Amerikan Dış Politikası BÖLÜM 5
ABD’NİN TRANSATLANTİK POLİTİKASI
+ ABD’ transatlantik ilişkilerinin belirleyicisi olan iki örgüt NATO ve Avrupa Birliğidir.
+ABD’nin transatlantik ilişkilerin en önemli zemininin NATO olduğu konusundaki ısrarı NATO’nun öncelikle konumunu pekiştirmektedir. Birçok gözlemci Transatlantik ilişkileri hala NATO bünyesinde ABD ile Avrupa kıtasındaki pekiştirmektedir.
+ Amerikan kültürü, Avrupa kültürüne göre daha eşitlikçi ve katılımcı bir yapıya sahiptir. ABD’nin erime kâsesi olduğunu söyleyenler, farklı etnik, dini ve dilsel kinliklere sahip olanların ortak Amerikalılık kimliğini kolayca benimseyebildiklerini iddia etmektedirler.
+ Erime kâsesi/Çanağı: ABD yaşayan farklı etnik. Dini ve dilsel grupların ortak Amerikalılık kimliği altında kolayca kaynaşabilmelerini ifade eden terimdir.
+ Soğuk Savaş boyunca ABD’nin Avrupa kıtasında takip ettiği en temel dış güvenlik politikası, hâkimiyet ve hegemonya kurma politikasıdır. Batı Avrupa’nın siyasi kaderini ABD’nin belirlemesi anlayışına dayanan bu politika zaman zaman ABD ile batı Avrupa’daki müttefiklerini karşı karşıya getirmiştir.
+ ABD komünizm tehlikesine karşı kendi hegemonyası en önemlisi NATO 1949 yılında kurmuş Batı Avrupa’yı garanti altına almıştır.
** Avrupa Savunma Topluluğu**
+ 1952 yılında oluşturulan ama 1954 yılında Fransız meclisinin veto etmesiyle hayata geçirilemeyen bir projedir, gerçekleşmesi halinde Batı Avrupa’daki altı devlet ulusüstü bir savunma topluluğu kuracaklar ve ortak bir orduya sahip olacaklardır. Altı Batı Avrupalı devletin (Batı Almanya, Fransa, italya, Belçika, Hollanda ve Lüksemburg dur.
+ Marshall Planı: ABD Batı Avrupalı ülkelere ciddi kaynak aktarımında bulunmuştur. Avrupa Ekonomilerini diriltmek olan geniş kapsamlı ekonomik yardımı planıdır.
+ Bretton Woods Sistemi: İkinci Dünya Savaşı’nın sonunda ABD’nin Bretton Woods şehrinde kabul edilen ekonomik sistemin adıdır, Buna göre serbest ekonomisinin temel değeri ve prensiplerinin dünyanın her yanına yayılması, Uluslararası Para Fonu ve Dünya Bankası gibi örgütler kurulacaktır.
+ Esnek Mukabele Stratejisi: NATO’nun 1960 yıllarında sonunda kabul ettiği stratejik kavramdır, tehditlerde, tehdidin karakteriyle doğru orantılı bir karşılık verilmesi anlamına gelir.
+ Yıldız Savaşları Projesi: 1980’li yılların başında ABD Başkanı Reagan’ın Öne attığı ve amacın ABD topraklarını Sovyetler Birliğinden fırlatılacak nükleer başlık kıtalararası balistik füzelere karşı korumak olan füze savunma sistemi projesidir.
* ABD’nin Transatlantik politikası şu şekilde özetlenebilir**
+ ABD Türkiye’nin Avrupa Birliği Üyeliğini desteklemiştir, ABD Avrupa kıtasındaki müttefiklerini daha çok desteklemiştir, Transatlantik ilişkilerini daha çok NATO merkezli yürütülmesini istemiş ve desteklemiştir, Avrupalı müttefikler kendi aralarındaki ekonomik entegrasyonu çabasını desteklemiştirler.
** NATO, AB ve TÜRKİYE**
+ Türkiye 1952 senesinde NATO üyesi olmuştur. Türkiye’nin üyelik başvurusu başlangıçta olumlu karşılanmamıştır. BÖLÜM 5/1
+ ABD’nin Türkiye AB üyeliğini desteklemesi Soğuk Savaş sırasında transtlantik gündemi pek işgal etmemişse de durum soğuk savaş sonrasında değişmeye başlamıştır. Sovyetler Birliğinin yokluğunda Türkiye’nin ABD gözündeki değeri azalmamıştır.
+ Bu minvalde atılan ilk önemli adım, Batı Avrupa Birliği’nin (BAB) tekrar canlandırıp bir şekilde AB nın güvenlik ve savunma örgütü haline dönüştürülmesidir. 1948 yılında kurulmuş, 1955 yılında Almanya’nın ve İtalya’nın üyeleriyle birlikte üye sayısı artmıştır olan BAB, soğuk savaş döneminde çoğunlukla etkisiz kalmış bir örgüttür.
+ Buna göre BAB barışı koruma krizlere müdahale, insani yardım ve kurtarma operasyonlarında kullanılacaktır.
+ 2000 yılında Aralık ayında Nice Zirvesi’nde ise BAB resmen lağvedildi ve bütün kurumsal varlığı AB’ye devredildi.
+ BERLİN PLUS: Diye bilinen düzenlemelere göre, NATO üyesi olmayan ve NATO ile Barış için ortaklık programı imzalamayan ülkeler, AB-NATO resmi toplantılarında katılamayacaktır, buna göre Kıbrıs bu düzenlemelerin dışında tutulmuştur.
+ 1990 yıllarında transatlantik ilişkileri etkileyen İkinci faktör Avrupalı müttefiklerin Avrupa birliği çatısı altında entegrasyon sürecini hızlandırmaya başlamaları ve AB’yi mümkünse dış savunma ve güvenlik politikaları alanlarında tek sesli hareket edebilen bir aktöre dönüştürmek istemeleridir
+ Müşterek Savunma Örgütü: Üyelerini ortak dış düşmanlara karşı korumak olan savunma örgütüdür. Bu anlayışa göre güvenlik bölünebilir.
+ Müşterek Güvenlik Örgütü: Güvenliğin bölünmezliği ve tehditlerin önceden tanımlayacağı varsayımıyla kurulan BM gibi uluslararası örgütlerdir.
+ Alan-dışı misyon: NATO’nun üyelerini herhangi bir silahlı dış saldırıya karşı korumak dışındaki görevleridir. Alan –dışı misyon örneğin: insani krizlere müdahaleyi ifade eder.
+ Üçüncü Faktör: Avrupa güvenliğini etkileyen olayların çoğunun hala Avrupa kıtasında yaşanmasıdır. Balkanlardaki iç savaşlar bu çerçevede değerlendirilir.
+ Dördüncü Faktör: ABD’nin 1990 yıllarında küresel düzlemdeki baş aktör rolünü sürdürmesi ve küresel sistemin tek kutuplu bir karakter taşımasıdır.
+ Cumhuriyetçi George W. Bush ABD başkanı olduğu 2001 yılından kendisinin ikinci başkanlık döneminin ortalarına kadar ABD ile Avrupa müttefikleri arasındaki ilişkileri olumsuz seyretmiştir.
+ Yeni muhafazakarlar liberal değerlerin güç kullanılarak yayılmasının liberalizme ters düşmediğine inanılırken liberal uluslararasıcılık liberalizmin özünde kendi kaderini kendi belirleme prensibini içerdiğini ve bundan dolayı hiçbir devletin başka bir devlete zor kullanarak kendi değerini dayatamayacağını düşünmektedir.
