Aöf Dersleri Özetleri - Çıkmış Sorular - Sınav Soruları

AÖF Ders Özetleri Uygulamasına Hoş Geldiniz,Uygulamadan tam anlamıyla faydalanmak için üye olunuz.

Vize Aile Eğitimi Vize Ders Özeti


admin

Administrator
Yönetici
Admin
#1
AİLE EĞİTİMİ

HIZLI ÖZET ÜNİTE -1


Aile toplumdaki her bireyin ilk şekillendiği kurumdur. Temelde aile eğitimi; ebeveynlere çocuklarının tüm yönlerden gelişimleri için ihtiyaç duyulan bilgi ve beceriyi kazanmalarını sağlayan bir eğitimdir. Bundan dolayı okul ve aile arasında ortak amaçlar ve stratejiler belirlenmelidir. Bu amaç ve stratejilerin tanımlanması, planlanması, uygulanması ve değerlendirilmesi için aile eğitimi önemlidir.

** Aile Eğitiminin Tanımı: Aile eğitimi, ailelerin çocuklarının büyüme, gelişmelerini anlamalarınısağlama, anne baba tutumlarını, aile içi dinamikler, roller ve iletişimin sağlanabilmesi için gerekli bilgi, tutum ve becerilerin geliştirilmesidir.

Piaget’in kuramında beyin gelişip çocuğun deneyimleri arttıkça her biri diğerinden niteliksel olarak farklı düşünce özellikleri gösteren dört evreden geçer. Piaget’in bilişsel gelişim evrelerini açıkladığı kuramında 2‐7 yaş işlem öncesi dönemde okul öncesi çocukları daha önceki duyu‐devinim keşiflerini temsil etmek üzere semboller kullanırlar. Bu dönemde çocuklar ebeveynlerinin ve yaşamlarındaki önemli diğer yetişkinlerin anlatım biçimlerinden etkilenmektir. Açık ve sözel anlatılar üretebilme yeteneği okuma yazmayı kolaylaştırarak ve çocukları daha uzun, daha açık yazılı anlatılar üretmeye hazırlanarak okuryazarlık gelişimine katkıda bulunur. Ailelerin daha çocuk yetiştirmede yetkinliklerini artırmayı sağlamada ve ebeveynlik potansiyellerinin artırılmasında aile eğitimi kullanılmaktadır.

ÜNİTE-2


Aile Eğitim Programlarının Yaş Gruplarına Göre Çocuklar Üzerindeki Etkileri

Aile eğitim programlarının 0-3 yaş grubu çocuklar üzerindeki etkileri Çocukların tüm gelişim alanlarının sağlıklı ve istenilen düzeyde olabilmesi için en kritik yaş dönemi 0-3 yaş aralığıdır. Aileler, eğlenceli yollarla oyun, müzik, hareket, temel yeni doğan bakımı, bakımla ilgili dersler ve konuşmalar, diğer ailelerle paylaşımda bulunma ve yeni doğan destek programı hakkında bilgilenmektedir.

Aile eğitim programlarının 3-6 yaş grubu çocuklar üzerindeki etkileri Aile eğitim programları 3-6 yaş grubu çocukların çok yönlü gelişimini olumlu desteklemektedir. Bununla birlikte, eğitim programları bu yaş grubu çocukların anne babalara veya bakımla görevli kişilere, okul öncesi dönemin önemi, çocuk hakları, çocukla olumlu iletişim kurabilme yöntemleri, sağlık, beslenme ve çocuğu okula hazırlama ile engelli bireylere duyarlılık geliştirme konularında farkındalık kazandırmaktadır.

Aile eğitimi programlarının 7-11 yaş grubu çocuklar üzerindeki etkileri Aile eğitim programları, bu yaş grubu çocukların anne babalarında veya bakımla görevli kişilerde, etkili ebeveynlik yapma becerisini artırmanın yanı sıra, çocuğun gelişimine, yaşına ve yaşadıkları olaylara uygun anne babalık yapmak için gerekli yöntemleri ve becerileri kazandırmaktadır.

Aile eğitimi programlarının 12-18 yaş grubu çocuklar üzerindeki etkileri 12-18 yaş grubu aile eğitim programları, aile ve ergen arasındaki ilişkinin daha sağlıklı hâle gelmesini sağlar ve ergenin sahip olduğu kapasiteyi en üst düzeyde gerçekleştirmesini destekler.

Aile Eğitim Programında Aile Eğitimi ve Aile Tutumları

Anne babaların kendi başlarına bireyler olmaları dolayısıyla içselleştirdikleri değer ve inançlarına göre değişik tutumları ve alışkanlıkları vardır. Anne-baba tutumları; koruyucu tutum, denetleyici tutum, otoriter tutum, hoşgörülü tutum ve demokratik tutum olmak üzere beş başlık altında incelenmektedir.

Riskli çocuklar

Bazı aile eğitim programlarında çocukları risk altında olan (çalışan çocuklar, sokakta yaşayan çocuklar, boşanmış aile çocukları, madde, alkol vb. bağımlı ebeveyn çocukları, engeli olan çocuklar, kronik hastalığı olan çocuklar vb.) ailelerle birlikte çalışılmaktadır ve böylece riskli çocukların ve ailelerinin sorunlarına yönelik girişimler planlanmakta ve uygulanmaktadır. Verilen eğitimlerin muhatapları olan ailelere çocuklarına ait kalıtsal ve edinilmiş özellikler, gelişim hız ve düzeyleri, yeterlilikleri, yetersizlikleri, ihtiyaçları ve riskli durumun seyri hakkında bilgi verilmekte, çocuklarının eğitimleri ile ilgili yapabilecekleri konusunda aileler bilgilendirmekte, alabilecekleri kararlar hakkında bilgilendirme ve yönlendirmeler yapılmakta, yaşadıkları duygusal çatışma ve kaygıların anlaşılması, paylaşılması ve çözümlenmesine yönelik çalışmalar yapılmakta, ailelerin kendilerine ve çocuklarına güven duyabilmelerine çalışılmaktadır.

