yöneliktir. Bunlar ise • Yargı harçları ile • Vergi yargısı harçlarıdır.
Yargı Harçları; Mahkeme harçları, İcra ve iflas harçları, ticaret sicili harçları olmak üzere üç ana grup ile Diğer yargı Harçları altında bu yukarıdaki hizmet grupları için ortak harca tabi işlemler olarak düzenlenmiştir. Tek taraflı, bir hukuku etkileyen ticaret sicili harçları ile çekişmesiz yargı işlerinde harcın yükümlüsü harca konu işlemi talep eden kişiler olacaktır. Çekişmeli davalarda mahkeme harçları ile icra harçlarında harca tabi hizmetin başlaması veya yürütülmesi için harç öncelikle işlemin yapılmasını isteyen tarafından ödenecektir. Hizmet sonunda verilecek hükmi veya icrai karar ile bakiye harçların ödenmesinden aleyhine hizmet talep edilen mükellef hâline gelecektir. Hükmi veya icrai kararlar başvuran tarafından daha önce ödenmiş olan harçların mükellefi aleyhine hizmet talep eden haline getirmezler. Bu kararlar ödenmiş olan harçlar bakımından hizmet talep eden için aleyhine hizmet talep edene rücu hakkı verecektir. Harcı ödeyen kişi ödemiş olduğu harç ve masrafları hizmet sunucusu devletten değil aleyhine karar verilenden isteyebilecektir. Harcı ödeyen devletten ancak fazla ödediği veya başka bir harca mahsup imkânı kalmayan harcı talep edebilecektir.
Yargı harçları bakımından karar verildiği anda yükümlü değişecek ve bu andan itibaren harca tabi hizmete ilişkin harcın ödenmemiş olan kısmı artık yeni yükümlüye geçecektir. Hizmeti talep eden harç ödeme yükümlülüğünden sonrası için kurtulacaktır. İşlem sonrasında verilecek karar ile harca tabi işlemi talep eden daha önce ödemiş olduğu harçları, hizmeti sunan devletten değil, aleyhine işlem talep edilen taraftan alacaktır. Harcın ödeme mükellefiyeti bakımından kanun koyucu işlemi talep eden haklı olsa bile yükümlülüğünü kaldırmamış, sadece ödemiş olduğu harcı aleyhine işlem talep edilenden alma hakkı vermiştir. O hâlde harcın mükellefi hem işlemi talep eden hem de aleyhine haklı bir işlem tesis edilen olacaktır. Harca tabi işlem eğer harçtan muaf tutulmuş kişiler aleyhine tesis edilmiş ise o zaman işlemi talep eden daha önce ödemiş olduğu harcı devletten iade alabilecektir. Bunun en tipik örneğini aleyhine hüküm kurulması istenen karşı tarafın harçtan muaf olduğu vergi yargısı harçlarında görmekteyiz.
Harçlar Kanunu’nun vergi yargısı harçlarında mükellefi düzenleyen 53. maddesinde vergi yargısı harçlarının, harca mevzu olan işlemlerden dolayı vergi mahkemeleri, bölge idare mahkemeleri ve Danıştay’a başvuranlar tarafından ödeneceği düzenlenmiştir. Baş-vuru harcının mükellefi hizmeti talep edendir. Maktu ve nispi harçlarda ise yargı harcın-dan farklı olarak Harçlar Kanunun 13. maddesi ile karşı tarafın işlemleri harçtan istisna olduğu için hizmet talep eden lehine karar verilse bile istisna nedeniyle harcı doğuran olay olarak kabul edilmediğinden bir mükellef de olmayacaktır. Diğer taraftan vergi yargısının, yargı harcından temel farkı ise yargı harcında başvuranın talebi ret olunduğunda karar ve ilam harcı hizmetin amaca hasıl olmaması nedeniyle nispi değil maktu olarak hesaplanırken, vergi yargısı harcında nispi olarak hesaplanmaktadır. Bu durum nedeniyle vergi mükelleflerinin hak arama özgürlüklerinin kısıtlandığı veya zorlaştırıldığı da söylenebilir.
Harçlar bakımından Harçlar Kanunu genel, genel usul kurallarını içerse de usul kanunları özel kanun olarak dikkate alınacaktır. Yargılama harçları bakımından nihai mali yükümlülüğü ortaya koyabilmek bakımından usul düzenlemeleri olan;
• Hukuk yargılamasının tabi olduğu kuralları ihtiva eden Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nu (HMK),
• İdari yargı ve vergi yargısının tabi olduğu kuralları ihtiva eden İdari Yargılama Usulü Kanunu’nu (İYUK) ile
• İcra ve iflas işlemlerinin tabi olduğu kuralları ihtiva eden İcra ve İflas Kanunu’nu (İİK) incelemek gerekmektedir.
Herhangi bir istek olmaksızın resen yapılacak işlemlere ait harçlar, aksine hüküm yoksa, lehine işlem yapılan kişilerden alınacaktır. Örneğin ipotek alacaklısı olan bir kişinin ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla bir takibi bulunmamasına rağmen, ipotekli taşınmazın satılması hâlinde rehinli alacaklı olarak ilk önce alacaklarını tahsil edecektir. Herhangi bir talebi olmamasına rağmen icra dairesi resen ödeme yapacaktır. Kural olarak tahsil harcını ipotekli alacak sahibi ödemekle yükümlü olsa bile İİK 15. maddesi gereğince özel düzenleme olduğundan bu harcın da borçluya yükletilmesi gerekir.
Vergi Yargısı;
Vergi mahkemelerince verilen nihai kararlar üzerinden alınan nispi ve maktu harçlar (Başvurma harcı hariç) bölge idare mahkemelerince veya Danıştay’ca mükellef lehine karar verilmesi hâlinde mükellefçe kazanılan miktar üzerinden “kesin kararın tebliği tarihinden itibaren bir yıl içinde geri verilir veya istek üzerine vergi borcuna mahsup edilir” hükmü ile harcın iadesini düzenlemiştir. Bu hükümden harcın davanın davacı lehine dönmesi hâlinde harcın iade edileceği yer almaktadır. Diğer taraftan Harçlar Kanunu’nun 55. maddesinde ise nispi ve maktu harçların, ihbarname esasına göre, ihbarnamenin tebliği tarihinden itibaren 1 (bir) ay içinde ilgili vergi dairesine ödeneceğine yer verilmiştir. VUK 112/3. maddesinde vergi mahkemesinde dava açma dolayısıyla 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 27 nci maddesinin 8 numaralı bendi gereğince tahsili durdurulan vergilerden taksit süreleri geçmiş olanlar, vergi mahkemesi kararına göre hesaplanan vergiye ait ihbarnamenin tebliği tarihinden itibaren bir ay içinde ödeneceğine yer verilmiştir. Harçlar Kanunu’nun 55. maddesinde yer alan ihbarname VUK 112. maddesinde belirtilen 2 no’lu ihbarnamedir. Bu ihbarnameler vergi mahkemesi kararı ile vergi mükellefi aleyhine tasdik edilen diğer bir ifade ile reddedilen dava değerinin mükellefe bildirildiği ihbarnamelerdir. Bu durumda karar ve ilam harcı niteliğindeki maktu harç ile nisbi harcın mükellefi açtığı davada aleyhine hüküm verilen davacıdır.
Ödenen Harçların Rücu Edilmesi;
Rücu etmek demek daha önceden yüklenilen mali yükün başkasına aktarılarak bu yük-ten kurtulma anlamına gelmektedir. Rücu hakkı kavramı yeni düzenlemelerde “dönme hakkı” olarak değiştirilerek, kişiyi yük altına sokan anlaşma hükümlerinden sözleşmeden dönerek kurtulması anlamına da gelmektedir. Hak sahibinin bu hakkını zorla alabilmesi için devletin hizmetine ihtiyaç duyması bunun için masraf yüklenmesi hâlinde bu yükün kusurlu tarafa yüklenilmesi adaletin gereğidir. Bu yükün hak sahibinde bırakılması, kişilerin hak aramalarını engelleyeceği gibi mal varlıklarında eksilme yaratarak mülkiyet hakları da zedelenmiş olur. O hâlde diğer masraflar gibi kamunun verdiği bu hizmet için ödenen harcın da mali bir yük olarak hak-sız çıkan taraftan kusuru oranında alınması gerekir. O hâlde kişi yapmış olduğu masrafı devletten iade alamıyor ise en azından yüklenmiş olduğu hizmet harç ve masraflarını bunların yapılmasına sebep olan kişiye rücu ederek alabilmelidir. Öte yandan haksızlık tespit edildiği andan itibaren de kişi harca tabi hizmetin devamı için harç yükümlülüğünden de kurtarılmalıdır.
Hukuk Davalarında Harçların Rücu Edilmesi ve Yükümlülük; HMK’da sadece celse harcı ile karar ve ilam harcı yargılama giderleri arasında sayılmıştır. Mahkeme harçlarından olan başvuru harcı ile yine bir tür başvuru harcı olan temyiz, istinaf ve itiraz harçları yargılama giderleri arasında sayılmamıştır. O hâlde HMK uygulamasında yargılama giderleri denildiğinde sadece celse harcı ile karar ve ilam harcının anlaşılması gerekmektedir.
HMK 326. maddesi gereğince kanunda yazılı hâller dışında, yargılama giderlerinin, aleyhine hüküm verilen taraftan alınmasına karar verilecektir, eğer davada iki taraftan her biri kısmen haklı çıkarsa mahkeme, yargılama giderlerini tarafların haklılık oranına göre paylaştıracaktır. Aleyhine hüküm verilenler birden fazla ise mahkeme yargılama giderle-rini, bunlar arasında paylaştırabileceği gibi, müteselsilen sorumlu tutulmalarına da karar verebilir. HMK 332. maddesi gereğince Yargılama giderlerine, mahkemece resen hükmedilecektir, tarafların bu konuda bir talepte bulunmalarına gerek yoktur. Yapılmış olan yargılama gideri niteliğindeki harç ödemesi, tutarı, hangi tarafa ve hangi oranda yükletildiği ve dökümü hüküm altında gösterilecektir. Hükümden sonraki harçları (yargılama giderlerini) hangi tarafın ödeyeceği, miktarı ve dökümü ile bu giderlerin hangi tarafa yükletileceği, mahkemece ilamın altına yazılacaktır. Dava açıldıktan sonra dava konusuz kalabilir, bu nedenle davanın esası hakkında bir karar verilmesine gerek bulunmayan hâllerde, hakim, davanın açıldığı tarihteki tarafların haklılık durumuna göre yargılama giderlerini HMK 331. madde gereğince takdir ve hükmedecektir. Harçlar Kanunu’na ekli (1) sayılı tarife gereğince nisbi karar veya ilam harcı ancak esas hakkında karar verilmesi hâlinde gündeme geleceğinden, maktu karar ve ilam harcı alınması gerekmektedir. Eğer dava konusu belli bir değerle ilgili ise Harçlar Kanunu’nun 28. maddesi gereğince karar ve ilam harcının dörtte biri, ölüm ve cismani zarar sebebiyle açılan maddi ve manevi tazminat davalarında yirmide biri peşin harç olarak alınacağından ve 31. madde gereğince peşin alınan karar ve ilam harcı işin sonunda ödenmesi gerekenden fazla olacağından fazlalığın istek üzerine geri verilmesine karar verilecektir. Yargılama işlemini sonlandıran feragat veya kabulde harçlardan sorumluluk kabul veya feragat beyanında bulunan taraf, davada aleyhine hüküm verilmiş gibi değerlendirilecek ve feragat eden veya kabul eden üzerine yüklenecektir (HMK 312).
Feragat ve kabul, talep sonucunun sadece bir kısmına ilişkin ise yargılama harçlarından mahkûmiyet diğer bir ifade ile yükümlülük de ona göre belirlenecektir. Diğer taraftan tarafların sulh olmaları hâlinde iki durum ortaya çıkabilir, taraflar sulh koşullarını hükme bağlatmak isteyebilirler veya sadece kendi aralarında anlaşarak mahkemenin bir karar vermesini istemeyebilirler. Eğer taraflar sulh sözleşmesini hükme bağlatmak isterler ise yapılan anlaşmada yer alan ve harcın kimin tarafından ödeneceğine dair anlaşma, HMK 26. madde gereğince hâkimin tarafların talep sonuçlarıyla bağlı olması ilkesi gereğince hâkimi de bağlayacak ve yargılama giderine re ’sen değil sözleşmeye göre karar verecektir. Eğer taraflar mahkemeden sulh koşulları konusunda bir karar vermesini istemezler ise HMK 315. maddesi gereğince o zaman mahkemece “karar verilmesine yer olmadığına” karar verilecek ve mahkemece bir değere hükmedilmediği için HMK 331. maddesi ve (1) sayılı tarife gereğince sadece maktu karar ve ilam harcını tarafların durumuna göre kimin ödeyeceğine hükmedilecektir. Davacı, yargılama harçlarını dava açarken mahkeme veznesine yatırmak zorundadır.
İdari Davalarda Harçların Rücu Edilmesi ve Yükümlülük;
İdari davalar bakımından da yargı harçları hukuk mahkemelerinde görülen davalar gibi dikkate alınacaktır.
İcra Takiplerinde Harçların Rücu Edilmesi ve Yükümlülük; Kural olarak icra işleminin yapılmasını isteyen kişiler icra harçlarını ödemekle yükümlüdürler. Buna göre Kanun’da hilafı yazılı değilse, bütün harç ve masraflar borçluya aittir. Harçların borçludan tahsil edilebilmesi için ayrıca bir hüküm ve takibine gerek yoktur. İcra dairesi başvuru harcı ile peşin harcı işlemi isteyenden alacak ancak tahsil harcını cebren yaptığı tahsilattan doğrudan kendisi kesecektir. Diğer taraftan alacaklıdan alınan başvuru harcı ve peşin harç ise borçludan yapılan tahsilattan alacaklıya ödenecektir. İcranın yerine getirilmesi harcının konusu para olmayan işlemler ile ilgisi olmadığından, icra dairesince yapılacak cebri işlemler neticesinde borçludan bir tahsilat yapılma olanağı yok ise alacaklının rücu hakkı saklı kalmak kaydı ile alacaklı tarafından sorumluluk çerçevesinde ödenecektir. Ancak alacaklı tarafından ödenen bu harçlar için İİK 15. madde gereğince ayrı bir takip yapılmasına gerek yoktur, masraflar için cebri tahsilat yollarının işletilmeye devam edilmesi gerekmektedir.
