Aöf Dersleri Özetleri - Çıkmış Sorular - Sınav Soruları

AÖF Ders Özetleri Uygulamasına Hoş Geldiniz,Uygulamadan tam anlamıyla faydalanmak için üye olunuz.

Vize+Final Vergi Hukuku Ders Notları


#1
Vergi Hukukunun Genel Esasları I

Vergi hukukunun kapsamına hangi konular girer?

  • Vergi hukukunun, kapsamını geniş olarak kabul etmek gerekir. Yani vergi hukuku, sadece vergileri değil, harç, resim ve benzeri kamu gelirlerini de kapsar.• Vergi hukukunun yeni bir hukuk dalı olması nedeniyle, bu alanda bir kavram birliği yeni yeni sağlanmaya başlamıştır. Bu hukuk dalı ile ilgili olarak, mali hukuk, vergi mevzuatı ve vergi sistemi gibi kavramlar kullanılmıştır. Ancak, bu kavramların hiç birisi, vergi hukuku kavramını tam anlamıyla karşılayamamıştır. Ancak son zamanlarda, terminolojide uzun zamandır fikir birliği olmayan bu konuda, vergi hukuku kavramı benimsenmiş ve kullanılır hale gelmiştir.
Vergi hukuku, hukukun bütünlüğü içinde nasıl bir yere sahiptir?

  • Vergi hukukunun bağımsızlığı da, uzun zaman tartışıla gelmiştir. Kimileri vergi hukukunu, özel hukuk, kimileri de bu hukuk dalını kamu hukukunun önemli bir dalı olan idare hukuku içinde görmüşlerdir. Oysaki vergi hukuku, özel hukuk ve kamu hukukunun birçok ilke ve kavramlarından yararlanmakta ve kendine özgü ilke ve kuralları olması dolayısıyla da, bağımsız bir hukuk dalı olma niteliğini kazanmış bulunmaktadır.
Vergi hukuku diğer bilim dalları ile nasıl bir ilişki içindedir?

  • Vergi hukuku, multi-disipliner bir bilim dalıdır. Bu bakımdan, vergi hukuku, hukuk, kamu maliyesi ve muhasebe ile yakın ilişki halindedir.
  • Vergi hukukunun, kamu hukuku dallarından; anayasa hukuku, idare hukuku, ceza hukuku, uluslar arası hukuk, yargılama ve icra hukuku, özel hukuk dallarından da, medeni hukuk ve ticaret hukuku ile ilişkisi çok yakındır.
  • Vergi teorisinin, kamu maliyesinin önemli bir konusu olması dolayısıyla da vergi hukuku, bu bilim dalı ile iç içedir. Diğer yandan, kamu gelir ve giderlerinin denkleştirilmesinin incelendiği ve yine kamu maliyesinin ana alanlarından biri olan bütçe kanunuyla da vergi hukuku yakın ilişki içindedir.
  • Özellikle bazı vergilerin hesaplanması, bir muhasebe düzenini gerekli kılar. Gelirler üzerinden alınan gelir ve kurumlar vergisi, bu tür vergilerdendir. iyi bir muhasebe düzenine sahip olmadan, bilanço hazırlayarak beyanname dolduramaz. Bu açıdan da vergi hukukunun muhasebe ile de sıkı ilişkisi bulunmaktadır.
  • Özetle söylemek gerekirse vergi hukuku, hukuk, kamu maliyesi ve muhasebe üçgeni içinde, bağımsız bir hukuk dalıdır.
Vergi hukukunun bölümleri ve alt dalları nelerdir?

  • Vergi hukuku çeşitli açılardan sınıflandırılabilir. Ancak özelliği dolayısıyla bu hukuk dalını sınıflandırmak çok zordur. Son zamanlarda ileri sürülmüş olan genel vergi hukuku özel vergi hukuku ayrımının diğer ayrım türlerine oranla daha uygun olacağı kabul edilebilir.
  • Vergi hukuku kısımlara ayrılmıştır. Bu hukuk dalının kısımlarını; vergileme hukuku, vergiler hukuku, vergi ceza hukuku, vergi yargılama hukuku ve vergi icra hukuku olarak beşe ayırmak mümkündür.
Vergi Hukukunun Kaynakları

Vergi hukukunun kaynakları nelerdir?