Aile eğitim programlarının okul üzerindeki etkileri aşağıdaki gibidir;

Aile eğitim programları ile ailenin çocuğu için okul tercihini oluşturmasında dikkate alması gereken hususlar, çocuğun okula başlama ve uyum sürecine dair ailenin yüklenmesi gereken rol ve sorumluluklar, okul ve ailenin bir araya gelerek oluşturacakları sinerjinin çocukların okul yaşantısını daha iyi bir hâle getirebilir. Aile eğitimi programlarının sağlıklı bir şekilde uygulanmasının okul ve ilgili diğer kurumlar üzerindeki en önemli etkilerinden biri de, karar verme süreçlerine dâhil olan anne-babaların okula aidiyet duygusunu geliştirir, okul veya kurumu daha fazla benimserler. Böylece okulun misyonu da bir yerde desteklenmiş olur. Aile katılım çalışmaları sayesinde ailelerin güvenini ve desteğini kazanan okul;

Gerek idari gerekse eğitimsel işlevlerin daha kısa bir süre içerisinde ve daha etkin bir biçimde yürütülmesini sağlayabilme,

Sorumluluklarını aile ile paylaşabilme,

Eğitimin sürekliliğini sağlayabilme,

Eğitimde fırsat eşitliğini sağlayabilme,

Eğitimin kalitesini artırabilme,

Eğitim hedeflerine daha kolay ulaşılabilme,

İş tatmininde artış vb. olumlu katkılara sahip olma fırsatı yakalar.





ÜNİTE-3

Toplumun çekirdeği olan aile, yapısı ve temel işlevleri bakımından alternatifi olmayan bir kurumdur. Aile kurumu, çocukların bakımı ve yetiştirilmesi, yeni kuşaklara kültürel kimliğin ve değerlerin kazandırılması, tarihsel ve toplumsal bilincin aktarılması gibi temel işlevleriyle birlikte birey ile toplum arasında temel bir köprüdür. Ailenin her türden toplumsal sorundan etkilendiği ve yaşanan toplumsal sorunların çözümüne önemli katkılar sağlayan bir kurum olduğu bilinmektedir. Sağlıklı aile yapısı, yalnız kendi üyeleri için değil, içinde yaşadığı toplum için de bir denge ve güven unsurudur.



AİLELERLE ÇALIŞMA

Her birey belli bir genetik potansiyel ile doğar. Bu potansiyeli kullanma derecesi, çocuğun içinde bulunduğu çevre tarafından çocuğun gelişimine verilen destek ile doğru orantılıdır. Bu bağlamda, çocuklara zengin uyarıcılar ile dolu bir çevre ortamı sunma noktasında anne babalara çok iş düşmektedir.

Aile çalışmalarında tanımlanması gereken ilkeler vardır. Bunlar;

• Tüm ebeveynler belirli bir etkililik gücüne sahiptirler ve katkı sağlayabilirler.

• Her ebeveyn çocuğun eğitimi açısından önemli ve anlamlı bir bakış açısına sahiptir.

• Tüm ebeveynler çocuklarını önemserler.

• Ebeveynlerin yokluğu çocukların önemsenmeyeceği anlamına gelmemelidir.

Aile çalışmaları için geliştirmesi gereken beceriler şu şekilde sıralanabilir;

• Ailelerin düşüncelerine, kararlarına, değerlerine saygı göstermek

• Empati kurabilme ve aileye saygılı olmak

• Ev ve okul arasında güçlü bir iletişim kurmak

• Aileye karsı önyargılı davranmamak

• Aileyi çocuklarının gelişim ve eğitimleri konusunda yararlanabilecekleri diğer kaynaklar (kişi, kurum, yayınlar vb.) hakkında bilgilendirmek

• Farklı iletişim tekniklerini kullanmak

• Gerektiği zaman diğer topluluklarla iş birliği yapmak

Etkin ve verimli aile çalışmaları için:

Aileleri dinlemek: Ailelerin öğretmene danışabileceği onunla iletişim kurabileceği uygun bir zaman belirlenmelidir. Ebeveynlerin çocukları ile ilgili birçok konuda öğretmenin desteğine, rehberliğine, önerilerine ihtiyaç duyabileceğini göz önünde bulundurarak, öğretmen bu konularda onları dinlemeye açık olduğunu göstermelidir.

• Annebabalara çocuklarının önemsediğini ve saygı duyulduğunu göstermek: Ailelerin okulda çocuklarına gerekli ilgi ve özenin gösterildiğini bilmesi kurulacak iletişimi olumlu etkileyecektir. Bu konuda gün içinde karşılaşabilecek fırsatlar değerlendirilmelidir.

• Aileler ile paylaşacağınız konu, fikir veya gözlemler için kayıt tutmak: Kayıt tutmak çok önemli bir detaydır. Aile ile ilgili konuşmak istenilen konuların not edilmesi öğretmene yardımcı olacaktır.