Tahsil harcı bakımından feragat için özel bir düzenleme bulunmaktadır. Harçlar Kanunu’nun 23. maddesi gereğince her ne sebep ve suretle olursa olsun, icra takibinden vazgeçildiğinin zabıtnameye yazılması için vazgeçilen miktara ait tahsil harcının yarısının alınacağı ancak haczedilen mal satılıp paraya çevrildikten sonra vazgeçilirse tahsil harcının tam olarak alınacağı hükmüne yer verilmiştir. Tahsil harcının, yapılacak tahsilatlardan alınması gerekmektedir. Ancak alacaklının takipten vazgeçmesi hâlinde tahsil imkânı da ortadan kalkmaktadır. Artık borçlu aleyhine bir icra takibi feragat ile sona ereceğinden İK 15. madde gereğince bu tahsil harcını borçludan alma olanağı da kalmamaktadır. Bu durumda vazgeçilen alacaklar bakımından genel kural devreye girerek icra takibinden vazgeçen alacaklı tahsil harcının mükellefi haline gelecektir. Bu harcı alacaklının borçlu-dan yasal olarak talep etme olanağı da kalmayacaktır.
Alacaklı icra takibi yaptıktan sonra borçlu ile haricen anlaşarak tahsilatları doğrudan kendisi de yapmaktadır. İcraya ödenmesi gereken paranın alacaklı tarafından doğrudan alınması icra dairesince yapılacak harcın tahsilini olanaksız hâle getirmektedir. Burada alacaklı haricen tahsilat yapmış olduğu için icra takibinden vazgeçmesine rağmen, icra dairesine doğrudan bir bildirim yapmak yerine, İİK 78. madde kapsamında haciz talebin-de bulunmayarak haciz talebi kanuni süresinde yapmayarak veya yenilemeyerek dosyanın işlemden kaldırılmasını sağlayabilmektedirler. VUK 3. madde gereğince vergilendirmede vergiyi doğuran olay ve bu olaya ilişkin muamelelerin gerçek mahiyeti esas olduğundan görünürde haciz talebinin düşmesi esasında takipten vazgeçme hâllerinden birisidir. Harçlar Kanunu’nun 23.maddesi takipten vaz-geçme sebebi konusunda bir sınırlama yapmamıştır. Haricen yapılan tahsilatlar da tahsil harcına tabi olacaktır. Burada da icra dairesi tahsil harcını alacaklıdan isteyecektir.
İflas ve Konkordato Harçların Rücu Edilmesi ve Yükümlülük; harçlar da borçluya aittir. Konunun değeri üzerinden alınacak harçlar bakımından ise iflasın açılması veya konkordato isteği ve masaya katılma harcı işlemin yapılmasını talep eden tarafından ödene-cektir. Eğer bu işlemler sonucunda bir tahsilat yapılabilirse bu talepleri alacaklı yapmış ise borçludan yapılacak tahsilattan bu harçları ödeyenlere ödenecektir. İflas; tacirin varlıklarının borçlarını karşılamaya yetmiyor olması, diğer bir ifade ile borca batık olması halidir. Konkordatoda da borçlu ödeme kabiliyetinin bir kısmını kaybetmektedir. Alacaklı alacağını tam olarak alamadığı sürece yapılacak iflas idaresinin yapacağı tahsilatlardan önce harçlar kesilecektir. Bu harçlar borçlunun hesabından kesilse de alacaklı yapılacak kesinti kadar alacağını daha az alacağından yük özünde alacaklının üzerinde kalmış olacaktır. İcra ve iflas işlemlerinin daire dışında memur eliyle yerine getirildiği her bir işlem için alınan haciz, teslim ve satış harcı da borçludan alınmak üzere hizmeti talep eden tarafın-dan ödenecektir.
Cezaevi Yapı Harcının Rücu Edilmesi ve Yükümlülük; icra dairelerindeki işlemdeki tarafların alacaklı ve borçlu oldukları dikkate alındığında bu harcın mükellefi alacaklı olarak ortaya çıkmaktadır.
YARGILAMA HARÇLARINDA İSTİSNA VE MUAFİYET;
Harçlar Kanunu’nun 33. maddesinde iş mahkemeleri tarafından işçiler lehine hük-me bağlanmış olan hak ve alacakların takibinde işçilerden hiç bir harç alınmadan gerek-li işlem yapılacağı şeklinde bu alacaklar için istisna getirilmiş olmasına karşın Harçlar Kanunu’nun 123. maddesinde bu istisnaya, muafiyet ile tekrar sınır getirilmiş ve harçtan muafiyet gündelikleri veya aylık ücretleri 16 yaşını doldurmuş işçiler için belirlenen asgari ücreti geçmeyen işçiler ve çıraklar ile sınırlı tutulmuştur.
Asgari ücretten 1 TL bile fazla ücret alan işçi ve çıraklar bu istisnanın otomatik olarak dışında kalacaktır. İş Kanunu’nun 39. maddesi gereğince asgari ücretin altında işçi çalıştırılması yasaktır. İstisnanın bu durumda 16 yaşından küçük işçilerin 16 yaşından büyükler için belirlenen asgari ücrete kadar ücreti olanlar ile sınırlı olduğunu söyleyebiliriz. Harçlar Kanunu’nun 14. maddesi ile erler ve ihtiyaçları Devlet tarafından üstlenilen ve karşılanan onbaşı ve çavuşlar adliye işlemlerinden ötürü harçtan muaf tutulmuşlardır. Profesyonel nitelikte uzman onbaşı ve çavuşlar bakımından bu muafiyet uygulanmayacaktır. Bu muafiyet bu görevler devam ettiği sırada doğacak harçlar ile sınırlıdır. Harçlar Kanunu’nun 123. maddesinde özel kanunlarla harçtan muaf tutulan kişilerle, istisna edilen işlemlerden harç alınmaz, uygulaması ile diğer kanunlarla harçlar konusunda muafiyet ve istisna düzenlenebileceğine yer verilmiştir. Örneğin; 5510 sayılı Sos-yal Güvenlik Kurumu Kanunu’nun 36. maddesinde kurum kendi kanunu ile 492 sayılı Harçlar Kanunu’na göre alınan harçlardan muaf tutulmuştur. Bu muafiyet başka kanunla düzenlenen cezaevi harcını kapsamamaktadır. Diğer taraftan özel kanunlarda harçtan muafiyete ilişkin hükümler bulunsa bile (1) sayılı Tarifesinin “(A) Mahkeme Harçları” bölümünün (V) numaralı fıkrasındaki “keşif harcı” ve (1) sayılı Tarifesinin “(B) İcra ve İflas Harçları” bölümünün (III) numaralı fıkrasındaki “haciz, teslim ve satış harcı” bakımından uygulanmayacaktır.
ÜNİTE 8 YARGILAMA HARÇLARININ HESAPLANMASI VE ÖDENMESİ
Harçlar tarifelerde yazılı işlemlerden;
• Değer ölçüsüne göre nispi esas üzerinden,
• İşlemin nev’i ve mahiyetine göre maktu esas üzerinden alınacaktır.
Maktu esasa bağlanmış işlemin parasal değerinin bir kıymeti yoktur. Her işlem için bir maktu harç alınacaktır. Hizmet talep eden kaç defa hizmet talep etmiş ise o sayıda harç ödemek zorunda olacaktır. Maktu harç miktar bakımından daha düşük gibi görünse de pratikte daha ağır bir mali yük hâline de gelebilir. Birden fazla işlemler nedeniyle maktu harcın yanında dava sayısı arttığı için her bir dosya için yapılacak posta giderleri gibi diğer yargılama giderlerinde de artış olmaktadır. Bu sıkıntı otomasyonla çalışan vergi dairelerinin her bir vergi türü ve dönemi için ayrı belge düzenlemeleri nedeniyle ayrı bir işlem ortaya çıkarmalarından kaynaklanmaktadır. Diğer taraftan birden fazla idari işleme karşı davacı, aralarında maddi veya hukuki yönden bağlılık ya da sebep-sonuç ilişkisi bulunması nedeniyle tek dava açtığında ise bu kişiden alınacak harç aleyhine dava açılan işlem sayısı kadar değil açılan dava sayısı kadar olacaktır. Mahkemenin aynı dilekçe ile tek dava açılamayacağına karar vermesi durumun-da ise davacının yine 30 gün içerisinde aynı sayıda dava açması ve her biri için maktu başvuru harcını ödemesi gerekecektir.
Nispi harca tabi tutulmuş hizmetin kamuya maliyeti değer nedeniyle değişmemesine karşın, dava veya icra takipleri ile istenen alacağın veya alacak hakkının tutarının yükselmesi ile harç da yükselmektedir. Değer esasına göre alınan harçlarda bir oran ve bu oranın uygulanacağı bir değere (matraha) ihtiyaç duyulmaktadır. Matrah talep edilen hizmete konu iş veya işlemin değeri iken bu orana uygulanacak oran o iş ile ilgili tarifede gösterilendir. Matrahın, tarifedeki oranı harç olarak ortaya çıkmaktadır. Değer gösterilmesi mümkün olan hâllerde dava dilekçelerinde değer gösterilme-si zorunlu tutulmuştur. Değer gösterme zorunluluğu davacıya aittir. Davacı eğer değer göstermekten kaçınırsa dava dilekçesi de işleme alınmayacaktır. Harçlar Kanunu’nun 30. maddesi gereğince davacının değeri eksik tespit ettiği yargılama sırasında ortaya çıkarsa o duruşmada yargılamaya devam edilecek ancak sonraki duruşmaya kadar eksik bırakılan değere isabet eden peşin karar ve ilam harcı tamamlanmadıkça davaya devam edilemeyecektir. HMK 150. maddesindeki süre içinde dosyanın işleme konulması, eksik olan harcın ödenmesine bağlıdır.
Harçların oranları tarifelerde yer almaktadır. Davadan feragat veya davayı kabul veya sulh, yargılamanın ilk celsesinde gerçekleşirse karar ve ilam harcının üçte biri, daha sonra olursa üçte ikisi alınacaktır, diğer taraftan, her ne sebep ve suretle olursa olsun, icra taki-binden vazgeçilmesi hâlinde vazgeçilen miktara ait tahsil harcının yarısı, haczedilen mal satılıp paraya çevrildikten sonra vazgeçilmişse tahsil harcı tam olarak alınacaktır. Burada tarife ile belirlenen oranın kendisi de belli oranda azaltılarak yeni bir oran hâline gelmektedir.
Yargılama Harçlarının Ödenmesi; Harcın konusu işlemin başlayabilmesi için talep yeterli olmayıp bu talebe konu hizmetin karşılığı harcın da ödenmesi gerekmektedir.
Harçların ödeme usulü; Makbuz karşılığı ödemedir. Diğer taraftan Harçlar Kanunu’nun 131. maddesi ile olayın özelliğine göre Hazine ve Maliye Bakanlığı makbuz karşılığı ödeme yerine basılı damga vurulması veya sair şekilde tahsilat yapma konusunda ilgili dairelere yetki de verebilecektir. Hazine ve Maliye Bakanlığı tahsilat güvenliğini sağladığı sürece sadece makbuzla sınırlı olmaksızın her türlü ödeme yöntemini kullandırabilmektedir, gerçekleştirebilmektedir. Son yıllarda UYAP ÜZERİNDEN elektronik ödeme de yaygınlaşmıştır.
Ödeme Yeri; Gelir İdaresi Başkanlığı harçların toplanma yetkisini kendi bünyesinde tutmaktadır. Harçlar Kanunu’nun 26. maddesinde yer alan yargı harçları harca konu olan işlemleri yapan mahkeme veya daire tarafından alınacağına ilişkin hükmünün yanında 132. maddede-ki Gelir İdaresi Bakanlığının lüzum gördüğü takdirde harçları doğrudan doğruya vergi dairelerince tahsil ettirmeye yetkili kılınması mahkemelerin, icra veya iflas dairelerinin yetkisinin tahsilat ile sınırlı olduğunu ortaya koymaktadır. Vergi yargısı harçları için özel bir hüküm olmamakla birlikte harca mevzu olan işlemleri yapan daireler tahsile yetkili tutulduğundan, vergi mahkemeleri de aynı şekilde tahsilata yetkili olacaktır.
O hâlde konumuzla sınırlı olduğundan yargılama harçları bakımından mahkemeler ile daireler sadece tahsil yetkisine sahip olup eksik ödenen harcı cebren tahsil etme yetki-sine sahip olmayacaklardır.
Harcın ödenmemesi hâlinde icra dairesi ne alacaklıdan ne de İİK 15. maddesi gereğince de işleme devam edemeyeceğinden, borçludan da cebri takibata girişemeyecektir. İcra dairesinin yapabileceği tek şey bu durumda sadece verilen icra veya iflas hizmetlerini durdurmaktır.
Tahsil harçları bakımından da özünde aynı durum geçerlidir. Tahsil harcının doğması için borçludan cebren alınacak paraların alacaklıya ödenmesi gerekmektedir. Harç alacaklıya ödendiğinde doğduğundan harcın tahsil zamanı ödeme zamanıdır. İcra dairesinin harcı tahsil etmesi bir zorlamayla değil daha önce tahsil ettiği paradan alacaklıya öderken kesinti suretiyle tahsil edilmektedir.
Diğer taraftan vazgeçme veya sulh, haricen ödeme gibi vazgeçmiş sayılma hâllerinde alınması gereken tahsil harcının icra dairesine bir ödeme yapılmadığından tahsil edilme olanağı olmadığından icra dairesince tahsil harcı da kesilemeyecektir. Bu durum tespit edilmiş olsa bile icra dairesinin eksik ödenen harçlar bakımından da cebri tahsil yetki-si yoktur.
İcra dairesi bunu tespit ettiğinde Gelir İdaresine bildirerek 6183 sayılı Kanun kapsamında tahsil edilmesini sağlamalıdır. Diğer taraftan icra takibinden vazgeçmenin sonuçlarından faydalanabilmek için Harçlar Kanunu’nun 23. maddesi gereğince durumun zabıta yazılabilmesi için harç ödenmek zorundadır. Genel kurallardan bu tespiti yaptıktan sonra Harçlar Kanunu’nun 37. maddesi gereğince de harç borçlusunun harcını kendiliğinden süresinde ödememesi hâlinde yapılacak işlemlere yer verilmiştir. Buna göre ödeme zamanı gösterilen harçlardan süresinde ödenmeyenler, ilgili mahkeme ve daireler tarafından sürenin sonundan itibaren on beş gün içinde bir yazı ile o yerin vergi dairesine bildirilerek harçların vergi dairesince tahsil edilmesi sağlanacaktır. Diğer durumlarda da vergi dairesine bildirimde bulunulmalıdır.
Vergi yargısı harçları bakımından ise Harçlar Kanunu’nun 55. maddesi ile nispi ve maktu harçlar, ihbarname esasına göre, ihbarnamenin tebliği tarihinden itibaren 1 ay için-de ilgili vergi dairesine ödeneceği belirlenmiştir. Vergi mahkemesi kararı sonucunda düzenlenen ihbarnameler uygulamada aynı konuda gerektiğinde karara göre düzeltilmiş şekilde yeniden düzenlenmiş olduğundan 2 nolu ihbarname olarak bilinmektedir. İhbarname kuralı nedeniyle bu şekilde düzenlenen ihbarnamelere karşı mahkeme kararına dayanmış olsa bile idare mahkeme kararını ihbar-namede yanlış uygulamış da olabileceğinden dava açılabilecektir.
