Aöf Dersleri Özetleri - Çıkmış Sorular - Sınav Soruları

AÖF Ders Özetleri Uygulamasına Hoş Geldiniz,Uygulamadan tam anlamıyla faydalanmak için üye olunuz.

Final Sağlık Kurumlarında Finansal Yönetim Final Ders Özeti


admin

Administrator
Yönetici
Admin
#1
ÜNİTE-5
Sağlık Ekonomisi ve Sağlık Politikaları

Üretim, verimlilik, eşitsizlikler ve rekabet gibi konular sağlık ekonomisinin alanına girmektedir. Bir bakıma sağlık sisteminin şekillenmesinde rol alan kamu ve özel sektörün verimli, maliyet etkili ve hakkaniyetli davranış sergilemelerini sağlayacak düzenlemeler, yeni teknolojilerin değerlendirilmesi, fiyat politikaları, sağlık sigortacılığı, kamu ve özel sektör yatırımları ile stratejik davranış biçimi gibi ana sağlık politikaları sağlık ekonomisinin araştırma konularıdır.


SAĞLIK SİSTEMİNİN TEMEL FONKSİYONLARI
Dünya Sağlık Örgütü tarafından hazırlanan 2000 yılı Dünya Sağlık Raporu, sağlık sistem inin dört ana
fonksiyonundan söz etmektedir. Sağlık sisteminin ana fonksiyonlardan birincisi denetleme, planlama,

politika üretme gibi anlamlar verebileceğimiz liderlik (vekilharçlık) ve yönetişim görevi, ikincisi altyapı ve
insan kaynaklarını esas alan kaynak geliştirilmesi, üçüncüsü bireysel ve toplumsal alandaki bütün hizmetleri
kapsayacak şekilde sağlık hizmetinin sunumu ve dördüncüsü de sağlık sisteminin finansmanıdır.


Sağlık Sisteminde Liderlik

Dönüşüm Liderliği

Dönüşüm liderliği yukarıda sözünü ettiğimiz hususların yanında, strateji geliştirebilmeyi, hızlı karar verebilmeyi, risk alabilmeyi ve sonuca odaklı adanmış bir ekibi motive etmeyi gerektirmektedir. Ancak dönüşümün başarılı olması bu icra basamaklarından öte, bütün toplumu hedefe yönlendirmeye ve dönüşümün benimsenmesini sağlamaya bağlıdır.

Dönüşüm liderliği üç kategoride ele alınmaktadır: yönetişim, düzenleme-kural koyma ve verinin enformasyona ve nihayet bilgiye dönüştürülerek kullanılması.

Bütün sistemin tasarımı ve sürdürülebilirliğinin sorumluluğunun üstlenilmesi, şeffaflık ve hesap verebilirlik dönüşüm liderliğinde kritik hususlardır.


Sağlık Sisteminde Yönetim Bilişimi

İzlenmesi gereken kronik hasta sayısındaki artışlar, sağlığın geliştirilmesi politikaları, sağlık harcamalarının gittikçe artıyor olması, hastane ve özellikle yoğun bakım yatış taleplerinin artması, evde bakım, hizmete uzaktan erişim ihtiyacının daha fazla olması, küresel vatandaşlık, risk yönetimi, toplum sağlığının korunmasında erken uyarı sistemlerine ihtiyaç duyulması, bilginin çok hızlı artıyor olması ve gelişen İnternet teknolojisi sayesinde ortaya çıkan sanal çalışma ortamları sağlık bilişimini geleceğin sağlık yönetiminin en temel vazgeçilmez unsuru hâline getirmiştir.

Sağlık Sisteminde Kaynak Geliştirme

Sağlık sisteminin temel fonksiyonlarından bir diğeri, altyapı ve insan kaynaklarını esas alan kaynak geliştirmedir. Simdi sırasıyla sağlık sektörüne kaynak geliştirmede etkili olan unsurları inceleyelim.

Nitelikli İnsan Gücü

Sağlık Personelinin Göçü

Sağlık Mesleklerinde Kesişim ve Görev Kayması

Yaslı Bakımı ve insan Kaynağı;

Geriatriden başka genel dahiliye, kardiyoloji, romatoloji, gögüs hastalıkları, fizik tedavi ve rehabilitasyon, onkoloji, Alzheimer ve Parkinson gibi hastalıklara odaklanan kognitif nöroloji gibi tıp dalları da yaslanan nüfusla birlikte gelecekte önemi artan tıp disiplinleri olacaktır. Bu arada gerontologlar, fizyoterapistler, yaslı


bakım görevlileri, evde bakım görevlileri ve is uğraş terapistleri gelecekte daha fazla aranan meslekler mensupları olacaktır.


Sağlık Hizmet Sunumunda Anlayış Değişikliği

OECD 2013 verilerine OECD ülkelerinde ortalama kişi bası yılda sağlık sisteminden yararlanma, diğer bir deyişle ortalama kişi bası doktora başvuru sayısı 6,7’dir. Türkiye’de ise bu veri 8,2 dir. Türkiye’den daha fazla doktora başvuruya sahip olan ülkeler ise Rusya (9,4), Almanya (9,7), Slovakya (11), Çek Cumhuriyeti (11,1), Macaristan (11,8), Japonya (13,1) ve Kore’dir (13,2). Başvuru sayısının en düşük olduğu ülkelerin arasında İsveç (3), Meksika (2,7), Brezilya (2,7) ve Güney Afrika’nın (2,5) olduğu görülmektedir.

Günümüz toplumlarının refah düzeyi, kültürel farklılaşma, sağlık sistemlerinin genel yaklaşımı, demografik değişim, sağlık kuruluşlarının isleyiş ve finansman modeli, sosyal güvenlik sistemi ve kamu politikaları ile günümüzün teknoloji ağırlıklı çağdaş hayat tarzı gibi birçok unsurun sağlık hizmet talebi üzerine etkisi bilinmektedir.


Kamu sağlık politikalarının tasarlanmasında önemli olan bu değişimde rol alan hususların baslıcaları aşağıda verilmiştir.
Toplumsal Algı ve Anlayış Değişikliği

Sağlık Hizmeti Anlayış ve Yöntemlerinde Değişme

Yaslanma ve Kronik Hastalıklar

Sağlık Hizmetlerinde Piyasa Etkisi

Sosyal Güvenlik Politikalarının Etkisi

İletişim Kanallarının Yaygınlığı

Şehirleşme ve Modern Hayat

Popülist Politikalar

Arzın Talep Oluşturması


Birinci Basamak Sağlık Hizmetleri

Ülkemizde 1946’da temeli atılan, 1960’larda şekillenen ve aile hekimliğine dayalı son dönem sağlık politikaları ile yeni bir dinamizm kazanan birinci basamak sağlık ağının gelecekte gittikçe artan oranda önem kazanacağını umuyoruz.

Sağlık Sisteminin Finansmanı
Sağlık sisteminin ana omurgasını sağlık finansmanı oluşturmaktadır.

Dünya Sağlık Örgütü tarafından yayımlanan Dünya Sağlık Raporu 2000, liderlik, kaynak geliştirme ve hizmet sunumu ile birlikte sağlık finansmanını sağlık sisteminin dört ana fonksiyonundan biri olarak tanımlamaktadır.

Bu raporda sağlık sisteminin ara hedefleri ve nihai hedefleri arasından doğrudan sağlık finansmanı alanına giren hedefler söyle sıralanmıştır:

Finansal risklere karsı koruma sağlamak,
Sağlık sisteminin finansman yükünün olabildiğince hakkaniyetli dağıtılmasını temin etmek,
Sağlık hizmetlerinden ihtiyaca göre hakkaniyet ölçüsünde yararlanılmasını sağlamak,
Sağlık harcamalarında saydamlık ve hesap verebilirliği temin etmek,

Hizmet sunumunda kalite ve verimliliği teşvik etmek ve sağlık finansman sisteminin yönetim verimliliğini oluşturmak.