AİLE ÇALIŞMALARININ GEREĞİ VE ÖNEMİ:

Aileler, yaşadıkları toplumun değer yargılarını da dikkate alarak, çocuklarını yetenekli bir yetişkin olarak yetiştirebilmek için toplumun diğer yetenekli bireylerine yakınlık, diğer bakım alanlarında yeterlilik ve zor yaşam koşullarında ebeveynlikle ilgili motivasyona gereksinim duymaktadırlar. Aile çalışmaları ile ailelerin bu gereksinimi karşılanmaktadır.



AİLE ÇALIŞMALARINDA AİLE EĞİTİMİNİN GEREKLİLİĞİ:

Çocuklar açısından yaşamı boyunca kendisine destek veren bir aileye sahip olmak büyük bir önem taşır. Annebabaların çocuklarının eğitiminde dikkat etmeleri gereken en önemli noktalardan biri kendi beklentileri ile çocuklarının yetenekleri arasında dengeyi sağlayabilmektir. Bu dengenin sağlanamadığı çocukların kişilik gelişimlerinde sıkıntılar yaşanır. Toplumumuzda, genel olarak bakıldığında, özellikle annelerin eğitim düzeylerinin alt düzeyde olması onların çocuklarına gerek ev ortamında çeşitli becerileri kazandırmalarına gerekse okuldan beklenen akademik katkılara yeterince cevap verememelerine yol açmaktadır.

Ailelerin eğitim sürecine katılım düzeylerindeki kategoriler ve içerikleri şu şekildedir:

• Çocuk bakımı: Ailelere çocukları için uygun bir ev ortamı hazırlamada yardımcı olmak. Çocukların öğrenim seviyelerine ve yaşlarına göre ailelere sağlık, beslenme ve eğitim etkinlikleri gibi konularda destek olmak.

• İletişim: Okul ile ev arasında sağlıklı iletişim kanalları kurmak. Veli toplantıları düzenlemek, dil sorunu olanlar için çevirmen sağlamak ve evlere aylık, haftalık öğrenci hakkında bilgilendirme raporları göndermek.

• Gönüllülük: Gönüllü ailelerin okuldaki veya sınıftaki etkinliklere katılmasını sağlamak. Okulda aileler için etkinlik odaları hazırlamak.

• Evde öğrenme: Ailelere, öğrencilerin ev ödevlerine, ders etkinliklerine ve ders planlarına nasıl yardım edecekleri konusunda bilgi vermek. Okulda aile okuma etkinlikleri hazırlamak.

• Karar verme: Okuldaki kararlarda ailelerin katılımını sağlamak, aile temsilcileri belirlemek ve tüm ailelerin bu temsilcilerle iletişimini sağlamak.

Toplumla iş birliği: Toplum sağlığı, kültürü ve sosyal hizmetler konularında öğrenci ve aileleri bilgilendirmek, bu tür toplumsal etkinliklere öğrencilerin ve ailelerin katılımını ve desteğini sağlamak.

AİLE ÇALIŞMALARINDA AİLENİN YERİ:

Aile ve Çocuk Yetiştirme : Çocuk ancak onu önemseyen, gereksinimlerine duyarlı davranan, onu ihmalden ve cezalandırıcı yaklaşımdan koruyan bir ortamda büyürse kendi potansiyelini gerçekleştirebilir. Bu çerçevede çocuğun ebeveynleri ile kurduğu ilişkinin niteliği çocuğun en önemli erken yaşam deneyimlerinden birini oluşturur.

Aile ve Kültür

Aile, toplumu meydana getiren zincirin halkalarını oluşturur. Toplum, ailelerin oluşturduğu bağlarla sağlamlaşır ve bir bütün hâline gelir. Aileler tarafından oluşturulan bu bağlar ne kadar güçlü olursa toplum da o kadar güçlü ve sağlam olur.

Aile ve Eğitici Rolü

Çocuklar dünyaya geldikleri ilk andan itibaren, daha okula başlamadan önce öğrenmek ve keşfetmek için büyük bir heves duyarlar. Öğrenme, çok erken yaşlarda başlar ve hayat boyu devam eder. Bu dönemde, çocukların içinde bulundukları ortam, çocukların kafalarında oluşturdukları sorulara yanıt verebiliyorsa ve merak duygusu oluşturabilecek özellikte ise onların keşfetme duygularını harekete geçirmektedir. Çocuklar, yaşamın ilk yıllarında, en sık etkileşimlerini aile ortamında gerçekleştirir.

Aile ve Okul :

Aile, çocuğun gelişimini, toplumsal uyumunu ve başarısını etkileyen en önemli etkenlerden biridir. Annebabalar çocuklarını yetiştirmek için ciddi zaman, emek ve enerji harcarlar. Özellikle ömrünün ilk yıllarında çocuğun yaşamasında ve gelişiminde annebaba kadar önemli olan başka bir etken söz konusu değildir.



ÜNİTE-4

KALITIM ; kişinin anne-babasından aldığı genler yolu ile aldığı özelliklerdir.

Çevre ise döllenmeden başlayarak, insanı etkileyen tüm dış uyarıcılardır. Çocuk

doğuştan, getirdiği kapasiteyi, içinde yaşadığı çevrede geliştir.

OKUL ÖNCESİ EĞİTİMDE AİLE EĞİTİM ÇALIŞMALARI:

Programa dâhil edilmek istenen ailelerin koşulları göz önünde

bulundurularak birlikte eğitim faaliyeti sürdürülmesi amaçlanmaktadır.

