ÜNĠTE 5
ÇatıĢma Yönetiminde Arabuluculuk
Alternatif ÇatıĢma Çözme Yöntemleri (AÇÇY) nedir?
AÇÇY, anlaşmazlık içinde olan tarafların, anlaşmazlık durumlarını
geleneksel mahkeme veya dava gibi yasal süreçlere gerek kalmadan
çözmeye yönelik yöntemleri içermektedir.
Alternatif çözüm yöntemleri nelerdir?
Müzakere, arabuluculuk, uzlaştırma ve tahkimdir. Arabuluculuk, kamu ve
özel sektörde alternatif anlaşmazlık çözüm mekanizmalarından en yaygın
olarak kullanılanlarından biridir Müzakerede rekabetçi kazan-kaybet
anlayışının egemen olabileceği; arabuluculukta ise işbirlikçi kazan-kazan
anlayışına dayalı sonuçlara odaklanıldığı söylenebilir.
Diğer bir çözüm yöntemi de mahkemedir.Bu doğrultuda mahkeme, temel
karar vericinin yargıç ya da hâkim olduğu; sürecin hâkim tarafından
kontrol edildiği ve ilişkilerin formal biçimde sürdürüldüğü; üçüncü tarafın
müvekkillerini savunduğu; sürece taraflar adına temsilcilerin katıldığı;
hukuk kurallarına bağlı olarak kararların verildiği ve kazan/kaybet
anlayışının egemen olduğu bir süreçtir.
Arabuluculuk nedir?
Arabuluculuk, çatışma içinde bulunan tarafların anlaşmazlıklarının
çözülmesi ve isteklerinin karşılanması için üçüncü kişi aracılığıyla
yürütülen anlaşma sürecidir.
Arabuluculuk hangi durumlarda ve nasıl tanımlanır?
İki veya daha fazla kişi ya da grup arasındaki çatışma durumunda,
Çatışmaya neden olan her iki tarafın taleplerinin karşılandığı,
Tarafların gönüllü olarak talep ettiği,
Yansız üçüncü bir kişi tarafından yürütülen,
Resmi olarak bağlayıcılığı olamayan kabul edilebilir kararların alındığı,
Biçimsel olmayan (informal) sorun çözme süreci ve
Bir sanat olarak tanımlamak olanaklıdır.
1
Arabuluculuğun Kullanım Alanları nerelerdir?
· Aile danışmanlığı ve boşanma davaları
· örgüt ve yönetim alanıdır.
· Arabuluculuk, okul yaşamında öğrenci-öğretmen-veli-okul yöneticisi
dörtgeni içinde taraflar arasında veya her bir kesimin kendi içinde
ortaya çıkan çatışma ve anlaşmazlıkların çözümlenmesinde de
kullanılabilen bir yöntemdir.
Arabuluculuğun özellikleri nelerdir?
· Arabuluculuk tamamıyla farklı bir sorun çözme felsefesine
dayanmaktadır.
· Arabuluculuk denetim odaklı değil, tatmin odaklıdır.
· Arabuluculuk sonunda süreçle ilişkili tüm insanlar karşılıklı
anlaşmaya ulaşırlar. Böyle bir süreçte kazanan ve kaybeden yoktur;
herkesin kazandığı bir ortam söz konusudur.
Akran arabuluculuğu nedir , faydaları nelerdir?
Son yıllarda okullarda çatışmaları çözme amacıyla akran arabuluculuğu
projeleri uygulanmaktadır. İlk defa ABD’de uygulanan akran
arabuluculuğu öğrencilerin kendi kendilerine çatışmalarını çözmek
amacıyla uygulanan, okullarda anlaşmazlıkların çözümünde oldukça etkili
sonuçlar veren bir yöntemdir.
Arabuluculuk süreci, arabuluculuğun etik ve mesleki ilkelerini
yansıtan ilkeler çerçevesinde tanımlanır. Bu ilkeler;
Arabulucunun tarafsızlığı,
Arabuluculuğa tarafların gönüllülüğü,
Taraflar ve arabulucu arasında güvene dayalı ilişki,
Sürecin esnekliği şeklinde özetlenebilir
Arabuluculuk çatışmayı tüm tarafların gereksinimlerinin karşılanabileceği
bir yolla çözmeyi amaçlar. Tarafların problemi kendi mantıkları
çerçevesinde görme ve kaderlerini tayin etme hakkı vardır.
Arabulucu, arabuluculuk sürecinde katalizör veya kolaylaştırıcıdır; bir
yargıç, bir avukat veya bir otorite değildir.
Çatışmanın çözümü nihai anlaşmadan daha fazlasını kapsar. Sorunları
inceleme, ilişkileri güçlendirme ve daha fazla anlayış, içgörü kazanma
süreci ve empati, başarılı arabuluculuğun bütünleyici bir parçasıdır.
2
Arabuluculuğun amacı, mevcut sorunun çözümünden daha geniştir.
Arabuluculuk bir öğrenme sürecidir ve arabuluculuk sürecinde elde edilen
deneyimler, sosyal ilişkilere ve gelecekteki çatışmalara uygulanabilir.
Arabuluculuk düşmanca olmayan bir süreçtir; insanların farklı ve birbiriyle
zıtlaşan bakış açılarına ve çıkarlara sahip olabileceklerine saygı gösterir.
Arabuluculuk barışçıl, şiddete başvurmayan tarafların farklı gereksinim,
istek ve arzularını karşılayan bir sorun çözme sürecidir.
Arabuluculuk tüm çatışmaların bir duygusal boyutu olduğu anlayışına
sahiptir. İnsanlar yaşamlarının, işlerinin ve inançlarının her boyutuna
duygusal olarak bağlanırlar.
Arabuluculuk zamanı verimli kullanma, daha az maliyet oluşturma ve
bireysel olarak doyum sağlayıcı olmayı amaçlar.
· Arabuluculuk basit bir süreçtir.
· Arabuluculuk yaratıcı bir süreçtir.
· Arabuluculuk kapsamlı bir süreçtir.
· Arabuluculuk esnek bir süreçtir.
ARABULUCULUK STRATEJĠLERĠ VE TARZLARI
Öze Dönük Arabuluculuk: Tarafsızlık, eşitlik ve güven duygularını
oluşturmasına bağlıdır.
Ortama Dönük Arabuluculuk: Amaç, anlaşmazlığın çözümü için uygun bir
ortam yaratmaktır.
Kişilere Yönelik Arabuluculuk: Görüş, istek, duygu ve çıkarlarının neler
olduğunu ortaya çıkarmaya çalışır.
İş/Görev Yönelimli Arabuluculuk: İş/görev yönelimli liderlik veya
yöneticilik anlayışı ile ilişkilendirilebilir.
Sosyo-Duygusal Arabuluculuk: İletişimi geliştirmek ve altta yatan duygu
ve nedenleri ortaya çıkarmaya odaklanır.
Kolaylaştırıcı Arabuluculuk: Teşvik etme, koçluk yapma ve öneriler
geliştirme…
Değerlendirici Arabuluculuk: Tarafların farklı görüşleri analiz edilir ve
tahkim veya mahkeme sürecinde ne olup olmayacağına dair görüşler
sunulur.
Tarafları arabuluculuğa yönelten nedenler nelerdir?
3
· Zamandan Tasarruf
· Maliyetin Azlığı
· Tarafların Tercihi
· Arabuluculuğun Olası Sonuçları
· Gereksinimlerin Karşılanması Arayışı
· Görüşmelerin Başlatılması ve Sürdürülmesi Sorunlarının Aşılması
· Tarafların Köklü Görüş Ayrılıklarının Ortadan Kaldırılması
· Taraflar Arasındaki İletişimin Sürdürülmesi
· Karmaşık Çatışma Durumlarını Çözme
· Gizlilik Gereksinimi.
Arabuluculuğun tercih edilmemesine neden olan etkenler
nelerdir?
· Tarafların Arabuluculuğu İstememesi
· Tarafların Sürece Katılmaması
· Müzakere Edilemeyen Durumlar
· Arabuluculuğun Sabote Edilmesi
· Taraflardan Birinin Yoksul Olması
· Gerekli Bilgilere Ulaşma Çabası
Arabuluculuk süreci nelerdir?
1. Arabuluculuk Oturumuna Hazırlık ve Masaya Oturma
2. Arabuluculuk Oturumunu Açma
3. Tarafların Açılı! Sunumları
4. Görüşmelere Arabuluculuk Yapma
5. Anlaşma
Arabulucuda bulunması gereken nitelikler, özellikler nelerdir?
· Tarafsızlık, Sır saklama, Özgün düşünceler üretebilme, Tarafları
anlayabilme,
· Nesnellik, Arabuluculuk sürecini devam ettirebilme becerisine sahip
olma,
· Kendi yetki sınırlarını bilme,
· Empati kurabilme, Dostça yaklaşma, İnsan sevgisine sahip olma,
· Yerinde espri duygusuna sahip olma, Engelleyici olmama,
· Bizden biriş olarak arabulucu duygusunu oluşturma
· Girişimcilik, Kendi çözüm önerilerini dayatmama, Esnek olma,
· Kişisel nüfuza dayalı saygı duyulan bir otorite olarak arabuluculuk
davranışı sergileme,
4
· Anlaşmazlığın karmaşıklık düzeyini hızlı anlama yeterliğine sahip
olma,
· Bilgi birikimine sahip olma, Fiziksel dayanıklılık, Sabırlı olma,
· Duygularını kontrol edebilme, Bilgeliğe sahip olma,
· Anlama yeterliliğine sahip olma, zeki olma(süreç becerileri ve alan
bilgisi).
Arabulucunun rolleri nelerdir?
· Mütercim ve Tercümanlık
· Kolaylaştırıcılık
· Eşgüdümleyicilik ( koordinatör)
· Gerçeklik Ajanı
· Empati ve Etkin Dinleme
Arabulucunun yeterlikleri nelerdir?
· Duyguların yoğun olduğu durumlarda sorun çözmeyi sever.
· Entelektüelliğin yoğun olduğu durumlarda sorun çözmeyi sever.
· İnsanların davranışlarını açıklayan iyi bir nedene sahip olduklarını
bilir.
· Sorunla ilgili tarafların sürekli ipuçları verdiklerinin farkındadır.
· Çatışma içinde olanların soruna ilişkin en iyi farkındalığa ve bilgiye
sahip olduklarını fark eder ve kabul eder.
· Davranışları şekillendiren ve eylemleri güdüleyen unsurlara ilişkin
merak sahibidir.
· Arabulucu tüm davranışların bir geçmişe sahip olduğunu ve
geçmişin değerli bir hikâye olduğunu fark eder.
· Sorunların hikâyelerle ilgili olduğunu anlar. Zamanla hikâyeler farklı
şekilde ifade edildiğinde, yöntemler de değişir.
· Sorular aracılığıyla anlaşmazlığın biçimini değiştirmeye yardım
eder.
Arabuluculuğun yararları nelerdir?
· Gizlilik vardır
· Tarafların duygularının ortaya çıkmasını sağlar
· Anlaşmazlık içindekilerin ilgileri ve öncelikleri göz önünde
bulundurulur.
· Esneklik vardır
· Süreç çatışmacıları eğitir.
· Sorunun nedeni belirlenir.
· Genellikle yaratıcı çözümler ile sonuçlanır.
· Büyük oranda anlaşmaya uyulur.
· Göreceli olarak ucuzdur.
5
Arabuluculuğun sınırlılıkları ( zayıf yönleri) nelerdir?
· Arabulucuların çözüm dayatma gücü yoktur.
· Katılıma zorlama gücü yoktur.
· Yasal süreç yoktur.
· Güçlü taraf sonuçta etkili olabilir.
· Anlaşma kesin ve kanıtlanmış delillere dayalı olmayabilir.