+ Demokrat başkan Obama hem seçimi kampanyasını hem de seçildikten sonra Avrupa ülkelerine geziler düzenlenmesi ve çok-taraflı kurumsal mekanizmalara önem vermesi bunun göstergesidir.
+ Başkan Bush Avrupalı müttefiklerine karşı olumsuz tavrı benimsemiş, NATO ‘ya gerekli önemi vermemiştir. Bu durumu tersine çevirmek için ciddi çabalar sarfetmiştir.
Amerikan Dış Politikası
BÖLÜM 6
ABD, NİN ORTA DOĞU POLİTİKASI
+ ABD, Soğuk savaş boyunca Sovyetler Birliğinin Orta Doğu’da etkisini sınırlandırmaya çalışmıştır. 1948-1960 arasında ABD askeri ittifaklar ağıyla Sovyet bloğunun etrafında bir duvar oluşturmaya çalıştı. 1960-1966 arasında ABD, Sovyetler Birliğini sınırlandırmak için Arap milliyetçiliği ile yakınlaşmaya çalıştı. 1967’den sonraki eğilim ise Arap ve Müslüman ülkeler ile İsrail dahil muhafazakar güçlerle ilişkileri sıkı tutmaktı. İsrail en güvenilir müttefik olarak görüldü.
+ Arap milliyetçiliğini sınırlandırmada pek fazla sorun yaşamayan ABD, 1979’dan sonra İslamcı radikal aktörleri etkisizleştirmeye temel hedef olarak belirlemek durumunda kaldı.
+ Başkanın temel yaklaşımları, tavsiye alma konusunda kendilerine güvenebileceği kişiler ve içinde değişik aktörlerin yer aldığı karar verme sistemi. Petrol şirketleri, misyonerler, kongre, lobiler, Amerikan dışişleri Bakanlığının Arap ya da İsrail yanlısı görevlileri basın medya, krizler tarihsel önyargılar başkanın davranışını etkilemekte ve sınırlandırmaktadır.
+ Progrom: 19. Ve 20. Yüzyıllarda Yahudilerin şahıslarına, mallarına, mülklerine ve din merkezlerine karşı Avrupa ülkelerinde gerçekleştirilen, büyük çaplı ölüm ve yıkımlara neden olan saldırılardır. Geçmişte bazı ABD yönetimleri, komünist yayılmacılıkla mücadele ve detant politikaları çerçevesinde Arap devletlerini dikkate almışlardır.
+ Detant: 1970’li yıllarda ABD ile Rusya arasındaki ilişkilerin yumuşaması ve normalleştirilmesidir. Nihai olarak, İsrail’e sempati duyan lobilerin etkisi ABD’nin Orta Doğu politikasının oluşturulmasında daha belirleyici olmaktadır
+ Amerikan Başkanı Woodrow Wilson için de Yahudilerin Filistine dönmesi, incil’de belirtilen vaatlerin yerine getirilmesinden ibaret normal bir durumdu. Wilson, demokratik Siyonizm’in sözde ‘ Osmanlı despotizminin yerine geçmesi ve yahudiler için Filistin’de bir yurt yaratılması fikrine oldukça sıcak bakıyordu.
+ Wilson Filistinliler ilgilenmiyor Siyonistlere desteklemek de onun için yüksek öncelikli bir şey değildi. Yine de Ekim 1917’de İngilizlerin yayınladığı Balfour Deklarasyonuna onay vererek Filistin’de yahudi yurdunu destekleyen ilk Amerikan başkanı oldu.
+ Balfour Deklarasyonu: 2 Kasım 1917’de İngiliz dışişleri bakanı Balfour taradından İngiliz Yahudi toplumunun liderleri Rothschild’e gönderilen mektupta İngiliz hükümetinin Filistin’de bir yahudi yurdu oluşturulmasına olumlu baktığı ve bunu kolaylaştırmak için elinden geleni yapacağı belirtiliyor.
+ King-Crane Komisyonu: Siyonist programın uygulanmasının Wilson’ın temel ilkelerinden olan self-determinasyon ilkesini ciddi şekilde ihlal edeceği sonucuna vardı
+ Başkan Truman, 1946 kongre seçimlerinden bir ay önce yüz bin yahudi’nin göç ettirilmesini desteklediğini ilan ettiği yahudi devletine sıcak baktığını açıkladı.
+ Nixon Doktrini: ABD’nin müttefiklerinin ABD’den alacakları ekonomik ve askeri yardımla kendi savunmalarını kendilerinin üstlenmeleri böylece kendi bölgelerinde ABD çıkarlarının ve bölgesel istikrarın korunmalarını sağlamaları. 1973 Arap-israil savaşında çok büyük bir tehtid alan İsrail, ABD yardımı sayesiyle ayakta kalabilmiştir.
+ 1973 ABD’nin Orta Doğuya karşı tutumu: SSCB’yi orta doğudan uzak tutmak, Avrupa ve Japonları işe karışmasını engellemek, israil’in her bir komşusu ile ayrı ayrı uğraşmasını sağlayacak durum yaratmak
BÖLÜM 6/1
+ Truman Doktrini: Türkiye ve Yunanistan’a yöneltilecek herhangi bir Sovyet etki kurma girişimine ve saldırmasına ABD’nin her türlü imkânını kullanarak karşı koyma kararlılığı temsil etmektedir
+ Bağlantısızlar Politika: 2011 yılı itibariyle sayıları 120 olan herhangi bir blokta ittifak kurmaya yanaşmayan ve herhangi bir bloka karşı olmadıklarını ifade eden devletlerin izlediği politikadır
+ Eisenhower doktrini: olarak adlandırılan Mısır liderliğindeki grubun gözünde arap devletlerinin içişlerine karışılması anlamına gelmekteydi.
+ 1967 Arap-İsrail savaşında ABD İsrail yanında yer aldı. Bu arada ABD-Türkiye ilişkileri krize girdi. 1964 başkan Johnson başkan inönü’ye mektup gönderdi Johnson Mektubu Türk yetkilileri. ABD’ ile ittifaklarını sorgulamaya ve diğer bloklarla ilişkilerini normalleştirmeye itti.
+ 1973 savaşında ABD’nin israil’e yaptığı askeri yardıma karşılık Arap ülkeleri petrol silahıyla karşılık verdi.
+ PAX-Amerikana: ABD’nin üstün gücüyle kendisi için kritik olan kendi çıkarlarını koruyacak şekilde kurduğu istikrar ve barış içeren üzendir.
+ Abd’nin İran’la İlişkileri: İran milliyetçi güçlerin lider olan tam bağımsızlığı hedefleyen Başbakan Musaddık 1951 yılında İngilizlerle İran petrolünü millileştirme konusunda bir mücadeleye girişmişti.
+ Nixon yönetiminin gözünde İran’ İsrail’den sonra ABD’nin Orta Doğuda en iyi dostuydu. İran’ın komünizm karşıtlığı stratejik konumu ve ABD – SSCB İran sınırında sofistike elektronik dinleme tesisleri kurmasını izin vermesi Sovyetleri kuşatma politikasına sahiptir.
+ 1986 sonunda Kuveyt tankerlerine İran’ın saldırması karşısında uluslararası yardım çağrısında bulununca ABD bu çağrıya olumlu yanıt verdi Kuveyt gemilerine ABD bayrağı çektirip, ABD koruması altına aldı, ABD’lilere göre onlar olumlu cevap vermeseydi boşluğu SSCB dolduracaktı. ABD ye olan güvenlerini kaybedip ona topraklarını üs bulundurma hakkı tanımaktan vazgeçeceklerdir.