Finansal Riskten Korunma ve Yük Paylaşımında Hakkaniyet

Sağlık finansmanının ana hedeflerinden biri olan finansal risklere karsı koruma, insanların sağlık hizmeti alırken katastrofik harcama yapmamaları, yoksullaşmamaları ve kendi sağlık talepleri ile ekonomik refahları arasında tercih yapmak zorunda kalmamaları olarak tarif edilmektedir. Dolayısıyla finansal koruma sağlık hizmet almaktan dolayı katastrofik harcama yapmayı ve yoksullaşmayı önleyecek bir amaç gütmektedir. Finansal yükün hakkaniyetli dağıtılması olarak ifade edilen sağlık finansmanının diğer ana hedefinde söz konusu olan finansal yük ya doğrudan hizmet alırken cepten ödeme veya sağlık sigortası için yapılan ön ödemelerden oluşmakta, ya da dolaylı olarak genel vergi yükünden oluşmaktadır.


Kalite ve Verimlilik

Hizmet sunumunda kalite ve verimliliği teşvik etmek, sistemin hedefleri arasında yer almaktadır. Sağlık sisteminde liderlik, fiziksel şartlar, sağlık insan kaynağı, hizmet sunum standartları ve nihayet sağlık finansmanı, sağlık hizmetlerinde verimlilik ve kaliteyi teşvik edecek unsurlardır.

Finansman Modelleri

Genelde sağlık finansman modelleri, kaynağın toplanış biçimi esas alınarak vergi tabanlı ya da prim esaslı olmasına göre ayrıştırılmaktadır. Tarihsel sürece baktığımızda Beveridge, Bismarck, Semashko gibi adlarla anılan finans kaynağı temelli bu modellerin bugün için kıyaslamasını yapmak çok kolay değildir.


Kapsayıcılık

Sağlık finansmanının kaynak modeli ne olursa olsun, sosyal güvenlik kapsamında temin edilen sağlık hizmetinin iyi ve gerçekçi tanımının yapılmış olması sistemin sürdürülebilirliği açısından önemlidir. Kapsama alınan nüfus kadar kapsam içine alınıp teminat garantisi verilen sağlık hizmetleri de sağlık sisteminin performansına yansımaktadır.

Sağlık ekonomisi açısından kapsayıcılık üç boyutta ele alınmaktadır:

Sosyal güvenlik şemsiyesi altına giren, diğer bir deyişle aldığı sağlık hizmetinin bedeli toplanan finansman havuzundan karşılanan nüfus,
Bedelinin karşılanması garanti edilen sağlık hizmetlerinin kapsamı ve
Hizmetlerin karşılığı olarak ödenen bedel.

Maliyet Paylaşımı

Sağlık hizmetinin bedelinin karşılanmasında sosyal güvenlik sistemi ile hizmet alan hastanın maliyet paylaşımı kritik bir konudur. Bu paylaşım hastanın hizmet anında katkı payı ödemesi seklinde doğrudan paylaşım seklinde olabildiği gibi, hastaların hizmetlere erişiminin zorlaştırılması ve bekleme listelerinin oluşturulması gibi dolaylı yollarla da yapılabildiği ileri sürülmektedir.


Kontrolsüz Sağlık Harcamaları

Sağlık harcamaları, harcadıkça artmaya devam eder. Toplumun risklerden korunması, sağlıklı hayat

biçiminin teşviki, hastalanmadan önlemeye yönelik tedbirler, kaçınılmaz hastalıkların komplikasyonlarının önlenmesi, hastalık yönetimi, akılcı ilaç kullanımı gibi çalışmalar eğer hakkıyla başarılı bir şekilde yapılabilirse, sağlık harcamalarının kontrolsüz artısını önlemeye yarayacaktır.

Sağlık harcamaları ile elde edilen sağlık çıktılarının her zaman paralel olmadığı gerçeği, bu durumu yansıtmaktadır. Politika yapıcıların en dikkatli davranmaları gereken nokta burasıdır.

Sağlık harcamalarının sürdürülebilirliğini riske eden önemli hususun, sosyal refah üzerine önemli bir baskı yapmakta olan emeklilik ve kronik hasta bakımı harcamaları olduğu bilinmektedir. Bu harcamalar bazı Avrupa ülkelerinde hızla artmaktadır.

Bağımlılık oranları (15 yas altı ve 65 yas üstü insanların toplam nüfusa oranı) %40’lardan %55’lere doğru çıkmaktadır.


Finansal Sürdürülebilirlik
Sağlık hizmetleri, daha iyi verildikçe ihtiyacı azalan değil artan bir hizmettir.

Öncelikle sağlığı bir kaynak tüketme alanı görme zafiyetinden, saplantısından kurtulmamız gerekiyor. Kaynakları verimli kullanmak kaydıyla sağlığa ne kadar yatırım yapılırsa toplumun sağlık düzeyi o denli yükseltilebilir. Sağlığa yapılan yatırım bir harcama kalemi olduğu kadar, toplumun gelişmesini ve kalkınmasını hızlandırıcı rol oynamaktadır.

Sağlık sektörü kaynak tüketen bir alan olduğu kadar, en çok ve en hızlı kaynak üreten bir alandır da. Sağlık finans yönetiminde şeffaflık ve hesap verme gibi ilkeler gözetilerek sürdürülebilir bir model ortaya konsa bile, sağlık sisteminin ana hedeflerinin göz ardı edilmesi ya da hedeflerden sapma olması riski her zaman mevcuttur.

Yönetimler her zaman bu hedeflerden sapmak için yeterince mazeret bulabilmektedir. Bu mazeretlerin en belirgin olanı bütçe kısıtlılığıdır.

Hesap Verebilirlik

Sağlık sisteminde hesap verebilir olma, bütüncül ve şeffaf bir şekilde hesap verme, politikaların dönüşümünü kolaylaştırıcı bir güç olmakta ve sağlıkta yapılan reformların halk tarafından benimsenip desteklenmesine katkı sağlamaktadır.








ÜNİTE-6
Küreselleşme ve Sağlık Ekonomisi

OECD (Ekonomik Kalkınma ve Is birliği Örgütü) tarafından yapılan tanıma göre küreselleşme; mal ve hizmet piyasalarının, üretim araçlarının, finansal sistemlerin, rekabetin, kurumların, teknolojinin ve sektörler in giderek daha uluslararası bir hale gelmesidir.

Küreselleşme kavramının özellikle 1980’ler itibarıyla daha çok gündeme gelmiş olmasında, bu dönemde ticaret, finans ve beşerî sermaye akımlarının kolaylaşması ve sıklaşması etkili olmuştur. Tüm bunların arka planında ise Internet basta olmak üzere, iletişim kanallarındaki gelişmeler de önemli rol oynamıştır. Bununla beraber, küreselleşmen in siyasi, kültürel ve çevresel boyutlar taşıdığı gerçeğinin de altını özellikle çizmek gerekir.