· Genellikle bağlayıcılığı yoktur.
· Sonucun geçerliliği yoktur. ( Mahkeme )
· Kamusal standartların geliştirilmesi ve uygulanması söz konusu
değildir.
· Sonucun belirli bir ilkeye dayanması gerekmez.
6. ÜNĠTE
ÇATIġMA YÖNETĠMĠNDE ÖFKE KONTROLÜ
Öfke nedir?
Toplumsal kurallar ve beklentiler sonucunda ortaya çıktığı söylenebilir.
Öfke, çoğu zaman düşmanlık, saldırganlık ve hiddet ile birlikte ele
alınmaktadır.
Öfke duygusu şdurumluk ş ve şsürekli ş olmak üzere iki alt boyutta
değerlendirilmektedir.
Durumluk öfke; haksızlık algısı karşısında, hangi şiddette gerginlik,
sinirlilik, hiddet yaşandığını yansıtan bir duygudur. Zaman, mekân ve
olay içinde değişim gösterebilmekte ve değişebilmektedir.
Sürekli öfke; Bir başka anlatımla, sürekli öfke bireyin sürekli olarak öfke
duygusunu bünyesinde barındırması veya öfke eğiliminde olması hali
olarak da nitelenebilir.
Öfkeye Yol Açan Nedenler
· Haksızlık
· Önlenebilirlik
· Kasıtlılık
· Kabahatlilik
· Kurgulama-Hareketlilik
· Engellenme
· Kışkırtma
· Karşı atak- Deneyim
6
· Görmezden gelme
· Kişisel gerçeklik
Yüzdeki Belirtiler: kaş çatıklığı…
Ağızdaki Belirtiler: Sesin kalınlaşması ve çirkinleşmesi, hakaret ve
küfür içeren kaba sözler söylemek, tükürmek, dişleri sıkmak, dişleri
gıcırdatmak, dudakların titremesi, hıçkırmak, sık sık nefes alıp verme ve
benzeri gibi durumlardır.
Kalpteki Belirtiler: Bedendeki hormonal dengedeki değişiklik, adrenalin
hormonunun salgılanması, kalp
basıncı artarak atışlarının hızlanması, kalp damarlarının genişlemesi,
nabız atışlarının sıklaşması…
Zihinsel Belirtiler: Konsantrasyon bozukluğu, düşük performans,
unutkanlık, uykusuzluk, dikkatsizlik.
Duygusal Belirtiler: Bunaltı, depresyon, kaygı.
Davranışsal Belirtiler: Alkol, sigara tiryakiliği, huzursuzluk, acelecilik,
ilaç kullanımı…
Doğrudan davranışsal işaretler; fiziksel ve sözel saldırı, aşırı
eleştiricilik, kusur buluculuk, önyargılı
olma, hırsızlık, sorun çıkarma, isyankâr davranışlarla kendini gösterebilir.
Doğrudan sözel ya da bilişsel işaretler; kin ve nefret belirtileri,
aşağılayan, kuşkucu ve suçlayıcı sözler biçiminde gözlenebilir.
Dolaylı davranışsal ve sözel işaretler ise; güvensiz, kıskanç,
tartışmacı, alaycı ve yargılayıcı davranışlar biçiminde üstü kapalı olabilir.
Saldırgan Davranışlar: Öfke bir anlamda bulaşıcı bir duygu olarak
nitelendirilebilir. Karşıdaki bireyin öfkeli gözükmesi bireyin kontrolünü
güçleştirebilir.
Bastırılmış Davranışlar: Öfke, zamanında ifade edilmediği zaman
kartopu gibi büyür ve patlama seklinde sonuçlanabilir.
Kontrol Etme Davranışları: Öfke duygusu herkesin yaşayabileceği bir
duygudur.şBen hiçbir şeye öfkelenmiyorumş veya şhiç kızmamş
denildiğinde, aslında bir şeylerden kaçınılmakta olunabilir.
ÇATIġMA YÖNETĠMĠNDE ÖFKENĠN BOYUTLARI
7
Fizyolojik Boyut
Kasların gerilmesi, midenin kasılması, ağız kuruması, boğazda
düğümlenme, nefesin daralması, boğulacakmış hissinin oluşması, uyuşma
ve karıncalanma hisleri, sıcak basması ve aşırı terleme, bir konuya
odaklaşma güçlüğü ve benzeri diğer içsel belirtiler öfkenin fiziksel
boyutuyla ilişkilendirilmektedir.
BiliĢsel Boyut
Öfke öfkeyi besler, şiddete dönüşür ve bu da saldırgan tepki vermeyi
kolaylaştırır. Bilişsel boyutta, geçmişte yaşananlar ve içinde yer alınan
kültürel özellikler önemli rol oynamaktadır. Birey olayları nasıl kontrol
edip yönlendirebileceğine, deneyimleri ve çevresel uyaranları nasıl
yorumlaması gerektiğine göre hareket etmektedir.
DavranıĢsal Boyut
Öfke ifadesi olarak da nitelendirilen öfkenin davranışsal boyutu, öfkeye
yol açan durumlara genel olarak
verilen tepki biçimleridir.
ÖFKE ĠLE ĠLGĠLĠ KURAMSAL YAKLAġIMLAR
Psikoanalitik Kuramlar
Darwin, öfkenin hayatta kalmak için gereken saldırgan içgüdüleri
yansıttığını öne sürmüştür.
Freud, saldırganlığı insanın biyolojik kalıtımının bir parçası olarak görür
ve saldırganlığın yıkıcı ve
şiddet yönünü vurgular.
Biyolojik Kuramlar
Darwin’in gözlemlerine dayalı olarak yüz ifadelerinin evrensel olduğu
söylenebilir. Darwin’e göre, yüz
ifadeleri, genetik özellikler taşımakta ve kuşaktan kuşağa bu ifadeler
genetik yolla aktarılmaktadır.
James Lange’nin kuramına göre duygusal yaşantının oluşumunda dört
adım vardır:
8
· Bir durumun fark edilmesi,
· Merkezi sinir sisteminden uyaranların kaslara, deriye ve iç
organlara ulaşması.
· Beden bölümlerindeki değişikliklerle duyarlılığın beyne geri
dönmesi,
· Geriye dönen uyarılmanın algılanan orijinal uyaranla kortikal yapı
tarafından birleştirilerek algılanması ve şnesne duygusal olarak
hissediliyorş mesajına dönüşmesi.
DavranıĢçı Kuramlar
Davranışçı __________kuram öfkeyi engellenme ve saldırganlık ile birlikte ele alır.
Davranışçılara göre, öfkeye ve
saldırganlığa verilen tepkiler aynen diğer davranışlar gibi öğrenilmiştir.
VaroluĢçu Kuramlar
Varoluşçu yaklaşım, öfkeyi; insanın yok oluşa, işlenmemiş potansiyele ve
yaşamın anlamsızlığına karşı
tepkide bulunması olarak açıklamaktadır. Her insan öfke duygusunu farklı
yaşar. Kişinin öfkesi, yaşama
karşı kendisini çaresiz ve güçsüz hissetmesiyle ilgilidir.
ÖFKEDE KONTROL YAKLAġIMLARI
DüĢünce Biçimini DeğiĢtirmek
Bireyi öfkelendiren bir olay olduğunda, bireyin olayın temelinde yatan
düşünceleri fark etmesi ve mantıklı olmayan düşüncelerin yerine mantıklı
olanları yerleştirebilmesi gerekir. Öfkeye neden olan olaylar söz konusu
olduğunda bunun dünyanın sonu olmadığı, sağlıklı, normal her bireyin bu
tür olaylarla karşılaşılabileceği komutu zihne verilmelidir.
Problem Çözmek
Problem çözmenin birkaç temel adımları vardır.
Problem hakkındaki bilgilerin gözden geçirilmesi,
Problemi tanımlamak.
Problemin çözümüne yönelik hangi adımların var olduğunun düşünülmesi,
gözden geçirilmesidir.
9
Uygun ve etkili olduğu düşünülen çözüm yolunun uygulamaya
konulmasıdır.
Uygulamanın gerçekten problemi çözüp çözmediğinin belirlenmesidir.
Çözemedi ise nerelerde hata yapıldığının değerlendirilmesine yönelik
aşamadır.
Mizahı Kullanmak
Öfkenin giderilmesinin en iyi yolu, mizahı devreye sokmaktır. Her olayın
mizahi bir yanı vardır. Bu mizahi yön yakalanabildiğinde öfkenin ortaya
çıkması önlenebilir.
GevĢeme Egzersizleri Yapmak
Öfke duygusunun hissedildiğinde yapılması gerek ilk iş, derin bir nefes
alıp vermek olmalıdır. Nefes alma başlı başına bir tekniği gerektirir.
Fizyolojik belirtileri; nabzın yavaşlaması, kan basıncının düşmesi,
solunumun ve
oksijen tüketiminin azalması, metabolik hızın yavaşlaması.
Bilişsel belirtileri, bilinçlilik durumunun değişmesi, salt bir zihinsel
görüntü üzerine yoğunlaşmanın artması, pozitif öneriler için alıcılığın
artmasıdır.
Davranışsal belirtileri ise çevresel uyaranlara ilgi ve dikkatin azalması,
sözel etkileşimin olmaması, istemli pozisyon değişikliğinin olmayışı,
edilgen hareketlerin olmasıdır.
Masaj Yaptırmak
Çatışma yönetiminde öfke kontrol yöntemlerinden yeni uygulanmaya
başlayan yollardan birisi de masaj yaptırmaktır. Öfke bir duygu durumu
olarak ele alındığında bunun dışarıya atılması ya da yönünün
değiştirilmesi gerekmektedir. Vücudun gerginliğinin azaltılmasında masaj
başvurulması gereken yollardan birisidir.
Doğru ĠletiĢim Kurmak
Öfkeli olunan durumlarda akla ilk geleni söylememek, karşıdakinin ne
söylediğini dikkatle dinlemek ve ne söylemek istendiği hakkında
düşünmek iletişim kalitesini arttırabileceği gibi, öfkenin daha da artmasını
da engelleyecektir.
10
Kendi Kendine Sorular Sormak
Birey, kendi kendine sorular sorarak öfkelenmesine yol açan düşünce
kalıplarının farkına varabilir.
Beklentileri Gözden Geçirmek
Aslında, beklentilerin karşılanamaması bireyin gerçekçi hedefler ortaya
koyamayışı, kendi yeterliklerini, güçlü yanlarını, güçsüz yanlarını, elindeki
olanakları veya önündeki fırsatları bilememesinden kaynaklanmaktadır.
Meditasyon ile Rahatlamak
Mistik anlamıyla, sözlüklerde şkişinin iç huzuru, sükunet, değişik bilinç
halleri elde etmesine ve öz varlığına ulaşmasına olanak veren, zihnini
denetleme tekniklerine ve deneyimlerine verilen adş olarak
tanımlanmaktadır. ( en güzel meditasyon yöntemi NAMAZdır belirtmeden
geçemeyeceğim )
Meditasyon uygulama yolları:
Mantralar: Bilinçli bir şekilde sürekli tekrarlanan sesler, sözcükler ya da
sözcük öbekleridir.( hım hım hım hım …)
İlahiler: İlahiler de sesin kullanımı ile ilgilidir.
Hayalinde Canlandırma ve Güdümlü Betimleme
Gözü Bir Noktaya Dikmek: Bireyin zihninin bir nesneye yönlendirilerek
sakin düşüncelere dalınmasının sağlanmasıdır.
Nefese Odaklanmak: Gevşeme tekniklerinde bahsedilen durumlar biraz
daha abartılarak yapılmaktadır.
Yürümeye Odaklanmak: Bireyin, nasıl yürüdüğünün gözlenmesi,
düşünülmesi sağlanarak sakinleşmesi ve huzuru yakalamasına yardımcı
olmaktır.