+ ABD’ krizlerden hangisinden itibaren izlediği politikalarla Avrupalıların Orta Doğu’daki etkisini Süveyş krizi ile azaltmıştır.
+ Anlaşmalardan hangisinin imzalanmasından sonra ABD, Mısır ve İsrail’e yaptığı yardımları Camp David anlaşması ile ciddi şekilde artmıştır
BÖLÜM 7
ABD’NİN ASYA – PASİFİK POLİTİKASI
+ Bağımsızlık sonrasında ABD’nin izlediği dış politikası Barışçı ve yalnızcı olarak tanımlanmaktadır. Buradaki barışçılık ve yalnızcılık, Avrupalı büyük güçlerin savaşlarına ve ittifaklarına karışmama şeklinde anlaşılmalıdır
+ Açık Denizlerde Serbestlik: Uluslararası suların tüm ülkelerin ticaret gemilerine hiçbir keyfi sınırlama konmaksızın serbest olması.
+ ABD’nin Pasifik Açılması: Asya’yla ticaret yapan ilk gemi 1784 yılında New York’tan Çin’in Canton limanına sefer düzenlenmiştir. ABD 1820’li yıllarda 1820 yıllarından başlayarak Çin’le ticaretine sürekli artırmıştır.
+ 1839-1842 Afyon savaşlarıyla İngiltere Çin’in tamamen dışarıya açılmaya zorlamış ve ABD’de bu sayede benzer ticari haklar elde etmiştir. Başkan tyler, Amerikalı tüccarların aynı ayrıcalıklardan yararlanmasını sağlamıştır.
+ Açık Kapı Politikası: 19 yüzyılın başında konan bu ilkeye Çin hiçbir büyük gücün sömürgesi olmayacak ve Çin’deki ticari haklardan bütün ülkeler eşit bir şekilde yararlacaktı.
+ Japonya’yı dışarı açmaya karar veren ABD Başkanı Franklin Pierce’ın japon imparatorluğuna gönderdiği mektuba teslim etmesi için 1853’te Commodore Perry’i tokyoya yolladı. İngiltere’ye direnen Çin’in başına gelenleri iyi bilen Japonya, ABD’ye karşı bir direnç göstermemiş ve 1854’te imzalanan Yokohama Antlaşması’yla bu ülkeye En Çok Gözetilen Ulus en ziyade müsaadeye mazhar millet şartı statüsü veriştir.
+ ABD iç Savaş 1861-1865 ABD’nin ulusal yayılma politikasını belli bir süre kesintiye uğratılmıştır. İç Savaş’tan sonraki ilk yayılma girişimi Alaska ile gerçekleşmiştir.
+ Samoa ekonomisi tamamen Alman nüfuzu altına girmişti. İngiltere ise Avusturalya ve Yeni Zelanda’ya yakınlığı dolayısıyla bu adalarla ilgileniyordu, ABD’nin Pago Pago limanında kazanılmış hakları bulunmaktaydı. 1889 yılında imzalanan Berlin Antlaşması’yla Samao adaları Almanya’ İngiltere ve ABD’nin ortak vesayeti altına alınmıştır.
+ Kore 19. Yüzyılda hukuki olarak Çin’in vesayeti altında bir Krallıktı. Japonya, Kore Yarımadasını kendi denetimine almak için 1894’te Çin’in savaş ilan etmiştir. 1895’te imzalanan Shimonoseki antlaşmasıyla Çin’in Kore’nin bağımsızlığını tanımak zorunda kalmıştır.
+ Hawaii’nin kültürel olarak ABD’nin sömürgesi haline gelmiş bulunuyordu. Ayrıca şeker ve ananas üretimi yoluyla da ABD’nin Hawaii’deki Polonez Krallığı üzerinde etkili bir iktisadi nüfuzu oluşmuştur.
+ 1898 Paris Barış Antlaşması’yla İspanya, Karayipler’deki Küba ve Porto Rico ile Pasifik’teki Filipinler ve guam adalarındaki egemenlik hakkını ABD’ye devretmiştir.
+ 1898 İspanyol-Amerikan Savaşı, ABD’yi bir anda dünya gücü konumuna yükseltmiştir. Bu savaş sonrasında ABD’nin dünya politikasındaki ağırlığı büyük ölçüde artmıştır.
+ 1900 yılında Çin’de patlak veren Boxer ayaklanması ise durumun vahametini daha da arttırmıştır. Çin İmparatorunun reform hareketine karşı çıkan ve Eski Buda isimli muhalefet hareketi ülke çapında geniş bir ayaklanma çıkartmış ve batılı ülkelerin hedeflerine saldırılar düzenlenmeye başlamıştır. Amerikan kuvvetleri Japon ve Rusya kuvvetleriyle birlikte bu ayaklanmalar bastırılmıştır.
BÖLÜM 7/1
+ 1904 yılında patlak veren Rus – japon savaşı’ndan Japonya büyük bir zaferle çıkmış ve ABD’nin arabuluculuğuyla bir barış yapılmıştır. 1905 Portsmounth Antlaşması’yla Japonya, Kore’deki ayrımcılığını korumuş Mançurya üzerinde önemli ticari kazanımlar elde etmiş ve Sahalin’in güney yarısı japon eğemenliğine geçmiştir.
+ İngiltere’nin Japonya yerine ABD ile ittifak yapmasını istiyorlardı. ABD 1921’de topladığı washinton Konferansı’nda bu soruna akılcı bir çözüm bulmuştur. Burada imzalanan Deniz Silahlarının Sınırlandırılması Antlaşmasıyla büyük tonajlı gemilerinde 5-5-3 oranı kabul edilmiştir. Burada ABD ve İngiltere’nin oranı 5 iken Japonya’nın oranı 3’te kalmıştır.
**ABD’nin İkinci Dünya Savaşı sırasında Çini müttefik olarak seçmesi**
+ Japonya’nın Çin’i işgal etmesini önlemek, Savaş sonrası Çini güçlü bir ortak haline getirmek, Çin’in bağımsızlığını ve bütünlüğünü korumak, Asya’da güç dengesini sağlamak içi Çin desteğini sağlamak
** ABD’nin 2. Dünya savaşından sonra Asya – Pasifik bölgesinde iki Önceliği**
+ Japonya’nın tekrar ABD’ye rakip olması önlemek, Soğuk savaş’ ta komünist rejimin yayılmasını engellemek
+ ABD: Japonya’yı 1946-1952 arasında militer rejimi tasfiye edecek şekilde sivilleştirme süresine tabi tutmuştur. ABD ve Japonya arasında 1951’de San Francisco Anlaşması ve 1952’de Amerikan- Japonya Güvenlik Antlaşması imzalanmıştır. Bu anlaşmalara göre Japonya Kore ve Vietnam savaşlarında ABD ordusuna lojistik açısından büyük destek vermiştir.
** Sovyetler Birliği ve Çin Halk Cumhuriyeti arasında yaşanan ihtilaf nedenleri şu şekilde sıralanmaktadır**
+ Sosyalist dünyanın liderliği, Sosyalizmin yorumlanması, Sınır ihtilafları, Sovyetlerin Çin üzerinde hâkimiyet kurmaya çalışması.
+ Bunu fırsat olarak gören ABD, ÇHC, ile yakınlaşmıştır, 1972’de Nixon Çin ziyaret etmiştir. Ancak iki ülke arasında diplomatik ilişkilerin kurulması 1979’da olmuştur.