Hazine ve Maliye Bakanlığının izniyle makbuzla tahsilatta bulunan memurlar bir aya ait tahsilat tutarlarını ertesi ayın beşinci günü akşamına kadar en yakın vergi dairesine yatırmakla mükelleftirler. 500 Türk lirasını geçen tahsilat bu süre ile bağlı olmaksızın derhâl yatırılır. Harçlar Kanunu’nda da açıkça görüldüğü gibi harca tabi işlemi yapan idare tarafından harcın tahsil edilmesi harcı bu idarenin öz geliri haline getirmemektedir. İdare adına harç tahsiline yetkili kılınmış olan memurlar, Gelir İdaresinin değil tahsilat yapmakla görevlendirilen idarenin personelidir. Hazine ve Maliye Bakanlığı gerek gördüğünde, kendisine aktarılması gereken 500 TL’lik li-mite ilişkin miktarı artırmaya yetkili olduğundan güncel tutarlar bakımından bu yetkinin kullanılıp kullanılmadığı kontrol edilmelidir.
Ödeme Zamanı; Mahiyetleri icabı maktu olarak belirlenmiş olan ve işin sonunda hesap edilip alınması gereken harçların ise harç alacağının doğması tarihinden itibaren 15 gün içinde ödenmesi gerekmektedir. Nispi alınan karar ve ilam harçlarının dörtte biri peşin, geri kalanı kararın tebliğinden itibaren bir ay içinde ödenecektir. O hâlde bakiye karar ve ilam harcı için ilamın ilgilisine tebliğ edilmesi şarttır. Diğer taraftan ölüm ve cismani zarar sebebiyle açılan maddi ve manevi tazminat davalarında peşin alınan harcın oranı yirmide bir olarak uygulanacaktır. Kural olarak harç ödenmeden sonraki işleme devam edilemeyeceği kuralı bakiye karar ve ilam harcı bakımından değiştirilmiştir. Harç ödenmemiş olması yargılama sonrası işlerden olan hükmün tebliğe çıkarılmasında bir engel değildir Diğer taraftan karar ne-deniyle alacaklı olan taraflar da bakiye harcın lehlerine veya aleyhlerine yüklenildiğine bakılmaksızın takibe konulabilecektir. Taraflar ilama karşı kanun yollarına da bakiye harcı ödemeden başvurabileceklerdir. Harcın süresinde ödenmemesi hâlinde mahkemece, 6183 sayılı Kanun hükümlerini uygulayarak cebren tahsili için vergi dairesine yazı ile bildirim yapılacaktır.
İcra Tahsil Harcı bakımından ise icra takiplerinde Tahsil Harcı alacağın ödenmesi sırasında kesinti suretiyle tahsil olacaktır. Ödeme yapılmayan hâllerde kural olarak harç alacağının doğması tarihinden itibaren 15 gün içinde ödenecektir. Nispi tahsil harcına bağlanmış gayrimenkullerin ve gemilerin tahliye ve teslimi ile menkullerin tesliminde icra yerine getirildiğinde doğacağından 15 günlük ödeme süresi de bu tarihten başlayacaktır. Konunun değeri üzerinden alınacak İflas Harçlarında da uygulama aynı şekilde gerçekleştirilecektir. Maktu olmakla birlikte (1) sayılı tarifenin (D) bölümünde yazılı depozito defter tutma ve miras işlerine ait harçlar işin sonundan itibaren 15 gün içinde ödenir. Harçlar Kanunu’nun 29. maddesi gereğince ilama dayanmayan alacaklar ise ileride tahsilat yapılırsa tahsil harcına mahsuben alacak miktarının binde beşi peşin alınacaktır.
Harcın Diğer Tarafça Ödenmesi;
Kural olarak yargı işlemlerinden alınacak harçlar ödenmedikçe sonraki işlemler yapılmaz. Ancak üzerine harç yüklenilen kişiden kaynaklanan bu haklı veya haksız sebeplerle işlemin durması diğer tarafı zarara uğratabilecek mahiyettedir. Ancak yukarıda da ifade edildiği üzere mahkeme veya icra dairesinin yetkisi sadece işlemi durdurmakla sınırlı olup, harcı cebren tahsil yetkisi bulunmamaktadır. Bu durumun diğer tarafı zarara uğratmasını engellemek bakımından kanun koyucu Harçlar Kanunu’nun 32. maddesi ile diğer tarafa bu harcı ödeyerek işlemin devamını sağlatma hakkı tanınmıştır. Diğer tarafın karşı tarafın yerine yapmış olduğu ödeme mükellefiyetlerde bir değişiklik yapmamaktadır. Bu yolla devletin harç alacağı bakımından diğer taraf yerine ödeme yapan diğer tarafı devlete karşı sorumlu olmaktan kurtaracak ve harç borçluluğu sona erecektir. Diğer tarafça yapılmış olan bu harç ödemesi hüküm ile birlikte HMK gereğince yargılama giderleri arasında değerlendirilerek haklı çıkması hâlinde diğer tarafa mahkemece resen yüklenmesine karar verilerek diğer tarafa rücu imkânı verecektir.
ÜNİTE 5 YARGILAMA HARÇLARI
Kanun’un (1) sayılı tarifesinde harçlar üç ana başlık altında düzenlenmiştir, Bunlar Mahkeme Harçları, İcra ve İflas Harçları ile Ticaret Sicil Harçlarıdır.
Harçlar Kanunu’nun (1) sayılı tarifesinde yer alan mahkeme harçları hukuk davaları ile idari dava işlerinde alınacak harçları düzenlemektedir. Bu harçlar, dava açılması sırasında alınan başvuru harcı, yargılama sırasında koşulları oluştuğunda cezai mahiyette celse harcı, yargılama içerisinde yapılacak keşiflerde keşif harcı, yargılama sona erdiğinde karar ve ilam harcı ile ilk derece mahkemelerince verilecek kararlara karşı takip edilecek kanun yollarında alınacak temyiz, istinaf ve itiraz harçları olarak beş ayrı harç öngörülmüştür.
Diğer taraftan Harçlar Kanunu’nun (3) sayılı tarifesinde yer alan vergi yargısı harçları ise gerek derece başvurusu gerekse kanun yolları başvurusuna karşılık olmak üzere başvurma harcı, karar ve ilam harçlarına karşılık olmak üzere maktu harçlar ve nispi harçlar ile suret harçlarına yer verilmiştir. (3) sayılı tarifede yer alan vergi yargısı ile ilgili başvuru harçları ve kanun yolları ile ilgili harçlar (1) sayılı tarifede yer alan mahkeme harçları metodolojisine uygun olarak birlikte değerlendirilerek, yargılama harçlarının uygulamasında farklar ve benzerliklerin daha kolay anlaşılması öngörülmüştür.
Başvuru Harcında Vergiyi Doğuran Olaylar
Dava Açılması: Asliye Hukuk Mahkemeleri dava konusunun değer ve miktarına bakılmaksızın malvarlığı haklarına ilişkin davalarla, şahıs varlığına ilişkin davalar ile diğer dava ve işler bakımından görevli mahkeme, aksine bir düzenleme bulunmadıkça asliye hukuk mahkemesi olarak belirlenmiştir.
Davaya Müdahale: HMK’da üçüncü kişinin müdahalesi asli ve Fer’i olarak ikiye ayrılmıştır. HMK 65. madde gereğince bir yargılamanın konusu olan hak veya şey üzerinde kısmen ya da tamamen hak iddia eden üçüncü kişi, hüküm verilinceye kadar bu durumu ileri sürerek, yargılamanın taraflarına karşı aynı mahkemede dava açabilecektir. Asli müdahale de 3. Kişi doğrudan taraf olur. Asli müdahale talebinde bulunan kişi müdahale davasının davacısı olarak taraf sıfatına kavuşurken diğer davanın davalı ve davacısı ise bu davanın davalıları haline gelmektedir. Fer’i müdahalede ise üçüncü kişinin doğrudan bir taraf olma hakkı yoktur, ancak taraflardan birisinin davayı kazanmasında hukuki yararı varsa o taraf yanında ve ona yardımcı olmak amacıyla, tahkikat sona erinceye kadar, davada yer almaktır. Mahkemece Fer’i müdahil hakkında herhangi bir karar verilemez. Bu nedenle Fer’i müdahil yargılama giderlerine de mahkûm edilemez. Asli müdahale aslında bir çeşit karşı davadır. Ancak Fer’i müdahalede yeni bir dava yoktur ve müdahilin taraf sıfatı oluşmaz.
Tevdi Yerinin Tayini: Borcundan kurtulmak isteyen borçlunun, tevdi yerini belirlenmesi talebi başvuru harcına tabidir.
İhtiyati Tedbir: Dava açılmadan önce esas hakkında görevli ve yetkili olan mahkemeden ihtiyati tedbir talebinde bulunulması halinde, (1) sayılı tarife gereğince başvurma harcı alınacağı açıktır. Diğer taraftan, dava açıldıktan sonra veya dava dilekçesi ile birlikte ile ihtiyati tedbir talebinde bulunulmuş ise ihtiyatî tedbir talebi için herhangi bir harç alınmayacaktır.
İhtiyati Haciz: İhtiyati haciz talebinde bulunulması halinde (1) sayılı tarife gereği başvurma harcı alınacaktır.
Delil Tespiti: Açılmış olan davada delillerin tespit ve değerlendirilmesi için ayrıca harç alınmaz.
Çekişmesiz Yargı İşleri: Çekişmesiz yargı, hukukun, mahkemelerce,
(1) İlgililer arasında uyuşmazlık olmaması,
(2) İlgililerin, ileri sürülebileceği herhangi bir hakkının bulunmaması,
(3) Hâkimin re ’sen harekete geçmesi hallerinden birine veya birkaçına göre bu yargıya giren işlere uygulanmasıdır.
Çekişmesiz yargı işlerinde görevli mahkeme, aksine bir düzenleme bulunmadığı sürece sulh hukuk mahkemesidir. Başvuru harçları da (1) sayılı tarifeye uygun olarak alınacaktır.
Başvuru Harcı Miktarları: Harçlar başvuru mercileri dikkate alınarak miktar bakımından çeşitlendirilmiş ve dört farklı maktu tutarın uygulandığı bir tarife getirilmiştir.
1. Sulh mahkemeleri ile icra hukuk mahkemeleri
2. Asliye mahkemeleri ile idare mahkemeleri
3. Bölge adliye mahkemeleri, bölge idare mahkemeleri, Yargıtay, Danıştay ile Askeri Yüksek İdare Mahkemesi
4. Anayasa Mahkemesi
Kanun Yollarına Başvurulması:
Yargıtay hukuk dairelerine yapılacak temyiz başvurularında,
Danıştay’a yapılacak temyiz başvurularında,
Yürütmenin durdurulmasına ilişkin itirazlar dâhil olmak üzere bölge idare mahkemelerine itirazen yapılacak başvurularda, Bölge adliye mahkemeleri hukuk dairelerine yapılacak istinaf yolu başvurularında, başvurma harcı alınacağı hükme bağlanmıştır. Fakat Yargıtay ceza dairelerine yapılacak başvurular ve icra mahk kararlarına karşı yapılacak başvurular da harç alınmasını Anayasa Mahk iptal etmiştir. Nedeni ise; ödeme gücü olmayanların adil yargılama hakkına sahip olmasıdır.
Başvurma Harcı Uygulanmayacak Yargı İşleri: Yargılama sırasında yapılan diğer işlemler de keşif haricinde başvuru harcına tabi tutulmayacaktır. Örn; bilirkişi talebinde bulunmak, tanık dinletmek gibi işlemler harca tabi değildir.
Celse Harcı: Yargılama işlemleri sırasında yargılama, tarafların talep ve kabulü üzerine ertelenmiş ise celse harcı taraflardan alınacaktır. Taraflar, daha önce yapılması mümkün olduğu halde yapmamış olması nedeniyle duruşmanın ertelenmesine sebep vermiş ise o zaman celse harcı buna sebep veren taraftan alınacaktır. Bu konuda mükellef hizmetten yararlanan değil; hizmete engel olan taraftır. Bu harç iki celse (duruşma) içerisinde ödenmez ise harç, bir misli fazlasıyla alınacaktır. Eğer bu harç ödenmez ise bu sefer celse harcına karar veren mahkemece Hazine ve Maliye Bakanlığı’na yazı ile cebren alınması gündeme gelecektir. Celse harçları sadece sulh mahkemeleri, asliye mahkemeleri ile idari yargı mercileri için öngörülmüştür. İlk derece mahkemesi olmasına rağmen vergi mahkemeleri için öngörülmemiştir.
Karar ve İlam Harcı: Yargılama giderleri arasında yer alan karar ve ilam harçları, lehine karar verilenden değil aleyhine karar verilenden alınmaktadır. Dava açanın ödemiş olduğu peşin harcı da karşı tarafa rücu etme hakkı olduğu gibi bakiye karar ve ilam harcı, doğrudan aleyhine karar verilene yükletilmektedir.
Yargı harçları (1) sayılı tarifede yazılı işlemlerden değer ölçüsüne göre nispi esas üzerinden, işlemin nev’i ve mahiyetine göre maktu esas üzerinden alınır. (1) sayılı tarifede yer alan yargılama harçlarında ve (3) sayılı tarife yer alan vergi yargısı harçlarında değere bağlı kararlarda nispi harç uygulanıp, diğerlerinde ise işlemin içeriğine göre maktu harç alınmaktadır.
Nispi Karar ve İlam Harcı: 1) sayılı tarifeye göre;
• Konusu belli bir değerle ilgili bulunan davalarda esas hakkında karar verilmesi halinde ve harç yüzde elli oranında uygulanmak üzere tahkim yargılaması sırasında hüküm altına alınan anlaşmazlık konusu değer üzerinden,
• Bir gayrimenkulün hissedarlar arasında satış suretiyle ortaklığın giderilmesine dair olan hükümlerde taşınmazın satış bedeli üzerinden,
• Taşınmazın hissedarlar arasında taksimine dair olan hükümlerde taksim edilen taşınmaz değeri üzerinden,
• Nafaka verilmesine dair hükümlerde bir senelik nafaka bedeli üzerinden, nispi karar ve ilam harcına hükmedilir.
Diğer taraftan konusu belli bir değerle ilgili bulunan davalarda ve 2499 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu’nun 38/A maddesinin birinci fıkrasında tanımlanan konut finansmanından kaynaklanan alacaklar ile Toplu Konut İdaresi Başkanlığı’nın rehinle temin edilmiş alacaklarının takibinde, ihalenin feshi talepleri ile ilgili olarak esas hakkında karar verilmesi halinde hüküm altına alınan anlaşmazlık konusu değer üzerinden de nispi harç uygulanmaktadır.