BiliĢsel-DavranıĢçı Terapiler
Bilişsel-davranışçı terapiler, bireylerin günlük yaşamlarında üstesinden
gelemedikleri güçlükler ve yaşam problemleri ile karşılaştıklarında onlara
yardım etmek için öğrenme kuramlarını uygulayan, problem odaklı,
şburada ve şimdiş ile ilgilenen, davranışçı psikolojik danışma kuramından
temel alınarak geliştirilmiş bir tedavi biçimidir.
DavranıĢ çözümlemesi üç bölümden oluĢur :
11
1. Önceki olay: tahrik eden uyaranın, ipucunun belirlenmesi.
2. DavranıĢ: Bireyin söylediği ya da söylemediği, yaptığı eylemlerin neler
olduğunun, zamanının, sıklığı ve süresinin belirlenmesi.
3. Sonuç: Davranış sonucunda bireyin düşündüğü etkinin yönünün
(olumlu, olumsuz, yansız) tanımlanması.
Öfke kontrolünde kullanılabilen bazı uygulamalar :
Biofeedback: Biofeedback aracına bağlı küçük elektrotlar bireyin alnına
yapıştırılır. Beyin dalgaları, kas gerilmesi, deri sıcaklığı, kalp hızı ve kalp
basıncındaki fizyolojik değişiklikler monitörde izlenebilir.
Sistematik Duyarsızlaştırma: Sistematik duyarsızlaştırma, özgül bir
uyaranla (örneğin; uçak yolculuğu, yükseklik) ilişkili olarak kaçınma
davranışını azaltmak için uygulanan bir teknik olup, bireyi tehdit eden
uyarana karşı oluşturulan yanıtı değiştirmek için kullanılır.
Alıştırma: Bireyi öfke yaşadığında bedensel olarak görme bulanıklığı,
hızlı solunum ile belirli karmaşık yorumlarına karşı duyarsızlaştırmak için
kullanılan bir tekniktir. ( alıştıra alıştıra denir ya hani…)
ÜNĠTE 7
ĠLETĠġĠM
ĠletiĢim : süreç, etkileşim, anlam ve anlama ortak kavramlardır.
iletiĢimin Öğeleri
Kaynak: iletişimi başlatan kişidir.
Mesaj: Kaynak tarafından alıcıya yollanan ve özel anlamı olan söz veya
iletidir..
Kanal: Mesajın kaynaktan alıcıya iletilmesinde kullanılan yol olarak
tanımlanan kanal, alıcı ve kaynak arasındaki bağdır.Beş duyu organımız,
Radyo, televizyon, gazete, dergi, posta ve elektronik posta bunlardan bir
kaçıdır
Alıcı: Gönderilen mesajı alan kişidir. Alıcı, mesajı algılayabilen, bilgili,
seçici ve iletişime açık olmalıdır.
12
Geri bildirim: Geri bildirim, alıcının almış olduğu mesajı yanıtlamak üzere
gönderici olarak bir mesaj hazırlayıp bir kanal aracılığıyla kaynağa
iletmesidir.
ĠletiĢim Biçim ve Türleri
Kişi-içi İletişim: Kişinin kendisiyle iletişimi olan iletişimidir.
Kişilerarası İletişim: Mesaj gönderenin ve gönderilenin başka insanlardan
oluştuğu bir iletişim biçimidir.
Örgütsel İletişim: örgütleri oluşturan bireyler arasında gerçekleşen
iletişimdir.
Kitle İletişimi: Bir takım bilgilerin sembollerin, geniş insan topluluklarına
iletilmesi ve bu insanlar tarafından yorumlanması sürecine kitle iletişimi
denir.
Sözlü İletişim: Karşılıklı olarak konuşma ve dinleme etkinliklerini
kapsayan sözlü iletişimin başarısı, konuşan ve dinleyen arasındaki ortak
bir temele dayanır. ( telefon ve telekonferansta bu gruba girer.)
Sözsüz İletişim: Beden dilinin veya yazı dilinin kullanıldığı iletişim
çeşididir. Sözsüz iletişimde göndericinin yüz ifadesi, el kol hareketleri,
beden dili, ses tonu, baş hareketleri, jest ve mimikler gibi sözlü olmayan
mesajlar veya yazılı iletişim araçları kullanılarak iletişim kurulur.
Sözsüz iletişimin işlevleri şu şekilde sıralanmaktadır
Sözsüz iletişimle alıcıya birtakım anlamlar iletilir.
Sözlü iletişimi destekler.
Sözlü iletişimin akıcılığına katkıda bulunur.
Alıcının sergilediği yüz ve beden ifadeleri ile kaynağa geri bildirim sağlar.
Yazılı İletişim: Yazılı dokümanların ve araçların kullanıldığı iletişim süreci
olarak tanımlanan yazılı iletişimde, mesaj, katılımcıların anlayabileceği
ortak simgeler aracılığı ile (tahta, slayt vb.) iletilir.
Yazılı iletişimin istenen anlamı tam olarak iletebilmesi için şunlara dikkat
edilmelidir
· Anlatılmak istenilen anlam tam olarak anlatılmalıdır.
· Gereksiz sözcükler ve anlatım boşlukları bulunmamalıdır.
· İletilen anlam, alıcıları yeterlik düzeyine uygun olmalıdır.
13
· Yazı dilbilgisi ve yazım kurallarına uygun olmalıdır.
· Yazı dili alıcıyı etkilemeli ancak incitmemelidir.
· Akıcı bir dil kullanılmalıdır,
· İleti yazıldıktan sonra birkaç kez gözden geçirilmelidir.
· Yazılı iletişim, notlar, raporlar, kitaplar, vb. yazılı iletişim araçlarıyla
gerçekleştirilir.
Peters ve Waterman etkililik düzeyi yüksek olan örgütlerin iletişim
sistemlerinin şu özelliklere sahip olduklarını belirtmektedirler
· İletişim sistemleri biçimsel olmaktan ziyade doğaldır.İletişim
oldukça yoğundur.
· İletişimde en son iletişim ve bilişim teknolojisi kullanılır.
· İletişimi güçlendiren her tür araç kullanılır.
· Doğal iletişim sistemi ile denetim işlevi de yerine getirilir.
Örgütsel iletiĢimin yararları nelerdir?
ĠletiĢim Engelleri
Fiziksel İletişim Engelleri: Çevresel faktörlerdir. Ortamın aşırı gürültülü
olması, yazılı veya sözlü iletişimi sağlayacak teknik araçların arıza veya
eksiklik durumu, ısı-ışık gibi faktörlerin olumsuz etkisi, fiziksel uzaklık gibi
çevresel etkenler, bu grupta sayılabilir.
Kişisel Engeller: Farklı inançlara, tutumlara, ihtiyaçlara, beklentilere,
duygu, düşünce ve davranışlara sahip olmaları; onların aynı mesajı farklı
şekilde algılamasına ve yorumlamasına neden olmaktadır.
İletişim Amacının Belirlenmemesi: Mesajın doğru zamanda, doğru
kanallar aracılığıyla, doğru kişiye iletilmesi sağlanmalıdır.
Önyargılar: İnsanların kafalarında çok önceden beri kalıplaşmış bir şekilde
bulunan bir takım duygu, düşünce ve inançlar vardır. Bir mesajı
anlamlandırmaya çalışırken yanlış da olsa bu yargılara takılırlar ve çoğu
zaman kendilerine gönderilen mesajı doğru bir şekilde anlayamazlar.
Görüş Farklılıkları: İnançları ve değer yargıları farklı olan insanlar aynı
olayları ve olguları birbirlerinden değişik bir şekilde anlamlandırır ve
yorumlarlar.
Algılama Farklılıkları: Alıcının seçici algısı mesajın anlamlı olmayan bir
parçasına odaklanabilmekte ve bu yüzden mesajı eksik
algılayabilmektedir.
14
Tutum ve Davranış Farklılıkları: Kişinin kendine karşı tutumu, mesajın
içeriğine yönelik tutumu ve iletişim kuran bireylerin birbirlerine karşı
tutumları mesajın nasıl anlaşılacağına büyük ölçüde yön vermektedir.
Sosyo-Kültürel Farklar: İletişim sürecinde bireylerin birbirinden farklı
sosyo-kültürel özelliklere sahip olmaları, onların birbirlerinin özelliklerini
bilmelerini engelleyen bir faktördür.
Sahip Olunan Bilgi Düzeyi: Gönderici ve alıcının mesajla ilgili bilgi
düzeyleri birbirinden farklıysa mesajın gönderilmesi veya alınması
sürecinde eksiklikler yaşanması kaçınılmazdır.
Örgütsel Engeller: Örgütte hiyerarşik yapı, bürokrasi, formal ve informal
iletişimin şekli, niteliği örgütsel iletişime engel oluşturabilmektedir.
Etkin bir çatıĢma çözme sürecinin basamakları nelerdir?
1. Olumlu ve etkili bir ortam oluşturma
2. Algıları netleştirme
3. Kişisel ve ortak istek ve gereksinimlere odaklanma
4. Olumlu enerjinin paylaşımı
5. Önce geleceğe yönelik çalışma, sonra geçmişte yaşananları
değerlendirerek uzlaşma sağlama
6. Beyin fırtınası yoluyla seçenekler geliştirme
7. Uygulanabilir seçenekleri belirleme
8. Her iki taraf için de doyum sağlayacak adil anlaşmalar yapma
Etkili bir dinleme için nelere dikkat edilmelidir?
· Dinleyici hazır olmadan konuşmaya başlanmamalı,
· Verilen cevap dinlenmeyecekse soru sorulmamalı,
· Sözlü veya sözsüz iletişimle konuşanın sözü kesilmemeli,
· Konuşmadan ne anlaşıldığına ilişkin konuşmacıya dönüt verilmeli,
· Anlaşılamayan noktalara ilişkin soru sorulmalıdır.
İyi bir dinleyici olabilmek için nasıl olunur?
· Konuşmama
· Dinleme için hazırlanma
· Konuşan kişiyi konuşma için cesaretlendirme
· Dikkat dağıtıcı öğeleri uzaklaştırma
· Konuşan kişiyle empati kurma/onun bakış açısını anlamaya çalışma
· Sabırlı olma
· Bireysel önyargılardan kaçınma
· Konuşanın ses tonuna/konuşma tarzına dikkat etme
· Yalnızca sözcükleri değil düşünceleri dinleme
15
Dinleme engelleri nelerdir?
· Dinleyenin fiziksel engel ve rahatsızlıkları
· Düşünme hızı
· Önyargılar
· Konuşanı suçlamaya yönelme davranışı
· Konuşma ortam ve zamanı, vb.
Dinleme türleri nelerdir?
Yarışmacı veya Saldırgan Dinleme: Dinleyicinin karşısındaki kişinin
bakışaçısını anlamaktan çok kendi bakışaçısını karşı tarafa kabul
ettirmekle ilgilendiği durumdur.
Edilgen veya Dikkatli Dinleme: Bu dinleme biçiminde yalnızca dikkatle
dinleme gerçekleşir; dinleyici konuşanın söylediklerini doğru olarak
anladığını varsayar.
Etkin veya Yansıtıcı Dinleme: En önemli ve yararlı dinleme biçimidir. Etkin
dinleme biçiminde, dinleyici konuşan kişinin düşünceleri, duyguları,
beklentileri ile ne iletmek istediğini anlamakla ilgilenmektedir
Empati
İletişim sürecinde karşıdaki kişiyi anlama ve kendini onun yerine
koyabilme becerisi olarak da tanımlanır.