Ailenin okula katılımın artırmak, iletişimini sürdürmek ve geliştirmek için

farklı teknikler kullanılabilmektedir. Bu tekniklerin bazıları aşağıda açıklanmıştır.

Aile Toplantıları: Aile toplantıları, öğretmenlerin ve ailenin birbirlerini tanımasını ve

paylaşımda bulunmasını sağlar.

Konferanslar

Konferanslar önceden belirlenen konularda ya da genel konularda

öğretmen, yönetici ya da davet edilen bir uzman konuk tarafından verilebilir.

Kitapçıklar

Aileler için hazırlanan el kitapçıklarında genellikle okullar, kurumlarını ve

eğitim sistemlerini tanıtıcı bilgilere yer verirler.

Ailelere gönderilecek olan kitapçıklarda okulun bulunduğu sosyoekonomik durum

dikkate alınarak ailenin eğitim düzeyi göz önünde bulundurularak anlatım tarzı

hazırlanmalıdır.

Haber Mektupları

Haber mektupları aile katılımlarını sağlamak için kullanılabilir. Aile

katılımını sağlamak için yazılan mektupların içeriği resmiyetten uzak ve bilimsel

terimleri içermeyen, ailenin anlayacağı ifadelerle yazılamalıdır. Ailelerin dikkatlerini çekebilmek için mektupların hazırlanış biçimlerine

özen gösterilmelidir. Haber mektupları günlük, haftalık ya da 15 günlük

periyotlarla düzenli olarak gönderilebilir.

Ailelerle Yapılan Yazışmalar

Çoğu aile mektupla iletişim kurmayı tercih ederken, bazı aileler ise okul- ev

günlükleri ya da defterleri aracılığıyla iletişim kurmayı tercih edebilirler.

Bültenler

Çocukların yaptıkları etkinlikleri, öğrendikleri oyunları, şarkılar, şiirler,

yaptıkları geziler, etkinlik fotoğrafları, konferans veya davetlerle ilgili duyurular,

çocuk gelişimi ve eğitimi, çocuğun beslenmesi, ana baba tutumları gibi konular ile

ilgili makaleler, gazete kupürleri, broşürler, afişler, haftalık yemek listesi,

çocukların etkinlikler sırasında çekilen fotoğrafları ve acil telefon numaraları,

haftalık ya da aylık olarak belirli aralıklarla seçilen bu konulardan oluşan bültenler hazırlanabilir.

Duyuru Panoları

Duyuru panoları ebeveynlerin çocuklarını okula getirdikleri ya da okuldan

aldıkları zaman okuyabilecekleri yerlere yerleştirilmelidir.

Teyp ve video kayıtları

Anaokulu öğretmenleri kayıt yapabilmek için her zaman ses kayıt cihazı ya

da olanaklara göre video kayıt cihazları bulundurmalıdır.

Fotoğraflar

Öğretmenler çocukların görüntülerini almak için her zaman bir fotoğraf

makinesi bulundurmalıdır.

Dilek Kutusu

Ailelerin okul içerisinde görebilecekleri uygun alanlara dilek kutuları

yerleştirilmeli ve aileler dilek kutusu hakkında bilgilendirilmelidir. Ailelerin dilek

kutuları ile dilekleri, isteklerini, önerilerini iletmeleri amaçlanmaktadır.

Telefonla Görüşme

Ailelerle yüz yüze görüşme yapılamadığı durumlarda telefon görüşmeleri

yapılabilir ve çocukları ve yapılan etkinlikleri hakkında bilgiler verilebilir.

Öğretmen ailelerin birbirleriyle olan iletişimlerini arttırmak istiyorsa tüm

velilerin katıldığı bir toplantıda telefon görüşmeleri hakkında bilgi vermeli ve

oluşturulacak olan aile telefon numarası listesi, aynı sırada olacak şekilde ailelerin

telefon numarası, diğer velilerle paylaşılmalıdır.

Türkiyede Kadınların Yıllara Göre İş Gücüne Katılma Oranları

YILLAR
İŞ GÜCÜNE KATILMA ORANI
1988
%34.3
2000
%26.6
2008
%21.6



Devlet Planlama Teşkilatı [DPT]’nin, kadınların iş gücüne katılımı üzerine

yapmış olduğu araştırma sonucunda, kadınların işlerinden ayrılmasına yönelik

oluşan kategorilerden biride “Çocuk Bakımı” olduğu belirtilmiştir.



ÜNİTE -5

AİLE EĞİTİM ETKİNLİKLERİ:

Okul öncesi eğitim diğer eğitim kademelerinden farklıdır, bu farklılıklardan biri de günlük ve yıllık hazırlanan planların içerisinde aile eğitim/katılım etkinliklerinin bulunmasıdır. Aile katılım çalışmaları okul içerisinde ve okul dışında eğitimcinin özenle planlaması gereken, çocuğun gelişimi için önemli bir faaliyet alanıdır. Yapılan birçok araştırma sonucu gösteriyor ki çocuk gelişimi ve eğitimi konusunda ebeveyn katılımı hayati öneme sahiptir. Bu nedenle okul öncesi eğitim faaliyetleri aile katılımları ile bütünleşmiştir.