  • Diğer hukuk dallarında olduğu gibi vergi hukukunun da; yasama, yürütme ve yargı organları tarafından çıkartılan kaynakları vardır.
  • Yasama organı tarafından çıkartılan kaynaklar; Anayasa, vergi kanunları, uluslararası vergi anlaşmaları dır. Verginin anayasal bir müessese olması dolayısıyla, Anayasa, bu hukuk dalının en önemli kaynağını meydana getirir. Kanunsuz vergi olmaması nedeniyle de, vergi kanunları, bu hukuk dalının diğer bir önemli kaynağını meydana getirir. Türk vergi sistemi içinde; gelirler üzerinden alınan vergilerle ilgili olarak, Gelir ve Kurumlar Vergisi Kanunları, servet ve servet transferiyle ilgili olarak, Emlak, Motorlu Taşıtlar, Veraset ve intikal Vergisi Kanunlarıyla taşıt alım vergisini düzenleyen Finansman Kanunu
ve harcama vergileriyle ilgili olarak da, Katma Değer ve Özel Tüketim Vergisi Kanunları yer almaktadır. Bunlar dışında harçlar, resim ve diğer vergileri düzenleyen bazı kanunlar da vergi sistemi içinde yer almaktadır.


  • Yürütme organı tarafından çıkartılan ve vergi hukukunun kaynaklarını meydana getiren düzenlemeler; kanun hükmünde kararnameler, Bakanlar Kurulu kararları, tüzükler, yönetmelikler ve genel tebliğler ile muktezalar genel yazılardır.
  • Vergi hukukunun yargı organınca ortaya konan kaynakları ise, Anayasa Mahkemesi kararları, Danıştay içtihadı birleştirme kararları ve diğer yargı kararlarıdır.
  • Doktrin ile örf ve adet ise geniş bir uygulama alanı bulamayan vergi hukuku kaynaklarıdır.
Vergi kanunlarının yer, zaman ve anlam bakımından uygulanması sırasında göz önünde tutulması gereken ilkeler nelerdir?

  • Vergi kanunlarının da, diğer kanunlarda olduğu gibi; yer zaman ve anlam bakımından uygulanması önem arz etmektedir. Özellikle uluslararası ilişkilerin arttığı günümüzde, vergi kanunlarının uygulanması bazı zorluklar doğurmaktadır. Son zamanlarda vergi kanunlarının çok sık değişmesi, aynı şekilde bu kanunların zaman bakımından da uygulanmasında bir takım istikrarsızlıklar yaratmaktadır. Vergi hukukunun yeni yeni gelişen bir hukuk dalı olması anlam bakımından uygulanmasını daha da güç hale getirmektedir. Yani vergi hukukunun uygulanmasını (yorumunu) önemli bir hale getirmektedir.
  • Bilindiği üzere vergi hukukunun anlam bakımından uygulanması, yani yorumu, son zamanlarda kanuni açıdan önemli gelişmeler göstermektedir. Özellikle ekonomik yorum, bu yönde atılmış önemli bir adımdır. Ekonomik yaşamın dinamikliği de, vergi kanunlarının sadece lafzı yorum yapılarak arzu edilen sonuçlara ulaşmayı zorlayacağa benzemektedir. Ancak, bugüne kadar, vergi uyuşmazlıklarını çözmeye yetkili yargı kuruluşları, özellikle vergi idaresi, vergi kanunilerini sadece lafzı bakımdan yorumlanmışlardır. Oysaki yapılması gereken esas yorum, amaçsal yorum olmalıdır
Mükellef ve Vergi Sorumlusu

Genel olarak hukukta kişi ve ehliyet kavramları ne anlama gelir ve bunlara ilişkin esaslar nelerdir?

  • Hukuki anlamda kişilik, haklara sahip olma ve borç yüklenme anlamına gelir. Kişiler, gerçek ve tüzel olmak üzere ikiye ayrılır.
  • Kişinin ehliyeti denilince hak ehliyeti ve hakları kullanma ehliyeti (fiil ehliyeti) akla gelir. Hak ehliyeti,yani hak sahibi olma yeteneği için kişi olmanın dışında bir şart aranmaz. Diğer bir deyişle, herkes hak ehliyetine sahiptir. Ancak, sahip olunan hakların kullanılabilmesi için bazı özelliklere sahip olmak gerekir.
Vergi mükellefi olmak ne demektir? Vergi mükellefi olmak bakımından kişi ve ehliyet kavramlarının özel bir anlamı var mıdır?

  • Mükellef, üzerine vergi borcu terettüp eden gerçek veya tüzel kişidir. Vergi hukukunda mükellef olabilmek için medeni haklardan yararlanma ehliyetine sahip olmak yeterlidir. Bu kavramı, geniş bir şekilde anlamak gerekir. Yani, gerçek ve tüzel kişiler vergi mükellefi olabileceği gibi, Türk tabiiyetinde veya yabancı tabiiyette olanlar da vergi mükellefi olabilirler.
  • Kişiler tarafından yapılan bir iş dolayısıyla mükellef olunabilmesi için bu işin hukuka aykırı bir iş olup olmaması da önemli değildir. Yani hukuka aykırı olarak yapılan işlerden elde edilen kazançlar nedeniyle de vergi mükellefi olunabilir.
  • Kimlerin vergi mükellefi oldukları, ilgili kanunlarda belirtilmiştir. Medeni hakları kullanma ehliyetine sahip olmayanlar ile tüzel kişilerin ve tüzel kişiliği olmayan teşekküllerin mükellef olmaları halinde, bunlara düşen ödevler; kanuni temsilciler, tüzel kişiliği olmayan teşekkülleri idare edenler veya bunların kanuni temsilcileri tarafından yerine getirilir.
Vergi hukukunda vergi sorumlusu ve sorumluluğa ilişkin düzenlemeler nelerdir?