ÜNĠTE 8
Liderlik
ÇatıĢma Yönetiminde
Liderlik Stilleri
ĠNSANIN DOĞASI VE ÇATIġMA YÖNETĠMĠ
Çatışmalı ortamların yönetilmesinde Lider/Yöneten- Yönetilen/İşgören
ilişkilerinin ve algılamaların daha
etkili bir şekilde anlaşılabilmesi ve değerlendirilebilmesi için insan
doğasına ilişkin görüşler önem
kazanmaktadır. Bu görüşler, genel olarak üç grupta toplanabilir. Bunlar
kötümser, iyimser ve karmaşık
16
insan doğasına ilişkin görüşlerdir. Bu yaklaşımlar izleyen başlıklarda ele
alınmıştır.
Ġnsan Doğasına ĠliĢkin Kötümser GörüĢ
Batılı düşünce sisteminin mimarlarından olan Niccolo Machiavelli ve
Thomas Hobbes, insan doğasına
ilişkin kötümser varsayımları ile bilinmektedir. Machiavelli insanın,
isyankâr ve işbirliğine karşı olması
nedeniyle, yöneticiler tarafından acımasızca ve tam anlamıyla kontrol
edilmesi gerektiğini vurgulamıştır.
Machiavelli’ye göre yöneten, her tür ahlak kuralını bir kenara bırakmalı
ve ne pahasına olursa olsun ve hangi yöntemle olursa olsun kontrolü
sağlamalıdır.
Hobbes’a göre de insan üne, maddi olanaklara ve güce sahip olmak
ister. Bu yüzden, çevresindeki bireylerden çekinir ve sürekli bir korku
içinde yaşar. Bu durumda yasa ve kurallar doğru, dürüst ve erdemli olanı
belirlemeli ve tanımlamalıdır.
Psikanalizin kurucusu olan Sigmund Freud ise insanın doğasındaki
saldırganlık eğilimine vurgu yapmıştır.
Klasik yönetim kuramlarının öncüsü olan Frederik W. Taylor, insanın
doğasına ilişkin şu sayıltıları ortaya atmıştır
Üretim denkleminde işgören sabittir.
İnsan sabit bir doğaya sahiptir.
İşgören, makinenin hareketsiz bir parçasıdır. İyi programlanmadığında,
etkisizliğe ve
savurganlığa eğilimlidir.
İşgören, doğası gereği tembeldir.
İşgörenin esas ilgisi öz-çıkarıdır.
Max Weber’e göre de insan, örgütsel makinede isteksiz bir çark
dişlisidir. İşgörenlere sıkı bir kontrol altına alınmalıdırlar.
Bu bağlamda insanın doğasına ilişkin kötümser görüşün temeline
dayanan ussal-ekonomik insan kavramı ortaya atılmıştır.
17
Ussal-Ekonomik Ġnsan’a iliĢkin sayıltılar Ģu Ģekilde
sıralanmaktadır
· İnsan gerçekte ekonomik özendiricilerle güdülenir ve ekonomik
olarak en kazançlı işi yapar.
· Ekonomik özendiricilerin örgütün kontrolünde olması nedeniyle,
insan esas olarak örgüt
· tarafından yönetilen, güdülenen ve kontrol edilen edilgen bir
varlıktır.
· İnsanın gerçekte ussal olmayan duygularının, kişisel çıkarının ussal
olarak hesaplamasına
· karışması engellenmelidir.
· Örgütler, insanın duygularını dolayısıyla önceden kestirilemeyen
özelliklerini etkisiz kılacak ve
· kontrol edecek biçimde planlanabilir ve planlanmalıdır.
· İnsan doğası gereği tembel olduğundan, dış isteklendiricilerle
güdülenmelidir.
· İnsanın doğal amaçları örgüt amaçlarına aykırı düşmektedir; bu
nedenle onun örgüt amaçları doğrultusunda çalışmasını sağlamak
için dış güçler tarafından kontrol edilmesi gereklidir.
· İnsan, ussal olmayan duyguları nedeniyle, kendini kontrol altında
tutamaz.
McGregor, insana ilişkin geliştirilen kötümser görüşü eleştirmiştir. Ona
göre eğer işgörenlere tembelse, kayıtsızsa, sorumluluk almak
istemiyorsa, yaratıcı değil ve işbirliğine yatkın değilse, bu durum
yöneticilerin bürokratik yönetim anlayışının ve baskıcı veya kontrol odaklı
yönetim anlayışının bir sonucu olarak değerlendirilmelidir.
McGregor X kuramına göre; ( yöneticilerin iĢgörene iliĢkin bakıĢ
açıları)
· Sıradan bir insan doğuştan işi sevmez ve eğer olanaklı ise işten
kaçar.
· Mutlaka baskı altına alınmalı, kontrol edilmeli, yönlendirilmeli ve
ceza ile korkutulmalıdır.
· İşi sevmeme durumu, ödülle bile etkisiz kılınamayacak ölçüde
güçlüdür.
· Sıradan insan yönlendirilmeyi yeğler, sorumluluktan kaçar, hırslı
değildir.
· Hepsinden de önemlisi güvenlik ister.
McGregor Y kuramınına göre; ( insan iliĢkileri)
18
· İnsan doğuştan kötü değil, iyidir.
· Fiziksel ve zihinsel anlamda harcanan çabalar kadar oyun ya da
dinlenme de doğaldır. Sıradan bir insan, doğuştan işten nefret
etmez, kontrol edilebilecek koşullara bağlı olarak iş bir doyum ya da
ceza kaynağı olabilir.
· Dış kontrol ve ceza tehdidi, örgütsel hedeflere yönelik çaba
yaratmada tek yol değildir.
· Hedeflere bağlılık, hedeflerin gerçekleştirilmesi ile ilişkili ödüllerin
bir işlevidir.
· Yüksek düzeyde bir imge kullanma yeteneği, sınırlı değil, geniş bir
dağılım gösterir.
William Ouchi ve Alfred Joeger, Japonya’daki örgütlerin iĢgörene
yaklaĢımını inceleyerek Z kuramını geliştirmişlerdir.
· Z kuramına göre işgören, iş güvencesi ister;
· Kendisini ilgilendiren yönetsel kararlara katılabilecek yeterliktedir;
· Sorumluluğu alabilir; işinde uzmanlaşabilir;
· Yakından izlenmeyi ve denetlenmeyi sevmez;
· Üstleri ile ve birlikte çalıştığı işgörenlerle, örgüt içinde ve dışında
iyi, kesintisiz ilişki kurmayı ister.
· Z Kuramına göre sıradan işgörenlerin örgüte etkisini ve
sorumluluğunu artırmak, örgüte bağlanmalarını ve örgütün
amaçlarını paylaşmalarını sağlar
Ġnsan Doğasına ĠliĢkin Ġyimser GörüĢ
Cicero’ya göre, insanın doğası gereği iyiliği barındırmakta, vahşeti ve
alçaklığı kötülemektedir
Locke’a göre de insan, kalıtımsal olarak, karşılıklı yardımlaşmaya ve
işbirliğine eğilimlidir.
Sullivan’a göre birey, yaşama belli güçlerle ve iki temel amaçla başlar.
Bunlar, doyum ve güvendir.
Comenius’a göre, insan iyi olarak dünyaya gelir
Mayo’ya göre iş ortamlarında yönetici-yönetilenler arasında işbirliğinin ve
örgütsel verimliliğin en önemli engelleyici kaynağı insandır.
Ġnsan Doğasına ĠliĢkin ‘KarmaĢık Ġnsan’ GörüĢü
19
Horney’e göre insan doğuştan ne azizdir ne de şeytandır.
Ġnsanın karmaĢıklığına iliĢkin olarak ileri sürülen sayıltılar
Ģunlardır;
· İnsan ne iyidir ne de kötüdür, duruma ve zamana göre değişir.
· İnsan sadece karmaşık değil, aynı zamanda değişkendir.
· İnsan örgütteki deneyimleri ile yeni güdüler öğrenebilir.
· İnsanın güdüleri, farklı örgütlerde ya da farklı alt düzeylerinde
değişik olabilir.
· Formal örgütte yabancılaşmış olan kişi, toplumsal ve kendini
gerçekleştirme gereksinimlerini sendikada ya da doğal örgütte
karşılayabilir.
· İnsanın bir örgüte verimli olarak katılması, temelde, çok çeşitli
güdülere dayanabilir.
· İnsan, kendi güdüsüne, yeteneklerine ve işin niteliğine bağlı olmak
üzere, çok çeşitli yönetim stratejilerine karşı uygun tepki
gösterebilir.
LĠDERLĠK STĠLLERĠ VE ÇATIġMA YÖNETĠMĠ
Geleneksel yaklaşım, klasik yönetim kuramını; Otokratik liderlik.
Davranışçı yaklaşımı, neo-klasik yönetim kuramını
Etkileşimci yaklaşım ise modern yönetim kuramını simgelemektedir.
Otokratik liderlik stiline sahip yöneticilerin bazı genel özellikleri ;
· Hedefleri olabildiğince yüksek tutarlar.
· Gelir-gider mantığını ön planda tutarlar.
· Verimlilik odaklıdırlar.
· Benlik algıları çok katıdır.
· Kendi bilgi ve becerilerine, işgörenlerinkine göre daha çok
güvenirler.
· Kendi görüşlerini dayatırlar.
· Kendilerini örgütsel amaçlara ulaşmada kritik etken olarak
algılarlar.
· Kişiler arası ilişki gereksinime yönelik etken konumda değildirler.
· Örgütteki çatışmaların niteliği izlenerek değerlendirilebilir.
Ġlgisiz liderlik stilini benimseyen yöneticilerin özellikleri;
· Özellikle insancıl yönleri ile bilinirler.
· Her şey işbirliğine dayalı olarak gerçekleştirilmelidir.
· İşgörenlere esneklik ve serbestlik tanırlar.
20
· İşgörenlerin becerilerine güvenirler.
· İşgörenler üzerinde rahat, sakin ve nazik etki bırakırlar.
· İşgörenleri destekler ve cesaretlendirirler.
· Örgütsel amaçlara ulaşmada etki güçleri düşüktür.
· Kişilerarası ilişkilerde güçlü bir etkiye sahiptirler.
· Her şeye rağmen kurallara önem verirler.
· Örgütlenmeyi odak noktasına yerleştirirler.
· Çatışmalı ortamlarda çekiniktirler.
· Olabildiğince tarafsız duruş sergilerler.
· Yasa ve yönetmeliklere uygun davranışlar sergilerler.
· Örgüt iklimini güçlü bir şekilde etkilerler.
Demokratik Liderlik Stilinin özellikleri; Modern YaklaĢımı
benimser.
· ÇatıĢma kaçınılmazdır. Zorunludur.
· ÇatıĢmaya neden olan yolları ve sebepleri bulma
çabasındadır
· Rekabetçi Ortam Oluşturma: Başka bir düşmana veya gruba
odaklanmak, çatışan bireyleri bir araya getirmeye yardımcı olur.
· Örgüt İçi Rotasyon: Demokratik lider çatışmalı ortamları
yönetirken örgüt içi rotasyona da başvurarak bireylerin ortamdan
uzaklaşmasını sağlayabilir.
· Kaynak Arttırma: Demokratik liderler, çatışmayı örgüt için
kaynakları arttırmak yoluyla da çözümleyebilmektedir.
· Takım Oluşturma: Demokratik lider, çatışmalı ortamlarda takım
oluşturarak da bireylerin çatışmalarını giderme yoluna
başvurabilmektedir.
· Beceri Geliştirme: hizmetiçi eğitim aldırma yoluyla bu konudaki
becerileri geliştirilirse de işlevsiz çatışmaların giderilmesinde etki
elde edilebilmektedir.
· Örgüt Geliştirme: Bu yaklaşımda amaç, örgüt içerisinde bazı
gelişmeler yaratarak hem birey, hem grup, hem de örgüt bazında
olumlu değişmeleri başarabilmektedir.
Sular bulanmadan durulmaz deyimi – Demokratik liderlik stili.