Küreselleşmenin Temel Dinamikleri

IMF (Uluslararası Para Fonu) tarafından 2000 yılında yapılan bir sınıflandırma da, küreselleşmeyi tetikleyen olgular açısından benzer bir çerçeve çizmektedir. Buna göre, küreselleşmenin 3 ayağı aşağıdaki şekilde özetlenebilir:

Ticaret, sermaye ve yatırım akımları
Göç ve insan mobilizesi

Teknolojik gelişim ve bilginin yayılması

KÜRESELLESME VE INSAN SAGLIGI

Bu bağlamda, küreselleşmenin sağlık ekonomisi ile bağlantısının oldukça karmaşık olduğunu ifade etmek gerekir. Bunun nedeni ise yalnızca arz ve talep kanatlarındaki farklı unsurlardan değil, aynı zamanda dolaylı ve dolaysız olarak tabir edilebilecek etkileri analiz etmenin zorluğundan da kaynaklanmaktadır.

Bu noktada, küreselleşmenin, sağlık çıktılarını farklı kanallardan nasıl etkilediğine dair birkaç örnek vermek gerekirse; bunların basında sosyoekonomik koşullar, devlet kaynakları ve politikaları, sağlık sektörüne ilişkin ticaret politikaları, dünya çapında sağlık riskleri gibi faktörler gelmektedir.


Küreselleşmenin Sağlık Üzerindeki Etkileri

Ekonomik Gelişim ve Refah Yoluyla

1944 yılında GATT (General Agreman on Tar. i s ant Trake – Gümrük Tarifeleri ve Ticaret Genel Anlaşması) ile başlatılan ticaret engellerinin kaldırılması girişiminin yerini 1995’te alan DTÖ’nün (Dünya Ticaret Örgütü), çok uluslu anlaşmaları yöneten bir platform olarak bu süreci tetiklediğini belirtmek gerekir.

İletişim ve Ulaşım Yoluyla

2003 yılında SARS hastalığı olan Çinli bir doktor bir günlüğüne ziyaret ettiği Hong Kong’daki bir otelde bulunan 16 ziyaretçiye yangı bulaştırmış

2009 yılında Meksika’da baş gösteren ve H1N1 olarak adlandırılan virüs, kısa sürede 191 ülkeye ulaşarak 800,000 kişide görüldü ve 8000’in üzerinde kişinin hayatını yitirmesine sebep oldu Küreselleşmenin toplum ve insan sağlığı üzerindeki bir diğer etkisi ise göçler yoluyla gerçekleşmektedir.

Bunun en belirgin göstergelerinden biri AIDS hastalığıdır. Nitekim araştırmalar, sınır ötesi isçi göçlerinin HIV virüsünün yaygınlaşması riskini artırdığını göstermektedir. Bu etki, özellikle düşük gelirli ülkelerden kaynaklana ekonomik göçlerde göze çarpmaktadır.



Küreselleşmenin Sağlık Hizmetlerine Etkileri

Ihsan Kaynağı Yoluyla

Sağlık profesyonelleri göçünün arkasında ise gerek iten gerekse çeken unsurlar bulunmaktadır. İten unsurlara örnek olarak, mensup olunan ülkedeki kötü çalışma koşulları, işsizlik, altyapı yetersizliği ve toplumsal çatışmalar verilebilecekken, çeken faktörler için ise yabancı ülkedeki cazip çalışma Sartları, refah ve istikrarlı ortam ile mesleki gelişim ve kariyer fırsatları gibi etmenler gösterilebilir.

DSÖ ve OECD tarafından yayınlanan mevcut veriler dâhilinde, İngiltere’deki kayıtlı doktorların %37’sini başka ülkede eğitim almış kişiler oluştururken, bu oran ABD’de %25,9, Kanada’da %24’tür

Girdiler ve Teknoloji Yoluyla

Küreselleşmenin sağlık piyasaları üzerindeki önemli bir yansıması da, sağlık hizmetlerinin temelini oluşturan ecza ürünleri ve tıbbi cihazlar vasıtasıyla görülmüştür.

TRIPS: 1995 yılında, ticaretle bağlantılı fikrî mülkiyet haklarını düzenleyen bir anlaşma olarak uluslararası ticaret sistemine eklenmiştir.

Uluslararası Düzenlemeler ve Politikalar Yoluyla

Dünya Bankası tarafından oynandığı ifade edilebilir. Bunun yanı sıra, IMF ve DTÖ gibi etki gücü yüksek küresel kurumların da bu süreçte sahne aldığını eklemek gerekir. Söz konusu kurumların dünya çapında ölçekte yürütmeyi amaçladığı sağlık sektörü reformlarında ise belli baslı unsurlar öne çıkmaktadır. 2007 tarihli Liste çalışmasında belirtildiği üzere, bunlardan baslı çaları;

Kamu tarafından finanse edilen sağlık hizmetlerinde asgari devlet katkısını amaçlayan Ve bu hizmetleri minimum ya da temel paketlerle kısıtlayan bir model teşviki

Bazı küçük muafiyetler dışında, çoğu sağlık hizmeti için ücret yaptırımı

Çeşitli formlarda sağlık sigortası kurulmasının teşviki

Özel sektör veya sivil toplum örgütlerine, kamu adına fonlanmış sağlık hizmetlerini tayin etmek amaçlı teşvik kontratları
Kamu hizmetleri tedarikinde artan bir rol oynaması amacıyla, özelleştirmeler ve

Evrensel bir reform savunuculuğu adına, siyasi ve sosyal Sartlara bakılmaksızın, sağlık sistemlerinin merkezi yönetim anlayışından çıkarılması (decentralization)

Sağlık hizmeti tedarikçilerinin, özel bir firma çizgisinde girişimci bir tarzda işlev görmesini sağlamak amacıyla kurumsallaştırılması
Orta ve yüksek gelirli ülkelerde, “hasta seçimi” gibi tüketici yanlısı politikaların savunulması isteği,

Öne çıkanları yukarıda özetlenen ve özellikle düşük ile orta gelirli ülkelerin uygulama yönünde baskı gördüğü söz konusu reformlar çeşitli eleştirilere maruz kalırken, Dünya Sağlık Örgütünden de da bir direnç görülmediğini belirtmek gerekir. Nitekim DSÖ de, bahse konu olan piyasa reformlarından bir kısmını benimseme yoluna gitmiştir.

Bunlar arasında, özel sektör kurumlarıyla yakın işbirliğine açılma, ücret yaptırımlarına karsı takınılan geleneksel duruşta yumuşama, evrensellik ve eşitlik odağının yerine Dünya Bankası’nın “temel paket” nosyonunu benimseme gibi yaklaşım değişiklikleri göze çarpmaktadır.

Özel sektör marifetine ağırlık veren bu reform paketlerin eleştirildiği temel çerçeve, verimlilik ve hakkaniyet anlamında olup, pek çok OECD ülkesi tarafından maliyet ve karmaşa doğurucu olarak tanımlanmıştır. Buna paralel olarak, reformları uygulamak durumunda kalan düşük ve orta gelirli ülkelerde de olumsuzluklarla karşılaşıldığı ifade edilmektedir. Bu kapsamda en önemli eleştirilerden biri, yoksulların sağlık hizmetler ine erişiminde karşılaşılabilecek zorluklar olarak öne çıkmıştır. Dolayısıyla en temele inilecek olursa; reformlara muhalif seslerin yükselmesinde, düşük gelirden yüksek gelire farklı refah seviyesi ve yapılardaki ekonomilerde “tek tip reçete” yaklaşımının benimsenmese inin esas sebep olduğu söylenebilir.