  • Vergi sorumluları, yani yaptıkları veya yapacakları ödemelerden vergi kesmek zorunda olanlar, verginin tam olarak kesilip ödenmesinden ve bununla ilgili diğer ödevleri yerine getirmekten sorumludurlar. Ancak, vergi sorumluları, ödemiş oldukları vergileri,rücu ederek, asıl mükelleften alabilirler. Ancak vergi sorumlularının, ödemiş oldukları cezalar için rücu hakları bulunmamaktadır.
  • Küçük ve kısıtlıların vergi mükellefi veya sorumlusu olmaları halinde, bunlara düşen ödevler, kanuni temsilciler tarafından yerine getirilir. Kanuni temsilciler, üzerlerine düşen ödevleri yerine getirmedikleri taktirde, mükelleften alınamayan vergi ve cezalar için, yukarıda belirtilmiş olan hususlar geçerlidir. Ancak bu husus, parasal vergi cezaları için geçerli olup hürriyeti bağlayıcı cezaları kapsamamaktadır.
  • Tüzel kişilere ait vergileme ile ilgili ödevlerin yerine getirilmemesi dolayısıyla salınan vergi ve kesilen vergi cezaları, esas olarak, tüzel kişilerin mal varlığından alınır. Tüzel kişilerin mal varlığından alınamayan vergi ve parasal vergi cezaları, kanuni temsilcilerden alınır.
  • Buraya kadar sözü edilen sorumluluk halleri , müşterek sorumluluktur. Ancak vergi hukukunda, bazı hallerde müteselsil sorumluluk halleri de kabul edilmiştir.
  • Vergi hukukunda ilke olarak, vergi borcunun nakli kabul edilmemiştir. Ancak istisnai bazı hallerde, vergi borcunun nakli mümkün olabilmektedir.
Vergi Yönetimi

Maliye Bakanlığının görev ve yetkileri nelerdir?

  • Devletin alacaklarını tahsil etmek ve bu işlemlere ilişkin ortaya çıkacak uyuşmazlıklarda devleti temsil etmek görevi Maliye Bakanlığına verilmiştir. Maliye Bakanlığı bazı vergi, resim ve harçların tahsil yetkisini yerel yönetimlere devretmiştir. Maliye Bakanı na bağlı olarak Müsteşar ve müsteşar yardımcıları görev yapmaktadır.
Merkez örgütün organizasyon yapısı nasıldır ve görevleri nelerdir?

  • Maliye Bakanına bağlı olarak merkez örgütünde vergi işlemleri ile ilgili olarak Gelirler Genel Müdürlüğü; Maliye Teftiş Kurulu Başkanlığı; Hesap Uzmanları Kurulu Başkanlığı; Avrupa Birliği ve Dış ilişkiler Dairesi Başkanlığı; Baş Hukuk Müşavirliği ve Muhakemat Genel Müdürlüğü; Araştırma, Planlama ve Koordinasyon Kurulu Başkanlığı ve bunlara bağlı kuruluşlar görev yapmaktadır.
  • Merkez örgüt vergi kanunları, tüzük ve yönetmeliklerin hazırlanması ve uygulanmasını planlamaktadır.
Taşra Örgütünün oluşumu nasıldır ve görevleri nelerdir?

  • Taşra Örgütü Gelirler Bölge Müdürlükleri, il ve ilçe Örgütlerinden oluşmaktadır. fiu anda planlanan 12 Bölge Müdürlüğü olmasına karşın bunlardan altı tanesi faaliyette bulunmaktadır.
  • il örgütünün başı Defterdardır. Defterdara bağlı olarak illerde gelir müdürlükleri, vergi daireleri, muhasebat, milli emlak ve muhakemat birimleri, vergi dairesi başkanlıkları ve Bölge Müdürlüğü faaliyete geçmeyen illerde Vergi Denetmenleri Başkanlığı vardır.
  • Bağımsız vergi dairesi bulunmayan ilçelerde vergiye ilişkin görevler Mal Müdürü tarafından yerine getirilir. Mal müdürü ilçede en büyük maliye memurudur. Saymanlık görevini de üstlenmeleri nedeniyle Muhasebat Genel Müdürlüğüne bağlı olarak görev yaparlar.
Diğer örgütlerin kuruluşları nasıldır ve görevleri nelerdir?