ÇatıĢma Yönetiminde Arabuluculuk
Alternatif ÇatıĢma Çözme Yöntemleri (AÇÇY) nedir?
AÇÇY, anlaşmazlık içinde olan tarafların, anlaşmazlık durumlarını
geleneksel mahkeme veya dava gibi yasal süreçlere gerek kalmadan
çözmeye yönelik yöntemleri içermektedir.
Alternatif çözüm yöntemleri nelerdir?
Müzakere, arabuluculuk, uzlaştırma ve tahkimdir. Arabuluculuk, kamu ve
özel sektörde alternatif anlaşmazlık çözüm mekanizmalarından en yaygın
olarak kullanılanlarından biridir Müzakerede rekabetçi kazan-kaybet
anlayışının egemen olabileceği; arabuluculukta ise işbirlikçi kazan-kazan
anlayışına dayalı sonuçlara odaklanıldığı söylenebilir.
Diğer bir çözüm yöntemi de mahkemedir.Bu doğrultuda mahkeme, temel
karar vericinin yargıç ya da hâkim olduğu; sürecin hâkim tarafından
kontrol edildiği ve ilişkilerin formal biçimde sürdürüldüğü; üçüncü tarafın
müvekkillerini savunduğu; sürece taraflar adına temsilcilerin katıldığı;
hukuk kurallarına bağlı olarak kararların verildiği ve kazan/kaybet
anlayışının egemen olduğu bir süreçtir.
Arabuluculuk nedir?
Arabuluculuk, çatışma içinde bulunan tarafların anlaşmazlıklarının
çözülmesi ve isteklerinin karşılanması için üçüncü kişi aracılığıyla
yürütülen anlaşma sürecidir.
Arabuluculuk hangi durumlarda ve nasıl tanımlanır?
İki veya daha fazla kişi ya da grup arasındaki çatışma durumunda,
Çatışmaya neden olan her iki tarafın taleplerinin karşılandığı,
Tarafların gönüllü olarak talep ettiği,
Yansız üçüncü bir kişi tarafından yürütülen,
Resmi olarak bağlayıcılığı olamayan kabul edilebilir kararların alındığı,
Biçimsel olmayan (informal) sorun çözme süreci ve
Bir sanat olarak tanımlamak olanaklıdır.
1
Arabuluculuğun Kullanım Alanları nerelerdir?
· Aile danışmanlığı ve boşanma davaları
· örgüt ve yönetim alanıdır.
· Arabuluculuk, okul yaşamında öğrenci-öğretmen-veli-okul yöneticisi
dörtgeni içinde taraflar arasında veya her bir kesimin kendi içinde
ortaya çıkan çatışma ve anlaşmazlıkların çözümlenmesinde de
kullanılabilen bir yöntemdir.
Arabuluculuğun özellikleri nelerdir?
· Arabuluculuk tamamıyla farklı bir sorun çözme felsefesine
dayanmaktadır.
· Arabuluculuk denetim odaklı değil, tatmin odaklıdır.
· Arabuluculuk sonunda süreçle ilişkili tüm insanlar karşılıklı
anlaşmaya ulaşırlar. Böyle bir süreçte kazanan ve kaybeden yoktur;
herkesin kazandığı bir ortam söz konusudur.
Akran arabuluculuğu nedir , faydaları nelerdir?
Son yıllarda okullarda çatışmaları çözme amacıyla akran arabuluculuğu
projeleri uygulanmaktadır. İlk defa ABD’de uygulanan akran
arabuluculuğu öğrencilerin kendi kendilerine çatışmalarını çözmek
amacıyla uygulanan, okullarda anlaşmazlıkların çözümünde oldukça etkili
sonuçlar veren bir yöntemdir.
Arabuluculuk süreci, arabuluculuğun etik ve mesleki ilkelerini
yansıtan ilkeler çerçevesinde tanımlanır. Bu ilkeler;
Arabulucunun tarafsızlığı,
Arabuluculuğa tarafların gönüllülüğü,
Taraflar ve arabulucu arasında güvene dayalı ilişki,
Sürecin esnekliği şeklinde özetlenebilir
Arabuluculuk çatışmayı tüm tarafların gereksinimlerinin karşılanabileceği
bir yolla çözmeyi amaçlar. Tarafların problemi kendi mantıkları
çerçevesinde görme ve kaderlerini tayin etme hakkı vardır.
Arabulucu, arabuluculuk sürecinde katalizör veya kolaylaştırıcıdır; bir
yargıç, bir avukat veya bir otorite değildir.
Çatışmanın çözümü nihai anlaşmadan daha fazlasını kapsar. Sorunları
inceleme, ilişkileri güçlendirme ve daha fazla anlayış, içgörü kazanma
süreci ve empati, başarılı arabuluculuğun bütünleyici bir parçasıdır.
2
Arabuluculuğun amacı, mevcut sorunun çözümünden daha geniştir.
Arabuluculuk bir öğrenme sürecidir ve arabuluculuk sürecinde elde edilen
deneyimler, sosyal ilişkilere ve gelecekteki çatışmalara uygulanabilir.
Arabuluculuk düşmanca olmayan bir süreçtir; insanların farklı ve birbiriyle
zıtlaşan bakış açılarına ve çıkarlara sahip olabileceklerine saygı gösterir.
Arabuluculuk barışçıl, şiddete başvurmayan tarafların farklı gereksinim,
istek ve arzularını karşılayan bir sorun çözme sürecidir.
Arabuluculuk tüm çatışmaların bir duygusal boyutu olduğu anlayışına
sahiptir. İnsanlar yaşamlarının, işlerinin ve inançlarının her boyutuna
duygusal olarak bağlanırlar.
Arabuluculuk zamanı verimli kullanma, daha az maliyet oluşturma ve
bireysel olarak doyum sağlayıcı olmayı amaçlar.
· Arabuluculuk basit bir süreçtir.
· Arabuluculuk yaratıcı bir süreçtir.
· Arabuluculuk kapsamlı bir süreçtir.
· Arabuluculuk esnek bir süreçtir.
ARABULUCULUK STRATEJĠLERĠ VE TARZLARI
Öze Dönük Arabuluculuk: Tarafsızlık, eşitlik ve güven duygularını
oluşturmasına bağlıdır.
Ortama Dönük Arabuluculuk: Amaç, anlaşmazlığın çözümü için uygun bir
ortam yaratmaktır.
Kişilere Yönelik Arabuluculuk: Görüş, istek, duygu ve çıkarlarının neler
olduğunu ortaya çıkarmaya çalışır.
İş/Görev Yönelimli Arabuluculuk: İş/görev yönelimli liderlik veya
yöneticilik anlayışı ile ilişkilendirilebilir.
Sosyo-Duygusal Arabuluculuk: İletişimi geliştirmek ve altta yatan duygu
ve nedenleri ortaya çıkarmaya odaklanır.
Kolaylaştırıcı Arabuluculuk: Teşvik etme, koçluk yapma ve öneriler
geliştirme…
Değerlendirici Arabuluculuk: Tarafların farklı görüşleri analiz edilir ve
tahkim veya mahkeme sürecinde ne olup olmayacağına dair görüşler
sunulur.
Tarafları arabuluculuğa yönelten nedenler nelerdir?
3
· Zamandan Tasarruf
· Maliyetin Azlığı
· Tarafların Tercihi
· Arabuluculuğun Olası Sonuçları
· Gereksinimlerin Karşılanması Arayışı
· Görüşmelerin Başlatılması ve Sürdürülmesi Sorunlarının Aşılması
· Tarafların Köklü Görüş Ayrılıklarının Ortadan Kaldırılması
· Taraflar Arasındaki İletişimin Sürdürülmesi
· Karmaşık Çatışma Durumlarını Çözme
· Gizlilik Gereksinimi.
Arabuluculuğun tercih edilmemesine neden olan etkenler
nelerdir?
· Tarafların Arabuluculuğu İstememesi
· Tarafların Sürece Katılmaması
· Müzakere Edilemeyen Durumlar
· Arabuluculuğun Sabote Edilmesi
· Taraflardan Birinin Yoksul Olması
· Gerekli Bilgilere Ulaşma Çabası
Arabuluculuk süreci nelerdir?
1. Arabuluculuk Oturumuna Hazırlık ve Masaya Oturma
2. Arabuluculuk Oturumunu Açma
3. Tarafların Açılı! Sunumları
4. Görüşmelere Arabuluculuk Yapma
5. Anlaşma
Arabulucuda bulunması gereken nitelikler, özellikler nelerdir?
· Tarafsızlık, Sır saklama, Özgün düşünceler üretebilme, Tarafları
anlayabilme,
· Nesnellik, Arabuluculuk sürecini devam ettirebilme becerisine sahip
olma,
· Kendi yetki sınırlarını bilme,
· Empati kurabilme, Dostça yaklaşma, İnsan sevgisine sahip olma,
· Yerinde espri duygusuna sahip olma, Engelleyici olmama,
· Bizden biriş olarak arabulucu duygusunu oluşturma
· Girişimcilik, Kendi çözüm önerilerini dayatmama, Esnek olma,
· Kişisel nüfuza dayalı saygı duyulan bir otorite olarak arabuluculuk
davranışı sergileme,
4
· Anlaşmazlığın karmaşıklık düzeyini hızlı anlama yeterliğine sahip
olma,
· Bilgi birikimine sahip olma, Fiziksel dayanıklılık, Sabırlı olma,
· Duygularını kontrol edebilme, Bilgeliğe sahip olma,
· Anlama yeterliliğine sahip olma, zeki olma(süreç becerileri ve alan
bilgisi).
Arabulucunun rolleri nelerdir?
· Mütercim ve Tercümanlık
· Kolaylaştırıcılık
· Eşgüdümleyicilik ( koordinatör)
· Gerçeklik Ajanı
· Empati ve Etkin Dinleme
Arabulucunun yeterlikleri nelerdir?
· Duyguların yoğun olduğu durumlarda sorun çözmeyi sever.
· Entelektüelliğin yoğun olduğu durumlarda sorun çözmeyi sever.
· İnsanların davranışlarını açıklayan iyi bir nedene sahip olduklarını
bilir.
· Sorunla ilgili tarafların sürekli ipuçları verdiklerinin farkındadır.
· Çatışma içinde olanların soruna ilişkin en iyi farkındalığa ve bilgiye
sahip olduklarını fark eder ve kabul eder.
· Davranışları şekillendiren ve eylemleri güdüleyen unsurlara ilişkin
merak sahibidir.
· Arabulucu tüm davranışların bir geçmişe sahip olduğunu ve
geçmişin değerli bir hikâye olduğunu fark eder.
· Sorunların hikâyelerle ilgili olduğunu anlar. Zamanla hikâyeler farklı
şekilde ifade edildiğinde, yöntemler de değişir.
· Sorular aracılığıyla anlaşmazlığın biçimini değiştirmeye yardım
eder.
Arabuluculuğun yararları nelerdir?
· Gizlilik vardır
· Tarafların duygularının ortaya çıkmasını sağlar
· Anlaşmazlık içindekilerin ilgileri ve öncelikleri göz önünde
bulundurulur.
· Esneklik vardır
· Süreç çatışmacıları eğitir.
· Sorunun nedeni belirlenir.
· Genellikle yaratıcı çözümler ile sonuçlanır.
· Büyük oranda anlaşmaya uyulur.
· Göreceli olarak ucuzdur.
5
Arabuluculuğun sınırlılıkları ( zayıf yönleri) nelerdir?
· Arabulucuların çözüm dayatma gücü yoktur.
· Katılıma zorlama gücü yoktur.
· Yasal süreç yoktur.
· Güçlü taraf sonuçta etkili olabilir.
· Anlaşma kesin ve kanıtlanmış delillere dayalı olmayabilir.
· Genellikle bağlayıcılığı yoktur.