ÜNİTE-6
KİTAP ÜNİTE SONU ÖZETİ

Küreselleşmenin gerçekleşmesinde rol alan ana dinamikleri açıklamak Asırlar alan bir süreç olmakla birlikte, 1980’ler itibarıyla yoğunlaşan modern küreselleşme dalgasında, dünya çapındaki ticaret, sermaye ve yatırım akımlarının yanı sıra, göçler ve insan mobilizesi ile teknolojik gelişim ve bilginin yayılması temel dinamikler olarak öne çıkmaktadır. Ülkeleri ve temel ekonomik oyuncuları küreselleşmeye yönelten dinamikler ise iten ve çeken faktörler olarak adlandırılmaktadır. Ticari kolaylıklar, yeni Pazar fırsatları ve üretim avantajları çeken faktörler arasındayken, artan rekabet ve güçlenen uluslararası standartlar ise iten faktörlere örnek olarak verilebilir.

Küreselleşmenin, insan sağlığını hangi yollarla ve nasıl etkilediğini açıklamak Küreselleşmenin hüküm sürdüğü söz konusu dönem, sağlık ekonomisi açısından da oldukça önemli değişimleri beraberinde getirmiştir. Nitekim ilgili dinamikler, bir yandan insan sağlığı üzerinde değişimlere sebebiyet vererek sağlık sektöründe talep tarafında etkili olurken bir yandan da arz cephesinde sunulan ürün, hizmet ve sistemlerin gelişiminde rol oynamıştır.

Küreselleşmenin insan sağlığı üzerindeki etkileri incelendiğinde, önemli bir kanalın ekonomik gelişim ve refah yoluyla gerçekleştiği görülmektedir. Zira ticaret, sermaye ve yatırımlar yoluyla şekillenen ekonomik gelişmeler, toplumların sağlık düzeyi üzerinde çeşitli etkilere yol açabilmektedir. Bunun yanı sıra, küreselleşmenin ana unsurlarından olan iletişim ve ulaşım yolu da insan sağlığını olumlu ve olumsuz olarak etkileyebilmektedir.

Küreselleşmenin, ülkelerin sağlık hizmetleri üzerinde hangi kanallarla ve ne yönde rol oynadığını açıklamak Küreselleşmenin sağlık hizmetleri anlamında ortaya çıkardığı sonuçlara bakılacak olursa, sağlık profesyonelleri kapsamındaki insan kaynağının mobilizesinin, dikkat çeken bir faktör olduğu gözlenmektedir. Ülkeler in dünya çapında entegrasyonunun sağlık piyasasına bir diğer yansıması ise ilgili hizmetlerin temelini oluşturan ecza ürünleri ve tıbbi cihazlar, bir diğer deyişle, girdiler ve teknoloji vasıtasıyla görülmüştür. Öte yandan, küreselleşmenin yoğunlaşması, sağlığa ilişkin mevcut ve potansiyel sorunların uluslararası camianın ortak ajandasına girmesinin ve bu doğrultuda karşılıklı tedbirlerden reformlara uzanan çeşitli radikal düzenlemeler in yapılmasını beraberinde getirmiştir.

































8​

ÜNİTE-7
Sağlık Ekonomisinde Ölçme Değerlendirme

Sağlık hizmetlerine ayrılan kaynakların kıtlığı, verimli kullanılma zorunluluğu, fırsat maliyetinin olması, yarar (utility) ve rasyonellik gibi kavramlar sağlık hizmetlerinin ekonomik açıdan değerlendirilmesini zorunlu kılmaktadır.

SAGLIK HIZMETLERINDE EKONOMIK DEGERLENDIRME

Sağlık ekonomisi sistemi, sağlık arz ve talebinin sağlık piyasasında nasıl ve hangi Sartlarda karşılandığını ve değişimin nasıl gerçekleştiğini ortaya koyan mekanizmadır. Sağlık alanında kullanıldığı sekliyle ekonomi bilimi su sorulara cevap aramaktadır; Kaynak dağılımı etkililiği yani sağlık bütçesi nasıl kullanılmalı? Nerelere kaynak ayrılmalı? Karar vericiler “hastane yöneticileri her yeni teknolojiyi satın almalı mı?”, “bireyler yıllık sağlık kontrolü talebinde bulunmaları için teşvik edilmeli mi?” ve “yeni ve pahalı bir ilaç pozitif listeye alınsın mı?” seklinde daha özel soruları cevaplandırmak durumunda kalabilir.

Ekonomik değerlendirme, alternatiflerin maliyet ve sonuçlarının karşılaştırmalı analizidir. Bir başka ifadeyle ekonomik değerlendirme, “mevcut kaynakları nereye tahsis edersek, en iyi sonucu elde edebiliriz?” sorusunu cevaplandırırken karar vericilere yardımcı olan bir değerlendirmedir.

Ekonomik değerlendirme yöntemlerinin kullanım alanları toplumsal, sağlık ve sağlık alt-sistem düzeylerinde aşağıdaki gibi özetlenebilir:
Toplumsal sistem düzeyinde
Toplam kaynaklardan sağlığa ayrılacak pay

Kamu ve özele ayrılacak pay
Savunma ve eğitime ayrılacak pay
Sağlık sistemi düzeyinde
Mevcut kaynakların programlar, uzmanlıklar ve hastalıklar arasındaki dağılımı
Yeni teknolojilerin finansman kararları
Alt-sistem düzeyinde
Belirli bir hastalık veya hasta grubu arasındaki kaynak dağılımı
En iyi sonuç veren müdahale veya teknolojinin tayininde

Sağlık alanında uygulanan ekonomik değerlendirme yöntemlerinin yetersizlikleri vardır. Bunlar;
Ekonomik analizin nitelikli tıbbi bulgulara, örneğin randomize klinik deneylere dayanmaması,

Ortalama maliyetlerin uygun olmayan kullanımı, özellikle hastane maliyetlerinin tahmininden ya da hastane kalış süresinin kısaltılmasından dolayı sağlanan tasarrufların tahmininde kullanılması,
Hasta bireyin, ailenin ya da gönüllülerin maliyetlerinin göz önüne alınmasında yapılan hatalar,

Maliyet ve kazanç tahmininde belirsizliğin dağıtılamaması,

Sağlık hizmeti planlaması ve klinik uygulamalarla ilgili değerlendirme sonuçları ve kararlar arasındaki ilişkinin göz önüne alınmasındaki yetersizlik,

Ekonomik etkililik dışındaki faktörlerin göz önüne alınmasındaki (eşitliklerle ilgili konularda ve politika değişikliği getiren yönetimsel süreçlerde) yetersizliklerdir.

Ekonomik Değerlendirme Süreci ve Teknikleri
Sağlık hizmetlerinde ekonomik değerlendirme süreci farklı basamaklardan oluşmaktadır. Bunlar;
Amaç belirlenmesi
Alternatiflerin belirlenmesi
Alternatiflerin değerlendirilmesi
Maliyet ve sonuçların belirlenmesi
Maliyet ve sonuçların ölçülmesi ve indirgeme
Duyarlılık analizi

Değerlendirme ve seçim sürecidir.


10​

Ekonomik değerlendirme alternatif programların girdi (kullanılan kaynakların maliyeti) ve çıktılarının (müdahalenin/programın etkililiği, kazançları, faydası, yararlanımı) karşılaştırılmasına dayanan stratejik bir karar verme yöntemidir.

Sağlık hizmetlerinin uygulanmasında alternatif tercihleri belirlemede kullanılan yöntemler basitten karmaşığa doğru bir sıralama ile maliyet-minimizasyonu, maliyet-fayda, maliyet-yararlanım, maliyet-etkililik analizleridir.

Maliyet Minimizasyon Analizi (Cost Minimization Analysis-CMA)

Maliyet minimizasyonu analizi, aynı etkideki alternatif seçeneklerin maliyetlerinin ölçümünü gerektiren ekonomik değerlendirmenin en basit biçimidir. Maliyet minimizasyon analizi, çıktının tek veya aynı olduğu durumlarda iki veya daha fazla teşhis, tedavi, tıbbi teknoloji alternatiflerinin veya girisimlerinin maliyetler bakımından en az olanını belirlemek için uygulanan yöntemdir. Bu analizde en önemli nokta, mukayese edilecek saglık aktivitelerinin benzer sonuç vermesidir.