  • Maliye Bakanlığına bağlı kuruluşlar dışında vergi toplayan diğer birimler de mevcuttur. Bu birimler yerel yönetimlerdir. Türkiye’de yerel yönetimler il özel idareleri, belediyeler ve köyler olmak üzere üçlü bir yapı halinde oluşmuştur. il özel idareleri, belediyeler ve köyler kendilerine devredilen yetkiler çerçevesinde bazı vergi, resim ve harçları tahsil ederler
Vergilendirme Süreci

Vergiyi doğuran olay ne demektir? Vergi hukuku açısından vergiyi doğuran olayın niteliğinin belirlenmesi niçin önemlidir?

  • Vergi süreci, çeşitli aşamalardan meydana gelir. Bu aşamalar; vergiyi doğuran olayın meydana gelmesi, verginin tarhı, verginin tahakkuku, verginin tebliği ve verginin tahsili aşamalarıdır.
  • Vergiyi doğuran olay, vergi kanunlarının vergiyi bağladıkları olayın vukuu veya hukuki durumun tekemmülü ile doğar. Yani, vergiyi doğuran olay, vergi mükellefi ile verginin konusu arasındaki ilişkinin meydana gelmesidir. Kanun, vergiyi doğuran olayı sadece vergi kanunlarının vergiyi bağladıkları olayın vukuuna bağlamamış, hukuki durumun tekemmülünü de bu kavram içine sokmuştur.
Vergi tarh yöntemleri nelerdir?

  • Vergiyi doğuran olaydan sonra, vergileme sürecinin ikinci ayağını, verginin tarhı meydana getirir. Verginin tarhı, vergi alacağının kanunlarda gösterilen matrah ve oranlar üzerinden vergi dairesi tarafından hesaplanarak, bu alacağı miktar itibariyle tespit etmektir.
  • Vergi Usul Kanunu çeşitli tarh usulleri getirmiştir. Bunların başlıcaları; beyana dayanan tarh, ikmalen vergi tarhı, resen vergi tarhı ve verginin idarece tarhıdır.
  • Beyana dayanan vergilerde matrah, mükellef tarafından tespit edilir ve beyanname ilgili vergi dairesine verir. Bildirilen bu beyan üzerine vergi dairesi vergiyi tarh eder.
  • ikmalen vergi tarhı, vergi tarh edildikten sonra bu vergiye ilişkin olarak meydana çıkan defter ve belgelere veya kanuni ölçülere dayanılarak tutarı tespit olunan matrah ve matrah farkı üzerinden alınacak verginin tarh edilmesidir.
  • Resen vergi tarhı, vergi matrahının; defter, kayıt ve belgelere veya kanuni ölçülere dayanılarak tespit edilememesi hallerinde başvurulan bir tarh çeşididir.
  • Verginin idarece tarhı ise, vergilerin idarece, belirli matrahlar üzerinden tarh edilmesidir.
Vergilendirme açısından önem taşıyan işlemler kimlere ve ne şekilde tebliğ edilir?

  • Tarh edilen verginin tahakkuk edebilmesi için, bunun, mükellef veya vergi sorumlularına tebliğ edilmesi gerekir.
Tahakkuk nedir? Tahakkuk ile tahsil arasında nasıl bir ilişki vardır?

  • Vergileme sürecinin diğer bir aşamasını da, tahakkuk aşaması meydana getirir. Tahakkuk, tarh ve tebliğ edilen verginin ödenmesi gereken bir safhaya gelmesidir.
  • Tahakkuk şekillerini başlıca; beyan üzerinden tarh edilen vergilerin tahakkuku, ikmalen ve resen tarh edilen vergilerin tahakkuku ve tahakkuku tahsile bağlı vergilerin tahakkuku şeklinde ayırmak gerekir.
Vergi Mükellefinin Ödevleri

Vergi mükelleflerinin ödevlerinden olan bildirimde bulunma ödevinin kapsamına neler girer?

  • Mükellefin ödevlerini iki ana noktada toplamak mümkündür. Mükellefin; birinci görevi, üzerine düşen vergi borcunu ödemesidir; ikinci görevi ise, kanunen yerine getirilmesi gereken diğer bazı mükellefiyetleri yapmaktır. Sözü edilen bu mükellefiyetler, daha çok şekli hususların yerine getirilmesidir.
  • şekli mükellefiyetlerden biri olan bildirimde bulunma ödevinin kapsamına işe başlama bildirimi, adres ve iş değişikliklerinin bildirilmesi ve işi bırakma bildirimi girer.
Türk vergi hukukunda defter tutma ödevine ilişkin düzenlemeler nelerdir?