+ ABD’nin komünist yayılmasına karşı Asya-Pasifik bölgesinde kurduğu ittifaklardan biri de SEATO olmuştur, 1954’te Kurulan SEATO, NATO’nun Asya versiyonu olarak oluşturulmuştur. ABD, İngiltere, fransa, Avustralya, Yeni Zellanda, Filipinler, Tayland ve Pakistan SEATO’nun üyeleri olmuştur.
+ Soğuk Savaş Sonrası Pasifik’te ABD: ABD’nin Asya’ya olan ilgisi 1993’te Asya devlet ve hükümet başkanlarının katıldığı toplantıda. Başkan Bill Clinton tarafından gerçekleştirilen Pasifik Topluluğu Teklifi ile yeni bir açılımı sahne olmuştur.
+ Soğuk Savaş sona ermek üzereyken 12 ülkenin bir araya gelmesiyle kurulan APEC’ in amacı pasifik ekonomileri arasında iş birliğini derinleştirmek ve kurumsallaştırmaktı. Büğün itibariyle 21 üyeli bir GSMH yüzde 50’den fazlasını kapsamaktadır.
+ Endonezya’nın liderliğini yaptığı ASEAN tüm Asya kıtasını kapsayacak bir şemsiye örgüt haline gelme yolunda adımlar atmaktadır. 1999 yılında kurumsallaşan ASEAN Artı üç oluşumu Güneydoğu Asya ülkeleriyle Çin, Japonya ve Güney Kore arasındaki iş birliği derinleştirmektedir.
+ Anlaşma ile katılımcı tim devletler Çin’in bağımsızlığına, egemenliğine ve toprak bütünlüğüne saygı Dokuz Devlet Antlaşması ile sağlanmıştır.
Amerikan Dış Politikası
BÖLÜM 8
ABD’NİN LATİN AMERİKA VE AFRİKA POLİTİKASI
+ ABD’nin Dış Politikasında Latin Amerika: Latin Amerika ülkeleri yumuşak dengeleme soft balancing yaklaşımıyla, ABD’nin tercih ve çıkarları ile tam olarak örtüşmeyen dış politikası kararları almaya başlamıştır.
+ Soft Balancing: Uluslararası sistem de özellikle tek kutuplu bir güç dağılımı söz konusu ise diğer devletlerin bu güce karşı askeri bir meydan okuma yerine uluslararası kuruluşlarda, ekonomik ilişkilerde veya diplomatik alanda muhalif tavır alınmasıdır.
+ ABD, Kanada, Meksika arasında imzalanan NAFTA bunu takip eden ikili ticari anlaşmalar bölgenin ABD yatırımları için önemli bir çekim merkezi olduğunu göstermektedir.
+ ABD Gölgesinde Bağımsız Latin Amerika: Latin Amerika’nın bağımsızlık mücadelesindeki önemli kahramanlardan biri General Simon Bolivar dir. Nitekim Bolivya’nın ismi de Simon Bolivar’den gelmektedir. Venezuela, Kolombiya, ve Bolivya’ya bağımsızlık kazandıran Kreole lider kolonilerin bir arada kalmasını savunmaktadır.
** ABD’nin Latin Amerika Politikasını Şekillendiren Doktiriler**
+ 1823 yılında ABD Başkanı James Monroe’nun ismi ile anılan Monroe Doktrini’ Amerikalılarındır şeklinde özetlenebilecek sloganıyla Batı Yarımküredeki Avrupa etkisine son vermeyi amaçlıyordu. Kısmen ABD’nin izolasyoncu doktriner yaklaşımına örnek teşkil eden Monroe Doktrini başlarda Latin Amerika sempati gördü.
+ ABD hegemonyasının en açık örneklerinden bir diğeri, Başkan Theodore Roosevelet’in ortaya attığı İri sopa kavramıdır. ABD gerekirse güç kullanmaktan çekinmeden Batı Yarımküreyi dilediği gibi düzenleyeceğini ve Avrupa güçlere bu bu bölgede meydan okuduğunu da ifade etmektedir.
+ 1929 Başkan Hoover tarafından ilk defa kullanılan ama daha çok sonrasından gelen Başkan Franlin Roosevelt ile özleştirilen İyi komşuluk Siyasetini doktrini bu duruma örnektir
+ 1934 yılında ABD Hawaii işgal eden askerlerini çekmiştir, ABD kongresi Küba’daki ABD askerlerini meşrulaştıran yasal düzenlemeyi iptal etmiştir.
+ KÜBA: Küba’da 1934-1959 arasındaki General Batista iktidarı en ABD yanlısı dönemdir. Fidel Castro ve silah arkadaşları Küba devriminde hiç şüphesiz ABD’nin adayı bu kadar sömürmesi karşı tepki olarak Batista rejimini devirmiştir.
+ ŞİLİ: 1973 yılında şili General Pinochet tarafından gerçekleştirilen askeri darbe bu durumu örneklerindendir, ABD hükümeti 1973’teki darbede payı olduğu kabul etmiş ve Clinton resmi olarak Şili devletinden özür dilemiştir.
+ ABD, IMF ve Dünya Bankası tarafından benimsenen serbest piyasacı modelin ilk ve en önemli uygulayıcılarından biri Meksika olmuştur. Bunun sonucunda Meksika – ABD – KANADA – arasında NAFTA imzalanmış 1994 yılında yürürlüğe girmiştir.
+ ABD- Meksika İlişkileri: Yaklaşık 3200km uzunluğundaki Meksika-ABD sınırı bu yoğunluktan en fazla etkilenen bölgede olmuştur. Kolombiya dan gelen uyuşturucu maddeler Meksika üzerinden ABD piyasasına dağıtılmaktadır.
Soğuk Savaş Dönemi: Belçika’dan bağımsızlığını kazandıktan sonra kurulan Demokratik Kango Cumhuriyeti ilk seçimlerde başkanı Partice Lumamba oldu. Ancak Lumamba’nın Pan-Afrikansit afirika
BÖLÜM 8/1
Söylemi yanlısı rahatsız etti Sovyetler birliği ile yakınlaşması çevrede ekonomik çıkarları olan ABD ve Belçika’yı oldukça rahatsız etti. ABD ve CIA destekli bir suikastta başkan Lumamba suikast yapıldı 1961’de öldürüldü.
+ Apartheid: Güney Afrika’da Avrupalı beyaz azınlığın yerli siyah çoğunluk üzerinde egemenlik kuruduğu ve siyahların ayrımcılığa yönetim biçimi 1940’ladar itibaren Güney Amerika’nın resmi yönetim biçimidir.
+ ABD’nin dış politikada yer alan İyi komşuluk siyaseti doktrini Roosevelt ABD başkanı ile özdeşleştirilir.
+ Kolonilerin bağımsızlık ilan ederken kendi başlarına birer devlet statüsü kazanmalarına Dekolonizasyon adı verilir.
+ Günümüzde ABD ile ne gergin sorunlu ilişkiler yaşayan Latin Amerika ülkeleri Küba- Venezuela dır.
+ ABD’nin kuruluşundaki 13 koloni giderek batıya doğru genişleyerek zengin kıtalara kontrol etme arzusu Kutsal Misyon dur.
+ 1823 yılında ABD Başkanı Jamer Monroe ismi ile anılan Monroe Doktirini sloganı Amerikan Amerikalılarındır.
+ Ticari ve sınır ihtilafı gerekçesi ile askeri müdahale Honduras’a gerçekleşmiştir.