Aile Katılımın Amaçları

Eğitim yaşam boyu devam eden süreklilik gerektiren bir faaliyettir. Aile katılım çalışmalarında temel amaçta okulda verilen eğitimin evde, evde verilen eğitimin okulda sürekliliğini sağlamaktır. Böylece çocuk için kalıcı bir öğrenme ortamı meydana gelir. Verilen eğitim kontrolü daha kolay olur.

ERKEN ÇOCUKLUK EĞİTİMİNDE AİLE KATILIM ÇALIŞMALARI:

Programın vazgeçilmez öğelerinden olan aile katılım çalışmaları; aile eğitim etkinlikleri, aile iletişim etkinlikleri, aile eğitim etkinliklerine katılım, ev ziyaretleri, yönetim ve karar verme süreçlerine katılımı şeklinde uygulanmaktadır.

Aile Eğitim Etkinlikleri :Çocuğun gelişimi üzerinde ailenin etkisinin rolü düşünüldüğünde bu tesadüflere bırakılamayacak kadar büyüktür. Aile çocuk etkileşimi eğitim kademelerinde planlı bir şekilde ele alınmaktadır. Aile eğitim etkinlikleri; anne babaların çocuk sağlığı, gelişim, davranış yönetimi, iletişim, beslenme, ruh sağlığı vb. konularda bilgi ve becerilerini geliştirmeye yönelik sistemli, planlı ve sürekliliği olan çalışmalardır. Aile eğitim programları planlanırken mutlaka ailelerin ihtiyaçlarını belirlemek için ihtiyaç belirleme formları uygulanmalı, ihtiyaçlar doğrultusunda planlanmalıdır.

Eğitim toplantıları :Öğretmen veli iletişiminde eğitim toplantıları önemli bir yere sahiptir. Doğru bir iletişim ile öğretmenler ve veliler aynı ortamda duygu ve düşüncelerini paylaşır, çocuklara karşı beklentinler sunulur, karşılıklı görüş alışverişi ile çocuk eğitimi için ortak bir yolda buluşulur.

Konferanslar :Ailelerin ilgi ve ihtiyaçları doğrultusunda önceden yapılan ihtiyaç analizleri doğrultusunda düzenlenmelidir. Konferans sunumu için özel uzman konuklar çağrılabileceği gibi, eğitimci ya da alanında bilgi sahibi bir veliden de yararlanılabilir.

Konferanslar planlanmadan önce ve konferanslardan sonra mutlaka ailelerin konferans ile ilgili görüş ve önerileri alınmalıdır. Ebeveyn görüşleri hem konferanslardan beklentilerini anlamamızı sağlar hem de bir sonra konferans için dikkat edilmesi gereken durumları fark etmemize yardımcı olur.

Aile İletişim Etkinlikleri

Eğitim bir iletişim sürecini kapsayan etkinliklerden oluşur. Aile ve okul arasındaki iletişimi sağlayan farklı teknikler vardır. Bunlar:

• Telefon görüşmeleri

• Kitapçık ve etkinlik örnekleri

• Ses ve görüntü kayıtları

• Fotoğraflar

• Duyuru panoları

• Bültenler

• Haber mektupları

• Yazışmalar

• Porfolyo dosyaları

• Toplantılar

• Okul ziyaretleri

• Geliş gidiş zamanları

• İnternet

• Dilek kutusu



Telefon görüşmeleri :

Eğitimcinin ebeveyn ile yüz yüze görüşme imkânının bulunmadığı durumlarda ya da özel bir durum yaşandığında telefonla görüşme yapılabilir. Eğitimci, telefon görüşmesinden önce hangi konular hakkında konuşacağına dair bir plan yaparsa, konuların dışına fazla çıkmadan amacına ulaşmış olur.

Kitapçıklar :

Günümüzde birçok eğitim kurumu okul ve çocuk hakkında aileye bilgi vermek için kitapçıklardan yararlanmaktadır.

Ses ve video Kayıtları :

Bilginin hızla paylaşıldığı bir çağda yaşıyoruz. Bu paylaşımda en çok kullanılan yöntem ses ve görüntü kayıtlarıdır.

Fotoğraflar :Öğretmen sınıf ortamında çocukların faaliyet içerisindeki anlarını fotoğraf ile ebeveynlere iletebilir.

Duyuru panoları: Ebeveynlerin çocuklarını okula getirdikleri veya okuldan aldıkları zaman okul sınıf ya da çocuklarıyla ilgili bilgileri görebilecekleri ilgi çekici bir pano hazırlanır.

Duyuru panoları ebeveynlerin ilgisini çekecek şekilde düzenlenmeli ve güncelliğini korumalıdır.

Bülten: Eğitimci ve ebeveyn arasında haftalık veya aylık bültenler şeklinde bir iletişim yolu olabilir.

Bültenler çocuk sayısı kadar hazırlanmalı ve mümkünse doğrudan ebeveyne verilmelidir.

Haber mektupları :Ebeveynler ile eğitim ortamı arasındaki iletişimi sağlayan bir başka yol ise haber mektuplarıdır.

Yazışmalar :Ebeveyn ve öğretmen arasındaki kısa bilgi paylaşımlarıdır.

Portfolyo dosyaları :portfolyo, çocuğun tüm gelişim kayıtları, yapılan gözlemler kayıtlar ve yaptığı etkinlikleri kapsayan geniş bir gelişim takip dosyasıdır. Özellikle duygusal gelişimini gözlemleyebileceğimiz önemli bir yoldur.