  • Ticaret ve sanat erbabı, çiftçiler, serbest meslek erbabı, ticaret şirketleri, iktisadi kamu müesseseleri ile dernek ve vakışara ait iktisadi işletmeler, defter tutma zorunluluğundadırlar.
  • Tüccarlar defter tutma bakımından birinci sınıf tüccar ve ikinci sınıf tüccar olarak ikiye ayrılır. Kurumlar vergisi mükellefleri ve ticaret şirketleri birinci
sınıf tüccardırlar. Bunların dışında kalanların sınıfları iş hacmi ile ilgili ölçülere göre belirlenir.

Türk vergi hukukunda belge düzenine, defter ve belgelerin muhafazasına ve diğer vergi ödevlerine ilişkin hükümler nelerdir?

  • Vergi mükellefleri fatura, gider pusulası, müstahsil makbuzu, perakende satış vesikaları, serbest meslek makbuzu gibi belgeleri kanunda öngörülen durumlarda düzenlemek ve bunları belli bir süre muhafaza ederek, yetkililer tarafından istendiğinde ibraz etmek zorundadırlar.
  • Defter ve belge düzenine uymanın yanı sıra, mükelleflerin ekim sayım beyanında bulunmak, vergi levhası asmak ve beyannamelerini tasdik ettirmek gibi başka ödevleri de vardır
Vergi Mükellefinin Hakları

Genel olarak hukuk teorisinde hak kavramı nasıl tanımlanır ve sınıflandırılır?

  • Genel olarak hak, hukuk düzeni tarafından kişilere tanınan bir davranış imkanını, bir yetkiyi ifade eder. Hak kavramının üç unsuru vardır. Yetki unsuru, hak sahibine bir şeyi yapabilme yetkisini verir. Hakkın ikinci unsuru, hak sahibine olumlu veya olumsuz bir talepte bulunma olanağının tanınmasıdır. Üçüncü unsur ise, hakka saygı gösterme zorunluluğunun bulunmasıdır.
  • Haklar kamu hukukundan doğan haklar, özel hukuktan doğan haklar ve insan hakları biçiminde sınıflandırılabilir.
Vergi mükellefinin haklarının kuramsal temelleri nelerdir?

  • Mükellef hakları konusunun özünde vergi yönetimine mükellef perspektifinden bakılması yatmaktadır. Vergi oranlarının düşürülmesinden doğabilecek gelir kayıplarını azaltmak amacıyla, genel vergi matrahlarının genişletilebilmesi ve yeni teknolojik gelişmelerin vergi uygulamasında ortaya çıkardığı sorunların çözümlenebilmesi, sadece denetim ve ceza kesmek gibi zorlayıcı ve hükümetlere siyasi planda oy kaybettirici araçlarla, zor görünmektedir. Mükellef hakları yaklaşımı, bütün bu sorunların üstesinden gelinmesinde mükelleflerin desteğini sağladığı için bir kolaylık sağlamaktadır. Çünkü, araştırmalar göstermiştir ki, mükellefler vergi yönetimlerinin kolaylaştırıcı ve yapıcı yaklaşımlarına olumlu tepkiler vermektedirler.
  • Anayasada doğrudan mükellef haklarına değinen bir hüküm bulunmamakla birlikte, vergilerin kanuniliği ve temel hak ve özgürlüklere ilişkin anayasal ilkeler, mükellef haklarının da temelini oluşturmaktadır.
  • Mükellef hakları, vergi mükelleflerine olumlu ya da olumsuz bir talepte bulunma yetkisi veren ve ihlal edildiğinde hukuki korunma sağlayan haklardır.
  • Mükellef hakları, temel kanuni haklar ve ikincil kanuni haklar şeklinde iki ana grup içinde sınıflandırılabilir. Temel kanuni haklar, kanun yapma süreci ve bir vergi kanununu meşru kılan ilkeler üzerinde odaklanırlar. ikincil kanuni haklar, “kanuna uygun davranma çabası içinde olan ve vergi yönetiminin, tahsil ve icra sürecinin rutin işleyişinde adalet ve verimlilik görmek isteyen pek çok mükellefin doğal haklarını” içerir.
Türk vergi hukukunda temel mükellef hakları nelerdir?