+ ABD’nin 1910 yılında Nikaragu’ayı işgal nedeni İktidarı destek amacıdır
ABD’NİN TRANSATLANTİK POLİTİKASI
+ ABD’ transatlantik ilişkilerinin belirleyicisi olan iki örgüt NATO ve Avrupa Birliğidir.
+ABD’nin transatlantik ilişkilerin en önemli zemininin NATO olduğu konusundaki ısrarı NATO’nun öncelikle konumunu pekiştirmektedir. Birçok gözlemci Transatlantik ilişkileri hala NATO bünyesinde ABD ile Avrupa kıtasındaki pekiştirmektedir.
+ Amerikan kültürü, Avrupa kültürüne göre daha eşitlikçi ve katılımcı bir yapıya sahiptir. ABD’nin erime kâsesi olduğunu söyleyenler, farklı etnik, dini ve dilsel kinliklere sahip olanların ortak Amerikalılık kimliğini kolayca benimseyebildiklerini iddia etmektedirler.
+ Erime kâsesi/Çanağı: ABD yaşayan farklı etnik. Dini ve dilsel grupların ortak Amerikalılık kimliği altında kolayca kaynaşabilmelerini ifade eden terimdir.
+ Soğuk Savaş boyunca ABD’nin Avrupa kıtasında takip ettiği en temel dış güvenlik politikası, hâkimiyet ve hegemonya kurma politikasıdır. Batı Avrupa’nın siyasi kaderini ABD’nin belirlemesi anlayışına dayanan bu politika zaman zaman ABD ile batı Avrupa’daki müttefiklerini karşı karşıya getirmiştir.
+ ABD komünizm tehlikesine karşı kendi hegemonyası en önemlisi NATO 1949 yılında kurmuş Batı Avrupa’yı garanti altına almıştır.
** Avrupa Savunma Topluluğu**
+ 1952 yılında oluşturulan ama 1954 yılında Fransız meclisinin veto etmesiyle hayata geçirilemeyen bir projedir, gerçekleşmesi halinde Batı Avrupa’daki altı devlet ulusüstü bir savunma topluluğu kuracaklar ve ortak bir orduya sahip olacaklardır. Altı Batı Avrupalı devletin (Batı Almanya, Fransa, italya, Belçika, Hollanda ve Lüksemburg dur.
+ Marshall Planı: ABD Batı Avrupalı ülkelere ciddi kaynak aktarımında bulunmuştur. Avrupa Ekonomilerini diriltmek olan geniş kapsamlı ekonomik yardımı planıdır.
+ Bretton Woods Sistemi: İkinci Dünya Savaşı’nın sonunda ABD’nin Bretton Woods şehrinde kabul edilen ekonomik sistemin adıdır, Buna göre serbest ekonomisinin temel değeri ve prensiplerinin dünyanın her yanına yayılması, Uluslararası Para Fonu ve Dünya Bankası gibi örgütler kurulacaktır.
+ Esnek Mukabele Stratejisi: NATO’nun 1960 yıllarında sonunda kabul ettiği stratejik kavramdır, tehditlerde, tehdidin karakteriyle doğru orantılı bir karşılık verilmesi anlamına gelir.
+ Yıldız Savaşları Projesi: 1980’li yılların başında ABD Başkanı Reagan’ın Öne attığı ve amacın ABD topraklarını Sovyetler Birliğinden fırlatılacak nükleer başlık kıtalararası balistik füzelere karşı korumak olan füze savunma sistemi projesidir.
* ABD’nin Transatlantik politikası şu şekilde özetlenebilir**
+ ABD Türkiye’nin Avrupa Birliği Üyeliğini desteklemiştir, ABD Avrupa kıtasındaki müttefiklerini daha çok desteklemiştir, Transatlantik ilişkilerini daha çok NATO merkezli yürütülmesini istemiş ve desteklemiştir, Avrupalı müttefikler kendi aralarındaki ekonomik entegrasyonu çabasını desteklemiştirler.
** NATO, AB ve TÜRKİYE**
+ Türkiye 1952 senesinde NATO üyesi olmuştur. Türkiye’nin üyelik başvurusu başlangıçta olumlu karşılanmamıştır. BÖLÜM 5/1
+ ABD’nin Türkiye AB üyeliğini desteklemesi Soğuk Savaş sırasında transtlantik gündemi pek işgal etmemişse de durum soğuk savaş sonrasında değişmeye başlamıştır. Sovyetler Birliğinin yokluğunda Türkiye’nin ABD gözündeki değeri azalmamıştır.
+ Bu minvalde atılan ilk önemli adım, Batı Avrupa Birliği’nin (BAB) tekrar canlandırıp bir şekilde AB nın güvenlik ve savunma örgütü haline dönüştürülmesidir. 1948 yılında kurulmuş, 1955 yılında Almanya’nın ve İtalya’nın üyeleriyle birlikte üye sayısı artmıştır olan BAB, soğuk savaş döneminde çoğunlukla etkisiz kalmış bir örgüttür.
+ Buna göre BAB barışı koruma krizlere müdahale, insani yardım ve kurtarma operasyonlarında kullanılacaktır.
+ 2000 yılında Aralık ayında Nice Zirvesi’nde ise BAB resmen lağvedildi ve bütün kurumsal varlığı AB’ye devredildi.
+ BERLİN PLUS: Diye bilinen düzenlemelere göre, NATO üyesi olmayan ve NATO ile Barış için ortaklık programı imzalamayan ülkeler, AB-NATO resmi toplantılarında katılamayacaktır, buna göre Kıbrıs bu düzenlemelerin dışında tutulmuştur.
+ 1990 yıllarında transatlantik ilişkileri etkileyen İkinci faktör Avrupalı müttefiklerin Avrupa birliği çatısı altında entegrasyon sürecini hızlandırmaya başlamaları ve AB’yi mümkünse dış savunma ve güvenlik politikaları alanlarında tek sesli hareket edebilen bir aktöre dönüştürmek istemeleridir
+ Müşterek Savunma Örgütü: Üyelerini ortak dış düşmanlara karşı korumak olan savunma örgütüdür. Bu anlayışa göre güvenlik bölünebilir.
+ Müşterek Güvenlik Örgütü: Güvenliğin bölünmezliği ve tehditlerin önceden tanımlayacağı varsayımıyla kurulan BM gibi uluslararası örgütlerdir.
+ Alan-dışı misyon: NATO’nun üyelerini herhangi bir silahlı dış saldırıya karşı korumak dışındaki görevleridir. Alan –dışı misyon örneğin: insani krizlere müdahaleyi ifade eder.
+ Üçüncü Faktör: Avrupa güvenliğini etkileyen olayların çoğunun hala Avrupa kıtasında yaşanmasıdır. Balkanlardaki iç savaşlar bu çerçevede değerlendirilir.
+ Dördüncü Faktör: ABD’nin 1990 yıllarında küresel düzlemdeki baş aktör rolünü sürdürmesi ve küresel sistemin tek kutuplu bir karakter taşımasıdır.
+ Cumhuriyetçi George W. Bush ABD başkanı olduğu 2001 yılından kendisinin ikinci başkanlık döneminin ortalarına kadar ABD ile Avrupa müttefikleri arasındaki ilişkileri olumsuz seyretmiştir.
+ Yeni muhafazakarlar liberal değerlerin güç kullanılarak yayılmasının liberalizme ters düşmediğine inanılırken liberal uluslararasıcılık liberalizmin özünde kendi kaderini kendi belirleme prensibini içerdiğini ve bundan dolayı hiçbir devletin başka bir devlete zor kullanarak kendi değerini dayatamayacağını düşünmektedir.