Toplantılar: Özellikle okulun ilk günlerinden başlayarak belli aralıklarla öğretmen ve ebeveynlerin bir araya gelerek bilgi paylaşımında bulunmasıdır.

Okul ziyaretleri :Ebeveynlerin planlanan zaman dilimlerinde okul ziyaretlerinde bulunması hem çocuğun okulda ebeveyni olmasını sağlarken hem de aileye okul etkinliklerini yerinde doğrudan inceleme fırsatı sunar.

Geliş-gidiş zamanları :Ebeveynlerle kısa görüşmeler yapmak için uygun zaman dilimidir.

İnternet Teknolojinin ilerlediği günümüzde ebeveynlerle iletilim için internet ağları da kullanılabilir.

Dilek kutuları :Ailelerin kurum, kurum hizmetleri, eğitim programı ve çocuklarıyla ilgili her konuda görüş ve düşüncelerini, isteklerini, arzularını, öneri ve eleştirilerini yazmaları için kurumun uygun bir yerine dilek kutusu konur.

Ebeveynlerin Eğitim Etkinliklerine Katılımları :Eğitim ortamına ebeveyn katılımı etkinliklerini içermektedir. Ebeveynlerin etkinliklere katılımı için önceden onlara “Ebeveyn Katılım Formu” uygulanmalıdır.

ÜNİTE -6


AİLE EĞİTİMİ ETKİNLİK DOSYASI:

Aile eğitimi ister ebeveynlik becerilerine yönelik olsun, isterse ailenin sağlık, okuryazarlık gibi yönlerden eğitimini kapsayacak şekilde daha genel olarak ifade edilsin aile eğitimi tanımlarının ortak noktası “ailenin değişim ve gelişimine yönelik planlı ve sistemli bir süreç” tir.

Aile Eğitimi Konusunda Eğitici/Öğretmen Eğitimi:

Aile eğitimi konusunda hazırlamak öğretmen eğitimi süresince; misafir konuşmacılar çağrılabilir, rol oynama etkinlikleri uygulanabilir, örnek olay çalışmaları, öz yansıtma ve meslekler arası eğitim çalışmaları yapılabilir; aile ve toplumdaki diğer kurumlarla yapılan araştırmalar paylaşılabilir.

1.Misafir konuşmacılar: Aileler, farklı alanlardaki uzmanlar ve akademisyenler tarafından düzenlenen konferanslara ya da yönetilen tartışmalara katılmak, öğretmen adaylarının, çocuk eğitiminde temel rol oynayan kişilerle direk etkileşim içine girmesini ve onlardan bir şeyler öğrenmesini sağlar.

2.Rol oynama etkinlikleri: Gerçek hayatta ebeveynler ve öğretmenlerin karşılaşabilecekleri problem durumları rol oynama etkinlikleri ile canlandırılır. Ayrıca hem dersi veren eğiticinin hem de bu canlandırmaları izleyen akranlarının vereceği geri dönütler, öğretmen adaylarının farklı bakış açılarını daha iyi anlamasını da sağlar.

3.Örnek olay çalışmaları: Öğretmen adaylarının karmaşık aile okul ilişkisini anlamasına yardımcı olan etkinlikleri içerir.

4.Öz yansıtma: Öğretmen adaylarının ebeveynlere karşı kendi yaşantılarından süzgeçler sunarak bakmasını sağlayan etkinlikleri içerir.

Bu etkinlikler ile öğretmen adayları farklılıklara açık hâle gelir.

5.Meslekler arası eğitim çalışmaları: Aile eğitimi, okul aile ve çocuk arasındaki üçlü etkileşimi gerekli kıldığı kadar ihtiyaç hâlinde diğer meslek alanlarının da dahil olmasını gerektirir.F arklı profesyonellerin bir arada uyumlu çalışması anne baba eğitimini daha güçlü kılar.

Aile Katılım Etkinlik Örnekleri: Aylık bülten , Haftalık bülten,Haber Mektubu


ÜNİTE -7


ÇOCUK GELİŞİMİ;

Fizyolojik gelişimin en hızlı olduğu dönem yaşamın ilk yıllarıdır. Ancak daha

sonrada gelişme devam eder ve hızında azalma olur. Ergenlik dönemi yaşanmaya

başladığında yine gelişim hızlanmaya başlar.

İnce motor kas gelişimi

ilköğretim ikinci yarıyılda gelişimini hızlandırır ve ergenlik döneminde tamamlamaya

başlar. İkincil cinsiyet özellikleri ile ilgili gelişmeler daha çok ergenlik döneminde ortaya

çıkar ve bu süreç içerisinde kendisini tamamlamaya yönelir. Çocuğun düşünme ve kavrama sisteminde ortaya çıkan gelişmeler bilişsel gelişime

işaret etmektedir. Jean Piaget, bilişsel gelişimi ifade eden oldukça detaylı bir kuram

geliştirmiştir. Ona göre gelişimde önemli olan; biyolojik olgunlaşma ile geçirilen öğrenme

yaşantılarının etkileşimidir. Biyolojik olgunlaşma bilişsel gelişimi doğrudan etkiler. Ancak

bireyin yaşının ve gelişim döneminin saptanmasında kesin bir ölçüt olarak kullanılamaz.