Maliyet Fayda Analizi (Cost Benefit Analysis-CBA)

Sağlık müdahalelerinin maliyet fayda analizlerinin ölçümü 1956 yılında sağlık ekonomisi alanında uzman olan Christopher Cundell ve Carlos McCartney tarafından tasarlanmıştır. Maliyet fayda analizinde sağlık programının, tedavinin veya müdahalenin kendi içinde girdileri ve çıktıları parasal olarak karşılaştırılır. Eğer faydalar maliyetinden fazla ise matematiksel olarak fayda/maliyet oranı 1’den büyüktür ve uygulamaya değerdir.

Bu analiz iki farklı tedavi yaklaşımını karşılaştırarak, alternatifesin maliyet ve faydalarını ekonomik terimlerle ifade eder. Bu çalışmalar kişisel maliyet ve yararları kapsamaz. Çünkü bu maliyetlerin gerçekçi bir şekilde ekonomik terimlerle değerlendirilmesi imkânsızdır. Maliyet fayda analizinin avantajları şeffaflığı, belirsizliği ortadan kaldırma yeteneği ve kıyaslanabilir oluşudur.

Maliyet Etkililik Analizi (Cost Eiectiveness Analysis-CEA)

Maliyet etkililik analizi kıt kaynakların en etkili şekilde kullanımını tanımlayan bir tekniktir. Sağlık hizmeti çıktıları ile bu hizmetleri gerçekleştirmek için kullanılacak olan girdiler arasındaki ilişkiyi ifade eder. Farklı maliyetler ve farklı çıktı miktarı birbirlerine oranlanarak birim çıktı başına düşen maliyet hesaplanır. Maliyet etkililik analizi sağlık faydalarını, kazanılan sağlıklı yasam yılı, kurtarılan yasam sayısı, önlenilen komplikasyon sayısı, ağrısız ve semptomsuz günler, önlenebilen vaka sayısı gibi daha basit ve tanımlayıcı bir şekilde ifade eder. Maliyet etkililik analizi bir tıbbi müdahalenin diğerine göre ilave maliyetini ve ilave etkililiğini değerlendirmektedir.

maliyet unsurları ve sonuçları farklı zaman dilimlerinde ortaya çıkabileceği için hem maliyetlerin hem de

sonuçların gelecekteki parasal değerlerinin ortaya konulması gerekir ki buna indirgeme denir. Böylece
seçilecek tedavinin karar aşamasında bu değerler de dikkate alınmalıdır. Klinik ve ekonomik analizlerde, her
zaman belirsizlik ve risk mevcuttur.

Bu nedenle duyarlılık analizlerinin yapılması gerekir. Maliyet etkililik analizi sonuçları genellikle iki oranla ifade edilir, maliyet etkililik oranı ve ilave maliyet etkililik oranı (ICER).

Dünya Sağlık Örgütü, kişi basına gayri-safi yurt içi hasılanın (GSYİH) eşik değer olarak alınabileceğini ve bir alternatifin maliyet etkili olup olmadığının aşağıdaki şekilde belirlenebileceğini önermektedir;
ICER kişi başına GSYH’den düşük ise maliyet etkililiği yüksek,
ICER kişi başına GSYH’nin 1-3 katı ise maliyet etkili,
ICER kişi başına GSYH’nin 3 katından fazla ise maliyet etkili değildir.

Maliyet etkililik analizi çalışmalarında dikkat edilmesi gereken noktalar:

Maliyetlerin hangi bakış açısına (toplumsal, hasta, sağlık uzmanları, kurum, sigortacılar, ilaç endüstrisi, işverenler vb.) göre belirleneceğine karar verilmelidir.



Çalışma konusuyla ilgili olan doğrudan ve dolaylı tüm maliyetler saptanarak maliyetlerin belirlenmesinde hangi yöntemin (Friction, Human capital) kullanılacağına karar verilmelidir.

1 yılı aşkın sürenin söz konusu olduğu çalışmalarda maliyet ve sağlık sonuçlarının uyarlanması gerektiğinden indirgeme (discounting) oranı belirlenmelidir. Maliyet etkililik analizlerinde önerilen indirgeme oranı %3’tür.

Duyarlılık (sensitivity) analiziyle ICER oranının bazı kritik parametreleri değiştirilerek ICER oranındaki değişim incelenmelidir.

Maliyet-fayda analizinde maliyet ve sonuçların ikisi de para birimi ile ölçülür. Dongen ve ark göre, yatırım getirisi analizi 3 ölçüm ile hesaplanır;
Net faydalar = Faydalar – maliyetler
Fayda maliyet oranı = Faydalar / maliyetler
Yatırım getirisi = (Faydalar – maliyetler) / Maliyetler (× 100)

Maliyet Sonuçları Analizi (Cost Consequences Analysis-CCA)

NİCE (Ulusal Sağlık ve Klinik Mükemmeliyet Enstitüsü) İngiltere ulusal sağlık sistemi bünyesinde sağlığın iyileştirilmesi, hastalıkların önlenmesi ve tedavisi ile ilgili iyileştirme uygulamaları konularında ulusal rehberler oluşturulmasından sorumlu, bağımsız bir organizasyondur.

Kaliteye ayarlanmış yaşam yıllarını (QALY) değerlendirmek için kullandığı EuroQoL EQ-5D enstrümanlarını kapsayan sağlıkla ilişkili yaşam kalitesi ölçümünden daha geniş olarak yasam kalitesi ve refah düzeyinin her ikisini de ölçebilir. Sonuçların maliyetlerden ayrı olarak raporlandığı bir ekonomik analiz metodudur.

Maliyet Yararlanım Analizi (Cost-Utility Analysis-CUA)

Sağlık programının kazanımlarını kalite boyutuyla kavrayarak ortak ve es değer bir ölçüt ile değerlendirmeye maliyet yararlanım analizi denir. Bu analiz için geçerli ve kolay uygulanabilen hayat kalitesi ölçümlerine ihtiyaç vardır. Sonuçlar ‘kaliteye ayarlanmış yasam yılları tahmini oluşturabilmek için ‘hayatta kalma ‘ verileri ile birleştirilebilir. Yani sayıyı değil kaliteyi ön plana alan bir analizdir.

Maliyet-yararlanım analizi, kısıtlı bütçe altında mümkün olan maksimum sağlık faydaları elde etmek için tahsis edilen sağlık kaynakları rehberi olarak kullanılabilecek bir tekniktir. Buna rağmen, mevcut uygulama sağlık faydalarına ilişkin toplumsal tercihleri elde etmede açık, belirgin, net değildir.

Yaşamsal fayda sağlayan sağlık müdahalelerinin analizinde, sosyal tercihleri yansıtan tek ampirik değişken piyasa faiz oranlarıdır.

Kaliteye Ayarlanmıs Yasam Yılları (QALY)

Son yıllarda QALY kavramında sağlık sonuçlarını ölçen maliyet etkililik analizinin bir tipi olan yayınlanmış maliyet yararlanım analizi sayısında muazzam bir artış vardır. 1980’lerde sağlık durumunu 0-1 ölçeğinde ölçmek amacıyla çok nitelikli yararlanım araçları geliştirilme yemeye başlandı.