+ Demokrat başkan Obama hem seçimi kampanyasını hem de seçildikten sonra Avrupa ülkelerine geziler düzenlenmesi ve çok-taraflı kurumsal mekanizmalara önem vermesi bunun göstergesidir.
+ Başkan Bush Avrupalı müttefiklerine karşı olumsuz tavrı benimsemiş, NATO ‘ya gerekli önemi vermemiştir. Bu durumu tersine çevirmek için ciddi çabalar sarfetmiştir.
Amerikan Dış Politikası
BÖLÜM 6
ABD, NİN ORTA DOĞU POLİTİKASI
+ ABD, Soğuk savaş boyunca Sovyetler Birliğinin Orta Doğu’da etkisini sınırlandırmaya çalışmıştır. 1948-1960 arasında ABD askeri ittifaklar ağıyla Sovyet bloğunun etrafında bir duvar oluşturmaya çalıştı. 1960-1966 arasında ABD, Sovyetler Birliğini sınırlandırmak için Arap milliyetçiliği ile yakınlaşmaya çalıştı. 1967’den sonraki eğilim ise Arap ve Müslüman ülkeler ile İsrail dahil muhafazakar güçlerle ilişkileri sıkı tutmaktı. İsrail en güvenilir müttefik olarak görüldü.
+ Arap milliyetçiliğini sınırlandırmada pek fazla sorun yaşamayan ABD, 1979’dan sonra İslamcı radikal aktörleri etkisizleştirmeye temel hedef olarak belirlemek durumunda kaldı.
+ Başkanın temel yaklaşımları, tavsiye alma konusunda kendilerine güvenebileceği kişiler ve içinde değişik aktörlerin yer aldığı karar verme sistemi. Petrol şirketleri, misyonerler, kongre, lobiler, Amerikan dışişleri Bakanlığının Arap ya da İsrail yanlısı görevlileri basın medya, krizler tarihsel önyargılar başkanın davranışını etkilemekte ve sınırlandırmaktadır.
+ Progrom: 19. Ve 20. Yüzyıllarda Yahudilerin şahıslarına, mallarına, mülklerine ve din merkezlerine karşı Avrupa ülkelerinde gerçekleştirilen, büyük çaplı ölüm ve yıkımlara neden olan saldırılardır. Geçmişte bazı ABD yönetimleri, komünist yayılmacılıkla mücadele ve detant politikaları çerçevesinde Arap devletlerini dikkate almışlardır.
+ Detant: 1970’li yıllarda ABD ile Rusya arasındaki ilişkilerin yumuşaması ve normalleştirilmesidir. Nihai olarak, İsrail’e sempati duyan lobilerin etkisi ABD’nin Orta Doğu politikasının oluşturulmasında daha belirleyici olmaktadır
+ Amerikan Başkanı Woodrow Wilson için de Yahudilerin Filistine dönmesi, incil’de belirtilen vaatlerin yerine getirilmesinden ibaret normal bir durumdu. Wilson, demokratik Siyonizm’in sözde ‘ Osmanlı despotizminin yerine geçmesi ve yahudiler için Filistin’de bir yurt yaratılması fikrine oldukça sıcak bakıyordu.
+ Wilson Filistinliler ilgilenmiyor Siyonistlere desteklemek de onun için yüksek öncelikli bir şey değildi. Yine de Ekim 1917’de İngilizlerin yayınladığı Balfour Deklarasyonuna onay vererek Filistin’de yahudi yurdunu destekleyen ilk Amerikan başkanı oldu.
+ Balfour Deklarasyonu: 2 Kasım 1917’de İngiliz dışişleri bakanı Balfour taradından İngiliz Yahudi toplumunun liderleri Rothschild’e gönderilen mektupta İngiliz hükümetinin Filistin’de bir yahudi yurdu oluşturulmasına olumlu baktığı ve bunu kolaylaştırmak için elinden geleni yapacağı belirtiliyor.
+ King-Crane Komisyonu: Siyonist programın uygulanmasının Wilson’ın temel ilkelerinden olan self-determinasyon ilkesini ciddi şekilde ihlal edeceği sonucuna vardı
+ Başkan Truman, 1946 kongre seçimlerinden bir ay önce yüz bin yahudi’nin göç ettirilmesini desteklediğini ilan ettiği yahudi devletine sıcak baktığını açıkladı.
+ Nixon Doktrini: ABD’nin müttefiklerinin ABD’den alacakları ekonomik ve askeri yardımla kendi savunmalarını kendilerinin üstlenmeleri böylece kendi bölgelerinde ABD çıkarlarının ve bölgesel istikrarın korunmalarını sağlamaları. 1973 Arap-israil savaşında çok büyük bir tehtid alan İsrail, ABD yardımı sayesiyle ayakta kalabilmiştir.
+ 1973 ABD’nin Orta Doğuya karşı tutumu: SSCB’yi orta doğudan uzak tutmak, Avrupa ve Japonları işe karışmasını engellemek, israil’in her bir komşusu ile ayrı ayrı uğraşmasını sağlayacak durum yaratmak
BÖLÜM 6/1
+ Truman Doktrini: Türkiye ve Yunanistan’a yöneltilecek herhangi bir Sovyet etki kurma girişimine ve saldırmasına ABD’nin her türlü imkânını kullanarak karşı koyma kararlılığı temsil etmektedir
+ Bağlantısızlar Politika: 2011 yılı itibariyle sayıları 120 olan herhangi bir blokta ittifak kurmaya yanaşmayan ve herhangi bir bloka karşı olmadıklarını ifade eden devletlerin izlediği politikadır
+ Eisenhower doktrini: olarak adlandırılan Mısır liderliğindeki grubun gözünde arap devletlerinin içişlerine karışılması anlamına gelmekteydi.
+ 1967 Arap-İsrail savaşında ABD İsrail yanında yer aldı. Bu arada ABD-Türkiye ilişkileri krize girdi. 1964 başkan Johnson başkan inönü’ye mektup gönderdi Johnson Mektubu Türk yetkilileri. ABD’ ile ittifaklarını sorgulamaya ve diğer bloklarla ilişkilerini normalleştirmeye itti.
+ 1973 savaşında ABD’nin israil’e yaptığı askeri yardıma karşılık Arap ülkeleri petrol silahıyla karşılık verdi.
+ PAX-Amerikana: ABD’nin üstün gücüyle kendisi için kritik olan kendi çıkarlarını koruyacak şekilde kurduğu istikrar ve barış içeren üzendir.
+ Abd’nin İran’la İlişkileri: İran milliyetçi güçlerin lider olan tam bağımsızlığı hedefleyen Başbakan Musaddık 1951 yılında İngilizlerle İran petrolünü millileştirme konusunda bir mücadeleye girişmişti.
+ Nixon yönetiminin gözünde İran’ İsrail’den sonra ABD’nin Orta Doğuda en iyi dostuydu. İran’ın komünizm karşıtlığı stratejik konumu ve ABD – SSCB İran sınırında sofistike elektronik dinleme tesisleri kurmasını izin vermesi Sovyetleri kuşatma politikasına sahiptir.
+ 1986 sonunda Kuveyt tankerlerine İran’ın saldırması karşısında uluslararası yardım çağrısında bulununca ABD bu çağrıya olumlu yanıt verdi Kuveyt gemilerine ABD bayrağı çektirip, ABD koruması altına aldı, ABD’lilere göre onlar olumlu cevap vermeseydi boşluğu SSCB dolduracaktı. ABD ye olan güvenlerini kaybedip ona topraklarını üs bulundurma hakkı tanımaktan vazgeçeceklerdir.