Vergi yargısı harçlarında nispi karar harcına hükmedilmesi için başvuran lehine karar verilmesine gerek bulunmamaktadır.
Vergi davalarında karşı taraf, harçtan muaf gümrük, vergi idaresi veya belediye olduğundan başvuran lehine dava sonuçlansa bile karar harcına hükmedilmektedir.
Değer ölçüsüne göre harca tabi işlemlerde (1) sayılı tarifede yazılı değerler esas alınırken müdahalenin önlenmesi, tescil ve tapu kayıt iptali gibi taşınmazın kendisi ile ilgili olan davalarda taşınmazın değeri dikkate alınacaktır. Taşınmazın kendisi ile ilgili davalarda haksız kullanım ve tazminat gibi taleplerde de bulunulduğu takdirde harç, taşınmazın değeri ile talep olunan tazminat ve haksız kullanım tutarı üzerinden alınacaktır.
Değer belirlenmesi mümkün olan durumlarda dava dilekçelerinde değerin gösterilmesi zorunludur. Eğer gösterilmemişse davacıdan değerin belirlenmesi istenir. Eğer davacı bu belirlemeyi yapmaz ise dava dilekçesi işleme konulmaz.
Taşınmazın tahliyesi davalarında karar ve ilam harcı, yazılı sözleşme olsun veya olmasın bir yıllık kira bedeli üzerinden alınacaktır. Muhakeme sırasında tespit olunan değerin, dava dilekçesinde bildirilen değerden fazla olduğu anlaşılırsa, yalnız o celse için muhakemeye devam olunur, takip eden celseye kadar eksik değer üzerinden peşin karar ve ilam harcı tamamlanmadıkça davaya devam olunmaz.
Vergi yargısı ile ilgili karar harçlarında peşin harç uygulaması yoktur. Mahkeme harçlarında ise karar ve ilam harcının dörtte biri peşin olarak ödenmek zorundadır. Ölüm ve cismani zarar sebebiyle açılan maddi ve manevi tazminat davalarında peşin alınan harcın oranı yirmide bir olarak uygulanır.
Maktu Karar ve İlam Harcı: Nispi harç uygulanmayacak davalarla, taraf teşkiline imkan bulunmayan davalarda verilen esas hakkındaki kararlarla, davanın reddi kararı ve icra hukuk mahkemelerinin yine nispi harca tabi olmayan kararlarında, bu davalarda esasa etki eden veya karar düzeltme taleplerinin reddine dair Yargıtay, Danıştay ve Askeri Yüksek İdare Mahkemesi kararları, bölge adliye mahkemeleri, idare mahkemeleri, bölge idare mahkemeleri, Yargıtay, Danıştay ve Askeri Yüksek İdare Mahkemesinin icranın geri bırakılması kararları, delil tespiti, ihtiyati haciz ve ihtiyati tedbir kararları maktu harca tabi tutulmuştur.
Özellikli Yargı İşleri
Tahkim: Tahkime başvurma harca tabi değildir. Tahkimi, kanunla getirilen tahkim ve sözleşme ile getirilen tahkim olarak da ikiye ayrılabilir. Kanunla getirilen ve sorunlarının çözümüne dair tahkim kararları çoğunlukla kesin hüküm niteliğindedir. Öte yandan sözleşme ile getirilen tahkim şartı çerçevesinde verilen kararlara karşı iptal davası açılabilir. Ancak yargılamayı yapacak hakemlere ücret ödenecektir. Tahkim masraflarının nasıl karşılanacağı taraflar arasındaki sözleşme hükümlerine göre belirlenmektedir.4686 sayılı Milletlerarası Tahkim Kanunu (MTK) ise yabancılık unsuru taşıyan ve tahkim yerinin Türkiye olarak belirlendiği veya bu Kanun hükümlerinin taraflar ya da hakem veya hakem kurulunca seçildiği uyuşmazlıklar hakkında uygulanır. Milletlerarası tahkim-de de hakem bazı konularda asliye hukuk mahkemesinden yardım isteyebilir.
Milletlerarası Tahkim Kanunu kapsamında verilecek kararlar yabancı hakem kararları değildir. Yabancı hakem kararların tanıma ve tenfiz için mahkemelere başvurulması da harca tabidir.
Yabancı Mahk İlamları:
Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanununun 54. Maddesi gereği yabancı bir ülke mahkemesinin verdiği kararın Türkiye’de uygulanabilmesi için;
- Türkiye Cumhuriyeti ile ilamın verildiği devlet arasında karşılıklılık esasına dayanan bir anlaşma yahut o devlette Türk mahkemelerinden verilmiş ilamların tenfi-zini mümkün kılan bir kanun hükmünün veya fiili uygulamanın bulunması,
- İlamın, Türk mahkemelerinin münhasır yetkisine girmeyen bir konuda verilmiş olması veya davalının itiraz etmesi şartıyla ilamın, dava konusu veya taraflarla ger-çek bir ilişkisi bulunmadığı halde kendisine yetki tanıyan bir devlet mahkemesince verilmiş olmaması,
- Hükmün kamu düzenine açıkça aykırı bulunmaması,
- O yer kanunları uyarınca, kendisine karşı tenfiz istenen kişinin hükmü veren mahkemeye usulüne uygun bir şekilde çağrılmamış veya o mahkemede temsil edilmemiş yahut bu kanunlara aykırı bir şekilde gıyabında veya yokluğunda hüküm verilmiş ve bu kişinin yukarıdaki hususlardan birine dayanarak tenfiz istemine karşı Türk mahkemesine itiraz etmemiş olması, şartlarının birlikte gerçekleşmiş olması gerekmektedir.
Karşılık Davalar;
HMK 132. maddesi gereğince kendileri aleyhine dava açılan kişiler, eğer bu dava ile bağlantılı olarak talep ileri sürebileceği bir hakkının bulunması veya asıl davada ileri sürülen talep ile karşı davada ileri sürülecek talep arasında takas veya mahsup ilişkisinin bulunması hallerinde karşı dava açabilir. Davaya müdahale eden kimse, kanun yollarına müracaat ederse yanında yer aldığı taraftan alınan harca eşit harcı ödemek zorundadır.
İşlemden Kaldırılan Dosyanın Yenilenmesi:
- Usulüne uygun şekilde davet edilmiş olan taraflar, duruşmaya gelmedikleri veya gelip de davayı takip etmeyeceklerini bildirdiklerinde,
- Usulüne uygun şekilde davet edilmiş olan taraflardan biri duruşmaya gelir, diğeri gelmezse, gelen tarafın talebi üzerine,
- Duruşma gününün belli edilmesi için tarafların başvurması gereken hallerde gün tespit ettirilmemişse, son işlem tarihinden başlayarak bir ay geçmesi halinde,
Dosyanın işlemden kaldırıldığı tarihten başlayarak bir ay geçtikten sonra yenileme talebinde bulunulursa, yeniden harç alınacağı düzenlenmiştir. Üç aylık süre içerisinde dava yenilenirse yenilenen dava eski davanın devamı sayılır. Kanun koyucu harçsız yenileme süresini bir ay olarak öngörmüştür.
Kararın Bozulması: Bir hükmün bozulmasından sonra verilecek hükümlerden yeni bir hüküm gibi karar ve ilam harcı alınır ve bozulan hükümden daha önce alınmış olan karar ve ilam harcı, sonraki hükme ait harçtan mahsup edilir.
Kararın Düzeltilmesi: Harçlar Kanunu’nun 9. maddesinde karar düzeltme talebinin kabulü üzerine temyiz olunan hüküm tasdik edilirse, temyiz olunan hükümden alınmış olunan harç kadar yeniden harç alınmaktadır.
Yargılamanın Yenilenmesi: Harçlar Kanunu’nun 10. maddesi gereğince yeniden yargı-lamanın kabulü üzerine görülecek davalar, yeni davalar gibi harca tabidir. Eğer yeniden yargılama sonrasında talepte bulunan sonuç olarak haklı çıkarsa daha önce alınan harç mahsup edilir.
Terditli Davalar:
Aynı davalıya karşı birden fazla talebini, aralarında aslilik-ferilik ilişkisi kurmak suretiyle, aynı dava dilekçesinde ileri sürebilir. Bunun için, talepler arasında hukuki veya ekonomik bir bağlantının bulunması şarttır. Davacı ilk önce istediği sonucu açıkça belli edecek, eğer bu sonuç mahkemece uygun görülmez ise ikincil olarak isteyeceği sonucu talep edecektir. Ancak bu talepler birbirinden bağımsız olmayacaktır.
Mahkemece eğer ilk talep kabul edilirse ikincil talep konusunda bir inceleme ve karar verilmeyecektir. O halde harç ilk talep dikkate alınarak alınmalıdır. Eğer ilk talep kabul edilmemiş ise ikincil talebin değerlendirilmesi için ikinci talebin daha fazla bir harç gerektirip gerektirmediğini dikkate almak gerekmektedir. Eğer ikincil talep için daha fazla peşin harç ödenmesi gerekiyor ise Harçlar Kanunu’nun 30. maddesi gereğince eksik harç tamamlattırılarak yargılamaya devam edilmesi gerekmektedir.
Göreviz ve Yetkisiz Mahk Başvurma: Mahkemenin yetkisizlik veya görevsizlik kararı vermesi sebebiyle yetkili veya görevli mahkemeye yeniden başvurulması halinde başvuru harcı alınmaz. Ancak süresinde gönderme talebinde bulunulmaması halinde ise dava açılmamış sayılacağından, yeniden açılacak dava başka bir dava olarak karşımıza çıkacaktır.
Davaya Son Veren Taraf İşlemleri:
Tarafların kabul veya feragati diğer tarafın veya mahkemenin kabulüne bağlı değildir. Feragat ve kabul kesin hüküm gibi sonuç doğurur yani feragat veya kabul nedeniyle sona eren davalarda verilen kararlara karşı veya kısmen feragat veya kabule bağlı ise bu kısımlara karşı kanun yolu kapalıdır. Feragat veya kabul beyanında bulunan taraf, davada aleyhine hüküm verilmiş gibi yargılama giderlerini ödemeye mahkûm edilecektir. Diğer taraftan davalı, davanın açılmasına kendi hal ve davranışıyla sebebiyet vermemiş ve yargılamanın ilk duruşmasında da davacının talep sonucunu kabul etmiş ise yargılama giderlerini ödemeye mahkûm edilmeyecektir.
Sulh, görülmekte olan bir davada, tarafların aralarındaki uyuşmazlığı kısmen veya tamamen sona erdirmek amacıyla, mahkeme huzurunda yapmış oldukları bir sözleşme olarak tanımlanmıştır. Sulh de feragat ve kabulde olduğu gibi ilgili bulunduğu davayı sona erdirir ve kesin hüküm gibi hukuki sonuç doğurur. Taraflar, kabulde olduğu gibi ancak üzerinde serbestçe tasarruf edebilecekleri uyuşmazlıkları konu alan davalarda sulh olabilirler. Sulhta yargılama giderleri sulh sözleşmesine göre tarafların iradesine göre belirlenecektir. Bu yargı harçlarının yükümlüsünün sözleşme ile değiştirilebileceğine bir örnek olarak ortaya çıkmaktadır.
Dava, davadan feragat veya davayı kabul veya sulh nedeniyle yargılamanın ilk celsesinde sona ererse, karar ve ilam harcının üçte biri, daha sonra olursa üçte ikisi alınacaktır.
Davaların Birleşmesi: Davalar birleştirildiğinde de iki ayrı dava olup, her ikisi hakkında ayrı ayrı hüküm kurulmalıdır. Bu durumda birleştirilen davalar için karar ve ilam harçları ayrı ayrı hesaplanarak sonucuna göre ilgili tarafa yükletilmelidir.
Davaların Ayrılması: Ayrılan davanın dosyası ilk dosyada bu kısımlara ait yazıların tamamının onaylı suretleri konularak yeniden oluşturulur. Ayrılan davalar bakımından daha önce tek karar ve ilam harcı alınmış ise her biri için ayrıca harç alınır, daha önce alınan harç ayrılmış davaları da kapsıyorsa yeniden harç alınmaz. Ayrılıp yeni esas numarası alan her dava için başvuru harcı alınır.
Dilekçe Ret Kararı: Aralarında bağlılık bulunmaması nedeniyle tek dilekçe ile dava açılamayacak olmasına rağmen birden fazla işleme karşı tek dilekçe ile dava açılmış ise mahkemece yapılacak ilk inceleme sonucunda yeniden düzenlenmek veya noksanları tamamlanmak üzere dilekçelerin reddine karar verilir. Bu işlem sonucunda davacı dava açma hakkını kaybetmez ancak açacağı davalar önceki davadan ayrı her biri için yeniden başvuru harcı ödenmesi gerekmektedir.
Adli Yardım: Adli yardımdan yararlanan kişiden yargılama giderleri arasında yer alan dava açılırken alınması gereken peşin karar ve ilâm harcı ile başvurma harcı ertelenerek alınmayacaktır. Adli yardım kararından dolayı ertelenen tüm yargılama giderleri ile Devletçe ödenen avanslar dava veya takip sonunda haksız çıkan kişiden tahsil olunur. Adli yardımdan yararlanan kişinin haksız çıkması halinde, uygun görülürse yargılama giderlerinin en çok bir yıl içinde aylık eşit taksitler halinde ödenmesine karar verilebilir.
Dava Konusunun Devri: Davanın açılmasından sonra, davalı taraf, dava konusunu üçüncü bir kişiye devrederse, davacı isterse, devreden tarafla olan davasından vazgeçerek, dava konusunu devralmış olan kişiye karşı davaya devam edebileceği gibi, davasını devreden taraf hakkında tazminat davasına dönüştürebilecektir. Harçlar Kanunu’nun 16. maddesi gereğince değer tayini mümkün olan hallerde dava dilekçelerinde değer gösterilmesi zorunludur.
Diğer taraftan davanın açılmasından sonra, dava konusu davacı tarafından devredilecek olursa, devralmış olan kişi, görülmekte olan davada davacı yerine geçer ve dava kaldığı yerden devam eder. Yargılama giderleri bakımından yeni davacı, eski davacının külli hale-fi olarak verilecek karar ile karar ve ilam harcından sorumlu olacaktır.
İhtiyari Dava Arkadaşlığı: İhtiyari dava arkadaşlığında, davalar birbirinden bağımsız olduğu gibi, dava arkadaşlarından her biri, diğerinden bağımsız olarak hareket eder. Tek dava olmakla birlikte aynı dava içerisinde birden fazla bağımsız dava olması, her biri için ayrı karar verilecek olması nedeniyle her davacıdan ayrı başvurma ve peşin karar ve ilam harcı alınması gerekmektedir.