Her ne kadar gelişim dönemleri arasında ayırt edici faktörler olsa da, her gelişim dönemi

önceki gelişim dönemlerinin ve sonraki gelişim dönemlerinin özelliklerini birlikte

taşıyabilir. Ergenlik dönemi ve ergenlik sonrasına tekabül eden son gelişim evresi, Piaget

tarafından “Soyut İşlemler Dönemi” olarak adlandırılmaktadır. Piaget’e göre bilişsel gelişim evrelerinin ilki; “Duyusal Motor Dönem” dir. Bu

dönemde bebekler dış dünya ile duyuları ve motor faaliyetleri ile ilişki kurarlar

Bu dönem

doğumla iki yaş aralığını kapsar. Bu dönem ilerledikçe çevresinde olup bitenleri keşfederek

kendi farklılıklarını anlamaya başlar ve nesnelerin devamlılığı ilkesi ile beraber bilişsel

gelişimde refleks düzeyinde tepki verilen dönemden, zihinsel işlemlerin kullanılması

aşamasına geçiş olur. “İşlem Öncesi Dönem” ise, 2-7 yaş arasına denk düşen bilişsel

dönemdir. Çocuklar bu dönemde “ben” merkezci bir anlayışa sahiptirler. Mantıklı düşünme

işlemlerini henüz yapamadıklarından nesnelerin görüntülerinin etkisinde kalırlar. Bilişsel

yapı eşyaların korunumu ilkesini kavrama düzeyine ulaşamamıştır. Tek yönlü bir mantık

işleyişi söz konusudur ve hayal dünyaları çok geniştir. 7-11/12 yaş dönemine denk gelen

Somut İşlemler Döneminde” çocuk artık bilişsel potansiyellerini kullanmaya başlar.

“Eşyanın Korunumu” problemleri bu dönemde ortadan kalkar. Sınıflama ve sıralama

işlemleri başarıyla yapılır ve işlemler tersine çevrilebilinir. Bilişsel gelişimin en son evresi,

“Soyut İşlemler Dönemi” dir. Ergenlik döneminden başlar ve yetişkinlik dönemine doğru

yol alır. Bu gelişim dönemi içerisinde “Ben Merkezcilik” düşünce, tutum ve davranışlarına

da zaman zaman rastlanır ve soyut düşünce kapasitesi geliştiği için, şekillenen fikirler

kapsamında soyut kavramlara da yer verilir.

Vigotsky’nin

“Sosyal Yapılandırmacılık” ilkesi dil gelişiminin bilişsel gelişim açısından önemini ortaya

koymaktadır.

İnsanların parmak izleri kadar, öğrenmeleri de kendilerine özeldir. O halde

edinilen öğrenme değerlerinin de birbirinin aynısı olmaması gerekir.

Sigmund Freud’un psikanalitik temelli kişilik kuramı, kişilik gelişimini tanımlaması

açısından oldukça önemlidir. Bu yaklaşıma göre bebeklerde kişilik gelişimi farklı

aşamalardan geçer. “Oral, Anal, Fallik, Latans ve Genital” kişilik gelişimi dönemleri olarak

belirtilen beş gelişim aşamasının olduğu iddia edilmektedir. Bu kişilik gelişimi dönemlerine,

“Psikoseksüel Gelişim Dönemleri” adı verilmiştir. Yaşamın ilk altı yılına denk düşen

yukarıdaki kişilik gelişim dönemleri, geçirilen yaşantılar itibariyle oldukça önemlidir ve o

dönemde geçirilen yaşantıların izlerinin silinmesi pek mümkün değildir. Bu yüzden daha

sonra ve yetişkinlik yıllarındaki davranışlar etkilenmektedir. Erikson’da kişilik gelişimini

gelişim dönemleri içerisinde ve biyolojik temele dayalı olarak ele almıştır.

Kişiliğin

oluşmasında; olgunlaşmaya ilave olarak yaşantıların etkisi de göz ardı edilmemelidir. Her

bir gelişim döneminin bireye sunduğu bir karmaşa yumağı vardır ve bu karmaşa yumağının

üstesinden gelindiği ölçüde benlik yeni şeyler kazanır ve bir sonraki gelişim dönemine daha

güçlü olarak girer. Bu karmaşalar aşağıdaki gibi sıralanmıştır;

1-Temel güvene karşı güvensizlik (0-1 yaş)

2-Özerkliğe karşı kuşku ve utanç (2-4 yaş)

3-Girişimciliğe karşı suçluluk (4-6 yaş)

4-Çalışma ve başarılı olmaya karşı aşağılık duygusu (7-11 yaş)

5-Kimliğe karşı kimlik bocalaması (12-17 yaş)

6-Yakınlığa karşı uzaklık (ilk yetişkinlik dönemi)

7-Üreticiliğe karşı durgunluk (Yetişkinlik dönemi)

8-Benlik bütünlüğüne karşı umutsuzluk (olgunluk dönemi)

Rogers ve Maslow gibi hümanist yaklaşımcılar da, kişilik gelişimini “Benlik yapısı”

üzerinden açıklamaya çalışmışlardır. “Benlik Yapısını” benlik ve öz ben birlikte inşa

etmektedirler. Hümanist yaklaşıma göre; insanın benlik yapısının temelinde; kalıtsal miras

değerleri olarak doğuştan getirdiği; olumlu, iyi ve yaratıcı özellikleri bulunur. Bu özellikler

uygun yaşantılarla ortaya çıkar ve bireyin kendini gerçekleştirmesine katkı sağlar.

Çocuklar için değerler sisteminin oluşumu da aynı şekilde gelişimsel bir süreç

izlemektedir. Bu gelişim süreci bir başka ifadeyle “Ahlâk Gelişimi” dir. Öncelikli olarak

“Süper Ego” nun Psikanalitik kuram çerçevesinde oluşum süreci şeklinde ifade edilmiştir.