+ ABD’ krizlerden hangisinden itibaren izlediği politikalarla Avrupalıların Orta Doğu’daki etkisini Süveyş krizi ile azaltmıştır.
+ Anlaşmalardan hangisinin imzalanmasından sonra ABD, Mısır ve İsrail’e yaptığı yardımları Camp David anlaşması ile ciddi şekilde artmıştır
BÖLÜM 7
ABD’NİN ASYA – PASİFİK POLİTİKASI
+ Bağımsızlık sonrasında ABD’nin izlediği dış politikası Barışçı ve yalnızcı olarak tanımlanmaktadır. Buradaki barışçılık ve yalnızcılık, Avrupalı büyük güçlerin savaşlarına ve ittifaklarına karışmama şeklinde anlaşılmalıdır
+ Açık Denizlerde Serbestlik: Uluslararası suların tüm ülkelerin ticaret gemilerine hiçbir keyfi sınırlama konmaksızın serbest olması.
+ ABD’nin Pasifik Açılması: Asya’yla ticaret yapan ilk gemi 1784 yılında New York’tan Çin’in Canton limanına sefer düzenlenmiştir. ABD 1820’li yıllarda 1820 yıllarından başlayarak Çin’le ticaretine sürekli artırmıştır.
+ 1839-1842 Afyon savaşlarıyla İngiltere Çin’in tamamen dışarıya açılmaya zorlamış ve ABD’de bu sayede benzer ticari haklar elde etmiştir. Başkan tyler, Amerikalı tüccarların aynı ayrıcalıklardan yararlanmasını sağlamıştır.
+ Açık Kapı Politikası: 19 yüzyılın başında konan bu ilkeye Çin hiçbir büyük gücün sömürgesi olmayacak ve Çin’deki ticari haklardan bütün ülkeler eşit bir şekilde yararlacaktı.
+ Japonya’yı dışarı açmaya karar veren ABD Başkanı Franklin Pierce’ın japon imparatorluğuna gönderdiği mektuba teslim etmesi için 1853’te Commodore Perry’i tokyoya yolladı. İngiltere’ye direnen Çin’in başına gelenleri iyi bilen Japonya, ABD’ye karşı bir direnç göstermemiş ve 1854’te imzalanan Yokohama Antlaşması’yla bu ülkeye En Çok Gözetilen Ulus en ziyade müsaadeye mazhar millet şartı statüsü veriştir.
+ ABD iç Savaş 1861-1865 ABD’nin ulusal yayılma politikasını belli bir süre kesintiye uğratılmıştır. İç Savaş’tan sonraki ilk yayılma girişimi Alaska ile gerçekleşmiştir.
+ Samoa ekonomisi tamamen Alman nüfuzu altına girmişti. İngiltere ise Avusturalya ve Yeni Zelanda’ya yakınlığı dolayısıyla bu adalarla ilgileniyordu, ABD’nin Pago Pago limanında kazanılmış hakları bulunmaktaydı. 1889 yılında imzalanan Berlin Antlaşması’yla Samao adaları Almanya’ İngiltere ve ABD’nin ortak vesayeti altına alınmıştır.
+ Kore 19. Yüzyılda hukuki olarak Çin’in vesayeti altında bir Krallıktı. Japonya, Kore Yarımadasını kendi denetimine almak için 1894’te Çin’in savaş ilan etmiştir. 1895’te imzalanan Shimonoseki antlaşmasıyla Çin’in Kore’nin bağımsızlığını tanımak zorunda kalmıştır.
+ Hawaii’nin kültürel olarak ABD’nin sömürgesi haline gelmiş bulunuyordu. Ayrıca şeker ve ananas üretimi yoluyla da ABD’nin Hawaii’deki Polonez Krallığı üzerinde etkili bir iktisadi nüfuzu oluşmuştur.
+ 1898 Paris Barış Antlaşması’yla İspanya, Karayipler’deki Küba ve Porto Rico ile Pasifik’teki Filipinler ve guam adalarındaki egemenlik hakkını ABD’ye devretmiştir.
+ 1898 İspanyol-Amerikan Savaşı, ABD’yi bir anda dünya gücü konumuna yükseltmiştir. Bu savaş sonrasında ABD’nin dünya politikasındaki ağırlığı büyük ölçüde artmıştır.
+ 1900 yılında Çin’de patlak veren Boxer ayaklanması ise durumun vahametini daha da arttırmıştır. Çin İmparatorunun reform hareketine karşı çıkan ve Eski Buda isimli muhalefet hareketi ülke çapında geniş bir ayaklanma çıkartmış ve batılı ülkelerin hedeflerine saldırılar düzenlenmeye başlamıştır. Amerikan kuvvetleri Japon ve Rusya kuvvetleriyle birlikte bu ayaklanmalar bastırılmıştır.
BÖLÜM 7/1
+ 1904 yılında patlak veren Rus – japon savaşı’ndan Japonya büyük bir zaferle çıkmış ve ABD’nin arabuluculuğuyla bir barış yapılmıştır. 1905 Portsmounth Antlaşması’yla Japonya, Kore’deki ayrımcılığını korumuş Mançurya üzerinde önemli ticari kazanımlar elde etmiş ve Sahalin’in güney yarısı japon eğemenliğine geçmiştir.
+ İngiltere’nin Japonya yerine ABD ile ittifak yapmasını istiyorlardı. ABD 1921’de topladığı washinton Konferansı’nda bu soruna akılcı bir çözüm bulmuştur. Burada imzalanan Deniz Silahlarının Sınırlandırılması Antlaşmasıyla büyük tonajlı gemilerinde 5-5-3 oranı kabul edilmiştir. Burada ABD ve İngiltere’nin oranı 5 iken Japonya’nın oranı 3’te kalmıştır.
**ABD’nin İkinci Dünya Savaşı sırasında Çini müttefik olarak seçmesi**
+ Japonya’nın Çin’i işgal etmesini önlemek, Savaş sonrası Çini güçlü bir ortak haline getirmek, Çin’in bağımsızlığını ve bütünlüğünü korumak, Asya’da güç dengesini sağlamak içi Çin desteğini sağlamak
** ABD’nin 2. Dünya savaşından sonra Asya – Pasifik bölgesinde iki Önceliği**
+ Japonya’nın tekrar ABD’ye rakip olması önlemek, Soğuk savaş’ ta komünist rejimin yayılmasını engellemek
+ ABD: Japonya’yı 1946-1952 arasında militer rejimi tasfiye edecek şekilde sivilleştirme süresine tabi tutmuştur. ABD ve Japonya arasında 1951’de San Francisco Anlaşması ve 1952’de Amerikan- Japonya Güvenlik Antlaşması imzalanmıştır. Bu anlaşmalara göre Japonya Kore ve Vietnam savaşlarında ABD ordusuna lojistik açısından büyük destek vermiştir.
** Sovyetler Birliği ve Çin Halk Cumhuriyeti arasında yaşanan ihtilaf nedenleri şu şekilde sıralanmaktadır**
+ Sosyalist dünyanın liderliği, Sosyalizmin yorumlanması, Sınır ihtilafları, Sovyetlerin Çin üzerinde hâkimiyet kurmaya çalışması.
+ Bunu fırsat olarak gören ABD, ÇHC, ile yakınlaşmıştır, 1972’de Nixon Çin ziyaret etmiştir. Ancak iki ülke arasında diplomatik ilişkilerin kurulması 1979’da olmuştur.