ÜNİTE 6 İCRA VE İFLAS HARÇLARI
İhkak-ı hak olarak tanımlanan kendi hakkını zorla alma eski (765 sayılı) Türk Ceza Kanunu’nun 308. maddesi kapsamında ayrıca suç sayılmıştır. Bir kimse hükümete (devletin yetkili organlarına) başvurma olanağı varken bir hakkı elde etmek suretiyle eşya üzerinde zor kullanarak kendiliğinden hakkını alması veya bu hakka ulaşmak için şahıslara tehdit veya şiddet uygulaması yasaklanmıştır. Yeni (5237 sayılı) Türk Ceza Kanunu’nda kendiliğinden hak almaya yönelik fiilleri ayrı ve bağımsız bir suç olarak yer almamıştır, Ancak kendiliğinden hak arama amacı ile işlenen hırsızlık, yağma, dolandırıcılık, belgede sahtecilik suçlarında bu amaç hukuka uygunluk sebebi olarak değil, sadece hafifletici neden olarak dikkate alınmıştır. Kendiliğinden hak arama amacı ile işlenen güveni kötüye kullanma, Konut dokunulmazlığının ihlali, tehdit ve mala zarar verme gibi suçlarda ise hafifletici neden olarak bile sayılmamıştır.
Her asliye mahkemesinin yargı çevresinde yeteri kadar ayrı ayrı veya birlikte icra ve iflas dairelerinin bulunması gerekmektedir.
Devlet tarafından sunulan icra ve iflas işleri Harçlar Kanunu kapsamında harca tabi tutulmuş işlemlerdir. Harçlar Kanunu’na göre kural olarak harca tabi işlemi başvuran ödemek zorunda olsa da borçlunun kusurlu davranışı nedeniyle alacaklının masraflara katlanmak ve alacağına kavuşmak zorunda kalması alacak haklarını azaltıcı bir etki yaratacağından adil de olmayacaktır. Türk Borçlar Kanunu’nun (TBK) 49. maddesi gereğince kusurlu ve hukuka aykırı bir fiille başkasına zarar veren, bu zararı gidermekle yükümlüdür.
İCRA HARÇLARI
İcraya Başvurma Harcı: İcra takibi, alacaklının alacağına devlet zoruyla kavuşması için yapılan işlemleri tanımlar. Alacağına kavuşmak isteyen alacaklı ilamlı ve ilamsız takip olmak üzere iki farklı takip yolundan birini seçebilir. İcra takipleri takip talebi ile başlar. Takip talebinde takip konusu alacağın kaynağı olan senet, senet yok ise borcun kaynağının gösterilmesi gerekmektedir. Mahkeme huzurunda yapılan sulhlar, kabuller ve para borcu ikrarını içeren re ‘sen tanzim edilen noter senetleri, istinaf ve temyiz kefaletnameleri ile icra dairesindeki kefaletler, ilam gibi dikkate alınırlar. İcra kefaletleri müteselsil kefalet hükmündedir.
İlamsız takiplerde borçluya gönderilen ödeme emrine karşı borçlu süresi içerisinde itirazda bulunur ise icra takibi duracaktır. İtiraz süresinde değilse alacaklının talebi üzerine icra memuru takip işlemlerine alacağın tamamı için devam edecektir. Eğer borçlu, borcun yalnız bir kısmına itirazda bulunmuşsa, takibe kabul ettiği miktar için devam edilecektir.
Alacaklının İtiraz nedeniyle duran takibe karşı 2 hakkı bulunur:
- İtirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını tespit ettirmek suretiyle itirazın iptalini dava edebilir
- Takip, imzası ikrar veya noterlikçe tasdik edilen borç ikrarını içeren bir senede yahut resmi dairelerin veya yetkili makamların yetkileri dâhilinde ve usulüne göre ver-dikleri bir makbuz veya belgeye dayanıyor ise, İİK 68. maddesi gereğince alacaklı itirazın kendisine tebliği tarihinden itibaren altı ay içinde itirazın kaldırılmasını da isteyebilir.
İpotek Alacaklısına Ulaşılamaması veya Temerrüdü: Halen mevcut olan veya henüz doğmamış olmakla beraber doğması kesin veya olası bulunan herhangi bir alacak, ipotekle güvence altına alınabilecektir. Alacak sona erince ipotekli taşınmazın maliki, alacaklıdan ipoteği terkin ettirmesini isteyebilir. İpotekle temin edilmiş ve vadesi gelmiş bir alacağın borçlusu, borcunu ödeyerek ipotek altında bulunan taşınmazını ipotek altından kurtarmak istediğinde borcunu ödemek için alacaklıya ulaşamadığı veya alacaklı haklı bir sebep olmak-sızın alacağı almıyor (alacaklının temerrüdü) ise icra dairesine müracaatla alacaklısına ulaşamadığını ve ikametgâhının bilinmediğini veya borcu almaktan ve ipoteği çözmekten kaçındığını beyan ederse icra dairesi on beş gün içinde daireye gelerek parayı almasını ve ipoteği çözmesini alacaklıya usulüne göre tebliğ eder. Alacaklı on beş gün içinde gelmediği veya gelip de kanunen geçerli bir sebep ileri sürmeksizin parayı almaktan ve ipoteği çözmekten kaçınırsa borçlu borcunun tamamını icra dairesine yatırdığında İcra Mahkemesi verilen paranın alacaklı adına alınmasına ve ipotek kaydının terkinine (kaldırılmasın) karar verir. Vadesi gelmemiş ipotek ile teminat verdiği borçları işlemiş ve işleyecek faizleri ile birlikte ödeyebilir. Alacaklının, ödemeyi kabul etmesi halinde icra dairesinde işlem tamamlanacaktır. İcra dairesi borçlu açısından ipoteğin kaldırılması için tevdi yeri görevini yürütmektedir. İcra dairesi borçlunun ödeme borcunun icrasını sağlayarak borçlunun borcundan kurtulmasına da yardım etmektedir. Borçlunun icra dairesine yapmış olduğu bu başvuru da icraya başvurma harcının konusuna girecektir.
Alacaklıya alacağı herhangi bir takip talebi bulunmadan ödenmektedir. Alacaklının ta-kip talebi olmadan alacaklıya yapılan ödemelerden tarifeye göre İİK 125/3 gereğince tahsil harcı kesilebilmesi için ödemenin ipotekli taşınmazın diğer alacaklılar tarafından ipoteğin paraya çevrilmesi suretiyle satışından dolayı yapılması gerekmektedir. Bu durumda borçlunun borcunu ödeyerek ipoteği kaldırması nedeniyle tahsil harcı ödenmeyecektir.
İcraya Başvurma Harcına Tabi Olmayan İşlemler
Ödeme Emrine İtiraz: İtiraz etmek isteyen borçlu, itirazını, ödeme emrinin tebliği tarihinden itibaren yedi gün içinde dilekçeyle veya sözlü olarak icra dairesine bildirmek zorundadır. Ödeme emrine itiraz, icraya yapılacak sözlü veya yazılı başvuru ile yapılacaktır.
Kanun koyucu, borca haksız ve kötü niyetle itirazı engellemek için İİK 67. ve İİK 68. maddelerinde mahkemelerce karar verilmek üzere itirazın haksız çıkması halinde yüzde yirmiden az olmamak üzere tazminat öngörülmüştür.
Takip Yolunun Değiştirilmesi: İcra takiplerinde üç yol bulunmaktadır. Bunların ilki haciz yolu ile takip, diğeri iflas yolu ile takip ve rehinin paraya çevrilmesi yolu ile takiptir.
İflas yolu ile takip ancak Ticaret Kanunu gereğince tacir sayılan veya tacirler hakkındaki hükümlere tabi bulunanlar ile özel kanunlarına göre tacir olmadıkları halde iflasa tabi bulundukları bildirilen hakiki veya hükmi şahıslar hakkında yapılır. Eğer alacak rehin ile temin edilmemiş ise alacaklı iflas yolu ile takip yapılabilecek kişilere karşı haciz yolu ile de takipte bulunabilecektir.
Alacaklı her iki yolu birden kullanamaz ya iflas yolunu ya da haciz yolunu seçmek zorundadır. Bu yollardan birini seçen alacaklı bir defaya mahsus olmak üzere harç ödemeksizin takip yolunu değiştirmek üzere yeni baştan müracaat edebilir. Kanun koyucu takip yolu değişikliğini bir defa harçtan istisna tutmuştur. Ancak alacaklı değiştirdiği yoldan vazgeçip yeniden ilk yolu seçerse bu değişiklik ikinci defa yapılmış olacağından harca tabi olacaktır.
İhtiyati Haciz Kararının Uygulanması: ihtiyati haciz kararının verildiği tarihten itibaren on gün içinde kararı veren mahkemenin yargı çevresindeki icra dairesinden kararın infazının istemesi gerekmektedir. Dava açılmadan veya icra takibine başlanmadan evvel ihtiyati haciz yaptırmış olan alacaklı; haczin tatbikinden, haciz gıyabında yapılmışsa haciz zabıt varakasının kendisine tebliğinden itibaren yedi gün içinde ya takip talebinde (Haciz veya iflas) bulunmaya veya dava açmaya mecburdur. Aksi halde ihtiyati haciz kararı kendiliğinden ortadan kalkacaktır. Alacaklı açacağı icra takibinde icraya başvurma harcını ödeyecektir.
İcra Aracılığı ile Satılan Taşınmazın Tahliyesi ve Teslimi: bir taşınmazı paraya çeviren icra dairesi o taşınmaz üzerindeki irtifak haklarına, gayrimenkul mükellefiyetlerine ve gayrimenkul rehin haklarına dair kayıtların tapu sicilinden terkin ve nakillerini de yaptıracaktır. Diğer taraftan eğer satılan taşınmaz borçlu ya da başkaları tarafından işgal edilmekte ise onbeş gün içinde tahliyesi için borçluya veya işgal edene bir tahliye emri tebliğ edilerek tahliyesi istenecek, eğer tahliye gerçekleşmezse, tahliye cebri olarak tamamlanacaktır, tahliye edilen taşınmaz alıcıya boş olarak teslim edilecektir.
Satış, tahliye ve teslim işlemleri ilgili icra dosyası kapsamında alınan/alınacak harçlar karşılığında icra dairesinin yapacağı işlemlerdir. Bu işlemler için alıcının ayrıca bir talepte bulunmasına da gerek bulunmamaktadır. Kesinleşen satış işleminin tamamlanması taşın-mazın alıcısına teslimini de içermektedir. Harçlar Kanunu’na ekli (1) sayılı yargı harçları tarifesinde yer alan gayrimenkullerin ve gemilerin tahliye ve tesliminde ödenecek tahsil harcı Harçlar Kanunu’nun 18. maddesi ile birlikte değerlendirildiğinde kira işlemleri ne-deniyle kiraya verilmesi sonrasında kiracının tahliyesi ile ilgilidir.
İİK 135. maddede icra aracılığı ile yapılmış olan satış sonrasında taşınmazı kullananlar ile ilgili olarak “işgal” tanımını kullanmıştır. Gerek icra dairesinin harcı alınmış/alınacak bir işlem kapsamında yapmış olduğu işlemlerin ayrı bir harca tabi olmaması, gerekse Harçlar Kanunu’nda bu konuya ilişkin olarak açıkça bir harç alınmasının öngörülmemiş olması nedeniyle icra vasıtasıyla satılan taşınmazların satışı sonrasında alıcıya teslimi için yapılacak tahliye işleminden herhangi bir harç alınmayacaktır. İcra yolu ile yapılan satış sonrasında taşınmaz hacizden önceki bir tarihte yapıldığı resmi bir belge ile belgelenmiş bir sözleşemeye dayalı olarak üçüncü bir şahıs tarafından kullanılıyor ise, o zaman icra dairesince bir tahliye gerçekleşmeyecektir. Alcı koşulları var ise TBK hükümleri dairesinde açacağı tahliye davası veya sonradan edileceği bir taahhüde dayalı tahliye istemi ise artık bağımsız bir talep olacağından kanunlarda öngörülen şekilde harca tabi olacaklardır.
Peşin Harç;
İlama dayanmayan takip isteklerinden alacak miktarının binde beşi peşin alınacaktır. Peşin harç;
• Belli bir parayı almaya yönelik takip taleplerinde,
• Taşınmazların ve gemilerin tahliye ve teslimi taleplerinde,
• Menkul teslimi taleplerinde, ortaya çıkacaktır. Belli bir paranın talep edildiği takiplerde matrah, talep edilen alacak olacaktır. Bu alacak hem asıl alacağı hem de takip tarihine kadar hesaplanmış olan faiz alacağını kapsayacaktır. İcra takibinden sonra işlemiş olan faizler için sonradan peşin harç da istenemeyecektir.
Mahkeme huzurunda yapılan sulhlar, kabuller ve para borcu ikrarını havi re ‘sen tanzim edilen noter senetleri, istinaf ve temyiz kefaletnameleri ile icra dairesindeki kefaletler, ilamların icrası hakkındaki hükümlere tabi olacaktır. Harçlar Kanunu’nda, ilamlı takipler için peşin harç istisnası öngörüldüğünden ve ilam hükmün-de olan belgelerin de ilamlı icra prosedürüne tabi olacağından bunlar için de peşin harç alınmayacaktır.
Harçlar Kanunu’nun 123. maddesinde özel kanunlarla harçtan muaf tutulan kişilerle, istisna edilen işlemlerden harç alınmayacağı belirtilmiştir. Aynı maddede Esnaf ve Sanat-karlar Kredi ve Kefalet Kooperatifleri (Bu kooperatifler ile Kredi Garanti Fonu İşletme ve Araştırma Anonim Şirketi tarafından bankalardan kullandırılacak krediler için verilecek kefaletler dahil) bankalar, yurt dışı kredi kuruluşları ve uluslararası kurumlarca kullandırılacak kredilere, bunların teminatlarına ve geri ödenmelerine ilişkin işlemler (yargı harçları hariç) bu Kanunda yazılı harçlardan istisna edilmiştir.
İcranın Yerine Getirilmesi Harcı; İK’nın 24. maddesinde yer alan Menkul teslimi ile İİK 26 ve 27. maddeleri gereğince Gayrimenkullerin tahliye ve teslimi ile İİK 31/A maddesi gereğince gemilerin tahliye ve teslimleri Harçlar Kanunu’na yargı harçlarını düzenleyen (1) sayılı tarifeye göre tahsil harcına tabi tutulacağından icrayı yerine getirme harcı uygulanmayacaktır. İİK 25. maddesi gereğince çocuk teslimine dair olan ilamın erine getirilmesi, İİK 25/A maddesi gereğince çocukla şahsi münasebetlerin düzenlenmesine dair ilamın yerine getirilmesi maktu olarak belirlenmiş olan icranın yerine getirilmesi harcının konusunu oluşturmaktadır.