Kolberg ve Piaget, ahlâk gelişimini, bilişsel gelişimle paralel bir şekilde ele almışlardır.

Piaget, ahlâk gelişiminin iki gelişim döneminde gerçekleştiğini belirtmiş ve bu dönemler

arasında gerçekleşen gelişim süreçleri arasında hiyerarşik bir yapının ve her iki gelişim

dönemi arasında farklılıkların olduğunu belirtmiştir. Birincisi 11 yaşına kadar geçen ve dışa

bağlı olan dönemdir. Çocuklar ahlâki yargıları açısından çevrelerindeki otorite olan

figürlere bağımlılık gösterirler. İkinci evre olan daha ileri düzeydeki özerk döneme ayak

basan çocuklar, başkalarının değerlendirmelerinden çok kendi değerlendirmelerine göre

davranmaya başlarlar. Davranışlar arasında iyi – kötü ayrımına girerken davranışın arka

plânında yatan niyeti de dikkate alırlar. Kolberg ise ahlâk gelişimini; “gelenek öncesi,

geleneksel ve gelenek sonrası” olmak üzere üç aşamada ele almıştır. Burada da hiyerarşik

bir yapıdan bahsedilmektedir. Aşamaların her birisi kendisinden önceki ve kendisinden

sonraki gelişim dönemlerinin özelliklerin de gösterebilir. Aşamalar yaşanmadan bir üst

aşamaya geçilmez. Gelenek öncesi dönemde, birey kendi ihtiyaçlarını doyurmaya çalışır.

Öncelikli olarak pratik

becerilerin belirlenmesi ve basitten karmaşığa göre sıraya konulması, basit öğretimsel

tekniklerin nasıl kullanılacağı bilgisinin verilmesi (ödül, pekiştireç ve ipuçları önemlidir).

Çocuğun normal bir gelişime sahip olamayacağını öğrenmek anne baba için şok

etkisi yaratan bir etki oluşturacaktır. Bu durumun yaratacağı etki çok sevilen bir kişinin

ardından yas tutmaya benzer bir tepkidir. Bu süreç bir gün, bir ay ya da birkaç ay gibi kısa

sürede tamamlanmamaktadır. Bu süreç içinde özellikle anne babanın ve hatta yakın aile

üyelerinin farklı duygusal tepkiler yaşayacağını ifade etmek gerekir. Bunlar; “şok”, “inkâr”,

“suçluluk”, “kıskançlık”, “dışlama” ve “uyumdur”.



KARIŞIK DUYGU DURUMLARI VE BELİRSİZLİK

Çocuğunda gelişimle ilgili herhangi bir problem veya iletişim sorunu ile yüzleşmek

durumunda kalan çoğu aile, çocuğu anaokulu hatta ilkokul dönemine gelene kadar

belirleyici bir farklılık görmez veya görmek istemez. Belki yolunda gitmeyen bir şeyler

olduğu bellidir ancak, çocuk görünüş ve fiziksel olarak gayet sağlıklı ve normal gibidir.

Bu

dönemde ailelerin arayışı duruma vakıf bir uzmanın; “çocuğunuzun küçük bir problemi var

ve kısa süreli bir tedavi uygulayacağız. Vereceğim ilaçları düzenli şekilde alınca geçecektir”

şeklinde özetleyebileceğimiz ifadeler üzerine odaklaşmaktadır.

ŞOK

Devam eden belirsizlik içerisinde ailelerin çocuklarıyla ilişkili olarak ortaya çıkan

ciddi bir sorunun varlığını öğrenmeleri, onlara en azından şok duygusunu yaşatmaya

yetecektir. O an sözün bittiği ve tükenmişliğin kendisini gösterdiği bir andır. Artık iletişim

bandı kopmuştur ve sadece beden dili duyguları belirgin hale getirmeye başlamıştır. Çünkü

daha önce mükemmellik üzerine kurulan hayaller yıkılmış ve beyin paralel işlemleri

yapmakta zorlanmaya başlamıştır.

İNKÂR

Anne baba çaresiz bu şok durumundan çok önemli olan yardım ve psikolojik

destekle çıkabilirse, hızla etraftan bu problemin tanımı ve sebepleriyle ile ilgili bilgi

toplama işine yönelir. Farklı örneklere ulaşılarak kıyaslamalar yapılır. Yeni ve güncel bilgi

kaynaklarına ulaşmada internet ve yaşanmış örnekler önemli bir yer tutar. Bu bilgiler

çocuğun gösterdiği özellikler ile kıyaslanır. Benzerlikler bulunduğunda hayal kırıklıklarına

kapılma, duruma uymayan noktalar gözlendiğinde belki yanlış teşhis konmuş olabileceği

akla getirilerek rahatlamaya çalışılır. İnkâr en sık başvurulan tepki biçimidir. Anne-babalar

bu şekilde karşı taraftan gelebilecek olumsuz mesajların önüne geçmiş olacaklarını

düşünürler. Bu durum objektiflikle subjektiflik arasındaki farkı tam kavrayamamış

ebeveynlerin daha çok ortaya koyduğu tepki biçimi olabilir. Evlilik gerçekleşmeden önce hiçbir aday özürlü bir bireye sahip olmayı düşünemez

ve böyle bir durumun yaşamın en zorlu deneyimi olduğunu bilirler.