Kalite-ayarlanmış yaşam yılları (QALY) sağlığın iki ya da daha fazla yönünü( ağrı, özürlülük, ruh hâli, ya da öz bakım kapasitesi veya ücretli istihdam, evde çalışma gibi sosyal olarak faydalı aktiviteler gibi) değerlendirerek ölçülen yasam kalitesinde değişikliklere ayarlanmış yaşam beklentisini ölçer.

Engelliliğe Ayarlanmış Yasam Yılları (DALY)
DALY kaybedilen yasam yılları ile engellilikle beraber geçen yasam yıllarının bir toplamıdır.

Bir müdahalenin DALY üzerine etkisi ise müdahalenin yapılması ile yapılmadığı durum karşılaştırılarak ölçülmektedir. Esas amacı, hastalık ve yaralanmaların hastalık sınıflamalarına göre ülkelerin sağlığına olumsuz yüklerini açığa çıkarmaktır. DALY kavramı, çeşitli hastalıkların neden olduğu prematür ölümler (YLL) ile ölümle sonuçlanmayan, ancak uzun dönemli sakatlık ve işlev kaybına neden olan hastalık durumlarının yol açtığı hastalık yükünün, tek bir ölçüt ile değerlendirilebilmesini amaçlamaktadır. DALY = YLL + YDL şeklinde hesaplanır.


DALY kantitatif risk değerlendirme için en sık kullanılan ölçümdür. Aşağıdaki hususlar göz önünde bulundurulmalıdır;
DALY farklı coğrafi bölgeler için değerlendirilmeli,
DALY farklı zamanlar için değerlendirilmeli,
Sosyal tercihlerin uygulaması için değerlendirilmelidir.


ÜNİTE-7
ÜNİTE SONU KİTAP ÖZETİ

Sağlık hizmetlerinde ekonomik değerlendirme kavramını tanımlayabilmek Kaliteli sağlık hizmeti sunumu toplumun gelişmişlik düzeyini göstermektedir. Sağlık hizmetlerinin giderek artan maliyetleri hem özel hem de kamu sağlık organizasyonlarının etkili, kaliteli, verimli hizmet sunmasını güçleştirmektedir. Sağlık hizmetlerinde ekonomik değerlendirme teknikleri toplumun kıt kaynaklarını dağıtırken karar vericilere yardımcı olacaktır. Demografik yapıdaki değişiklikler, sağlık maliyetlerindeki artısı beraberinde getirmekte ve hizmet sunucuları ciddi

finansal problemlerle karsı karsıya bırakmaktadır. Politika yapıcılar maliyet artısını etkili ve verimli hizmet sunumu ile karşılamak için çeşitli yollar aramaktadırlar. Sağlık ekonomisi çalışma alanı kıt kaynaklar ile toplumun beklentisi olan kaliteli sağlık sonuçlarının nasıl alınabileceğini araştırmaktadır. Sağlıkta ekonomik değerlendirme, sağlık ve maliyetin her ikisinin etkiler i bakımından tedavilerin veya sağlık programlarının karşılaştırmalı analizidir. Sağlık hizmetlerinin uygulanmasında alternatif tercihleri belirlemede kullanılan yöntemler basitten karmaşığa doğru bir sıralama ile maliyet-minimizasyonu, maliyet-fayda, maliyet-yararlanım, maliyet-etkinlik analizleridir.

Sağlık hizmetlerinde kullanılan ekonomik değerlendirme tekniklerini tanımlayabilmek Maliyet minimizasyonu analizi, aynı etkideki alternatif seçeneklerin maliyetlerinin ölçümünü gerektiren ekonomik değerlendirmenin en basit biçimidir. Maliyet minimizasyon analizi, çıktının tek veya aynı olduğu durumlarda iki veya daha fazla teşhis, tedavi, tıbbi teknoloji alternatiflerinin veya girişimlerinin maliyetler bakımından en az olanını belirlemek için uygulanan yöntemdir.

Maliyet fayda analizinde sağlık programının, tedavinin veya müdahalenin kendi içinde girdileri ve çıktıları parasal olarak karşılaştırılır. Eğer faydalar maliyetinden fazla ise matematiksel olarak fayda/maliyet oranı 1’den büyüktür ve uygulamaya değerdir.

Maliyet etkililik analizi kıt kaynakların en etkili şekilde kullanımını tanımlayan bir tekniktir. Sağlık hizmet i çıktıları ile bu hizmetleri gerçekleştirmek için kullanılacak olan girdiler arasındaki ilişkiyi ifade eder.

Farklı maliyetler ve farklı çıktı miktarı birbirlerine oranlanarak birim çıktı basına düsen maliyet hesaplanır. Maliyet etkililik analizinde zaman dilimi, karşılaştırma yapılan teknolojiler arasındaki maliyet ve sonuçlardaki farklılıkları yansıtabilecek kadar uzun olmalıdır.

Sağlık programının kazanımlarını kalite boyutuyla kavrayarak ortak ve es değer bir ölçüt ile değerlendirmeye maliyet yararlanım analizi denir. Maliyet-yararlanım analizi, kısıtlı bütçe altında mümkün olan maksimum sağlık faydaları elde etmek için tahsis edilen sağlık kaynakları rehberi olarak kullanılabilecek bir tekniktir.

Ekonomik değerlendirme tekniklerinin farklarını açıklayabilmek Maliyet minimizasyon analizinde çıktı aynı ise sadece maliyete bakılır. Maliyet fayda analizinde maliyetler ve faydalar para ile ifade edilir. Maliyet etkililik analizi iki farklı girişim aynı tür ölçüt ile farklı miktarda çıktı gösteriyorsa kullanılır. Maliyet yararlanım analiz i sağlık programının kazanımlarını kalite boyutuyla kavrayarak ortak ve eşdeğer bir ölçüt ile değerlendirme olarak tanımlanır.

Ekonomik değerlendirme tekniklerini yorumlayabilmek QALY hastanın mükemmel sağlık durumunda geçirilmiş yılını ve belirli bir tedaviden sonra kabul edilebilir bir kalitede olmak şartıyla ne kadar daha fazla ay ya da yıl yasadığını gösterir. Böylece hastanın yasam uzunluğu ve kalitesi üzerine sağlık müdahalesinin etkisinin ne olduğunu ifade eder. 0-1 skalası üzerinde değerlendirilir, 0 en kötü olası durumu, 1 en iyi olası durumu belirtir. Hastanın sağlık durumu bu ölçek kullanılarak belirlenir, bu Sartlar altında geçirdiği süre ile çarpılır ve QALY değeri elde edilir. DALY kaybedilen yasam yılları ile engellilikle beraber geçen yasam yıllarının bir toplamıdır.

Bu doğrultuda yasam kalitesi ölçekleri basta yeni programların ve tedavilerin maliyet kullanım analizler inde olmak üzere, tıbbi bakım ve tedavinin izlenmesi, zaman içindeki etkilerinin belirlenerek diğer yöntemlerle karşılaştırılması, doktor-hasta ilişkilerinin iyileştirilmesi, sağlık hizmetlerinin geliştirilmesi ve sağlık politikalarının oluşturulması amacıyla kullanılmaktadır.

Kronik hastalıklar hem kişilerin yasam kalitesini bozar hem de sağlık harcamalarını arttırır. Bu durum hem kişi hem de ülke ekonomisi açısından önemli bir problem oluşturur.


ÜNİTE-8
Saglık Ekonomisinde Hukuk ve Etik

HUKUK-EKONOMI ILISKISI

Ekonomi hukuku, devlet, özel tesebbüs ya da her ikisinin ortak faaliyetinden dogmus olan, ekonomik gelisme ve organizasyonu düzenleyen, ekonomik yasamın bütün yönleri ile düzenlenmesini konu alan bir hukuk dalıdır.