· Sonucun geçerliliği yoktur. ( Mahkeme )
· Kamusal standartların geliştirilmesi ve uygulanması söz konusu
değildir.
· Sonucun belirli bir ilkeye dayanması gerekmez.
6. ÜNĠTE
ÇATIġMA YÖNETĠMĠNDE ÖFKE KONTROLÜ
Öfke nedir?
Toplumsal kurallar ve beklentiler sonucunda ortaya çıktığı söylenebilir.
Öfke, çoğu zaman düşmanlık, saldırganlık ve hiddet ile birlikte ele
alınmaktadır.
Öfke duygusu şdurumluk ş ve şsürekli ş olmak üzere iki alt boyutta
değerlendirilmektedir.
Durumluk öfke; haksızlık algısı karşısında, hangi şiddette gerginlik,
sinirlilik, hiddet yaşandığını yansıtan bir duygudur. Zaman, mekân ve
olay içinde değişim gösterebilmekte ve değişebilmektedir.
Sürekli öfke; Bir başka anlatımla, sürekli öfke bireyin sürekli olarak öfke
duygusunu bünyesinde barındırması veya öfke eğiliminde olması hali
olarak da nitelenebilir.
Öfkeye Yol Açan Nedenler
· Haksızlık
· Önlenebilirlik
· Kasıtlılık
· Kabahatlilik
· Kurgulama-Hareketlilik
· Engellenme
· Kışkırtma
· Karşı atak- Deneyim
6
· Görmezden gelme
· Kişisel gerçeklik
Yüzdeki Belirtiler: kaş çatıklığı…
Ağızdaki Belirtiler: Sesin kalınlaşması ve çirkinleşmesi, hakaret ve
küfür içeren kaba sözler söylemek, tükürmek, dişleri sıkmak, dişleri
gıcırdatmak, dudakların titremesi, hıçkırmak, sık sık nefes alıp verme ve
benzeri gibi durumlardır.
Kalpteki Belirtiler: Bedendeki hormonal dengedeki değişiklik, adrenalin
hormonunun salgılanması, kalp
basıncı artarak atışlarının hızlanması, kalp damarlarının genişlemesi,
nabız atışlarının sıklaşması…
Zihinsel Belirtiler: Konsantrasyon bozukluğu, düşük performans,
unutkanlık, uykusuzluk, dikkatsizlik.
Duygusal Belirtiler: Bunaltı, depresyon, kaygı.
Davranışsal Belirtiler: Alkol, sigara tiryakiliği, huzursuzluk, acelecilik,
ilaç kullanımı…
Doğrudan davranışsal işaretler; fiziksel ve sözel saldırı, aşırı
eleştiricilik, kusur buluculuk, önyargılı
olma, hırsızlık, sorun çıkarma, isyankâr davranışlarla kendini gösterebilir.
Doğrudan sözel ya da bilişsel işaretler; kin ve nefret belirtileri,
aşağılayan, kuşkucu ve suçlayıcı sözler biçiminde gözlenebilir.
Dolaylı davranışsal ve sözel işaretler ise; güvensiz, kıskanç,
tartışmacı, alaycı ve yargılayıcı davranışlar biçiminde üstü kapalı olabilir.
Saldırgan Davranışlar: Öfke bir anlamda bulaşıcı bir duygu olarak
nitelendirilebilir. Karşıdaki bireyin öfkeli gözükmesi bireyin kontrolünü
güçleştirebilir.
Bastırılmış Davranışlar: Öfke, zamanında ifade edilmediği zaman
kartopu gibi büyür ve patlama seklinde sonuçlanabilir.
Kontrol Etme Davranışları: Öfke duygusu herkesin yaşayabileceği bir
duygudur.şBen hiçbir şeye öfkelenmiyorumş veya şhiç kızmamş
denildiğinde, aslında bir şeylerden kaçınılmakta olunabilir.
ÇATIġMA YÖNETĠMĠNDE ÖFKENĠN BOYUTLARI
7
Fizyolojik Boyut
Kasların gerilmesi, midenin kasılması, ağız kuruması, boğazda
düğümlenme, nefesin daralması, boğulacakmış hissinin oluşması, uyuşma
ve karıncalanma hisleri, sıcak basması ve aşırı terleme, bir konuya
odaklaşma güçlüğü ve benzeri diğer içsel belirtiler öfkenin fiziksel
boyutuyla ilişkilendirilmektedir.
BiliĢsel Boyut
Öfke öfkeyi besler, şiddete dönüşür ve bu da saldırgan tepki vermeyi
kolaylaştırır. Bilişsel boyutta, geçmişte yaşananlar ve içinde yer alınan
kültürel özellikler önemli rol oynamaktadır. Birey olayları nasıl kontrol
edip yönlendirebileceğine, deneyimleri ve çevresel uyaranları nasıl
yorumlaması gerektiğine göre hareket etmektedir.
DavranıĢsal Boyut
Öfke ifadesi olarak da nitelendirilen öfkenin davranışsal boyutu, öfkeye
yol açan durumlara genel olarak
verilen tepki biçimleridir.
ÖFKE ĠLE ĠLGĠLĠ KURAMSAL YAKLAġIMLAR
Psikoanalitik Kuramlar
Darwin, öfkenin hayatta kalmak için gereken saldırgan içgüdüleri
yansıttığını öne sürmüştür.
Freud, saldırganlığı insanın biyolojik kalıtımının bir parçası olarak görür
ve saldırganlığın yıkıcı ve
şiddet yönünü vurgular.
Biyolojik Kuramlar
Darwin’in gözlemlerine dayalı olarak yüz ifadelerinin evrensel olduğu
söylenebilir. Darwin’e göre, yüz
ifadeleri, genetik özellikler taşımakta ve kuşaktan kuşağa bu ifadeler
genetik yolla aktarılmaktadır.
James Lange’nin kuramına göre duygusal yaşantının oluşumunda dört
adım vardır:
8
· Bir durumun fark edilmesi,
· Merkezi sinir sisteminden uyaranların kaslara, deriye ve iç
organlara ulaşması.
· Beden bölümlerindeki değişikliklerle duyarlılığın beyne geri
dönmesi,
· Geriye dönen uyarılmanın algılanan orijinal uyaranla kortikal yapı
tarafından birleştirilerek algılanması ve şnesne duygusal olarak
hissediliyorş mesajına dönüşmesi.
DavranıĢçı Kuramlar
Davranışçı __________kuram öfkeyi engellenme ve saldırganlık ile birlikte ele alır.
Davranışçılara göre, öfkeye ve
saldırganlığa verilen tepkiler aynen diğer davranışlar gibi öğrenilmiştir.
VaroluĢçu Kuramlar
Varoluşçu yaklaşım, öfkeyi; insanın yok oluşa, işlenmemiş potansiyele ve
yaşamın anlamsızlığına karşı
tepkide bulunması olarak açıklamaktadır. Her insan öfke duygusunu farklı
yaşar. Kişinin öfkesi, yaşama
karşı kendisini çaresiz ve güçsüz hissetmesiyle ilgilidir.
ÖFKEDE KONTROL YAKLAġIMLARI
DüĢünce Biçimini DeğiĢtirmek
Bireyi öfkelendiren bir olay olduğunda, bireyin olayın temelinde yatan
düşünceleri fark etmesi ve mantıklı olmayan düşüncelerin yerine mantıklı
olanları yerleştirebilmesi gerekir. Öfkeye neden olan olaylar söz konusu
olduğunda bunun dünyanın sonu olmadığı, sağlıklı, normal her bireyin bu
tür olaylarla karşılaşılabileceği komutu zihne verilmelidir.
Problem Çözmek
Problem çözmenin birkaç temel adımları vardır.
Problem hakkındaki bilgilerin gözden geçirilmesi,
Problemi tanımlamak.
Problemin çözümüne yönelik hangi adımların var olduğunun düşünülmesi,
gözden geçirilmesidir.
9
Uygun ve etkili olduğu düşünülen çözüm yolunun uygulamaya
konulmasıdır.
Uygulamanın gerçekten problemi çözüp çözmediğinin belirlenmesidir.
Çözemedi ise nerelerde hata yapıldığının değerlendirilmesine yönelik
aşamadır.
Mizahı Kullanmak
Öfkenin giderilmesinin en iyi yolu, mizahı devreye sokmaktır. Her olayın
mizahi bir yanı vardır. Bu mizahi yön yakalanabildiğinde öfkenin ortaya
çıkması önlenebilir.
GevĢeme Egzersizleri Yapmak
Öfke duygusunun hissedildiğinde yapılması gerek ilk iş, derin bir nefes
alıp vermek olmalıdır. Nefes alma başlı başına bir tekniği gerektirir.
Fizyolojik belirtileri; nabzın yavaşlaması, kan basıncının düşmesi,
solunumun ve
oksijen tüketiminin azalması, metabolik hızın yavaşlaması.
Bilişsel belirtileri, bilinçlilik durumunun değişmesi, salt bir zihinsel
görüntü üzerine yoğunlaşmanın artması, pozitif öneriler için alıcılığın
artmasıdır.
Davranışsal belirtileri ise çevresel uyaranlara ilgi ve dikkatin azalması,
sözel etkileşimin olmaması, istemli pozisyon değişikliğinin olmayışı,
edilgen hareketlerin olmasıdır.
Masaj Yaptırmak
Çatışma yönetiminde öfke kontrol yöntemlerinden yeni uygulanmaya
başlayan yollardan birisi de masaj yaptırmaktır. Öfke bir duygu durumu
olarak ele alındığında bunun dışarıya atılması ya da yönünün
değiştirilmesi gerekmektedir. Vücudun gerginliğinin azaltılmasında masaj
başvurulması gereken yollardan birisidir.
Doğru ĠletiĢim Kurmak
Öfkeli olunan durumlarda akla ilk geleni söylememek, karşıdakinin ne
söylediğini dikkatle dinlemek ve ne söylemek istendiği hakkında
düşünmek iletişim kalitesini arttırabileceği gibi, öfkenin daha da artmasını
da engelleyecektir.
10
Kendi Kendine Sorular Sormak
Birey, kendi kendine sorular sorarak öfkelenmesine yol açan düşünce
kalıplarının farkına varabilir.
Beklentileri Gözden Geçirmek
Aslında, beklentilerin karşılanamaması bireyin gerçekçi hedefler ortaya
koyamayışı, kendi yeterliklerini, güçlü yanlarını, güçsüz yanlarını, elindeki
olanakları veya önündeki fırsatları bilememesinden kaynaklanmaktadır.
Meditasyon ile Rahatlamak
Mistik anlamıyla, sözlüklerde şkişinin iç huzuru, sükunet, değişik bilinç
halleri elde etmesine ve öz varlığına ulaşmasına olanak veren, zihnini
denetleme tekniklerine ve deneyimlerine verilen adş olarak
tanımlanmaktadır. ( en güzel meditasyon yöntemi NAMAZdır belirtmeden
geçemeyeceğim )
Meditasyon uygulama yolları:
Mantralar: Bilinçli bir şekilde sürekli tekrarlanan sesler, sözcükler ya da
sözcük öbekleridir.( hım hım hım hım …)
İlahiler: İlahiler de sesin kullanımı ile ilgilidir.
Hayalinde Canlandırma ve Güdümlü Betimleme
Gözü Bir Noktaya Dikmek: Bireyin zihninin bir nesneye yönlendirilerek
sakin düşüncelere dalınmasının sağlanmasıdır.
Nefese Odaklanmak: Gevşeme tekniklerinde bahsedilen durumlar biraz
daha abartılarak yapılmaktadır.
Yürümeye Odaklanmak: Bireyin, nasıl yürüdüğünün gözlenmesi,
düşünülmesi sağlanarak sakinleşmesi ve huzuru yakalamasına yardımcı
olmaktır.