  • Türk vergi hukukunda belli başlı mükellef hakları şunlardır:
– Bilgi alma hakkı: Bu hak, mükelleflerin vergi sisteminin işleyişi ve pozitif vergi hukukunu oluşturan kurallar düzeni konusunda genel olarak bilgilendirilmesini ve kendilerine ilişkin vergisel işlemlerin dayanaklarını öğrenebilmesini olanaklı kılar. – Vergi mükellefinin özel hayatının gizliliği: Bu hak, mükelleflere, vergi yönetiminden gereksiz yere özel hayatlarının gizliliğini ihlal etmemelerini isteme yetkisini verir. Uygulamada bu hak, mükelleflerin ev ve işyerlerinde makul olmayan gerekçelere dayanılarak arama yapılmasının ve ödenmesi gereken vergi miktarının belirlenmesi ile ilgisi olmayan bilgilerin istenmesinin önlenmesi şeklinde yorumlanmaktadır. Türk hukukunda mükelleflerin ev ve iş yerlerinde, usulüne uygun olarak alınmış bir yargıç kararı olmadıkça arama yapılamaz.

– Vergi mükellefine ilişkin bilgilerin gizliliği: Bu hak, vergi yönetiminin sahip olduğu yetkiler çerçevesinde elde ettiği bilgileri gizli tutmasını ve bunları yalnızca vergi kanunlarında öngörülmüş amaçlar için kullanmasını garanti eder. Vergi mükelleflerinin kişisel ve ticari sırlarının, vergilendirme alanında görev yapan kamu görevlilerince açığa vurulması başka ülkelerde olduğu gibi, bizim ülkemizde de ağır cezalarla cezalandırılmıştır.

– Vergi yönetiminin kararlarının gözden geçirilmesini isteme hakkı: Mükellefler kendileri hakkında alınan kararların ve yapılan işlemlerin gözden geçirilmesini ve düzeltilmesini ya da geri alınmasını isteme hakkına sahiptirler.

– Yargı yoluna başvurma hakkı: Mükellefler vergi yönetimince yapılan işlemlere karşı yargı organları na başvurarak haklarını arama özgürlüğüne sahiptirler

Vergi Hukukunda Süreler

Vergi hukukunda süreler nasıl sınıflandırılır?

  • Vergi hukukunda süreler, süreyi koyan organ açısından sınıflandırıldığında kanuni süreler, idari süreler ve yargısal süreler olmak üzere üç grupta
toplanabilir.

  • Sürelerin hukuki nitelikleri açısından yapılan sınıflandırmada, öngörülen süreye uyulmaması durumunda doğacak hukuki sonuçlar esas alınır. Bu ayırıma göre süreleri hak düşürücü süreler, vergi ödevlerine ilişkin süreler, düzenleyici süreler ve zaman aşımı süreleri biçiminde sınışandırabiliriz.
Vergi hukukunda sürelerin hesaplanmasına ilişkin kurallar nelerdir?

  • Süre gün olarak belirlenmişse ilgili kişiye tebligatın yapıldığı günü izleyen günden itibaren süre işlemeye başlar ve sürenin son günü mesai saati bitiminde süre sona erer.
  • Süre hafta ya da ay olarak belirlenmişse, başladığı güne son hafta ya da ayda karşılık gelen günün tatil saatinde biter. Sürenin bittiği ayda, başladığı güne karşılık gelen bir gün yoksa süre, o ayın son gününün tatil saatinde biter.
  • Sonu belli bir günle belirlenen sürelerde süre, o günün tatil saatinde biter.
  • Resmi tatil günleri süreye dahildir. Ancak, sürenin son günü, resmi tatile rastlarsa tatili izleyen ilk iş gününün tatil saatinde süre biter.
Vergi hukukunda sürelerin işlemesine engel olan nedenler ve sürelerin uzamasına yol açan durumlar nelerdir?

  • Sürelerin işlemesine engel olan durumlardan ilki mücbir sebeplerdir. Mücbir sebepler, kişilerin önceden öngörebilmelerine olanak bulunmayan ve bu nedenle önüne geçilmesi mümkün bulunmayan, dış etkiler sonucu meydana gelen olayları ifade eder.
  • Vergi Usul Kanununda vergi ödevlerinin yerine getirilmesine engel olacak derecede ağır kaza, ağır hastalık ve tutukluluk, doğal afetler, kişinin iradesi dışında belli bir yerde bulunamayışı, defter ve belgelerinin elinden çıkmış bulunması gibi haller mücbir
sebep olarak sayılmıştır.

  • Mücbir sebebin meydana geldiği kanıtlandığı takdirde sürelerin işlemesi durur ve mücbir sebep ortadan kalktıktan sonra süreler kaldığı yerden işlemeye devam eder.
  • Mücbir sebep niteliğinde olmasa bile, zor duruma düşmeleri nedeniyle vergi ödevlerini yerine getiremeyenlere Maliye Bakanlığınca kanuni sürenin bir katını aşmamak üzere uygun bir süre verilebilir.
  • Ölüm halinde de mirasçılara geçen ödevlerin yerine getirilmesinde bildirme ve beyanname verme sürelerine üç ay eklenir
Vergi Borcunun Sona Ermesi

Vergi Hukuku 178 Terkin ne demektir?