Tahsil Harcı; Tahsil harcı, talebin kısmen veya tamamen başarılı olması sonucunda alacaklıya bir fayda sağlandığında ortaya çıkmaktadır. Örneğin icra takibi sonrasında alacağı karşılayacak haciz yapılmış olmasına karşın satış istem hakkının düşmesi nedeniyle haczin kalkması ve borçlunun bu malını başkasına satması veya başka alacaklıların haciz sırasında öne geçerek haczi düşen alacaklıya bir ödeme yapılamaması halinde tahsil harcı gündeme gelmeyecektir. Tahsil harcının doğması için alacağa kavuşmak üzere borçlunun mal veya hakları üzerinde haciz uygulamak yeterli olmadığı gibi borçlunun haciz yapılmadan ödemesinde olduğu gibi gerekli de değildir.
Bir gayrimenkulün veya bir geminin tahliye ve teslimine dair olan icra takiplerinde tahsil harcı, bir yıllık kira bedeli, yoksa bu süreye göre takdir edilecek bir bedel üzerinden hesapla-nacakken, menkul teslimlerde menkulün değeri dikkate alınacaktır. İcra takibinden sonra işleyecek faizler ise harcın hesabında dikkate alınmayacaktır. Alacaklının alacağını artıran faizin tahsil harcına tabi tutulmamasının sebebi, alacağın geciktikçe artmasına karşın devletin gücüne rağmen alacağı zamanında tahsil etmemiş olması nedeniyle bu faiz harca tabi tutulmaz. Faiz hizmetin sunulmasının değil hizmetin etkili bir şekilde sunulamamasının bir sonucu olarak ortaya çıkmaktadır.
Değer ölçüsüne göre nispi harca tabi tutulan tahsil harcına ilişkin oranlar aşağıdaki gibidir: • Ödeme veya icra emrinin tebliği üzerine hacizden evvel ödenen paralardan (Yüz-de 4,55)
• Hacizden sonra ve satıştan önce ödenen paralardan (Yüzde 9,10)
• Haczedilen veya rehinli malların satılıp paraya çevrilmesi suretiyle tahsil olunan paralardan (Yüzde 11,38)
• Resmi ve özel müesseseler memur ve hizmetlilerinin maaş, ücret, gündelik ve sair hizmet gelirlerinin haczi suretiyle tahsil olunan paralardan (Yüzde 4,55)
• Takip talebi bulunmayan alacaklılara İcra ve İflas Kanunu’nun 125 inci maddesinin 3 üncü fıkrası gereğince ödenen paralardan (Yüzde 2,27)
• Gayrimenkullerin ve gemilerin tahliye ve tesliminde;
• İcra emrinin tebliği üzerine tahliye olunduğu takdirde (Yüzde 2,27)
• Tahliye ve teslim icra marifetiyle olduğu takdirde (Yüzde 4,55)
• Menkul tesliminde; • İcra emrinin tebliği üzerine teslim halinde (Yüzde 2,27)
• İcra marifetiyle teslim halinde (Yüzde 4,55). Tahsil harcının doğumu için ödeme emri veya icra emrinin tebliği yeterli görülmüştür. Oranlar dikkate alındığında haciz işlemi gerçekleştikten sonra ödeme yapılmasını iki kat daha fazla harca tabi tutmuştur. Rehinli malın paraya çevrilmesi gibi daha meşakkatli olan işlerde ise harcın daha fazla alındığı görülmektedir. Bir alacağın takibi veya bir malın teslimi veya tahsili için ödeme emri düzenlenmesine rağmen borçlu borcunu ödeme veya icra emrinin kendisine tesliminden önce yerine getirmiş ise tebliğden önce yapılmış olan ödemeler veya yerine getirmeler için herhangi bir harç alınmayacaktır. Borçlu takibe konu olan borçlarından ancak icra da-iresine yaptığında veya haricen yapmış ise tevsik edici belgeleri ile dosyaya bildirdiğinde borcundan kurtulacaktır. Gerek alacaklı gerekse borçlunun, icra haricinde alınan paraları veya yerine getirilen ifaları icra dairesine bildirmeleri gerekmektedir.
İcra Takibinden Vazgeçme(Feragat) Harcı; Mal haczedilip paraya çevrilmeden veya ifa yerine getirilmeden önce alacaklı icra takibinden vazgeçer ise tahsil harcının yarısı tahsil edilir. Ancak haczedilen mal satılıp paraya çevrildikten sonra vazgeçilirse tahsil harcı tam olarak alınır.
Cezaevi(Yapı) Harcı; 2548 sayılı Ceza Evleriyle Mahkeme Binaları İnşası Karşılığı Olarak Alınacak Harçlar ve Mahkûmlara Ödettirilecek Yiyecek Bedelleri Hakkında Kanun’un 1nci maddesi ile icra dairelerince miktar ve kıymeti muayyen olan ilamlı ve ilamsız alacaklardan tahsil olunan paranın % 2 si ve kıymeti muayyen olmayan ilamların icrasından tahsil harcının yarısı nispetinde harç alınacağı, maktu harçların ilamın icraya konulduğu zaman peşin olarak alınacağına yer verilmiştir. Cezaevi yapı harcının en önemli özelliği Harçlar Kanunu’nun 15. maddesindeki harç ve masrafların borçluya ait olduğu kuralının dışında bulunmasıdır. Kanunda da cezaevi yapı harcının borçluya yükletilemeyeceği ayrıca belirtilmiştir. Harçlar Kanunu’nda yer alan istisna ve muafiyetler de aynı şekilde yapı harcı bakımından uygulanmayacaktır.
İİK 125/3 maddesi gereğince ipotekli bir taşınmazın başka bir alacaklı tarafından haczettirilip sattırılması halinde ipoteğin de muaccel hale gelmesi durumunda başka bir ifadeyle, bir takip sonucu olmayarak alacağın tercihen ödenmesi halinde tahsil harcına tabi tutulacağından bu tür ödemelerden cezaevi harcının da alınması gerekmektedir. Takip sonrası işlemiş faizlerden cezaevi harcı alınmayacaktır.
İFLAS HARÇLARI
İflas, alacaklıların alacağının tahsili için borçlunun tüm malvarlığı üzerinde gerçekleşti-rilen cebri tahsil ve tasfiye yöntemidir. İflas yolu ile takip sadece iflas yoluyla takibe tabi şahıslara karşı yapılabilecektir. Bunlar İİK 43. maddesinde
• Ticaret Kanunu gereğince tacir sayılan veya
• Tacirler hakkındaki hükümlere tabi bulunanlar ile
• Özel kanunlarına göre tacir olmadıkları halde iflasa tabi bulundukları bildirilen hakiki veya hükmi şahıslar olarak sayılmıştır.
İflasın açılmasında maktu harç alınır. Alacaklıların alacaklarını almaları için masaya katılma istemleri de maktu masaya katılma harcına tabidir. Paraya çevrilen iflas masası malları İİK 241-246. maddeleri gereğince masa alacaklıları arasında paylaştırılır. İflasta paylaşılan para üzerinden Yüzde 4,55 iflas harcı alınır.
Konkordato Harçları; Konkordato ile borçlu borcunun tamamını ödeyemeyeceğini ancak belli kısmını ödeyebileceğine dair alacaklılar-la yapılan bir anlaşmadır. Bu anlaşma İİK 297. madde gereğince kaydedilmiş olan alacaklıların yarısını ve alacakların üçte ikisini aşan bir çoğunluk tarafından imza edilmiş ise kabul edilmiş sayılır. Konkordato ile kararlaştırılan tutarlar alacaklılara ödenir. Konkordatoda alacaklılara verilmesi kararlaştırılan para üzerinden binde 11,38 konkordato harcı alınır.
ÜNİTE 7 YARGILAMA HARÇLARINDA YÜKÜMLÜLÜK
Noter harçları
Konsolosluk harçları
Pasaport, Vize, İkamet Tezkeresi ve Dışişleri Bakanlığı Tasdik Harçları ve Yabancılara Verilecek Çalışma İzin Belgesi Harçları
İmtiyazname, Ruhsatname ve Diploma Harçları ile Trafik Harçları mükellefi harca tabi işlemi talep edenlerdir.
Yargı Harçları
Vergi Yargısı Harçları
Tapu ve Kadastro Harçları ile
Gemi ve Liman Harçları da kendi içerisinde harca tabi hizmet ile anlaşmalı etkilenen haklar ve hük-mi (istek olmaksızın) etkilenen haklar olarak ikiye ayırabiliriz.
Anlaşmalı etkilenen haklar ile ilgili harçlar;
Tapu ve Kadastro Harçları ile
Gemi ve Liman Harçları Bu harçlara tabi bir hakkın başkasına geçmesi için gerekli olan kamu hizmeti tarafların rızası ile gerçekleşmektedir.
Taşınmaz mülkiyetinin devri, taşınmaz üzerinde tesis edilecek haklar için işleme taraf olan kişilerin birlikte hareket etmesi gerekmektedir. Gemilerin mülkiyetinin devri veya sicil kayıtları üzerinde hak doğurucu şerhlerin verilmesi de işle-me taraf olan kişilerin ortak rıza ve istemlerine bağlıdır. Bu harçların konusuna giren tek taraflı bir işlem talep edenler diğerlerinde olduğu gibi bu harçları ödeme yükümlüsü olacaklardır.
Bu iki harcın en önemli özelliği kanun ile harç yükümlülüğünü bir tarafa yükleme sözleşmesi yapabilme hakkıdır. İşleme taraf olanlardan birisi yapacakları sözleşme ile harç yükümlülüğünden kurtulabilecektir. Yapılacak bu sözleşmelerdeki mükellefiyet değişiklikleri, harcı alacak olan idareyi de bağlayacaktır. Bu işlemler tamamlandığında harcın eksik alınmış olduğu tespit edilmiş olduğunda VUK hükümleri dâhilinde idarece, ikmalen veya resen yapılacak tarhiyatlarda taraflar arasındaki sözleşme vergi idaresini de bağlayacaktır.
Bazı harca tabi işlemler ise rızası olmaksızın başkasının hukukunu etkileyecek niteliktedir. Diğer bir ifade ile bu harçlara tabi hizmetlerin amacı başkasının hukukunu zorla etkileme amacına yöneliktir. Bunlar ise • Yargı harçları ile • Vergi yargısı harçlarıdır.
Yargı Harçları; Mahkeme harçları, İcra ve iflas harçları, ticaret sicili harçları olmak üzere üç ana grup ile Diğer yargı Harçları altında bu yukarıdaki hizmet grupları için ortak harca tabi işlemler olarak düzenlenmiştir. Tek taraflı, bir hukuku etkileyen ticaret sicili harçları ile çekişmesiz yargı işlerinde harcın yükümlüsü harca konu işlemi talep eden kişiler olacaktır. Çekişmeli davalarda mahkeme harçları ile icra harçlarında harca tabi hizmetin başlaması veya yürütülmesi için harç öncelikle işlemin yapılmasını isteyen tarafından ödenecektir. Hizmet sonunda verilecek hükmi veya icrai karar ile bakiye harçların ödenmesinden aleyhine hizmet talep edilen mükellef hâline gelecektir. Hükmi veya icrai kararlar başvuran tarafından daha önce ödenmiş olan harçların mükellefi aleyhine hizmet talep eden haline getirmezler. Bu kararlar ödenmiş olan harçlar bakımından hizmet talep eden için aleyhine hizmet talep edene rücu hakkı verecektir. Harcı ödeyen kişi ödemiş olduğu harç ve masrafları hizmet sunucusu devletten değil aleyhine karar verilenden isteyebilecektir. Harcı ödeyen devletten ancak fazla ödediği veya başka bir harca mahsup imkânı kalmayan harcı talep edebilecektir.
Yargı harçları bakımından karar verildiği anda yükümlü değişecek ve bu andan itibaren harca tabi hizmete ilişkin harcın ödenmemiş olan kısmı artık yeni yükümlüye geçecektir. Hizmeti talep eden harç ödeme yükümlülüğünden sonrası için kurtulacaktır. İşlem sonrasında verilecek karar ile harca tabi işlemi talep eden daha önce ödemiş olduğu harçları, hizmeti sunan devletten değil, aleyhine işlem talep edilen taraftan alacaktır. Harcın ödeme mükellefiyeti bakımından kanun koyucu işlemi talep eden haklı olsa bile yükümlülüğünü kaldırmamış, sadece ödemiş olduğu harcı aleyhine işlem talep edilenden alma hakkı vermiştir. O hâlde harcın mükellefi hem işlemi talep eden hem de aleyhine haklı bir işlem tesis edilen olacaktır. Harca tabi işlem eğer harçtan muaf tutulmuş kişiler aleyhine tesis edilmiş ise o zaman işlemi talep eden daha önce ödemiş olduğu harcı devletten iade alabilecektir. Bunun en tipik örneğini aleyhine hüküm kurulması istenen karşı tarafın harçtan muaf olduğu vergi yargısı harçlarında görmekteyiz.
Harçlar Kanunu’nun vergi yargısı harçlarında mükellefi düzenleyen 53. maddesinde vergi yargısı harçlarının, harca mevzu olan işlemlerden dolayı vergi mahkemeleri, bölge idare mahkemeleri ve Danıştay’a başvuranlar tarafından ödeneceği düzenlenmiştir. Baş-vuru harcının mükellefi hizmeti talep edendir. Maktu ve nispi harçlarda ise yargı harcın-dan farklı olarak Harçlar Kanunun 13. maddesi ile karşı tarafın işlemleri harçtan istisna olduğu için hizmet talep eden lehine karar verilse bile istisna nedeniyle harcı doğuran olay olarak kabul edilmediğinden bir mükellef de olmayacaktır. Diğer taraftan vergi yargısının, yargı harcından temel farkı ise yargı harcında başvuranın talebi ret olunduğunda karar ve ilam harcı hizmetin amaca hasıl olmaması nedeniyle nispi değil maktu olarak hesaplanırken, vergi yargısı harcında nispi olarak hesaplanmaktadır. Bu durum nedeniyle vergi mükelleflerinin hak arama özgürlüklerinin kısıtlandığı veya zorlaştırıldığı da söylenebilir.
Harçlar bakımından Harçlar Kanunu genel, genel usul kurallarını içerse de usul kanunları özel kanun olarak dikkate alınacaktır. Yargılama harçları bakımından nihai mali yükümlülüğü ortaya koyabilmek bakımından usul düzenlemeleri olan;
• Hukuk yargılamasının tabi olduğu kuralları ihtiva eden Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nu (HMK),
• İdari yargı ve vergi yargısının tabi olduğu kuralları ihtiva eden İdari Yargılama Usulü Kanunu’nu (İYUK) ile
• İcra ve iflas işlemlerinin tabi olduğu kuralları ihtiva eden İcra ve İflas Kanunu’nu (İİK) incelemek gerekmektedir.
Herhangi bir istek olmaksızın resen yapılacak işlemlere ait harçlar, aksine hüküm yoksa, lehine işlem yapılan kişilerden alınacaktır. Örneğin ipotek alacaklısı olan bir kişinin ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla bir takibi bulunmamasına rağmen, ipotekli taşınmazın satılması hâlinde rehinli alacaklı olarak ilk önce alacaklarını tahsil edecektir. Herhangi bir talebi olmamasına rağmen icra dairesi resen ödeme yapacaktır. Kural olarak tahsil harcını ipotekli alacak sahibi ödemekle yükümlü olsa bile İİK 15. maddesi gereğince özel düzenleme olduğundan bu harcın da borçluya yükletilmesi gerekir.