BiliĢsel-DavranıĢçı Terapiler
Bilişsel-davranışçı terapiler, bireylerin günlük yaşamlarında üstesinden
gelemedikleri güçlükler ve yaşam problemleri ile karşılaştıklarında onlara
yardım etmek için öğrenme kuramlarını uygulayan, problem odaklı,
şburada ve şimdiş ile ilgilenen, davranışçı psikolojik danışma kuramından
temel alınarak geliştirilmiş bir tedavi biçimidir.
DavranıĢ çözümlemesi üç bölümden oluĢur :
11
1. Önceki olay: tahrik eden uyaranın, ipucunun belirlenmesi.
2. DavranıĢ: Bireyin söylediği ya da söylemediği, yaptığı eylemlerin neler
olduğunun, zamanının, sıklığı ve süresinin belirlenmesi.
3. Sonuç: Davranış sonucunda bireyin düşündüğü etkinin yönünün
(olumlu, olumsuz, yansız) tanımlanması.
Öfke kontrolünde kullanılabilen bazı uygulamalar :
Biofeedback: Biofeedback aracına bağlı küçük elektrotlar bireyin alnına
yapıştırılır. Beyin dalgaları, kas gerilmesi, deri sıcaklığı, kalp hızı ve kalp
basıncındaki fizyolojik değişiklikler monitörde izlenebilir.
Sistematik Duyarsızlaştırma: Sistematik duyarsızlaştırma, özgül bir
uyaranla (örneğin; uçak yolculuğu, yükseklik) ilişkili olarak kaçınma
davranışını azaltmak için uygulanan bir teknik olup, bireyi tehdit eden
uyarana karşı oluşturulan yanıtı değiştirmek için kullanılır.
Alıştırma: Bireyi öfke yaşadığında bedensel olarak görme bulanıklığı,
hızlı solunum ile belirli karmaşık yorumlarına karşı duyarsızlaştırmak için
kullanılan bir tekniktir. ( alıştıra alıştıra denir ya hani…)
ÜNĠTE 7
ĠLETĠġĠM
ĠletiĢim : süreç, etkileşim, anlam ve anlama ortak kavramlardır.
iletiĢimin Öğeleri
Kaynak: iletişimi başlatan kişidir.
Mesaj: Kaynak tarafından alıcıya yollanan ve özel anlamı olan söz veya
iletidir..
Kanal: Mesajın kaynaktan alıcıya iletilmesinde kullanılan yol olarak
tanımlanan kanal, alıcı ve kaynak arasındaki bağdır.Beş duyu organımız,
Radyo, televizyon, gazete, dergi, posta ve elektronik posta bunlardan bir
kaçıdır
Alıcı: Gönderilen mesajı alan kişidir. Alıcı, mesajı algılayabilen, bilgili,
seçici ve iletişime açık olmalıdır.
12
Geri bildirim: Geri bildirim, alıcının almış olduğu mesajı yanıtlamak üzere
gönderici olarak bir mesaj hazırlayıp bir kanal aracılığıyla kaynağa
iletmesidir.
ĠletiĢim Biçim ve Türleri
Kişi-içi İletişim: Kişinin kendisiyle iletişimi olan iletişimidir.
Kişilerarası İletişim: Mesaj gönderenin ve gönderilenin başka insanlardan
oluştuğu bir iletişim biçimidir.
Örgütsel İletişim: örgütleri oluşturan bireyler arasında gerçekleşen
iletişimdir.
Kitle İletişimi: Bir takım bilgilerin sembollerin, geniş insan topluluklarına
iletilmesi ve bu insanlar tarafından yorumlanması sürecine kitle iletişimi
denir.
Sözlü İletişim: Karşılıklı olarak konuşma ve dinleme etkinliklerini
kapsayan sözlü iletişimin başarısı, konuşan ve dinleyen arasındaki ortak
bir temele dayanır. ( telefon ve telekonferansta bu gruba girer.)
Sözsüz İletişim: Beden dilinin veya yazı dilinin kullanıldığı iletişim
çeşididir. Sözsüz iletişimde göndericinin yüz ifadesi, el kol hareketleri,
beden dili, ses tonu, baş hareketleri, jest ve mimikler gibi sözlü olmayan
mesajlar veya yazılı iletişim araçları kullanılarak iletişim kurulur.
Sözsüz iletişimin işlevleri şu şekilde sıralanmaktadır
Sözsüz iletişimle alıcıya birtakım anlamlar iletilir.
Sözlü iletişimi destekler.
Sözlü iletişimin akıcılığına katkıda bulunur.
Alıcının sergilediği yüz ve beden ifadeleri ile kaynağa geri bildirim sağlar.
Yazılı İletişim: Yazılı dokümanların ve araçların kullanıldığı iletişim süreci
olarak tanımlanan yazılı iletişimde, mesaj, katılımcıların anlayabileceği
ortak simgeler aracılığı ile (tahta, slayt vb.) iletilir.
Yazılı iletişimin istenen anlamı tam olarak iletebilmesi için şunlara dikkat
edilmelidir
· Anlatılmak istenilen anlam tam olarak anlatılmalıdır.
· Gereksiz sözcükler ve anlatım boşlukları bulunmamalıdır.
· İletilen anlam, alıcıları yeterlik düzeyine uygun olmalıdır.
13
· Yazı dilbilgisi ve yazım kurallarına uygun olmalıdır.
· Yazı dili alıcıyı etkilemeli ancak incitmemelidir.
· Akıcı bir dil kullanılmalıdır,
· İleti yazıldıktan sonra birkaç kez gözden geçirilmelidir.
· Yazılı iletişim, notlar, raporlar, kitaplar, vb. yazılı iletişim araçlarıyla
gerçekleştirilir.
Peters ve Waterman etkililik düzeyi yüksek olan örgütlerin iletişim
sistemlerinin şu özelliklere sahip olduklarını belirtmektedirler
· İletişim sistemleri biçimsel olmaktan ziyade doğaldır.İletişim
oldukça yoğundur.
· İletişimde en son iletişim ve bilişim teknolojisi kullanılır.
· İletişimi güçlendiren her tür araç kullanılır.
· Doğal iletişim sistemi ile denetim işlevi de yerine getirilir.
Örgütsel iletiĢimin yararları nelerdir?
ĠletiĢim Engelleri
Fiziksel İletişim Engelleri: Çevresel faktörlerdir. Ortamın aşırı gürültülü
olması, yazılı veya sözlü iletişimi sağlayacak teknik araçların arıza veya
eksiklik durumu, ısı-ışık gibi faktörlerin olumsuz etkisi, fiziksel uzaklık gibi
çevresel etkenler, bu grupta sayılabilir.
Kişisel Engeller: Farklı inançlara, tutumlara, ihtiyaçlara, beklentilere,
duygu, düşünce ve davranışlara sahip olmaları; onların aynı mesajı farklı
şekilde algılamasına ve yorumlamasına neden olmaktadır.
İletişim Amacının Belirlenmemesi: Mesajın doğru zamanda, doğru
kanallar aracılığıyla, doğru kişiye iletilmesi sağlanmalıdır.
Önyargılar: İnsanların kafalarında çok önceden beri kalıplaşmış bir şekilde
bulunan bir takım duygu, düşünce ve inançlar vardır. Bir mesajı
anlamlandırmaya çalışırken yanlış da olsa bu yargılara takılırlar ve çoğu
zaman kendilerine gönderilen mesajı doğru bir şekilde anlayamazlar.
Görüş Farklılıkları: İnançları ve değer yargıları farklı olan insanlar aynı
olayları ve olguları birbirlerinden değişik bir şekilde anlamlandırır ve
yorumlarlar.
Algılama Farklılıkları: Alıcının seçici algısı mesajın anlamlı olmayan bir
parçasına odaklanabilmekte ve bu yüzden mesajı eksik
algılayabilmektedir.
14
Tutum ve Davranış Farklılıkları: Kişinin kendine karşı tutumu, mesajın
içeriğine yönelik tutumu ve iletişim kuran bireylerin birbirlerine karşı
tutumları mesajın nasıl anlaşılacağına büyük ölçüde yön vermektedir.
Sosyo-Kültürel Farklar: İletişim sürecinde bireylerin birbirinden farklı
sosyo-kültürel özelliklere sahip olmaları, onların birbirlerinin özelliklerini
bilmelerini engelleyen bir faktördür.
Sahip Olunan Bilgi Düzeyi: Gönderici ve alıcının mesajla ilgili bilgi
düzeyleri birbirinden farklıysa mesajın gönderilmesi veya alınması
sürecinde eksiklikler yaşanması kaçınılmazdır.
Örgütsel Engeller: Örgütte hiyerarşik yapı, bürokrasi, formal ve informal
iletişimin şekli, niteliği örgütsel iletişime engel oluşturabilmektedir.
Etkin bir çatıĢma çözme sürecinin basamakları nelerdir?
1. Olumlu ve etkili bir ortam oluşturma
2. Algıları netleştirme
3. Kişisel ve ortak istek ve gereksinimlere odaklanma
4. Olumlu enerjinin paylaşımı
5. Önce geleceğe yönelik çalışma, sonra geçmişte yaşananları
değerlendirerek uzlaşma sağlama
6. Beyin fırtınası yoluyla seçenekler geliştirme
7. Uygulanabilir seçenekleri belirleme
8. Her iki taraf için de doyum sağlayacak adil anlaşmalar yapma
Etkili bir dinleme için nelere dikkat edilmelidir?
· Dinleyici hazır olmadan konuşmaya başlanmamalı,
· Verilen cevap dinlenmeyecekse soru sorulmamalı,
· Sözlü veya sözsüz iletişimle konuşanın sözü kesilmemeli,
· Konuşmadan ne anlaşıldığına ilişkin konuşmacıya dönüt verilmeli,
· Anlaşılamayan noktalara ilişkin soru sorulmalıdır.
İyi bir dinleyici olabilmek için nasıl olunur?
· Konuşmama
· Dinleme için hazırlanma
· Konuşan kişiyi konuşma için cesaretlendirme
· Dikkat dağıtıcı öğeleri uzaklaştırma
· Konuşan kişiyle empati kurma/onun bakış açısını anlamaya çalışma
· Sabırlı olma
· Bireysel önyargılardan kaçınma
· Konuşanın ses tonuna/konuşma tarzına dikkat etme
· Yalnızca sözcükleri değil düşünceleri dinleme
15
Dinleme engelleri nelerdir?
· Dinleyenin fiziksel engel ve rahatsızlıkları
· Düşünme hızı
· Önyargılar
· Konuşanı suçlamaya yönelme davranışı
· Konuşma ortam ve zamanı, vb.
Dinleme türleri nelerdir?
Yarışmacı veya Saldırgan Dinleme: Dinleyicinin karşısındaki kişinin
bakışaçısını anlamaktan çok kendi bakışaçısını karşı tarafa kabul
ettirmekle ilgilendiği durumdur.
Edilgen veya Dikkatli Dinleme: Bu dinleme biçiminde yalnızca dikkatle
dinleme gerçekleşir; dinleyici konuşanın söylediklerini doğru olarak
anladığını varsayar.
Etkin veya Yansıtıcı Dinleme: En önemli ve yararlı dinleme biçimidir. Etkin
dinleme biçiminde, dinleyici konuşan kişinin düşünceleri, duyguları,
beklentileri ile ne iletmek istediğini anlamakla ilgilenmektedir
Empati
İletişim sürecinde karşıdaki kişiyi anlama ve kendini onun yerine
koyabilme becerisi olarak da tanımlanır.