  • Terkin kavramı, belirli hukuki sebeplere dayanarak “vergi alacağını ve cezalarını bütün hukuki sonuçlarıyla ortadan kaldıran bir idari işlemi” ifade eder.
  • Bir vergi borcunun çeşitli nedenlerle terkin edilmesi mümkündür. Vergi Usul Kanunu ve Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunda doğal afetler nedeniyle varlıklarını kaybeden kişilerin borçlarının hangi koşullarla terkin edileceği özel olarak düzenlenmiştir.
  • Vergi Usul Kanununa göre yangın, yer sarsıntısı, yer kayması, su basması, kuraklık, don, zararlı hayvan ve haşarat istilası ve bunlara benzeyen afetler yüzünden varlıklarının en az üçte birini kaybeden mükelleflerin bu afetlerin zarar verdiği gelir kaynaklarıyla ilgili bulunan vergi borçları ve vergi cezaları; mahsüllerinin en az üçte birini kaybeden mükelleflerin, afete maruz arazi için zararın tahakkuk ettiği hasat ve devşirme zamanına denk gelen yıla ait olarak tahakkuk ettirilen Arazi Vergisi borçları ve vergi cezaları zararla orantılı olarak Maliye Bakanlığınca kısmen ya da tamamen terkin olunur.
Vergi aşarının vergi hukukundaki yeri nedir? Niçin bir vergi affına başvurulur? Bir vergi affı uygulamasının başarılı olması için gerekli koşullar nelerdir?

  • Vergi affı uygulamalarının temelinde siyasi, idari, mali ve ekonomik nedenler yatmaktadır. Uygulama sıklığı açısından vergi aşarına ceza hukuku anlamındaki aşardan daha fazla başvurulmaktadır.
  • Vergi aşarı günümüzde, gelir yönetiminin bir aracı olarak kullanılabilmektedir. Vergi yönetiminin bütün çabalarına karşın, tahsil edilemeyen vergiler af yoluyla tahsil edilmeye çalışılmaktadır. Bunun için, genelde, vergi aslının ödenmesi koşuluyla cezalardan ya da gecikme zamlarından vazgeçilmektedir.
  • Bir vergi affı uygulamasının başarılı olabilmesi için bazı koşullara uyulması gerekir. Ancak, vergi aşarının yapısındaki belirsizlik nedeniyle bu koşullara uyulması da başarıyı garanti etmez. Bu koşullar şunlardır:
– Vergi aşarına sık sık başvurulmamalıdır.

– Vergi aşarı, tek başına değil vergi sistemini güçlendirici önlemlerle eşzamanlı yürütülmelidir.

– Sağlanacak bağışıklıklar affa katılımı teşvik edici düzeyde olmalıdır.

– Af dönemi ne çok kısa, ne de gereğinden uzun olmalıdır.

– Affın tanıtılmasına ve halkla ilişkilere önem verilmelidir

Vergi Denetimi
Denetim nedir ve vergi denetimi türleri nelerden oluşmaktadır?

  • Vergi denetimi vergi kanunlarıyla vergiye tabi tutulan gerçek kişi ve kuruluşların vergiye ilişkin işlemlerinin tam olarak kavranabilmesine ve vergi yönetimiyle mükelleflerin, var olan vergi sisteminde yer alan ilke ve kurallara uygun davranıp davranmadıklarını belirlemeye yönelik olan ve vergi idaresi tarafından yapılan işlemlerin tümü olarak tanımlanabilir. Diğer bir tanıma göre vergi denetimi kanuni, bilimsel, düşünsel yöntemlerle önceden belirlenen kurallardan hareket edilerek, işlemlerin ve mevcut uygulamaların bu kurallara uygunluğunun araştırılması, uyumsuzlukların giderilmesi için yapılan incelemelerdir. Vergi Usul Kanununun 138. Maddesindeyse vergi incelemesi “ödenmesi gereken vergilerin doğruluğunu araştırmak, tespit etmek ve sağlamaktır.” biçiminde tanımlanmaktadır.
  • Vergi denetiminin amacı, bir yandan vergi idaresini düzenli ve mevzuata uygun bir şekilde çalışmaya yönlendirmek; diğer taraftan da mükellefleri doğru bildirimde bulunmaya yönelterek vergi kaybını önlemektir. Vergi denetiminin bu dar amacı dışında mali, ekonomik ve hukuki amaçları da bulunmaktadır.
  • Denetim türleri üç başlık altında incelenebilir. Bunlar mali tabloların denetimi, uygunluk denetimi ve faaliyet denetimidir.
Denetim standartları neleri kapsamaktadır?