Vergi Yargısı;
Vergi mahkemelerince verilen nihai kararlar üzerinden alınan nispi ve maktu harçlar (Başvurma harcı hariç) bölge idare mahkemelerince veya Danıştay’ca mükellef lehine karar verilmesi hâlinde mükellefçe kazanılan miktar üzerinden “kesin kararın tebliği tarihinden itibaren bir yıl içinde geri verilir veya istek üzerine vergi borcuna mahsup edilir” hükmü ile harcın iadesini düzenlemiştir. Bu hükümden harcın davanın davacı lehine dönmesi hâlinde harcın iade edileceği yer almaktadır. Diğer taraftan Harçlar Kanunu’nun 55. maddesinde ise nispi ve maktu harçların, ihbarname esasına göre, ihbarnamenin tebliği tarihinden itibaren 1 (bir) ay içinde ilgili vergi dairesine ödeneceğine yer verilmiştir. VUK 112/3. maddesinde vergi mahkemesinde dava açma dolayısıyla 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 27 nci maddesinin 8 numaralı bendi gereğince tahsili durdurulan vergilerden taksit süreleri geçmiş olanlar, vergi mahkemesi kararına göre hesaplanan vergiye ait ihbarnamenin tebliği tarihinden itibaren bir ay içinde ödeneceğine yer verilmiştir. Harçlar Kanunu’nun 55. maddesinde yer alan ihbarname VUK 112. maddesinde belirtilen 2 no’lu ihbarnamedir. Bu ihbarnameler vergi mahkemesi kararı ile vergi mükellefi aleyhine tasdik edilen diğer bir ifade ile reddedilen dava değerinin mükellefe bildirildiği ihbarnamelerdir. Bu durumda karar ve ilam harcı niteliğindeki maktu harç ile nisbi harcın mükellefi açtığı davada aleyhine hüküm verilen davacıdır.
Ödenen Harçların Rücu Edilmesi;
Rücu etmek demek daha önceden yüklenilen mali yükün başkasına aktarılarak bu yük-ten kurtulma anlamına gelmektedir. Rücu hakkı kavramı yeni düzenlemelerde “dönme hakkı” olarak değiştirilerek, kişiyi yük altına sokan anlaşma hükümlerinden sözleşmeden dönerek kurtulması anlamına da gelmektedir. Hak sahibinin bu hakkını zorla alabilmesi için devletin hizmetine ihtiyaç duyması bunun için masraf yüklenmesi hâlinde bu yükün kusurlu tarafa yüklenilmesi adaletin gereğidir. Bu yükün hak sahibinde bırakılması, kişilerin hak aramalarını engelleyeceği gibi mal varlıklarında eksilme yaratarak mülkiyet hakları da zedelenmiş olur. O hâlde diğer masraflar gibi kamunun verdiği bu hizmet için ödenen harcın da mali bir yük olarak hak-sız çıkan taraftan kusuru oranında alınması gerekir. O hâlde kişi yapmış olduğu masrafı devletten iade alamıyor ise en azından yüklenmiş olduğu hizmet harç ve masraflarını bunların yapılmasına sebep olan kişiye rücu ederek alabilmelidir. Öte yandan haksızlık tespit edildiği andan itibaren de kişi harca tabi hizmetin devamı için harç yükümlülüğünden de kurtarılmalıdır.
Hukuk Davalarında Harçların Rücu Edilmesi ve Yükümlülük; HMK’da sadece celse harcı ile karar ve ilam harcı yargılama giderleri arasında sayılmıştır. Mahkeme harçlarından olan başvuru harcı ile yine bir tür başvuru harcı olan temyiz, istinaf ve itiraz harçları yargılama giderleri arasında sayılmamıştır. O hâlde HMK uygulamasında yargılama giderleri denildiğinde sadece celse harcı ile karar ve ilam harcının anlaşılması gerekmektedir.
HMK 326. maddesi gereğince kanunda yazılı hâller dışında, yargılama giderlerinin, aleyhine hüküm verilen taraftan alınmasına karar verilecektir, eğer davada iki taraftan her biri kısmen haklı çıkarsa mahkeme, yargılama giderlerini tarafların haklılık oranına göre paylaştıracaktır. Aleyhine hüküm verilenler birden fazla ise mahkeme yargılama giderle-rini, bunlar arasında paylaştırabileceği gibi, müteselsilen sorumlu tutulmalarına da karar verebilir. HMK 332. maddesi gereğince Yargılama giderlerine, mahkemece resen hükmedilecektir, tarafların bu konuda bir talepte bulunmalarına gerek yoktur. Yapılmış olan yargılama gideri niteliğindeki harç ödemesi, tutarı, hangi tarafa ve hangi oranda yükletildiği ve dökümü hüküm altında gösterilecektir. Hükümden sonraki harçları (yargılama giderlerini) hangi tarafın ödeyeceği, miktarı ve dökümü ile bu giderlerin hangi tarafa yükletileceği, mahkemece ilamın altına yazılacaktır. Dava açıldıktan sonra dava konusuz kalabilir, bu nedenle davanın esası hakkında bir karar verilmesine gerek bulunmayan hâllerde, hakim, davanın açıldığı tarihteki tarafların haklılık durumuna göre yargılama giderlerini HMK 331. madde gereğince takdir ve hükmedecektir. Harçlar Kanunu’na ekli (1) sayılı tarife gereğince nisbi karar veya ilam harcı ancak esas hakkında karar verilmesi hâlinde gündeme geleceğinden, maktu karar ve ilam harcı alınması gerekmektedir. Eğer dava konusu belli bir değerle ilgili ise Harçlar Kanunu’nun 28. maddesi gereğince karar ve ilam harcının dörtte biri, ölüm ve cismani zarar sebebiyle açılan maddi ve manevi tazminat davalarında yirmide biri peşin harç olarak alınacağından ve 31. madde gereğince peşin alınan karar ve ilam harcı işin sonunda ödenmesi gerekenden fazla olacağından fazlalığın istek üzerine geri verilmesine karar verilecektir. Yargılama işlemini sonlandıran feragat veya kabulde harçlardan sorumluluk kabul veya feragat beyanında bulunan taraf, davada aleyhine hüküm verilmiş gibi değerlendirilecek ve feragat eden veya kabul eden üzerine yüklenecektir (HMK 312).
Feragat ve kabul, talep sonucunun sadece bir kısmına ilişkin ise yargılama harçlarından mahkûmiyet diğer bir ifade ile yükümlülük de ona göre belirlenecektir. Diğer taraftan tarafların sulh olmaları hâlinde iki durum ortaya çıkabilir, taraflar sulh koşullarını hükme bağlatmak isteyebilirler veya sadece kendi aralarında anlaşarak mahkemenin bir karar vermesini istemeyebilirler. Eğer taraflar sulh sözleşmesini hükme bağlatmak isterler ise yapılan anlaşmada yer alan ve harcın kimin tarafından ödeneceğine dair anlaşma, HMK 26. madde gereğince hâkimin tarafların talep sonuçlarıyla bağlı olması ilkesi gereğince hâkimi de bağlayacak ve yargılama giderine re ’sen değil sözleşmeye göre karar verecektir. Eğer taraflar mahkemeden sulh koşulları konusunda bir karar vermesini istemezler ise HMK 315. maddesi gereğince o zaman mahkemece “karar verilmesine yer olmadığına” karar verilecek ve mahkemece bir değere hükmedilmediği için HMK 331. maddesi ve (1) sayılı tarife gereğince sadece maktu karar ve ilam harcını tarafların durumuna göre kimin ödeyeceğine hükmedilecektir. Davacı, yargılama harçlarını dava açarken mahkeme veznesine yatırmak zorundadır.
İdari Davalarda Harçların Rücu Edilmesi ve Yükümlülük;
İdari davalar bakımından da yargı harçları hukuk mahkemelerinde görülen davalar gibi dikkate alınacaktır.
İcra Takiplerinde Harçların Rücu Edilmesi ve Yükümlülük; Kural olarak icra işleminin yapılmasını isteyen kişiler icra harçlarını ödemekle yükümlüdürler. Buna göre Kanun’da hilafı yazılı değilse, bütün harç ve masraflar borçluya aittir. Harçların borçludan tahsil edilebilmesi için ayrıca bir hüküm ve takibine gerek yoktur. İcra dairesi başvuru harcı ile peşin harcı işlemi isteyenden alacak ancak tahsil harcını cebren yaptığı tahsilattan doğrudan kendisi kesecektir. Diğer taraftan alacaklıdan alınan başvuru harcı ve peşin harç ise borçludan yapılan tahsilattan alacaklıya ödenecektir. İcranın yerine getirilmesi harcının konusu para olmayan işlemler ile ilgisi olmadığından, icra dairesince yapılacak cebri işlemler neticesinde borçludan bir tahsilat yapılma olanağı yok ise alacaklının rücu hakkı saklı kalmak kaydı ile alacaklı tarafından sorumluluk çerçevesinde ödenecektir. Ancak alacaklı tarafından ödenen bu harçlar için İİK 15. madde gereğince ayrı bir takip yapılmasına gerek yoktur, masraflar için cebri tahsilat yollarının işletilmeye devam edilmesi gerekmektedir.
Tahsil harcı bakımından feragat için özel bir düzenleme bulunmaktadır. Harçlar Kanunu’nun 23. maddesi gereğince her ne sebep ve suretle olursa olsun, icra takibinden vazgeçildiğinin zabıtnameye yazılması için vazgeçilen miktara ait tahsil harcının yarısının alınacağı ancak haczedilen mal satılıp paraya çevrildikten sonra vazgeçilirse tahsil harcının tam olarak alınacağı hükmüne yer verilmiştir. Tahsil harcının, yapılacak tahsilatlardan alınması gerekmektedir. Ancak alacaklının takipten vazgeçmesi hâlinde tahsil imkânı da ortadan kalkmaktadır. Artık borçlu aleyhine bir icra takibi feragat ile sona ereceğinden İK 15. madde gereğince bu tahsil harcını borçludan alma olanağı da kalmamaktadır. Bu durumda vazgeçilen alacaklar bakımından genel kural devreye girerek icra takibinden vazgeçen alacaklı tahsil harcının mükellefi haline gelecektir. Bu harcı alacaklının borçlu-dan yasal olarak talep etme olanağı da kalmayacaktır.
Alacaklı icra takibi yaptıktan sonra borçlu ile haricen anlaşarak tahsilatları doğrudan kendisi de yapmaktadır. İcraya ödenmesi gereken paranın alacaklı tarafından doğrudan alınması icra dairesince yapılacak harcın tahsilini olanaksız hâle getirmektedir. Burada alacaklı haricen tahsilat yapmış olduğu için icra takibinden vazgeçmesine rağmen, icra dairesine doğrudan bir bildirim yapmak yerine, İİK 78. madde kapsamında haciz talebin-de bulunmayarak haciz talebi kanuni süresinde yapmayarak veya yenilemeyerek dosyanın işlemden kaldırılmasını sağlayabilmektedirler. VUK 3. madde gereğince vergilendirmede vergiyi doğuran olay ve bu olaya ilişkin muamelelerin gerçek mahiyeti esas olduğundan görünürde haciz talebinin düşmesi esasında takipten vazgeçme hâllerinden birisidir. Harçlar Kanunu’nun 23.maddesi takipten vaz-geçme sebebi konusunda bir sınırlama yapmamıştır. Haricen yapılan tahsilatlar da tahsil harcına tabi olacaktır. Burada da icra dairesi tahsil harcını alacaklıdan isteyecektir.
İflas ve Konkordato Harçların Rücu Edilmesi ve Yükümlülük; harçlar da borçluya aittir. Konunun değeri üzerinden alınacak harçlar bakımından ise iflasın açılması veya konkordato isteği ve masaya katılma harcı işlemin yapılmasını talep eden tarafından ödene-cektir. Eğer bu işlemler sonucunda bir tahsilat yapılabilirse bu talepleri alacaklı yapmış ise borçludan yapılacak tahsilattan bu harçları ödeyenlere ödenecektir. İflas; tacirin varlıklarının borçlarını karşılamaya yetmiyor olması, diğer bir ifade ile borca batık olması halidir. Konkordatoda da borçlu ödeme kabiliyetinin bir kısmını kaybetmektedir. Alacaklı alacağını tam olarak alamadığı sürece yapılacak iflas idaresinin yapacağı tahsilatlardan önce harçlar kesilecektir. Bu harçlar borçlunun hesabından kesilse de alacaklı yapılacak kesinti kadar alacağını daha az alacağından yük özünde alacaklının üzerinde kalmış olacaktır. İcra ve iflas işlemlerinin daire dışında memur eliyle yerine getirildiği her bir işlem için alınan haciz, teslim ve satış harcı da borçludan alınmak üzere hizmeti talep eden tarafın-dan ödenecektir.
Cezaevi Yapı Harcının Rücu Edilmesi ve Yükümlülük; icra dairelerindeki işlemdeki tarafların alacaklı ve borçlu oldukları dikkate alındığında bu harcın mükellefi alacaklı olarak ortaya çıkmaktadır.
YARGILAMA HARÇLARINDA İSTİSNA VE MUAFİYET;
Harçlar Kanunu’nun 33. maddesinde iş mahkemeleri tarafından işçiler lehine hük-me bağlanmış olan hak ve alacakların takibinde işçilerden hiç bir harç alınmadan gerek-li işlem yapılacağı şeklinde bu alacaklar için istisna getirilmiş olmasına karşın Harçlar Kanunu’nun 123. maddesinde bu istisnaya, muafiyet ile tekrar sınır getirilmiş ve harçtan muafiyet gündelikleri veya aylık ücretleri 16 yaşını doldurmuş işçiler için belirlenen asgari ücreti geçmeyen işçiler ve çıraklar ile sınırlı tutulmuştur.