+ ABD’nin komünist yayılmasına karşı Asya-Pasifik bölgesinde kurduğu ittifaklardan biri de SEATO olmuştur, 1954’te Kurulan SEATO, NATO’nun Asya versiyonu olarak oluşturulmuştur. ABD, İngiltere, fransa, Avustralya, Yeni Zellanda, Filipinler, Tayland ve Pakistan SEATO’nun üyeleri olmuştur.
+ Soğuk Savaş Sonrası Pasifik’te ABD: ABD’nin Asya’ya olan ilgisi 1993’te Asya devlet ve hükümet başkanlarının katıldığı toplantıda. Başkan Bill Clinton tarafından gerçekleştirilen Pasifik Topluluğu Teklifi ile yeni bir açılımı sahne olmuştur.
+ Soğuk Savaş sona ermek üzereyken 12 ülkenin bir araya gelmesiyle kurulan APEC’ in amacı pasifik ekonomileri arasında iş birliğini derinleştirmek ve kurumsallaştırmaktı. Büğün itibariyle 21 üyeli bir GSMH yüzde 50’den fazlasını kapsamaktadır.
+ Endonezya’nın liderliğini yaptığı ASEAN tüm Asya kıtasını kapsayacak bir şemsiye örgüt haline gelme yolunda adımlar atmaktadır. 1999 yılında kurumsallaşan ASEAN Artı üç oluşumu Güneydoğu Asya ülkeleriyle Çin, Japonya ve Güney Kore arasındaki iş birliği derinleştirmektedir.
+ Anlaşma ile katılımcı tim devletler Çin’in bağımsızlığına, egemenliğine ve toprak bütünlüğüne saygı Dokuz Devlet Antlaşması ile sağlanmıştır.
Amerikan Dış Politikası
BÖLÜM 8
ABD’NİN LATİN AMERİKA VE AFRİKA POLİTİKASI
+ ABD’nin Dış Politikasında Latin Amerika: Latin Amerika ülkeleri yumuşak dengeleme soft balancing yaklaşımıyla, ABD’nin tercih ve çıkarları ile tam olarak örtüşmeyen dış politikası kararları almaya başlamıştır.
+ Soft Balancing: Uluslararası sistem de özellikle tek kutuplu bir güç dağılımı söz konusu ise diğer devletlerin bu güce karşı askeri bir meydan okuma yerine uluslararası kuruluşlarda, ekonomik ilişkilerde veya diplomatik alanda muhalif tavır alınmasıdır.
+ ABD, Kanada, Meksika arasında imzalanan NAFTA bunu takip eden ikili ticari anlaşmalar bölgenin ABD yatırımları için önemli bir çekim merkezi olduğunu göstermektedir.
+ ABD Gölgesinde Bağımsız Latin Amerika: Latin Amerika’nın bağımsızlık mücadelesindeki önemli kahramanlardan biri General Simon Bolivar dir. Nitekim Bolivya’nın ismi de Simon Bolivar’den gelmektedir. Venezuela, Kolombiya, ve Bolivya’ya bağımsızlık kazandıran Kreole lider kolonilerin bir arada kalmasını savunmaktadır.
** ABD’nin Latin Amerika Politikasını Şekillendiren Doktiriler**
+ 1823 yılında ABD Başkanı James Monroe’nun ismi ile anılan Monroe Doktrini’ Amerikalılarındır şeklinde özetlenebilecek sloganıyla Batı Yarımküredeki Avrupa etkisine son vermeyi amaçlıyordu. Kısmen ABD’nin izolasyoncu doktriner yaklaşımına örnek teşkil eden Monroe Doktrini başlarda Latin Amerika sempati gördü.
+ ABD hegemonyasının en açık örneklerinden bir diğeri, Başkan Theodore Roosevelet’in ortaya attığı İri sopa kavramıdır. ABD gerekirse güç kullanmaktan çekinmeden Batı Yarımküreyi dilediği gibi düzenleyeceğini ve Avrupa güçlere bu bu bölgede meydan okuduğunu da ifade etmektedir.
+ 1929 Başkan Hoover tarafından ilk defa kullanılan ama daha çok sonrasından gelen Başkan Franlin Roosevelt ile özleştirilen İyi komşuluk Siyasetini doktrini bu duruma örnektir
+ 1934 yılında ABD Hawaii işgal eden askerlerini çekmiştir, ABD kongresi Küba’daki ABD askerlerini meşrulaştıran yasal düzenlemeyi iptal etmiştir.
+ KÜBA: Küba’da 1934-1959 arasındaki General Batista iktidarı en ABD yanlısı dönemdir. Fidel Castro ve silah arkadaşları Küba devriminde hiç şüphesiz ABD’nin adayı bu kadar sömürmesi karşı tepki olarak Batista rejimini devirmiştir.
+ ŞİLİ: 1973 yılında şili General Pinochet tarafından gerçekleştirilen askeri darbe bu durumu örneklerindendir, ABD hükümeti 1973’teki darbede payı olduğu kabul etmiş ve Clinton resmi olarak Şili devletinden özür dilemiştir.
+ ABD, IMF ve Dünya Bankası tarafından benimsenen serbest piyasacı modelin ilk ve en önemli uygulayıcılarından biri Meksika olmuştur. Bunun sonucunda Meksika – ABD – KANADA – arasında NAFTA imzalanmış 1994 yılında yürürlüğe girmiştir.
+ ABD- Meksika İlişkileri: Yaklaşık 3200km uzunluğundaki Meksika-ABD sınırı bu yoğunluktan en fazla etkilenen bölgede olmuştur. Kolombiya dan gelen uyuşturucu maddeler Meksika üzerinden ABD piyasasına dağıtılmaktadır.
Soğuk Savaş Dönemi: Belçika’dan bağımsızlığını kazandıktan sonra kurulan Demokratik Kango Cumhuriyeti ilk seçimlerde başkanı Partice Lumamba oldu. Ancak Lumamba’nın Pan-Afrikansit afirika
BÖLÜM 8/1
Söylemi yanlısı rahatsız etti Sovyetler birliği ile yakınlaşması çevrede ekonomik çıkarları olan ABD ve Belçika’yı oldukça rahatsız etti. ABD ve CIA destekli bir suikastta başkan Lumamba suikast yapıldı 1961’de öldürüldü.
+ Apartheid: Güney Afrika’da Avrupalı beyaz azınlığın yerli siyah çoğunluk üzerinde egemenlik kuruduğu ve siyahların ayrımcılığa yönetim biçimi 1940’ladar itibaren Güney Amerika’nın resmi yönetim biçimidir.
+ ABD’nin dış politikada yer alan İyi komşuluk siyaseti doktrini Roosevelt ABD başkanı ile özdeşleştirilir.
+ Kolonilerin bağımsızlık ilan ederken kendi başlarına birer devlet statüsü kazanmalarına Dekolonizasyon adı verilir.
+ Günümüzde ABD ile ne gergin sorunlu ilişkiler yaşayan Latin Amerika ülkeleri Küba- Venezuela dır.
+ ABD’nin kuruluşundaki 13 koloni giderek batıya doğru genişleyerek zengin kıtalara kontrol etme arzusu Kutsal Misyon dur.
+ 1823 yılında ABD Başkanı Jamer Monroe ismi ile anılan Monroe Doktirini sloganı Amerikan Amerikalılarındır.
+ Ticari ve sınır ihtilafı gerekçesi ile askeri müdahale Honduras’a gerçekleşmiştir.
+ ABD’nin 1910 yılında Nikaragu’ayı işgal nedeni İktidarı destek amacıdır