Ötenazi: Ölümün kaçınılmaz oldugu ve tıp biliminin verilerine göre iyilestirilmesi olanağı olmayan veya dayanılmaz acılar içinde olan kisinin, tıbbi yöntemlerle yaşamının sonlandırılması (aktif ötenazi) veya tıbbi yardımın kesilerek (pasif ötenazi) ölüme terk edilmesi.

Tıp Hukuku ve Etigi

Tıp hukuku, saglık hukukunun bir alt dalı olarak, saglık hizmetlerinin uygulanmasından kaynaklanan; saglık personelinin hak ve yükümlülükleri, yasal sorumlulukları, hasta hakları, ilaç hukuku, medikal (tıbbi cihaz ve malzeme) hukuk gibi konuları ele alan hukuk dalıdır.

Hasta hakları, karmasık saglık sistemi içindeki hastanın korunması gereği ile ortaya çıkmıstır. Tarihsel süreç içinde gelisen ve 1970’li yıllarda hukuki himayeye kavuşmaya baslayan bu haklar, 1980’li yıllarda uluslararası alana tasınmıs, 1990’lı yıllarda ülkelerin yasal düzenlemelerinde yer almıs ve uygulanmaya baslamıstır. Türkiye’de 1998 tarihli Hasta Hakları Yönetmeligi (R.G. 23420/01.08.1998) gibi doğrudan dogruya saglık ile ilgili yasal düzenlemeler oldugu gibi, basta Anayasa olmak üzere çesitli yasal düzenlemeler kapsamında dogrudan dogruya ya da dolaylı olarak saglık alanı ile ilgili hükümler yer almaktadır. Hasta Hakları Yönetmeligi, hasta haklarını somut olarak göstermesi ve gerektiginde hastanın hukuki korunma yollarını kullanabilmesine iliskin usul ve esasları düzenlemesi bakımından önemlidir.

etik ve ahlak arasında yakın anlam iliskisi bulunmakla birlikte farklı kavramlardır. Etik, ahlakı da içeren daha genis bir alanı ifade eder; degerlerin sorgulandıgı, iyi-kötü kavramlarının elestirisel değerlendirilmelerinin yapıldığı felsefenin bir alt alanıdır. Hukuk yaptırım ve sorumlulukları belirlerken, etik açık uçlu sorulara cevap bulmaya çalısır.

Tıp etiginin temel ilkeleri; zarar vermeme ilkesi, yararlılık ilkesi, özerklige saygı ilkesi ve adalet ilkesidir.

Hekimin mesleki yükümlülükleri dogrultusunda, hekim-hasta iliskisinde yakın döneme kadar kabul gören paternalizm (paternalist yaklasım), yerini hasta özerkligini ön plana alan hasta odaklı, katılımcı yaklaşımlara bırakmıstır. Buyurgan ya da babacıl yaklaşım olarak ifade edilen paternalist yaklasımın özünde, hastanın tedavisine iliskin kararların hekim tarafından alınması yatmaktadır. Günümüzde hekimlerin hastaları adına karar vermeleri ve hareket etmeleri, hastanın özerkligini zedeleyen bir tutum olarak görülmekte, hastanın kendi gelecegini belirleme hakkının varlıgı kabul edilmektedir.

Tıbbi Müdahale ve Hukuka Uygunluk Sartları

Tıbbi müdahale, kisilerin bedensel, fiziksel veya psikolojik bir hastalıgını, eksikliğini teshis ve tedavi etmek, bu mümkün olmadıgında hastalıgını hafiietmek veya acılarını dindirmek yahut rahatsızlıktan korumak veya nüfus planlaması amaçlarıyla, tıp mesleğini icraya yasal olarak yetkili kimseler tarafından, tıp bilimince genel kabul görmüs ilke ve kurallara göre gerçeklestirilen en basit teshis ve tedavi yöntemlerinden baslayarak en agır cerrahi müdahalelere kadar uzanan her çesit faaliyettir.

Verilen tanımda görüldügü gibi, kisinin yasamına, saglıgına veya vücut bütünlüğüne yönelik bir müdahalenin tıbbi müdahale olarak kabul edilebilmesi ve hukuka uygun sayılabilmesi için asagıda yer alan sartların var olması gerekir:

yetkili kişiler tarafından gerçekleştirilmesi
hukuken öngörülmüş amaçlara yönelik olması

tıp bilimince genel kabul görmüş ilke ve esaslara uygun olması
hastanın tıbbi müdahaleye rıza göstermesi (aydınlatılmış onamının bulunması)


Hasta Hakları Yönetmeligi’nde bilgilendirmenin kapsamı belirtilmistir:
Madde 15 (Baslıgı ile birlikte degisik:RG-8/5/2014-28994)
Hastaya;
Hastalıgın muhtemel sebepleri ve nasıl seyredecegi,
Tıbbi müdahalenin kim tarafından nerede, ne sekilde ve nasıl yapılacagı ile tahmini süresi,

Diger tanı ve tedavi seçenekleri ve bu seçeneklerin getirecegi fayda ve riskler ile hastanın saglıgı üzerindeki muhtemel etkileri,
ç. Muhtemel komplikasyonları,

Reddetme durumunda ortaya çıkabilecek muhtemel fayda ve riskleri,
Kullanılacak ilaçların önemli özellikleri,
Saglıgı için kritik olan yasam tarzı önerileri,
Gerektiginde aynı konuda tıbbi yardıma nasıl ulasabilecegi, hususlarında bilgi verilir.”


TIP HUKUKU VE ETIGI AÇISINDAN SAGLIK HIZMETLERI

Hasta Hakları Yönetmeligi 5.maddesinde saglık hizmetlerinin sunulmasında uyulması gereken ilkelere yer vermistir:
Madde 5: “Saglık hizmetlerinin sunulmasında asagıdaki ilkelere uyulması sarttır:

a. Bedeni, ruhi ve sosyal yönden tam bir iyilik hâli içinde yasama hakkının, en temel insan hakkı oldugu, hizmetin her saiasında daima gözönünde bulundurulur.

b. Herkesin yasama, maddi ve manevi varlıgını koruma ve gelistirme hakkını haiz oldugu ve hiçbir merci veya kimsenin bu hakkı ortadan kaldırmak yetkisinin olmadığı bilinerek, hastaya insanca muamelede bulunulur.

c. Saglık hizmetinin verilmesinde, hastaların, ırk, dil, din ve mezhep, cinsiyet, siyasi düsünce, felsefi inanç ve ekonomik ve sosyal durumları ile sair farklılıkları dikkate alınamaz. Saglık hizmetleri, herkesin kolayca ulasabilecegi sekilde planlanıp düzenlenir.

d. Tıbbi zorunluluklar ve kanunlarda yazılı hâller dısında, rızası olmaksızın kisinin vücut bütünlügüne ve diğer kisilik haklarına dokunulamaz.
Kisi, rızası ve Bakanlıgın izni olmaksızın tıbbi arastırmalara tabi tutulamaz.

Kanun ile müsaade edilen hâller ile tıbbi zorunluluklar dısında, hastanın özel hayatının ve aile hayatının gizliligine dokunulamaz.


SAGLIK EKONOMISI-TIP HUKUKU VE ETIGI ILISKISI

Hekimin tedbirsizlik, dikkatsizlik, meslekte acemilik veya kurallara uymama sonucu tedavi ve bakım standartlarına uymayan davranısları ile hastasına zarar vermesi, tıbbi malpraktis olarak ifade edilir.