Asgari ücretten 1 TL bile fazla ücret alan işçi ve çıraklar bu istisnanın otomatik olarak dışında kalacaktır. İş Kanunu’nun 39. maddesi gereğince asgari ücretin altında işçi çalıştırılması yasaktır. İstisnanın bu durumda 16 yaşından küçük işçilerin 16 yaşından büyükler için belirlenen asgari ücrete kadar ücreti olanlar ile sınırlı olduğunu söyleyebiliriz. Harçlar Kanunu’nun 14. maddesi ile erler ve ihtiyaçları Devlet tarafından üstlenilen ve karşılanan onbaşı ve çavuşlar adliye işlemlerinden ötürü harçtan muaf tutulmuşlardır. Profesyonel nitelikte uzman onbaşı ve çavuşlar bakımından bu muafiyet uygulanmayacaktır. Bu muafiyet bu görevler devam ettiği sırada doğacak harçlar ile sınırlıdır. Harçlar Kanunu’nun 123. maddesinde özel kanunlarla harçtan muaf tutulan kişilerle, istisna edilen işlemlerden harç alınmaz, uygulaması ile diğer kanunlarla harçlar konusunda muafiyet ve istisna düzenlenebileceğine yer verilmiştir. Örneğin; 5510 sayılı Sos-yal Güvenlik Kurumu Kanunu’nun 36. maddesinde kurum kendi kanunu ile 492 sayılı Harçlar Kanunu’na göre alınan harçlardan muaf tutulmuştur. Bu muafiyet başka kanunla düzenlenen cezaevi harcını kapsamamaktadır. Diğer taraftan özel kanunlarda harçtan muafiyete ilişkin hükümler bulunsa bile (1) sayılı Tarifesinin “(A) Mahkeme Harçları” bölümünün (V) numaralı fıkrasındaki “keşif harcı” ve (1) sayılı Tarifesinin “(B) İcra ve İflas Harçları” bölümünün (III) numaralı fıkrasındaki “haciz, teslim ve satış harcı” bakımından uygulanmayacaktır.
ÜNİTE 8 YARGILAMA HARÇLARININ HESAPLANMASI VE ÖDENMESİ
Harçlar tarifelerde yazılı işlemlerden;
• Değer ölçüsüne göre nispi esas üzerinden,
• İşlemin nev’i ve mahiyetine göre maktu esas üzerinden alınacaktır.
Maktu esasa bağlanmış işlemin parasal değerinin bir kıymeti yoktur. Her işlem için bir maktu harç alınacaktır. Hizmet talep eden kaç defa hizmet talep etmiş ise o sayıda harç ödemek zorunda olacaktır. Maktu harç miktar bakımından daha düşük gibi görünse de pratikte daha ağır bir mali yük hâline de gelebilir. Birden fazla işlemler nedeniyle maktu harcın yanında dava sayısı arttığı için her bir dosya için yapılacak posta giderleri gibi diğer yargılama giderlerinde de artış olmaktadır. Bu sıkıntı otomasyonla çalışan vergi dairelerinin her bir vergi türü ve dönemi için ayrı belge düzenlemeleri nedeniyle ayrı bir işlem ortaya çıkarmalarından kaynaklanmaktadır. Diğer taraftan birden fazla idari işleme karşı davacı, aralarında maddi veya hukuki yönden bağlılık ya da sebep-sonuç ilişkisi bulunması nedeniyle tek dava açtığında ise bu kişiden alınacak harç aleyhine dava açılan işlem sayısı kadar değil açılan dava sayısı kadar olacaktır. Mahkemenin aynı dilekçe ile tek dava açılamayacağına karar vermesi durumun-da ise davacının yine 30 gün içerisinde aynı sayıda dava açması ve her biri için maktu başvuru harcını ödemesi gerekecektir.
Nispi harca tabi tutulmuş hizmetin kamuya maliyeti değer nedeniyle değişmemesine karşın, dava veya icra takipleri ile istenen alacağın veya alacak hakkının tutarının yükselmesi ile harç da yükselmektedir. Değer esasına göre alınan harçlarda bir oran ve bu oranın uygulanacağı bir değere (matraha) ihtiyaç duyulmaktadır. Matrah talep edilen hizmete konu iş veya işlemin değeri iken bu orana uygulanacak oran o iş ile ilgili tarifede gösterilendir. Matrahın, tarifedeki oranı harç olarak ortaya çıkmaktadır. Değer gösterilmesi mümkün olan hâllerde dava dilekçelerinde değer gösterilme-si zorunlu tutulmuştur. Değer gösterme zorunluluğu davacıya aittir. Davacı eğer değer göstermekten kaçınırsa dava dilekçesi de işleme alınmayacaktır. Harçlar Kanunu’nun 30. maddesi gereğince davacının değeri eksik tespit ettiği yargılama sırasında ortaya çıkarsa o duruşmada yargılamaya devam edilecek ancak sonraki duruşmaya kadar eksik bırakılan değere isabet eden peşin karar ve ilam harcı tamamlanmadıkça davaya devam edilemeyecektir. HMK 150. maddesindeki süre içinde dosyanın işleme konulması, eksik olan harcın ödenmesine bağlıdır.
Harçların oranları tarifelerde yer almaktadır. Davadan feragat veya davayı kabul veya sulh, yargılamanın ilk celsesinde gerçekleşirse karar ve ilam harcının üçte biri, daha sonra olursa üçte ikisi alınacaktır, diğer taraftan, her ne sebep ve suretle olursa olsun, icra taki-binden vazgeçilmesi hâlinde vazgeçilen miktara ait tahsil harcının yarısı, haczedilen mal satılıp paraya çevrildikten sonra vazgeçilmişse tahsil harcı tam olarak alınacaktır. Burada tarife ile belirlenen oranın kendisi de belli oranda azaltılarak yeni bir oran hâline gelmektedir.
Yargılama Harçlarının Ödenmesi; Harcın konusu işlemin başlayabilmesi için talep yeterli olmayıp bu talebe konu hizmetin karşılığı harcın da ödenmesi gerekmektedir.
Harçların ödeme usulü; Makbuz karşılığı ödemedir. Diğer taraftan Harçlar Kanunu’nun 131. maddesi ile olayın özelliğine göre Hazine ve Maliye Bakanlığı makbuz karşılığı ödeme yerine basılı damga vurulması veya sair şekilde tahsilat yapma konusunda ilgili dairelere yetki de verebilecektir. Hazine ve Maliye Bakanlığı tahsilat güvenliğini sağladığı sürece sadece makbuzla sınırlı olmaksızın her türlü ödeme yöntemini kullandırabilmektedir, gerçekleştirebilmektedir. Son yıllarda UYAP ÜZERİNDEN elektronik ödeme de yaygınlaşmıştır.
Ödeme Yeri; Gelir İdaresi Başkanlığı harçların toplanma yetkisini kendi bünyesinde tutmaktadır. Harçlar Kanunu’nun 26. maddesinde yer alan yargı harçları harca konu olan işlemleri yapan mahkeme veya daire tarafından alınacağına ilişkin hükmünün yanında 132. maddede-ki Gelir İdaresi Bakanlığının lüzum gördüğü takdirde harçları doğrudan doğruya vergi dairelerince tahsil ettirmeye yetkili kılınması mahkemelerin, icra veya iflas dairelerinin yetkisinin tahsilat ile sınırlı olduğunu ortaya koymaktadır. Vergi yargısı harçları için özel bir hüküm olmamakla birlikte harca mevzu olan işlemleri yapan daireler tahsile yetkili tutulduğundan, vergi mahkemeleri de aynı şekilde tahsilata yetkili olacaktır.
O hâlde konumuzla sınırlı olduğundan yargılama harçları bakımından mahkemeler ile daireler sadece tahsil yetkisine sahip olup eksik ödenen harcı cebren tahsil etme yetki-sine sahip olmayacaklardır.
Harcın ödenmemesi hâlinde icra dairesi ne alacaklıdan ne de İİK 15. maddesi gereğince de işleme devam edemeyeceğinden, borçludan da cebri takibata girişemeyecektir. İcra dairesinin yapabileceği tek şey bu durumda sadece verilen icra veya iflas hizmetlerini durdurmaktır.
Tahsil harçları bakımından da özünde aynı durum geçerlidir. Tahsil harcının doğması için borçludan cebren alınacak paraların alacaklıya ödenmesi gerekmektedir. Harç alacaklıya ödendiğinde doğduğundan harcın tahsil zamanı ödeme zamanıdır. İcra dairesinin harcı tahsil etmesi bir zorlamayla değil daha önce tahsil ettiği paradan alacaklıya öderken kesinti suretiyle tahsil edilmektedir.
Diğer taraftan vazgeçme veya sulh, haricen ödeme gibi vazgeçmiş sayılma hâllerinde alınması gereken tahsil harcının icra dairesine bir ödeme yapılmadığından tahsil edilme olanağı olmadığından icra dairesince tahsil harcı da kesilemeyecektir. Bu durum tespit edilmiş olsa bile icra dairesinin eksik ödenen harçlar bakımından da cebri tahsil yetki-si yoktur.
İcra dairesi bunu tespit ettiğinde Gelir İdaresine bildirerek 6183 sayılı Kanun kapsamında tahsil edilmesini sağlamalıdır. Diğer taraftan icra takibinden vazgeçmenin sonuçlarından faydalanabilmek için Harçlar Kanunu’nun 23. maddesi gereğince durumun zabıta yazılabilmesi için harç ödenmek zorundadır. Genel kurallardan bu tespiti yaptıktan sonra Harçlar Kanunu’nun 37. maddesi gereğince de harç borçlusunun harcını kendiliğinden süresinde ödememesi hâlinde yapılacak işlemlere yer verilmiştir. Buna göre ödeme zamanı gösterilen harçlardan süresinde ödenmeyenler, ilgili mahkeme ve daireler tarafından sürenin sonundan itibaren on beş gün içinde bir yazı ile o yerin vergi dairesine bildirilerek harçların vergi dairesince tahsil edilmesi sağlanacaktır. Diğer durumlarda da vergi dairesine bildirimde bulunulmalıdır.
Vergi yargısı harçları bakımından ise Harçlar Kanunu’nun 55. maddesi ile nispi ve maktu harçlar, ihbarname esasına göre, ihbarnamenin tebliği tarihinden itibaren 1 ay için-de ilgili vergi dairesine ödeneceği belirlenmiştir. Vergi mahkemesi kararı sonucunda düzenlenen ihbarnameler uygulamada aynı konuda gerektiğinde karara göre düzeltilmiş şekilde yeniden düzenlenmiş olduğundan 2 nolu ihbarname olarak bilinmektedir. İhbarname kuralı nedeniyle bu şekilde düzenlenen ihbarnamelere karşı mahkeme kararına dayanmış olsa bile idare mahkeme kararını ihbar-namede yanlış uygulamış da olabileceğinden dava açılabilecektir.
Hazine ve Maliye Bakanlığının izniyle makbuzla tahsilatta bulunan memurlar bir aya ait tahsilat tutarlarını ertesi ayın beşinci günü akşamına kadar en yakın vergi dairesine yatırmakla mükelleftirler. 500 Türk lirasını geçen tahsilat bu süre ile bağlı olmaksızın derhâl yatırılır. Harçlar Kanunu’nda da açıkça görüldüğü gibi harca tabi işlemi yapan idare tarafından harcın tahsil edilmesi harcı bu idarenin öz geliri haline getirmemektedir. İdare adına harç tahsiline yetkili kılınmış olan memurlar, Gelir İdaresinin değil tahsilat yapmakla görevlendirilen idarenin personelidir. Hazine ve Maliye Bakanlığı gerek gördüğünde, kendisine aktarılması gereken 500 TL’lik li-mite ilişkin miktarı artırmaya yetkili olduğundan güncel tutarlar bakımından bu yetkinin kullanılıp kullanılmadığı kontrol edilmelidir.
Ödeme Zamanı; Mahiyetleri icabı maktu olarak belirlenmiş olan ve işin sonunda hesap edilip alınması gereken harçların ise harç alacağının doğması tarihinden itibaren 15 gün içinde ödenmesi gerekmektedir. Nispi alınan karar ve ilam harçlarının dörtte biri peşin, geri kalanı kararın tebliğinden itibaren bir ay içinde ödenecektir. O hâlde bakiye karar ve ilam harcı için ilamın ilgilisine tebliğ edilmesi şarttır. Diğer taraftan ölüm ve cismani zarar sebebiyle açılan maddi ve manevi tazminat davalarında peşin alınan harcın oranı yirmide bir olarak uygulanacaktır. Kural olarak harç ödenmeden sonraki işleme devam edilemeyeceği kuralı bakiye karar ve ilam harcı bakımından değiştirilmiştir. Harç ödenmemiş olması yargılama sonrası işlerden olan hükmün tebliğe çıkarılmasında bir engel değildir Diğer taraftan karar ne-deniyle alacaklı olan taraflar da bakiye harcın lehlerine veya aleyhlerine yüklenildiğine bakılmaksızın takibe konulabilecektir. Taraflar ilama karşı kanun yollarına da bakiye harcı ödemeden başvurabileceklerdir. Harcın süresinde ödenmemesi hâlinde mahkemece, 6183 sayılı Kanun hükümlerini uygulayarak cebren tahsili için vergi dairesine yazı ile bildirim yapılacaktır.
İcra Tahsil Harcı bakımından ise icra takiplerinde Tahsil Harcı alacağın ödenmesi sırasında kesinti suretiyle tahsil olacaktır. Ödeme yapılmayan hâllerde kural olarak harç alacağının doğması tarihinden itibaren 15 gün içinde ödenecektir. Nispi tahsil harcına bağlanmış gayrimenkullerin ve gemilerin tahliye ve teslimi ile menkullerin tesliminde icra yerine getirildiğinde doğacağından 15 günlük ödeme süresi de bu tarihten başlayacaktır. Konunun değeri üzerinden alınacak İflas Harçlarında da uygulama aynı şekilde gerçekleştirilecektir. Maktu olmakla birlikte (1) sayılı tarifenin (D) bölümünde yazılı depozito defter tutma ve miras işlerine ait harçlar işin sonundan itibaren 15 gün içinde ödenir. Harçlar Kanunu’nun 29. maddesi gereğince ilama dayanmayan alacaklar ise ileride tahsilat yapılırsa tahsil harcına mahsuben alacak miktarının binde beşi peşin alınacaktır.
Harcın Diğer Tarafça Ödenmesi;
Kural olarak yargı işlemlerinden alınacak harçlar ödenmedikçe sonraki işlemler yapılmaz. Ancak üzerine harç yüklenilen kişiden kaynaklanan bu haklı veya haksız sebeplerle işlemin durması diğer tarafı zarara uğratabilecek mahiyettedir. Ancak yukarıda da ifade edildiği üzere mahkeme veya icra dairesinin yetkisi sadece işlemi durdurmakla sınırlı olup, harcı cebren tahsil yetkisi bulunmamaktadır. Bu durumun diğer tarafı zarara uğratmasını engellemek bakımından kanun koyucu Harçlar Kanunu’nun 32. maddesi ile diğer tarafa bu harcı ödeyerek işlemin devamını sağlatma hakkı tanınmıştır. Diğer tarafın karşı tarafın yerine yapmış olduğu ödeme mükellefiyetlerde bir değişiklik yapmamaktadır. Bu yolla devletin harç alacağı bakımından diğer taraf yerine ödeme yapan diğer tarafı devlete karşı sorumlu olmaktan kurtaracak ve harç borçluluğu sona erecektir. Diğer tarafça yapılmış olan bu harç ödemesi hüküm ile birlikte HMK gereğince yargılama giderleri arasında değerlendirilerek haklı çıkması hâlinde diğer tarafa mahkemece resen yüklenmesine karar verilerek diğer tarafa rücu imkânı verecektir.