  • Denetim standartları, denetçinin denetim başarısının, kalitesinin, ölçüsünü oluşturur. Denetim Standartları, bir anlamda denetimin temel yapısını oluşturmaktadır. Denetim standartları, bir yandan denetçinin niteliklerini ortaya koyarken, diğer taraftan da bu denetçinin, denetim sırasında izlemesi gereken yolu ortaya koyar ve denetçi için denetim sürecinin nihai ürünü olan denetim raporunun da niteliğini belirler.
  • Genel kabul görmüş denetim standartları, nitelikli bir denetimin temel koşullarını ortaya koyan üç grup standarttan oluşur: Genel Standartlar, Çalışma Alanı Standartları ve Raporlama Standartlarıdır.
Ülkemizde uygulanan denetime ilişkin meslek kanununun içeriği nedir?

  • Ülkemizdeki işletmelerde faaliyetlerin ve işlemlerin sağlıklı ve güvenilir bir şekilde işleyişini sağlamak, faaliyet sonuçlarını ilgili mevzuat çerçevesinde denetlemeye, değerlendirmeye tabi tutarak gerçek durumu ilgililerin ve resmi mercilerin yararına tarafsız bir biçimde sunmak ve yüksek mesleki standartları gerçekleştirmek ve Serbest Muhasebeci, Serbest Muhasebeci ve Mali Müşavir ve Yeminli Mali Müşavirlik meslekleri ve hizmetleriyle bu mesleklere ilişkin Odaların kurulması amacıyla 1989 yılında 3568 Sayılı Serbest Muhasebecilik, Serbest Muhasebecilik ve Yeminki Mali Müşavirlik Kanunu çıkartılmıştır. Kanunda öngörülen şartları taşıyanlar serbest muhasebeci, mali müşavir ve yeminli mali müşavir olabilirler
Vergi Suç ve Cezaları

Genel olarak suç ve cezalardan ne anlamak gerekir? Bu bağlamda vergi suç ve cezaları kavramları neyi ifade eder?

  • Pozitif hukuka göre suç, cezai müeyyide ile korunan normlara uymama şeklinde tanımlanmaktadır. Ceza ise suç işleyen kimse hakkında, toplum adına düzenlenerek uygulanan kanuni müeyyidedir. Ceza hukuku anlamında bir fiilin suç sayılabilmesi için kanunda açık bir şekilde belirtilmiş olması ve karşılığında da bir cezanın konmuş olması gerekir.
Türkiye’de vergi suç ve cezaları nelerdir?

  • Vergi suç ve cezalarına ilişkin kurallar esas olarak Vergi Usul Kanunu’nda düzenlenmiştir. Ancak işlenen suçların niteliğine göre ceza hukuku ilkeleri de göz önünde bulundurulmaktadır.
  • Vergi suçları, vergi kanunlarına aykırı davranışın sonucuna göre idari vergi suçları ve kamusal nitelik taşıyan diğer vergi suçları olarak ikiye ayrılmaktadır. idari vergi suçları, vergi ziyaına (kaybına) neden olacak şekilde vergi kanunlarına aykırı davranılmasını ifade eder. Yaptırımları parasaldır. idari vergi suçları, vergi ziyaı suçu ve usulsüzlük suçu olarak ikili bir ayırıma tabi tutulmuştur. Usulsüzlük suçları, genel usulsüzlük ve özel usulsüzlük olarak iki kısımda incelenir. Genel usulsüzlükler de birinci ve ikinci derece usulsüzlükler olarak gruplandırılır.
  • Kamusal nitelik taşıyan diğer vergi suçları, kamu düzenini bozucu nitelikteki fiillerin ortaya çıkardığı suçlardır. Kamusal nitelik taşıyan vergi suçlarına uygulanacak cezalar, hürriyeti bağlayıcı türden cezalardır. Ancak, bu cezaların bir kısmı para cezasına çevrilebilmektedir. VUK’nda, kamusal nitelik taşıyan suçlar kaçakçılık, bilgi vermekten çekinme, vergi mahremiyetinin ihlâli ve mükelleflerin özel iş- lerini yapmak olarak düzenlenmiştir.
Vergi cezalarının uygulanmasında gözetilen genel esaslar nelerdir?

  • Vergi cezalarının uygulanmasında cezalandırma işlemi, fiillerin tekliği, çokluğu, fiil ayrılığı, suçların birleşmesi ve tekrarlanmasına göre farklılıklar göstermektedir.
Vergi cezalarını ortadan kaldıran nedenler nelerdir?

  • Vergi cezaları ödeme, yanılma, pişmanlık ve ıslah, ölüm, zorunlu nedenler (mücbir sebepler), zamanaşımı, vergi cezalarında yapılan hatalarla tamamen ortadan kalkarken, uzlaşma ve cezalarda indirim yoluyla da kısmen ortadan kalkabilmektedir