Hastayı temel alan bir saglık sistemi için, saglıkta kamunun koruyucu eli bir gereklilik olarak karsımıza çıkmaktadır. Devlet planlamalar yaparak, hizmet sunarak, bilgilendirerek, kurallar koyarak, finansman saglayarak, denetleyerek, pazara girisi sınırlayarak, fiyatlandırma, ruhsatlandırma ve ödemede kısıtlamalar getirerek saglıga müdahalede bulunmak durumundadır.


ÜNİTE-8
ÜNİTE SONU ÖZETİ

Hukuk-ekonomi arasındaki iliskiyi genel hatlarıyla açıklamak Ekonomik sistemin saglıklı isleyebilmesi, ihtiyaçların karsılanmasına oldugu kadar, etkin bir hukuk sisteminin varlığına da baglıdır. Hukuk çok genel olarak toplum yasamını düzenleyen, devlet yaptırımıyla güçlendirilmis bulunan kurallar bütünüdür. Hukuk ve ekonomi izledikleri amaç dogrultusunda aynı konulara farklı sekilde yaklasırlar. Hukukçu ve ekonomistin aynı kavrama farklı anlamlar yüklemeleri mümkündür. Bununla birlikte, hukuk ve ekonominin son dönemlerde hızla yakınlastıgı alanlardan birisi de saglık ekonomisidir. Ekonomik refah ve bunun topluma yayılmasında, hukuk ve ekonominin birbirlerini tamamlaması esastır.




Tıp hukuku ve etiginin temel kavramlarını tanımlamak Tıp ve hukuk, yüzyıllardır birbirini tamamlayan iki alan olarak kabul edilmektedir. Tıp hukuku, saglık hukukunun bir alt dalı olarak saglık hizmetlerinin uygulanmasından kaynaklanan saglık personelinin hak ve yükümlülükleri, yasal sorumlulukları, hasta hakları, ilaç hukuku, medikal (tıbbi cihaz ve malzeme) hukuk gibi konuları ele alan hukuk dalıdır. Hukuk ve etik, temelde insan davranıslarını düzenleyen kurallar olmakla birlikte, iki kavram birbirinden farklıdır. Hukuk, uyulması devlet zoruna (yaptırıma) baglanmıs toplumsal davranıs kurallarıdır. Etik, değerlerin sorgulandıgı, iyi-kötü kavramlarının elestirisel degerlendirilmelerinin yapıldığı felsefenin bir alt alanıdır.

Tıp etigi ise tıbbi uygulamalar sırasında ortaya çıkan deger sorunlarını inceler. Tıp etiğinin temel ilkeleri; zarar vermeme, yararlılık, özerklige saygı, adalet ilkesidir. Gelisen hasta haklarıyla birlikte özerklige saygı ilkesinin günümüzde daha çok önem kazanmasıyla birlikte, hekim-hasta iliskisinde yakın döneme kadar kabul gören paternalist yaklasım, yerini hasta özerkligini ön plana alan hasta odaklı, katılımcı yaklaşımlara bırakmıstır. Tıp etiğinde özerklige saygı ilkesinin tıp hukukundaki yansıması aydınlatılmıs onamdır. Tıbbi müdahaleler bakımından hastanın tıbbi müdahaleyi serbest iradesiyle ve bilgilendirilmis olarak kabul etmesi (aydınlatılmıs onam/bilgilendirlmis rıza), tıbbi müdahelenin hukuka uygunluk sebeplerinden birisidir. Diger hukuka uygunluk sebepleri; tıbbi müdahalen in yetkili kişiler tarafından gerçeklestirilmesi, hukuken öngörülmüs amaçlara yönelik olması ve tıp bilimince genel kabul görmüs ilke ve esaslara uygun olmasıdır. Tıbbi müdahaleler, kisinin yasama ve saglık hakkı ile dogrudan baglantılı olup söz konusu faaliyetler aslında vücut tamlıgına bir saldırı niteliğinde görülmekle birlikte, belirli kosullar altında hukuk düzen i tarafından koruma altına alınmıslarıdır. Yasam, saglık ve vücut tamlıgı gibi insanın, insan olması neden iyle sahip bulundugu, vazgeçilmez, devredilmez nitelikteki haklar, basta Anayasa olmak üzere ulusal ve uluslararası belgelerle koruma altına alınmıstır.

Tıp hukuku ve etigi bakımından saglık hizmetlerini yorumlamak Saglık ve saglık hizmetleri kavramı ekonomik, sosyal, hukuki yönüyle gerek saglık ekonomisi gerek ise tıp hukuku ve etiginin temel konularının basında yer gelir. Saglık hizmetlerinin üretimi ve üretilen saglık hizmetlerinin toplum içinde dagıtımı saglık ekonomisinin konusu içinde yer alır. Saglık hizmeti kavramı, temelde bir kamu hizmeti olarak, saglık bilimleri ve teknolojisi temelinde saglıgı korumaya ve gerektiginde yeniden tesis etmeye yönelik örgütlenmis hizmetlerdir. Saglık hizmetleri, toplumda saglıklılık durumununu korumayı ve saglık düzeyini geliştirmeyi amaç edinmis hizmetlerdir. Saglık hizmetlerinin diger hizmetlerden farklılıgı gerek saglık ekonomisi gerek ise hukuk ve etik bakımından göz önüne alınan bir unsurdur. Türkiye’de saglık hizmetlerinin organizasyonu bakımından idare tarafından sunulan veya finanse edilen saglık hizmetleri yanında, saglık hizmetler inin özel hukuk kisileri tarafından (özel hastaneler, özel muayenehaneler...) sunulması da mümkündür.

Bu durumda, saglık hizmetini sunan ve bundan yararlananlar arasındaki hukuki iliskinin niteligi birbirinden farklıdır. Saglık hizmetlerinin yürütülmesinde devlet ve diger kamu tüzel kisileri tarafından yürütülen saglık hizmetlerinin elemanı olan hekimler ve diger saglık çalısanları mesleki faaliyetlerini yürütürken mensubu oldukları kurumun birer ajanı olarak hizmet verirler. Burada hasta-saglık çalısanı iliskisi, aslında hasta-kurum arasında belirdiği için, hastanın ugradıgı zarar nedeni ile idarenin sorumlulugu söz konusu olacaktır. Hizmetin kurulus ve isleyisinden meydana gelen aksaklıklar hizmet kusuru olarak ifade edilmekte ve idarenin sorumluluguna yol açmaktadır.

Saglık ekonomisi ile tıp hukuku ve etigi arasındaki iliskiyi açıklamak Saglık sosyal bir haktır ve kisilerin gelir düzeyinden bagımsız, asgari saglık hizmetinden yararlanması gerektigi düsüncesi evrensel olarak kabul gören bir bakıs açısıdır. Üretilen saglık hizmetlerinden kimler in, ne sekilde yararlandıgı ve yararlanması gerektiginin belirlenmesinde ekonominin kriterleri kadar tıp etigi kriteleri de önem tasımaktadır. Aynı sekilde saglık hizmetlerine erisimde, hizmetlerin fiyatının kullanımı etkiledigi bilinen bir gerçek olmakla birlikte, maliyeti düsürmeye yönelik ekonomik kararlar ancak tıp hukuku ve etiginin temel ilkeleri dogrultusunda uygulanabilir olacaktır. Saglık hizmetlerinin sunumu, sadece tıbbi unsurlar ekseninde degil; tıbba islevsellik kazandıran ekonomik, sosyal ve hukuki pek çok boyut ile beraber gerçeklesmektedir. Tıbbın uygulanması esnasında meydana gelen her aksaklık, aynı zamanda pek çok boyutta etkisini göstermekte ve saglık hizmetleri bilesenleri üzerinde ciddi sonuçlar yaratabilmektedir.