ÜNĠTE 8
Liderlik
ÇatıĢma Yönetiminde
Liderlik Stilleri
ĠNSANIN DOĞASI VE ÇATIġMA YÖNETĠMĠ
Çatışmalı ortamların yönetilmesinde Lider/Yöneten- Yönetilen/İşgören
ilişkilerinin ve algılamaların daha
etkili bir şekilde anlaşılabilmesi ve değerlendirilebilmesi için insan
doğasına ilişkin görüşler önem
kazanmaktadır. Bu görüşler, genel olarak üç grupta toplanabilir. Bunlar
kötümser, iyimser ve karmaşık
16
insan doğasına ilişkin görüşlerdir. Bu yaklaşımlar izleyen başlıklarda ele
alınmıştır.
Ġnsan Doğasına ĠliĢkin Kötümser GörüĢ
Batılı düşünce sisteminin mimarlarından olan Niccolo Machiavelli ve
Thomas Hobbes, insan doğasına
ilişkin kötümser varsayımları ile bilinmektedir. Machiavelli insanın,
isyankâr ve işbirliğine karşı olması
nedeniyle, yöneticiler tarafından acımasızca ve tam anlamıyla kontrol
edilmesi gerektiğini vurgulamıştır.
Machiavelli’ye göre yöneten, her tür ahlak kuralını bir kenara bırakmalı
ve ne pahasına olursa olsun ve hangi yöntemle olursa olsun kontrolü
sağlamalıdır.
Hobbes’a göre de insan üne, maddi olanaklara ve güce sahip olmak
ister. Bu yüzden, çevresindeki bireylerden çekinir ve sürekli bir korku
içinde yaşar. Bu durumda yasa ve kurallar doğru, dürüst ve erdemli olanı
belirlemeli ve tanımlamalıdır.
Psikanalizin kurucusu olan Sigmund Freud ise insanın doğasındaki
saldırganlık eğilimine vurgu yapmıştır.
Klasik yönetim kuramlarının öncüsü olan Frederik W. Taylor, insanın
doğasına ilişkin şu sayıltıları ortaya atmıştır
Üretim denkleminde işgören sabittir.
İnsan sabit bir doğaya sahiptir.
İşgören, makinenin hareketsiz bir parçasıdır. İyi programlanmadığında,
etkisizliğe ve
savurganlığa eğilimlidir.
İşgören, doğası gereği tembeldir.
İşgörenin esas ilgisi öz-çıkarıdır.
Max Weber’e göre de insan, örgütsel makinede isteksiz bir çark
dişlisidir. İşgörenlere sıkı bir kontrol altına alınmalıdırlar.
Bu bağlamda insanın doğasına ilişkin kötümser görüşün temeline
dayanan ussal-ekonomik insan kavramı ortaya atılmıştır.
17
Ussal-Ekonomik Ġnsan’a iliĢkin sayıltılar Ģu Ģekilde
sıralanmaktadır
· İnsan gerçekte ekonomik özendiricilerle güdülenir ve ekonomik
olarak en kazançlı işi yapar.
· Ekonomik özendiricilerin örgütün kontrolünde olması nedeniyle,
insan esas olarak örgüt
· tarafından yönetilen, güdülenen ve kontrol edilen edilgen bir
varlıktır.
· İnsanın gerçekte ussal olmayan duygularının, kişisel çıkarının ussal
olarak hesaplamasına
· karışması engellenmelidir.
· Örgütler, insanın duygularını dolayısıyla önceden kestirilemeyen
özelliklerini etkisiz kılacak ve
· kontrol edecek biçimde planlanabilir ve planlanmalıdır.
· İnsan doğası gereği tembel olduğundan, dış isteklendiricilerle
güdülenmelidir.
· İnsanın doğal amaçları örgüt amaçlarına aykırı düşmektedir; bu
nedenle onun örgüt amaçları doğrultusunda çalışmasını sağlamak
için dış güçler tarafından kontrol edilmesi gereklidir.
· İnsan, ussal olmayan duyguları nedeniyle, kendini kontrol altında
tutamaz.
McGregor, insana ilişkin geliştirilen kötümser görüşü eleştirmiştir. Ona
göre eğer işgörenlere tembelse, kayıtsızsa, sorumluluk almak
istemiyorsa, yaratıcı değil ve işbirliğine yatkın değilse, bu durum
yöneticilerin bürokratik yönetim anlayışının ve baskıcı veya kontrol odaklı
yönetim anlayışının bir sonucu olarak değerlendirilmelidir.
McGregor X kuramına göre; ( yöneticilerin iĢgörene iliĢkin bakıĢ
açıları)
· Sıradan bir insan doğuştan işi sevmez ve eğer olanaklı ise işten
kaçar.
· Mutlaka baskı altına alınmalı, kontrol edilmeli, yönlendirilmeli ve
ceza ile korkutulmalıdır.
· İşi sevmeme durumu, ödülle bile etkisiz kılınamayacak ölçüde
güçlüdür.
· Sıradan insan yönlendirilmeyi yeğler, sorumluluktan kaçar, hırslı
değildir.
· Hepsinden de önemlisi güvenlik ister.
McGregor Y kuramınına göre; ( insan iliĢkileri)
18
· İnsan doğuştan kötü değil, iyidir.
· Fiziksel ve zihinsel anlamda harcanan çabalar kadar oyun ya da
dinlenme de doğaldır. Sıradan bir insan, doğuştan işten nefret
etmez, kontrol edilebilecek koşullara bağlı olarak iş bir doyum ya da
ceza kaynağı olabilir.
· Dış kontrol ve ceza tehdidi, örgütsel hedeflere yönelik çaba
yaratmada tek yol değildir.
· Hedeflere bağlılık, hedeflerin gerçekleştirilmesi ile ilişkili ödüllerin
bir işlevidir.
· Yüksek düzeyde bir imge kullanma yeteneği, sınırlı değil, geniş bir
dağılım gösterir.
William Ouchi ve Alfred Joeger, Japonya’daki örgütlerin iĢgörene
yaklaĢımını inceleyerek Z kuramını geliştirmişlerdir.
· Z kuramına göre işgören, iş güvencesi ister;
· Kendisini ilgilendiren yönetsel kararlara katılabilecek yeterliktedir;
· Sorumluluğu alabilir; işinde uzmanlaşabilir;
· Yakından izlenmeyi ve denetlenmeyi sevmez;
· Üstleri ile ve birlikte çalıştığı işgörenlerle, örgüt içinde ve dışında
iyi, kesintisiz ilişki kurmayı ister.
· Z Kuramına göre sıradan işgörenlerin örgüte etkisini ve
sorumluluğunu artırmak, örgüte bağlanmalarını ve örgütün
amaçlarını paylaşmalarını sağlar
Ġnsan Doğasına ĠliĢkin Ġyimser GörüĢ
Cicero’ya göre, insanın doğası gereği iyiliği barındırmakta, vahşeti ve
alçaklığı kötülemektedir
Locke’a göre de insan, kalıtımsal olarak, karşılıklı yardımlaşmaya ve
işbirliğine eğilimlidir.
Sullivan’a göre birey, yaşama belli güçlerle ve iki temel amaçla başlar.
Bunlar, doyum ve güvendir.
Comenius’a göre, insan iyi olarak dünyaya gelir
Mayo’ya göre iş ortamlarında yönetici-yönetilenler arasında işbirliğinin ve
örgütsel verimliliğin en önemli engelleyici kaynağı insandır.
Ġnsan Doğasına ĠliĢkin ‘KarmaĢık Ġnsan’ GörüĢü
19
Horney’e göre insan doğuştan ne azizdir ne de şeytandır.
Ġnsanın karmaĢıklığına iliĢkin olarak ileri sürülen sayıltılar
Ģunlardır;
· İnsan ne iyidir ne de kötüdür, duruma ve zamana göre değişir.
· İnsan sadece karmaşık değil, aynı zamanda değişkendir.
· İnsan örgütteki deneyimleri ile yeni güdüler öğrenebilir.
· İnsanın güdüleri, farklı örgütlerde ya da farklı alt düzeylerinde
değişik olabilir.
· Formal örgütte yabancılaşmış olan kişi, toplumsal ve kendini
gerçekleştirme gereksinimlerini sendikada ya da doğal örgütte
karşılayabilir.
· İnsanın bir örgüte verimli olarak katılması, temelde, çok çeşitli
güdülere dayanabilir.
· İnsan, kendi güdüsüne, yeteneklerine ve işin niteliğine bağlı olmak
üzere, çok çeşitli yönetim stratejilerine karşı uygun tepki
gösterebilir.
LĠDERLĠK STĠLLERĠ VE ÇATIġMA YÖNETĠMĠ
Geleneksel yaklaşım, klasik yönetim kuramını; Otokratik liderlik.
Davranışçı yaklaşımı, neo-klasik yönetim kuramını
Etkileşimci yaklaşım ise modern yönetim kuramını simgelemektedir.
Otokratik liderlik stiline sahip yöneticilerin bazı genel özellikleri ;
· Hedefleri olabildiğince yüksek tutarlar.
· Gelir-gider mantığını ön planda tutarlar.
· Verimlilik odaklıdırlar.
· Benlik algıları çok katıdır.
· Kendi bilgi ve becerilerine, işgörenlerinkine göre daha çok
güvenirler.
· Kendi görüşlerini dayatırlar.
· Kendilerini örgütsel amaçlara ulaşmada kritik etken olarak
algılarlar.
· Kişiler arası ilişki gereksinime yönelik etken konumda değildirler.
· Örgütteki çatışmaların niteliği izlenerek değerlendirilebilir.
Ġlgisiz liderlik stilini benimseyen yöneticilerin özellikleri;
· Özellikle insancıl yönleri ile bilinirler.
· Her şey işbirliğine dayalı olarak gerçekleştirilmelidir.
· İşgörenlere esneklik ve serbestlik tanırlar.
20
· İşgörenlerin becerilerine güvenirler.
· İşgörenler üzerinde rahat, sakin ve nazik etki bırakırlar.
· İşgörenleri destekler ve cesaretlendirirler.
· Örgütsel amaçlara ulaşmada etki güçleri düşüktür.
· Kişilerarası ilişkilerde güçlü bir etkiye sahiptirler.
· Her şeye rağmen kurallara önem verirler.
· Örgütlenmeyi odak noktasına yerleştirirler.
· Çatışmalı ortamlarda çekiniktirler.
· Olabildiğince tarafsız duruş sergilerler.
· Yasa ve yönetmeliklere uygun davranışlar sergilerler.
· Örgüt iklimini güçlü bir şekilde etkilerler.
Demokratik Liderlik Stilinin özellikleri; Modern YaklaĢımı
benimser.
· ÇatıĢma kaçınılmazdır. Zorunludur.
· ÇatıĢmaya neden olan yolları ve sebepleri bulma
çabasındadır
· Rekabetçi Ortam Oluşturma: Başka bir düşmana veya gruba
odaklanmak, çatışan bireyleri bir araya getirmeye yardımcı olur.
· Örgüt İçi Rotasyon: Demokratik lider çatışmalı ortamları
yönetirken örgüt içi rotasyona da başvurarak bireylerin ortamdan
uzaklaşmasını sağlayabilir.
· Kaynak Arttırma: Demokratik liderler, çatışmayı örgüt için
kaynakları arttırmak yoluyla da çözümleyebilmektedir.
· Takım Oluşturma: Demokratik lider, çatışmalı ortamlarda takım
oluşturarak da bireylerin çatışmalarını giderme yoluna
başvurabilmektedir.
· Beceri Geliştirme: hizmetiçi eğitim aldırma yoluyla bu konudaki
becerileri geliştirilirse de işlevsiz çatışmaların giderilmesinde etki
elde edilebilmektedir.
· Örgüt Geliştirme: Bu yaklaşımda amaç, örgüt içerisinde bazı
gelişmeler yaratarak hem birey, hem grup, hem de örgüt bazında
olumlu değişmeleri başarabilmektedir.
Sular bulanmadan durulmaz deyimi – Demokratik liderlik stili.